I- zerdüŞTİLİĞİn tanimi doğUŞU ve tariHİ seyri



Yüklə 47,35 Kb.
tarix02.12.2017
ölçüsü47,35 Kb.
#13670

I- ZERDÜŞTİLİĞİN TANIMI DOĞUŞU ve TARİHİ SEYRİ

Nasıl olmalıdır en güzel yaşam? Bu uğurda çalışanların mükâfatı ne olacaktır?



Kimdir ilk yaratan? Aşa’nın babası?

Kimdir güneşe ve yıldızlara yol gösteren?

Ayı bir azaltıp bir çoğaltan,

Yeryüzünü ve gökyüzünü kendi yerlerinde tutan kimdir?

Kimdir suyu ve bitkileri yaratan?

Rüzgara ve bulutlara hızını veren?

...

Hangi büyük usta aydınlığı ve karanlığı yaratmıştır? Hangi büyük usta uykuyu ve uyanıklığı icat etmiştir?

Kimdir, sabahı, günün yarısını ve geceyi tayin eden?

Alimi hayatın maksadından haberdar kılan, hangi bilgedir?

...


Kimdir, bilgelikle babanın yüreğine, çocuğun şefkatini koyan?”

Ey Mazda, ben bu sorularımla ve Spenta Mainyu vasıtasıyla seni, pak aklın ışığında bütün her şeyin yaratıcısı olarak tanımaya çalışıyorum.”1


a)Tanımı:

İran’ın en büyük ve en eski dinlerinden biri olan Zerdüştilik, adını kurucusu olan Zerdüşt’ten almaktadır. Zerdüşt’ün gerçek ismi, kutsal metinlerin bir bölümü olan Gatalar’da yer aldığı şekliyle Zaratuştra (Zaratushtra= güzel develerin sahibi) Spitama’dır.2 Yunanlılar Zerdüşt’e “yıldıza tapan” anlamında “Zoroaster” demişlerdir. Bu dine ibadet ettikleri tanrıları olan Ahura Mazda’ya nispetle Mazdeizm de denmektedir. M.Ö.1500 gibi çok eski bir dönemde yaşamış olan ve kendisinin peygamber olduğunu söyleyen Zerdüşt, politeist bir topluma tek bir tanrıdan mesaj getirdiğini ilan etmiştir. Yaşadığı toplumun dinini arıtarak insanlığı çoktanrıcılıktan tektanrıcılığa yöneltmiş ve ahlak anlayışının kurallarını koymuştur. Bu kuralları ‘İyi düşünmek, İyi söz söylemek ve İyi davranışlarda bulunmak’ olarak özetleyebiliriz.

Zerdüşt’ün ortaya çıkışından önce, o dönemdeki toplumun sosyal durumunun ve inanışlarının bilinmesi, onun tek tanrıya dayanan mesajını daha iyi kavramamıza yardımcı olacaktır. Bütün büyük öğreticiler ve dini liderler gibi Zerdüşt de öğretisini, atalarından miras kalan geleneğin üzerine bina etmiştir. Bu geleneğe kısaca değinmeden önce onun ortaya çıkış tarihi ile vatanından kısaca bahsetmek yerinde olacaktır.

b) Zerdüşt’ün doğumu ve ailesi

Zerdüşt’ün, doğduğu tarih ve coğrafya ile ilgili olarak araştırmacılar arasında bir fikir birliği yoktur. Ancak son yıllarda, Zerdüşt hakkında, özellikle de filoloji ve arkeoloji alanında yapılan araştırmalar neticesinde, birçok araştırmacı, onun M.Ö. 1000’lerden daha eski bir tarihte, mesela M.Ö 1700 ila 1400 tarihleri arasında, İran’ın kuzeydoğusundaki Afganistan ve Aral Denizi havzasında doğmuş olabileceğine kanaat getirmiştir.3

Zerdüşt’ün doğumu ve hayatı ile ilgili olarak, dini metinlerden elde ettiğimiz bilgiler kısaca şöyledir: Zerdüşt, Spitama soyundandır. Babasının adı Pourushaspa, annesinin adı Dugdova(Duğdu)’dur. Zerdüşt’ün büyük dedelerinden bahsedilmektedir. Zerdüşt’ün amcası Arasti’ye de birkaç yerde atıfta bulunulmaktadır. Arasti’nin oğlu Maidyu Mah ise ilk takipçilerinden olacaktır. Zerdüşt’ün ikisi büyük ikisi de küçük olmak üzere dört kardeşi vardır.4

Zerdüşt’ün annesi ve babası hakkında isimlerinden başka pek bir şey bilmiyoruz. Yalnız babası Pouruşaspa’nın mesleği ne olursa olsun oğluna dini bir eğitim vermek istediği kesindir. Bundan başka gelenek Zerdüşt’ün üç kez evlendiğini de ifade eder. İlk evliliğinden üç kızı ve bir oğlu olmuştur. Kızlarından biri olan Pouruçita, bilge Camasp(Jamaspa) ile evlenir. İkinci eşinden de iki çocuğu vardır. Üçüncü ve son eşi Hvovi, Camasp’ın yeğeni ve Fraşaoştra’nın kızıydı ve Viştaspanın sarayına aitti

Bu bilgilerin dışında, Dinkart, Zat Spram ve Zertoştname gibi geleneksel metinlerde Zerdüşt ile ilgili olağanüstü bir çok rivayete yer verilmektedir. Örneğin onun ismi, henüz doğmadan ve Ahura Mazda ile konuşmadan üz yüz yıl önce yeryüzünde okunmuştu. Annesi ona hamileyken, Ahura Mazda’nın huzurundan kopup gelen kutsal ışık etrafını sarmıştı. Doğumdan üç gün önce evinin etrafı ateş gibi parlıyordu. Ehrimen Zerdüşt’ü yok etmek için sık sık saldırıyor; ama her defasında, Ahura Mazda’nın kutsal ışığı veya melekleri tarafından korunuyordu. Özellikle bu koruyuculardan Ateş dikkat çekicidir; zira bize eski Aryan tanrısı Atar’ı hatırlatmaktadır. Bu şer güçler ona gençliğinde de saldırmaya devam ederler. Tabi bu girişimler başarısızdır. Çünkü Ahura Mazda, peygamberlik misyonuna olan uygunluğu nedeniyle, mesajını dünyaya iletmesi için Zerdüşt’ü seçmiştir.

Zerdüşt yirmi yaşında anne ve babasının rızasını almadan afak ve enfüs alemine dalmak için baba evini terk eder. Geleneğe göre o, bu yaşına kadar dini eğitmini tamamlamıştır. On yıl sessizce düşünür. Bu bilgilerin doğruluğundan emin olamasak da Gatalar’daki sözlerinden onun manevi bir arayış içinde olduğunu anlamak zor değildir. Otuz yaşına geldiğinde ise keşf yoluyla ilk mesajını alacaktır. Bu konunun ayrıntısını, öğretisi bölümünde ele almadan önce, biraz da hangi ortamda doğduğundan söz etmek yerinde olacaktır kanaatindeyiz.



c) Zerdüşt Dininin Doğuşu ve Tarihi Seyri:

Zerdüşt’ün doğup büyüdüğü ortamı ve mesajını şekillendiren en önemli etkenlerden biri şüphesiz İran’a göç eden Aryanlar’ın kültürüdür. M.Ö. 2000’li yılların başlarına kadar kendilerine Arya(soylu) adını veren bu kavimler, ‘karın ve buzun hakim olduğu’ Güney Rusya’da Aral Gölünden Volga’nın güneyi ve Kafkasların kuzeyine kadar uzanan bölgede toplu halde yaşamaktaydılar. Bu tarihten itibaren Aryanlar, çeşitli zamanlarda, farklı mekan ve yönlere doğru gerçekleşecek olan göçlerine başlayacaklardır.

Ayranlardan bir grup, güney doğuya doğru göç etmiş ve yaklaşık olarak 17. ve 16. yy.da İndus Nehrine kadar ulaşmıştır. Bir diğer önemli grup da İran’ın kuzeydoğusuna göç ederek Tus, Siestan ve Herat bölgelerine yerleşmişlerdir. İran’ın batısına göç eden kol, Mezopotamya ve İlam medeniyetleriyle karşılaşmıştır. Bu kültürel etkileşim, başlangıçta aynı yerden ve kültürden gelen Ayranları kendi aralarında bir irtibat aracının bulunmayışı ve yaşam zorlukları gibi nedenlerden dolayı birbirinden koparmıştır. Sonunda farklı lehçeler ve anlayışlar ortaya çıkmıştır. Hint- İranlıların ortak bir geçmişten geldiklerini gösteren en güzel örneği, Gatalar ve Vedalar arasındaki dil benzerliğinde görmek mümkündür.

İranlılar, İndo-İranlı geçmişlerinde inandıkları tanrıların birçoğunu(Ahura, Asura, Mithra, Apam Napat, Anahita vd.) beraberlerinde miras olarak getirmişlerdi. İşte Zerdüştiliğin ortaya çıktığı toplum bu şekilde politeizmin kurbanların, ruhbanlığın ve büyünün hakim olduğu bir yapıya sahipti.

Zerdüştilik, Ortadoğu’da yıllarca hüküm sürmüş olan Pers imparatorluğu(M.Ö.546 – M.Ö.333) ile Sasaniler(M.S. 224–642) döneminde resmi din olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla da bu imparatorlukların hüküm sürdüğü alanlarda diğer inanç ve kültürler üzerinde etkili olduğu muhakkaktır. Bu nedenle birçok araştırmacıya göre Zerdüştilik, öteki dinler ve inançlar üzerinde büyük bir etki yapmıştır. Veya farklı bir bakış açısıyla bakacak olursak Zerdüştiliğin diğer dinlerle birçok ortak özelliğe sahip olduğu tespit edilmiştir. Bu etkiyi, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam’ın yanında Neo-Platonizm ve Gnostisizm’den heretik hareketlere kadar genişletilebilmek mümkündür. Özellikle, dünyanın sonu, yeniden dirilme, ölümden sonraki hayat, ceza ve mükâfatın ebedi olması gibi konularda, Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam ile Zerdüştilik arasında büyük benzerlikler göze çarpmaktadır. Fakat biz bu benzerliklerin tamamen Zerdüşti kaynaklı olduğunu söyleyemiyoruz. Çünkü temelini Gatalar’dan almasına rağmen geleneksel metinlerin neredeyse tümü, Sasaniler(M.S. 224–642) döneminde yazıya geçirilmiştir. Dolayısıyla Zerdüştiliğin, daha doğrusu Zerdüşti geleneğin, bu büyük dinlerden etkilenmiş olabileceğini de göz önünde bulundurmamız gerekmektedir.

II- KAYNAKLAR

Zerdüştiliğe ait metinlerin büyük bir kısmı İskender ve Moğol istilalarında yok olmuştur. Ancak yine de geride kalan metinler, bu dinin temel düşüncelerini, ahlaki anlayışını ve Zerdüşt’ün mesajını öz olarak bize verebilmektedir. Kaynaklarla ilgili söylenebilecek en temel noktalar şunlardır:



  • Zerdüştilerin en önemli kaynağı ve en eski dini metinler mecmuası, Avesta’dır. Yesna(Gatalar bu bölümde), Yeştler, Vispard, Horde Avesta ve Vendidat(Videvdat) olmak üzere beş bölümden oluşan bu kaynak tek bir dönemde kaleme alınmamıştır.

  • Avesta kelimesi “esas ve temel” anlamındaki Upastak veya Avistak kelimesinden türemiştir. Bu mecmuada Zerdüşt’ün ahenkli ve anlamlı sözleri olan Gatalar’ın yanında kökleri Aryanlara dayanan dini inanışlar, adet ve gelenekler ve eski İran efsanelerinden de söz edilmektedir.5 Avesta’nın dili Hind-Avrupa dil grubundandır. Günümüzde metinleri bulunan en eski Hint-İran dillerinden biridir. Araştırmacılara göre bu dil İran’ın orta bölgelerinde yaygın olarak konuşuluyordu; ancak bu konuda elimizde hiçbir belge yoktur. Avesta’nın dışında bu dil ile yazılmış başka bir metin de bilinmemektedir. Avesta’nın bölümleri arasında dil açısından tam bir uyum yoktur. Bu dil, Hindistan’ın en eski dillerinden özellikle Vedalar’ın dili Sanskritçe ile ortak özelliklere sahiptir.

  • Bugün, Avesta metinlerinin tarihlerini, hangi coğrafya ve bölgeye ait olduklarını tespit etmek mümkün değildir. Ancak litürji ve dil konusunda yapılan araştırmalara dayanarak kronolojik bir ayırım yapılabilir. En önemli ve en eski bölümü Zerdüşt’ün kendisine atfedilen Gatalar’dır. Gat veya eski Avesta dili ile gath şarkı anlamındadır. Gathalar temiz ve pak şarkılar demektir. Ancak Avesta’nın diğer bölümleri çok daha sonraki dönemlere ait kabul edilmektedir. . 6

  • Avesta’nın en eski bölümü olan Gatalar’ın tarihi ile M.S. 9.y.y.’da -yani Müslümanların İran’a girişinden 200 yıl sonra- kaleme alınan en zengin ve en sistematik, Pehlevice Metinleri(Dinkart, Bundahişn ve Dadistani dinik gibi) arasındaki zaman farkı oldukça fazladır. Bu tarihler arasında hangi metinlerin hangi döneme ait olduğunu tespit etmek de çok zordur.7

  • Zerdüşt edebiyatından günümüze kalan metinlerin çoğu Abbasi Halifeliği döneminde özellikle de Halife Me’mun(M.S. 9.yy) zamanında tanzim edilmiştir.8


III-ZERDÜŞT’ÜN ÖĞREETİSİ
“Ben bu iş ( peygamberlik) için senin tarafından seçilen ilk kişiyim.”9

“Ben ruhumu iyi düşünce (Vohumen) ile en yüksek makama götüreceğim.

Ahura Mazda’nın iyi amellere verdiği ödülden haberdar olan bir kişi olarak;

Gücümün yettiği yere kadar, doğru yolda çaba sarf etmeleri için insanlara (bu mesajı) öğreteceğim.”10

Ahura Mazda

Dini kaynaklara göre Zerdüşt, otuz yaşına geldiğinde mükaşefe yoluyla ilk mesajını alarak yüce tanrı Ahura Mazda fikrine ulaşır. O tanrının yeryüzündeki ilk temsilcisi olduğunu kabul etmektedir. Yesna 44’te işaret edilen bu durumdan Pehlevice kaynaklar genişçe bahsetmektedir. Zerdüşt’ün öğretisi Aryanların inançlarından tamamen ayrı değildir. Kaynaklarda Zerdüşt’ün belli bir dönemden sonra kendi içinde bir yolculuğa çıkar. Tıpkı Peygamberimizin Hira mağarasında inzivaya çekilmesi gibi belli bir süre yaşadığı çevreden uzaklaşarak düşüncelere dalar. Sonunda yeni din nehrin kıyısında ona aşikar olur.(Bu durum Nietschze’de geçer.)

İşte Zerdüşt’ün dininde şekillenen bu dinin ne kadarı bozulmadan günümüze kadar ulaşabilmiştir? Zerdüştilik adına ifade edilen görüşlerin hangileri ona aittir? Şunu belirtmeliyiz ki, onun ölümünden sonra bu din farklı bir seyir takip etmiş ve başta Vendidat olmak üzere, sonradan kaleme alınan kaynaklarla geliştirilmiştir. Ancak Zerdüşt’ün tarihi bir şahsiyet olduğu ve Gatalar’ın ona ait olduğu konusunda araştırmacılar arasında bir fikir birliği vardır. Gatalar’a birtakım eklemelerin olduğunu kabul etsek bile, bu sözlerin tam bir bütünlük ve uyum içinde olduğunu görüyoruz. Bu sözlerin samimi ve içten bir dille yazıldığı konusunda hiçbir araştırmacının şüphesi yoktur. Bu metinler Zerdüşt’ün üstün ve ahlaklı bir kişiliğini ortaya koymaktadır. Zaman zaman acı çeken, başarısızlıklarından şikayet eden insancıl yönleriyle karşımıza çıkar Zerdüşt. O bize her hecesi düşünce doluvu bugün bizim için oldukça tanıdık olan metinler bırakmıştır.

GAtalarda dikkati çeken bir diğer husus, burada olağanüstü olaylara ve mitolojilere r verilmemiş olmasıdır. Mücadele ettiği dönemin din adamları(Karapanlar ve kaviler) mitolojik canavarlar değil gerçek şahsiyetlerdir. Yeğeni maidyumah da iyinin tarafında yer alan mütevazı bir insandır. Ancak Gatalardan Yeştler’e ve Vendidat’a döndüğümüzde gerçekler dünyasından masallar dünyasına girmiş oluruz.

Biz bu ayrıntılara daha fazla girmeden öncelikle bu dinin kurucusu olan Zerdüşt’ün, kendisine atfedilen sözler olan Gatalar’a binaen temel öğretisinin ne olduğunu özetlemeye çalışacağız:

Manevi ve maddi olan her şeyin yaratıcısı, Yüce Tanrı Ahura Mazda’dır. Ahura Mazda Aryanların en yüce tanrısı konumundaydı. Kendisinden önce de bu kavram manevi küllü ve mutlak bir anlama sahipti. Ancak Zerdüşt’e göre O, tanrıların en yücesi ve en büyüğü değil, evrenin biricik yaratıcısı ve koruyucusudur. Hayat veren ve iyi olan her şey ondan sadır olur. Bütün varlıklar onun vergisidir. O hem varlığı yaratandır, hem de varlığın kendisidir. O, varlığı, kendi içinde mevcut olan ne varsa, ondan yaratmıştır. (Not: Kitaptan s. 127-128’den pasajlar oku.)

Zerdüşt bu tanrıya Vohumen vasıtasıyla(iyi düşünce) mükaşefe yoluyla ulaşır. İşte burada yine aklınıza peygamberliği ile ilgili sorular takılacaktır. Zerdüştilere göre o, tanrı tarafından seçilmiştir, Ancak Zerdüşt’ün kendisi de bunu arzu etmiş ve bunun için belli aşamalardan geçmiştir. Yani Tanrının seçişimi kadar Zerdüşt’ün iradesi ve mükaşefe yoluyla tanrıya ulaşması da önemlidir.

Ameşa Spentalar

Zerdüştiliğin en karmaşık ve en tartışılan konusu Ameşa Spentalardır. Zerdüşt’ün monoteist bir anlayışa sahip olup olmadığını belirleyecek olan da bu altı ilahi varlığın nasıl tanımlanacağına bağlıdır. Ancak bu varlıkların ne olduğu konusunda araştırmacıların bir karar verdiğini söylemek mümkün değildir. Acaba Ahura Mazda’nın kendisi için yarattığı yardımcıları mıdırlar?(melek kavramıyla örtüşen şekilde). Ya da bu kutsal ölümsüzler, Zerdüşt’ün eski Aryan tanrılarının seviyesini düşürerek dinine kattığı yarı tanrılar mıdır? Yoksa, bugünkü Zerdüştilerin de kabul ettiği gibi, Ahura Mazda’nın zatından bağımsız olmayan , ki bu sıfatlara hakikat yolunda ilerleyen insanlar da kendi ölçülerine göre sahip olabilirler, sıfatları mıdırlar?

Gatalarda Ameşa Spenta ifadesine rastlamıyoruz. Bu isim, daha sistemli yazılan Avesta’nın diğer bölümlerinde(Haft Hat) rastlıyoruz. Ancak altı ilahi varlık olarak GAtalar’da tek tek isimlerinden söz edilmektedir. Bunlar:

Aşa Vehişta(Urdubihişt): Doğruluk, paklık, ilahi düzen, tabiat düzeni demektir.Zerdüşt öğretisinin tümünü bu kavram üzerinde temellendirmiştir. Aşa,Gatalardaki anlamıyla yaratılışı düzenleyen, Ahura’nın iradesi ile bir olan ilahi kanundur. (Sıratı Mustakim gibi). Tanrı Aşa’yı takip edenlerin destekçisidir. Onlara doğru yolda giden manasında Aşavan denilir. Yalancılar anlamına gelen Duruvend kelimesinin karşıtı olarak kullanılmıştır(bizdeki kafirler gibi.)Zerdüştlük kadar yalandan nefret eden başka bir din yoktur. Zerdüşt ateşi, Aşa’nın sembolü olarak kabul etmiştir. Yaratılışın yedi merhalesine göre Ateş en son yaratılan unsurdur. Ancak daha sonra Aşa, kişileştirilerek melek hiyerarşisinde yerini alır.

Ahura Mazda’nın iyiliği ve adaleti mutlaktır. Kötülüğün onun eşiğinden yolu yoktur. Zerdüşt’ün tanrısı intikam almaz. Çünkü herkes ektiğini biçeceğinden birintikam söz konusu olmaz. O her kes için iyilik istediği için doğru yaşam yolu olan Aşa’yı önceden göstermiştir. Davranışları sonucu acı çekenler kendi tercihlerinin karşılığını görmektedirler.



Vohumen(Behmen): iyi düşünmek anlamına gelen Vohumen akıl cevheridir. İnsanları Aşa’ya doğru yönlendiren Vohumen’dır. En temel üç emirden biri ve en başta geleni de Vohumen’dir. GAtalarda geçen ifadeleri göz önünde bulundurduğumuzda Vohumen’in kısaca en yüce zihinsel saflığı ve aynı zamanda Tanrının sevgi sıfatını(iyi niyet) temsil ettğini söyleyebiliriz.(Yeryüzündeki karşılığı, ineğin ruhu)

Khşatra-vairya(Şehriver): Tanrıya nisbet edildiğinde ‘ilahi kudret ve hakimiyet’, insana nisbet edildiğinde ise ‘irade ve mücadele gücü’ anlamını kazanır. Kısacası bu melek veya manevi güç, mükemmel gücün ve Tanrının evrensel hakimiyetinin temsilcisidir. Yeryüzündeki madenlerin temsilcisi, ilk yedi yaratılış arasında ise gökyüzüne karşılık gelmektedir.

Spenta Armaiti(isfend): Dindarlığı, sevgiyi,itaati ve mütevaziliği temsil eder. Bu edenle Aermaiti sinesinde bulunan herkesi besleyen yeryüzü ile özdeşleştirilmiştir.

Haurvatat ve Ameretat(Hordad ve Mordad): Hordad ‘sağlık ve mükemmellik, Mordad ise ölümsüzlük ve kurtuluş anlamlarına gelmektedir. Tanrının kemal sıfatıdır. GAtalarda birlikte anılan bu ikilinin yeryüzündeki karşılığı sular ve bitkilerdir. Bunların bu şekilde eşleştirilmelerinin nedeni, Zerdüştün maddi alemel manevi alemi, birbirini tamamlayan iki ayrı kutup olarak tanımlamasından ileri gelmektedir. Bu iki dünya arasındaki bağ yalnızca yalanın tahribiyle zayıflatılabilir.

Gatalara göre bu altı ilahi varlığın yaratıcısı veya babası da Ahura Mazda’dır. Kısaca özetleyecek olursak bu ilahi varlıklar(Ameşa Spentalar), hem tanrının, hem de insanın sıfatları olabilirler. Aşa’nın takipçileri, Tanrının özelliklerine ulaşmak için çaba sarf etmelidirler. Bu ilahi varlıklar veya Tanrının nitelikleri aslında insanla Tanrı arasında bir köprü vazifesini görmektedirler. Kişi bu özellikleri kazanarak köprüden geçer ve Vohumen’in(İyi Düşünce) Sarayı’nda iç huzura kavuşur. İnsan iyi düşünce vasıtasıyla Aşa yolundan ilerleyerek Tanrıya ulaşır. Ahura Mazda Kşathra’yı( ilahi kudret, hakimiyet) yaratıklarına bağışlamıştır. Bu ilahi güç vasıtayla iyiler, kötülüğü bozguna uğratacak ve Tanrının hükmünü yürürlüğe koyacaklardır(Yesna 30/10).(s.160’bak)

Dünya Yalan(Druj) ve Hakikat(Aşa) olarak ikiye bölünmüştür. Öğretinin özünü oluşturan bu ahlaki düalizm, insanın özgürce seçimini yapabilmesi için gereklidir. Dolayısıyla kötülük, insanın seçimi için ve iyiliğin anlamlı olabilmesi için var olmalıdır. Aşa(Hakikat) tanrı tarafından yaratılmıştır. Peygamber kötülüğün(Druj) kaynağı konusunda ise sessiz kalmıştır. Bu konuda Zerdüştiler tarafından yapılan açıklamalara göre Tanrı kötülüğü yaratmamıştır; çünkü bir değer olarak kötülük veya iyilik insanın davranışlarına göre anlam kazanır. Veya kötülük, yok edici özelliğinden dolayı varlık olarak kabul edilmemiştir. Zerdüşt, kötülüğü yalnızca, insanlığı ıslah edecek boyutuyla ele almıştır.

İnsan özgür irade sahibi olduğu için kaderini tayin etme sorumluluğu da kendisine aittir. Yaptığı iyi amellerle en iyi ödül olan Mükemmelliği ve Ölümsüzlüğü kazanırken, kötü davranışları yüzünden vicdanı vasıtasıyla ‘en kötü varlık’ olan cehennemde sonsuza kadar acı çekecektir. Bu lanetlilerin en başında da Zerdüşt’ün düşmanları olan Kaviler ve Karapanlar gibi zayıfı ezenler ve savunmasız canlılara karşı acımasız olanlar yer almaktadır. Yesna 32/15’te baskı ve zulüm altında olanların, Karapanların ve kavilerin hakimiyetini kendi elleri ile yok ettikten sonra Vohumen’in Sarayına yükselerek Mazda’nın cennetini kazanacakları ifade edilmektedir. Yani cennet, en iyi düşüncenin, cehennem ise en kötü düşüncenin evidir.

Kısacası Gatalar’ın bir çok bendinde müşahede ettiğimiz gibi, Zerdüşt’ün tarif ettiği cennet ve cehennem insanın düşüncesinde ve vicdanında etkisini gösteren manevi varlıklardır. Fakat Gatalar’da yine de somut bir unsur olarak Çinvat Köprüsü(Sırat Köprüsü) dikkatimizi çekmektedir. Ancak bunun tanımı da manevi olarak yapılmıştır. Çinvat köprüsü iyileri kötülerden ayıran bir geçittir. Bu köprüden ancak iyi olanlar geçiş iznine sahiptir. Ona amellerinden başka, tanrılar veya kestiği kurbanlar yardımcı olamaz. Herkesin yaptığı ameller hassas ve adil bir tartıda tartılacak ve onun ebedi mekanını belirleyecektir.(s. 188’)

Zerdüşt’ün öğretisi, daha çok ameli unsurlar üzerine kurulmuştur. O, epistemolojik ve metafizikle ile ilgili meselelere daha az önem veren gerçekçi bir öğretmendir. Tabiat ve duyular üstü âleme yalnızca genel olarak ve üstü kapalı bir biçimde işarette bulunur. Çünkü Zerdüşt, daha çok hayatın ameli yönüne vurgu yaparak öncelikle kendi reformunu yeryüzünde gerçekleştirmeye çalışmıştır. Zerdüşt’ün asıl hedefi, insanın terbiye edilerek yüksek faziletlere sahip olmasını ve bu sayede de saadete ve huzura erişmesini sağlamaktır. Maddi ve manevi dünya, birbirini tamamlayan bir bütünün iki ayrı parçası olarak kabul edilir.

Zerdüşt’ün bu düşüncesinin yanında, her şeyin mükemmel bir şekilde yeniden yaratılacağı zamanın sonundaki ‘ikinci varoluş’ inancı da önemlidir elbette. Zerdüşt’ün son mücadeleye yönelik işareti daha açıktır. Gatalar’da, iyiliğin kötülüğe karşı nihai bir zafer kazanacağı açıkça ifade edilmiştir. Varlığın sonunda, kötülük, hak ettiği bir sonla alt edilecek ve sonsuza kadar iyilik hakimiyetini sürdürecektir.

Zerdüşt, geleneksel rivayetlerde belirtilenin aksine, düzenli ibadetleri ve ayinleri göz önünde bulundurmamıştır. Bunun yerine, mesajını, gerçekte bütün dinlerin özünde bulunan üç esas üzerinde oturtmuştur. Bir Zerdüşti’nin, samimi bir imanla ve bilinçli bir şekilde, iyi düşünmek, iyi söz söylemek ve iyi davranışlarda bulunmak için çabalaması yeterli görülmüştür. Ancak bu çaba Hindistan’daki gibi münzevi bir hayatı değil, çalışkanlığın, üretkenliğin ön planda olduğu zalimlere ve yalancılara karşı mücadeleci bir hayatı öngörmektedir.

Zerdüştiliğin zaman içinde hangi aşamalardan geçtiğini genel olarak üç başlık altında toplamak mümkündür:


  • Peygamberin orijinal ve sade mesajını içeren Gatalar’ı temel alan Zerdüştilik, ki biz buna kısaca Gathik veya ilk dönem Zerdüştilik diyebiliriz. Zerdüşt Gatalar’ında, bu tanrılardan(Ahura, Asura, Mithra, Anahita vs.) bir tanesi hariç, hiç birisini kabul etmez. Ahura Mazda’nın dışındakileri görmezlikten gelir. Yani onlardan menfi veya müspet olarak hiçbir şekilde söz etmez.




  • Zerdüşt’ün ölümünden sonra, Ahura Mazda ve onun ilahi varlıkları olan Ameşa Spentalar ile birlikte eski Aryan tanrılarının yeniden kabul edilmesiyle ortaya çıkan Zerdüştilik. Bu tür Zerdüştiliğin en güzel örneğini Avaesta’nın Yeştler bölümü bize sunmaktadır. Yeştler’de Aryan tanrılarının birçoğunun olağanüstü gücünden bahsedilmekte ve onlardan övgüyle söz edilmektedir. Bu bölümde, Hind- İran mirasının yeniden canlandırılarak politeizme doğru bir yönelişi görebilmek mümkündür

  • Önce Vendidad(Videvdat)’la başlayan ve özellikle Sasaniler’in(M.S.224-642) hakimiyeti boyunca sistematik bir şekilde gelişerek düalist bir nitelik kazanan Zerdüştilik. Sasaniler döneminde kaleme alınan Pehlevice metinlerde, yalnızca iyiliğin yaratıcısı olan Hürmüz’ün, bütün kötülüklerin kaynağı olan Ehrimen ile sürekli bir çatışma halinde olduğunu görüyoruz. Heteredoks olarak kabul edilen Zurvanizm ve Manizm gibi akımların da temelini bu düşünceden aldığı ileri sürülmektedir.

Bu durumda akla hemen şu soru gelecektir; acaba bugünkü Zerdüştiler bu gurubun hangisine dahil olmaktadırlar. Bugün özellikle İran’daki Zerdüştiler, kutsal kitapları olarak kabul edilen Avesta’dan yalnızca Gatalar’ın peygamberlerine ait olduğunu kabul ederek reformist bir yaklaşım sergilemektedirler. Avesta'nın geri kalan bölümleri ile Pehlevice metinlerin ise tahrif edildiğine inanmaktadırlar. Bu anlamda İran’daki Zerdüştilerin, dinlerinin en orijinal ve en saf halini yaşamaya çalıştıklarını söyleyebiliriz.



1 Gatalar 44/1-7

2 Bkz. Avesta, Gatalar, Yesna 29/8.

3 Aştiyani, Celaleddin, Zertoşt(Mazdayasna ve Hukumet), Şirket-i Saham-i İntişar, Tahran, 1374, s.32-33; Boyce, Mary, Tarih-i Kiş-i Zertoşt, Ter: Sanatizade, İntişarat-ı Tus, Tahran, 1379, 2. Baskı s.29

4 Jackson, A.V.Williams,Zoroaster of Ancient İran, Ams Press İnc.,New York, 1965, s.20

5 J. Kellens, “Avesta mad.”, Encyclopedia Iranica, Edt:Ehsan Yarşater, California, 1996, 3. Cilt, s.35

6 Baussani , Alessandra, “İslam Öncesi İran Düşüncesi( çev:Kürşat Demirci), İslam Düşüncesi Tarihi (Edt:M.M. Şerif), İnsan yay.,İst. , 1990,s.77 ve Dr. Dusthah , Celil ,Avesta (Kohenterin Surudha-yi İran),Çapı Gülşen, 1379, s.13

7 Baussani , Alessandra, “İslam Öncesi İran Düşüncesi”, Çev: Kürşat Demirci, İslam Düşüncesi Tarihi, Edt: M.M.Şerif, İnsan yay., İstanbul 1990, s. 77

8Aştiyani, Celaleddin, Zertoşt(Mazdayasna ve Hukumet), Şirket-i Sahami İntişar, Tahran, 1374(1996), s.123

9 Gatalar , Yesna 44/11

10 Gatalar, Yesna 28/4


Yüklə 47,35 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə