Microsoft PowerPoint Periferik sinir sistemi2013. ppt [Uyumluluk Modu]



Yüklə 107,71 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix10.11.2017
ölçüsü107,71 Kb.
#9429


PERİFERİK SİNİR SİSTEMİ 

FİZYOLOJİSİ


Sinir sistemi; 

• hareket etme, 

• konuşma ve 

• vücudumuzdaki milyonlarca hücrenin 

koordineli bir şekilde çalışmasını 

sağlayan iç haberleşme yoludur. 

• Bu nedenle, sinir sistemi hemostasizin 

(iç denge) devam ettirilmesinde kritik bir 

rol oynar.



• Sinir sistemi organizmanın yaşadığı çevreye 

(ısı, ışık, atmosfer basıncı değişiklikleri vb.) 

adaptasyonunu sağlar. 

• Bunu endokrin sistemle birlikte diğer 

sistemlerin faaliyetlerini kontrol ederek 

düzenler.

• Sinir sistemi bu etkilerini 

HIZLI

ve 


KISA

süreli 


düzenlerken, Endokrin sistem 

YAVAŞ

ve 


UZUN

süreli düzenler.




Sinir dokusu nöronlar ve glial hücrelerden 

oluşur. 

SİNİR DOKUSU


• Sinir Sisteminde 100 milyar kadar Nöron (sinir 

sisteminin fonksiyonel ünitesi), bunun 10-50 

katı kadar da Glial (destek) hücre bulunur.

• Nöronlar(sinir hücreleri) uyarı doğurma ve 

iletme özelliğine sahiptir. 

• Glial hücreler(Nöroglialar) ise, sinir sisteminin 

destek ve bağ dokusunu oluşturur, periferik 

ve santral sinir sisteminde akson etrafındaki 

myelin kılıfı yapar, artık maddelerin fagositozu 

ve iyon dengelerinin korunmasında rol oynar.




• Periferik sinirlerin glial hücreleri schwann 

hücreleridir. Bunlar, periferik aksonlarda miyelin kılıfı 

oluşturur ve gerektiğinde artık maddelerin 

fagositozunu yapar.

• Merkezi sinir sisteminde glial hücreler ise başlıca;

1) Oligodendrogliositler 

2) Astrositler

3) Mikroglialar

4) Ependimal hücreleridir.





Solda, periferik sinir 

sisteminde (P.S.S.) 

miyelin kılıfı yapan 

Schwann hücreleri 

görülüyor.

Sağda ise beyin ve 

omurilikten oluşan 

olan merkezi sinir 

sisteminde (M.S.S.) 

miyelin kılıfı yapan 

oligondendroglia 

hücreleri görülmekte.





SİNİR SİSTEMİNİN 

ORGANİZASYONU 

• Sinir sistemi anatomik yerleşimleri 

açısından 



merkezi sinir sistemi (MSS) 

ve 


periferik sinir sistemi (PSS)

; işlevsel 

yönden ise 

somatik sinir sistemi 

ve 


otonom sinir sistemi 

şeklinde 

gruplandırılır. 

• MSS                  Beyin ve medulla spinalis 

• PSS                    Kranyal ve spinal 

sinirlerden oluşur. 






• Sinir sisteminin periferik bölümü beyin ve 

omurilik dışındaki diğer sinir hücreleri ve 

tellerinden oluşur.

• Beyinde benzer fonksiyonları olan nöronların 

bir araya gelmesiyle oluşan topluluğa 

nukleus

denir. 


• Periferik sinir sistemindeki nöron 

topluluklarına ise gangliyon denir.




NÖRON

• Sinir hücresine 



nöron

adı 


verilir.

• Soma, dendrit 



ve akson 

olmak 


üzere üçe 

ayrılır. 




Nöronlar

• Sinir sistemi kontrol edici ve düzenleyici görevini, özel yapıda 

uyarılabilme ve uyarıları iletebilme yeteneğindeki nöronlar ile 

gerçekleştirmektedir. 

• Uyarıları çeşitli uzaklıklara taşıyabilen sinir hücreleri, 

büyüklüklerinin değişiklik göstermesine karşın, hemen hepsi 

yapısal olarak belli karakteristik özellikleri paylaşırlar.

• Bütün nöronlar; nükleus, sitoplazma ve hücre organellerini 

içeren bir hücre gövdesi (soma) ile bu hücre gövdesinden çıkan 

ve nörit adı verilen uzantılardan oluşur.

• Soma, nukleus ve nukleolusu içeren esas hücre bölümüdür, 

hücre gövdesidir. 

• Somadan çıkan Nöritler sitoplazmik uzantılar olup, hücre zarı ile 

çevrilidirler.




• Nöritler, uyarıyı taşıdıkları yöne bağlı olarak akson ve dentrit 

olmak üzere ikiye ayrılırlar. 

• Dendritler somadan çıkan dallanmalar olup uyarıları nöronlara 

iletir. Bu uzantılar reseptör görevi yaparlar, başka sinirlerden 

gelen uyarıları alırlar. 

• Dentritler uyarıyı hücre gövdesine doğru, akson ise uyarıyı 

hücre gövdesinden alıp uzağa taşımaktadır. 

• Dentritler ve soma impulsun doğduğu yer, akson ise iletildiği yer 

olmaktadır. 

• Dentritler bir ve birden fazla sayıda olabilirken her sinir 

hücresinin bir adet aksonu bulunur ve aksonların uzunluğu 

birkaç mikrondan 1m.’ye kadar değişebilir. 





• Aksonlar, Hücre gövdesinde oluşan uyarıları ve sentezlenen 

maddeleri diğer nöronlara veya efektör organlara (örneğin kas) 

taşıyan ince uzun uzantıdır.

• Aksonun dış yüzeyi ince bir membran olan 



aksolemma

ile 


sarılmıştır. Aksolemmanın üzerinde lipoid yapıda bir kılıf içeren 

aksonlar, 



miyelinli akson 

adını alır.

• Aksonlar, akson yumruları veya sinaptik yumrular adı verilen ve 

içerisinde bol miktarda veziküller içeren çok sayıda düğme 

şeklindeki (

sinaptik düğümler) 

oluşumlarla sonlanırlar.

• Veziküller içinde nörotransmitter olarak tanımlanan ve bir 

nöronda aksiyon potansiyeli olarak taşınan bilginin, diğer bir 

nörona aktarılmasına aracılık eden moleküller bulunmaktadır.



şekil1



• Bazı nöronların aksonlarında glia hücreleri 

tarafından oluşturulan myelin kılıf bulunur. 

• Bu nöronlara myelinli nöronlar denmektedir.

• Myelin kılıf aksonun etrafını ranvier boğumları 

adı verilen kesintili oluşumlarla çevreler ve 

son derece önemli 2 görevi vardır.

• Bunlardan biri aksiyon potansiyelinin akson 

boyunca son derece hızla yayılmasını 

sağlamak. 

• Diğeri aksonu çevre nöronların uyarılarından 

etkilenmesini önlemek amacı ile izole etmektir.



• Myelinli nöronlarda aksiyon potansiyeli bir ranvier 

boğumundan diğerine sıçrayarak taşınmaktadır. 

• Myelinli nöronlara özgü bu tip taşınmaya saltatorik 

ileti (sıçrayıcı ileti) denilmektedir (şekil 2). 

• Saltatorik ileti impuls taşınma hızını bazı nöronlarda 

120 m/sn kadar çıkarmaktadır.




şekil2


• Miyelinin önemi 

• Miyelin, sinir liflerinin çoğunu çevreleyen bir 

maddedir ve sinir impulslarının vücudun diğer 

bölümlerine geçişini hızlandırır. Miyelin kaybı bu 

impulsları yavaşlatır ve hatta durdurabilir. Bu da 

birçok belirtiye yol açabilir.




Nedeni bilinmeyen, sakat bırakıcı otoimmün 

dejeneratif  bir hastalık olan multipl sklerozda 

(MS), santral sinir sisteminde ortaya çıkan 

yama tarzı miyelin harabiyeti, hastada motor 

ve duyu kayıplarına ve giderek felçlere yol 

açmaktadır. 





Nöron tipleri

• Uzantılarına göre; 

• Multipolar nöron: 1 akson, birden çok dendrite 

sahiptir. 

• Bipolar nöron: 1 aksonu, 1 dendriti var 

• Psödounipolar nöron: Gövdeden çıkan bir 

uzantı var, daha sonra T şeklinde ikiye ayrılır.




• Nöronlar fonksiyonlarına göre; duyu, motor ve inter 

nöronlar (ara nöronlar) olarak sınıflandırılmaktadır.

• Duyu nöronları, reseptörler ile merkezi sinir sistemi 

arasında (afferent nöronlar), 

• Motor nöronlar, merkezi sinir sistemi ile effektör 

organ arasında (efferent nöronlar),

• Ara nöronlar ise merkezi sinir sistemi içerisinde 

duyu nöronu ile motor nöron arasındaki bağlantıyı 

kuran nöronlardır (şekil3).



Şekil3.Nöronların fonksiyonlarına göre 

sınıflandırılması




• Periferik sistem reseptörler aracılığı ile iç ve dış 

ortamdan aldığı bilgileri merkeze, merkezin 

emirlerini ise bu emirler doğrultusunda yanıtı 

oluşturacak organa (effektör organ) götüren 

sistemdir.


• Sinir hücreleri uyarıları iletme özelliğine göre üç 

grupta toplanır. 

• Afferent (duysal sinir hücreleri): 

Uyarıları 

periferden beyine iletir. 

• Efferent (motor sinir hücreleri): 

Uyarıları beyin 

ve omurilikten kaslara ve bezlere iletir. 

• İnternöron (ara nöronlar- assosiyasyon 

nöronları): 

MSS, beyin veya medulla spinaliste 

bulunan internöronlar, afferent nöron ile efferent 

nöron arasında bulunur. Bu nöronlar, afferent 

nöronun getirdiği bilgiyi efferent nörona iletir. 

İçerdikleri nörotransmiterlere göre inhibisyon 

veya eksitasyon yaparlar. 



• Afferent nöronlar: duyusal sinir hücreleridir; iç 

ve dıştan gelen uyarıları algılarlar. Deriden, 

kaslardan, eklemlerden, duyu organlarından 

ve organlardan gelen uyarıları MSS ne iletirler.

• Efferent nöronlar: hareketi sağlayan sinir 

hücreleridir; uygun kas hareketinin yapılmasını 

sağlarlar. Motor nöronda denilen efferentler 

gelen emirleri kaslara ve salgı bezlerine 

ulaştırır.




• Omurilikten çıkan sinirler duyu ya da motor sinirlerdir. 

• Her bir omurilik siniri, ön ve arka kök olmak üzere iki kökün 

birleşmesi ile oluşur.

Ön kök motor, arka kök duyu sinirlerinden oluşmuştur. 



• Kökler omurlar arası delikte birleşerek tek sinir halinde çıkar. 

• İnsandaki en büyük sinir çifti, bacaklara giden siyatik 

sinirleridir.





• Her bir segmentte ön ve arka kökler 

omurilik dışında birleşip spinal siniri

oluşturur. 




• Çevresel (periferik) sinir sisteminde yer 

alan duyu sinirleri, uyartıları alarak beyne 

ve omuriliğe götürür. Buralarda oluşturulan 

tepkileri dokulara, bezlere ve organlara 

taşıyanlar ise motor sinirlerdir.



• 31 çift spinal sinir vardır ;8 servikal, 12 

torasik, 5 lumbar, 5 sakral, 1 koksigeal. 





• Periferik motor sinirler kasları innerve ederler. 

• Motor sinir terminalinde nöromüsküler kavşakta 

innerve ettiği kasla bağlantı kurar. 

• Duysal sinirler ise derideki çeşitli reseptörlerde 

son bulurlar. 

• Bir spinal segmentin innerve ettiği tüm kaslar 



miyotom adını alırken, bu segmentin 

duyusundan sorumlu olduğu deri alanı ise 



dermatom adını alır. 


• İstisnaları olmakla birlikte bir kas birden fazla 

miyotoma ait olurken, yani birden fazla spinal 

segmentten sinir alırken, bir deri bölgesi de 

birden fazla dermatoma aittir, yani komşu 

dermatomlar birbirleriyle örtüşürler. 



• Bu nedenle, bir periferik motor-duysal sinir 

kesildiğinde innerve ettiği kaslar tam felce 

uğrarken ve duyusundan sorumlu olduğu deri 

alanı hissiz olur, 

• Bir spinal segment veya spinal sinir hasarında 

motor hasar kısmi olur, his kusuru ise belirgin 

olmaz. 



• Periferik sinir sistemi fonksiyon yönünden 

somatik ve otonom olmak üzere iki bölüme 

ayrılır.

• Somatik bölüm dış ortam değişikliklerine,

• Otonom bölüm ise iç ortam değişikliklerine 

yanıt oluşturulmasından sorumludur.




Somatik Sinir Sistemi:

• Merkezi sinir sistemine duyusal bilgi 

gönderen periferik sinirlerden afferent 

(duyusal) ve iskelet kaslarını innerve eden 

efferent (motor) sinir liflerinden oluşur.

• Afferent bölüm kas, eklemler, tendonlar ve 

duyu organlarından gelen uyarıları alır, 

efferent bölüm ise bu uyarıları değerlendirir.

• Hücre gövdesi ya beyin ya da omuriliktedir ve 

iskelet kasıyla direkt olarak temas kurar.




Otonom Sinir Sistemi (OSS):

• Otonom Sinir Sistemi salgı bezlerini ve iç 

organların düz kaslarını kontrol eder.

• Çoğu zaman OSS nin çalıştığının farkında 

bile değilizdir, çünkü OSS refleks bir 

şekilde istemsiz olarak çalışır.

• Örneğin kan basıncımızdaki yada kalp 

hızımızdaki değişiklikleri fark etmeyiz bile.




• Otonom sinir sistemindeki duyu sinirleri 

uyarıları sürekli (uzunca bir süre) 

algılamazlar; 

• yani birçok otonomik uyarı sürekli 

baskılanmaz ya da değişmez.

• Otonom sinir sistemi aynı zamanda somatik 

duyuları ve özel duyu sinirlerinden gelen 

uyarıları da alırlar




• Otonom sinir sisteminin iki hareket siniri (motor 

nöronu) vardır

• Birincisinin: gövdesi (hücre ve çekirdeği) 

merkezi sinir sisteminde yer alır; uzantısı 

(aksonu) myelin kılıfı ile kaplanmıştır, 

genellikle bu uzantı bir otonomik sinir düğümü 

ile bağlantılı olup böylece daha uzaklara 

gidebilmektedir

• İkincisinin: gövdesi otonomik sinir düğümünde 

yer alır, uzantısında myelin kılıfı yoktur ve 

etkilediği organla bağlantılıdır




• Otonom sinir sistemi etkileyeceği organa 

(efferent) giderken sempatik ve parasempatik 

olmak üzere iki kısma bölünür. 

• Her ikisi de her organa ulaşır; o nedenle buna 

dual innervation (çift desteklenme) denir. 

• Uyarıları ileten hücreler (nörotransmitterler) 

genellikle düğüm sonrasındaki liflerden 

(postganglionik fibers) salgılanır; 

• bunlar Sempatik Sinir Sisteminde 

NOREPİNEFRİN (NE), 

• Parasempatik Sinir Sisteminde ise ASETİL 

KOLİN (Ach) dir.





OSS iki durumda çok önemli fonksiyon

yapar.


• Birincisi “kaç veya savaş” denilen acil

durumlarda ve 

ikincisi de “dinlen ve sindir” denilen acil 

olmayan durumlardır.




OSS salgı bezlerini ve bazı kasları kontrol 

eder. 

Bu kaslar şunlardır.

• Derideki kaslar:



Saç follikülerindeki düz kaslar.

• Kan damarlarındaki düz kaslar.

• Gözdeki iris (düz kas).

• Mide, bağırsaklar ve idrar kesesindeki 

düz kaslar.

• Kalp kası.




Otonom sinir sistemi üçe ayrılır:

• Sempatik sinir sistemi,

• Parasempatik sinir sistemi ve

• Enterik sinir sistemi.




Sempatik Sinir Sistemi:

• Duygularla paralel hareket eden sinir sistemi bölümüdür. 

• Korku, sevinç, heyecan gibi durumlarda sempatik sinir 

sistemi aktive olur, kan basıncı artar, kalp hızlanır ve sindirim 

yavaşlar.

• SSS ekstremitelerdeki kan damarları üzerine sürekli (tonik) 

konstrüktör etkide bulunur. 

• Korku ve öfke gibi uyaranlarla vücudu “dövüş yada kaç” 

reaksiyonuna hazırlar. 

• Kalp hızlanır, göz bebekleri genişler, deri terler. 

• Kan deri ve sindirim sisteminden iskelet kaslarına 

yönlendirilir, sindirim ve üriner kanallardaki sfinkterler 

kapanır.




Sempatik Sistemin Etkileri –

Epinefrin ve Norepinefrin

• Adrenalin (epinefrin, E)

Kalp aktivitesini artırma

Metabolizmayıartırma

Bronşiollerde genişleme

• Noradrenalin (norepinefrin, NE)

•Damarların daraltılması

•Kan basıncının artırılması




Parasempatik Sinir Sistemi:

• Parasempatik sinir sistemi genelde sempatik 

sinir sistemini dengeleme yönünde fonksiyon 

gösterir.

• Preganglionik nöronları, beyin sapı 

nükleuslarında ve sakral omuriliktedir.

• Parasempatik sistem kalbi yavaşlatır, tükrük 

ve bağırsak salgılarını ve bağırsak 

hareketlerini artırır.



• Uyarıları duyu nöronları ile merkezi sinir 

sistemine getirir ve oluşan tepkileri motor 

nöronlarla effektör organlara götürür. 

• Merkezi mezensefalon, köprü ve omurilik 

soğanında bulunur. 

• Liflerini kraniyal ve sakral sinirlerden alır. 

• En önemli sinir lifleri 10. kafa çifti(kraniyal 

sinir) olan “nervus vagus” ve 2.-3. sakral 

sinirdir. 

• Özetle beyindeki gövdede başlar S2 ila S4 

de sonlanır




• Bu duruma göre postganglionik sempatik nöronlar, 

preganglionik nöronlardan daha uzundur. 

• Bütün parasempatik preganglionik ve postganglionik 

kavşaklarda mediyatör asetilkolindir. 

• Sempatik preganglionik liflerde mediyatör asetilkolin 

iken, postganglionik liflerin bazılarında mediyatör 

asetilkolin çoğunda ise noradrenalindir. 

• Örneğin ter bezlerine giden sempatik lifler 

kolinerjiktir.



• PARASEMPATİK TEPKİLER: genellikle sempatik tepkilerin 

sonucunda ortaya çıkar



DİNLEN ve SİNDİR tepkisi oluşur

Vücudun kendine gelmesini, dinlenme anında enerji 

dengesinin düzeltilmesini sağlar

Sempatik uyarıların eski haline dönmesini sağlar

Kalbin yavaşlamasını, soluk yolunun ve gözbebeklerinin 

eski haline(çaplarına) dönmesini sağlar

Tükürük ve barsak salgıları ile barsak harelketlerini artırır 

Eğer kişinin korkusundan kaçmak ya da korkusunu yenmek 

için çıkış kapısı yoksa: parasempatik etkiler artar; idrar ve 

dışkı üzerindeki kontrolü kaybolur 



Parasempatomimetik etki: PSS tepkisini taklit eden etkidir

Parasempatolitik (Antikolinerjik) etki: PSS tepkisini kesen 

(bloke eden) etkidir. 




• KOLİNERJİK ve ADRENERJİK etkiler: 

• KOLİNERJİK: Somatik sinir sisteminin 

parasempatik postgangliyonundaki sinirlerden 

Ach olarak salgılanan uyarıları ileten 

hücrelerdir (nörotransmitter). 

Asetilkoline duyarlı alıcılara(reseptörlere) 

KOLİNERJİK RESEPTÖR denir ve bu aynı 

zamanda PSS etkisini belirtir. 




• ADRENERJİK: Otonom sinir sisteminin genellikle 

sempatik postgangliyonlarından Epinefrin 

(epinefrin/adrenalin) ya da Norepinefrin 

(norepinefrin/noradrenalin) olarak salgılanan 

uyarıları ileten hücrelerdir.

Çoğu sempatik postgangliyalardan NE, 



Adrenal medulladan ise hem E hem de NE 

salgılanmaktadır. Norepinefrine duyarlı alıcılara 



ADRENERJİK RESEPTÖRLER denir ve bu aynı 

zamanda SSS etkisini belirtir




• Adrenerjik alıcılar: α1, düz kaslardadır, 

kasılmaya neden olur, 

• α2, arteriyollerdedir, vazokonstriksiyona neden 

olur, kan basıncını yükseltir

• β1, koroner damarlardadır, vazodilatasyona 

neden olur; + inotropik, + dromotropik, 

+kronotropik etki yapar

• β2, akciğerlerdedir, bronkodilatasyona neden 

olur, oksijenlenmeyi artırır



• Asetilkolin(acetylcholine, Ach) iki alıcıyı etkiler: 

• 1. Nikotinik Alıcılar (Nicotinic receptors): 

İskelet kaslarını uyarırlar. Uyarı olduğunda 

pregangliyonik sinirlerden salgılanan Ach, 

nikotinik alıcılara gider

• 2. Muskarinik Alıcılar (Muscarinic receptors): 

Çizgisiz kasları, kalp kasını ve salgı bezlerini 

uyarırlar. Postgangliyonik sinirlerden 

salgılanan Ach, muskarinik alıcılara gider. 

• Üç tip muskarinik alıcı vardır: 




• µ1: sinir sisteminde bulunurlar; 

• µ2: kalptedir, sempatik uyarı sonrası kalbin eski haline 

dönmesini sağlar. Kulakçık(atriyal) kaslara etki ederek 

kasılmayı azaltır, karıncık(ventrikül) kasına etkisi yoktur. 

Ayrıca SA (sinoatriyal) düğüm ile AV (atriyoventriküler) 

düğümü etkileyerek hızı azaltır; 

• µ3: Vücudun birçok yerinde bulunur ve düz kasları etkiler (kan 

damarları, akciğerler, sindirim sistemi gibi). Vazokonstriksiyon 

(damarların daralması), bronkokonstriksiyon (soluk yollarının 

daralması) ve barsak hareketlerinin yavaşlamasından 

sorumludur. Çeşitli salgı bezlerinde de bulunan µ3 tükürük 

bezlerinde ve diğerlerinde salgının artmasını sağlar.




• Somatik sinir sisteminde merkezi sinir sistemi 

ile hedef organ arasında yalnızca bir nöron 

varken otonom sinir sisteminde 2 nöron vardır. 

• Preganlionik nöron ya beyin ya da omuriliktedir 

ve bir otonom ganglion ile bağlantı kurar. 

• Hedef organı innerve eden ise postganlionik 

nörondur. 



Merkezi Sinir Sistemi ile Periferik Sinir Sistemi 

Arasındaki Farklar

1. Merkezi Sinir Sistemindeki nöron gruplarına 

nükleus denir.

2. Periferik Sinir Sistemindeki nöron gruplarına 

ganglion denir.

3. Merkezi Sinir Sistemindeki akson gruplarına 

traktus denir.

4. Periferik Sinir Sistemindeki akson gruplarına 

sinir denir.




Enterik sinir sistemi:

• Enterik sinir sistemi iç organları innerve 

eden sinir liflerinden oluşmuş bir ağdır.










PERİFERİK SİNİR ZARARLANMASI

• Periferik sinir hücresinin başlıca üç tip 

zararlanma modeli söz konusudur:

1) Waller dejenerasyonu, 

• 2) Aksonal dejenerasyon, 

• 3) Segmental demiyelinizasyon 





Waller dejenerasyonu:

• Periferik sinirin aksonunun herhangi bir yerinde 

herhangi bir nedenle (travma, infarktüs, uzamış 

veya şiddetli baskı gibi) hasarlanması ve 

bütünlüğünün bozulması sonucunda oluşan 

zararlanmadır.



Aksonal dejenerasyon:

• Periferik sinir hücre gövdesinin veya aksonunun 

hasarı söz konusudur. 

• Nedeni çoklukla metabolik veya toksikdir. 

• Prognozu en kötü olan zararlanma tipidir. 



Segmental demiyelinizasyon:

• Miyelinli sinir liflerinde, periferik sinir aksonunda 

bir hasar olmaksızın etrafındaki Schwann 

hücresinde ve/veya miyelin kılıfında hasar söz 

konusudur.



Travmatik Periferik Sinir Zararlanmaları:

• Periferik sinirlere her tür travma (ateşli silah 

yaralanması, kesici aletle yaralanma, elektrik 

çarpması, yanıklar, ezilmeler gibi), en hafifinden en 

ağrına değişik derecelerde sinir zararlanmasına yol 

açar. 


• Periferik sinir içindeki tüm sinir lifleri aynı derecede 

zararlanmaya uğrayabileceği gibi, zararlanmanın 

şiddetine ya da tipine göre, aynı sinir içindeki farklı 

lifler farklı türde zararlanmaya da uğrayabilir. 





• Periferik sinirin bir noktasından elektriksel bir 

uyarı verilip, uzak bir noktasından aksiyon 

potansiyellerinin kaydı yapılarak periferik 

sinirlerde ileti hızı ve buna göre sinir liflerinin 

tipleri tespit edilebilir.



PERİFERİK SİNİR ÖZELLİKLERİ

• Erlanger ve Gasser memeli sinir liflerini A, 

B ve C gruplarına, A grubunu da daha 

sonra α,β,γ ve δ liflerine ayırmıştır. 




• A lifleri en hızlı iletilen en kalın miyelinli liflerdir.

• B lifleri daha ince miyelinli olup preganglionik 

otonomik efferent lifleri içerir.

• C lifleri küçük çaplı miyelinsiz lifleri içerir.

• Postganglionik otonomik efferent lifler ve ağrı, 

ısı duyumunda görevli somatik afferent liflerin 

çoğunluğu bu gruptadırlar. 

• En kalın miyelinli aksonların çapları 20µm 

kadarken miyelinsiz aksonların çapları 0.2-

3.0µm arasında olup en çok 1.5µm civarındadır. 





• Yapılan ileri araştırmalar harflerle tanımlanan 

klasik lif unsurlarının homojen olmadığını 

göstermiş ve sayısal bir sistem (Ia, Ib, II, III, IV) 

bazı fizyologlar tarafından duysal sinirleri 

sınıflamak için kullanmıştır.

• Ne yazık ki bu karışıklıklara yol açmıştır.

• Sayı sistemi ve harf sisteminin karşılaştırılması 

Tablo 2-3‘ de gösterilmiştir.





• Genellikle, herhangi bir sinir lifinin çapı arttıkça 

iletim hızı artar. 

• Daha büyük aksonlar esas olarak proprioseptif 

duyu ve somatik motor işlevle ilgilidir.

• Daha küçük aksonlar ağrı ve sıcaklık duyusu ve 

otonomik fonksiyonlara hizmet eder. 

• Arka kök C lifleri ağrı ve sıcaklık reseptörlerine 

ek olarak dokunma ile diğer cilt reseptörleri ile 

oluşturulan uyarıları iletir, fakat sadece ağrı ve 

sıcaklık bilinç düzeyine ulaştırılır.




• iletim hızı ve lif çapındaki farklılıklara ek 

olarak, periferik sinirlerdeki liflerin çeşitli 

sınıfları hipoksi ve anestetik maddelere 

duyarlılıkları bakımından da farklılık 

gösterirler. 

• Bu olgunun fizyolojik olduğu kadar klinik 

önemi de vardır.

• Lokal anestetikler A grubundaki dokunma 

liflerini etkilemezken önce grup C liflerindeki 

iletimi deprese ederler.




• Aksine. sinir üzerindeki bası; motor, dokunma 

ve basınç liflerindeki iletimin kaybına neden 

olabilirken ağrı duyusu nisbeten sağlam kalır. 

• Bu tipte örnek, koldaki sinirlerin 

kompresyonuna neden olacak şekilde kolları 

başlarının altında uzun süre uyuyan kişilerde 



bazen görülür. 


Yüklə 107,71 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə