1
HAYVAN DAVRANIŞLARI
HAYVAN D
AVRANIŞLARINI ÖĞRENMENİN ÖNEMİ
Öğrenilen bir hayvan davranışı hayvan yetiştiricisine maksimum üretimden
daha fazla bir verim elde etmeye
ve yetiştiricilikten yararlanmaya yardım eder. Çiftlik
hayvanlarının
üretim
metotlarındak
i
farklılıklar
hayvanın içindeki
çevreye
göre
değişmektedir. Bu çevre
hayvanların evrimleştiği ve
hayat
mücadelesi için
davranışlar geliştirdiği
çok
farklı çevrelerde
n
meydana gelir. Seleksiyon, yetiştirme,
besleme ve barındırma gibi idare pratikleri öğrenilen hayvan davranışları modelleriyle
ıslah edilebilir.
HAYVAN D
AVRANIŞLARINA GİRİŞ
Aristo M.Ö. 350 yıllarında hayvan davranışları konusunda gözlemlerini yazdı.
En azından hayvan davranışlarıyla ilgili bilginin pratik uygulaması hayvanların
evcilleştirilmesinden beri insanlar tarafından kullanıldı.
Hayvanlardan temel davranış
örneklerini öğrenme evcilleştirmeyi başarmak için gerekliydi.
Bu bilgileri insanlar
önceleri hayvanları yakalamaya, hapsetmeye, sürü oluşturmaya, yetiştirmeye,
beslemeye ve
barındırmaya uyguladı.
Hayvan davranışlarının bilimsel incelenmesi için temel Charles
Darwin
tarafından iki kitapta ortaya konuldu.
1859’daki “Tabii seleksiyonla türlerin kökeni”
ve
1871’deki “İnsan soyu ve cinsiyetle ilgili seleksiyon”.
Darwinin tabii seleksiyon teorisi
modern biyoloji tarafından tasvir edildiği gibi öğrenilen evrime temeldir. Bir tür içindeki
bireylerin belli bir çevrede yaşama ve döl verme yeteneklerinde farklılıklar vardır.
Populasyonda hayatta kalma için daha iyi uyum gösteren genotiplere doğru bir
değişim vardır. Tabii seleksiyon evrim değişikliklerinde önemli bir faktördür.
Hayvan davranışları konusunda önderlik eden iki görüş 19. yüzyılın sonlarında
ve 20. yüzyılın başlarında vardı.
1.
Hayvanlar yaptığı her şeyi öğreniyorlar (nurture).
2. .Hay
vanlar içgüdüsel olarak ne yaptıklarını biliyorlar (nature)
Hayvan davranışları konusunda tamamen doğru olmayan bu iki görüş iki
ekstremi temsil eder (şimdiki görüş; hayvan davranışının içgüdü ve öğrenme
arasında bir etkileşimden meydana geldiğidir).
2
HAYV
AN DAVRANIŞLARI TERİMLER BİLGİSİ
Şartlanma (
Tavlama):
Hayvan
davranışlarında terbiye görüşü i
van Pavlov, John B. Watson ve
B.F.Skinner’in çalışmalarından kuvvetli şekilde etkilendi. Davranışçılar hayvan
davranışının şartlanmanın sonucu olduğuna inanıyorlar. Davranışçılar tarafından
itibar edilen klasik ve operant
şartlanma tipi hayvan deneylerine temel oluyor.
Şartlanmanın her iki tip elemanı öğrenme durumlarında sık sık takdim ediliyorlar.
Klasik şartlanma 19. yüzyıl sonlarında rus fizyolog ivan Pavlov tarafından keşfedildi.
Köpeklerin yiyecek gördüğünde daima salya akıttığını gözlemledi
. O bunu
şartlanılmayan bir uyarıya şartlanılmayan bir tepki olarak isimlendirdi. Köpeklere
yiyecek verildiği zaman zil çalındığında, köpekler yiyecekle ses arasında ilişk
i
kurmaya başladı. Zilin sesi şartlı bir uyarı oluyordu.
Göz önünde hiçbir yiyecek
olmasa bile, bir müddet sonra köpekler yalnız sesle salya akıtarak, yiyecekle ses
arasında bir ilişki olduğunu öğreniyordu.
Operant şartlanma ödüllendirme ve cezalandır
m
alı
bir sisteme dayanır.
Laboratuar hayvanlarıyla yapılan deneylerde arzulanan davranış için yiyecek bir
ödüllendirme olarak kullanılabilir. Hayvanlar bir kafeste bir demir çubuğa basmakla
veya bir labirenti doğru olarak çözmekle besine ulaşmayı öğrenebiliyor
lar. Domuzlar
kendi kendine yemleyici üzerindeki örtüyü kaldırmakla besine ulaşmayı veya otomatik
suluklardan suya ulaşmayı öğrenebiliyorlar.
Etoloji (Ethology):
Etoloji tabii bir çevrede hayvan davranışının incelenmesidir. Primer olarak
öğrenilen davranıştan daha fazla tabii davranıştan bahseder. Etoloj 1930’larda
tamamen Konrad Lorenz ve Nikolas Tinbergen’in çalışmasından geliştirildi.
Hayvan
davranış
modellerinin ismini koyma konusundaki eserleri için fizyoloji yada tıp dalında
Nobel tıp ödülünü 1973’te Lorenz, Tinbergen ve Karl von Frish aldı. Lorenz
imprinting’i buldu (imprinting: canlının kendi cinsini veya kendisini barındıranı
tanımasını sağlayan doğal eylem). Tinbergen hayvanların hayatta kalma davranışını
keşfetti ve Lorenz bal arılarının kovandaki diğer arılara bilgiyi nasıl naklettiğini
keşfetti.
Bir etogram (ethogram) bir organizmanın yada bir türün davranış modellerinin
resimli bir katalogudur.
Etolojide bir etogram tüm davranışlarının manasının
verilmesidir. Her bir davranışın sebep, gelişme ve uygun fonksiyonlarını için farklı
teoriler geliştirilmiştir.
Sonra deneyler teorileri tasdik etmek ya da deliller
le çürütmek
3
için yürütülmüştür. Etogramda tasvir edilen davranış modellerinin çoğu kalıtsal olan;
içgüdüsel olan olaylara oturtulmuştur. Çevresel harekete geçirici ses veya olaylar
davranış modellerini stimule eder. Bu harekete geçirici ses ve olaylar salıverici (
tahliye edici = serbest bırakıcı) ya da dürtüler ( işaret uyarıcıları) diye isimlendirilir ve
sinir sistemi tarafından yürütülür. Kur yapma (dalkavukluk) ve saldırganlık gibi sosyal
davranışlar salıvericiler tarafından başlatılan davranış modellerinin örnekleridir.
İçgüdü (istidat, insiyak, instinct)
İçgüdüsel olarak davranışlar hayvanlar tarafından sergilenen olay modellerlinin
sabitlenmesidir. Genel olarak içgüdüsel davranışlar öğrenilmez, fakat bazı
durumlarda öğrenme modelleriyle biraz değiştirilebilir. Hayatta kalma davranış
modelleri içgüdüsel olmaya eğilimlidir. Dölerme, saldırganlık, saklanma, savunma,
kaçma, kur(flört) ve uyarma içgüdü davranış modellerini içine alan bu olaylar,
uyandırılan hayvanlarda, türlerin diğer üyelerinden ayırt etmede sık sık sergilenir.
Alışkanlık (itiyat=habituation)
Alışkanlık hayvanlar vasıtasıyla uyarıcıya hevesliliğin (cevap verme hazırlılığı)
düzeyinin değiştirildiği bir mekanizmadır.
Bir uyarıcı farklı zamanlarda
tekrarlandığında, deneysel çalışma, hayvanların normal
tepki
alışkanlığı olduğunu
gösterdi. Sinir sistemi uyarının normal zemin düzeyine uyum göstermeyi öğreniyor.
Farklı bir uyarı yönetilirken ve sonra orijinal uyarıya cevap verilirken hayvan beklenen
cevabını onarır.
Muhakeme (usa vurma, uslamlama, reasoning)
Hayvanlar insanların yaptığı aynı manada aklı temel alan tartışmalara
ulaşmazlar. Mamafih onlar farklı fakat benzer b
ir durumda
sınırlı bir harekete geçmek
için bir dereceye kadar hafızalarını kullanabilirler. Bu yetenek çiftlik hayvanlarından
daha çok maymun şempanze gibi primatlarda genellikle bulundu.
Zekâ
(intelligence)
Hayvan davranışlarının çoğu içgüdüseldir.
Mam
afih hayvanlar mühürleme
(imprinting=basımlama) ve şartlanma vasıtasıyla öğrenebilir. Öğrenme için nispi
yetenek hayvan türleri arasında farklıdır ve bazı zamanlar hayvanların zekâsıyla
ilgilidir.
Mühürleme (basımlama
, imprinting)
Mühürleme bir türün genci tarafından türün bir üyesini, genellikle anneyi
tanıyarak ve takip ederek öğrenmeyi sağlayan bir davranış modelidir.
Mühürleme
çoğu türün erken gençlik hayatında meydana gelir. Annenin yokluğunda mühürleme
4
bazı nesnelerde meydana gelebilir, mesela farklı bir türün bir hayvanı yada hatta bir
insan.
Mühürleme için zaman kısadır. Genellikle saatler içinde yada birkaç günde
meydana gelebilir.
HAYVANLAR NASIL İLETİŞİM KURARLAR
Evcil hayvanlar arasındaki iletişimin en genel metotları seslendirme, beden
hali
ve yürüyüş değişikliğidir. Evcil hayvanlar arasındaki iletişimin daha az kullanılan
metotları dokunma ve koklamadır. Hayvanlar tehlike işaretleri, ikaz işaretleri, grup
içinde sosyal statü, grubun korunan bağlılığı veya hareketi, açlık, yem ihtiyacı, sıkıntı,
kur yapma, bölgeyi işaretleme, anneyle temas ve endişe işaretleri, tehdit (gözdağı) ve
zevkle iletişim kurarlar. Özel bir amaç için verile seslendirme yada görüş işaretinin tipi
türler arasında farklıdır. Bir domuz gelmek ve emzirmek için yavrusuna iş
aret
vermede özel bir hırıldama sesi yayar.
Yavru domuzlar olduğu yerlerde anne
domuzun bilmesine izin veren bir yer sesi çıkaracaklardır. Kızgınlıkta inekler bir
boğayı
cezp
etmek için böğürürler.
Boğalar saldırganlıklarını haber vermek için
toprağı ön ayaklarıyla eşelerler. Bizon dişileri ve buzağılar birbirlerinden ayrılırlarsa
haberleşmek için homurdanmaları kullanırlar. Atlar bir kişnemeyle sıkıntılarını
gösterirler ve bir ikaz horuldamasıyla iletişim kurarlar. Bazı hayvanlar insan sesinin
modeline şiddetine ve perdesine cevap verirler. Bir hayvanda bağırma genellikle aşırı
heyecanlanma yaratacaktır. Sık sık kullanılan yumuşak düşük sesler bir hayvanda
yatıştırma etkisine sahiptir.
HAYVANLARDA DAVRANIŞI ETKİLEYEN FAKTÖRLER
Genetik
Genetik, tüm davranışın sinir hücreleri ve kasların ürünü olduğu anlamında,
hayvan davranışında bir rol oynar. Genetik bilgi beden dokularının gelişimini kontrol
etmede, beden hücrelerindeki kimyasal reaksiyonları etkileyen proteinlerin üretimini
kontrol eder.
Bu özel bir davranış için fizyolojik te
meli etkileyebilir.
Deneysel çalışma
lar,
özel genlerin ya da gen gruplarının hayvan davranışını
etkileyebildiğini gösterdi. Bu davranışın gen ya da gen grupları tarafından kontrol
edildiği anlamında değildir. Çevre de davranışın gelişmesi ve görünmesinde rol
oynar. Davranış genetik ve çevre faktörlerinin birleştirilmiş bir etkileşimidir.
Çevre
Hayvanlar yaşadıkları çevrede temel olan davranışlarını cevaplarlar ve uyum
sağlarlar. Hayvan davranışlarını etkileyen çevre faktörler
inin
bazıları şunlardır:
5
-
Kuşatan çevre
-
Yüksek ve düşük çevre sıcaklık süreleri esnasında, tüm
çiftlik hayvanlarının en rahat (konforlu) olacakları çevreyi bulmak için
sığınak arama davranış
denemesi uygulamayla gösterildi.
-
Gün uzunluğu (fotoperiyod)
- Bu k
oyun, keçi ve atlar için çiftleşme
mevsimini ve tavuklarda yumurta üretimini etkiler.
-
Hayat alanının tipi
-
Sığır ve koyun gibi sürü hayvanları, çok geniş bir
coğrafik bir alanın sınırsız kabulüne izin verilse bile, iyi tanımlanan bir ev
çerçevesi içinde du
rmaya meyillidir.
- Yemin mevcudiyeti- Otlama modelleri mevcut kaba yem miktar ve tipi
tarafından etkilenir.
Yem azlığında mevcut yem yeme alanının miktarı da
davranışı etkiler.
-
Sosyal gruplaşma
-
Sosyal grubun büyüklüğü, üyelerinin yaşı ve
hayvanların cinsiyeti hepsi birlikte davranışı etkiler.
-
İnsanın davranışı
-
Hayvanlar genellikle bakıcılığını yapan insanların iyi
muamelelerine lehinde, sert muamelelerine aleyhinde tepki gösterirler.
Evciltme
Kârlı çiftlik üretimi için ekonomik önemdeki karakterlere sahip olan damızlık
hayvanların seleksiyonu, çiftliklerde kullanılan bu türlerin atalarından farklı
davranışları göstermesine sebep oldu.
Bugün genellikle çiftlik hayvanları rahattırlar
ve insanlar tarafından kontrol edilen çevre şartlarında refah bulurlar
. B
ugünün
yetiştirme programlarında, uysallık ve annelik etme gibi özellikler için bazen
seleksiyon yapılır ve kalıtsal özelliklere kadar bu çiftleşmelerin dölleri ebeveynlerdeki
seleksiyon yapılan arzulanan özellikleri göstermeye eğilimli olacaktır
.
Fizyoloji
Hayvan davranışları için fiziksel sebeplerden sinir ve endokrin sistemler temel
alır. Sinir sistemi dışarıdaki uyarılardan gelen bilgileri alır, işler ve depolar. Endokrin
sistemin bezleri beden metabolizmasının kontrolüne yardım etmek için iç ve dış
u
yarıların her ikisine tepki gösterir.
Duyu sistemleri
Hayvanlar görme, duyma, koklama, tatma ve dokunma sistemleri vasıtasıyla
gelen uyarılardan gelen bilgileri alır. Bilgileri almak ve işlemek için bu sistemlerin
kapasiteleri türler arasında farklıdır.
Genellikle birkaç farklı duyu sisteminden gelen
girdiler uygun bir cevabı üretmek için kullanılır.
6
Bir hayvanın görme alanı gözlerin başta yerleştiği yerle sıkı şekilde ilişkilidir;
bu da davranışı etkiler.
Sığır, at, koyun ve keçi gibi hayvanlar başın yanlarına doğru
yerleşmiş olan nispi şekilde ileriye fırlamış gözlere sahiptir. Bu, yaklaşık tamamen
bedeninin etrafını görmesine izin veren, büyük bir panoramik görüş alanı meydana
getirir. Başın daha fazla ön tarafında gözü bulunan hayvanlar geniş bir pa
noramik
görüş alanına sahip değildir. Mamafih, daha büyük bir panoramik görüş alanı
yla
hayvan, daha az derinlikte bir algıyla sonuç veren, daha küçük bir binoküler görüş
alanına sahiptir. Çiftlik hayvanlarının ne derece rengi algıladığı, halen iyi bilinmiy
or.
Farklı hayvan türlerinin işitme çerçevesine geniş bir varyasyonu vardır.
Köpekler, sıçanlar (ratlar) ve yarasalar insanın duyabildiğinden daha üstün ses
f
rekanslarını algılama yeteneğine sahiptir. Çiftlik hayvanları ve kanatlıların insanın
frekansı çerçevesinde (20
- 20000 hertz=elektromanyetik dalga frekans birimi=her bir
saniyedeki titreşim) sesleri duyduğu zannediliyor.
Hayvanlar gelen bir sesin yerini
belirleyebilir, çünkü sesin kaynağına daha yakın olan kulak sesi diğer kulaktan daha
çabuk ve daha gürültülü alır.
Genellikle hayvanlar insanlardan daha fazla yüksek şekilde gelişmiş koklama
duyusuna sahiptir.
Koklama çiftlik hayvanlarının yem tercihlerinde az bir etkiye sahip
olarak ortaya çıkar. İdrar,
vaginal salgıları
ve bez salgıları kokusunun cinsi uyarı ve
çiftleşme davranışında önemli rol oynayarak ortaya çıktığı cinsi davranışta daha
önemli bir role sahiptir. Koku bazı çiftlik hayvanlarının yavrularını tanımasına da
yardım eder. Kanatlılar genellikle koklama bilgilerini daha az kullanmaktadırl
ar.
Çiftlik hayvanları, ağız ve burun içine açılan vomeronasal orga diye
isimlendirilen bir organa sahiptir. Kanatlılarda bu organ yoktur veya iz bırakmıştır.
Memelilerde bu,
çiftleşmeye hazır olmayla ilgili koku için özel bir alıcı olarak ortaya
çıkar. Tüm çiftlik hayvanları ve kanatlılarda tat tomurcukları diye isimlendirilen tat
duyusu organları genellikle dilde bulunur. Tat duyusu
daha çok yem tüketimiyle
ilgilidir.
İnsanın tat tepkileri genellikle tatlı, ekşi, acı ve tuzlu kategorilerine ayrılır;
hay
vanlar ve kanatlılarla yapılan deneysel çalışmalar, yem tadına tepkilerinin
yaklaşık olarak daha çok tatlı, tatsız ve farksıza ayrıldığını gösteriyor
Hayvanlar ve kanatlıların, tat temelinde diğerleriyle karşılaştırarak, bazı
yemleri tercih ettiğini gösterdiğini belirlemek için bazı araştırmalara teşebbüs edildi.
Kanatlılar tatlı ve acı tatları nispi şekilde farksız olarak tadıyor; kanatlılarla araştırma
tadın özel bir yemin kabul ve reddinde başlıca bir faktör olmadığını gösterdi.
Saf su
artı % 1 s
akaroz
(toz çay şekeri)
eriyiği için bir seçim verildiğinde, buzağıların bir
7
tercihe sahip olabildiği göster
ildi.
Koyunlar sıvıda sakaroza bir tercih göstermezken,
keçiler
sakarozun az
yoğunlukları için daha az bir tercih gösterdiler.
Genç domuzlar
güzel tatlı bir yeme bir tercih gösterdiler. Tavuklar çevre sıcaklığının yalnız birkaç
derece üzerindeki yemi reddetmeye eğilimlidirler. Fakat donmaya yakın bir derecede
suyu içerler.
Çoğu çiftlik hayvanları iyi gelişmiş bir dokunma duyusuna sahiptir. Mesela bir
at gösteri ringinde yönün ya
da yürüyüşün değişmesi için binicisinin dizginler ya
da
bacaklarının hafif bir dokunuşuna tepki vererek idare edilebilir. Domuz gibi bazı
hayvanlar, diğer birkaç hayvan dinlenme yapmazken sıkı şekilde birlikte yatmayı
severler. Hayva
nlar kendilerine bir başkasına sürtünür, kaşır ve itina ile bakarlar.
Sığır ve atlar genellikle derilerindeki böceklerin varlığına duyarlıdırlar ve böcekleri
kovmak için kuyruklarını ve başlarını kullanır veya derilerini seğirtirler. Çoğu hayvan
okşandığı ve kaşındığı zaman takdirkâr şekilde tepki gösterir.
HAYVANLARIN SERGİLEDİĞİ DAVRANIŞ TİPLERİ
Yeme (Midesine indirme) Davranışı
Yeme davranışı yeme ve içmedir. Sığır, koyun ve keçiler ruminantlardır (geviş
getiren)Onlar yemleri tamamen çiğnemeksizin yutarl
ar, bundan daha sonra bir bol
(topak) olarak rumenden ağza geri çıkartırlar, geviş getirirler ve sonra yutarlar. Bu üç
tür üst kesici dişlere sahip değildir; bu onların otlamalarındaki tarzını etkiler. Sığırlar
ot etrafında dillerini sararlar ve onu alt diş ve üst damak arasında keserek, başın öne
doğru bir hareketiyle kopartırlar. Onlar daha kalın dudaklara sahip olduklarından
dolayı, en az 6 inç (15.24 cm) yüksekliğindeki otları tercih ederken, toprağa daha
yakın otlayamazlar. Koyunlar bitkileri alt diş ve üst damak arasında keserek otlarlar
ve sonra dudaklarıyla ağzı içine toplarlar. Koyunlar sığırdan toprağa daha yakın
otlarlar.
Bu otlama davranışı 1800’lerin sonlarında Amerika Birleşik Devletlerinin batı
ovalarında sığır yetiştiricileri ve koyun yetiştiricileri arasında mücadelelere sebep
oluyordu. Sığır yetiştiricileri koyunların araziyi harap ettiğine
inanıyordu. Çünkü yakın
şekilde otlatılan arazide otlar büyüyerek tekrar kaplamıyordu
.
Sığırlar otları (çimenleri
çayırları) ve koyunlar yapraklı ve daha
kaba bitkileri tercih etmelerinden dolayı,
kontrol edilen bugünün otlatma pratikleri aynı arazide sığır ve koyunun
yetiştirilmesine izin verir. Keçiler
koyunlara benzer tarzda otlar, fakat ağaçların taze
filizlerini tercih etmey
e eğilimlidir ( arazi üzeri
nde bulunan dikenli bitkilerin
sürgün,
ince dal ve yaprakları)
8
Sığırlar her gün otalamada dörtten dokuz saate kadar ve geviş getirmede aynı
zaman miktarının üzerinde zaman harcarlar. Sığırların
tipik bir davranış modeli, geviş
getirmeyi takip eden otlamaya
benzer zamanı harcamaktadırlar, sonra yine
geviş
getirmeyi takip eden otlamaya dönmektedirler. Koyunlar biraz daha fazla zaman
otlamaya (her bir gün tipik şekilde dokuz
-
on bir saat) ve geviş getirmeye
(ruminasyon) her gün yedi
-
on saatin üzerinde zaman harcarlar. Genellikle koyunların
otlama ve geviş getirme süreleri sığırlarınkinden daha kısa aralıklarla meydana gelir.
Atlar her iki üst ve alt
dişlere sahiptir, böylece otu bir lokma keserler, çiğnerler
ve sonra yutarlar. Onlar ruminant değillerdir, yani
ge
viş getirmek için
r
umen içeriğini
ağza getirmezler. Atlar zemine sığırdan daha yakın otlarlar. Onlar tipik şekilde sığır
ve koyundan daha geniş bir arazide otlarlar. Sürterek yerler.
Domuz da her iki üst ve alt dişlere sahiptir, böyle çiğnerler ve yemler
ini
yutarlar. Domuzlar, mideli olduklarından dolayı rasyonlarında nispi şekilde daha az
kaba yem kullanırlar. Yem tüketiminin çoğunu
tahıllardan meydana gelir. Domuzlar
belli bir zamanda yemin küçük miktarlarını yemeye eğilimlidir ve 24 saat esnasında
çok sık yerler. Sindirim davranışları onları bireysel yemlemeye iyi uyum sağlatır.
Çayır ve merada domuzlar, evciltmeden önceki zamanlarda temel rasyonları kök,
tohum, kabuklu yemiş ve böcekler olduğundan bir davranış modeli olarak zemindeki
köklere meyillidir
ler.
Kanatlılarda diş yoktur. Tavuklar ve hindiler sindirmek için yemlerini az yerler.
Ördekler yemleri kürekleyerek gagalarını birbirine sürterek yerler. Genellikle kazların
dışında, rasyonda önemli kaba yem miktarları kullanılmaz. Genellikle yem ve su
t
üketimi 24 saat sürede kısa fakat sık sık vuku bulan aralıklarla meydana gelir.
Boşaltım Davranışı
Sığır, koyun, keçi ve kanatlılar ihtiyaç ortaya çıktığı tesadüfî
bir zamanda gaita
ve idrarlarını çıkarırlar.
Atlar, diğer atların evvelce defekasyon yaptığı yerlere,
defekasyon yapmaya eğilimlidirler; onlar da ihtiyaç ortaya çıktığı tesadüfî bir
zamanda defekasyon yaparlar.
Domuzlar genellikle, fırsat bulabilirlerse, koyun
arazilerinden uzak arazilerde gaita ve idrarlarını elimine ederler. Onlar sınırlı küçü
k
bir alandaysa, bu model bozulabilir. Lamalar, bir bölge işaretleme metodu olarak
dışkı kümeleme
davranışı kullanırlar. Lamaların gübre mahalleri, özel yerlerde
tamamen kürekle atılan bir lama dışkısı yeriyle otlak (çayır
-
mera) üzerinde kurulabilir.
9
Se
ksüel ve Üreme Davranışı
Bir hayvan seksüel davranışının öğrenilmesi (kur ve çiftleşme) uygun idarî
yetiştirme programları için önemlidir. Dikkatli şekilde idare edilen yetiştirme
programları, çiftlik hayvanlarındaki ekonomik önemdeki özellikleri vurgulamak için
tertip edilir.
Seksüel ve üreme davranışı
modelleri, çiftlik arazisi veya otlak üzerindeki
bunlara kıyasla sınırlı olarak yetiştirilen hayvanlarda birkaç dereceye kadar
değiştirilebilir. Hayvan yetiştiricileri
nin,
hayvancılık sektöründe üretim randımanını
maksimize etmek için
, bu
davranış modellerini öğrenmeye ihtiyacı vardır.
Seksüel davranış modelleri türler arasında farklıdır ama birçok türde genel
olan birkaç davranış vardır. Çiftleşme çağrıları, çiftleşme dansları, görsel kurlar ve
feromonlar (g
üzel koku ve kokular) genellikle hayvanların seksüel davranış
modellerinin bir kısmıdır. Hayvanlar arsında kurlar ve çiftleşme davranışları primer
şekilde içgüdüsel olarak görünür; bu davranış modelleri türlerin hayatta kalmasını
iyileştirmek için evrimleşebilir. Hormonlar ( dişilerde östrojen, erkeklerde testosteron)
seksüel davranış modellerinde bir rol oynar. Genç bir yaşta kastre edilen erkekler,
seksüel erginlikten sonra kastre edilenlerden, daha az seksüel davranış gösterirler.
Bu hayvanlar tarafından
sergilenen bazı seksüel davranışların sonradan öğrenildiğini
akla getirmektedir.
Genellikle çoğu memelide olan tipik bir görsel işaret ve çiftleşmek için bir
hazırlık gösterme dış dişi genital organlardaki bir değişikliktir; vulvanın şişmesi ve
müköz akıntıyı östrusun başlangıcında gösterir. Bazı türlerin dişilerinde idrar ve
vaginal
akıntıda seksüel cezp edicilere sahiptir. Boğalar, koçlar ve aygırlar, dişilerinin
idrar ve vaginal akıntılarında feromonlarını tayin edebilen bir nazal organa sahiptirler.
Birkaç türün erkeği türün dişilerini cezp eden güzel koku bezlerine sahiptir. Kanatlılar
çiftleşmeye bir hazırlık gösterdiğini bir tip çiftleşme dansıyla ortaya koyarlar.
Çoğu evcil hayvan ve kanatlı poligamdırlar (çok eşlidirler); onlar bir partnerle
özel şekilde çiftleşmezler. Bu hayvan yetiştiricilerine üreme amaçları için çok az erk
ek
kullanmaya izin verir. Bazı türlerde bazı tercihli çiftleşmeler meydana getirirlerken, bu
genellikle hayvan yetiştirme programlarında başlıca bir problem olmaz. Hayvanların
birkaç türü genellikle çiftlik hayvanları olmayanlar monogamdırlar (tek eşlidirl
er); onlar
çift ilişkileri oluştururlar. Bazı büyük kaz ırkları tek çiftle veya iki dişiyle en iyi
yetiştirilirler; daha hafif ırkların erkek kazları beş dişiye kadar çiftleşebilirler.
Memelilerde, dikleşen penisi vaginanın içine sokarak ve ejekulasyon ya
parak,
arkadan dişiye ardılır. Çiftleşme (kopulasyon) bazı türlerde sadece birkaç saniye
10
sürerek çabuk şekilde meydana gelir; diğer türler kopulasyon esnasında
ejekulasyonu yapmak için daha uzun bir zamana ihtiyaç duyarlar. Sığır ve koyunda
genellikle vagi
nanın içine sokulmasıyla hemen meydana gelir. Domuzl genelikle
vaginanın içine sokulduktan sonra ejekulasyon yapmak için birkaç dakika gereklidir (
tipik olarak 4-6, bazen 20 Dakika kadar uzun). Lamalar kopulasyonda 5-50 dakika
tutarlar; gebelik için optimum şartlar, kopulasyon en az 20_25 dakika meydana
geldiği zaman, meydana gelir.
Hayvanlar genellikle yalnız kendi türleri içinde çiftleşirler. Bu kurala birkaç
istisna evcil hayvanlarda meydana gelir. Bir katır bir dişi at ve bir erkek arasındaki
birleşmeden meydana gelen bir hibrittir. Bir erkek at bir dişi eşek ile birleştirildiği
zaman yavru bardo diye isimlendirilir. Bu birleştirmelerin her iki yavrusu, genellikle döl
verme
yeteneğinde olmayan, sterildir. Koyun ve keçiler birlikte hapsedilirse,
çiftleşirler; bu çiftleşmeler yavru üretmezler. Hibridasyon lama, guanako (güney
amerikaya mahsus deve cinsinden ve lamadan iri bir hayvan) alpaka ve vikunalar
arasında mümkündür.
Çiftlik hayvanlarında görsel seksüel davranış modellerin bazıları aşağıdaki
şekilde tanımlanır:
Sığır. Sığır östrusun (kızgınlık) başında sinirli olur.
Onlar diğer ineklere
atlayarak baştan çıkarır
ve daha fazla sesli olur.
Sürüdeki diğer inekler kızgınlığa
gelen ineğe atlamak isterler. İnek tamamen kızgınlıkta olduğunda diğer inekler
veya
boğalar atladığında durmak ister. Bir boğa bu görsel olaylar tarafından kızgınlığa
gelen ineğe cezp edilir. Bir boğa flehmen ismi verilen bir davranışında üst dudağını
kıvırarak, kızgınlığa gelen ineği takip etmek ister, butu
üzerinde çenesini
hareketsiz
tutar, vulvayı yalar ve koklar ve başını ufki pozisyonda tutar.
Yüksek libidolu (seks enerjisi veya gayreti) boğalar östrus esnasında birkaç
kez inekle çiftleşebilir. Sürüde birkaç inek aynı zamanda östrusta olduğunda; bazı
boğalar her inekle çiftleşmek isterken, diğer boğalar kızgınlıkta olan ineklerin yalnız
biriyle durdurulabilir.
Sık sık otlak yetiştiriciliği kullanan sığır yetiştiricileri, kızgınlığa
gelen tüm ineklerin gebe bırakılmasını sağlamak için sürüyle birkaç boğa gezdirirler.
Otlak yetiştiriciliği genellikle daha çok etçi sığır sürülerinde uygulanır. Genellikle sütçü
sığır yetiştirticileri ineklerini gebe bırakmak
için suni tohumlamayı kullanırlar.
Sığır yetiştiricileri östrusun işaretlerini gözlemlemek suretiyle suni
tohumlamayla damızlık inekleri için uygun zamanı tayin edebilirler.
İneklerde
ortalama östrus süresinin uzunluğu 16’dan
1
8 saate kadar değişir. Tohumlama östrus
11
periyodunda erken şekilde yapılmalıdır; ikinci bir tohumlama yapılırsa
östrusun
başlangıcından sonra
12- 20 saat y
apılmalıdır
.
Koyunlar.
Genellikle koyunlar östrusa gel
irken
görüş işaretleri sergilemezler.
Koyun yetiştiricileri kızgınlıkta olan koyunları belirlemede tohumlamayı önlemek için
önlüklü bir arama koçu kullanabilir. Çoğu koyun ırkları mevsimsel çiftleşirler
; onlar
sadece sonbaharda kızgınlığa gelirler. Bazı koyun ırkları yılın değişik zamanlarında
çiftleşirler.
Koçlar, koyunlardan daha fazla seksüel davranış işaretleri sergiler. Bir koç
kızgınlığa gelen bir koyunu takip etmek ister, eksternal genital organları koklar ve
yalar, flehmen yapar, başını dişi koyunun yan taraflarına sürter ve göze çarpan bir
hareketle ön bacağının birini kaldırır ve indirir.
Keçi
ler.
Ankara ve süt keçileri mevsimsel çiftleşirler; İspanya keçileri yıl
boyunca çiftleşmek isterler.
Östrusa gelen dişi keçiler, hareketsiz kalamama
, kuyruk
sallama, diğer keçilere atlama, sık sık idrar yapma, vulvanın şişmesi ve daha sık
m
eleme işaretleri gösterebilir. Tekeler çiftleşme mevsimi esnasında karakteristik bir
koku
üretirler; bu koku yılın diğer zamanlarında meydanda yoktur. Teke kızgınlığa
gelen bir dişi keçiyi meydana çıkarmada horuldayarak ses çıkartır.
Domuzlar.
Domuzlar östrusun dış işaretlerini sergileyebilir
veya
sergileyemezler.
Sergilendiğinde bu östrus işaretleri, sinirlilik, diğer
dişi domuzlara
atlama sık sık idrar yapma, hafif akıntıyla vulvanın şişmesi ve arada sırada yüksek
sesli homurdanma içerir. Kızgınlıktaki dişi domuz, tükürük ve prepusyal
(gulfe=sünnet
derisi)
kesenin yaydığı feremonlarla tahrik eden erkeği arar (Prepusya
l kese penisi
kaplayan derinin gevşek kıvrımıdır). Östrustaki dişi domuz erkeğin önünde durmak
ister ve kulaklarını hafifçe vurur.
Bir erkek bir grup dişi domuzla konulduğunda, gruptaki herhangi dişi bir
domuzla çiftleşmek için gayret eder. Östrustaki dişilere özel şekilde tahrik olmuş
olarak görünmez. Erkek domuz, dişi domuzun başının etrafını ve böğrünü dürter ve
hırıldayan
seslerle seslenir. Dişi domuz kızgınlıktaysa, çiftleşme için erkeğin
atlamasına müsaade eder.
Atlar.
Atlar kısmi şekilde mevsimsel
çiftleşirler; çiftleşme mevsimi genellikle
Mart
ve Mayıs arasıdır. Kısraktaki östrus delillerinin bazıları; sık sık idrar yapma,
kuyruğun kaldırılması, hafif müköz bir akıntıyla vulvanın gevşemesini kapsar. Vulva
ritmik açılıp kapanma sergiler. Kısrak aygırın onu koklaması ve ısırmasına izin verir.
Bazı kısraklar çiftleşme aktivitelerine hizmette bulunmak için belirti göstermezler
.
12
Kızgınlıktaki dişiyi belirlemek için, çiftleşme mevsimi boyunca günde bir veya iki kere
arama aygırlarıyla dişileri araştırmak
, iyi bir idari pratiktir.
Aygır dişiye önünden yaklaşır. Kızgınlıkta olmayan bir dişi aygıra tekme
atamak ve uzaklaşır. Dişi kızgınlıkta bulunduğunda eğilir ve aygırın atlamasına izin
verir. Aygırın seksüel davranışları; dişinin dış genital organların
ko
klanması, ve
flehmen yapma, eğilme ve dişinin sağrı
bölgesini
ısırmayı kapsar.
Lamalar.
Lamalar tepede erkekle baş aşağı pozisyonda çiftleşir. 45
-50
dakikadan fazla olan çiftleşe dişide ovulasyonu teşvik eder. Ovulasyon, çiftleşmeden
24- 36 saat sonra mey
dana gelir. Ovulasyonun çiftleşmeyle teşvik edilmesi
yüzünden, lamalar östrus işaretleri göstermezler. Onlar yılın herhangi bir zamanında
çiftleşebilirler. Dişi tarafından salınan feremonlar doğumda erkekteki çiftleşme
içgüdüsü davranışıyla yaklaşabilmesi yüzünden, erkeklerden ayrı tutulmalıdır.
Tavuklar ve Hindiler.
Östrus kanatlılarda ortaya konarak gözükmez. Kur ve
çiftleşme genellikle erkekler tarafından teşebbüs edilen adet olmuş bir davranıştır.
Erkeklerin eylemi, son olarak çiftleşme meydana gelirken
sıra ile
erkeklerden gelen
bir eylem
sağlayan
dişilerden gelen özel bir cevap sağlamaktır. Erkek kanatlarını
çırparak ve vals ve dans tarzında dişiye yaklaşır
;
ibiğinden veya tavuğun boyun
tüylerin
den
yaklaşabilir ve
yakalar. Dişi kabul ederse, kanatları
n
ı yayar ve eğilir.
Erkek,
dişinin sırtı üzerinde dengede ve ayakta kalmak için ibik
ve
tavuğun boyun
tüylerini yakalayarak
kabul eden dişiye biner. Dişi kuyruğunu kaldırır ve kloakasını
tersine döndürür; erkek kuyruğunu indirir ve kloakasını tersine döndürür
. Kloakalar
karşılaşır ve ejekulasyon ile dişi üreme organları içine depolanan sperma bırakılır.
Erkek dişiden ayrılmaya adım atar ve bir daire içinde vals yapabilir ve yürüyebilir;
dişinin kendisi ayakta durur ve sallanır veya kaçabilir.
Tercihli çiftleşme her iki erkek ve dişide meydana gelir; bazı erkekler bazı
dişilerle çiftleşmez veya bazı dişiler bazı erkeklerle çiftleşmez. Bu, bir erkeğin bir grup
bir grup dişiyle çiftleşmesinin uygulandığı damızlık sürü kümeslerinde tavuklarla ilgili
ba
şlıca üreme problemi olabilir. İnfertil yumurtalar, bazı erkeklerin bazı dişilerle
çiftleşmemesinin sonucudur. Suni tohumlama daha yaygın bir yetiştirme pratiği
olması yüzünden, bu hindilerde daha küçük bir problemdir.
Devekuşları.
Dişi devekuşu, yan taraflarındaki
tüylerini eğme ve kabartmakla
çiftleşmeye bir hazırlık gösterir. Erkek devekuşları sinirli olur ve tüylerinde daha fazla
renk meydana gelir. Erkek, genellikle yerde sığ bir çöküntüye yuvasını hazırlar.
Her
13
iki dişi ve erkek yumurtaları üzerinde otururlar.
Devekuşların dişi ve erkekleri hem tek
eşli, hem çok eşlidirler.
Emular (
Avustralya'da yaşayan küçük boylu bir tür devekuşu
) . Emul
arın
dişi
ve erkekleri hem tek eşli, hem çok eşlidirler. Dişiler, çiftleşme için erkeği seçerlerken,
çiftleşme mevsimi esnasında sinirlidirler. Dişi de yuvaya ait bölgeyi seçer ve savunur.
Her iki dişi ve erkek, kur yapma esnasında kurula kurula yürürler ve boyun tüylerini
sergilerler. Dişi davul sesi (şakırtı) çıkarır ve hırıltı (homurtu) sesi çıkarır.
Analık (ana
-yavru) Davra
nışı (Bakma ve Bakıma Davet Etme Davranışı)
.
Çiftlik hayvanlarındaki bakma davranışlarının çoğu, türlerin dişileri tarafından
sergilenir. İnekler, koyunlar, dişi domuzlar ve kısraklar, doğurduktan sonra hemen
yavrularını yalarlar; bu da yavruyu ayakta durmaya ve meme emmeye teşvik eder.
Anne görünüş, koku ve sesle yavrusunu tanımayı öğrenir. Dişi domuzlar ve lamalar
doğduktan sonra yavrularını yalamazlar.
Hayvan anneleri yavrularını korurlar. Çiftlik hayvanlarının çoğu türlerinin
yavruları, onlar korkuya kapıldığı zaman, sıkıntılı bağırış çıkarırlar. Ana, yavrularına
tehdit olarak görünen insan veya hayvanlara daima sinirli şekilde saldırır. Yeni
doğmuş yavrulu hayvanlarla çalışan insanlar, yavrusunu korumaya teşebbüs eden
annenin zararından sakınmak için,
dikkat sarf etmelidir.
Çayırda doğuran inekler, genellikle sürüden uzak bir alan ararlar. Buzağı,
doğduktan sonra birkaç gün, anne otlarken saklı kalır; anne genellikle, yem ve ot
ararken, buzağısından çok fazla uzaklaşmaz. Anne beslemeye izin vermek içi
n geri
döner. İnek geri döndüğünde yavrusunu koklar. Bu, onu buzağısı olarak belirlemenin
bir metodu olarak görünür. Buzağı annesinin çıkardığı seslerden annesini tanır.
Birkaç gün sonra buzağı, anne sürünün geri kalanıyla otlarken, annesini takip eder.
Bu
zağı doğduktan sonra birkaç ayın altında emzirilmediği için, etçi sığır inekleri ile
buzağıları arasında özel şekilde kuvvetli bir bağ şekillenir. Her iki inek ve buzağı,
sütten kesim zamanında birkaç gün bas bas bağırırlar. Sütçü sığır buzağıları
genellik
le doğumdan birkaç sat veya bir kaç gün içinde sütten kesildiği için, anne ve
buzağı arasında şekillenen bağ kuvvetli şekilde olmaz. Sütten kesim zamanındaki bu
farklar yüzünden genellikle, etçi sığır buzağılarından sütçü sığır buzağılarında daha
az sarsıcı olur. Sütten kesimin tam zamanında anne ve yavrunun ayrılmasını
sağlamak, iyi bir idare pratiğidir.
Diğer çiftlik hayvanlarıyla karşılaştırılınca domuzlar, yavruların tanımak için
kuvvetli olarak iyi bir yeteneğe sahip değildir. Bu; yaklaşık olarak aynı
yaşta olduğu
14
zaman kalabalık bir batındaki yavrulardan az bir batındaki yavrulara, yavru domuzları
hareket ettirmekle, yetersiz olanların yeterli sayıya yükseltilmesine domuz üreticisine
izin verir.
Yukarıda tasvir edilen diğer davranışlar hariç, koyun ve dişi domuzlar yavruları
yetiştiren ara türleri sergilerler. Bir koyun öksüz bir oğlağı besler ve oğlağa bakar; Bir
dişi domuz öksüz bir kuzuyu besler ve kuzuya bakar.
Tavuk ve hindilerin üretiminde kuluçka makinelerinin kullanılması, bu türlerde
anne d
avranışının nadiren gözlemlendiği manasındadır. Yetiştirilen tavuk ve hindiler,
gurk olma davranışını elimine etmek için, seçildiler. Gurk olma bir yumurta yuvasında
durmaya dişinin eğilimidir. Daha eski geleneksel tarzda yetiştirilen kanatlılar,
yavrular
ına bakarak ve tehlikelerden koruyarak, annelik davranışı gösteriyorlar. Anne
yüksek gıdaklama sesiyle tehlikeyi ikaz eder, yavrularına yem bulur ve yuvadayken
onları korur. Kuluçka makineleri genellikle devekuşu ve emuların üretiminde de
kullanılır; bu yüzden, üreticiler bu türlerde genellikle anne davranışını
gözlemleyemez.
Kavgacı Davranış (combative or agonistic):
Kavgacı davranış, dövüşme, kaçma ve grupta sosyal üstünlüğün kurulmasını
içerir. Bu davranış, dişileri meşgul etmek için çok meyleden türlerin erkekleriyle çiftlik
hayvanları ve kanatlıların tüm türlerinde meydana gelir. Mamafih çoğu türün dişisi
yavrularını korumakta kavgacı olabilir. Yetersiz yem ve yemlik alanı gruptaki bireyler
arasında kavgacı davranışı artırabilir.
Kavgacı davranış aynı tür içinde iki birey için genellikle sınırlıdır; aynı zaman
da iki yada daha fazla diğerleri tarafından saldırılmak, bir birey için seyrektir. Kastre
olmuş erkekler kavgacı davranışla nadir meşgul olur.
Kavgacı davranış çiftlik hayvanlarının farklı türleri arasında farklı yollarla
gösterilir:
▪ Sığır
lar-
Sığırlar tarafından benimsenen tehdit
vaziyeti
, başın aşağıda
tutulmasını, rakibine dik bakma ve arka ayaklarını öne çekmesi ve yere dik durmasını
kapsar. Onlar önayak ile yeri eşeler, böğürür ve başıyla bir diğerine toslar (boynuz
atar).
▪ Domuzlar
-
Yabancı bir erkek domuzla bir araya gelindiği zaman, onlar bir
tehdit vaziyetini, yalnız dorsal orta hat (mediyan çizgi) boyunca tüylerini kabartmakla
bir diğeri etrafında dönerek, benimser, kulaklarını diker ve başını bir saldırı tarzında
kaldırır. Dışarıdaki dişleriyle, hırıltılı sesler altında, bir diğerini kılıç gibi keser
ve
15
gürültülü bir biçimde çiğner (çenesini tıkırdatır ve salyasını akıtır). Dişi domuz ve
ge
nç dişi domuzlar ısırır, fakat
genell
ikle erkeklerin dövüş durumundaki yoğunluk
kadar değildir.
▪ Koyunlar
-
Koyunlar seyrek şekilde dövüşme davranışı sergiler; koçlar
biri
diğerine başı önde yüklenirler.
▪ Keçiler
-
Keçiler biri diğerine, bir çengel hareketiyle başını sallayarak, toslar.
▪ A
tlar-
Atlar dövüş davranışında tekme, ısırma ve ön ayaklarıyla şaha
kalkmayla meşgul olurlar.
▪ Kanatlılar
-
Tavuklar saldırdıkları zaman, gagalarıyla biri birlerine vururlar;
horozlar yavuklardan daha kavgacıdırlar. Tavuklar saldırgana karşı uysallık
göstermek için çömelirler.
▪ Devekuşları
-
Bir devekuşu saldırdığı zaman, bir hayvan bakıcısına seri
şekilde zarar vermeye yeter, santimetrekareye 35.1 kg (her inç kareye 500 paund) bir
kuvvetle tekme atabilir.
▪ Lamalar
-
Kastre edilmeyen erkekler, yüksek sesle ve biri diğerine büyük bir
kuvvetle yüklenerek saldırırlar. Tüm lamalar sosyal üstünlük, genellikle kavgada yem
üzerinde kurmak için biri diğerine tükürük atar. Tükürük atma bazı zamanlar,
istenmeyen seksüel ilişkide cesaret kırmanın bir metodu olarak vey
a sezilen bir
tehdidin kovulması için, kullanılır
Sosyal üstünlüğün kurulması, tüm çiftlik hayvanlarında ve kanatlılarda bulunan
bir olaydır. Grup içindeki tüm bireyler alan, yem ve seksüel aktiviteyi kullanmayla ilgili
bir hiyerarşiye (rütbeye göre sıralama) sahiptir. Gagalama sırası terimi, bir sürüde
tavuklarda gagalama davranışı gözlemlendiğinden dolayı, sosyal üstünlüğü
tanımlamak
için bazen kullanılır. Bir arada gruplandığı zaman, genellikle yaşlı
erkekler genç erkekler üzerinde üstünlük kurarlar; üstünlüğün aynı modelleri tüm dişi
gruplarında meydana gelir. Farklı yaşlardaki bireyleri içeren cinsel olarak karışık olan
gruplarda, genellikle erkekler dişiler üzerinde üstünlüğe sahiptir ve daha yaşlı
hayvanlar grubun daha genç üyeleri üzerinde üstünlüğe
sahiptir. Grup içinde sosyal
üstünlük kurulduktan sonra, grupta meydana gelen kavgacı davranışın miktarı,
genellikle azaltılır.
Sürü Davranışı ve Taklit (allelomimetik) Davranışı
Sürü davranışı bir koyun veya hayvan sürüsünde birbirini izleyerek tüm çif
tlik
hayvanları ve kanatlılar tarafından gösterilir. Bu, muhtemelen yırtıcılardan grubun
daha iyi korunmasını sağlamak ve grup tarafından kullanılan bölgeyi savunmak için
16
geliştirilen içgüdüsel bir davranıştır. Otlak şartları altında bazı türler büyük grup
lar
içinde otlamaya eğilimlidir; sığır gibi diğerleri otlama amaçları için daha küçük alt
gruplara bölünmeye eğilimlidir. Sürü davranışı hayvan gruplarını daha fazla etkili
şekilde idare etmeye imkân sağlar.
Bir liderin davranışını takip etmek veya taklit etmek için grup içinde
hayvanlarda bir eğilim vardır; bu allelomimetik davranış diye isimlendirilir. Mesela
çayırda otlayan sığır sürüsündeki bir inek çayırdan ahıra hareket etmeyi başla
tabilir
ve sonra diğer inekler lider ineği takip ederler. Lider gruptaki üstün hayvan veya en
yaşlı hayvan olabilir; bu türden türe ve gruptan gruba fark eder.
Araştırma Davranışı
Tüm hayvanlar çevrelerine merak sergilerken, bu araştırma davranışını
gösterme derecesi, türler arasında ve hayvanların yaşlarıyla farklıdır. Sığır, domuz ve
atlar, özellikle yeni bir ortama yerleştikleri zaman çevrelerinin keşfinde daha sinirli
olmaya eğilimlidir. Merak sergilerken, koyun ve kanatlılar çevreyi keşfetme yada
objelere tepki verme, sahalarına giren insanları
n
içine girme konu
sun
da çok
ürkektirler.
Bir türün daha genç üyeleri daha yaşlı üyelerden çok araştırma davranışı
sergilemeye eğilimlidir. Araştırma davranışıyla meşgul olunduğu zaman hayvanlar,
meraklarını gidermek için, koklar, gözlemler, dinler, dokunur ve tadar.
Ba
rınak
Arama Davranışı
Sıcak havalarda; çiftlik hayvanları gölge ararlar. Domuzlar serinlemek için
çamura yattıkları, gölgede ıslak bir yer ararlar. Koyunlar kayıtsız olurlar ve uzanmış
bir pozisyonda yan tarafları üzerinde doğru yatarlar. Sığırlar nefes nefese
kalırlar,
böğürürler, terlerler ve su tüketimini artırırlar. Ruminantlar (geviş getirenler) yem
tüketimini azaltırlar. Otlaktaki hayvanlar, serin saatlerde özellikle geceleyin otlarlar.
Soğuk havalarda; hayvanlar beden ısılarını muhafaza etmeye çalışırla
r.
Domuzlar birbirlerine sıkışarak, bazen birbirleri üzerine üşüşerek yatarlar. Sığırlar,
koyunlar ve atlar, soğuk bir kış fırtınası esnasında, rüzgârdan yüzlerini uzaklaştırırlar.
Kanatlılar diğer çiftlik hayvanlarından daha az barınak arama davranışı
g
österirler. Günlük civcivler, ısı çok soğuduğunda, birbirlerine sıkışırlar, yığılabilirler
ve boğulabilirler; Bu problemden sakınmak için, ilk birkaç gün esnasında ana
makinesinde kapalı tutulması zorunludur. Soğuk karlı havalar esnasında, sık sık
arazidek
i hindiler barınak aramazlar; kayıplar çok yüksek olabilir.
17
Bazı Anormal Davranışlar
Anormal davranış modellerinin bir varyetesi, çiftlik hayvanlarında ve
kanatlılarda
ortaya çıkabilir.
Bunlardan
bazıları, sınırlı alanda sıkışmaya bağlı, kapalı
-
yetiştir
melerle ilgilidir.
Bir arada yetiştirilen erkek hayvanlar da bazı anormal
davranışlara liderlik edebilirler.
Tavuklar kuyruk, kloaka ve ibiklerini gagalayarak kanibalizmle meşgul olurlar;
bu problem ölümlere neden olmak için yeterine ciddi olabilir. Gaga
kesme ve ışık
yoğunluğunun azaltılması
iki kontrol tedbiridir.
Yüksek üretim yapan tavuklar
kanibalizmle meşgul olmaya çok meyillidirler. Bu problem saldırgan davranıştan daha
ziyade yemleme davranışıyla ilgili görünür.
Kuyruk ve kulak ısırma; özellikle iki farklı grup, onlar yaşlı olduktan sonra,
karıştırıldıkları zaman domuzlar arasında ortaya çıkabilir.
Bu davranışın sonucu olan
kan akması kanibalizme öncülük edebilir. Yavru domuzlarda kuyruk kesme, bundan
korunmaya yardımcı olmak için bazen yapılır.
Bazen homoseksüel (eşcinsel) davranış, tüm erkek grupları bir arada
yetiştirildiği zaman birkaç türün erkekleri arasında ortaya çıkar. Onlar cansız
nesnelere seksüel davranış gösterebilir; mastürbasyon erkek sığır ve erkek atlar
arasında geneldir.
Atlar
genellikle kötü huy olarak kaynaklanan anormal davranışların bir
numarasını gösterebilirler. Bazen, dişiler yavrularını reddederler; özellikle inekler ve
koyunlar anormal annelik davranışının bu tipine meyillidirler. Yeni doğanlarla anaların
bağlanması kokuyla sıkı şekilde ilgilidir; koku, bu erken şekilde tanımanın
engellenmesinin bir delili olarak, buzağı veya kuzuyu reddetmek için anneye
rehberlik
edebilir.
Dostları ilə paylaş: |