Kaybedenlerin, hayalperestlerin



Yüklə 64,05 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix23.09.2017
ölçüsü64,05 Kb.
#1376


Asilerin,

kaybedenlerin,

hayalperestlerin,

küfürbazların,

günahkârların,

beyaz zencilerin,

aşağı tırmananların,

yola çıkmaktan çekinmeyenlerin,

uçurumdan atlayanların...

dili, sesi



Y e r a l t ı   E d e b i y a t ı . . .


MARQUIS DE SADE: Sade Markisi Donatien Alphonse François, 2 Haziran 1740’ta Paris’te 

Condé Malikânesi’nde doğmuş, 2 Aralık 1814’te Charenton’da ölmüştür. Annesi, Condé pren-

sesinin akrabası ve nedimesi, babası diplomattır. 1754’de orduya katılır. 1763’te ailesinin isteği 

üzerine Paris Parlamentosu başkanının kızıyla evlenir. Birkaç ay sonra sık sık gittiği bir genelev-

de gerçekleştirmeye çalıştığı isteklerinden ötürü, kralın emriyle hapse atılır. Hapisten karısının 

yardımıyla kurtulur ve şatosuna sığınır. Burada, bir rahibe olan baldızıyla ilişki kurması ve neden 

olduğu birçok olay, 1777’de Vincennes Kalesi’ne hapsedilmesine yol açar. Kalede düşüncelerini 

yazıya döker. 1789 Fransız Devrimi sırasında Charenton fiifayurdu’na gönderilir. Ertesi yıl bir-

çok tutukluyla birlikte serbest bırakılır.

Kendisi de bir soylu olmakla birlikte, soylu sınıfının değerlerine karşı olması sebebiyle, Devrim 

yöneticilerince 1792’de Paris’te bir bölgenin sorgu yargıçlığına getirilir. Ancak, erdem adına 

insanların giyotine gönderilmesine şiddetle karşı çıkmakta; yargıçlık kurumunu da benimse-

memektedir. 1794’te hapisten çıkınca yoksul bir yaşam sürmeye başlar. 1801’de Napoléon’a 

karşı yazılar yazdığı gerekçesiyle yeniden hapsedilir. 1803’te de Charenton’da bir tımarhaneye 

yollanır. Burada birkaç yıl boyunca oyunlar sahneler. Ölümünden sonra adı unutturulmak istenir; 

ancak yapıtları gizlice okunmaktadır. Gene de ülkesinde ilk kez 20. yüzyılda, Apollinaire’in 

çabalarıyla edebiyat alanında ciddi biçimde ele alınır.

Sade, toplumdışılığı seçmiş, bunu savunmuş bir yazardır. Yaşamında ve yapıtlarında gözlenen 

erotizmin ardında, tanrıtanımaz ve anarşist bir dünya görüşü yatar. Edimlerinin ve fantezileri-

nin suç sayılması, ona göre yersizdir. Çünkü suç, toplumsal bir değerdir. Bu nedenle, erdemi 

yüceltmek anlamsızdır. Bugün suç sayılan bir edimin yüceltildiği bir toplum düşlemek ise 

olanaksızı istemek değildir. Sade’ın Tanrı’sı doğadır. Ona göre tek suç, doğaya karşı işlenen 

suçtur. İdeal toplum yalnızca doğa yasalarının egemen olduğu toplumdur. Kötülüğün egemen 

olduğu “doğal durum” insanların kendilerini savunmak için toplumsal bir sözleşme yapmaları, 

yasalar koymaları, özgürlüklerinden vazgeçmeleri anlamına gelir. Çünkü toplumla bireyin 

çıkarları birbirine karşıdır. Birey, kendi hakkını kendi arayabilmeli, gerekirse saldırgan ve kötü 

olarak, “kötü” doğayı karşısına almalıdır. Böylece doğayla uyum sağlamış olur. İnsan, bir kez 

doğa tarafından yaratıldıktan sonra, onun egemenliğinden kurtulur. Önemli olan, bu özgürlüğün 

bilincine varabilmektir.

Sade’a göre suç ve kötülük, her türlü zevkin kaynağıdır. Bunun için kutsal değerlere saldırmak-

tan ve onları erotizmine konu etmekten kaçınmamıştır. Çirkinlik ve bayağılığı da erotizmden ayrı 

düşünmez. Cinsellik, bir insanı tanımanın en kesin yoludur. Acı, en güçlü duygu olduğundan, 

Sade cinsel doyumu da bedensel ve psikolojik acıyla birlikte düşünür. Öznenin, nesnesine acı 

çektirenin kendisi olduğunu bilmesi, onun kötülüğünü ve egemenliğini duyumsayarak doyuma 

ulaşmasını sağlar. Bu düşünce dizisi, acı çektirmekten zevk almanın, Sadizm (Sade’cılık) olarak 

adlandırılmasına yol açmıştır.

Sade bugün edebiyatta erotizmin en güçlü temsilcilerinden sayılmaktadır. Bunun da ötesinde, 

genel çizgisinin dışında kalmakla birlikte, onu Aydınlanma Çağı’nın en önemli düşünürlerinden 

biri olarak değerlendirenler ve insan doğasını, her türlü sınırlamadan bağımsız, en yalın biçimde 

tanıma çabasıyla psikanalizin ve cinsel psikopatalojinin öncüsü olarak görenler de vardır.

Yazarın başlıca yapıtları şunlardır: 

Justine ou les Malheurs de la Vertu (1791) [Justine ya da 

Erdemin Felaketleri, Çev. Birsel Uzma, Çiviyazıları Yayınları, 2000]; Opusules politiques 

(1791-1793) [Siyasal Yapıtçıklar];



 Aline et Valcour ou le roman philosophique (1795) [Aline 

ve Valcour ya da Felsefi Roman]; 



La nouvelle Justine ou les malheurs de la vertu, suivi de 

l’histoire de Juliette sa soeur (1797) [Yeni Justine ya da Erdemin Bedbahtlıkları, Kızkardeşi 

Juliette’in Öyküsüyle]; 



Extiern ou les malbeurs du libertinage (oyun, 1800) [Extiern ya da 

İnançsızlığın Bedbahtlıkları]; 



Dialogue entre un prêtre et un moribond, (ö.s., 1926) [Bir Papazla 

Ölü Döşeğindeki Bir Adam Arasındaki Konuşma]; 



Les 120 journées de Sodôme ou l’école 

de libertinage, (ö.s., 1931-1934) [Sodom’un 120 Günü ya da İnançsızlık Okulu, Çev. Birsel 

Uzma, Çiviyazıları Yayınları, 2000]; 



Le Crimes de L’Amour (1800) [Aşkın Suçları, Çev: Cemal 

Süreya, Say Yayınları, 2003]; 



Juliette [Türkçe’ye üç kitap halinde çevrilmiştir: Birinci Kitap 



Erdemsizlige Övgü, İkinci Kitap - Suç Kardeşliği, Üçüncü Kitap - İhtirasın Nirvanası, Çev. 

Münire Yılmaer, Çiviyazıları Yayınları, 2003-2004] ve 

Discours Contre Dieu [Tanrıya Karşı 

Söylev, Çev. Işık Ergüden, Versus Kitap, 2009].



Ayrıntı Yayınları

 

Yeraltı Edebiyatı



Y a t a k   O d a s ı n d a   F e l s e f e

M a r q u i s   d e   S a d e


Ayrıntı: 350

 

Yeraltı Edebiyatı Dizisi: 4

Yatak Odasında Felsefe

ya da Ahlâksız Eğitmenler



 

Marquis de Sade

Kitabın Özgün Adı



 

La Philosophie dans le boudoir

Fransızca’dan Çeviren



 

Kerim Sadî

Yayıma Hazırlayan



 

Olgun Soyluer

Bu çevirinin yayım hakları

 

Ayrıntı Yayınları’na aittir.

Kapak İllüstrasyonu



 

Sevinç Altan

Kapak Düzeni



 

Deniz Çelikoğlu

Düzelti


 

Fadıl Kaya

Baskı ve Cilt



 

Kayhan Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti

 

Davutpaşa Cad. Güven San. Sit. C Blok No.: 244

 

Topkapı/İst. Tel.: (0212) 612 31 85

 

Sertifika No: 12156

Birinci Basım   2002

İkinci Basım   2005

Üçüncü Basım   2007

Dördüncü Basım 2009

Beşinci Basım 2011

Altıncı Basım 2012

Yedinci Basım 2013

 

Baskı Adedi   2000

ISBN 978-975-539-346-9

Sertifika No.: 10704

AYRINTI YAYINLARI

Basım Dağıtım Tic. San. ve Ltd. Şti.

Hobyar Mah. Cemal Nadir Sok. No: 3 Cağaloğlu - İstanbul

Tel.: (0212) 512 15 00 Fax: (0212) 512 15 11

www.ayrintiyayinlari.com.tr   &   info@ayrintiyayinlari.com.tr




Ya t a k   O d a s ı n d a   F e l s e f e

M a r q u i s   d e   S a d e

Ayr›nt› Yay›nlar›

Yeralt› Edebiyat›




Y E R A L T I   E D E B İ Y A T I   D İ Z İ S İ

DÖVÜfi KULÜBÜ



Chuck Palahniuk

EfiİKTEKİLER



Philippe Djian

SON SÜRGÜN



Dragan Babic

ACEMİ PEZEVENK



Ola Bauer

TAVANDAKİ KUKLA



Ingvar Ambjörnsen

GÖNÜLLÜ SÜRGÜN

Suerte

Claude Lucas

EROJEN BÖLGE



Philippe Djian

KOZMİK HAYDUTLAR



A.C. Weisbecker

HAYRAN OLUNASI 

CASANOVA

Philippe Sollers

GÖSTERİ PEYGAMBERİ



Chuck Palahniuk

KUZEY GÖZCÜSÜ



Ola Bauer

İSİS


Tristian Hawkins

TIKANMA


Chuck Palahniuk

HIRSIZIN GÜNLÜ⁄Ü



Jean Genet

DENİZCİ


Jean Genet

FLAMENKO’NUN İZİNDE

Duende

Jason Webster

ODA HİZMETÇİSİNİN 

GÜNLÜ⁄Ü

Octave Mirbeau

GÖRÜNMEZ CANAVARLAR



Chuck Palahniuk 

ADSIZ DEVLER



Pascal Bruckner 

ANNEM


Georges Bataille

ÇARPIfiMA


J.G. Ballard

MELEKLER


Denis Johnson

FAHİfiE


Nelly Arcan

KAÇAKLAR VE MÜLTECİLER



Chuck Palahniuk

CENNETTE BİR GÜN DAHA



Eddie Little

SEVDALI TUTSAK



Jean Genet

YALANIN ERDEMİ



Joachim Zelter

İSA’NIN O⁄LU



Denis Johnson

UYKU


Annelies Verbeke

GÜNCE


Chuck Palahniuk

ARA BÖLGE



William S. Burroughs

BEYAZ ZENCİLER



Ingvar Ambjörnsen

BALKON


Jean Genet

AMERİKA MEKTUPLARI



Joachim Zelter

NİNNİ


Chuck Palahniuk

İfiKENCE BAHÇESİ



Octave Mirbeau

BETTY BLUE



Philippe Djian

SIKIGÖZETİM



Jean Genet

PARAVANLAR



Jean Genet

YOLDA


Jack Kerouac

ERSKİNE’NİN KUTUSU



Kym Lloyd

BROOKLYN’E SON ÇIKIfi



Hubert Selby Jr.

CENAZE MERASİMİ



Jean Genet

TEKİNSİZ


Chuck Palahniuk

YOLDA


Jack Kerouac

LANETL‹LER‹N SAÇ ST‹L‹



Joe Meno

ZEN KAÇIKLARI



Jack Kerouac

YERALTISAKİNLERİ



Jack Kerouac

ÇARPIŞMA PARTİSİ



Chuck Palahniuk

BİR DÜŞ İÇİN AĞIT



Hubert Selby Jr.

SUÇLULUK KİTABI



Kym Lloyd

BÜYÜK MAYMUNLAR



Will Self


İçindekiler

İnançsız hovardalara; Libertenlere

9

Genç bayanların



eğitimini amaçlayan diyaloglar

I

Madam de Saint-Ange, Mirvel fiövalyesi

13

II



Madam de Saint-Ange, Eugénie

21



III

Madam de Saint-Ange, Eugénie, Dolmancé

23

IV



Madam de Saint-Ange, Eugénie, Dolmancé, Mirvel fiövalyesi

83

V



Dolmancé, fiövalye, Augustin, Eugénie, Madam de Saint-Ange

90

Fransızlar,



Cumhuriyetçi olmak istiyorsanız biraz daha çabalayın

118


VI

Madam de Saint-Ange, Eugénie, fiövalye

171


VII

Madam de Saint-Ange, Eugénie, fiövalye,

Augustin, Dolmancé, Madam de Mistival

174



İnançsız hovardalara; Libertenlere

Bilumum yaş ve cinsiyetten şehvetperestler; bu kitabı yalnızca 

sizlere armağan ediyorum: Bu kitaptaki ilkelerle beslenin, sizin 

tutkularınızın destekçisidir onlar. Sevimsiz, duygusuz, kişiliksiz ve 

dalkavuk ahlâkçıların sizi korkuttukları bu tutkular, doğanın insanı 

eriştirmek istediği yere ulaştırmada kullandığı araçlardan başka bir 

şey değildir; tadına doyum olmaz bu tutkulardan başkasına kulak 

vermeyin; sizi mutluluğa yalnızca bu tutkuların sesleri götürebilir.

fiehvetli kadınlar; şehvetperest Saint-Ange size örnek olsun! 

Onun tüm yaşamı boyunca bağlı kaldığı ilahi zevk yasalarına karşı 

duran ne varsa siz de onun gibi küçümseyin!

Hayali bir erdemin ve tiksinti verici bir dinin tehlikeli ve saçma 

sapan bağları içinde uzun zamandır kapalı tutulan genç kızlar; 

9



cesur Eugénie’yi taklit edin! Sersem ana babalarınızın kafalarınıza 

kazıdığı gülünç davranış kurallarının tümünü, tüm öğütleri siz de 

Eugénie gibi bir çırpıda yok edin, ayaklarınız altına alıp çiğneyin!

Ve sizler, pek kibar hovardalar; siz ki, gençliğinizden beri, kendi 

arzularınızdan başka fren, heveslerinizden başka yasa bilmediniz, 

kinik, hayasız Dolmancé size örnek olsun! Siz de onun gibi şehvetin 

sizin için hazırladığı çiçekli yolların tümünden geçmek istiyorsanız 

onun kadar ileri gidin; siz de onun ekolüne katılın ve bu hüzün dolu 

evrene kendisine rağmen fırlatılıp atılmış, insan denen bu zavallı 

yaratığın, ancak zevklerinin ve fantezilerinin alanını genişleterek, 

şehveti için her şeyi feda ederek yaşamın dikenleri üzerinden birkaç 

gül derlemeyi başarabileceğine inanın.

10



Genç bayanların eğitimini amaçlayan

diyaloglar



Birinci Diyalog

Madam de Saint-Ange,

Mirvel fiövalyesi

MADAM DE SAINT-ANGE

: Merhaba kardeşim. Mösyö Dolmancé 

nerede?


fiÖVALYE

: Saat tam dörtte gelecek, yemeği de yedide yiyece-

ğiz; gördüğün gibi, çene çalacak çok vaktimiz olacak.

MADAM DE SAINT-ANGE

: Biliyor musun, kardeşim, bugün için 

tasarladığımız tüm müstehcen planlar ve bende merak uyandıran 

şeyler hakkında biraz pişmanlık duyuyorum. Aslında dostum, sen 

çok hoşgörülü, çok anlayışlısın, bense aklı başında olmaya kendimi 

ne kadar zorlasam, şu lanetli kafam o kadar tahrik oluyor ve tam 

bir hovarda oluyorum: Benden kolayca vazgeçiyorsun, bu ise beni 

iyice mahvediyor... Yirmi altı yaşında artık sofu bir kadın olmam 

gerekirdi; oysa ki hâlâ kadınların en taşkını, en sefihi benim... Hayal 

13



ettiğim şeyleri, yapmak istediğim şeyleri aklınıza bile getiremezsi-

niz dostum. Kadınlarla yetinmenin beni akıllı, uslu kılacağını hayal 

ediyordum;  ... cinsel organımda yoğunlaşan arzuların artık sizin 

organınıza yönelmeyeceğini hayal ediyordum; boş hayalmiş bu dos-

tum; kendimi yoksun bırakmak istediğim zevkler ruhumda büyük 

bir şiddetle boy gösterdiler ve anladım ki insan benim gibi hovarda-

lık için doğmuşsa eğer kendini frenlemeyi boşuna hayal etmemeli: 

Ateşli arzular bu frenleri çarçabuk parçalar. Sonuçta, dostum, ben 

amfibi bir hayvanım; her şeyi seviyorum, her şey beni eğlendiriyor, 

tüm türleri birleştirmek istiyorum; ama, itiraf et kardeşim, şu tuhaf 

Dolmancé’yi tanımayı istemek benim için tam bir zirzopluk olmaz 

mı?  O ki, senin dediğine göre, ömründe hiçbir kadınla ahlâka 

uygun ilişki kuramamış biri, o ki ilkece bir sodomist ve yalnızca 

kendi cinsine tapmakla kalmıyor, bizim cinse bile ancak erkekler 

için kullanmayı alışkanlık haline getirdiği, pek sevdiği cilvelerle 

yaklaşıyor. Görüyorsun kardeşim, benim tuhaf fantezim bu işte: 

Bu yeni Jupiter’in Ganymède’i olmak istiyorum, onun hazlarından, 

sefihliklerinden yararlanmak, zevk almak istiyorum, onun günahla-

rının kurbanı olmak istiyorum: şimdiye kadar, biliyorsun, kendimi 

bu şekilde yalnızca sana teslim ettim, o da minnet gereği, ya da bana 

bu şekilde davranmak için para alarak, yalnızca çıkar için kendini 

bu işe veren adamlarımdan birine; bugün ise artık ne minnet ne de 

heves için, yalnızca zevk için böyle davranacağım... Beni köleleş-

tirmiş olan yöntemlerle bu tuhaf manyaklığa bağlayacak olanlar 

arasında akıl almaz bir farklılık görüyorum ve bunu anlamak isti-

yorum. fiu senin Dolmancé’yi tarif et bana, yalvarırım, tarif et ki o 

gelmeden önce kafamda iyice oturtayım; biliyorsun, geçen gün bir 

evde rastlamıştım ona, yalnızca birkaç dakika birlikte olmuştuk.

fiÖVALYE

: Kardeşim, bu Dolmancé otuz altı yaşında biri; uzun 



boylu, çok hoş bir yüzü var, gözleri yaşam dolu ve nükteli, ama 

yüz hatlarından ister istemez biraz sertlik ve kötülük okunuyor; inci 

gibi dişli, vücudunda ve görünümünde sezilen hafif yumuşaklık 

ve rehavet, kuşkusuz sık sık kadınsı havalara bürünme alışkanlığı 

olduğundandır; aşırı kibar, tatlı bir sesi var, pek yetenekli ve özel-

likle de felsefe dolu bir zekâsı var.

14



MADAM DE SAINT-ANGE

: Tanrı’ya inanmıyordur umarım.

fiÖVALYE

: Hıh! Söylediğin söze bak! En meşhur dinsizdir o, 



ahlâksızın dik âlâsıdır... Oh! Ahlâk bozukluğunun en eksiksizi ve 

en mükemmeli ondadır, dünyada ondan daha kötü yürekli, daha 

vicdansız ve hergele birini bulamazsın.

MADAM DE SAINT-ANGE

: Tüm bunlar beni nasıl da kızıştırı-

yor! Bu adama bayılacağım, delireceğim onun için. Peki ya zevk-

leri, kardeşim?

fiÖVALYE


: Onları biliyorsun; Sodom zevklerine hem aktif 

olarak hem de pasif olarak baygındır; zevk almak için yalnızca 

erkeklerden hoşlanır, yine de kimi zaman kadınları tecrübe etmeye 

rıza gösterse de, bunun tek koşulu onun cinsiyetine geçmekten yete-

rince hoşnut kalmalarıdır. Ona senden söz ettim, senin eğilimlerin 

konusunda onu uyardım; kabul etti ve o da pazarlık şartları konu-

sunda seni uyardı.  Söylemedi deme kardeşim, eğer onu başka şeye 

zorlamak istersen seni kesin olarak reddedecektir: “Kız kardeşinizle 

yapmaya rıza göstereceğim şey,” dedi, “başıbozuk bir sefahattir... 

bir çılgınlıktır, bunlar insanı ancak ender olarak ve çok fazla önlem 

alınırsa kirletir.”

MADAM DE SAINT-ANGE



Kirlenmek!... önlemler!... Bu kibar 

insanların dilini delicesine seviyorum! Biz kadınlar arasında da 

kendimize özgü sözcüklerimiz vardır, bu sözcükler gibi onlar da 

genel kabul gören âdet ve alışkanlıklara bağlı olmayan her şeye 

karşı duyulan derin dehşetin kanıtıdır... Peki, söyle bana dostum, 

sana sahip oldu mu? Bu pek hoş yüzünle ve yirmili yaşlarınla, sanı-

yorum, böyle bir adamı kendine kul köle edebilirsin!

fiÖVALYE


: Onunla yaşadığım çılgınlıkları senden gizleyecek 

değilim: Onları kınamayacak kadar zekisin. Aslında kadınları seve-

rim ben ve ancak kibar bir adam beni zorlarsa bu tuhaf zevklere 

teslim olurum. O zaman da yapmayacağım şey yoktur. Bu tür tek-

liflerde bulunanlara dayak atmak gerektiğini bizim genç haytalara 

inandırmış o gülünç kurum, kasıntı hal bende yoktur; insan kendi 

zevklerine hâkim olabilir mi? Tuhaf zevkleri olanlar için hayıflana-

biliriz ama onlara asla hakaret etmemeli: Onların kusuru doğanın 

kusurudur; bizim ister çarpık çurpuk olsun ister sağlam temelli, 

15



doğuştan gelen zevklerimizden farklı zevklerle dünyaya gelmiş 

olmaktan da onlar sorumlu değildir. Hem sizden zevk alma arzusu-

nu size açan bir insan hoş olmayan bir şey mi söylemiş olur size? 

Kuşkusuz hayır; o size kompliman yapmaktadır; o halde ona niçin 

hakaretlerle ya da küfürlerle cevap verelim? Yalnızca salaklar böyle 

düşünebilir; aklı başında biri bu konuda asla benden farklı şeyler 

söylemez, ama, haklarına saldırma iddiasında olanları her zaman 

kıskanan kadınlar tarafından zor durumda bırakıldıklarından kendi-

lerini bu sıradan hakların Don Quichotte’ları sanan ve oynaşmaya 

uygun bulunduklarının itiraf edilmesini kendilerinin kusuru olarak 

gören beş para etmez salaklarla doludur dünya.

MADAM DE SAINT-ANGE

: Ah! Dostum, sik beni! Başka türlü 

düşünseydin benim kardeşim olamazdın zaten; ama biraz daha 

ayrıntı, yalvarırım, hem bu adamın fiziğini anlat hem de seninle 

nasıl oynaştığını.

fiÖVALYE

: Mösyö Dolmancé koca organlı dostlarımdan birinin 



rahle-i tedrisatından geçmişti, biliyorsun benimki de kocamandır; 

Dolmancé, kendisi ile birlikte beni de bir akşam yemeğine davet 

etmesi için Marki de V...’nin aklını çeldi. Yemekte benimkini 

teşhir etmem gerekti; önce sanki meraktandı; sonra, pek güzel 

bir kıç önüme getirildiğinde ve yararlanmam için rica edildiğinde 

anladım ki bu incelemenin tek gayesi zevkti. Teşebbüsün tüm zor-

lukları hakkında Dolmancé’yi uyardım; hiçbir şey onu ürkütmedi. 

“Koçbaşı sınavına hazırım,” dedi bana, “size sunduğum kıçı zım-

balayacak erkeklerin en ürküncü olma şerefine siz nail olmayacak-

sınız!” Marki yanımızdaydı; ikimizin de sere serpe ortaya attığımız 

her şeyi kurcalayarak, elleyerek, öperek bizleri yüreklendiriyordu. 

Ben kendimi sunmuştum... En azından birkaç perdah geçmek, 

hazırlamak istiyordum: “Aman kendinize dikkat edin!” dedi bana 

Marki, “Dolmancé’nin sizden beklediği heyecanların yarısını alıp 

götürüyorsunuz; kendisinin perişan edilmesini istiyor... yırtılmak 

istiyor.” “Tatmin olacak!” dedim ben de, dipsiz çukura körlemesi-

ne dalarak... Belki de çok zahmet çektiğimi sanıyorsun, kardeşim, 

öyle mi?... sözü bile edilmez; benim babafingo, tüm haşmetiyle, 



ben farkına bile varmadan kayboldu gitti ve herifçioğlu hissetmeye 

16

Yüklə 64,05 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə