Microsoft Word BeirutDeclarationonFaithforRights tr docx



Yüklə 59,43 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix26.01.2018
ölçüsü59,43 Kb.
#22516


1

“Haklara Yönelik İnanç” konulu Beyrut Deklarasyonu (F4R)



“Dünyadaki ruhlar kadar Tanrı’ya giden yol vardır.” (Rumi)

1

 

 

 

 

1.  Biz,  Birleşmiş  Milletler  İnsan  Hakları  Yüksek  Komiserliği’nin  (OHCHR)

2

 başlattığı  bir  dizi  toplantı



neticesinde 28-29 Mart 2017 tarihlerinde Beyrut’ta bir araya gelen, insan hakları alanında çalışan inanç-

temelli ve sivil toplum aktörleri olarak, karşılıklı din ve inanışlarımızın, tüm insanoğlunun haysiyeti ve eşit



değerini  savunmak  gibi  ortak  bir  taahhüdü  paylaştığı  yönündeki  derin  kanaatimizi  ifade  ediyoruz.

Dolayısıyla,  ortak  insani  değerler  ve  eşit  haysiyet,  kültürlerimizin  ortak  kökenleridir.  İnanç  ve  haklar,

birbirlerini  karşılıklı  olarak  güçlendiren  alanlar  olmalıdır.  Dinlerin  veya  inançların  bireysel  ve  topluluk

düzeyinde ifadesi, tüm bireylerin eşit değeri temelinde insan haklarının korunduğu ortamlarda gelişip

zenginleşir.  Benzer  şekilde,  insan  hakları,  dinlerin  veya  inançların  sağladığı  derinlere  yerleşmiş  etik  ve

ruhani temellerden faydalanabilir.

2.  Karşılıklı  dini  inanışlarımız  veya  inançlarımızı,  insanlara  ait  devrolunamaz  yetkilerin  geniş

spektrumunu korumak üzere bir kaynak olarak görüyoruz: yaşam hediyesinin korunmasından, düşünce,

vicdan, din, inanç, fikir ve ifade özgürlüklerine, her türlü şiddetten korunma dahil her türlü arzu ve korku

özgürlüğünün ifadesine dek.

Ø

   “Kim ki bir hayatı koruyorsa, Kitabı Mukaddes tarafından tüm dünyayı koruyormuş gibi kabul edilir.” 



(Talmud, Sanhedrin, 37, a).  

Ø

  “Her kim bir can kurtarırsa, bütün insanları kurtarmış gibi olur.” (Kuran 5:32)  



Ø

   “Tanrı’yı tüm kalbin, ruhun, gücün ve zihninle sevmelisin; ve aynı şekilde komşunu da.” (Luke 10:27)  

Ø

  “Onları açlıktan ve korkudan kurtaran bu Evin Efendisi için ibadet etmelerine izin verin.” (Sourat Quraish, 



ayetler 3,4)  

Ø

  “Her kim ki tek bir kişinin can vermesine yol açarsa, tüm dünyayı yok etmiş sayılacağını ve her kim ki tek bir 



ruhu kurtarırsa tüm dünyayı kurtarmış olacağını öğretmek için dünyada tek bir kişi yaratıldı.” (Mishna 

Sanhedrin 4:5) 

Ø

  “Birlik olalım, topluca açıklamalarda bulunalım ve düşüncelerimiz bir olsun.” (Rigveda 10:191:2) 



Ø

  “Kendimi küçük de olsa nahoş şeylerden korumam gibi, diğerlerine karşı şefkatli ve yardımsever şekilde 



davranmalıyım.” (Shantideva, Bodhisattva’nın Yaşam Biçimine dair Rehber) 

Ø

  “Hayatın çocuklarımız için neler getirebileceğini görmek için zihinlerimizi birleştirelim.” (Baş Oturan Boğa, 



Lakota)  

3. Yukarıda belirtilenler temelinde ve diğer birçok inanç kaynağı bağlamında, din veya inançlarımızın,

herhangi  bir  ayrım  gözetmeksizin  tüm  bireyler  ve  toplulukların  özgürlükleri  ve  insan  haysiyetinin

korunması için temel kaynaklardan biri olduğuna kaniyiz. Dini, etnik ve felsefi metinler, insanoğlunun

biricikliğinin, yaşam hakkının kutsallığının ve buna ilişkin olarak müminlerin kalplerine yerleşik bireysel ve

kolektif görevlerin savunulmasında uluslararası hukuktan önce ortaya çıkmıştır.

4.  Bizleri birleştiren ortak insani değerleri yayma sözü veriyoruz. Bazı teolojik meselelerde yollarımız

ayrılsa  da,  şiddet,  ayrımcılık  ve  dini  düşmanlığı  savunmak  üzere  bu  farklılıkların  herhangi  bir  şekilde

kullanılmasına karşı mücadele ediyoruz.

Ø

  “Her  biriniz  için  bir  şeriat,  bir  yol  tayin  ettik.  Eğer  Allah  dileseydi,  sizi  tek  bir  ümmet  yapardı;  ancak  bu, 



verdikleriyle sizi denemesi içindir. O halde iyiliklere koşun, hepinizin dönüşü Allah’adır. O, ayrılığa düştüğünüz 

şeyleri size bildirecektir.” (Kuran 5, 48)  

Ø

   “Ey, bir ağacın meyveleri ve bir dalın yaprakları.” (Bahá’u’lláh) 



5.  Din  veya  inanç  özgürlüğünün,  insanın  özü  ve  onun  tercih  hakları  ve  din  veya  inanç  özgürlüğüyle

bağlantılı tüm özgürlüklerden önce gelen düşünce ve vicdan özgürlüğü olmaksızın var olamayacağına

inanıyoruz. Bir insan, bütün olarak, her türlü inancın temeli olup, sevgi, bağışlayıcılık ve saygı ile gelişir.




2

6. Burada, kendi egolarımız, bireysel çıkarlarımız ve yapay ayrışma noktalarımız karşısında barışçıl ancak



güçlü olan tüm mücadelelerimizin en asilini Beyrut’tan başlatmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Dini

aktörler  olarak  ne  zaman  ki  karşılıklı  rollerimizi  benimseriz,  sorumluluklarımıza  dair  ortak  bir  vizyon

geliştiririz ve vaaz vermektense artık eyleme geçeriz, ancak o zaman farklı din ve inanışlardaki insanlar

arasında karşılıklı kabul ve dostluğu inandırıcı şekilde teşvik etmiş ve onları nefret, ahlaksızlık, tahrif, hırs,

zulüm ve ilgili diğer insanlık dışı davranışların olumsuz itkileriyle mücadele etmede güçlendirmiş oluruz.

Tüm  dini  ve  inanç  topluluklarının,  her  bir  insanoğlunun  mutlak  vicdan  özgürlüğüne  saygı  ve  ortak

insanlığımız ışığında, herkese eşit haysiyet verilmesi için hareket etmek suretiyle bu yolda tartışmasız bir

şekilde ilerleyen, kararlı bir liderliğe ihtiyacı var. “Haklara Yönelik İnanç” faaliyetleri aracılığıyla, özgürlük

ve çeşitliliği korumak suretiyle bu ortak liderlik açığını doldurmak üzere elimizden geleni yapmaya söz

veriyoruz.

Ø

  “Nefse ve onu düzgün biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve kötülükten sakınma yeteneğini ilham 



edene and olsun ki, nefsini arındıran kişi, kurtuluşa ermiş sayılır.” (Kuran 91, 7-9)  

7. “Haklara Yönelik İnanç” konulu işbu deklarasyon, dünyanın tüm bölgelerinden farklı din ve inanışlara



ait  kişilere  erişmekte  olup,  amacı  ilgili  tüm  tarafların  üzerinde  anlaştığı  ve  hedeflerini  paylaşan  tüm

taraflara  açık  olan,  ortak  bir  eylem-hedefli  platform  temelinde  saygılı,  barışçıl  ve  birbiriyle  uyumlu

toplulukları  güçlendirmektir.  Haklara  Yönelik  İnanç  deklarasyonumuzun,  öncülü  olan  ayrımcılığa,

düşmanlığa ve şiddete teşvikin önlenmesine dair Rabat Eylem Planı (Ekim 2012) gibi, yeryüzünün tüm

halklarını  temsil  eden  ve  Özel  Raportörler  ve  Antlaşma  Kurulu  üyeleri  gibi  BM  insan  hakları

mekanizmalarıyla  zenginleşen  Birleşmiş  Milletler’in  desteği  ve  çatısı  altında  ele  alınıp  yürütülmesini

önemsiyoruz.

8.  İnancı,  herkesin  yararına  olacak  şekilde  haklarla  bağdaştırmak  üzere  zaman  içerisinde  ortaya  atılan

birçok  girişimi  memnuniyetle  karşılasak  da,  bu  girişimlerin  hiçbiri  söz  konusu  hedefe  tam  olarak

erişmemiştir.  Dolayısıyla,    dini  tarafların,  nefrete  teşvikle,  toplumların  huzurunu  kaçırmaktan  yarar

sağlayanlarla  ve  eşit  ve  devrolunamaz  insan  haysiyetinin  aleyhine  korku  manipülatörleriyle  mücadele

konusunda ortak insanlığımızın korunmasındaki sorumluluklarını üstlenmek üzere ulusal ve uluslararası

düzeyde etkinleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Mevcut F4R Deklarasyonu ile, aramızda ortak zeminler

yaratmak suretiyle inanç ve hakları birbirine yaklaştırmak ve birbirlerini güçlendirebilmeleri için inancın

hakların  yanında  daha  etkin  bir  şekilde  durmasını  sağlayan  yolları  tanımlamak  üzere  daha  önceki

girişimler ışığında kalpleri ve elleri birleştirmeyi amaçlıyoruz.

Ø

   Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani 



sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler 

olmuştunuz. (Kuran 103, 3) 

 

9. İşbu Deklarasyon temelinde, tüm bağımsız dini aktörlere ve bu deklarasyonun amacını yerine getirmeye

katkı sağlayan alanlarda sahada projeler yürütmek suretiyle F4R deklarasyonuna bağlılığını ve kabulünü

kanıtlayan  inanç  temelli  topluluklara  açık  olan,  çok-düzeyli  bir  koalisyon  kurarak,  vaaz  verdiklerimizi



uygulamaya geçirme niyetindeyiz. Aynı zamanda, spesifik alanlarda somut eylemler için bir yol haritası

belirleyeceğiz ve bu harita, Haklara Yönelik İnanç küresel koalisyonumuz tarafından düzenli olarak gözden

geçirilecek.  

10. Yukarıdaki hedefi yerine getirmek üzere, biz müminler olarak (tanrıcı olanlar, olmayanlar, ateistler

veya diğerleri

3

), beş temel ilkeye olan tam bağlılığımızı beyan ederiz:  



a)  Geleneksel inançlar-arası diyalogu, yerel düzeyde somut ve eylem-odaklı Haklara Yönelik İnanç

(F4R)  projelerine  dönüştürmek.  Diyalog  önemli  olsa  da,  kendi  başına  bir  amaç  değildir.  İyi

niyetler,  onlara  karşılık  gelen  eylem  olmaz  ise,  sınırlı  bir  değer  ifade  eder.  Sahadaki  değişim

hedeftir ve uyumlu eylemler, bunun mantıklı araçlarıdır.



3

Ø

   “İnanç, fiiliyatla kanıtlandığı zaman kalbe yerleşir.” (Hadis) 



b)  İşbu  F4R  Deklarasyonu’nda  tanımlandığı  şekliyle,  ortak  inançlar-arası  ve  inançlar-içi  vizyon

alanlarında hareket etmek üzere teolojik ve doktrinal uçurumların önlenmesi. Bu deklarasyon,

dinler arası diyalogun bir aracı olarak değil, herkes için insan haysiyetinin korunmasında ortak

eyleme  yönelik  müşterek  bir  platform  olarak  tasarlanmaktadır.  İfade  özgürlüğüne  saygı

gösterirken  ve  farklı  dini  söylem  düzeylerinde  bir  ihtilafın  devam  ettiğinin  ayrımındayken,

siyaset ve çatışmalarda dinin manipülasyonuna meydan okumaya kararlıyız. Dayanışma, mantık,

merhamet, itidal, aydınlanma ve halk tabanında buna tekabül eden kolektif eylemin dengeleyici

ve birleşik bir sesi olma niyetindeyiz.

c)  İç  gözlemsellik,  el  üstünde  tuttuğumuz  bir  erdemdir.  Karşılıklı  topluluklarımızda  kendi

zayıflıklarımız ve zorlu görevlerimiz konusunda açıkça konuşacağız ve öncelikli olarak bu alanda

harekete  geçeceğiz.  Daha  küresel  meseleleri  kolektif  olarak  ve  tutarlı  bir  şekilde,  en  değerli

gücümüz olan dürüstlüğü koruyan içeride ve kapsayıcı bir müzakerenin ardından ele alacağız.

d)  Özellikle şiddete teşvik, ayrımcılık veya din, inanış, cinsiyet, siyasi veya diğer düşünceler, ulusal

veya sosyal köken veya herhangi bir statüden bağımsız olarak tüm insanların sahip oldukları eşit

haysiyete dair herhangi bir ihlale karşılık gelen nefret savunuculuğuna karşı tek sesle konuşmak.

Nefrete  teşvik,  adaletsizlikler,  dini  temelde  ayrımcılık  veya  herhangi  bir  dini  hoşgörüsüzlüğü

ihbar etmek yetmez. Kalplere ve toplumlara şifa olan bir dayanışma sergilemek ve iyileştirici

merhamet göstermek suretiyle nefret söylemini ıslah etmek gibi bir görevimiz var. Bu sorunu

düzeltmeye yönelik kullandığımız sözcükler, dini veya inanç sınırlarını aşmalıdır. Dolayısıyla bu

tür sınırlar artık manipülatörler, yabancı düşmanları, popülistler ve şiddet yanlısı aşırılıkçılar için

serbest bir alan olarak kalmamalıdır.

e)  Bir yandan dini ve seküler mercilerle, ilgili hükümet kurumlarıyla ve Haklara Yönelik İnanç (F4R)

koalisyonlarının  işbu  deklarasyona  uygun  olarak  özgürce  kuruldukları  her  yerdeki  devlet-dışı

kurumlarla  ortaklıklar  kurmaya  çabalarken,  sadece  vicdanımıza  kulak  vererek,  tamamen



bağımsız bir şekilde hareket etmeye kararlıyız.

11.  Başlıca  aracımız  ve  varlığımız,  işbu  F4R  Deklarasyonu’nda  kutsallaştırılmış  ortak  inançlarımızı

ulaştırmak  üzere  önleyici  yapısal  bir  şekilde  yüz  milyonlarca  mümine  ulaşmamızdır.  İnsanlığın

karşısındaki  tüm  ortak  zorluk  alanlarında  herkese  eşit  haysiyetin  savunulması  konusunda  tek  sesle

konuşmamız    da  inanç  ve  haklar  davasına  hizmet  etmektedir.  İnsanoğlunun,  inançlı  olmasından  veya

olmamasından  bağımsız  olarak,  sırf  hoşgörü  yerine  tam  ve  eşit  saygıya  hakkı  vardır.  Karşılıklı  beceri

alanlarımızda  bu  taahhüdü  savunmak  görevimizdir.  Ayrıca,  tüm  müminleri,  dinleri  veya  inanışları  ne

olursa  olsun,  dezavantajlı  durumda  olanlara  ve  ihtiyaç  sahiplerine  yönelik  olarak  derinlemesine

benimsenen adalet, eşitlik ve sorumluluk değerlerini korunmasında bireysel sorumluluklarını üstlenmeye

teşvik edeceğiz.

Ø

   “İnsanlar ya sizin din kardeşinizdir, ya da insanlık kardeşiniz.” (İmam Ali ibn Abi Talib) 



Ø

 

“İnsan yaşamının uzun yolculuğunda, İnanç en iyi yol arkadaşıdır.” (Buda)

12.  Dini aktörlerin koalisyonunun bu deklarasyona bağlı kalmayı ve buna uygun olarak hareket etmeyi

seçtikleri dünyanın her yerinde halk tabanındaki insanlar için önemli olan bu hedefi somut bir şekilde

gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Birbirimizin eylemlerini destekleyeceğiz. Buna, dünyanın her yerinde her

yıl 10 Aralık günü çeşitlilik içinde birliğimizin en zengin ifadesi olarak Yıllık Haklara Yönelik İnanç Yürüyüşü

gibi son derece sembolik bir etkinlik gerçekleştireceğiz.

13.  2012  Rabat  Eylem  Planı  ve  buna  müteakip  gerçekleşen  toplantılar  temelinde,  işbu  deklarasyon

kanalıyla dini aktörler için ortak bir vizyon geliştirilmesi, karanlığın güçlerini silahlarından arındırmak için



4

bir  taşma  noktası  olacak  ve  korku  ve  nefret  arasındaki  birçok  kalpteki  kötücül  ittifakın  ortadan

kaldırılmasına yardımcı olacak. Din adına şiddet, onun temel dayanakları olan merhamet ve şefkati yok

etmektedir. Merhamet ve şefkat mesajlarını, yerel, ulusal, bölgesel ve küresel düzeylerde topluluklar-

arası sosyal, gelişimsel ve çevresel inanç-temelli projeler yoluyla dayanışma faaliyetlerine dönüştürme

niyetindeyiz.

14.  Uluslararası  insan  hakları  araçlarında  evrensel  olarak  kabul  edilen  değerleri,  ortak  insanlığımızın

ortak  standartları  olarak  tümüyle  benimsiyoruz.  İşbu  F4R  deklarasyonundaki  taahhütlerimizi  öncelikli

olarak, dinler ve inançların insan haysiyetine saygı, adalet ve dürüstlük gibi temel ortak değerleri paylaştığı

yönündeki kanaatimiz üzerine temellendiriyoruz. Ayrıca söz konusu taahhütleri, “Herkesin özgür ve tam

gelişiminin ancak orada mümkün olduğu topluma karşı ödevleri olduğu

 4

gerçeğine dair kabulümüze



dayandırıyoruz. Görevimiz, vaaz ettiklerimizi uygulamak, bütünüyle angaje olmak, sesimizi yükseltmek ve

tehdit altına girmeden önce insan haysiyetinin korunması için sahada çalışmaktır.

Ø

   “Ey iman edenler, yapmayacağınız şeyi neden söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah katında 



konu olması bakımından büyük bir suç teşkil etti.” (Kuran 61: 2-3) 

Ø

  “Kendi adlarına konuşamayanlar için, haklarından mahrum kalanların hakları için sesini yükselt. Sesini yükselt 



ve adil bir şekilde değerlendir; yoksulların ve ihtiyaç sahiplerinin haklarını koru.” (Özdeyişler Bölüm 31: 8-9)  

15.  Dini öğretiler ve mevcut uluslararası yasal çerçeveler, dini aktörlere sorumluluklar yüklemektedir.

Dini  aktörlerin  güçlendirilmesi,  mevzuat,  kurumsal  reformlar,  destekleyici  kamu  politikaları  ve  kendi

eylem  alanlarında  sosyal  değişim  ve  eğitimin  genellikle  başlıca  kaynaklarından  biri  olan  yerel  dini

aktörlerin ihtiyaçlarına uygun eğitim gibi alanlarda eyleme geçilmesini gerektirir. Uluslararası sözleşmeler

ve  anlaşmalar,  soykırım,  mülteci,  dini  ayrımcılık  ve  din  veya  inanç  özgürlüğü  gibi  kilit  yasal  terimleri

tanımlamıştır.

5

Tüm bu kavramların, farklı dinler ve inançlarda karşılık bulan anlamları vardır. Buna ek



olarak, farklı deklarasyonlar ve önergeler

6

, işbu F4R deklarasyonunda benimsediğimiz ve pekiştirdiğimiz



dini aktörlerin rol ve sorumlulukların unsurlarını ortaya koymaktadır.

16.  Dinin tanımlandığı ve genellikle de çarpıtıldığı biçimleri düzeltmek konusunda tüm insanlara karşı



mesul  olduğumuz  konusunda  insanoğlu  olarak  hemfikiriz.  Eylemlerimizden  dolayı  sorumluyuz,  ancak

eyleme geçmezsek veya uygun ve vakitlice davranmazsak sorumluluğumuz çok daha büyük olur.

Ø

   “Her birinize tüm yaptıklarınızı ve söylediklerinizi soracağız. Muhakkak ki siz onlardan mesulsünüz.” (Kuran, 



Saffat, 24)  

Ø

  "Herkesin görevi açıkça belirtilmelidir." (İncil, 1 Korint iii. 13) 



17. Devletler, herkesin –bireysel ve kolektif olarak korkudan ve yoksunluklardan azade onurlu bir yaşam

sürdürmek ve yaşamın tüm alanlarında tercih özgürlüğünden faydalanmak üzere- tüm haklarını teşvik

edip korumak gibi temel bir sorumluluğu üstlenirken, biz dini aktörler veya münferit müminler olarak

kendi  vaaz,  öğretim,  ruhani  yönlendirme  ve  sosyal  angajman  alanlarımızdaki  tüm  koşullarda  her  bir



insanoğlunun eşit haysiyetini ve ortak insanlığı savunmak üzere ayrı bir sorumluluk üstleniyoruz.

Ø

   “Her  kim  bir  adaletsizlik  veya  bir  kabahate  tanıklık  ederse,  bu  gidişatı  eliyle  değiştirmelidir.  Eğer  bunu 



yapamazsa,  sözcükleriyle  değiştirmelidir.  Eğer  bunu  da  yapamazsa,  kalpleriyle  değiştirmelidir.  Bu,  iman 

eylemleri arasında en zayıfı olacaktır.” (Hadis)  

18.  Dini  toplulukların,  liderlerinin  ve  müritlerinin  hem  ulusal  hem  de  uluslararası  yasal  araçlar

çerçevesinde kamu mercilerinden bağımsız olarak bir rolü ve sorumlulukları vardır. 1981 yılında kabul

edilen  Birleşmiş  Milletler  Din  veya  İnanca  Dayalı  Her  Türlü  Hoşgörüsüzlüğün  ve  Ayrımcılığın  Ortadan

Kaldırılması Deklarasyonu’nun 2(1) maddesi uyarınca, “hiç kimse, din ya da başka inançları gerekçesiyle

herhangi bir Devlet, kurum, grup ya da bir kimse tarafından ayrımcılık konusu olamaz.” Bu hüküm, dini

kurumların,  liderlerin  ve  hatta  dini  veya  inanç  toplulukları  içindeki  her  bir  bireyin  doğrudan

sorumluluklarını belirlemektedir.

19.  Etkin  kontrol

7

 kavramının  çatışma  zamanlarında  devlet-dışı  aktörlerin  sorumluluklarını  belirlemesi



gibi, her  daim  müritlerinin  kalpleri  ve  zihinleri  üzerinde  yüksek  düzeyde  etki  yaratan  dini  liderler


5

konusunda da benzer bir yasal ve etik gerekçe görüyoruz.

20.  Söylem, bireysel ve topluluk gelişimi açısından asli önemi haizdir. İnsanlığın iyi ve kötü taraflarının

en  temel  araçlarından  biridir.  Savaş  zihinlerde  başlar  ve  genellikle  gizlenen  nefret  savunuculuğuyla

tetiklenen bir muhakemeyle işlenir. Olumlu söylem, aynı zamanda kalplerde ve zihinlerde barış inşası ve

uzlaşmaya dair sağaltıcı bir araçtır. Öte yandan, söylem, Rabat Eylem Planı’nın dile getirdiği eşik değerler

temelinde işbu F4R deklarasyonu aracılığıyla uygulanmaları için üstlenmeye ve birbirimizi desteklemeye

taahhüt ettiğimiz en stratejik sorumluluk alanlarından biridir.

21.  Kişisel  ve  Siyasal  Haklar  Uluslararası  Sözleşmesi  çerçevesinde  (madde  20,  paragraf  2),  devletler,

ayrımcılığa, kin ve nefrete veya şiddete tahrik eden herhangi bir ulusal, ırksal veya dinsel düşmanlığın

savunulmasını yasaklamakla mükelleftir. Bu kapsamda, din adına bazı dini liderlerin nefreti körüklemesi

de söz konusudur. Hatibin konumu, bağlam, vaazın içeriği ve uzunluğu sebebiyle, dini liderlerin bu tür

açıklamaları,  nefrete  tahrik  eşik  değerine  karşılık  geliyor  olabilir.  Bu  tür  tahriklerin  önlenmesi  yeterli

değildir.  Uzlaşmaya  yönelik  sağaltıcı  savunuculuk  da,  özellikle  nefretin  dinler  veya  inanışlar  adına

savunulduğu durumlarda dini liderler için de eşit şekilde bir görevdir.

22.  Bu alandaki en net ve en yeni yönlendirme, 2012 yılındaki Rabat Eylem Planı’nda

8

yer almaktadır.



Söz konusu Plan, dini liderlerin üç spesifik temel sorumluluğunu belirlemektedir: (a) Dini liderler, şiddet,

düşmanlık  veya  ayrımcılığı  körükleyebilecek  ifadeler  veya  hoşgörüsüzlük  mesajları  kullanmaktan

sakınmalıdır; (b) Dini liderler aynı zamanda hoşgörüsüzlük, ayrımcı klişeler ve nefret söylemi vakalarına

karşı tavırlarını kararlı bir şekilde ve derhal ortaya koymak gibi kritik bir role sahiptirler; ve (c) Dini liderler

aynı zamanda şiddetin nefretin körüklenmesine bir yanıt olarak asla hoş görülemeyeceği konusunda net

olmalıdır (örneğin, şiddet, daha önceki bir provokasyonla gerekçelendirilemez).

1

Dini veya inanç metinlerinden elde edilen tüm alıntılar Beyrut atölyesinin katılımcıları tarafından kendi din veya inançlarıyla



bağlantılı olarak sunulmuştur ve sadece açıklayıcı ve kapsamlı değildir.

2

OHCHR, Cenevre'de (Ekim 2008), Viyana'da (Şubat 2011), Nairobi'de (Nisan 2011), Bangkok'da (Temmuz 2011), Santiago de



Chile'de (Ekim 2011), Rabat'da Cenevre (Şubat 2013), Amman (Kasım 2013), Manama (2014), Tunus (Ekim 2014 ve Nisan 2015),

Lefkoşa  (Ekim  2015),  Beyrut  (Aralık  2015)  ve  Amman  (Ocak  2017)  (Ekim  2012)  ile  benzeri  uluslararası  toplantılar,  uzman

seminerleri ve bölgesel atölyeler düzenledi.

3

Bkz. BM İnsan Hakları Komitesi, genel yorum no. 22 (1993), BM Doc. CCPR / C / 21 / Rev.1 / Add.4, para. Bkz. BM İnsan Hakları



Komitesi, genel yorum no. 22 (1993), BM Doc. CCPR / C / 21 / Rev.1 / Kat.4, para. 2.

4

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin (1948) 29. Maddesinin, 1. Paragraf.



5

Bunlara Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi (1948); Mültecilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme (1951);

Her Türlü Irk Ayrımcılığının Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (1965); Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi (1966);

Uluslararası Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi (1966); Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi

(1979); Işkence ve diğer Zalimane, Gayri insanı veya Küçültücü Muamele veya cezaya karşı sözleşme (1984); Çocuk Haklarına Dair

Sözleşme  (1989);  Tüm  Göçmen  İşçilerin  ve  Aile  Fertlerinin  Haklarının  Korunması  Uluslararası  Sözleşmesi  (1990);  Engellilerin

Hakları Sözleşmesi (2006); ve Tüm Kişilerin Zorla Kaybedilmeye Karşı Herkesin Korunmasına Dair Uluslararası Sözleşme (2006).

6

Bunlara İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (1948); Din veya İnanca Dayanan Her Türlü Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılığın Tafsiye



Edilmesi Bildirgesi (1981); Ulusal veya Etnik, Dini ve Dilsel Azınlıklara Sahip Kişilerin Hakları Bildirgesi (1992); Afet Müdahale

Programlarında  Uluslararası  Kızılhaç  ve  Kızılay  Hareketi  ve  STK'lar  İçin  Davranış  İlkeleri  (1994);  Hoşgörü  Prensipleri  Üzerine

UNESCO Bildir”gesi (1995); Din veya İnanç Özgürlüğü, Hoşgörü ve Ayrımcılık Yasağı Açısından Okul Eğitimi Konulu Uluslararası

Danışma  Konferansının  Son  Belgesi  (2001);  Toledo  Devlet  Okullarında  Din  ve  İnançların  Öğretilmesinde  Yol  Gösterici  İlkeler

(2007); Birleşmiş Milletler Yerli Halkların Haklarına Dair Deklarasyon (2007); "İnsan Hakında İnanç" konusundaki Lahey Bildirgesi

(2008); Camden İfade Özgürlüğü ve Eşitlik İlkeleri (2009); İnsan Hakları Konseyi, Hoşgörüsüzlükle Mücadele, Negatif Klişeleşme

ve Damgalama ve Ayrımcılıkla Mücadele, Din veya İnanç Esasına Dayalı Şiddet ve Şiddeti Teşvik Etme Konusunda 16/18 Kararı

(ve  İstanbul  Süreci,  2011);  Ayrımcılığa,  düşmanlığa  veya  şiddete  teşvik  oluşturan  ulusal,  ırksal  veya  dini  nefrete  yönelik

savunuculuk yasağı üzerine (2012) Rabat Eylem Planı; Vahşet Suçlarında Analiz Çerçevesi (2014); Genel Sekreter'in Şiddete Dayalı

Aşırılığı Önleme Eylem Planı (2015); hem de şiddet olaylarına yol açabilecek tahriklerin önlenmesi hakkındaki Fez Deklarasyonu

(2015).

7

Bazı  durumlarda,  özellikle  devlet  dışı  aktörler  bölge  ve  nüfusta  (örneğin,  fiili  makamlar  olarak)  önemli  /  etkili  bir  denetim



yaparken, uluslararası insan haklarına görev verenlere saygı göstermekle yükümlüdürler (bkz. UN Docs. CEDAW / C / GC / 30,

para 16; A / HRC / 28/66, paralar 54-55).



8

Bkz. UN Doc. A / HRC / 22/17 / Add.4, ek, ek, para. 36.



Bu metin, Kıbrıs Barış Sürecinde Dini Yolu Ofisi (RTCYPP) tarafından 'Haklara İnanç' inisiyatifine katkı olarak Türkçe'ye çevrilmiştir.



Yüklə 59,43 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə