Iğdır Üniversitesi / Iğdır University
Sosyal Bilimler Dergisi / Journal of Social Sciences
Sayı / No: 1, Nisan / April 2012: 11-29
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
11
________________________________________________________
Dünya Görüşü Öğretisi
FATİH ÖZKAN
Yrd. Doç. Dr.Iğdır Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü
Özet: Dünya görüşü, düşünmenin konu edildiği her durumda
gündeme gelen ve farklı doğrultuları olan bir kavram. Düşün-
menin yanı sıra hayatın ve eylemlerin ereği ve doğrultusuyla da
yakından ilgili olduğunu söyleyebiliriz, ki insanın fiziki ve zihni
yönelimleri -bilinçli ya da bilinçsiz- kaçınılmaz olarak bir dünya
görüşü arka planı barındırmaktadır. Dünya görüşü incelemele-
rinin en anlamlı sonucu, insanın düşünen bir varlık olmasının
yanı sıra zorunlu olarak eyleyen ve değerlemelerde bulunan bir
varlık olması nedeniyle hiç kimsenin dünya görüşsüz yapamaya-
cağı gerçeğinin ortaya çıkmasıdır. Bu yazımızda dünya görüşü
kavramının muhtevasını analiz ederek felsefi dayanaklarını or-
taya koymayı amaçlıyoruz.
Anahtar Kelimeler: Dünya görüşü, sosyal bilinç, kültür, tutum,
erek.
Fatih Özkan
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
12
1. Dünya Görüşünün Kavramsal Çerçevesi
Dünya görüşü, bireye, aileye, topluma ve de bütün bir kül-
türe ilişkin olarak gerçekliği etkili ve anlamlı bir şekilde yansıtan
ve insanın bilinç içeriğini güçlü ve derin bir biçimde yorumla-
maya imkan sağlayan bir konumda bulunmaktadır. İnsanın ha-
yatı ve varoluşu hakkında derin sorular söz konusu olduğunda,
onun temel dünya görüşünden daha tatminkâr cevaplara, başka
bir kaynaktan ulaşılamamaktadır. Öyleyse dünya görüşü nedir?
Kavramsal içeriği zamanla ne tür değişikliklere uğramıştır? Kav-
ramı kullanırken göz önünde bulundurulan hususlar nelerdir?
Bunlar ilk elde irdelenmesi gereken hususlar olarak karşımızda
durmaktadır.
‘Dünya görüşü’ kavramı, etimolojik kökeni itibariyle, ‘dün-
ya’ anlamına gelen ‘welt’ kelimesi ile ‘kavrayış’ anlamına gelen
‘anschauung’ kelimelerin birleşiminden meydana gelen ‘weltan-
schauung’ sözcüğünün karşılığı olarak kullanılmıştır. Dünya
görüşü (weltanschauung) sözcüğü ilkin dînî bir hüviyette ortaya
çıkmış ve ‘dinin dünya tasavvuru’ olarak dilimizde ifade edebile-
ceğimiz bir anlam içeriğine sahip olmuştur. Zamanla bu kavram
var olan hakkındaki tasavvurlarımızın bütününü içine alacak
biçimde bir anlam genişlemesine uğramıştır.
1
Dünya görüşü
konusu başta felsefe olmak üzere sosyoloji, antropoloji, edebi-
yat, estetik ve mimarî gibi pek çok disiplinin ilgi alanına girmiş-
tir.
2
Bununla birlikte konunun irdelenmesini yalnızca felsefe
sahasında kalarak gerçekleştirsek dahi, pek çok filozofun (Kant,
Schleiermarcher, Kierkegaard, Dilthey, Husserl, Heidegger,
Jaspers vb.) farklı dünya görüşü tanımlarıyla karşılaşmaktayız.
Söz konusu filozoflarından biri olan Kant, 1790 yılında yayımla-
dığı Yargı Gücünün Eleştirisi adlı eserinde dünya görüşünü, süje-
nin bütüncül bir kavrayışa ulaşmasını sağlayan aşkın bir yetenek
1
Online Etymology Dictionary, 1968,
http://www.etymonline.com/index.php?
term=weltanschauung&allowed_in_frame=0
.
2
Ninian Smart, Worldviews: Crosscultural Explorations of Human Beliefs, Charles
Scribner’s Sons, New York 1983, s. 6-7.
Dünya Görüşü Öğretisi
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
13
olarak tanımlamıştır.
3
Bu tanıma göre dünya görüşü, -aynı- dün-
yaya ilişkin konuşabilmemizi temin eden doğuştan gelen zihnî
bir yetenektir. Martin Heidegger, Kant’ın dünya görüşü kavra-
mını, dünyanın duyularla kavranması anlamında dünya-sezgisi
(mundus sensibilis) kavramıyla karşıladığına işaret eder.
4
Dünya görüşü sözcüğü, ilkin 18. Yüzyılın başlarında Alman-
ya’da ‘Romantik’ diye adlandırılan düşünürlerin çevresinde orta-
ya çıkmıştır.
5
Bu çevrenin ileri gelenlerinden Schleiermarcher,
dünya görüşü sözcüğünü evren üzerindeki tasarımların tümü
diye tanımlamıştır. Ona göre “dünya görüşü, dünya ile ilgili çe-
şitli izlenimlerin, doğa bilimleri ve tarih araştırmalarının sonuç-
larından da yararlanarak ‘bilincin eksiksiz bütünlüğünde’ küme-
lenmesidir.”
6
Dilthey ise kavramı şöyle tanımlar: “Bütün dünya
görüşleri dünya bilmecesinin tam bir çözümünü vermeye kalkış-
tıklarında hep aynı yapıyı kapsarlar. Bu yapı öyle bir bağlamdır
ki, içinde bir dünya tablosuna dayanarak dünyanın önemi ve
anlamı ile ilgili sorular karara bağlanır; bundan da yaşama tutu-
mu için gerekli ülkü, en yüksek iyi, en üstteki ilkeler türetilir.”
7
Jaspers ise dünya görüşü kavramını oldukça farklı bir yön-
den ele alır: “Dünya görüşü nedir? Bütüncül bir şey, evrensel
birşey. Diyelim ki bilmeden söz ediliyor, bu tek tek uzmanca
bilme değil, bir bütünlük, kosmos olarak bilmedir. Dünya görü-
şü basitçe bir bilme olmayıp, değerlemelerde, değerlerin haya-
tımızdaki sıra düzeninde, hayata ilişkin tercihlerde, kaderde,
kendini açığa vurur.”
8
İskoçyalı teolog James Orr ise genelde
dünya görüşünün, özelde Hristiyan dünya görüşünün, insanların
3
Immanuel Kant, Critique of the Power of Judgment, trans. Eric Matthews,
Cambridge University Press, London 2001, s. 111-2.
4
Martin Heidegger, The Basic Problems of Phenomenology, trans. Albert Hofs-
tadter, Indiana University Press, Bloomington 1982, s. 4.
5
Bkz. R. Maximillian Wernaer, Romanticism and the Romantic School in Germa-
ny, Cornell University Library Press, New York 2009.
6
Nermi Uygur, Dünya Görüşü, İstanbul 1963, s. 10.
7
Uygur, Dünya Görüşü, s. 12.
8
Uygur, Dünya Görüşü, s. 12-3.
Fatih Özkan
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
14
hayatında kaçınılmaz bir biçimde (in a manner indispensable)
yer tuttuğunu ifade eder. Ona göre dünya görüşü, “Zihnin, felse-
fe veya ilahiyat zaviyesinden eşyayı bir bütün olarak kavrayabil-
diği en geniş bakıştır.”
9
Orr, Tanrıya ve Dünyaya Hristiyanca Bakış
adlı meşhur eserinde ortaya koyduğu dünya görüşü kavramı ile,
hayata ve gerçekliğe Hristiyanlık bağlamında kapsamlı bir bakış-
la bakmayı ifade etmektedir.
Çeşitli disiplinler göz önünde bulundurularak dünya görüşü
kavramının tarihine bakmak ve onun tarih sahnesine ne tür be-
timlemeler olarak yansıdığını gözlemlemek, araştırmacılara he-
yecan veren bir uğraş olmuştur.
10
Örneğin, Hegel'in idealizmi,
Kierkegaard'ın teizmi, Dilthey'in tarihselciliği, Nietzsche'nin
ateizmi, Husserl fenomenolojisi, Jaspers'in varoluşçuluğu ve
postmodernistlerin şüpheciliği dünya görüşüne ilişkin hipotez-
leri derinden etkilemiştir. Dünya görüşü ile ilgili teorik düşün-
celer analiz edildiğinde bir görelilik fark edilmektedir. Bu ne-
denle bir felsefi düşünceyi ele almak, bizatihi onun dünya görü-
şüyle bir bağ kurmayı gerekli kılmaktadır.
11
Görüldüğü üzere
dünya görüşüne ilişkin tanımlamalarda doğrudan doğruya insan
hayatına ve bu hayata etki eden unsurlara dikkat çekilmektedir.
Nasıl yaşamalı? Bütün yapıp etmelerin gayesi ve ilkesi ne olmalı?
Hayatımızı düzenleyen ilkeler meşruiyetini nereden almalı? Bü-
tün bu sorular bizim yapıp etmelerimizin ardındaki ahlaki daya-
nakları da sorgulamamızı gerekli kılmaktadır.
12
Dünya görüşü bilgisinin analizi birçok bilimsel ve felsefi di-
siplinin devreye girmesini ve konunun felsefî, psikolojik, sosyo-
lojik ve antropolojik yönden ele alınmasını gerekli kılmaktadır.
9
James Orr, The Christian View of God and the World, Vernon C. Grounds,
Kregel Publications, 1989 s. 3.
10
Nitekim Naugle bu kavramın tarihini müstakil bir eser olarak ele almıştır:
David K. Naugle, Worldview: The History of a Concept, Eerdmans Publishing,
Cambridge 2002.
11
David K. Naugle, The History of a Concept, s. 256.
12
Latif Tokat, “Dünya Görüşü-Din İlişkisi”, Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Dergisi, 9, 2006, s. 61-2.
Dünya Görüşü Öğretisi
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
15
Herkesin dünya hakkında sahip olduğu zihni durum, onun sos-
yal ve sınıfsal çerçevesiyle yakınlık arz etmektedir. “Bireyin gö-
zünde dış dünya onun ‘toplum’ ve ‘sınıf’ından gerçeklik aynasına
ve nesnellik perdesine düşen resimdir. (...) Kapalı toplumda
yaşayan insanın gözünde dış dünya sınırlı, küçük ve durağandır.
Buna karşılık ‘açık toplum’a mensup insan onu sınırsız, geniş ve
daima değişim halinde görecektir.”
13
İnsanlar dünyayı nasıl görüyorlarsa, ona göre davranış geliş-
tirmektedirler. Bu nedenle dünya görüşlerini incelemek aslında
insanları incelemektir. Bir akımın, grubun ve milletin yapısı
tabiatı ve sıfatlarının niteliği üzerine düşünmektir.
14
Örneğin Pir
Sultan Abdal’ın “Hoşça bak zatına kim zümde-i alemsin sen”
15
dizesi onun dünya görüşünü yansıtmaktadır. Yani dünyada bi-
linçli bir tasarım vardır ve tasarımın merkezinde de insan yer
alır. Oysa bir Sartre’ın dünya görüşünde “insan bu dünyaya atıl-
mıştır.” İnsan bu dünyada kendisine yabancılaşmış bir statüde
yaşamaktadır. Yine Dostoyevski’nin ifadesiyle, “Dünyada Tanrı
yoksa, her şey mubahtır.” Çünkü bu durumda iyi ve kötünün
kriteri ortadan kalkmış olur. Dolayısıyla her bir dünya görüşü
bizi dünyaya ilişkin farklı bir tutum almaya sevk etmektedir.
2. Dünya Görüşü Bilgisi
Dünya görüşü bize bir tür bilgi verir. Bu bilgi, bilimsel bir
bilgi değildir. Dünya görüşünün bir tür bilgi verdiği söylendiğin-
de, kısmen dünya görüşü bilgisinin bilimsel olmadığı söylenmiş
olur. Çünkü dünya görüşünün nesnel, genel-geçer ve sınanabilir
bir bilgi vermediği açıktır. Dünya görüşleri ne kadar güvenilir
bir forma bürünürse bürünsün, sonucun öznelliği aşılamaz.
Dünya görüşlerini doğrulayıp yanlışlayan yegane ölçek, in-
san yaşamındaki başarılardır. Başarıda ise her zaman istikrar
tutturulamayabilir. Öte yandan belli bir dünya görüşüne bağlı
13
Ali Şeriati, Dünya Görüşü ve İdeoloji, Fecr Yayınevi, Ankara 2011, s. 13.
14
Şeriati, Dünya Görüşü ve İdeoloji, s. 14.
15
Beşir Ayvazoğlu, Şeyh Galib Kitabı, İBB Yayınları, İstanbul 1995, s. 147.
Fatih Özkan
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
16
yaşama başarıları, çok kez başka dünya görüşleri karşısında, on-
larla hesaplaşma sırasında gerçekleştirilir. Bir dünya görüşünün
başarılı sayılmasında karşıt görüşlerin payı göz ardı edilmemeli-
dir.
16
Dünya görüşlerini değerlendirmede bilimsel analiz yapmak
yerine daha çok pratik başarı ve yüksek duygu oluşturabilme
niteliklerine bakılır. Aksi halde, birbirine çelişik dünya görüşle-
ri, çok yerde karşılaştığımız gibi, aynı zamanda doğru olma iddi-
asıyla öne çıkamazdı. Nermi Uygur’un ifadesiyle “Hiç şüphe yok
ki çelişmezlik ilkesine meydan okur dünya görüşleri.”
17
Dünyanın ne olduğu üzerinde kuşatıcı bir bilgisi olmayan
bir kimse, kendi kendisiyle çelişik bir konuma düşer. Öte yan-
dan dünya görüşünün kendisini kuşatıcı bilgi diye sunması, sun-
duğunun gerçekten bilgi olduğunu belgelemeye yetmez. Bu du-
rumda, dünya görüşündeki dünya bilgisinin doğruluğunu denet-
lemek gerekir.
18
Öncelikle bilinçli olarak yapılan her eylemin bir
bilgiye dayandığını kabul etmeliyiz. Başka bir ifade ile biz bir
bilgiye gere hareket ederiz.
19
İnsan var olanı ya doğrudan doğru-
ya temasla, yani kişisel tecrübesi ile veya başkalarının elde ettik-
leri bilgilerin ona aktarılması ile dolaylı yolla tanır. Edinilen bil-
gilerle insan, var olanı temsil eden kavramlar kurar.
İşte dünya görüşü kavramında olduğu gibi, içeriği tespit edi-
lip tanımı yapılan bu kavram, onun yaygınlık kazanan anlamını
kabul edenlerin eylemini aynı şekilde etkilemez. Öner’e göre
insan eylemine etki eden, kavramın objektif anlamı değildir.
Her kavramın objektif anlamı fertlerde farklı izlenim doğurur.
Ferdin eylemine etki eden şey de o kişinin o kavram hakkındaki
izlenimidir. O halde var olanın ferde etkisi şu sıralı yolla olur:
Varlık-Kavram-İzlenim. Kavramın objektif niteliğine karşı izle-
nimin sübjektifliği vardır. Bu subjektiflik ferdin var olan karşı-
sındaki tutumuna bağlıdır. Var olan ferdin tutumuna göre izle-
16
Uygur, Dünya Görüşü, s. 19-20.
17
Uygur, Dünya Görüşü, s. 20-1.
18
Uygur, Dünya Görüşü, s. 15.
19
Necati Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, Akçağ Yayınları, Ankara 1999, s. 50.
Dünya Görüşü Öğretisi
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
17
nim bırakır.
20
Tutum ise ferdin zihinsel ve duygusal durumuna
göre biçimlenir. Dünya görüşünün temelinde bu tutum alışlar
yer almaktadır. Tutum bir vaziyet alış ve bir dünya görüşünün
ifadesidir. Dünya görüşü insan zihninin içinde hareket ettiği
ortamdır. Kavramlar, onu kullanan kişinin dünya görüşüne göre
anlam kazanır.
21
İnsanın var olanı tanıması, değerlendirmesi,
böylece kazandığı bilgileri kullanması, herhangi bir eylemde
bulunması dünya görüşüne bağlıdır. Başka bir ifade ile insanı
dünya görüşü yönlendirir.
22
Var olanı bilmede tutum başlıca rolü oynar. Kişisel dene-
yimle elde edilen bilgide yani var olanla karşılaştığımızda, onu
bilmede, tanımada içinde bulunduğumuz ruh hali ve önceden
edinilen bilgiler bakış açısını tayin eder ve yeni bir tutum oluş-
turur.
Bilgi edinen bir tutum içinde o bilgiyi alır.
23
Fert var olana
nüfuz ettikçe, onu tanıdıkça, ondan etkilendikçe tutumu değiş-
me içerisinde olur.
24
Diyebiliriz ki, biz âlemi ancak dünyaya iliş-
kin tutum alışlarımız üzerinden anlayabiliriz. Başka bir deyişle
“alış” durumlarımız takındığımız tutumları doğrudan etkiler.
Kullandığımız kavramlar, temel kabullerimize göre anlam ka-
zandığından farklı anlamlar ve tutumları ortaya çıkarır.
Konuya ilişkin olarak Öner, anlamlı bir anekdotu nakleder.
Anekdotta Dönemin Rus Devlet Başkanı Kuruşçev, bir Ameri-
ka ziyareti sırasında kendisine Amerika’daki özgürlüklerin kul-
lanımını metheden bir zenci Amerikalı parlamentere şunları
söyler: “Siz kendi anayasal düzeninizin sağladığı hakları kullanı-
yorsunuz, biz de bizimkini. Sizin için hürriyet olan bizi esarete
sevk edebilir.”
25
İnsanların kabul ettikleri temel hükümler onla-
rın zihin dünyalarını şekillendirir. Onların temel kabullere bağlı
20
Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 52.
21
Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 54.
22
Necati Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 253.
23
Necati Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 255.
24
Necati Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 59.
25
Necati Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 61-2.
Fatih Özkan
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
18
olarak verecekleri her hüküm, yapacakları her davranış kendile-
rine özgü tutumların ortaya çıkışını sağlar. Fertlerin ve toplum-
ların var olanı kavrayışı, algılayışı, anlayışı farklı farklıdır. Edin-
diği bilginin kazandırdığı tutum, insanı belli bir dünya görüşü-
nün içine sokmaktadır.
Öner, dünya görüşünün teşekkülünü bir zihin faaliyeti ola-
rak görür: ‘‘Zihin faaliyeti içerisine, objenin bilgisini edinme,
mevcut bilgilerle yeni bilgiler elde etme, bilgileri farklı yollarla,
farklı şekillerde dışarı aktarma gibi hususlar girer.”
26
Farklı vası-
talarla dışarı aktarılan bu bilgiler, nesilden nesile devretmek
suretiyle bir toplumun ortak malı olur. Bu bilgilere dayanarak
ortaya konulan eser ve davranışlar, sahip olunan dünya görüşü-
nün tezahürleri olarak ortaya çıkar.
Fertlerin kabullendikleri değerler de var olan karşısında ta-
kındıkları tutumlarını doğrudan etkiler. İnsan tabiatı gereği
hadiseleri kabullendiği değerler açısından anlamlandırır. Fertleri
mensup oldukları gruba bağlayan en sağlam unsur olan değerle-
rin sağlamlığı oranında dünya görüşleri istikrarlı ve kalıcı bir
konum elde eder.
Dünya görüşünü, bir ferdin veya sosyal grubun düşüncesini
sevk ve idare eden bir zihin hali olarak anlarsak, insanın dünya
görüşüne göre varlık karşısında tutum aldığı fikrine kolayca ula-
şabiliriz. Buna göre, insanların aynı mantığı kullandıkları halde
aynı hadise karşısında farklı sonuçlara varıp farklı davranışlar
içerisine girmeleri de onların farklı dünya görüşlerine sahip ol-
malarından kaynaklanır.
27
Pascal’ın ‘Prenelerin bir tarafında
doğru olan diğer tarafında yanlıştır’ sözü dünya görüşleri arasın-
daki farklılığı işaret eder.
28
Ayrıca Pascal’ın bu sözünde insanın
dünya görüşünün teşekkülünde içerisinde yaşadığı toplumun
rolüne dikkatlerin çekildiğini görmekteyiz.
26
Necati Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 64-5.
27
Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 229.
28
Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 234.
Dünya Görüşü Öğretisi
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
19
3. Bilimsel Dünya Görüşünün İmkânı ve Dayanakları
Bilimsel faaliyetlerde zihin, nesnel gerçekliği dışa yansıtır.
Buna göre fizik, matematik, iktisat, antropoloji vb. birer yansı-
ma formlarıdır. İnsan bilimsel faaliyetler yoluyla var olanlar ara-
sında bir ilke, bir bağ veya bir özelliğin keşfine çalışır. O halde,
“bilim adamı bilinen üzerinde bir etki bırakmadığı için bilim,
esas itibariyle negatif bir uğraşıdır.”
29
Dünya görüşü ise, dış
gerçekliğin değeriyle ve değerlendirilmesiyle ilgili olarak düşü-
nürün bir tür inancıdır. Aynı şekilde bu dış gerçekliğin ne tür
olumsuzluklar barındırdığına ve bunların istenilen yönde değiş-
tirilmesi veya dönüştürülmesi gerektiğine inançtır.
30
Dünya gö-
rüşü olarak din de bu ideallerin gerçekleşmesi için bir akide
olarak seçilebilir.
31
Buna göre, dünya görüşünü, içerisinde üç
aşamayı barındırır. (1) Dünyaya ilişkin tasavvurlarımız. (2) Olan
bitene ilişkin değerlendirmelerimiz. (3) Olmasını öngördüğümüz
durumun gerçekleşmesinin istek ve iradesini taşımak. ‘Böyle
olmalıdır’ aşamasında ise idealler devreye girmektedir.
Günümüzde bilimin işlevinin gerçekliği analiz etmekle sı-
nırlandırılması talepleri tarihte hiç olmadığı kadar güç kazan-
mıştır. Bilimsel anlamda, yapıp etmelerimizin arka planında
gözetilen amaçlara yönelik tercih ve değerlendirme rolünün göz
ardı edilmesi, toplumları ahlaki ve siyasi açıdan bazı problemler-
le karşı karşıya bırakmıştır. Öte yandan bilimin eleştiri ve değer-
lendirme haklarından ödün vermesi, sermayenin bilim üzerin-
deki tahakkümünün artmasına ve bilimsel özerkliğin zarar gör-
mesine zemin hazırlamaktadır. Bilimsel çevrelerde bilimin işle-
vinin objeleri analiz etmekle sınırlanıp geri kalan hususlarda
tarafsızlık tavrının sergilenmesi, dünya görüşü perspektifinin
kaybolmasına, bilimsel faaliyetlerin sermaye ve iktidar çevrele-
rinin manipülasyonlarına açık hale gelmesine sebep olmaktadır.
29
Şeriati, Dünya Görüşü ve İdeoloji, Fecr Yayınevi, Ankara 2011, s. 66-7.
30
Şeriati, Dünya Görüşü ve İdeoloji, s. 67.
31
Şeriati, Dünya Görüşü ve İdeoloji, s. 75.
Fatih Özkan
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
20
Bu bağlamda Ali Şeriati, dünya görüşünün insanlığa çıkış yo-
lu olabileceğini savunmaktadır. Ona göre, dünya görüşü -bir
yönüyle- ‘mevcut durumun nasıl olması gerektiğine ilişkin olarak
bilinçli bir kabuldür. Mevcut durum ise her halükarda dünya
görüşünün izah ettiği şeydir. Sınıf, millet, insanlık olarak hangi
durumdayız, neredeyiz, zamanın hangi tarihsel merhalesindeyiz
gibi soruları açıklığa kavuşturmak ve konumumuzu, kapsamlı bir
dünya görüşü ile netleştirmek durumundayız.
32
Son değerlen-
dirmede “insanların ilişkileri dünya görüşüne bağlıdır ve ahlak
felsefesi, toplumsal düzen ve kâinat düzeniyle uyum içindedir.
Evreni hangi şekilde algılarsa, o şekilde ve onunla uyumlu olarak
insana anlam verilir. İnsan nasıl anlamlandırılırsa, toplumsal
düzen de buna uygun olarak açıklanır. Bunlar şimdiye dek ba-
ğımsız ve soyut biçimde incelenmiş ve bu sebeple de herhangi
bir sonuca varılamamıştır.”
33
Çünkü dile getirilen her dünya gö-
rüşü, dünyanın çok çeşitli görüşlerini bir araya getiren ve onları
tek bir bakışta derleyip toplayan bir niteliktedir. Her dünya
görüşü, genellikle yalın olmayan, karmaşık, çok içerikli ama bir-
likli bir yapı sergilemektedir.
Dünya görüşünün teşkilinde ve canlılığını korumasında bazı
dayanaklar vardır. Dünyaya ilişkin olarak biriktirdiğimiz izle-
nimler, vuku bulan olayların hatıraları, dünyanın her geçen gün
aldığı şekiller ve zamanda gelinen merhale, yani topyekûn şim-
diye ilişkin izlenimler ve geleceğe dönük inançlar, dünya görü-
şünün başlıca dayanaklarını oluşturmaktadır.
Nermi Uygur, dünya görüşünün son tahlilde yaşadıkları-
mızdan hâsıl olan dünya algımıza dayandığını vurgular. Ona gö-
re, “karmaşık yapılı dünya görüşleri dönüp dolaşıp insan algıları-
na dayanır. İnsan, algıları olmadan dünyada yaşayabilseydi dünya
görüşünden yoksun olacaktı.”
34
32
Şeriati, Dünya Görüşü ve İdeoloji, s. 88.
33
Şeriati, Dünya Görüşü ve İdeoloji, s. 235.
34
Uygur, Dünya Görüşü, s. 26.
Dünya Görüşü Öğretisi
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
21
Öte yandan dünya görüşünün oluşumuna büyük ölçüde etki
eden algılar da dünya görüşlerinden etkilenir. Algılar, dünya
görüşü aracılığıyla bir takım değerleri yüklenir. “Algı ile dünya
görüşü gerçeklikleri birbirlerinden ayrılmazlar; belli bir öncelik-
sonralık bağı yoktur aralarında; birbirlerini karşılıklı olarak ge-
rektirip belirlerler. Belli bir dünya görüşüne vardıran algılar çok
kez belli bir dünya görüşü ortamında gerçekleşebilen algılar-
dır.”
35
Örneğin toplumsal bağlam itibariyle idealist bir çevrede
sık sık rastlanan bir algılama biçimi, mekanist kimselere oldukça
yabancıdır. Dolayısıyla insan, çevresinden yalıtılmış bir halde
salt canlı bir varlık olmayıp, tarihsel ve toplumsal anlamda mis-
yon yüklü bir varlıktır.
4. Dünya Görüşü Sınıflamaları
Dünya görüşlerindeki farklılıklar bizi kapsamlı bir bakışla
onları tasnife sevk eder. Bu konuda, çağdaş düşünürlerin farklı
zaviyelerden farklı tasnifler ortaya koyduklarını görmekteyiz.
Dünya görüşlerin ilk sistematik tasnifini Auguste Comte’da
görmekteyiz. Onun Üç Hal Kanunu olarak adlandırdığı bu teori
önemlidir. Asrımızın başında Fransız Sosyoloji Ekolü mensupla-
rı, Durkheim ve arkadaşları, Levy-Bruhl, İngiliz Antropoloji
Ekolü mensupları Frazer, Taylor vs. ile başlayan dünya görüşleri
ile ilgili değerlendirmeler günümüze kadar devam etmektedir.
36
Auguste Comte, Pozitif Felsefe Kursları kitabında Üç Hal
Kanununu kastederek “insan zihninin en basit olan ilk halinden
günümüze kadar olan eksiksiz gelişimini inceleyerek, temel bir
yasa keşfettiğimi sanıyorum.” der.
37
Auguste Comte’a göre üç
dönem: teolojik, metafizik, pozitif. O bu üç dönemi şöyle açık-
lamaktadır: Teolojik dönemde insanlar tabiat olaylarını tabiat
üstü varlıklarla izah ederler. Metafizik dönemde tabiat üstü
35
Uygur, Dünya Görüşü, s. 27.
36
Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 239.
37
Auguste Comte, Pozitif Felsefe Kursları, çev. Erkan Ataçay, Sosyal Yayınlar,
İstanbul 2001, s. 32.
Fatih Özkan
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
22
varlıklar, yerini soyut kavramlara bırakırlar. Bu dönemde teolo-
jik devrenin antropomorfik tanrı düşüncesinin yerini öz bilgisi
alır. Pozitif dönemde ise insan evrenin başlangıcı ve yöneldiği
yeri aramaktan ve fenomenlerin asıl nedenlerini öğrenmeye ça-
lışmaktan vazgeçer. İnsan zihni, kendini akıl yürütmenin ve
gözlemin kullanımıyla evrenin gerçek yasalarını keşfetmeye çalı-
şır. Bu insanlığın eriştiği son merhaledir.
38
Nermi Uygur, Dilthey’den mülhem tasnifinde, dünya görüş-
lerini üç kısımda inceler. Bu kısımlardan biri ‘doğalcılık’, öbürü
‘özgürlük idealizmi’, ötekisi de ‘nesnel idealizm’dir. Doğalcılık,
materyalizm, empirizm, pozitivizm gibi çok çeşitli görüşlerin
toplandığı bir kısımdır. Özgürlük idealizmi ise her şeyi kişinin
bağımsız ve üstün düşünme gücündeki yaratışa dayatan; bilme-
de, yapıp etmelerinde insanın çevresine biçim veren etken bir
varlık olduğuna inanan dünya görüşüdür. Platon, Kant, Schiller,
Fichte, Maine de Biran, Carlyle böylesine bir idealizmden yana-
dır. Nesnel İdealizme gelince, bu kişideki duygu ve yaratmaların
dünya gerçekliğine yayılıp her şeyi kuşatan bir duygudaşlığa
varmasıdır. Herakleitos, Stoalı düşünürler, Spinoza, Leibniz,
Shaftesbury, Goethe, Schelling hep bu görüşün temsilcileridir.
39
Necati Öner ise dört temel dünya görüşünden bahseder.
Bunlar büyüsel, olgusal, felsefî ve dinîdir. Ona göre bu temel
dünya görüşleri birbirlerinin devamı değildir. Yani aralarında
evrimsel bir bağ yoktur. Toplumlara göre bunların hakimiyet
dereceleri değişir. Her toplumda neredeyse dördü de yer alır.
Dünya görüşlerinin bir toplumdaki tezahür biçimleri farklı za-
manlarda farklı yoğunlukta olur.
40
Dini dünya görüşünde mutlak
güç kaynağı aşkın (trancendant) Tanrı’dır. Dini inançla ilgili
bilgi ise vahye dayalı, bu anlamda objektif ve düzenlidir. Buna
dayanılarak sistematik bilgi kurulabilir. Teolojiler bu tür bilgi-
38
Comte, Pozitif Felsefe Kursları, s. 33.
39
Uygur, Dünya Görüşü, s. 29-30.
40
Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 231.
Dünya Görüşü Öğretisi
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
23
lerdir. Din alanında yapılan tefekkür sonucu elde edilen öner-
meler tecrübe ile tahkik edilemez. Bu bakımdan pozitif değildir-
ler. Felsefî dünya görüşü ise pozitif bilgi temeline dayanmaz.
İnsan tecrübenin verileri ile yetinse idi felsefeye ihtiyaç kalmaz,
bilim yeterli olurdu. İnsan tecrübenin verilerini değerlendirmek
suretiyle ister bilgi ister varlık felsefesi yapsın, bu faaliyetinde
tecrübeyi aşar.
41
5. Dünya Görüşünün İnşası ve Değişimi
Toplumların geleceğe yönelik yeni bir insan tipini ortaya
çıkarma talepleri, beraberinde bir dünya görüşü inşasını gerekli
kılar. Dünyanın yeni bir biçim kazanması, salt olarak edebiyat,
sanat, bilim ve teknoloji ile gerçekleştirilemez. Ancak dünya
görüşü, beraberinde bilimsel, sanatsal, edebi, felsefi ve dini bir
karakter taşımak suretiyle bunu gerçekleştirebilir. Öyleyse dün-
ya görüşüne toplumun inşacı unsuru diyebiliriz.
Özellikli insanın kendini bilmesi ve kendisi hakkındaki bi-
linci, toplumları inşa eder.
42
Ali Şeriati’nin işaret ettiği gibi Hris-
tiyan kültür ve medeniyetini ortaya çıkaran ne Saint Thomas ne
J. J. Rousseau ve ne de Leonardo da Vinci olmuştur. Ona göre
bunlar, dünya görüşü zemininde ortaya çıkmış figürlerdir. Tari-
he baktığımızda, kültürler ve medeniyetleri inşa eden simalar
olarak bir tarafta Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Muhammed,
diğer tarafta Zerdüşt ve Buda, Konfüçyüs ve Lao-Tzu’yu gör-
mekteyiz. Bunlar bilim adamı, edip, filozof, sanatçı değildirler;
fakat her biri yeni bir toplum inşa etmişler ve yukarıda saydığı-
mız figürler, onların oluşturduğu toplum ve hareketin içinde
yetişmişlerdir.
43
Belli bir tarihte milletler arası düzeyde zayıf konumdaki
milletlerin, daha sonra üstün bir konuma yükselmelerinin teme-
linde insanın kendini bilme bilinci ve bu yolla kendini yaşatan ve
41
Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 232.
42
Şeriati, Dünya Görüşü ve İdeoloji, s. 147.
43
Şeriati, Dünya Görüşü ve İdeoloji, s. 148.
Fatih Özkan
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
24
güçlü kılan unsurlara dayanma iradesi vardır. İşte bu kendini
bilme, fertlere ve toplumlara, bünyesinde barındırdığı imkanlara
hükmetme bilinci kazandırır. İnsanda toplumu inşa edecek,
ortak hareket etme imkanı sağlayacak ve hedefe giden yolu aça-
cak bir güç vardır. Fertlerdeki bu ortak bilinç toplumda da gü-
zellik, incelik ve zevk başta olmak üzere toplumsal sağlığı temsil
eden unsurları besler ve büyütür.
Aynı teknik şartlar ve aynı metotlar bir yerde istenilen ve-
rimi sağlarken bir başka yerde tam aksi sonuçlar hasıl ediyorsa,
farkın usul ve aletlerden çok onları kullanan kimselerin vasıfla-
rından kaynaklanabileceği çoğu zaman göz ardı edilmektedir.
44
Herhangi bir fiil ve davranışı bizim için üstünde durmaya değer
bir konu haline getiren derindeki anlam boyutudur. Sosyal bir
olayı tanımlamak, bir bakıma ondan tezahür eden hareketin
içteki anlam ve esasını kavramaktan ibarettir. Buna göre dünya
görüşü, dünyaya ve dünya ilişkilerine yönelik içeriden bir tutu-
mun benimsenmesidir.
Dünya görüşü, haklılığına gerek bireysel gerekse toplumsal
düzeyde inanılan değer hükümleridir. Bu anlamda günlük hayat-
taki sıradan davranışlar bile değer yüklüdür. Örneğin bir miting
alanına toplanmış, ya da mescit saflarına dizilmiş kalabalığın dış
görünüşünü teşhis edebildiğimiz kadar hangi maksat ve moti-
vasyonla oraya toplandıklarını da bilebiliyoruz.
45
Dünya görüşü-
nün kendine göre istikrarlı bir duruşu ve dış tesirlere karşı ol-
dukça muhkem bir direnişi olduğunu kabul etmek gerekir. Belli
bir çağın dünya görüşünü örgütleyen çeşitli fikirler zamanla üst
üste yığılır ve tabakalanırken altta ve derinde kaldığı sanılanlar
unsurların şaşılacak bir sebatla muhafaza olunur ve zaman za-
man üst tarafa rengini vermekte gecikmezler. Dünya görüşü
elbette zamanla bir takım değişiklikler gösterir. Ancak özgün
44
Sabri F. Ülgener, Zihniyet, Aydınlar ve İzm’ler, Mayaş Yayınları, Ankara 1983,
s. 15.
45
Ülgener, Zihniyet, Aydınlar ve İzm’ler, s. 98-9.
Dünya Görüşü Öğretisi
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
25
yapısını ve derin anlamını korumak suretiyle varlığını yeni form-
lar kazanarak sürdürür. Sabri Ülgener’e göre dünya görüşü, belli
bir toplum kesiminin (grup, sınıf, mezhep, meslek vs.) paylaştık-
ları ortak düşünceler, mithos’lar ve değer yargıları toplamıdır.
Buna göre, dünya görüşü, tek kişinin kendi başına ve kendi bo-
yutları içinde avunma ve illüzyonu değil, kollektif bakış açısının
ifadesidir. Öte yandan dünya görüşü yalnızca düşünce katında
kalan zihnî spekülasyonlarla yetinmez, aynı zamanda pratik te-
zahürleri de içine alır. Temsilcileri, dünya görüşünü hakikatin
kendisi olarak görür.
46
Dünya görüşü bu yönüyle grup davranışı-
nın bilinç-altı ile birleştiği konumda bulunur.
Dünya görüşünü inşa eden ve değiştiren başlıca unsur bir
tür bilgidir. Bir dünya görüşünün hâkim kılınmasını veya değiş-
tirilmesi bilgilerin benimsenmesi ve aktarılmasıyla olur. Her
dünya görüşü temel önermeleri bakımından tutarlı ve kapsamlı
bir bütünlük arz eder. Belli bir dünya görüşünü benimseyen
kişinin dünyaya ilişkin söz ve davranışları tutarlıdır; dünya bilgisi
zihninde anlamlı ve sistemli bir çerçeveye oturur.
Dünya görüşünün sistemli bütünlüğü en açık bir şekilde
ideolojilerde kendini gösterir. Mesela kapitalizmin temelinde
teşebbüs hürriyeti, marksizmde ekonominin bütün faaliyetlerin
alt yapısını oluşturduğu iddiası ve İslam’da Kur’an’ın hem lafız
hem de mana yönüyle Allah’ın kelamı olduğu inancı vardır.
Necati Öner, herhangi bir dünya görüşüne sahip olmayı in-
san için kaçınılmaz görür. Ona göre, ‘‘bu tabii halin zararlı bir
kipi vardır. O da o halin taassubudur. Bir toplum içerisinde olup
bitenler karşısında fertler, yetişme tarzları, kültür seviyeleri
sebebiyle farklı tutumlarda bulunurlar. Tutumların bu çokluğu
karşısında herhangi bir tutumda taassup göstermek, yine insanın
tabii bir hali olan sosyal hayatı istikrarsızlığa sürükler.”
47
Dolayı-
sıyla bir dünya görüşlerindeki farklılıklar doğal karşılanmalıdır.
46
Ülgener, Zihniyet, Aydınlar ve İzm’ler, s. 98-9.
47
Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 257-8.
Fatih Özkan
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
26
Zira bir toplum, bünyesinde farklı dünya görüşlerini barındıra-
bildiği gibi, bunların hâkimiyet dereceleri de onları benimseyen
fert ve topluma göre değişkenlik gösterir.
Dünya görüşünün oluşması için belli bir kültür düzeyine
erişmek lazımdır. Kültür ise, Necati Öner’in yaklaşımıyla fert ve
toplum hayatında bir takım bilgilerin tezahürü olarak ortaya
çıkar. Buna göre kültür, insan hayatında pratik sonuçlar doğu-
ran bir bilgidir.
48
Bilgilerimizin temelinde bir takım kabullenme-
ler vardır. Bilgi edinirken eşyaya, daha önce kabullendiğimiz bir
açıdan bakarak hüküm veririz. Dolayısıyla bilgi edinirken bakış
açımızın arka planında ise dünya görüşümüz yer almaktadır. Bu
durumda dünya görüşünün bilgiden önce geldiğini ileri sürebili-
riz. Ancak Öner’in de vurguladığı gibi ilk bakışta bilgi mi önce,
yoksa dünya görüşü mü meselesi, bir çıkmaz karşısında olduğu-
muz intibaı uyandırsa da bir dünya görüşünü oluşturan ve onu
değiştirecek olanın bilgi olduğu gerçeği yadsınamaz.
Mevcut dünya görüşünü aşarak onu değiştirebilecek yeni
bilgileri elde etme, yani varlığa daha derinliğine nüfuz ederek
evrensel kültür alanını genişletme işini az sayıda kişi gerçekleşti-
rebilmektedir. Bunlar bilim adamı ve mütefekkirlerdir. Büyük
kitleler bir dünya görüşüne sahip olmakla, o dünya görüşünün
oluşmasındaki malzemeyi temin eden bu seçkin kişilerin peşin-
den gitmektedirler. İnsanların çoğu içinde yaşadığı toplumun
dünya görüşünü paylaşır. Bireysel kültürlerin toplumsal kültürün
bir parçası olduğu gibi bireysel dünya görüşleri de toplumsal
dünya görüşünün bir parçasıdır. İnsan fiillerini yöneten zihin
faaliyetleri, bir dünya görüşünün etkisi altında yürür.
Sonuç
Dünya görüşünün temel önermelerinin nesnellikten yoksun
oluşu, bilimsel bir dünya bilgisi ortaya koymayışı, bir dünya gö-
rüşünü çürütmek için çoğu kez başka bir dünya görüşüne başvu-
48
Öner, Felsefe Yolunda Düşünceler, s. 235.
Dünya Görüşü Öğretisi
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
27
rulması gibi hususlar çoğu kimseyi dünya görüşü bilgisini yadsı-
maya sevk etse de insanlar, genellikle dünya görüşü bilgisine
olumlu bakmışlardır. Toplumsal yapılar tarih boyunca dünya
görüşü bilgisinin nesilden nesle aktarılmasını sağlamış ve güveni-
lirlik açısından onun nesnel dayanağını oluşturmuştur. Hatta
öyle ki toplumların yatay ve dikey olarak kurumsal yapılanmaları
son noktada dünya görüşünden beslenmektedir. Bizim dünya
görüşü bilgisine ulaşmamız, sosyal bilimcilerden daha çok kritik
ve analitik düşünme tutumu kazanmış filozoflara kulak verme-
mizi gerekli kılmaktadır. Zira onlar, dünya görüşlerinin anlam ve
geçerliliğini analiz ederler. Yeni bir dünya görüşü önermekten
çok mevcut dünya görüşlerini bilinç katına çıkarıp eleştirirler.
Öte yandan antropoloji, psikoloji ve sosyoloji de dünya görüşü
bilgisinin bazı hususiyetlerini teşhis eder. Dünya görüşü incele-
melerinin en anlamlı sonucu, insanın düşünen bir varlık olmanın
yanı sıra zorunlu olarak eyleyen ve değerlemelerde bulunan bir
varlık olması nedeniyle kimsenin dünya görüşsüz yapamayacağı
gerçeğinin ortaya çıkmasıdır.
Kaynakça
Ayvazoğlu, Beşir, Şeyh Galib Kitabı, İBB Yayınları, İstanbul
1995.
Comte, Auguste, Pozitif Felsefe Kursları, çev. Erkan Ataçay, Sos-
yal Yayınlar, İstanbul 2001.
Heidegger, Martin, The Basic Problems of Phenomenology, trans.
Albert Hofstadter, Indiana University Press, Bloomington
1982.
Kant, Immanuel, Critique of the Power of Judgment, trans. Eric
Matthews, Cambridge University Press, London 2001.
Naugle, David K., Worldview: The History of a Concept, Eerdmans
Publishing, Cambridge 2002.
Online Etymology Dictionary,
http://www.etymonline.com/ in-
dex.php?term=weltanschauung&allowed_in_frame=0
, 1968.
Fatih Özkan
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
28
Orr, James, The Christian View of God and the World, foreword
Vernon C. Grounds, Kregel Publications 1989.
Öner, Necati, Felsefe Yolunda Düşünceler, Akçağ Yayınları, Anka-
ra 1999.
Smart, Ninian, Worldviews: Crosscultural Explorations of Human
Beliefs, Charles Scribner’s Sons, New York 1983.
Şeriati, Ali, Dünya Görüşü ve İdeoloji, Fecr Yayınevi, Ankara
2011.
Tokat, Latif, “Dünya Görüşü-Din İlişkisi”, Hitit Üniversitesi
İlahiyat Fakültesi Dergisi, 9, 2006.
Uygur, Nermi, Dünya Görüşü, İstanbul 1963.
Ülgener, Sabri F., Zihniyet, Aydınlar ve İzm’ler, Mayaş Yayınları,
Ankara 1983.
Wernaer, R. Maximillian, Romanticism and the Romantic School in
Germany, Cornell University Library Press, New York
2009.
Dünya Görüşü Öğretisi
Iğdır Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi
Sayı: 1, Nisan 2012
29
________________________________________________________
The Doctrine of Worldview
FATİH ÖZKAN
Assist. Prof.Iğdır University, Faculty of Divinity, Department of Philosophy and
Religious Sciences
Abstract:
The worldview is a concept that came up in all
cases in which the subject of thinking and which is diffe-
rent directions. It is closely related to objective and di-
rection of life and actions as well as thinking. We can say
that man's physical and mental orientation -consciously
or not- inevitably contains the background of a
worldview. In this paper, by analyzing the content of the
concept of worldview, we aim to reveal its philosophical
foundations.
Keywords: Worldview, social conscious, culture, attitu-
de, aim.
Dostları ilə paylaş: |