Idea freud ruhsal olaylarin iKİ İlkesi BİLİNÇalti narsiSSİzm iÇGÜDÜler ve yazgilari metapsikoloji



Yüklə 106,48 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix14.05.2018
ölçüsü106,48 Kb.
#43802


 

idea

FREUD

RUHSAL OLAYLARIN İKİ İLKESİ

BİLİNÇALTI

NARSİSSİZM

İÇGÜDÜLER VE YAZGILARI

 

METAPSİKOLOJİ  1

İDEA C1 2011/02



METAPSİKOLOJİ

TAM İÇERİK

RUHSAL OLAYLARIN İKİ İLKESİ ÜZERİNE FORMÜLASYONLAR

 

 



 

    (1911)

RUHÇÖZÜMLEMEDE BİLİNÇALTI ÜZERİNE BİR NOT (1912)

NARSİSSİZM ÜZERİNE. BİR GİRİŞ (1914)

İÇGÜDÜLER VE YAZGILARI (1915)

BASKI (1915)

BİLİNÇSİZ (1915)

 

I.  BİLİNÇSİZİN AKLANMASI 



 

II.  BİLİNÇSİZİN ÇOK ANLAMLILIĞI VE YERSEL BAKIŞ AÇISI 

 

III.  BİLİNÇSİZ DUYGULAR 



 

IV.  BASKININ TOPOGRAFİ VE DİNAMİĞİ 

 

V.  BÇ.SİZ DİZGESİNİN TİKEL ÖZELLİKLERİ



 

VI.  İKİ DİZGENİN İLETİŞİMİ

 

VI.  BİLİNÇSİZİN TANISI 



DÜŞLER KURAMINA METAPSİKOLOJİK BİR EK (1917 [1915])

YAS VE MELANKOLİ (1917)

HAZ İLKESİNİN ÖTESİNDE (1920)

EGO VE İD (1923) 

  

ÖNSÖZ 


 

I.  BİLİNÇ VE BİLİNÇALTI 

 

II.  BEN VE O (İD VE EGO)



 

III.  BEN VE ÜST-BEN (BEN İDEALİ)

 

IV.  İÇGÜDÜLERİN İKİ SINIFI 



 

V.  BENİN BAĞIMLILIKLARI 

MAZOŞİZMİN EKONOMİK SORUNU (1924)

GİZEMLİ BLOKNOT’ ÜZERİNE BİR NOT (1925) 

YADSIMA (1925)



FREUD

Metapsikoloji

I

RUHSAL OLAYLARIN İKİ İLKESİ ÜZERİNE 



FORMÜLASYONLAR

RUHÇÖZÜMLEMEDE BİLİNÇALTI ÜZERİNE BİR NOT 



NARSİSSİZM ÜZERİNE. BİR GİRİŞ



İÇGÜDÜLER VE YAZGILARI



Çeviren

Aziz Yardımlı

idea • istanbul



İDEA CEP KİTAPLARI — 003

İdea Yayınevi

Şarap İskelesi Sk. 2/106-107 34425 Karaköy — İstanbul

iletisim@ideayayinevi.com / www.ideayayinevi.com

Bu çeviriler için © AZİZ YARDIMLI 2011

SIGMUND FREUD



Metapsikoloji

I

Ruhsal Olayların İki İlkesi Üzerine Formülasyonlar



Ruhçözümlemede Bilinçaltı Üzerine Bir Not

Narsissizm Üzerine. Bir Giriş

İçgüdüler ve Yazgıları

Birinci Basım 2000

İDEA CEP KİTAPLARINDA İkinci Basım 2011

Tüm hakları saklıdır. Bu yayımın hiçbir bölümü 

İdea Yayınevinin ön izni olmaksızın 

yeniden üretilemez

İDEA CEP KİTAPLARI DİZİSİ 003 RUHBİLİM 1

SÜRELİ YAYIN

YAYININ ADI:

 Sigmund Freud, Metapsikoloji I

YETKİ SAHİBİ / SORUMLU MÜDÜR:

 ALİYE ZEYNELOĞLU

YÖNETİM YERİ: 

İDEA YAYINEVİ

Şarap İskelesi Sk. 2/106-107 34425 Karaköy — İstanbul

YAYININ SÜRESİ:

 30 GÜNDE BİR

BASKI: 

BAYRAK MATBAASI



Davutpaşa Cad. 14/2 34015 Topkapı — İstanbul

DAĞITIM: 

YAYSAT

Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu 34517 Esenyurt — İstanbul



Printed in Türkiye

ISSN 2146-1260

İDEA C1 2011/02



5

İçindekiler

 

RUHSAL OLAYLARIN İKİ İLKESİ ÜZERİNE 



FORMÜLASYONLAR — 

7

RUHÇÖZÜMLEMEDE BİLİNÇALTI ÜZERİNE BİR NOT — 



23

NARSİSSİZM ÜZERİNE. BİR GİRİŞ — 



37

FREUD’UN METAPSİKOLOJİ ÇALIŞMALARI İÇİN 

 

STANDARD EDITION TARAFINDAN SUNUŞ  — 77

İÇGÜDÜLER VE YAZGILARI — 



81

Sözlük


 — 

117

Çözümlemeler / Aziz Yardımlı 

 — 

122

Dizin


 — 

131


Freud’un ruhçözümlemenin kuramı üzerine yazılarının Gesammelte Werke’den 

(Ima go Publishing Co. Ltd., Londra 1940; VIII, X, XIII ve XIV’üncü ciltler) 

yapılan  çevirilerinin  bu  derleminde  James  Strachey’in  editörlüğü  altında  ve 

Anna  Freud,  Alix  Strachey,  Alan  Tyson  ve  Angela  Richards’ın  yardımları    ile 

üretilen Standard Edition’un sunuş ve notlandırma yöntemi izlendi.Standard Edi-

tion bugün de Freud’un yapıtlarının Almanca yayımlarda da izlenen en tam ve 

en saygın derlemi olarak kalmayı sürdürmektedir. Notlarda gön der meler daha 

kolay erişilebilme olanağı dikkate alınarak Standard Edition’u izleyen The Pelican 

Freud Library yayımlarını belirtiyor.

KISALTMALAR LİSTESİ



Gesammelte Schriften = Freud, Gesammelte Schriften (12 cilt), 

Viyana, 1924-34.



Gesammelte Werke = Freud, Gesammelte Werke (18 cilt), Ciltler 

1-17 Londra, 1940-52, cilt 18 Frankfurt am Main, 1968. 

1960’tan başlayarak bütün düzenleme S. Fischer Verlag 

(Frankfurt am Main) tarafından yayımlandı.



Almanach 1937 Almanach für das Jahr 1937, Viyana, Inter-

nationaler Psychoanalytischer Verlag, 1936.

S.K.S.N. = Freud, Sammlung kleiner Schriften zur Neurosenlehre 

(5 cilt). Viyana. 1906-22.



Collected Papers Freud, Collected Papers (5 cilt), Londra, 1924-

50.


Standard Edition The standard Edition of the Complete Psycho-

logical Works of Sigmund Freud (24cilt), Hogarth Press 

ve The Institute of Psycho-Analysis, Londra, 1953-74.



P.F.L. = Pelican Freud Library (15 cilt). Penguin Books, Har-

mondsworth, 1973’te başladı.




RUHSAL OLAYLARIN İKİ İLKESİ ÜZERİNE 

FORMÜLASYONLAR

(1911)




9

JAMES STRACHEY’İN NOTU

FORMULIERUNGEN ÜBER DIE ZWEI 

PRINZIPIEN DES PSYCHISCHEN GESCHEHENS

(A) ALMANCA YAYIMLAR 

1911  Jb. psychoanalyt. psychopath. Forsch. 3 (1) 1-8. 

1924  Gesammelte Schriften, 5, 409-17. 

1943  Gesammelte Werke, 8, 230-38. 

(B) İNGİLİZCE ÇEVİRİLER 

“Formulations Regarding the Two Principles in 

Mental Functioning”

1925  Collected Papers, 4, 13-21. (Çev. M. N. Searl.) 

1958  Standard Edition, 12, 213-26. (Değiştirilmiş bir 

 

  başlık ile 1925 çevirisi üzerine dayalı, ama büyük 



 

  ölçüde yeniden yazılmıştır.)

Dr. Ernest Jones’tan öğrendiğimize göre, Freud bu dene-

meyi tasarlamaya 1910 Haziranında başladı, ve üzerinde 

Schreber olay öyküsü ile eşzamanlı olarak çalıştı. İler-

lemesinin yavaşlığına karşın, 26 Ekimde konu üzerinde 

Viyana Ruhçözümleme Topluluğu önünde bir konuş-

ma yaptı; ama dinleyicilerin tepkisiz kaldıklarını gördü, 

ve sunuşundan kendisi de hoşnut kalmadı. Aralığa dek 

denemeyi yazmaya başlamadı. Deneme 1911 Ocağının 

son larında bitirildi, ama Jahrbuch’un Schreber olayını da 

kapsayan sayısında ancak bahar sonlarında yayımlandı. 

Ruhçözümleme klasiklerinden biri olan bu çok iyi bili-



METAPSİKOLOJİ

10

nen deneme ile, ve Schreber olay öyküsünün aşağı yukarı 



zamandaş üçüncü bölümü ile, Freud, on yıllık bir aradan 

sonra ilk olarak bir kez daha klinik bulguları tarafından 

imlenen genel kuramsal varsayımları tartışmaya başladı. 

Bu geçen sürede ruhbilim kuramının sorularına ancak 

arada bir değinmişti, örneğin şakalar üzerine olan kita-

bının VI. Bölümünde (1905c), P.F.L., 6, 215 ss. Böyle bir 

tartışma için ilk geniş kapsamlı girişimi 1895’deki “Bilim-

sel bir Ruhbilimsel Tasar” başlıklı çalışmasında (1950a

yarı-nörolojik bir terminoloji içinde olmuştu. Bununla 

birlikte, bu çalışma sağlığı sırasında yayımlanmadı. Düş-



lerin Yorumu’nun (1900a) VII. Bölümü çok benzer bir 

varsayımlar kümesinin bir açımlamasıydı, ama bu kez 

yalnızca ruhbilimsel terimlerde. Bu şimdiki denemedeki 

(ve özellikle başlarındaki) gerecin çoğu doğrudan doğ-

ruya bu iki kaynaktan türetilmiştir. Çalışma bir yeniden-

değerlendirme doğasında olma izlenimini verir. Freud 

sanki bir bakıma daha erken bir dönemin temel varsa-

yımlarını kendi yoklaması için ele almış, ve bunları yakın 

gelecekte beklemekte olan büyük kuramsal tartışmalar 

için bir temel olarak hizmet etmeye hazırlamıştır—örne-

ğin, Narsissizm üzerine deneme ve büyük metapsikolojik 

denemeler dizisi.

Görüşlerinin bu açımlaması aşırı ölçüde sıkıştırılmıştır 

ve anlaşılması bugün bile kolay değildir, ve şimdi bun-

larda Freud’un o zamana dek düşünmemiş olduğu çok 

az şeyi söylediğini bilmemize karşın, yayımlandığı zaman 

bu denemenin okuyucularını şaşırtıcı yenilikler ile çarp-

mış olması gerekir. Örneğin (1) ile belirtilen paragraflar 

“Tasar” ile ya da metapsikolojik denemeler ile hiçbir ta-

nışıklığı olamamış olanlara ve elde edebilecekleri kadar 

aydınlığı Düşlerin Yorumu’ndaki neredeyse eşit ölçüde 

sıkıştırılmış ve bütünüyle dizgesiz olan bir pasajlar çok-

luğundan elde etmeleri gerekecek olanlara gerçekten de 

bulanık gelecektir. Freud’un ilk dinleyicilerinden yanıt 

alamamış olmasına pek hayret etmemek gerekir. 



JAMES STRACHEY’İN NOTU

11

Çalışmanın ana teması sırasıyla birincil ve ikincil an-



sal süreçlere egemen olan düzenleyici ilkeler (haz ilkesi 

ve realite ilkesi) arasındaki ayrımdır. Sav gerçekte daha 

önce “Tasar”da belirtilmişti. Yine Düşlerin Yorumu’nun 

VII. Bölümünde de tartışılmıştı (P.F.L., 4, 718-21 ve 757 

ss). Ama en tam açıklama düşlerin ruhbilimötesi üzerine 

(1917d [1915]) bu çalışmadan üç yıl sonra yazılan dene-

me için ayrılmıştır (Bkz. söz konusu çalışmaya Editör’ün 

Notu.)


Çalışmanın sonlarına doğru ilgili daha başka birçok 

konu açılır ve bunların daha öte gelişimleri (ana temanın 

gelişimi gibi) daha sonraki araştırmaya bırakılır. Bütün 

deneme, gerçekte (son paragrafta Freud’un kendisinin 

de belirttiği gibi), bir hazırlık ve açıklama niteliğini taşır, 

ama bu nedenle ilginçliğinden birşey yitirmez. 




12

RUHSAL OLAYLARIN İKİ İLKESİ ÜZERİNE 

FORMÜLASYONLAR

(1911)


1. Uzunca bir süredir her sinircenin sonucu olarak, bu 

nedenle belki de amacı olarak hastanın olgusal yaşamın 

dışına  zorlanmasını, edimsel dünyaya yabancılaşmasını 

aldığını belirtiyorduk.

1

 Böyle bir olgu Pierre Janet’nin 



de gözleminden kaçamadı: “Olgusallık/realite işlevinin” 

[“de la fonction du réel”  ] yitişinden sinircelilerin özel bir 

niteliği olarak söz etti, ama bu rahatsızlığın sinircenin 

temel koşulları ile bağlantısını ortaya koyamadı.

2

2. Sinircenin doğuşuna baskı sürecinin getirilmesi bu 

bağlantı üzerine belli bir içgörüye ulaşmamızı sağladı. Si-

nirceliler realiteden uzaklaşırlar çünkü onu — bütününü 

ya da parçalarını — dayanılmaz bulurlar. Realiteden bu 

uzaklaşmanın en aşırı tipi çılgınlıklarının baş gösterme-

sine neden olan tikel olayı yadsımayı isteyen belli sanrısal 

çıldırı olayları tarafından gösterilir (Griesinger).

3

 Ama 



gerçekte her sinirceli belli bir realite parçası ile aynı şeyi 

1

[Aynı düşünce, ‘çıldırıya kaçma’ deyimi ile birlikte, Freud’un “Savun-



ma Nöro-Psikozları (Sinirsel-Çıldırıları)” (1894a) üzerine ilk denemesinin 

III’üncü Kesiminde bulunacaktır. “Hastalığa kaçış” deyimi histeri nöbetleri 

üzerine denemesinde görülür (1909a), P.F.L., 10, 99 ve 100 n. 1.]

2

[P.] Janet, 1909 [Les nevroses, Bibliothèque de philosophie scientifique.]



3

[Freud’un öğretmeni Meynert’in büyük hayranlık duyduğu Wilhelm 

Griesinger (1817-68) daha önceki kuşağın çok tanınmış bir Berlin psikiya-

tristi idi. Metinde sözü edilen pasaj hiç kuşkusuz Freud tarafından Düşlerin 



Yorumu’nda (1900a), P.F.L., 4, 163, 214 ve 326 n., üç kez değinilen pasajdır, 

ve ayrıca şakalar üzerine kitabının (1905c) VI’ncı Bölümünde de söz konu-

su edilir, P.F.L.,6, 228. Bu pasajda Griesinger (1845, 89) hem çıldırıların 

hem de düşlerin dilek-gerçekleştirme özelliklerine dikkati çekti.]




İKİ İLKE

13

yapar.



4

 Ve şimdi sinircelilerin ve genel olarak insanlığın 

realite ile ilişkisini gelişimi içinde araştırma, ve bu yolda 

reel dışsal dünyanın ruhbilimsel imlemini kuramımızın 

yapısı içerisine katma görevi ile karşı karşıyayız. 

3. Ruhçözümleme üzerine kurulu ruhbilimde başlan-

gıç noktamız olarak almaya alıştığımız şey özgünlükleri 

ile çözümleme yoluyla tanıştığımız bilinçsiz ruhsal sü-

reçlerdir. Bunları daha eski ve birincil süreçler olarak, 

içinde biricik ruhsal süreç türü oldukları bir gelişim ev-

resinin kalıntıları olarak görürüz. Bu birincil süreçlerin 

boyun eğdikleri başlıca eğilimi tanımak kolaydır; bu haz-

hazsızlık ilkesi, ya da kısaca haz ilkesi

5

 olarak belirtilir. Bu 



süreçler haz kazanmaya doğru çabalarlar; ruhsal etkinlik 

hazsızlık üretebilecek her olaydan geri çekilir (baskı). 

Geceleri düşlerimiz ve kendimizi acı verici izlenimlerden 

kurtarmak için uyanma eğilimimiz bu ilkenin egemenli-

ğinin kalıntıları ve gücünün tanıtlarıdır. 

4. Başka bir yerde,

6

 ruhsal dinginlik durumunun baş-



langıçta iç gereksinimlerin buyurgan istemleri tarafın-

dan rahatsız edildiğini varsaydığım zaman geliştirmiş 

olduğum düşünce çizgilerine döneceğim. Bu olduğu 

zaman, düşünülen (istenen) herşey yalın olarak sanrısal 

bir biçimde temsil edilirdi, tıpkı bugün bile her gece 

düş-düşüncelerimiz durumunda olduğu gibi.

7

 Yalnızca 



beklenen doyumun yer almaması, yaşanan düşkırıklığı idi 

ki bu sanrı aracılığıyla doyum girişiminden vazgeçmeye 

götürüyordu.Onun yerine, ruhsal aygıtın dışsal dünya-

4

Otto Rank [1910] Schopenhauer’de [Die Welt als Wille und Vorstel-



lung/İstenç Ve Tasarım Olarak Evren, 2’nci Cilt (Ekler), Bölüm 32] bu 

nedenselliğin dikkate değer duruluktaki bir sezgisine dikkati çekti.

5

[“Lustprinzip/haz ilkesi” anlatımı Freud’un çalışmalarında ilk kez 



burada görünür. Düşlerin Yorumu’nda yalnızca “Unlustprinzip/hazsızlık-

ilkesi” kullanılır (örneğin P.F.L., 4, 759.]

6

Düşlerin Yorumu’nun Genel Kesiminde [e.d. Bölüm VII. Bkz. özellikle 

P.F.L., 4, 718-21 ve 757 ss.]

7

Uy ku duru mu ruh sal ya şa mın ol gu sal lı ğın ka bul edil me sin den ön ce ki 



bi çi mi ni ye ni den geti re bi lir, çün kü uy ku du ru mu ol gu sal lı ğın amaç lı ola-

rak red de di li şi ni (uyku- di le ği) bir ön ge rek ola rak alır.




METAPSİKOLOJİ

14

daki olgusal/reel durumların bir tasarımını oluşturmaya 



karar vermesi ve olgusal bir değişim yapmaya çabalaması 

gerekli oldu.Böylece ruhsal etkinliğin yeni bir ilkesi ge-

tirildi; tasarımlanan şey artık hoş olan değil ama olgusal 

olandı, üstelik nahoş olması gerekse bile.

8

 Realite ilkesinin 

bu kuruluşu çok önemli bir adım olduğunu tanıtladı. 



5. (1) İlk olarak, yeni istemler ruhsal aygıtta bir dizi 

uyarlamayı zorunlu kıldı ki, yetersiz ya da sağlam olma-

yan bilgimizden ötürü, bunları ancak yaklaşık olarak 

belirleyebiliriz. 



6. Dışsal realitenin artan önemi o aynı dışsal dünyaya 

yönelik duyu-örgenlerinin, ve bunlara bağlı bilincin de 

önemini arttırdı, ve bilinç şimdi ona o güne dek ilgi çe-

kici gelmiş tek yan olarak haz ve hazsızlık niteliklerinin 

yanısıra duyusal nitelikleri de kavramayı öğrendi. Özel 

8

Yukarıdaki şematik açımlamayı daha öte birkaç ayrıntı ile tamamlamaya 



çalışacağım. Haklı olarak karşı çıkılacaktır ki, haz ilkesine köle olmuş ve 

dışsal dünyanın realitesini gözardı eden bir örgütleniş diriliğini en kısa 

bir zaman için bile sürdüremez, öyle ki, herhangi bir biçimde varoluş ka-

zanması bile söz konusu olamazdı. Gene de eğer bebeğin — annesinden 

gördüğü ilgiyi de katma koşulu ile — bu tür bir ruhsal dizgeyi hemen 

hemen gerçekleştirdiği düşünülecek olursa, böyle bir kurgunun kullanılışı 

aklanabilir. Bebek büyük olasılıkla içsel gereksinimlerinin yerine getiril-

diğini sanrılar; bir uyarı artımı ve doyum yokluğu durumunda, bağırma 

ve tepinme gibi motor boşalım yoluyla hazsızlığını ele verir, ve o zaman 

sanrılamış olduğu doyumu yaşar. Daha sonra, büyük bir çocuk olarak, 

bu boşalma anlatımlarını amaçlı anlatım araçları olarak kullanmayı öğ-

renir. Çocukların daha sonraki bakımları bebeklerin bakımları üzerine 

modellendiği için, haz ilkesinin egemenliği gerçekte ancak büyüklerden 

tam ruhsal kopuş yerine getirildiği zaman sona erebilir. — Dışsal dünya-

nın uyarılarına kapatılmış ve beslenme gereksinimlerini bile (Bleuler’in 

terimi ile [1912]) autistik/içekapanık olarak doyurmaya yetenekli tam bir 

ruhsal dizge örneği kabuğu içindeki yiyecek donatımı ile bir kuş yumurtası 

tarafından sunulur; onun için annesi tarafından sağlanan bakım sıcaklı-

ğın sürdürülmesi ile sınırlıdır. — Bunu tartıştığımız şematik tablonun bir 

düzeltilmesi olarak değil, ama bir genişletilmesi olarak göreceğim, eğer 

haz ilkesine göre yaşayan bir dizgenin onu realitenin uyarılarından geri 

çekmeye yetenekli kılacak düzenlemelerinin olması gerektiğinde direti-

lirse. Böyle düzenlemeler ancak “baskı”nın bağlılaşığıdırlar — baskı ki, 

acılı içsel uyarıları sanki dışarıdan geliyorlarmış gibi karşılar, ve buna göre 

onları dışsal dünyaya iter.



İKİ İLKE

15

bir işlev gelişti ki görevi dışsal dünyayı dönemsel olarak 



araştırmaktı, öyle ki eğer ivedi bir içsel gereksinim doğa-

cak olursa bu dünyanın bilgisi önceden tanıdık olabilsin 

 dikkat işlevi. Bu etkinlik duyu-izlenimlerinin ortaya 

çıkışını beklemektense onları yarı yolda karşılamaktan 

oluşur. Aynı zamanda, büyük bir olasılıkla, görevi bilin-

cin bu dönemsel etkinliğinin sonuçlarını biriktirmek 

olan bir kaydetme dizgesi getirildi — bellek dediğimiz şe-

yin bir parçası. 



7. Ortaya çıkan tasarımlardan bir bölümünü hazsızlık 

üretici oldukları için yatırım dışı bırakan baskının yeri 

bir yansız yargıda bulunma yetisi

9

 tarafından alındı ki, be-



lirli bir tasarımın doğru mu yoksa yanlış mı olduğuna, 

eş deyişle, realite ile uyum içinde olup olmadığına karar 

vermesi gerekiyor, ve karar ise realitenin anı-izleri ile bir 

karşılaştırma yoluyla belirleniyordu.



8. Böylece motor boşalım yeni bir işlev kazandı — mo-

tor boşalım ki, haz ilkesinin egemenliği altında, ruhsal 

aygıtı uyarı artışından boşaltmanın bir aracı olarak hiz-

met etmiş, ve bu görevi bedenin içinde onu mimiklere 

ve duygu anlatımlarına götüren sinirsel bağlantılar gön-

dererek yerine getirmişti. Motor boşalım şimdi realitenin 

amaca uygun olarak değiştirilmesinde kullanılır oldu. 

Eyleme çevrildi. 

9. Motor boşalım üzerine (eylem üzerine) getirilmesi 

o zamanlar zorunlu olmuş olan kısıtlama tasarımlama 

yetisinden gelişen düşünme süreci aracılığıyla sağlandı. 

Düşünme yetisi öyle özelliklerle donatıldı ki, boşaltım 

sürecinin ertelenmesi sağlanırken, ruhsal aygıtın artan 

bir uyarı gerilimine dayanmasını olanaklı kıldılar. Bu öz-

sel olarak deneysel bir eylem türüdür ki, daha küçük yatı-

rım niceliklerinin yerdeğişimi ve bu niceliklerin daha az 

9

[Freud tarafından sık sık yinelenen bu kavram erken bir tarihte şakalar 



üzerine kitabının ilk yayımında görünür (1905c, Bölüm VI; P.F.L., 6, 233 

ve n. 2.) ve “Yadsıma” (1925h) üzerine denemesinde daha derin olarak 

yoklanmıştır. Bkz. ayrıca Bilinçaltı (1915e) Bölüm V.]



METAPSİKOLOJİ

16

harcanması (boşalması) ile birlikte gider.



10

 Bu amaç için 

özgürce yerdeğiştirebilir yatırımların “bağlı” yatırımlara 

çevrilmesi zorunluydu, ve buna bütün yatırım sürecinin 

düzlemini yükseltme aracılığıyla erişildi. Olasıdır ki dü-

şünme, yalnızca tasarımlama ediminin üstüne yükseldiği 

ve nesnelerin izlenimleri arasındaki ilişkilere yöneldiği 

düzeye dek kökensel olarak bilinçsizdi, ve bilinç tarafın-

dan algılanabilir daha öte nitelikleri ilkin sözel kalıntılara 

bağlanınca kazandı.

11

 

10. (2) Ruhsal aygıtımızın geriye [enerji] harcamayı 



azaltma biçimindeki ekonomik ilkeye dek izlenebilecek 

genel bir eğilimi, el altında bulunan haz kaynaklarına 

sarılmadaki diretkenlikte ve bunlardan vazgeçmedeki 

güçlükte anlatım buluyor görünür. Realite ilkesinin gi-

rişi ile düşünce-etkinliğinin bir türü koptu; bu realite-

sınamasından özgür tutuldu ve yalnızca haz ilkesine 

altgüdümlü kaldı.

12

 Bu etkinlik düşlem/fantazi üretme et-



kinliğidir ki, daha önce çocukların oyununda başlar, ve 

sonra, hayal kurma olarak sürerek, reel nesneler üzerine 

bağımlılığı terkeder. 

11. (3) Ortaya çıkan tüm ruhsal sonuçları ile birlikte, 

haz ilkesinin yerinin realite ilkesi tarafından alınması 

— ki burada tek bir tümcede şematik bir açımlamaya 

sıkıştırılmıştır — gerçekte birdenbire başarılmış değildir, 

ne de tümü ile eşzamanlı olarak tek bir çizgide yer alır. 

Çünkü bu gelişim Ben-içgüdülerinde sürerken, eşeysel 

içgüdüler oldukça önemli bir yolda onlardan koparlar. 

10

[Bu önemli kuram Freud tarafından Düşlerin Yorumu’nda (1900a) or-



taya sürülmüştü, P.F.L., 4, 758-9, ve daha açık olarak Şakalar’da, a.y., 6, 251 

ve n. 2, ayrıca “Yadsıma”da (1925h), § 7’de ve n. 2’de ele alınır.]

11

[Bkz. Düşlerin Yorumu (1900a), P.F.L., 4, 729-30, 771 n. ve 779. Bu 



“Bilinçaltı”nda (1915e) daha öte geliştirildi, § VII.15.]

12

Benzer olarak, gönenci toprağının ürünleri üzerine dayanan bir ulus 



gene de belli alanları kökensel durumları içinde saklamak ve uygarlığın 

getirmiş olduğu değişimlerden korumak üzere ayıracaktır (Yellowstone-

park.) [Bkz. “Yaratıcı Yazarlar ve Hayal Kurma” (1908e), P.F.L., 14, 129, ve 

“Histerik Düşlemler ve İki-Eşeylilik İle İlişkileri” (1908aP.F.L., 10, 87 ss. 



‘Realitätsprüfung’ terimi ilk kez bu tümcede kullanılıyor görünür.]


İKİ İLKE

17

Eşeysel içgüdüler ilkin oto-erotik olarak davranırlar; do-



yumlarını bireyin kendi bedeninden elde ederler ve bu 

nedenle kendilerini realite ilkesinin doğuşunu zorunlu 

kılmış olan düşkırıklığı durumunda bulmazlar. Daha son-

ra nesne bulma süreci başlayınca eşeysel gelişimi erinliğe 

dek erteleyen uzun bir gizlilik dönemi bu süreci kesintiye 

uğratır. Bu iki etmen — oto-erotizm ve gizlilik dönemi 

— sonuçları olarak eşeysel içgüdünün ruhsal gelişiminde 

durdurulmasını ve çok daha uzun bir süre boyunca haz 

ilkesinin egemenliği altında kalmasını (ki birçok insanda 

bundan hiç bir zaman geri çekilemez) getirir. 



12. Bu koşulların sonucu olarak, bir yanda eşeysel iç-

güdü ve düşlem arasında, ve öte yanda Ben-içgüdüleri ve 

bilinç etkinlikleri arasında daha yakın bir bağıntı doğar. 

Hem sağlıklı hem de sinirceli insanlarda bu bağıntının 

çarpıcı ölçüde yakın olduğunu görürüz, üstelik kalıtım 

ruhbiliminin o irdelemelerinin bizi onu ikincil bir bağıntı 

olarak kabul etmeye götürmesine karşın. Oto-erotizmin 

sürmesi çaba ve erteleme gerektiren gerçek doyumun 

yerine eşeysel nesne ile ilişkide daha kolay olan kısa sü-

reli ve düşlemsel doyumu öylesine uzun bir süre elde 

tutmayı olanaklı kılan şeydir. Düşlem alanında, baskı 

herşeyden güçlü kalır; eğer tasarımlar üzerine yatırım 

bir hazsızlık salınışına yol açabilecek gibi görünürse, bas-

kı tasarımların daha bilinç tarafından ayrımsanmadan 



in statu nascendi [doğuş durumunda] engellenmelerine 

götürür. Ruhsal örgütlenişimizdeki zayıf nokta budur, 

ve daha şimdiden ussallaşmış olan düşünme süreçlerini 

geriye haz ilkesinin egemenliği altına getirmek için kul-

lanılabilir. Sinirceye ruhsal yatkınlığın özsel bir parçası 

böylece eşeysel içgüdüleri realiteye saygı göstermek için 

eğitmedeki gecikmede ve, bir sonuç olarak, bu gecikmeyi 

olanaklı kılan koşullarda yatar. 



13. (4) Tıpkı haz-Beninin [Lust-Ich] dilekte bulunmak-

tan, haz kazanımı için çalışmaktan, ve hazsızlıktan ka-

çınmaktan başka birşey yapamaması gibi, realite-Beni 




METAPSİKOLOJİ

18

[Real-Ich] de yararlı olan için çabalamaktan ve kendini 



yıkıma karşı güvenlik altına almaktan başka birşey yapma 

gereksiniminde değildir.

13

 Gerçekte haz ilkesinin realite 



ilkesi ile yer değiştirmesi hazzın tahttan indirilmesini 

değil ama yalnızca güvenlik altına alınmasını imler. So-

nuçlarında güvenilmez olan kısa süreli bir hazdan vaz-

geçilir, ama yalnızca yeni yol boyunca daha sonraki bir 

zamanda güvenilir bir hazzı kazanmak için. Ama bu yer 

değiştirme tarafından yaratılan ruh-içi izlenim öylesine 

güçlü olmuştur ki, özel bir dinsel mitte yansıtılır. Dün-

yasal hazlardan gönüllü ya da zorlamalı vazgeçiş için öte 

dünyadaki ödüller öğretisi bu ruhsal devrimin mitsel bir 

izdüşümünden başka birşey değildir. Bu imgeleri tutarlı 

bir biçimde izleyerek, dinler yitirilenin gelecek bir varo-

luşta karşılığının görüleceği sözünü vererek bu yaşamda 

hazdan saltık vazgeçişi sağlamayı başarabilmişlerdir; ama 

bu yolla haz ilkesini yenmeyi başaramamışlardır. Bu utku-

ya erişmenin en yakınına gelen ise bilimdir; ama bilim de 

çalışması sırasında anlıksal haz sunar ve sonunda kılgısal 

kazanımlar beklentisini yaratır. 

14. (5) Eğitim doğrudan doğruya haz ilkesinin yenil-

mesine, ve realite ilkesi ile yer değiştirmesine doğru bir 

yüreklendirme olarak betimlenebilir; başka bir deyişle, 

egoyu etkileyen gelişim sürecine yardım etmeye çaba-

lar, bu amaçla eğitimcilerden bir ödül olarak bir sevgi 

sunuluşundan yararlanır; ve bu nedenle eğer şımarık bir 

çocuk her durumda o sevginin elinin altında olduğuna 

ve onu hiçbir durumda yitirmeyeceğine inanırsa eğitim 

başarısızlığa uğrar.

13

Realite-Beninin haz-Beni üzerindeki üstünlüğü Bernard Shaw’ın şu 



sözlerinde uygun bir anlatım bulur: (“To be able to choose the line of 

greatest advantage instead of yielding in the direction of the least resist-

ance” [:: “en az direnç yönünde boyun eğmek yerine en büyük üstünlük 

çizgisini seçebilmek”] [İngilizce alıntı Freud’un]. (Man and Superman: 



A Comedy and a Philosophy.) [III’üncü Sahnede bir perde arasında Don 

Juan’ın sözleri. — ‘Haz Beni’ ve ‘realite Beni’ arasındaki ilişkilerin çok 

daha ayrıntılı bir açıklaması İçgüdüler ve Yazgıları’nda verilir, bkz. § 44.]



İKİ İLKE

19

15. (6) Sanat kendine özgü bir yolda iki ilke arasında 

bir uzlaşma yaratır. Kökensel olarak bir sanatçı içgüdü-

sel doyumdan realitenin daha baştan istediği vazgeçme 

ile anlaşamadığı için realiteye sırtını dönen, ve erotik 

ve tutkulu dileklerine düşlem yaşamında tam özgürlük 

veren bir insandır. Ama düşlemlerini insanlar tarafından 

realitenin değerli yansımaları olarak beğenilen yeni bir 

edimsellik türüne yoğurmak için özel becerilerden yarar-

lanarak, bu düşlem dünyasından geriye realiteye giden 

yolu bulur. Böylece, dışsal dünyada edimsel değişimler 

yapmanın zorlu ve dolambaçlı yolunu izlemeksizin, bel-

li bir biçimde edimsel olarak olmak istediği kahraman, 

kral, yaratıcı, ya da sevgili olur. Ama bunu başarabilmesi-

nin biricik nedeni realite tarafından istenen vazgeçmeler 

karşısında başka insanların da onunla aynı doyumsuzlu-

ğu duymaları, ve haz ilkesinin yerinin realite ilkesi tara-

fından alınmasından doğan o doyumsuzluğun kendisinin 

realitenin bir parçası olmasıdır.

14

 



16. (7) Ben bir haz-Benden bir realite-Benine dönüşme 

sürecinden geçerken, eşey içgüdüleri onları başlangıçtaki 

oto-erotizmlerinden çeşitli ara evreler yoluyla üremenin 

hizmetindeki nesne-sevgisine götüren değişimlere uğrar. 

Eğer bu iki gelişim yolundaki her adımın daha sonraki 

sinirceli hastalığa doğru bir yatkınlığın yeri olabileceği-

ni düşünmede haklıysak, daha sonraki hastalığın biçimi 

(sinircenin seçmesi) üzerine kararı Benin gelişiminde ve 

libidinal gelişimde bu gelişimi engelleme eğilimine yer 

veren tikel evre üzerine bağlamak usayatkındır. Böylece 

iki gelişimin henüz incelenmemiş olan zamansal özel-

likleri ve birbirlerine karşı düzenlenişlerindeki olanaklı 

türlülükler beklenmedik bir imlem kazanır.

15

14



Bkz. Otto Rank’ın [Der Künstler, Viyana] (1907) benzer gözlemleri. 

[Bkz. ayrıca “Yaratıcı Yazarlar ve Hayal Kurma” (1908e), P.F.L., 14, 129, ve 

ayrıca Giriş Dersleri (1916-17), 23’üncü Dersin kapanış paragrafları, a.y.,1, 

423-4.]


15

[Bu tema “Saplantı Sinircesine Yatkınlık”ta (1913i) geliştirildi, P.F.L., 



10, 142 ss.]


METAPSİKOLOJİ

20

17. (8) Bilinçsiz (baskılanmış) süreçlerin hiçbir araş-

tırmacının kendi üzerinde büyük bir disiplin uygulaması 

olmaksızın alışamayacağı en yadırgatıcı özellikleri bun-

ların realite-sınamasını bütünüyle gözardı etmelerine 

bağlıdır; bunlar düşüncedeki realiteyi dışsal edimsellik 

dünyası ile, ve dilekleri yerine getirilmeleri ile — olay ile 

— eşitlerler, tıpkı eski haz ilkesinin egemenliği altında 

kendiliğinden olduğu gibi. Bunun ortaya çıkardığı bir 

başka güçlük de bilinçsiz düşlemleri bilinçsizleşmiş anı-

lardan ayırdetme güçlüğüdür.

16

 Ama baskılanmış ruhsal 



yapılara realite ölçünlerini uygulama, ve bu nedenle, bel-

ki de, düşlemlerin edimsellikler olmadıklarını düşünerek 

semptom oluşumundaki önemlerini küçümseme, ya da 

sinirceli bir suçluluk duygusunu herhangi bir edimsel 

suçun işlenmiş olduğu konusunda hiçbir kanıt olmadı-

ğı için başka bir yerden türetme gibi yanılgılara hiçbir 

zaman düşülmemelidir. Kişi gezmekte olduğu ülkede 

kullanılan parayı kullanmalıdır — bizim durumumuzda 



sinirceli bir para. Örneğin, düşünün ki biri şöyle bir düşü 

çözmeye çalışmaktadır. Bir zamanlar uzun ve acılı bir 

ölümcül hastalık boyunca babasına bakmış olan biri bana 

babasının ölümünü izleyen aylarda düşlerinde yineleye-

rek babasının bir kez daha sağ olduğunu ve onunla her zaman 

olduğu gibi konuşmakta olduğunu gördüğünü anlattı. Ama 

babasının gerçekten ölmüş olması ama onu bilmemesi ona da-

yanılmayacak denli acı geliyordu. Bu görünürde anlamsız 

düşü anlamanın biricik yolu “babasının gerçekten ölmüş 

olduğu” sözlerinin arkasına “düşü görenin dilediği gibi” 

ya da “dileğinin sonucu olarak” sözlerini eklemek, ve 

dahası, bu aynı sözlere “onu diledi” sözlerini eklemek-

tir. Buna göre düş-düşüncesi şöyle gider: Henüz babası 

sağken (bir kurtuluş olarak) babasının ölümünü dilemek 

zorunda kalmış olması onun için acılı bir anıydı, ve eğer 

babası bundan kuşkulanmış olsaydı bu çok korkunç bir-

16

[Bu güçlük Giriş Dersleri (1916-17), 23’üncü Dersin son bölümünde 



uzunlamasına tartışılır, P.F.L.,1, 414 ss.]

Yüklə 106,48 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə