DOI: 10.7816/idil-03-12-03 İDİL, 2014, Cilt 3, Sayı 12, Volume 3, Issue 12
37
www.idildergisi.com
RUSYA’DA NİHİLİZMİN GELİŞMESİ VE EDEBİYATA
YANSIMASI
Nazan ÇOŞKUN KARATAŞ
1
ÖZET
Köken itibariyle Antik Yunan’a dayandırılan nihilizm, felsefi ve siyasi olarak
ortaya çıkışını XIX. yüzyılda moderniteyle gerçekleştirmiştir. Hıristiyan değerler
sisteminin çöküşüyle var olan Nihilizm, Avrupa’yı etkilediği kadar Rusya’yı da
etkilemiştir. Bu çalışmada nihilizmin kökeni ve tarihi seyrine değinmekle beraber asıl
olarak nihilizmin Rusya’da ortaya çıkış süreci, gelişimi ve edebiyata yansıması
irdelenmeye çalışılmıştır. Nihilizmin Rus edebiyatına yansıması İ.S.Turgenyev’in
‘’Babalar ve Oğullar’’, İ.A.Gonçarov’un “Yamaç’’ , F. M. Dostoyevski’nin “Cinler”
eserleri çerçevesinde ele alınmıştır. Sonuçta ise bu eserlerde yer alan Nihilizm
anlayışının farklılıkları değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Nihilizm, Rusya, 19.Yüzyıl Rus Edebiyatı.
Çoşkun Karataş, Nazan. "Rusya’da Nihilizmin Gelişmesi ve
Edebiyata Yansıması". idil 3.12 (2014): 37-52.
Çoşkun Karataş, N. (2014). Rusya’da Nihilizmin Gelişmesi ve
Edebiyata Yansıması. idil, 3 (12), s.37-52.
1
Arş.Gör., İstanbul Üniversitesi, Rus Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı. nazan_coskun(at)yahoo.com
Çoşkun Karataş, Nazan. "Rusya’da Nihilizmin Gelişmesi ve Edebiyata Yansıması". idil 3.12 (2014): 37-52.
www.idildergisi.com
38
PROCESS OF DEVELOPING NIHILISM AND
REFLECTION TO RUSSIAN LITERATURE
ABSTRACT
Nihilism that its origion based on ancient Greek, philosophically and politically has
emerged in the 19th century with modernity. Nihilism which occurred by the collapse of the
system of Christian values have effect also Russia as well as Europe. In this study origion of
nihilism and its historicall process have been referred and mainly emergence of nihilism in
Russia and developing process and its reflection to Russian Literature have been examined.
Reflection of nihilism to Russia Literature are deal with in the frameworks of I.S.Turgenev
‘’Fathers and Sons’’, I.A.Goncharov ‘’Slope’’, Dostoevsky “Demons’’. Subsequently
differences of nihilism understanding in these works have been evaluated.
Keywords: Nihilism, Russia, 19th Century Russian Literature.
İDİL, 2014, Cilt 3, Sayı 12 - Volume 3, Number 12
-
39
www.idildergisi.com
Giriş
19.yüzyıl gerek Batı dünyası gerekse Rusya için büyük değişimlerin
yaşandığı, toplumsal koşulların karmaşık ve çelişkili olduğu bir dönemdir. Batı
sanayideki gelişmelerle beraber kapitalist ilişkilerin yaygınlaşması ile oluşan Yeni
Dünya düzeninin çalkantıları ile uğraşırken, Rusya’da hala toprak köleliği ve
mutlakıyet hüküm sürmekte ve Rus aydını toprak köleliğini ülkenin gelişmesinin
önündeki en büyük engel olarak değerlendirmektedir. Ancak Rus aydını Batı ile
aralarındaki tüm toplumsal farklılıklara rağmen Batı’nın düşünce hareketlerini
yakından takip ederek Rus gerçekliğiyle karşılaştırmaktadır.
Bu dönemde Rusya’da gelişen tüm düşünce akımları, toprak köleliği sorunu
ve mutlakıyet yönetimiyle bağlantılı olarak gelişir. Yüzyılın ilk yarısında Rusya’nın
geleceği Slavcılık ve Batıcılık çerçevesinde tartışılır. Slavcılar ülkenin gelişimi için
ulusal değerlere sahip çıkılmasını savunurken, Batıcılar; batının kültür ve
birikiminin benimsenmesi gerektiğini savunurlar. Yüzyılın ikinci yarısında ise
düşünsel hareketler keskinleşir. Hertsen, Çernişevski, Dobrolyubov gibi isimlerin
öncülüğünde mutlakıyete karşı savaş ilan edilir ve radikal akımın bir uzantısı olarak
Rus nihilizminin temelleri atılır. Altmışlı yıllar Rus radikalizmi, devrimci demokrat
ideoloji olarak gelişir ve iki merkezden ilerler. Birincisi Hertsen’in yayınladığı
“Çan” (Kolokol) adlı derginin etrafında birleşir. Hertsen Rusya’da özel mülkiyet ve
sömürünün olmadığı bir sosyalizm hayal eder ancak model olarak Batının
alınmasına karşı çıkar. Radikalizmin ikinci merkezini ise “Çağdaş” (Sovremennik)
dergisi çerçevesinde Çernişevski oluşturur.
Rus nihilizmi radikalizmin köklerinden doğarak altmışlı yıllardan itibaren
gelişmeye başlar. Rus nihilizmi genel olarak Avrupa etkileri taşır ancak ülkenin
toplumsal-politik koşullarına bağlı olarak kendine özgü bir gelişim gösterir. Bu
bağlamda bu çalışmada önce nihilizmin Avrupa’daki durumu irdelenmiş böylece
tarihsel gelişim evreleri çerçevesinde Rusya’daki nihilizmin temelleri ve bu
temellerin edebiyata yansımaları ele alınmıştır.
1.Nihilizmin Gelişimine Kısa Bir Bakış
Hiççilik anlamına gelen nihilizm terimi, köken olarak Latince nihil (hiçlik)
sözcüğünden gelir. Nihilizm terimi ilk kez eleştirici bir anlamda Alman filozofu
F.H.Jacobi tarafından filozof Fichte’ye yazdığı mektupta kullanılır. Jacobi, dini
ortadan kaldırma yönündeki eğilimleri nihilizm olarak tanımlar (Sevim 1992:16).
Nihilizm akımının temellerinin ilk dönem filozoflarının düşüncelerinde yattığı da
yaygın bir görüştür. Özellikle septiklerin görüşlerinin nihilist özellikler taşıdığı
vurgulanır (Küçükalp 2005: 22).
Çoşkun Karataş, Nazan. "Rusya’da Nihilizmin Gelişmesi ve Edebiyata Yansıması". idil 3.12 (2014): 37-52.
www.idildergisi.com
40
D.Küçükalp “Politik Nihilizm Nietzcheci Bir Tartışma” adlı eserinde
septiklerin görüşlerinin nihilistik olarak nitelendirilebileceğini çünkü septiklerin
geleneksel hakikat anlayışlarını kendilerini haklılaştıramayacakları gerekçesiyle
reddettiklerini belirtir. Bu bağlamda septisizm ya da şüphecilik gerçek sanılanlardan
kuşkulanmayı savunan öğretilerin genel adı (Hançerlioğlu 1973:299) olduğuna göre,
var olan her şeyden şüphelenme, bir anlamda var olan hiçbir şeyi kabul etmeme
anlamı taşıdığı için nihilistlik olarak değerlendirilebilir. Bülent Diken ise “Nihilizm”
adlı eserinde “kökenine bakıldığında nihilizm sözcüğü acıyı, çatışmayı ve
antagonizmayı kabul edememe halini anlatır” der. Ona göre nihilizm acı, çatışma ve
antagonizmanın artık var olmadığı, yanılsamalı bir dünya, aşkın bir cennet icadıdır
(Diken 2011:13).
Kökenleri her ne kadar antik Yunan’a dek dayandırılsa da nihilizm, Batı
düşünce hayatının çelişkilerinden doğar. Hıristiyan değerler sisteminin çöküşü
Avrupa nihilizmini doğurur, Avrupa nihilizmi de birbiriyle yakından ilişkili teorik
ve pratik sorunları beraberinde getirir. Teorik sorun; Hıristiyan dünya görüşünün bir
kavramlar sistemi olarak irrasyonel hale gelmesi ve içsel tutarlılığını kaybetmesidir.
Pratik sorun ise; söz konusu kavramlar ile yaşama dönük eylemlerde bulunabilme
yetersizliğidir (Küçükalp 2005:42).
Nihilizmin felsefi ve siyasi olarak ortaya çıkışı XIX. yüzyılda modernite ile
beraber gelişir. Hristiyan değerler sisteminin çöküşü ile beraber var olan düzenin,
hayatın anlamının sorgulaması başlar. F.Nietzsche bu sorgulamayı “Şen Bilim” adlı
eserinde “Kaçık Adam” başlıklı hikâyede “tanrı öldü” metaforuyla başlatır.
Hikâyede “kaçık adam” pazar yerine koşar, kalabalığın içine karışarak, “Tanrıyı
arıyorum! Tanrıyı arıyorum!” diye bağırır. Pazar yerindeki kalabalık ; “Ne yolunu
mu şaşırmış?” , “Çocuk gibi yolunu mu kaybetmiş?”, “Yoksa saklanıyor mu?” gibi
sorularla kaçık adamla dalga geçerler. Kaçık adam onlara şöyle cevap verir: “Onu
biz öldürdük sizlerle ben! Onun katiliyiz hepimiz… Nereye gidiyor şimdi dünya?
Biz nereye gidiyoruz? Sürekli boş yere geriye, öne, yana bütün yönlere atılıp
durmuyor muyuz? Üst alt kaldı mı? Sanki sonsuz bir hiçte yolumuzu yitirmiyor
muyuz? … Tanrısal çürümeden –tanrının çürümesinden başka koku duyuyor
muyuz? Tanrı da öldü. Tanrı öldü! Tanrı öldü! Onu öldüren de biziz.” (Nietzsche
2003:130) Yukarıdaki alıntıdan da anlaşıldığı üzere aslında Nietzsche’nin nihilizmi
tanrıyı reddetmez, reddedilen, unutulan tanrıyı böylece değerlerin değersizleşmesini
vurgular. Nietzsche’nin öldüğünü söylediği tanrı basit tanımıyla sadece Hıristiyan
tanrısının ölümünü vurgulamaz, tanrı aslında idealar ve idealler alanını içerisinde
barındıran duyuüstü dünyayı sembolize eder. Bu durumda “tanrı öldü” sözünde dile
getirilen daha esaslı şey; yaşamın anlamının ne olduğu sorusuna bir cevap sunan
duyuüstü dünyanın kesinliğinin kaybolması, böylece insan yaşamına anlam ve değer
verecek hiçbir merkezin kalmamış olması gerçeğidir.” (Küçükalp 2005: 36) Nitekim
İDİL, 2014, Cilt 3, Sayı 12 - Volume 3, Number 12
-
41
www.idildergisi.com
Nietzsche “Güç İstenci” adlı eserinde nihilizme dair şöyle not düşer: “Nihilizm ne
anlama gelir? En büyük değerlerin, kendi öz değerlerini düşürmesi. Hedef eksik;
“neden?” sorusuna cevap bulunamıyor?” (Nietzsche 2010: 27).
Nietzsche’nin en yüksek değerlerin değersizleştiği, amaçların kaybolduğu ve
neden sorusunun cevapsız kaldığı yerde başladığını savunduğu nihilizm; Diken’e
göre aslında dünyayı olduğu gibi kabullenememe, dünyanın amaçtan, birlikten ve
anlamdan yoksun olduğu gerçeğine içerleme durumudur, dünyaya bir anlam
vermeye, ona hayali bir bütünlük atfetmeye çalışarak, dünyanın anlamsızlığına,
kaosuna dayanabilmek için kaçışçı bir çözüm arayışıdır. (Diken 2011: 30) Diken
modernite, yani tanrının ölümüyle birlikte başlangıçta dinsel bir eğilim taşıyan
nihilizmi edilgin ve radikal olmak üzere ikiye ayırır. Edilgin nihilizm tanrının
ölümünün yarattığı iki sonuçtan biri olan; insanın yönünü kaybetmesidir. En yüksek
değerin kaybolması ile insanın tutunabileceği bir dayanağı kalmamış ve yönünü
kaybetmiştir. Bu anlamda edilgin nihilist aslında bu dünyadan hoşnuttur, yanlış olan
dünyanın kendisi değil, bizim değerlerimiz, tutkularımızdır. Radikal nihilizm ise; bu
dünyanın sorunlu olduğunu ve yok olması gerektiğini savunur. Radikal nihilizmin
hammaddesi tek kelimeyle umutsuzluktur. Eğer üstün değerler bu dünyada kendine
bir yer bulamıyorsa yok olsun daha iyidir. Bu yüzden radikal nihilist siyasi otoriteyi
reddederek, toplumsal-simgesel düzenin toptan yıkılmasını ister (Diken 2011:44-
45).
Küçükalp Nihilizmi “dışsal olarak sosyal düzenin çöküşüne, içsel olarak da
ruhun çöküşüne işaret eden varoluşsal bir problem ve tarihsel bir olgu” olarak
değerlendirerek politik, ahlaki, epistemolojik, kozmik ve varoluşsal olmak üzere beş
tür nihilizmden bahseder. Yazara göre tüm bu nihilizm türlerinin ortak özelliği ise
reddetmeye yönelik bir tutum içinde olmalarıdır. Nihilizm teriminin daha çok politik
içerikte kullanıldığını söyleyen yazar, bunun nedenini çarlık Rusya’sının son
dönemlerinde politik otoriteye karşı gerçekleştirilen bir takım yıkıcı eylemlerin,
nihilizmle özdeş olarak görülmesi ve eylem sahiplerinin nihilist olarak
nitelendirilmesiyle açıklar. Daha geniş tanımıyla politik nihilizm “genel olarak bir
politik topluluğun benimsemiş olduğu ve bu yönüyle de hem politik yaşamı
mümkün ve anlamlı kılan hem de politik iktidarın meşruiyetine referans teşkil eden
değerlerin geçerliliğini kaybetmesinden kaynaklanan bir sorundur.” (Küçükalp
2005: 28-35).
Nihilizmin kuramcısı olarak kabul edilen ve nihilizmin köklerinin Hıristiyan
ahlak yorumunda saklı olduğunu savunan F. Nietzsche ve nihilizmin önde gelen
temsilcilerinden Heidegger, Nietzsche’yi takip ederek nihilizmin tarih sahnesine
aktif ve pasif olarak iki biçimde çıktığını söyler. Pasif nihilizm pesimisttir, sosyal
gelişmeyi reddeder ve geçmişe yönelir. Aktif nihilizm ise eski sosyal ve ideolojik
Çoşkun Karataş, Nazan. "Rusya’da Nihilizmin Gelişmesi ve Edebiyata Yansıması". idil 3.12 (2014): 37-52.
www.idildergisi.com
42
formları reddeder ve geleceğe yönelir. Her iki nihilizm türünün ortak özelliğini ise
bugünü yadsımaları oluşturur (Şirinyants TY).
Nihilizm Avrupa’da moderniteye bağlı olarak, toplumsal ve teknolojik
ilerlemenin insan düşüncesinde yarattığı boşlukla bağlantılı olarak gelişir. Teknoloji
ve bilimde yaşanan gelişmeler, Hıristiyan ahlak anlayışı temellerindeki sarsılmalar,
dinin insanın hayatı sorgulamasındaki emredici gücünü kaybetmesi Avrupa
nihilizminin temellerini oluşturur. Tüm bunların ortaya çıkmasına ise Fransız
devrimi ile başlayan süreçte eşit, adaletli, yeni bir dünyanın kurulacağına olan
inancın hayal kırıklığı ile sonlanması neden olur. Bu hayal kırıklığı insan bilincinde
bir güvensizlik yaratır ve insan kaçışçı bir çözüm olarak yadsımayı seçer. Bu
bağlamda nihilizm kızgınlığın, nefretin, çaresizliğin, hayal kırıklığının, teslimiyetin,
kayıtsızlığın ve can sıkıntısının bir sonucudur. Bu var olanı reddeden, ancak bunu
düzeltmek için teklif getiremeyen ve böylece hem dış dünyayı hem de kendi kendini
tahrip etme süreci içine giren bir insanın tutumudur.(Sevim 1992:11) Avrupa’da
insanın içinde bulunduğu duruma tepki vermesi sonucu daha çok felsefi olarak
gelişen nihilizm Rusya’da siyasi-toplumsal nihilizm olarak kendini gösterir.
2.Rusya’da Nihilizmin Gelişmesi
Nihilizm Rusya’da her ne kadar Avrupa etkileri taşıyor olsa da ülkenin
toplumsal-politik koşullarına bağlı olarak kendine özgü bir gelişim gösterir.
V.V.Savçuk “Rusya’da Nihilizmin Yazgısı” (Sudba nigilizma v Rossii) adlı
çalışmasında Alman ve Fransız nihilizm ve nihilist anlayışının Rus nihilizminin
düşünsel kaynaklarını oluşturduğunu söyler. Ancak Rusya’da nihilizmin geniş yer
bulmasının nedeni olarak aydın sınıfın içinde “raznoçintsı” olarak adlandırılan farklı
toplum katmanlarından gelen bir grubun ortaya çıkmasını gösterir.(Savçuk TY)
A.A.Şrinyants da bu konuda Savçuk ile aynı görüşü paylaşır ve nihilist ideolojinin
oluşması ile sosyal sınıf arasında bağlantı kurar (Şirinyants TY).
Nihilizm terimi Rusya’da ilk olarak 1829 yılında N.Nadejdin’in “Nihilist
Topluluğu” (Sonmişe nigilistov) adlı çalışmasında “boşluk”, “cehalet” sözcükleriyle
eş anlamlı olarak kullanılır. Rusya’da nihilizmin yaygınlık kazanması ise
İ.S.Turgenyev’in “Babalar ve Oğullar” (Otsı i Deti) adlı eserinin yayınlanması ile
gerçekleşir. Bu eserde nihilist hiçbir otoriteye boyun eğmeyen, inanca dair hiçbir
ilkeyi kabul etmeyen kişi olarak tanımlanır. “Babalar ve Oğullar” romanı ile geniş
bir çevreye yayılan nihilizm sözcüğü başlangıçta bir sövgü niteliği taşımaz. Yalnızca
her türlü yerleşik otoriteyi radikal bir biçimde reddetmek, akla uygun kanıtlarla
savunulmayan hiç bir şeyi kabul etmemek anlamına gelir (Walicki 2009:323).
İDİL, 2014, Cilt 3, Sayı 12 - Volume 3, Number 12
-
43
www.idildergisi.com
Turgenyev eserin yayınlanmasından sonra eserde yer alan nihilizm konusuna
dair şöyle yazar: “Bu sözcük ne sitem ne de hakaret amacıyla kullanılmamış, tarihsel
bir olgu olarak ortaya çıkan düşüncenin tam ve yerinde bir ifadesi olarak
kullanılmıştır.” (Savçuk TY) Ancak zamanla özellikle sağ güçlerin etkisiyle nihilist
sözcüğü entelektüel savaşın ağır bir silahı haline gelir ve 1860-70’li yılların radikal
devrimcileri için kullanılır. Rusya’da nihilizmin geniş yaygınlık kazanmasının
nedenlerini V.Savçuk üç temele dayandırır. Birinci neden hükümetin gelişen
devrimci hareketler karşısında aldığı sıkı tedbirlerin, işkencelerin insan onurunu yok
etmesi ve bu durumun devrimci terörü başlatmasıdır. İkinci neden kapitalist
ilişkilerin gelişmeye başlaması ile var olan düzenin mümkün olduğunca çabuk
tasfiyesinin istenmesidir. Üçüncü ve yazara göre en anlamlı ve sübjektif neden Rus
soylularının vicdan sorunu, hastalıklı vicdanlarını rahatlatmak için devrim
istemeleri, raznoçintsı grubunun yaşadıklarının karşılığı olarak isyan etmesi ve en
önemlisi tüm insanlığı kapsayan genel bir mutluluk ve adaleti hayal eden devrimci
düşüncenin 1860-70’li yıllar Rusya’sındaki tipik varlığıdır.
G.O. Rifmirovna “Rus Halkının Hukuk Anlayışında Nihilizm Fenomeni”
(Fenomen nigilizma v pravosoznanii Russkogo naroda) başlıklı çalışmasında
nihilizmin Avrupa’da olduğu gibi Rus topraklarında da dini köklere dayandığını ileri
sürer. Ona göre Ruslarda yaşam gerçeğini arama, daima nihilist bir özellik kazanır.
Çünkü nihilizm hayatın değersizleştiği, amaçların kaybolduğu, hayatın ve dünyadaki
varlığın anlamına dair soruların cevapsız kaldığı yerde başlar. (Rifmirovna TY)
Rifmirovna ile aynı görüşü paylaşan diğer bir araştırmacı ise N.Berdyayev’dir.
Berdyayev de nihilizmi dini bir olgu olarak görür ve Ortodoksluğun manevi
temellerinden doğduğunu belirterek, Rus nihilizminin temelinde dünyayı yâdsıma,
kötülüklerle bezenmiş bir yer olarak algılamanın yattığını ileri sürer. Bu bağlamda
Berdyayev, Rusya’da nihilist düşüncenin oluşmasında önemli rol oynayan kişilerin
dindar bir aileden gelen ve dini eğitim alarak yetişen çocuklar olmalarının da
tesadüfî bir durum olarak değerlendirmez. Berdyayev’in sözünü ettiği bu kişiler
altmışlı yıllar Rus nihilizminin oluşmasında etkin rol oynayan Çernişevski ve
Dobrolyubov’dur.
Berdyayev’e göre bu gençler okulda aldıkları dini eğitimle dünyayı asketik
olarak yadsımayı öğrenmiş,19.yüzyıl Rusya’sında Ortodoksluğun bozulan
değerlerine karşı bir isyan başlatarak, aydınlanma fikirlerini Rusya’ya özgü bir
biçimde idrak etmişlerdir (Berdyayev TY).
Altmışlı yılların düşünce yapısı yeni kuşağın toplumsal adalet talebi olarak
kendisini gösterir. Kırklı yıllar Rus aydınının toplumsal adalet sorununa yaklaşımı
toplumsal gerçeklikten, fantezi, düşünce ve edebiyat dünyasına kaçış şeklinde
biçimlenir. Çünkü gerçekliğin sahteliği ve biçimsizliği kırklı yıllar Rus romantik-
Çoşkun Karataş, Nazan. "Rusya’da Nihilizmin Gelişmesi ve Edebiyata Yansıması". idil 3.12 (2014): 37-52.
www.idildergisi.com
44
idealistlerine acı verir ve başka bir dünyaya kaçmasına yol açar. Gerçekliğin bu
biçimsizliği karşısında onu yeniden yaratma gücünü kendinde bulamayan kırklı
yıllar Rus romantik-idealistleri bu durumu edebiyatta “gereksiz insan” (lişnıy
çelovek) imgesini yaratarak aktarırlar. Altmışlı yılların nihilistleri ise kırklı yıllar
idealistlerinin felsefe, sanat gibi bilimlere sığınmalarına, gerçeklerin bilincinde olup
onu değiştirecek gücü kendisinde göremeyen gereksiz adamlara karşı doğal
bilimleri, ekonomi politiği ön plana çıkararak yaşanılan düzenin yanlışlarını açıkça
dile getiren ve yıkılmasını isteyen nihilist düşünceyi yaratırlar.
A.Şirinyants ise “Nihilizm ve Aydınlara Dair” (O nigilizme i intelligensii)
adlı çalışmasında Rus nihilizmini Avrupa’dan ayıran temel özellik olarak onun
rasyonalist özelliğini ve bilgiye tapmasını vurgular. Rus nihilizmi metafiziği
reddederek, doğal bilimleri ve metotlarını savunur. Şirinyants’a göre Rus
nihilizminin bir diğer özelliği “iş” ve “hizmet” ilkesidir. Bu ilkeler Rus nihilizminde
egemenliğe değil halka hizmeti vurgular. Ancak Rus nihilizmi içerisinde bu ilkeler
farklı yorumlanır. Örneğin Pisarev, geleneksel sistem değerlerinden kopma ve onları
yâdsıma; N.Mihaylovski, bireyselliğe karşı savaş; M.Bakunin ise devrim, tüm dini
resmi ve kültürel yapıyı yıkma olarak yorumlar. Ancak “iş” ve “hizmet” ilkeleri tüm
bu farklı yorumlarına rağmen sonuçta tek bir ortak noktada kesişir. Bu ortak nokta,
aydın azınlığın ülkenin yeniden yapılanmasında, halka gerçeği gösterme ve anlatma
yolundaki öncü rolünün önemidir. Nitekim Şirinyants gerçekte Rus nihilizminin her
şeyden önce aydın sınıfın halktan ayrı oluşunun idrak edilmesi, Batı kültürünün
etkisi altında, kültür ve halk olarak Rus, yaşam tarzı olarak batılı oluşunun
çelişkisine dayandığını düşünür (Şirinyants TY).
Berdyayev’in de sözünü ettiği gibi altmışlı yıllar Rus nihilizminin
oluşmasında N.Çernişevski, N.Dobrolyubov, D.Pisarev gibi isimler önemli yer tutar.
Çernişevski, ilk eğitimi bir ruhban okulunda alır. Çernişevski’nin altmışlı yıllar
düşünce yapısına dair fikirleri açık bir biçimde 1855 yılında kaleme aldığı “Sanat ile
Gerçeklik Arasındaki Estetik İlişkiler” (Estetiçeskiye otnoşeniy iskusstva k
deystvitelnost) adlı çalışmasında gözlenir. Çernişevski burada edebiyatın ve genel
anlamıyla sanatın işlevinin üretmek, yorumlamak, gerçeği takdir etmek ve bir tür
“yaşam kitabı” niteliğine büründürmek olduğu, eğitim amaçlı olduğu savını ileri
sürer (Olcay 2005:120). Çernişevski’nin bu görüşleri kırklı yıllar idealist
düşüncesinin karşısına altmışlı yılların yeni düşünce yapısını koyar. Çernişevski’nin
bir diğer önemli eseri tutuklu olduğu yıllarda kaleme aldığı “Nasıl Yapmalı?” (Şto
delat?) adlı eseridir. Berdyayev’in Rus nihilizminin ana eseri olarak tanımladığı bu
eserde Çernişevski “yeni adamlar” kuşağının yeni bir rasyonalist ve materyalist
görüşe sahip olduğu kadar yeni bir ahlak anlayışına da sahip 1860’ların
radikallerinin ülküleştirilmiş portresini çizer (Walicki 2009:269).
İDİL, 2014, Cilt 3, Sayı 12 - Volume 3, Number 12
-
45
www.idildergisi.com
Rus nihilizminin altmışlı yıllarda önde gelen temsilcilerinden biri de
N.Dobrolyubov’dur. Tıpkı Çernişevski gibi Dobrolyubov da dindar bir ailede
dünyaya gelmiş ve dini eğitim alarak yetişmiştir. Dobrolyubov’un felsefesini genel
olarak kırklı yıllar idealistlerinin yerini alacak gerçek insanların oluşması ve tüm
insanlık için bu dünyada gerçekleşecek bir mutluluk düşüncesi oluşturur. Çünkü
Dobrolyubov inançlı biri olması, bu şekilde yetiştirilmiş olmasına rağmen bu
dünyanın kötülüklerle bezenmiş, acılarla dolu, adaletsiz bir yer olduğuna kanaat
getirerek inancını yitirir ve ona göre insan karanlıklar ülkesine ışık getirmek
zorundadır ki bu da ancak aydınlanma, yaşamın devrimle yeniden yapılanması ile
mümkün olabilir (Berdyayev TY).
Altmışlı yıllar Rus nihilizminin diğer önemli temsilcisi D.Pisarev’dir.
Pisarev’in “Rus Sözü” (Russkoye slovo) adlı dergide yazdığı makalelerde temsil
ettiği düşünce eğilimine nihilizm adı verilir. Pisarev’in nihilizm anlayışı bireyin
toplumun dayattığı bağlardan kurtulmasının gerekliliğine dayanır. Pisarev, bunun
ancak
doğa
bilimlerinin
halka
indirilmesi
yoluyla
gerçekleşeceğine
inanır.(Walicki2009:323)Berdyayev’e
göre
Pisarev’in
nihilizmi
toplumun
yapılandırılması, yeni insan tipinin yaratılması temeline dayanır. Nitekim Pisarev
toplumun yeniden yapılanmasında öncü rol oynayacak yeni insan tipini “düşünen
gerçekçi” (Mıslyaşçiy realist) olarak adlandırır. Pisarev’in düşünen gerçekçi tipi
kırklı yılların idealist düşüncesinin yarattığı yüksek ve mükemmel olanı seven,
hayalci, faaliyete yeteneği olmayan insan tipi ve “gereksiz adam” imgesine karşıt
olarak farklı özellikler taşır. “Düşünen gerçekçi”, her türlü hayalciliğe ve
romantizme karşı, gerçekçilikle alakası olmayan yüksek düşüncelere düşmandır
(Berdyayev TY).
Sonuç olarak Rus nihilizmi XIX. yüzyıl Avrupa’sının düşünsel
kaynaklarından beslenerek gelişir, ancak kendi topraklarında, ülkenin toplumsal-
siyasi koşullarına uygun olarak yön değiştirir. Toprak köleliğinin hüküm sürdüğü
Rusya’da nihilizm aydın sınıfa ülkenin yeniden yapılanmasında öncü bir rol yükler,
metafiziğe karşı doğal bilimler savunulur ve sanatın işlevi halka hizmet, üretmek
ilkeleri ile eşdeğer tutulur. Kırklı yıllar Rus idealizmine tepki olarak nihilist düşünce
yaşamın yanlışlarının bilincinde olmanın yetersizliğinin altını çizer ve bu yanlışların
yıkılmasını, reddedilmesini, böylece toplumun yeniden yapılandırılmasını savunur.
3. XIX. Yüzyıl Rus Edebiyatında Nihilizm
(Babalar ve Oğullar, Yamaç, Cinler)
Tarihe altın çağ olarak geçen XIX. yüzyıl Rus edebiyatı çağın toplumsal-
politik koşullarına bağlı olarak gelişir. Bu anlamda XIX. yüzyıl Rus edebiyatı aynı
Çoşkun Karataş, Nazan. "Rusya’da Nihilizmin Gelişmesi ve Edebiyata Yansıması". idil 3.12 (2014): 37-52.
www.idildergisi.com
46
zamanda çağın siyasi, toplumsal, ahlaki sorunlarını yansıtır. XIX. yüzyıl
Rusya’sında edebiyat toplumsal sorunlar ve siyasi yapıyla paralel bir gelişme
gösterir. Başka bir deyişle dönemin yazarları ülkenin içinde bulunduğu toplumsal-
siyasi düzeni eserlerine konu edinirler. Turgenyev, Gonçarov, Dostoyevski gibi Rus
edebiyatının önde gelen isimlerinin yaratıcılıkları ve dünya görüşleri XIX. yüzyıl
Rusya’sının toplumsal ve siyasi koşulları altında şekillenir. Kırklı yıllarda edebiyat
yaşamına başlayan Gonçarov, Dostoyevski, Turgenyev dönemin edebiyatına özgü
toprak köleliğine karşıt eserler yazarlar ve ülkenin toplumsal–politik koşullarından
bağımsız değildir yaratıcılıkları. Ancak ne Gonçarov’un ne de Dostoyevski ve
Turgenyev’in yaratıcılığında ülkenin bu keskin ideolojik savaşı devrimci kanat
tarafından gelişmez.
Gonçarov devrimci demokrat hareketlere, sosyalizm düşüncesine, nihilizme
olumsuz yaklaşır kökensiz ve aşırı bulur. Ona göre ülkenin gelişimi ancak reformist
hareketlere bağlı olarak sağlanabilir. Turgenyev de toprak köleliğinin kaldırılmasını
talep eder ancak o da Gonçarov gibi reformist hareketlerden yanadır ve ülkenin
kalkınmasının sırrını eğitimde, okuryazarlık oranının artmasında görür.
Bu bağlamda yaratıcılıkları ülkenin toplumsal siyasi koşulları altında gelişen
bu yazarların eserlerinde altmışlı yıllar Rus radikalizminin temellerini attığı Rus
nihilizmi kendini gösterir. Nihilizm terim olarak ilk kez 1862 yılında Turgenyev’in
“Babalar ve Oğullar” (Otsı i deti) adlı eserinde kullanılır. Genel olarak genç ve yaşlı
kuşak arasındaki çatışmayı anlatan eserde, yaşlı kuşak; tutucu düşünceleri
savunurken, genç kuşak; geçmişten bağımsız, yeni, kendilerine ait düşünceler öne
sürer. Eserde nihilizmi genç doktor adayı Yevgeni Bazarov temsil eder. Eserin daha
ilk bölümünde Arkadiy Kirsanov, arkadaşı Bazarov’u nihilist olarak ailesine tanıtır
ve nihilisti şöyle açıklar:“Nihilist hiçbir makamın karşısında boyun eğmeyen, hiçbir
prensibe inanmayan insandır. O prensip ne kadar saygıya değer olursa olsun”.
(Turgenyev 2011: 32) Gerçekten Bazarov görünüşte hiçbir prensibe inanmaz ve
saygı duymaz. “Bizim davranışlarımıza yön veren, faydalı olduğuna inandığımız
şeydir. Bugün faydalı olan, her şeyi inkâr etmektir. Biz de inkâr ediyoruz işte!”.
(Turgenyev 2011: 69) diyerek düşüncelerini açıklar. Bilimi aileyi, eğitimi, sanatı
romantiklik, saçmalık, küf kokan laflar olarak tanımlar.
Aslında Bazarov ülkenin toplumsal politik yaşamına dair önemli eleştirilerde
bulunur. Ancak onun sorunu düşüncelerini eyleme geçirmiyor olmasıdır ki, zaten
böyle bir amacı olmadığını da açıkça dile getirir. Pavel Kirsanov’un “Her şeyi kesin
olarak anladınız da, öyleyken yine de ciddi olarak hiçbir şeye el atmamaya karar
verdiniz?” sorusuna “Evet hiçbir şeye el atmamaya karar verdik” diyerek cevaplar.
Toplumdaki bozuklukları görüp, değiştirmek yerine yalnız küfretmek istediklerini
söyler. Böylece “Bazarov’un yaptığı tek şey çok iş yapılması gerektiği üzerine
İDİL, 2014, Cilt 3, Sayı 12 - Volume 3, Number 12
-
47
www.idildergisi.com
konuşmak olur”. (Olcay 2005: 142) Bazarov’un nihilizmi Rusya’da gelişen nihilizm
ile ayrı özellikler taşır. Rus nihilizmi her şeyden önce eski düzenin yadsınmasını
isterken yeni, eski geleneklerden bağımsız bir düzeni savunur. Bazarov Rus
nihilizmin temel ilkeleri ile çatışmasının yanı sıra kendi karakterinin iç mantığı ile
de çelişkiye düşer.
Aşkı saçma, romantik bulan Bazarov “Bütün hayatını bir kadının aşkı
üzerine oynayan, bu kozu da elinden aldıkları vakit kendini bırakan, artık hiçbir işe
yaramayacak derecede düşen bir erkek, erkek değildir”(Turgenyev2011: 46) der,
ancak âşık olduğunda aynı duruma kendisi düşer. Ölüm döşeğinde görmek istediği
tek kişi, âşık olduğu kadın olur. Turgenyev’in “Babalar ve Oğullar” adlı eserinde
betimlenen nihilizm, genel olarak Rusya’da gelişen politik nihilizmin rasyonalist
özelliği, var olan siyasi ve toplumsal düzenin yadsınması ilkeleri ile uyuşsa da yeni
düzen ve yeni insan tipi ilkeleri ile uyuşmaz. Ancak Turgenyev eserde nihilizmi
betimlerken eleştirel bir amaç gütmediği anlaşılır. Yazar amacının yalnızca
Rusya’da ortaya çıkışına tanıklık edilen tarihi bir gerçeğe, doğru ve uygun bir isim
koyabilmek olduğunu vurgular.
1867 yılında ise Bazarov’dan sonra Rus edebiyatında nihilizm imgesi,
Gonçarov’un “Yamaç” (Obrıv) adlı eserinde Mark Volohov karakteriyle karşımıza
çıkar. Ancak Gonçarov’un nihilizme olan yaklaşımı Turgenyev’den farklıdır.
Gonçarov’unVolohov’a karşı tutumu, daha baştan eserin ana figürü Rayski’nin şu
sözlerinden anlaşılır:
“Çalışmaktan da, her türlü düzenden de nefret eden işsiz, güçsüz takımı… Raydan bir
kez çıktıktan sonra onlara kalan serseri bir yaşamla, başkalarının sırtından alabildiğine açık
bir geçimdir. Çoğunlukla kaba, pistirler: ahlaksızlıklarıyla, üstlerindeki eski püskülerle
övünen züppeler de vardır aralarında.” (Gonçarov 2011:329)
Eserin başlarında yalnızca satır aralarında kitapları yırtan, hırsızlık yapan biri
olarak adı geçen Volohov, Rayski ile karşılaştığı sahnede okura detaylı olarak
tanıtılır. VolohovMalinovka’ya sürgün olarak gelmiş, polis gözetiminde yaşayan, on
beşinci dereceden devlet memurudur. Yalnızca izinsiz yaptığı şeylerden keyif alan,
kapıdan değil pencereden girip çıkan, sevmediği kitapları yırtan, istediği bir şeyi
sormadan alma hakkını kendinde gören biridir. MarkVolohov’un da tıpkı Bazarov
gibi altmışlı yıllar Rus nihilizmi ile uyuşan ve çelişen özellikleri vardır. Örneğin Rus
nihilizminin var olan her türlü otoriteyi yâdsıma özelliği Volohov’da da vardır.
Malinovkada zaten polis gözetimi altında yaşayan Volohov siyasi otoritelere karşı
çıkar. Ancak hiçbir temellendirme yapmaz. “Ben vali olduğu için nefret ediyorum
ondan” der. Bu cümleden de anlaşıldığı üzere Volohov, niçin yadsıdığının
açıklamasını yapmadan yadsır her şeyi ve bu yönüyle Bazarov’dan da ayrılır. Çünkü
Çoşkun Karataş, Nazan. "Rusya’da Nihilizmin Gelişmesi ve Edebiyata Yansıması". idil 3.12 (2014): 37-52.
www.idildergisi.com
48
Bazarov bilinçli olarak yadsır, yadsımasının temellendirmesini yapar. “Çağımızda,
içinde bulunduğumuz yaşayışta, aile ile ilgili olsun, toplumla ilgili olsun, bana hiç
acımadan, tam anlamı ile inkâr edilemeyecek bir tek kuruluş gösterin, sözlerinizi
kabul etmeye hazırım” (Turgenyev 2011: 75) diye karşı çıkar onu eleştiren Pavel
Kirsanov’a. Bazarov temellendirme yapıp, iş yapmazken Volohov her ikisinden de
uzaktır.
Volohov’un Rus nihilizminin temel ilkelerine uygun özelliklerinden biri de
mülkiyet sorununa olan yaklaşımıdır. Rus nihilizmi mülkiyeti, toprak köleliği
düzenine bağlı olarak toprak sahiplerinin, sahip oldukları bu topraklar üzerinden
insanlara hâkim olması düşüncesinden yola çıkarak reddeder. Volohov ağaçtan elma
koparırken yakalandığında “Benimdir bu elmalar, başkalarının değil: siz
çalıyorsunuz onları benden” (Gonçarov 2011 : 610) diye cevap verir ve bu
düşüncesini Proudhon’un “mülkiyet hırsızlıktır” sözüne dayandırır.
Volohov eserde kendisini yeni güç, geleceğin gücü olarak görür. Ancak
Volohov, Rus nihilizminin yeni gelecek düşüncesi ile derinden çelişir. Çünkü
Volohov’un hayata bakışı anlık zevklere hitap eder. Vera ile olan aşk ilişkisinde
kişiliği belirginleşen Volohov’uVera, ona söylediği düşüncelerinin bir özeti şeklinde
şöyle tanımlar:
“Uzaklara bakmanın ne gereği var? Dar kafalılıktır bu! Kişi mutluluğu metreyle ya da
kiloyla alır gibi mi alacak? Yanından geçerken yakala onu, birkaç yudum al, bıkmamak için
bırak sonra, başka mutluluklar aramaya koş! Dalından düşmesine fırsat verme elmanın,
hemen kopar, yarın bir başkasını koparırsın…” (Gonçarov 2011:623)
Volohov eski kuşağın sevgi, aşk, aile, evlilik kavramlarını saçma bulur ve
kendince süreli aşk kuramı geliştirir. Bu kuram faydaya dayanmaktadır, çünkü ona
göre aşk; geçici bir kapılma ve bir gereksinmedir.
“Kumrularınızı inceleyin: sürekli değildir sevgileri, kendi işlerini yaparlar, yavrularını
büyütürler, sonra biri bir yana, öteki bir yana giderler. Ayrılırlar. Akılsız olanları birlikte
otururlar.” (Gonçarov 2011:710)
Volohov’un aşka dair bu düşünceleri, onun hayata bakışının anahtarını sunar.
Aşkta görev duygusunu reddeden Volohov “sizin aşkınızı istiyorum, kendiminkini
de size veriyorum. Aşkta tek kural budur işte… Doğanın gösterdiği özgür takas
kuralı. Bağlılığı zorlamamak, izlenime özgür bırakmak kendini, karşılıklı
mutluluğun hazzını özgür tatmak… Benim inandığım yasa budur” (Gonçarov
2011:715) der ve açıkça beraberinde bir görev, kural, zorunluluk götürmeden
yaşamın onu sürüklediği yere gideceğini belirtir. Bir önceki bölümde bahsettiğimiz
gibi Rus nihilizminin bir diğer özelliği “iş” ve “hizmet” ilkesidir. “İş” ve “hizmet”
İDİL, 2014, Cilt 3, Sayı 12 - Volume 3, Number 12
-
49
www.idildergisi.com
ilkeleri tüm farklı yorumlarına rağmen sonuçta tek bir ortak noktada kesişir. Bu
ortak nokta aydın azınlığın ülkenin yeniden yapılanmasında, halka gerçeği gösterme
ve anlatma yolundaki öncü rolünün önemidir.
Bu anlamda Volohov, Rus nihilizminin aydın sınıfa yüklediği görev ve yeni
gelecek ilkeleri ile çelişir. Aslında Volohov da yeni bir gelecekten bahseder. Ancak
sözleri ile davranışları uyuşmaz. Aşkta olduğu gibi günlük hayatında da sorumluluk
ve görev bilincinden uzaktır. Sözünü ettiği yeni yaşam için hiçbir çaba harcamaz,
günlük ihtiyaçlarını bile çalışmadan karşılar. Başkasında olan eğer bana lazımsa onu
kullanabilirim mantığı ile hareket eder. Yazar anlatıcının ağzından Volohov’un
hayata bakışını şöyle eleştirir:
“Gerçek adına insanı yaşayan bir beden olarak düşünüyordu Mark. Duyguların
yalnızca kısa süreli karşılaşmalarından, kaba hazlardan oluştuğunu söylüyor, insanı
hayvandan ayıran, onun yaşamını süsleyen düşü bile yadsıyordu.” (Gonçarov2011: 772).
Gonçarov, Turgenyev’in aksine altmışlı yıllar Rus nihilizmini, Mark
Volohov‘un karakterinde olumsuz bir yaklaşımla betimler. Gonçarov nihilizme olan
olumsuz yaklaşımını daha da belirgin kılmak adına, Volohov’un siyasi
bağlantılarını, düşüncelerini tam olarak açıklamaz. Eserde Volohov’un daha çok
ahlaki ilke ve özellikleri betimlenir, bunlar üzerinden değerlendirme yapılır.
Volohov’u siyasi görüşlerini açıklamadan betimleyen Gonçarov böylece bu
görüşlerin faydasız ve temelsiz olduğunun altını çizmek ister ve Volohov’u bencil,
ahlaktan yoksun biri olarak gösterir. (Petrov TY)
Rus
edebiyat
uzmanı
V.F.Pereverzev,
Volohov’u
Gonçarov’un
yaratıcılığındaki anlaşılması en zor ve en esrarlı karakterlerden biri olarak tanımlar;
Volohov’u nihilist olarak tanımlamanın yanlış olduğunu belirtir. Pereverzev’e göre
altmışlı yıllar Rus radikalizminin temellerinden doğan Rus nihilizmi bir taraftan
ataerkil yapıyı, aileyi, her türlü otoriteyi yadsırken diğer taraftan yeni bir düzeni
işaret eder. Bu düzen halkın, çalışan sınıfın refahını, aydın sınıfın halka karşı olan
sorumluluklarını, en temel anlamı ile sosyal adaleti savunur. Ancak Volohov’un
yapısında ne halk sevgisi, ne de halka karşı sorumluluk vardır. Onda ne idealist
soyluların hastalıklı vicdanı, ne de raznoçinets’lerin halkla olan sıkı bağları vardır.
Pereverzev’e göre Volohov ne bir şey yapabilir, ne de yapmak istemektedir.
(Pereverzev 1989: 699-712) Pereverzev ile aynı görüşü paylaşan bir diğer
araştırmacı L.Kamenev’dir. Kamenev’e göre 1862 yılında Turgenyev’in
Bazarov’undan 1869 yılında Gonçarov’un Volohov’una gelindiğinde edebiyattaki
nihilist imge doğruluğunu, ciddiliğini ve inandırıcılığını kaybeder. Oysa
Bazarov’dan Volohov’a edebiyattaki nihilist tipin bu evrimi altmışlı yıllar Rus
Çoşkun Karataş, Nazan. "Rusya’da Nihilizmin Gelişmesi ve Edebiyata Yansıması". idil 3.12 (2014): 37-52.
www.idildergisi.com
50
toplumundaki devrimci aydın grupların düşünsel ve ahlaki gelişme süreçleri ile
uyumlu değildir. (Kamenev TY)
XIX. yüzyıl Rus edebiyatının ikinci yarısında nihilizm en keskin eleştirisini
Dostoyevski’nin 1872 yılında çıkan “Cinler” (Besı) adlı eserinde bulur. Rusya’da
nihilizmin temellerinin atıldığı altmışlı yıllarda Dostoyevski Ütopik sosyalizm
fikirlerinden uzaklaşır ve altmışlı yıllar devrimci demokratların ve diğer düşünce
gruplarının fikirleri ile uyuşamaz. Dostoyevski kendisinin çıkardığı Zaman
“Vremya” adlı dergide bir yandan altmışlı yıllar Rus aydınlarının fikirlerini eleştirir
diğer taraftan kendi “toprağa dönüş” (Poçvenniçestvo) teorilerini açıklar. Toprağa
dönüş öğretisi aslında Slavcılık teorilerinin bir uzantısıdır. Slavcılık genel olarak her
milletin kendine özgü bir yapısı olduğunu ve Rusya’nın gelişme koşullarının Batıda
aranmaması gerektiğini savunur. Ancak Dostoyevski’ye göre Slavcılık, Batı
düşüncesinin karşısında yeterli güce sahip değildir. Dostoyevski’nin toprağa dönüş
teorileri de batılılaşma düşüncesinin Rus toplumu üzerinde yarattığı bölünme,
bozulma gibi etkilerinden kurtulmak için Rus halkının ulusal değerlerine sahip
çıkması ve gerçek Hıristiyan değerlerine geri dönmesi gerektiğini savunur. Bu
anlamda Dostoyevski nihilizme de inançsızlığın bir sonucu olarak yaklaşır.
Dostoyevski’nin “Cinler” adlı eserinde nihilizm hem Bazarov’un, hem de
Volohov’un nihilizminden farklı özellikler taşır. Sosyal ve siyasal düzendeki tüm
çarpıklıkları bilmesine karşın faaliyette bulunmayan Bazarov, ya da ne amacı ne de
isteği olan Volohov’un nihilizminin aksine “Cinler” adlı eserdeki nihilizm siyasi bir
amaç güden, aktif, örgütlü bir topluluk tarafından temsil edilir. Dostoyevski bu
örgütlü topluluk ile nihilizmin iyiyi ve kötüyü seçmede kesin kriterlerin olmadığı,
inançlarını kaybeden insanların toplumdaki koşullara uygun olarak çıkarlarına göre
hareket ettikleri yerde başladığını ileri sürer. (Malışev TY) Yazarın bu düşüncesi
Verhovenski’nin Stavrogin’e söylediği şu sözlerde açıkça kendini gösterir:
“Çocuklarla birlikte tanrılarına, beşiklerine gülen öğretmen bizimdir. Para kazanmak
için öğrenim görmüş bir katili, kurbanlarından daha bilgili olduğunu söyleyerek savunan bir
avukat öldürmeden edemez, O da bizdendir. Dokunma duygusunu denemek için köylü bir
yoksulu döven okullular da bizdendir. Suçluları, suçsuzdur diye serbest bıraktıran mahkeme
jürisinde bulunanlarda bizdendir. Yeterince liberal değil diye tir tir titreyen savcı bizimdir,
bizdendir.” (Dostoyevski 2009: 418).
Dostoyevski Verhovenski’nin bu sözleri ile eserde nihilizmin manevi
değerlerin yok olduğu, insan yaşamının manasının reddedildiği, kazancın ve
egoizmin en yüksek değer olarak kabul edildiği yerde başladığını ve nihilizmin
temelinin inançsızlık ve bununla bağlantılı olarak gelişen ahlaki çöküş olduğunu
belirtir. Bu nihilizmi karakterize eden nihilist tipin temel özelliği, onu çevreleyen
dünyanın sahteliğine karşı açık bir tiksinti ve nefret duymasıdır. Bu nefret
İDİL, 2014, Cilt 3, Sayı 12 - Volume 3, Number 12
-
51
www.idildergisi.com
beraberinde inançsızlığın bir sonucu olarak gelişen boşluk duygusunu getirmektedir.
Boşluk duygusu da hayatın anlamına olan inancın kaybolması ile eşdeğerdir.
Hayatın anlamına olan inanç yok olduğunda nihilizmin temel ilkesi olan yâdsıma
ortaya çıkmaktadır. “Cinler” adlı eserde bu evrimi geçirmiş nihilistlerden biri
Stavrogin’dir. Hayatta ulaşmak istediği hiçbir amacı yoktur. İnançsızlığı onu
boşluğa, anlamsızlığa götürür ve intihar ederek yaşamına son verir. Dostoyevski’ye
göre nihilizm inançsızlığın bir sonucudur. Bu anlamda eserde de bu düşünceye
paralel olarak büyük yıkımlar ve kayıplar yaşanır. Büyük, yeni bir toplumun
öncülüğünü yaptığını sanan Verhovenski’nin tüm hayalleri suya düşer Verhovenski
yeni bir toplum kurulacağına ilişkin saplantılı düşünceleri sonucu tüm insani
değerlerini yitirir. Her şeye gücünün yeteceğine inanan Stavrogin’in yaşamı intiharla
sonlanır. Liza, Şatov öldürülür, “tanrı ömrümce acı çektirdi bana” (Dostoyevski
2009: 121) diye haykıran Krillov intihar eder.
Sonuç
Turgenyev’in “Babalar ve Oğullar” , Gonçarov’un “Yamaç”, ve
Dostoyevski’nin “Cinler” adlı eseri çerçevesinde genel olarak incelemeye
çalıştığımız nihilizm XIX. yüzyılın ikinci yarısında Rusya’da gelişen politik
nihilizmin ilkeleri ile tam olarak örtüşmez. Babalar ve Oğullar’da Bazarov,
Yamaç’ta Mark Volohov, Rus nihilizminin şiddetle karşı çıktığı kırklı yıllar Rus
idealizminin yarattığı “gereksiz adamları” andırırlar. Bazarov tıpkı gereksiz adam
gibi içinde yaşadığı çağın tüm çelişkilerinin, yanlışlarının farkındadır. Bunları
yüksek sesle dile getirecek cesareti de vardır. Ancak farkında olduğu yanlışlara karşı
faaliyetsiz kalır, hiçbir şey yapmaz. Volohov, Bazarov’dan daha silik kalır.
Bazarov’un aksine düşüncelerinin temellendirmesini yapmakta bile yetersizdir.
Dostoyevski’nin “Cinler” adlı eserinde ise nihilizm bireysellikten çıkar, kötülüğe
bulanmış, örgütlü bir topluluğun düşünce yapısı olarak çıkar karşımıza.
Rus edebiyatındaki nihilist tipin bu özellikleri yazarların nihilizme olan
yaklaşımıyla yakından ilişkili olarak gelişir. Nihilizme gelişmekte olan tarihsel bir
olgu olarak yaklaşan Turgenyev, bu anlamda Gonçarov ve Dostoyevski’den daha
mesafeli durur nihilist Bazarov’a. Bazarov’u hiçbir makamın karşısında boyun
eğmeyen biri olarak betimler. Bazarov gayet bilinçlidir, neyi niçin yaptığının
farkındadır ve düşünce bazında Rus nihilizmi ile uyuşur. Ancak yeni bir düzen
kurulması gerektiği konusunda faaliyetsiz kalır. AslındaTurgenyev, Bazarov ile
nihilizmi eleştirme amacı gütmez. Gonçarov ise Volohov’un siyasi düşüncelerini
dahi vermez. Onu sadece ahlaksal açıdan bencil, ahlaktan yoksun biri olarak
betimler ve böylece bir taraftan nihilizme olan olumsuz yaklaşımını pekiştirirken
diğer taraftan nihilizmi faydasız ve temelsiz bir görüş olarak nitelemek ister. Daha
önce belirttiğimiz gibi nihilizm en keskin eleştirisini Dostoyevski’nin “Cinler” adlı
Çoşkun Karataş, Nazan. "Rusya’da Nihilizmin Gelişmesi ve Edebiyata Yansıması". idil 3.12 (2014): 37-52.
www.idildergisi.com
52
eserinde bulur. Dostoyevski nihilizm ile inançsızlığı özdeşleyerek, inancın olmadığı
bir yerde yıkımlardan, ölümlerden, kötülüklerden başka hiçbir şeyin olmayacağının
altını çizer ve kahramanların yaşamı yazarın bu düşüncesine paralel gelişir.
KAYNAKLAR
Bеrdyayev, N.A.İstoki i smısl Russkogo kommunizma, Ekim
2012.http://www.vehi.net/berdyaev/istoki/07.html.
Diken, Bülent. Nihilizm. Çev. Aylin Onocak. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2011.
Dostoyevski, F.M. Cinler. Çev. Ergin Altay. İstanbul: İletişim Yayınları, 2009.
Gonçarov, İ. Yamaç. Çev. Ergin Altay. İstanbul: İletişim Yayınları, 2011.
Hançerlioğlu, Orhan. Felsefe Sözlüğü. İstanbul: Remzi Kitabevi, 1973.
Камenev, L. Nigilistıy. Aralık 2012. http://feb-web.ru/feb/litenc/encyclop/le8/le8-0401.htm,.
Küçükalp, Derya. Politik Nihilizm Nietzsheci Bir Tartışma. İstanbul: Aktüel Yayınları, 2005.
Маlışev, M. “Кrainosti nigilizma: оbraz Stavrogina v romane Dostoyevskogo” «Besı».
Kasım 2012. http://elar.urfu.ru/bitstream/10995/3216/1/Alter_Idem_2_16.pdf.
Nietzsche, F. Şen Bilim. Çev. Levent Özşar. Bursa: Asa Kitabevi, 2003.
Nietzsche, F. Güç İstenci. Çev. Nilüfer Epçeli. İstanbul: Say Yayınları, 2010.
Olcay, Türkan. İvan S.Turgenyev. İstanbul: Multilingual Yabancı Dil Yayınları, 2005.
Pereverzev, V.F. U istokov russkogo realizma. “Obraz nigilista u Gonçarova”. Moskva:
Sovremennik, 1989.
Petrov, S. “ İ. А. Gоnçаrоv”. Aralık 2012.http://az.lib.ru/g/goncharow_i_a/text_0060.shtml.
Rifmirovna, G.O. “Fenomen nigilizma v pravosoznanii Russkogo naroda”. Ekim 2012.
htttp://www.irex.ru/pub/polemika/10/gul/.
Savçuk, V.V. “Sudba nigilizma v Rossii”. Ekim 2012.
http://politconcept.sfedu.ru/2009.2/14.pdf.
Sevim, Acar. Nihilizme Eleştirel Bir Bakış, İstanbul: İşaret Yayınları, 1992.
Şrinyants, A. A. “ O nigilizme i intelligensii”.Ekim 2012.
http://www.portalslovo.ru/history/35437.php.
Turgenyev, İvan. Babalar ve Oğullar. Çev. Leyla Soykut. İstanbul: İletişim Yayınları, 2011.
Walicki, A. Rus Düşünce Tarihi Aydınlanma’dan Marksizme. İstanbul: İletişim Yayınları,
2009.
Dostları ilə paylaş: |