Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Yasal Düzenlemeler



Yüklə 148,5 Kb.
tarix31.08.2018
ölçüsü148,5 Kb.
#66010

Bankacılar Dergisi, Sayı 30, 1999


Karaparanın Aklanmasının

Önlenmesine İlişkin Yasal Düzenlemeler
T.C. Dışişleri Bakanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı

A. Karapara Nedir ?
Karapara, kaynağını oluşturan yasadışı eylemin yapıldığı an itibariyle iki grup içinde değerlendirilebilir. Birinci grup karapara; başlangıçtan itibaren "kara" olan paradır ve uyuşturucu madde kaçakçılığı, silah kaçakçılığı veya rüşvet gibi faaliyetlerden elde edilmiştir. Karapara doğrudan bir suçun işlenmesinden doğmuştur. İkinci grup karapara ise yasalara uygun olarak kazanıldığı halde sonradan "kara" niteliğini kazanan paradır. Yasalara uygun olarak kazanılan paranın, bu kazancı nedeniyle ödenmesi gereken verginin kaçırılması amacıyla gizlenmesi halinde ortaya çıkan paradır.
91/308/EEC sayılı Avrupa Konseyi Direktifi karaparayı şöyle tanımlar: Suç sayılan faaliyet olarak direktifte tanımlanan eylemlerden veya bu eylemlere iştirak edilmesinden elde edilen her türlü kazançtır. Direktifte suç sayılan faaliyetler ise genel itibariyle; yasadışı uyuşturucu madde bitkilerinin uyuşturucu madde elde etmek amacıyla yetiştirilmesi, üretimi, yapımı, satışı, ithali, ihracı, bu amaçlarla taşıma veya satınalma veya bu faaliyetlerde kullanılacağını bilerek mali kaynak veya araç-gereç, teçhizat temin etmektir. Genel olarak, uyuşturucu maddelerle ilgili faaliyetlerden elde edilen kazançtır.

Viyana Sözleşmesinin 3.maddesinin 1/a bendine göre 91/308/EEC sayılı direktif çerçevesinde, uyuşturucuya dayalı olarak bir karapara tanımı yapılmış, fakat bu tanımın genişletilebileceği ve üye ülkelerin belirleyeceği diğer suçların da direktif kapsamına alınacağı şerhi konmuştur. Ayrıca Viyana Sözleşmesi’nde karaparanın ikinci anlamı "Bir iktisadi değere sahip maddi ya da gayri maddi, taşınır ya da taşınmaz her türlü varlık ile bu varlıklar üzerindeki bir hakkı veya menfaati kanıtlayan her türlü hukuksal belgeler ve araçlar suç sayılan faaliyetlerden kazanıldığı takdirde "karapara" olarak nitelendirilirler" denerek tanım genişletilmeye çalışılmıştır.

Ülkemizde çıkartılan kanunda ise Karapara;


  1. 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanundaki,

  2. 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar Hakkında Kanundaki,

  3. 2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkında Kanundaki,

  4. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarının Korunması Hakkında Kanundaki

  5. 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 344 üncü maddesinin 2 ve 3 numaralı bendlerindeki,

  6. 765 sayılı Türk Ceza Kanunundaki Devletin Şahsiyetine Karşı İşlenen Cürümler ve aynı Kanunun 179, 192, 264, 316, 317, 318, 319, 322, 325, 332, 333, 335, 339, 341, 342, 345, 350, 403, 404, 406, 435, 436, 495, 496, 497, 498, 499, 500, 504 ve 506 ncı maddelerindeki,

Fiillerin işlenmesi suretiyle elde edilen para veya para yerine geçen her türlü kıymetli evrakla, mal veya gelirleri veya bir para biriminden diğer bir para birimine çevrilmesi de dahil, sözü edilen para, evrak, mal veya gelirlerin birbirine dönüştürülmesinden elde edilen her türlü maddi menfaat ve değerdir.

Görüldüğü gibi karapara, genellikle uyuşturucu maddelere dayalı olarak tanımlanmıştır. Şurası da belirtilmelidir ki; 29 Kasım-1 Aralık 1994 tarihleri arasında yapılan Strazburg Konferansı'nda karapara tanımı genişletilerek; "her türlü kriminal aktivitelerden elde edilen kazanç" olarak açıklanmaya çalışılmıştır. Yani artık karapara; sadece illegal uyuşturucu trafiğinden elde edilen kazanç değil, her türlü suç olayından elde edilen kazanç olarak değerlendirilmekte ve mücadele bu boyutta yapılmaktadır.
B. Karaparanın Aklanması
“Karapara” ve “karaparanın aklanması” birbirinden ayrılamayan, ama farklı olan kavramlardır. Bu sebeple "karaparanın aklanması" eylemi de çeşitli şekillerde tanımlanmaktadır.

Aklama sürecinde, suç kaynaklı karaparaya yeni bir kimlik sağlanmakta ve kendisiyle ilişkiye giren kimselerin bu paranın kaynağını öğrenmeleri engellenmektedir. Kendisine yakın terimler içinde; karapara aklama illegal aktivitelerden kar ve özellikle nakit karı elde etmektedir ki, bu kar sanki meşru yoldan kazanılıyormuş gibi gösterilmektedir.

Temmuz 1989'da On beşinci yıllık Ekonomik Toplantı için sanayileşmiş 7 ülke devlet başkanı ve Avrupa Topluluğu Komisyonu Başkanı, Paris'te bir araya gelerek ekonomik suçlarla mücadele etmek üzere Mali Suçlarla Mücadele Teşkilatı (FATF)'nın kurulmasına karar vermişlerdir. Bu teşkilatın 1989'dan bu yana karaparaya karşı önemli bir mücadele verdiği gözlenmektedir. Mali Suçlarla Mücadele Teşkilatı'nın belirlediği karaparanın aklanması tanımlarını da şöyle sıralayabiliriz:

Hukuki neticelerden kaçınmak için suç içinde yer alan bir kimseye yardım etmek, bir malın kanunsuz kaynağını gizlemek veya değiştirmek veya o malın suçtan kaynaklandığını bilerek transfer etmek veya değiştirmektir.

Bir malın suçtan kaynaklandığını bilerek; onun doğru tabiatını, kaynağını, pozisyonunu, tasarrufunu, hareketini, haklarını veya sahibini gizlemek veya değiştirmektir.

Bir malın suçtan kaynaklandığını veya suça iştirakten kaynaklandığını bilerek o malın elde edilmesi sahiplenmesi veya kullanılmasıdır.

91/308/EEC sayılı Avrupa Konseyi direktifi karaparanın aklanmasını şöyle tanımlamaktadır. Kasıtlı olarak; bir iktisadi değerin, suç sayılan faaliyetlerden ya da böyle bir faaliyete katılma eyleminden elde edildiğinin bilinmesine rağmen, yasadışı kökenini gizleme ya da görünümünü değiştirme veya böyle bir faaliyetin gerçekleştirilmesine katılmış olan kişilere doğacak hukuksal sonuçlardan kurtulmaları için yardım amacıyla, başka bir şekle dönüştürülmesi ya da transferi,

Bir iktisadi değerin, suç sayılan bir faaliyetten ya da böyle bir faaliyete katılma eyleminden elde edildiğinin bilinmesine rağmen, gerçek niteliğinin, kaynağının, yerinin, bileşiminin, yer değiştirmesinin, mülkiyetinin ya da üzerindeki öteki hakların gizlenmesi ve görümlerinin değiştirilmesi,

Bir iktisadi değerin, suç sayılan bir faaliyetten ya da böyle bir faaliyete katılma eyleminden elde edildiğinin önceden bilinmesine rağmen iktisap edilmesi, yardımcı olunması, azmettirilmesi, kolaylık sağlanması, yol gösterilmesi karaparanın aklanması eylemi sayılmaktadır.

Görüldüğü gibi karaparanın aklanması konusunda da bir hayli tanım yapılmıştır. Bütün tanımların asli iki unsurundan birincisi illegal yollardan elde edilen kazanç, ikincisi de bu kazancın görünümünün degiştirilmesidir. Bu iki asli unsur göz önünde tutulduğunda kısaca karaparanın aklanması şöylece tanımlanabilmektedir.


Yasadışı yollardan elde edilen paranın, kimliğinin değiştirilmesi suretiyle, meşru bir kaynaktan kazanıldığı izleniminin yaratılmasına neden olan her türlü işlemdir.
Karaparanın aklanması süreci genel olarak üç aşamadan oluşmaktadır.
Yerleştirme aşamasında suçlunun amacı, suçtan elde ettiği kazancı nakit formundan kurtarmaktadır. Zira günümüzde çek, kredi kartı ve diğer nakit olmayan araçlar sıklıkla kullanıldığından, büyük miktardaki nakit para dikkat çekicidir.
Ayırma aşamasında fonun kaynağının kara olduğunu gizlemek amacıyla sıklık, hacim ve karmaşıklık açısından yasal işlemlere benzeyen bir dizi mali işlem yapılmaktadır.

Bütünleşme aşamasında ise suçlu yasal gibi görünen kazançları ile yatırım yapar, lüks bir hayat sürer veya kaynakların bir kısmını tekrar suç işlemek amacıyla kullanır.

Bu aşamalar örnek bir olay ile daha kolay anlaşılabilir. Yerleştirme aşamasında, uyuşturucu ticaretinden elde edilen paralarla bir paravan şirket satın alınmış ve bu paravan şirket hesaplarındaki paralarla tanınmış aracılardan hisse senedi alınmıştır. Ayırma aşamasında, bir başka ülkedeki mali kurum aracılığıyla uluslararası piyasalarda hisseler alınıp satılmış ve çok geniş bir portföy oluşturulmuştur. Daha sonra hisselerin ilk alındığı ülkede bu hisseler tekrar satılmıştır. Bütünleşme aşamasında ise, satışlardan elde edilen karlar vergi cenneti adalardaki yasal mali kurumlara aktarılmış ve şişeleme fabrikaları, lüks yat ve gemi pazarlama şirketlerine yatırım yapılmıştır.


C. Karapara Aklama Yöntemleri
Yasadışı yollardan elde edilen paranın kimliğini gizlemek için, başta teknolojinin sağladığı imkanlar olmak üzere bir çok metod kullanılır. Yurtdışına kaçırma, kıymetli evraka dönüştürme, serbest bölgelerde sunulan mali hizmetlerden yararlanılması, kredi kartlarının kullanılması, nakit alımlarının yapılması, banka transferlerinden faydalanma gibi yollar bunların sadece bir kaçıdır.
Nakit Kaçakçılığı metodunda nakit para fiziksel olarak taşınır. Para kuryesi olarak taşıma işleminde görev alan şahıs, nakit parayı ya kendisi doğrudan veya başka herhangi bir taşımacılık vasıtasıyla nakit para üzerine denetimi olmayan ve banka gizliliği prensibinin mevcut olduğu bir ülkeye taşımaktadır. İkinci aşamada da, bu iki özelliğin sağladığı imkanlardan faydalanarak, nakit parayı banka hesabına yatırıp kanunsuz paraya kanuni bir kaynak yaratmış olur.
Smurfing (Mantarlama) metodu, kağıt ticareti yerine kullanılmaktadır. Bu isim Florida'da ortaya çıkarılan bir olayda ilk defa olarak kullanılması sebebiyle verilmiştir. Temel özeliği, devletin nakit muamelelerinde koyduğu sınıra çok yakın miktarların kullanılmasıdır. Örneğin, belirli bir meblağın üzerindeki banka muamelelerinde kimlik belirlenmesi mecburidir. Büyük hacimli bir paranın kütle halinde başka bir ülkeye transferi dikkat çekeceğinden kaçakçılığı yapmak isteyen kimseler, 100 kişi kiralayıp aynı parayı 9999 dolarlık dilimler halinde başka ülkeye transfer edebilmektedirler.
Yapılandırma metodunda da muamelenin rapor edilmesinden kaçınmak için başvurulan yollardan birisidir. Büyük bir ekonomik operasyon gerektiren parayı belirli aşamalarla ve belirli bir yapıyla taşımaktır. Örneğin, tek bir kaçakçı 30 milyon doları 6000 dolarlık meblağlar halinde beş bin operasyonda nakleder.
Vergi Cennetleri diye bilinen ülkelerden faydalanma da başlıca metodlardandır. bu ülkelerde, gelirler üzerinde vergi yoktur veya çok düşük bir vergi vardır, banka veya ticaret gizliliği esası vardır, nakit üzerinde kontrol yoktur, şirket, banka kurmak veya satın almak çok kolaydır, politik ve ekonomik istikrara sahiptir, modern bir haberleşme sistemi vardır, ülkeye giriş kolaydır ve müsait bir coğrafyası vardır.
Borç ödeme metodunda vergi cennetlerine transfer edilen para tekrar geriye döndürülmektedir. Vergi cennetindeki bir bankaya para yatırılır, bu para kaçakçının bulunduğu ülkedeki başka bir bankaya transfer edilir. Ama vergi cennetindeki para başka bir isme ait hesapta olmalıdır. Böylece ani zenginleşmenin sebebi sorulduğunda banka transfer belgesinin gösterilmesiyle bir borcun geri alındığı ispatlanmış olur.
Taşeron veya hayali şirketlerin kullanıldığı metodlar da mevcuttur. Önce çok küçük sermayeyle bir şirket kurulur. Kanuni bir iş yapıyormuş gibi gösterilir. Belirli bir süre sonra, bu şirket sermayesini büyüterek veya büyütmüş gibi göstererek başka bir şirket adını alır. Böylece sayısız şirket kurularak paraya kanuni zemin hazırlanır.
Nakit işlemleri adı verilen metod da restorant işletmeciliği, bozuk para kullanılan işlemler, otomobil yıkama şirketleri, taksicilik, gazinoculuk, otelcilik gibi nakit paranın kulanıldığı iş kolları dolayısıyla tercih edilmektedir. Bunun arkasında yatan temel mantık günde kaç pizza satıldığını veya kaç otomobil yıkandığını belirlemenin imkansız oluşudur.
Kumar ve Gazinoculuk Sektörü de para aklamak için kullanılmaktadır. Bu metodta aklayıcı nakit parayla kumarhaneye giderek kasadan oyun fişi alır. Bu fişle ya çok az bir oyun oynar veya hiç oynamaz. Sonra tekrar kasaya giderek o kadar nakit parayı taşımasının tehlikeli olacağını, kendisine çek yazmalarını istemektedir. Çekini alan aklayıcı kendisine paranın kaynağı sorulduğunda ise kumardan kazandığını söyleyecektir. Bazen toto-loto, at ve köpek yarışlarında da aynı olay vuku bulabilir. 1 milyar TL. isabet eden bir piyango biletini, biletin sahibinden 1 milyar 500 milyon TL.ye satın alan aklayıcı kendi parasına kanuni bir zemin bulmuş olur.
Yeraltı Bankacılığı Sisteminin kullanılması da mümkündür. Değişik kaynaklarda, bu sisteme argon edebiyatından kaynaklanan isimlerler Chop, Hundi veya Hawalla sistemi dendiği de görülmektedir. Bu sistem sadece ekonomik ilişkileri tarihe dayanan ve sermaye hareketleri belirli bir dengeye oturmuş ülkeler arasında geçerlidir. Aklayıcı karaparayı alıp, bu sistemin bulunduğu ülkedeki bir bankere yatırmaktadır. Banker bu parayı o ülke parasına çevirir ve aklayıcı parayla tekrar ülkesine döner. Gittiği ülkede parayı takas eden banker çok iyi tanındığından parayla ilgili bir sorun çıkmaz.
Yanlış veya şişirilmiş faturaların kullanılması da rastlanan bir metoddur. Aklayıcı, parayı transfer edeceği ülkedeki bir şirketten mal veya hizmet almışcasına bir fatura alır. Bu fatura ya sahtedir ya da şişirilmiş bir faturadır. Sonra karaparayı mal veya hizmetin karşılığını ödüyormuş gibi o ülkeye gönderir. Böylece hem karaparayı aklar ve hem de başka bir ülkede yatırım yapma imkanına sahip olur.
Nakit Değişimi (Exchange) yoluyla döviz bürolarında çok miktarda nakit takas edilebilmektedir. Özellikle aklayıcının parası döviz ise (ki genelde böyledir) aklama işlemini daha kolay yapabilmektedir. Hatta bazı döviz büroları paranın naklini de sağlamaktadırlar.
Broker Borsaları (Aracı Büroları) aracılığıyla borsa senedi alarak veya bir broker işbirliğiyle bono satın alınarak, kanunsuz paraya kanuni bir çehre sağlanabilir. Ayrıca karapara mevduat altında da saklanabilir. Parayı yurt dışına çıkarırken elindeki borsa belgesi kanuni dayanağını teşkil edecektir.
Transfer Edilemeyen Nakitler daha ziyade Rusya'da mafya ve uyuşturucu dağıtıcıları tarafından kullanılır. Transferi mümkün olmayan rubleyle antika, gayrimenkul veya hammadde alıp bunları döviz karşılığında satarak karaparayı aklamaktadırlar.
Para Kuryelerinin kullanılması: Bu kimseler kanuni olarak para taşıyan kimselerdir ve genelde sınırlardan geçişte kolaylık görürler. Bir para kuryesine rüşvet vererek kendi parasını taşıtmak isteyen bir karapara sahibi her zaman ortaya çıkabilmektedir. Bu açıdan kullanılma ihtimalleri çok yüksektir.
Perakendeci Bankacılık Piyasalarının Başlıca unsurları olan cari hesaplar, maaş hesapları, hizli hesaplar, para piyasası mevduat hesapları gibi değişik hesap türleri karapara aklamak amacıyla kullanılabilmektedir.
Telefon Bankacılığı sayesinde belirli miktardaki ödemeler bilgisayara bağlı telefon yardımıyla yapılabilmektedir. Elektronik aletlerin kullanıldığı bu sistem de kullanılmaya müsaittir. Bu gruba Akıllı Telefonlar da dahildir.
Ev ve Ofis Bankacılığı sayesinde elektronik cihazlar yardımıyla bankaya gitmeden para transferi sağlayan bir sistemdir. Hile veya sahtecilikle kullanılması mümkündür.
D. Uluslararası Enstrümanlar
Uluslararası düzeyde birlikte mücadelenin gerekliliğine inanan ülkelerin bir araya gelmesiyle bazı uluslararası enstrümanlar oluşturulmuştur. Bu enstrümanlardan bazıları şunlardır:
1. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin R (80) 10 sayılı Tavsiye Kararı

Avrupa Konseyi Uzmanlar Komitesinin 1977-1980 yılları arasında karaparanın aklanmasıyla ilgili olarak yaptığı çalışmaların bir sonucu olan "Suç Kaynaklı Paranın Saklanması ve Transferine Karşı Tedbirler Hakkındaki Tavsiye Kararı" Bakanlar Komitesinin 27 Haziran 1980 tarihli toplantısında kabul edilmiştir. Tavsiye Kararında "suç kaynaklı fonların bir ülkeden diğerine transferi ve ekonomik sisteme girerek aklanması süreci, ciddi problemler neden olmakta, başka suçların işlenmesini teşvik etmekte ve olayın ulusal ve uluslararası düzeyde yayılmasına sebep olmaktadır" ifadesine yer verilerek, üye ülke hükümetlerine bankacılık sisteminde para aklamayı önlemek üzere alınabilecek bazı tedbirler önerilmiştir. Zamanında gereken önem verilmeyen bu Tavsiye Kararından FATF tavsiyeleri ve AT Direktifinin hazırlanmasında yararlanılmıştır.



2. Uyuşturucu ve Psikotrop Maddeler Kaçakçılığına Karşı BM Sözleşmesi

(Viyana Konvansiyonu )

Hazırlanması esnasında Türkiye'nin de katkıda bulunduğu BM Sözleşmesi, 19 Aralık 1988 tarihinde imzaya açılmış olup, şimdiye kadar 89 ülke tarafından imzalanmıştır. 20 ülke tarafından onaylandıktan sonra 20 Kasım 1990'da yürürlüğe giren Sözleşme, uluslararası ceza hukuku alanında şimdiye kadar benimsenmiş olan en detaylı ve geniş enstrümanlardan biri olup, tüm dünyada konu ile ilgili ulusal kanun ve uygulama tekniklerini uyumlaştırmayı hedeflemektedir. Sözleşme ile; uyuşturucu madde kaçakçılığı ile ilgili faaliyetlerin ve bu faaliyetler sonucu elde edilen kazançların aklanmasına dair işlemlerin cezai müeyyidelere bağlanması üzerinde anlaşmaya varılmıştır.

Konvansiyonun giriş bölümünde de belirtildiği üzere; Viyana Konvansiyonunun hedeflerinden biri, yasadışı uyuşturucu kaçakçılığı yapan kişileri, faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlardan mahrum ederek, onlarıda bu suçları işlemeye iten temel nedeni ortadan kaldırmaktır. Dolayısıyla, Sözleşmede karaparanın aklanmasının önlenmesine ilişkin hükümlerde yer almaktadır. Ancak burada belirtilmesi gereken husus; Sözleşmenin isminden de anlaşılacağı üzere sadece uyuşturucu kaçakçılığından elde edilen kazançların aklanmasının, Sözleşme kapsamında suç olarak kabul edilmiş olmasıdır.

3. Basle Komitesi İlkeler Bildirisi

Belçika, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, Hollanda, İsveç, İsviçre, İngiltere, ABD ve Lüksemburg Merkez Bankası temsilcileri ve denetim otoritelerinden oluşan Basle Komitesi'nin Aralık 1988'de yayımladığı İlkeler Bildirisi ile, bankacılık sistemi yoluyla karaparanın aklanmasını önlemek amacıyla mali kurumların benimsemesi gereken temel politika ve uygulamalar belirlenmiştir.



4. Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Yönelik Mali Eylem Görev Grubu

G-7 ülkeleri (ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada) tarafından Temmuz 1989'da Paris'teki 15.yıllık ekonomik zirve toplantısında, yasadışı uyuşturucu ticareti ile bağlantılı mali sorunların ele alınması ve para aklama ile mücadeleye yönelik mevzuatların standardizasyonu ve üye ülkeler arasında sürekli bir bilgi değişiminin tesis edilmesi amacıyla bir mali eylem grubu (FATF) kurulmasına karar verilmiştir.

Kurucu ülkelerin yanısıra FATF'a katılan ülkeler AT'a üye diğer ülkeler, Avustralya, Avusturya, Finlandiya, Hong Kong, İzlanda, Yeni Zelanda, Norveç, Singapur, İsveç, İsviçre ve Türkiye'dir.

FATF tarafından üye ülkelerde karaparanın aklanmasına önlemek ve uluslararası işbirliğini sağlamak amacıyla, Avrupa Konseyi Tavsiye Kararı R (80) 10, Viyana Konvansiyonu ve Basle Komitesi ilkeleri temel alınarak, 40 adet tavsiye kararı oluşturulmuştur. Üye ülkelerin FATF tavsiyelerine uyumları iki şekilde incelenmektedir. İncelemelerin birinde, üye ülkelere her sene standart bir soru formu gönderilerek bunların düzenli olarak cevaplandırılması istenilmektedir. Toplanan cevaplar ile ülkelerin FATF tavsiyelerini uygulamada gösterdiği gelişmeler toplu olarak değerlendirilmektedir. Diğer incelemede ise, her FATF üyesi ülke, diğer üye ülkelerinin uzmanlarından oluşan heyetler tarafından yerinde incelenmekte, sözkonusu ülkenin tavsiyelere uymada gösterdiği gelişmeler ve eksik kalan yönler kapsamlı olarak ve tarafsız bir şekilde değerlendirilmektedir. Bu değerlendirmenin sonucunda ise inceleme konusu ülke hakkında rapor yayımlanmaktadır. Şimdiye kadar İspanya, İrlanda, Yunanistan ve Portekiz dışında kalan AT üyesi ülkelerin incelemeleri yapılıp ülke raporları yayımlanmıştır.



5. Suç Kaynaklı Gelirlerin Aklanması, Aranması, Zaptedilmesi ve Müsadere

Edilmesi Hakkındaki Avrupa Konseyi Sözleşmesi

Viyana Konvansiyonu'nun hazırlanması esnasında, Viyana Konvansiyonu'nun bazı sorunlara değinmediği veya çözümünü taraflar arasındaki ikili veya çoklu anlaşmalara bıraktığı gözönüne alınarak daha sıkı yükümlülüklerin yerinde olacağı, karaparanın kaynağını sadece uyuşturucu ticareti ile sınırlandırmanın önemli miktarda kazanç sağlayan diğer ağır suçları gözardı etmek olacağı, ayrıca uluslararası işbirliği için öncelikle ulusal sistemlerin kazançları izleme, arama ve müsadereye ilişkin hükümlerle takviye edilmesi gerektiği gözönüne alınarak hazırlanan Strasbourg Konvansiyonu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin 18-21 Haziran 1990 tarihlerinde yapılan tonlantısında kabul edilerek imzaya açılmıştır.



6. Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Avrupa Topluluğu Konsey

Direktifi

FATF 'ın 1989 son baharında kurulmasından bu yana bu oluşumun üyesi olan AT üyeleri ve Avrupa Komisyonu, karaparanın aklanmasının uluslararası boyutunu Tek pazarda suçlular tarafından bu tür faaliyetlerin yürütülmesinin topluluk mali sistemine vereceği zararları gözönünde bulundurularak bu konuda tedbir alınması gerektiğine karar verdiler. Bunun sonucu olarak Avrupa Konseyi Mart 1990'da AT Bakanlar Konseyine para aklanmasına ilişkin bir Konsey Direktifi önergesi sundu. Avrupa Parlamentosunda yapılan görüşmeler sonrasında Haziran 1991'de Direktif kabul edildi.

23 Mart 1990 tarihli Konsey Direktif önergesini açıklama bölümünde (Explanatory memorandum) yer aldığı üzere, Direktifin 1 inci maddesindeki karaparanın aklanması tanımı Viyana Konvansiyonunda alınmış, ancak uyuşturucu kaçakçılığının yanısıra, diğer ağır suçların da mali sistemin güvenirliğini tehlikeye düşürdüğü ve mali kurumların fonların yasadışı kaynağından şüphelenmeleri durumunda müsnet suçun uyuşturucu kaçakçılığı olduğunu tesbit etmelerinin mümkün olmadığı gözönüne alınarak, müsnet suç kapsamına diger ağır suçlar da dahil edilmiştir.

Direktifin birinci maddesinde, direktifin uygulanacağı mali kurumların tanımlarıyla birlikte para aklama tanımı da yer almış, 2 nci madde ise para aklamanın yasaklanması yönünde üye ülkelerin gereken düzenlemeleri yapmaları istenmiştir.

3 ve 4 üncü maddelerde mali kurumlara kimlik tesbiti ve kayıt tutma kurallarına ilişkin yükümlülükler getirilirken, 5 inci maddede mali kurumların şüpheli gördükleri işlemleri özel dikkat göstermeleri istenmiştir. 6 ncı maddede adı geçen kurum yönetici ve çalışanlarının üye ülke otoriteleriyle işbirliğine gitmeleri, 7 nci maddede şüpheli gördükleri işlemleri yapmaktan kaçınmaları, 8 inci maddede haklarında otoritelere bilgi verildiğinden müşterilerini haberdar etmemeleri gerektiği belirtilmektedir.

9 uncu maddede mali kurumların yönetici ve çalışanlarının, otoritelere konu ile ilgili iyi niyetle bilgi vermelerinin, sırsaklama yükümlüğünün ihlali anlamına gelmeyeceği, 10 uncu maddede adı geçen kurumların denetimler sırasında para aklamaya dair kanıt tespit etmeleri durumunda para aklama ile mücadeleden sorumlu otoriteleri haberdar etmeleri gerektiği, 11 inci maddede kurumların gerekli kontrol yöntemleri, haberleşme sistemleri ve eğitim programlarını yürürlüğe koymaları gerektiği yeralmıştır.

Direktifte ayrıca, mali kurumların dışında olup, para aklama amacıyla kullanılma ihtimali bulunan faaliyetleri yürüten teşebbüslere de bu direktif hükümlerinin uygulanabileceği ve direktifin 1 Ocak 1993'te yürürlüğe gireceği de hükme bağlanmıştır. AT direktifinin 1.maddesinde "Para Aklama" şöyle tanımlanmıştır: "Para aklama bilerek ve isteyerek işlendiğinde aşağıdaki anlama gelmektedir:

-Ceza gerektiren faaliyet veya bu tür faaliyete ortak diğer bir faaliyet sonucu elde edilmiş bir malın yasa dışı kaynağını gizlemek veya bu tür aktiviteye katılan bir kişinin bunun yasal sonuçlarından kaçınması için yardımcı olmak amacıyla malın transferi veya başka bir mala dönüştürülmesi,

-Mal üzerindeki hakların yerinin, hareketinin mükiyetinin, gerçek niteliğinin, malın ceza gerektiren bir faaliyet veya bu faaliyete yardımcı diğer bir faaliyet sonucu elde edildiğini bilerek saklanması veya korunması,

-Yukarıdaki paragraflarda bahsedilen faaliyetleri kolaylaştırmaya, suça katılmaya, tavsiyede bulunmaya ortaklık etmek.

Aklanacak malı yaratan faaliyetler diğer bir ülke sınırı içinde veya 3 üncü ülkede yapılmış olsa dahi para aklama yukarıdaki şekilde telakki edilecektir.

Direktifte dikkati çeken bir husus mali sistemde yeralan kurumların tamamen kapsanmasıdır. Bankalar building societies, sigorta şirketleri, menkul kıymet şirketleri, finansal kiralama şirketleri, kredi kartı çıkaran firmalar Direktif kapsamında yeralmıştır. Ayrıca Direktifin 12 nci maddesinde bu direktifin para aklama amacıyla kullanılabilecek mali kurum dışında kalan teşebbüslere de uygulanması yönünde üye ülkelerin gereken tedbirleri almaları tavsiye edilmektedir. 13 üncü madde ile üye ülkelerden birinde para aklama amacıyla kullanılmış teşebbüsleri 2 nci maddede belirtilen kurumlar kapsamına eklenmesini de inceleyerek bir İrtibat Komitesi tesis edilmiştir.


E. Ülkemizdeki Karapara Kanunu ve Uygulama Alanı
Gerek 1988 tarihli Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin gerekse üyesi bulunduğumuzu FATF’ın 40 tavsiyesinde yer alan ancak hukukumuzda mevcut olmayan hususların ulusal mevzuatımıza alınması gereğinden hareketle ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla kara paranın aklanması ile uyuşturucu ve psikotrop maddelerin kaçakçılığının önlenmesi konusunda lüzumlu yasal değişiklikleri ve ilaveleri içeren bir tasarı hazırlanmıştır. Mezkur tasarı TBMM’de 13.11.1996 tarihinde kabul edilerek, 19 Kasım 1996 tarih ve 22822 sayılı Resmi Gazete’de 4208 sayılı kanun numarası ile yayımlanarak yasalaşmıştır.
4208 sayılı Kanun ile; uyuşturucu madde kaçakçılığı, gümrük kaçakçılığı, silah ve mühimmat kaçakçılığı, kültür ve tabiat varlıklarının kaçakçılığı, organ ve doku kaçakçılığı, vergi suçları, devlet şahsiyetine ve şahıs hürriyetine karşı işlenen suçlar ile, sahtecilik ve dolandırıcılık suçların işlenmesi neticesinde elde edilen tüm gelirlerin yasallaştırılması çabaları suç olarak sayılmış ve bu suçları işleyenlere iki seneden beş seneye kadar hapis, ağır para ve müsadere cezaları öngörülmüştür.

Kanun kapsamında; bankalar ve diğer mali kuruluşlar nezdinde karapara incelemesi yapmak ve bununla ilgili soruşturma açılması için Cumhuriyet Savcılıklarına başvurmakla görevli olarak Maliye Bakanlığı'na bağlı Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı kurulmuştur. Bu kurum 1998 yılında faliyete geçmiştir.


Ayrıca karaparanın aklanması ile mücadeleyle ilgili kuruluşlar arasında koordinasyonu sağlamak üzere de Maliye Bakanlığı Müsteşarı'nın Başkanlığında Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu oluşturulmuştur. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanı da bu kurulun daimi üyesidir.

Karaparanın Aklanmasına İlişkin 4208 Sayılı Kanunun uygulanmasını göstermek üzere Bakanlar Kurulu tarafından bir yönetmelik çıkartılmıştır. Bu yönetmelikte güvenlik kuvvetlerini ilgilendiren hususlar şunlardır:


Yönetmeliğin “Kimlik Tespit Zorunluluğu” başlığı altındaki 4 üncü maddesinde; banka, özel finans kurumları, sigortalar, borsa, aracı kurumlar, kuyumcular, döviz büfeleri, PTT, gazinolar, iş makineleri dahil her türlü taşıt alam satımı ile uğraşanlar, tarihi eser ve sanat eseri kolleksiyonu alım satımı ile uğraşanlar veya müzayedeciler, Milli Piyango İdaresi, spor kulüpleri gibi yükümlülere, aracılık ettikleri iki milyar TL yi aşan her türlü işlemde kimlik tespiti zorunluluğu getirilmiştir.
Yönetmeliğin “İnceleme elemanlarının görevlendirilme usulü” başlığı altındaki 22. maddesinde; Cumhuriyet savcıları veya Cumhuriyet savcılarının adına hareket eden zabıta makamlarınca intikal ettirilen konular, araştırılması için uzman kuruluş olarak Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığına iletileceği, Başkanlığın doğrudan veya yapılacak ön inceleme sonucunda gerekli gördüğünde karapara aklama suçunun araştırılması ve incelenmesi görevlerini inceleme elemanları vasıtasıyla yerine getireceği ifade edilmektedir.
4208 sayılı Kanunun 3 üncü maddesi ve Yönetmeliğin 22 inci maddesinde açıklandığı gibi karapara aklanması olaylarının araştırılmasında yetki Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığına verilmiştir. Zabıta makamlarının bu Kanuna göre görevi, karapara aklaması ile ilgili kendisine gelen duyum, bilgi ve belgeleri Başkanlığın incelemesine esas teşkil edecek şekilde derlemektedir. Burada sorun suçlulara ait aklamaya konu menfaatları el koyabilmek için hızlı hareket etme zorunluluğunun olmasıdır. İnceleme uzadıkça, aklanan paraya legal bir kimlik kazandırılarak izinin kaybettirilmesi sözkonusu olacaktır.
Bu yönetmelikte yapılan bir değişiklik ile, 8 inci maddede “Devamlı bilgi verme yükümlülüğü” başlığı altında yer alan, banka ve benzeri kurumların yaptığı 5 milyar TL yi aşan işlemlerin Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığına devamlı bildirilmesi zorunluluğu ile 9 uncu maddedeki “Gümrük İdaresince yapılacak bildirim” başlığı altında yer alan yolcuların beraberlerinde yurtdışından getirdikleri veya yurtdışına götürdükleri 5 milyar TL karşılığı dövizi bildirme zorunlulukları kaldırılmıştır.
Ayrıca, Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan ve 31 Aralık 1997 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren “Mali Suçları Araştırma Kurulu Genel Tebliği”nin I numaralı başlığı altında şüpheli işlemleri bildirmek zorunda olan yükümlüler ile II numaralı başlığı altında bazı şüpheli işlemler sıralanmıştır. Böylece, çeşitli mali kuruluşlarda bir kişi işlem yaptığında, ilgili yükümlüler işlemi kabul edecek ancak, yayımlanan Tebliğde yer alan kıstaslara göre değerlendirmesini yaparak, yapılan işlem kıstaslardan birine uygunsa, bunu matbu bir form ile Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığına bildirecektir.

Bu suçun tesbitinin birinci yoludur. Diğer yol ise tarafımızdan uygulanabilecek olan, suçtan aklanan paraya gidilmesi tekniğidir.Bu teknik ile karaparanın aklanması suçunun ortaya çıkartılması, kanunda belirtilen suçlara ilişkin tarafımızdan yapılan kovuşturma ve soruşturmalar sırasında mümkündür. Bu amaçla karaparanın aklanmasını tespit amacıyla aşağıdaki hususların yapılacak araştırma ve incelemelerde değerlendirilmesi gerekmektedir.


F. Karaparanın Aklanmasını Tesbiti Amacıyla Kullanılabilecek Sorular
Karaparanın aklanması suçlarının tespiti aşamasında, şüpheli kişi ve işlemler hakkında sorulabilecek sorular aşağıya çıkartılmıştır:


  • Suçun işlenmesi için gerekli paranın kaynağı hakkında ne biliyorsunuz?

  • Paranın nereden ve kimden geldiğini biliyor musunuz?

  • Paranın ne olduğunu (ne yapıldığını) biliyor musunuz?

  • Türkiye sınırında para girilmesi veya kaçırılmasına ilişkin herhangi bir bilginiz var mı?

  • Paranın yasal olmayan taşınmasında kullanılan metodlar hakkında bilginiz var mı?

  • Sahte kimlik kullanımına ilişkin bilginiz var mı?

  • Bu suçun işlenmesini kimin finanse ettiğini biliyor musunuz?

  • Taşıma işini kim yapıyor?

  • Size veya suç grubu üyelerine ödeme nasıl yapılıyor?

  • Suçun işlenmesi için paranın nasıl transfer edildiğini biliyor musunuz?

  • Suçun işlenmesinden elde edilen gelirin nerede ya da nasıl saklandığını ya da yatırıma dönüştürüldüğünü biliyor musunuz?

  • Para taşıyan kuryeleri biliyor musunuz?

  • Hiç defter-i kebir, yevmiye defteri, gizli faturalar, bilgisayar kayıtları tutuluyor mu ya da bu işlemlerin idare edildiği diğer mekanizmalarla çalıştınız mı? Ya da bunları gördünüz mü?

  • Size hiç nakit, çek ya da diğer nakti aracı bankaya, bir işe ya da döviz büfesine götürmeniz söylendi mi?

  • Parayı farklı kişiler mi aklıyor ya da suçu finanse edenler aynı kişiler mi?

  • Parının Türkiye’ye girdikten veya ayrıldıktan sonra ne olduğu hakkında size her hangi bir şey söylendi mi? parayı kimin aldığını biliyor musunuz?

  • Hiç rüşvet olaya dahil oldu mu?

  • Bu suçların işlenmesine karışan temel etkin grup nedir? Ulusal veya çok uluslu örgütler veya sendikalar bu faaliyette yer alıyor mu? Kaçakçılar, gruplarının ya da örgütlerin dışında mı iş yapıyorlar?

  • Para kaçakçılığında giriş noktaları nereleri? Diğer uluslararası sınırlardan kaçakçılık konusunda bir bilginiz var mı? Nereleri?

  • Saklama metodları taşıma ve katılan kişilerin tiplerini tarif ediniz?

  • Kaçakçıların veya kuryelerin kimliğini saklamak için sahte dökümanlar kullanılıyor mu? Bu dökümanlar nasıl elde ediliyor? Nasıl ve kim tarafından bu dökümanlar sahte hale getiriliyor ne çeşit dökümanlar kullanılıyor?

  • Suç işlendikten sonra karşılığı nasıl ödeniyor? Ödeme nakit mi yapılıyor? Ödeme önceden mi yapılıyor yoksa, suç işlendikten sonra mı?

  • Suçtan elde edilen para nasıl hareket ettiriliyor. Nakit,kredi mektubu, banka mevduatı, banka havalesi, uluslararası çek, geleneksel yeraltı bankacılık sistemleri

  • Aklanan uyuşturucu paralarını kim kontrol ediyor?

  • Hiç suça ilişkin ödemelerde kullanılan çek, banka havalesi, seyahat çeki veya nakit haricinde diğer parasal araçlardan birini gördünüzmü?

  • Eğer gördüyseniz, bu işi yapan bankanın veya kuruluşun ismini ve yerini biliyor musunuz? Bu çeklerin ödendiği kişi veya işyerinin ismini biliyor musunuz?

  • Paranın taşınması sırasında nasıl bir paket veya alet kullanılıyor?

  • Suçtan elde edilen para alınırken orada bulunuluyor mu? Suçu işleyenler paraları yanlarına alıyorlar mı?

  • Parayı hareket ettirmek için hangi uluslararası veya yurtiçi rotalar kullanılıyor?

  • Hangi saklama metodları kullanılıyor?

  • Parayı taşıyan kuryeler kimler? Para taşıyıcılar yerli mi? Sizinle konuşuyorlar mı? Hangi dil(ler)i konuşuyorlar? Yanlarında bağajları var mı? Onlar hakkında başka neler biliyorsunuz?

  • Hangi çeşit ve ne yapımı taşıtlar kullanıyorlar?

  • Paranın transferinde kullanılan özel isimler var mı?

  • Uyuşturucu ödemeleri hangi para (döviz) ile yapılıyor? Hangi isimlendirmelerle? Nasıl paketleniyor ve işaretleniyor? Miktar nasıl kontrol ediliyor?

  • Nakit kimden ve nerede alınıyor? Paranın nerede teslim edileceği konusunda kim bilgi veriyor? Bu sizin patronunuz mu? Bu hep aynı kişi mi? Kime rapor veriyorlar? Tedarik edenin nakiti nasıl hareket ettirdiğini biliyor musunuz?

  • Paranın nerede depo edildiğini biliyor musunuz?

  • Parayı sizin üstünüzdekilere ulaştırmak ve korumak için özel bir örgütlenme var mı?

  • Mali işlemlere özel bir şekil var mı? (Her hafta, aynı zamanda, aynı kişi ile başlamak gibi)

  • Bir hava alanından, limandan, tren veya otobüs istasyonundan hiç para transferi yaptınız mı? Eğer yaptıysanız nerede? Siz bizzat para teslimatı yapıyor ya da alıyor musunuz? Ne kadar miktarlarda? Geçilmesi gereken güvenlik kontrol noktaları var mı? Varsa para bu güvenlik kontrollerinden bulunmadan nasıl geçiyor?

  • Görevlerinizde, hiç herhangi bir isim, telefon numarası, adres, kredi kartı numarası veya iş kartı size verildi mi? Eğer öyleyse, adresleri, kart numaralarını vb. söyleyiniz?

  • Parayı taşımak için size ne ödeniyor? Nasıl ödeniyor?

  • Para aklamayı yönetmek için ne çeşit defteri-kebir, yevmiye defteri, faturalar, bilgisayarlar veya diğer dökümanlar ya da mekanizmalar kullanılıyor? Siz neler kullanıyorsunuz?

  • Parayı (nakiti) çeki veya parasal aracı, bankaya, işyerine döviz büfesine ne zaman teslim ediyorsunuz? Size ne çeşit bir makbuz veriliyor? Bankanın adı ne ve nerede? Kiminle iş yapıyorsunuz? Bu işlem için düzenlemeler nasıl yapılıyor ve kim tarafından yapılıyor?

  • Bu işlemlerden herhangi biri için bir bankayı kullanıyorsanız, hangi bankayı kullanacağınıza nasıl karar verdiniz? Hesap numarası nedir? Hesap hangi isim altında tutuluyor? Bankada kimi görüyorsunuz?

  • Bankayı ne zaman kullanıyorsunuz? Ne kadarlık bir para bu işleme katılıyor? Bu miktarı neden geçemeyeceğiniz size daha önce söylendi mi? Farklı işlemlerde farklı miktarlar var mı?

  • Bir günde/haftada/ayda kaç defa bankadan para almaya veya para vermeye bankaya gidiyorsunuz? Kaç tane bankaya gidiyorsunuz?

  • Para aklayıcı ne kadar para alıyor? Belli başlı para aklayıcılar kimler?

  • Yabancı bir banka veya şirket ile ortaklık var mı? Hesap bilgilerini verebilirmisiniz? Bankayı veya şirketi tarif ediniz?

  • Bu şirketlerle ortaklığı olan kişiler hakkında ne biliyorsunuz?

  • Hangi şirketlerde, ya da hangi ülkeler kanalı ile paralar aklanıyor? Niye bu ülkeler tercih ediliyor? Bu ülkelerde parayı kim alıyor?

  • Türkiye’nin hangi şehirlerinde veya şehirleri üzerinden para aklanıyor? Niçin bu şehirler seçiliyor?

  • Para aklamadaki rolünüz için size ne ödeniyor? Sizin ödemeniz nasıl yapılıyor?

  • Örgüt tarafından ya da örgüt adına hangi kredi kartlarını kullanıyordunuz? Kartları ne için kullanıyorsunuz? Hesaplar kimin adına ve numaraları ne?

  • Örgüt adına sizin kullandığınız ya da örgütün kullandığı hangi bankalar? Siz bankada kiminle iş yapıyorsunuz? Banka yetkililerin yasadışı faaliyetin farkındalar mı?

  • Örgüt tarafından ya da örgüt adına sizin tarafınızdan hisse senedi, mal veya gayrimenkul broker kullanılıyor mu?

  • Bot, uçak ve otomobilin de içinde olduğu hangi iş veya mallar sizin tarafınızdan örgüt adına ya da örgüt tarafından kullanılıyor?

  • Örgüt üyeleri kendi adına servet edinebilir mi? Ya da örgütünüz başka birinin adına saklı servet mi ediniyor? Ya da emanete mi? (Güvenilir birinin adına)

  • Örgüt üyeleri, tarafından başka hangi varlıklar ediniliyor?

  • Bu varlıklar nerelerde bulunuyor?

  • Herhangi bir örgüt malı veya işi için bir acenta, memur veya emanetçi var mı? Kim bunlar?

  • Örgütün yabancı ülkelerdeki birisiyle iş bağlantısı var mı? (Bir yabancı sahipli/yabancılar tarafından çalıştırılan şirket veya yabancı banka ile)

  • Örgütün paralarını korumak için ya da gelir yaratmak için ne çeşit iş düzenlemeleri kullanılıyor? Bunlar nerede bulunuyor?

  • Örgütün karlarını yatırıma dönüştürdüğü ya da sakladığı, transfer ettiği, akladığı karmaşık metodlar var mı? Bunlar kıymetli taş, yarış atları, altın, az bulunur şirketler veya diğer nadir bulunur varlıkları oluyorlar mı? Eğer böyleyse düzenlemeleri kim yapıyor? Bu varlıkları kim idare ediyor?

  • Örgüt tarafından ne çeşit kayıtlar ve defterler saklanıyor? Kim saklıyor?

  • Söyledikleriniz doğrulamak için saklanan kayıtların hangilerini verebilirsiniz?

  • İşlemlerini diğer ülkelerden gelen paralarla yürütüldüğü hiç oldu mu?

  • Hangi hesaba, işe, ülkeye, diğer bir varlığa veya kişiye ne kadar para gideceği kararını kim veriyor? Bunlar varlık transferi sırasında kod isim veya tüzel kişilik ismi kullanıyorlar mı?

  • İşi idare etmek için ne çeşit iletişimler kullanılıyor? (Örneğin, havale paraları, araba veya cep telefonları, kredi kartları, teminat mektupları vb.)

  • Bu işlemlere ilişkin olarak bir rüşvet olayı oldu mu?

  • Kim tarafından ödeniyor? Ne kadar? Ne kadar süre için?

  • Olayın boyutu nedir?

  • Devlet görevlilerine ödenecek para nasıl hareket ettiriliyor? Nakit mi? Kredi mektubu mu? Banka mevduatı mı? Uluslararası çekler mi? Geleneksel yeraltı bankacılık sistemi mi?

  • Devlet görevlileri ile bağlantı kuran kişilerin hepsini tarif ediniz? Bu kişiler suçun işlenmesi faaliyetine de karışıyorlar mı?

  • Devlet görevlileri hangi işyerleri ile bağlantı kuruyorlar?

  • Devlet görevlileri tarafından bağlantı Türkiye’deki veya yabancı bankalarla mı yapılıyor? Hesap bilgilerini verebilir misiniz? Bankayı tarif ediniz.

  • Bu bankalarla ya da şirketlerle bağlantı kuran kişiler hakkında ne biliyorsunuz?

  • Banka yetkilileri yasadışı faaliyetin farkındalar mı?


G. Karapara Aklanması Olaylarının Soruşturulması
Karapara olayları, diplomatik kanallar, yabancı ülkelerin Ülkemizde bulunan irtibat görevlileri, ihbar ve İl Emniyet Müdürlüklerimizden gönderilen karapara suçunun işlendiğine dair bilgi ve belgeler yolu ile Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığına intikal etmektedir.
İl Emniyet Müdürlüklerimiz, karapara olayları ile ilgili gönderilen konuları haricen ve gizlilik içerisinde araştırmakta; adı geçen şahıslar ve şirketlerin mali durumları hakkında detaylı bilgileri toplayarak Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire başkanlığı’na göndermektedirler. İl Emniyet Müdürlüklerimiz karapara aklanması suçunun işlendiğine dair gelen bilgi, belge ve ihbarları veya karapara kapsamındaki suçlardan birisiyle ilgili yürüttükleri tahkikat sırasında şüpheli gördükleri ve karapara bağlantısı ihtimali yüksek olan bir durum ile karşılaştıklarında da, durumu merkeze bildirmektedirler. Bu şekilde elde edilen bilgi ve belgeler, Kaçakçılık ve Organize suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından, Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığına iletilmektedir.
Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı, Daire Başkanlığımızın karaparanın aklanması suçunun tespitine ilişkin talepleri için doğrudan ya da ön inceleme sonucunda gerekli gördüğünde, araştırılması ve incelenmesi amacıyla inceleme elemanlarını görevlendirmekte, ön incelemeye ilişkin işlemler hakkında Cumhuriyet Savcılığına bilgi vermektedir.
Kurul, araştırma ve incelemeler sırasında karaparanın aklanmasına yönelik ciddi bulgu ve emarelerin varlığının tespiti halinde, ilgilinin hak ve alacaklarına tedbir konulması için durumu Cumhuriyet Savcılığına intikal ettirmekte ve zabıta makamları ile işbirliği yaparak 4208 sayılı Kanuna ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun zabt ve aramaya ilişkin hükümlerine göre işlem yapılmasını istemektedir. Kurul, düzenlediği “Araştırma ve İnceleme Raporu”nu da, karapara suçunun işlendiğine dair bilgi ve belgelerle birlikte yetkili ve görevli Cumhuriyet Savcılıklarına intikal ettirmektedir.
H. 1998 Yılında Meydana Gelen Karapara Aklama Suçları
1. Suçun Ortaya Çıkartıldığı Yere Göre Bilgiler
1997 ve 1998 yıllarında işlem yapılan karapara aklama olayları incelendiğinde, suçun meydana geldiği yer bakımından aşağıdaki durum ortaya çıkmaktadır:



YER

YILLARA GÖRE OLAY SAYISI

1997


1998


YABANCI ÜLKE


Almanya

4

2

S.Arabistan

1

1

Romanya

2

-

İsviçre

1

1

KKTC

1

-

Bulgaristan

-

1

TÜRKİYE

İstanbul

-

3

Ankara

2

1

İzmir

-

2

Edirne

4

-

Mardin

-

1

Bingöl

1

-

T O P L A M

16

12


2. Karapara Aklama Yöntemlerine Göre Bilgiler

Son iki yılda karapara aklama olaylarında kullanılan yöntemler ise şöyledir:




YÖNTEM ADI

SAYISI


Para Transferi

11

Araçta Zula

7

Kurye

7

Sahte Fatura

2

T O P L A M

27





3. Devam Eden Soruşturmalar
1998 yılında ortaya çıkartılan kaçakçılık ve organize suç suçlarında, karapara aklama şüphesi bulunan olaylar hakkında Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı’nca gerekli mali incelemenin yapılması amacıyla girişimlerde bulunulmuştur.



Yüklə 148,5 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə