La libre belgique: TÜRKİye avrupali midir



Yüklə 27,5 Kb.
tarix08.09.2018
ölçüsü27,5 Kb.
#67698

LA LIBRE BELGIQUE: "TÜRKİYE AVRUPALI MIDIR?"
BRÜKSEL, 06/12(BYE)--- Tirajı günde 50 bin olan La

Libre Belgique gazetesinin 4 Ocak 2003 tarihli sayısında,

Marquis de Trazegnies imzasıyla ve yukarıdaki başlık

altında yer alan makalenin özet çevirisi şöyledir:


Geçmişte Dreyfus Davası'nda olduğu gibi, şu

günlerde de Türkiye'nin Avrupalılığı, akşam yemeği

konuşmalarının başlıca tartışma konusu oldu. Herkes

bir noktada hemfikir: Türkiye'nin üyeliği AB'ye yeni

bir boyut verecektir. "Viyana Kongresi Avrupa'sı"

çöktüğü zaman da aynı şeylerin söylendiğini unutmuş

gözüken Valery Giscard d'Estaing, "Bu, Avrupa'nın sonu

olur" diyor. Zaten "kurucu babalarımızdan" hiçbiri,

İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'yı harekete

geçiren bu meşhur akımı tanımlamamıştır.

İnsanların çoğu, Rönesans'a kadar, Orta Çağ'dan kalan

mantığın Osmanlı sultanları tarafından benimsendiğini

bilmiyor. Türklerin de Avrupa ideolojisi vardı. Tarihçi

Jean Delumeau, "Batının Korkusu" adlı kitabında Türklerden

duyulan korkuyu güzel tanımlıyor. Türkler, köktendincilik

olmadan İslam'ı, çok geç benimsediler. Ancak sürekli

genişlemeleri, istilacı bir din imajı yarattı. Ama,

ne Türk aşırı solu ne de Türk aşırı sağı dinden

esinlenmiştir.

Türk kültürünün siyasal gerçekçiliği, Avrupa'da

tanınandan daha büyük bir dini tolerans tanıdı. 1492

yılında İspanya'dan atılan Musevilerin nereye gittiklerini

sanıyorsunuz? Tabii ki Konstantinopol'e. Bir İspanya

kralının, bir cami yaptırmasını düşünebiliyor musunuz?

Oysa İkinci Mehmet, Rum Ortodoks annesi için küçük bir

kilise yaptırmıştır. Tüm bunlar, günümüzde hala önyargılı

olduğumuzu kanıtlıyor.

Hiç bir uygarlık, Batı modelini benimsemek için bu

kadar reform yapmadı. Bu süreç Üçüncü Ahmet zamanında

başladı. Ancak zirveye Tanzimat Dönemi'nde varıldı. Bu

devrim, büyük güçlerin (İngiltere, Fransa, Avusturya ve

Rusya) kadavrayı daha iyi paylaşabilmek için, "hasta adamı"

dondurmaya karar vermeleriyle başarısızlığa uğradı. Belçika

Anayasası'ndan esinlenen ve imparatorluğun Balkanlar'daki

topraklarına ve Hristiyan vatandaşlarına bağımsızlık

veren 1876 Anayasası bile, San Stefano Antlaşması ile

öldürüldü. İslam'ın kollarına atılan İkinci Abdülhamit,

selametini milliyetçi ve Müslüman bir devlet yapısı ile

sağladı.

Ermeni katliamını ise, 1909 yılında iktidarı ele

geçiren aşırı sağcı devrimci Jön Türklere borçluyuz.

Ardından, Mustafa Kemal'in otoriter reformları, tarihin

en büyük batılılaşmasını oluşturdu. Batı ile eşit olmak

için bu kadar ileri giden başka bir ulus var mıdır?

Türklerin ırkdaşlarımız olduğunu da unutmamak gerekir.

Bugünkü Türklerin çoğunluğu, daha sonra "Yunan mucizesini"

yani bizim Batı uygarlığımızı oluşturacak olan Hititlerin

ve Frigyalıların Anadolu'da kurdukları kentlerin

mirascılarıdır. Bu muhteşem ve cesur halkın, yüzyıllar

boyunca rakibimiz olsa da barış olduğunda eski düşmanları

ile en iyi dost oldukları herkesçe bilinir. Fransız-Alman

ekseni nasıl bugünkü Avrupa'nın temel direği olduysa,

Fransız-İngiliz ekseni de bir zamanlar Alman

saldırganlığına karşı bir silah olmamış mıydı? Ataları

Haçlı Seferleri sırasında Türkler tarafından öldürülen

bu yazının yazarı, bunları iyi biliyor.

Bugünkü Türkiye de Mustafa Kemal döneminde olduğu

gibi büyük cesaretle reformlar gerçekleştiriyor.

Avrupamıza, laiklik, demokrasi ve İslam ile barışmak

için eşi bulunmaz bir olanak sağlayan büyük bir ülke.

Giscard'ın istediği gibi ufuğunda eski kilise çanlarının

bulunduğu bir tüketim sistemi mi, yoksa Amerikan

uygarlığına karşı çıkabilecek ve tarihini yapılandıran

halkların "ortak evinden" oluşan bir Avrupa mı istiyoruz?

Böyle bir Avrupa'yı, bir gün AB üyesi olmasalar bile,

Avrupa'nın demokratik sistemini örnek alıp AB'yi

"Hristiyan kulübü" olarak adlandırmaya son vereceklerdir.

Eski imparatorluk geçmişi, Avrupa, Orta Doğu ve Orta

Asya arasındaki kavşak rolü ile bu boyutu ve bizde eksik

olan jeopolitik dinamizmi sadece Türkiye sağlayabilir.

Bu ülkeyi dışlarsak, Asya'ya karşı bir duvar örmüş ve

kaosu kendi sınırlarımıza yerleştirmiş oluruz. Ama,

kabul edersek ve kalıcı bir demokrasinin yerleşmesine

yardımcı olursak, tüm eski dünyayı istikrara kavuşturmuş



oluruz.
Yüklə 27,5 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə