Microsoft Word c5s4 çýktýya son doc



Yüklə 30,86 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix07.12.2017
ölçüsü30,86 Kb.
#14333


“SUFİZM VE PSİKOLOJİ” ADLI KİTAP ÜZERİNE 

M. Doğan KARACOŞKUN 

Sufizm özel bir tecrübe şeklidir. Batıda mistik tecrübe diye isim-

lendirilen bu yaşantı, kimi psikologlara göre dini tecrübe ile aynı 

şeydir. Onlara göre, dini tecrübe, mistik bir unsur içermesi nedeniy-

le, mistik tecrübe ile özdeştir.

1

 Jung, bu düzlemdeki bir tecrübenin 



kolektif bilinç ötesindeki arketiplerin tecrübesi olduğunu söyler.

2

  



Kimi sufi düşünür ve ekoller, modern psikolojinin insanın hayatını 

anlamlandırmasına katkı sağlayamadığını ve sufizmin bu yönüyle 

önemli bir psikolojik sistem olarak işlev gördüğünü iddia ederler. 

Hem tecrübeli bir psikiyatr, hem de sufi yoluna girmiş bir mistik olan 

Lynn Wilcox da, bu düşüncede olanlardandır. Ona göre modern psi-

koloji “insan davranışlarının tanımlarını ve onun hakkında faydalı 

bilgileri elde etmişse de, insanın kalbinin en derinlerindeki sorunlara 

çözüm bulamamıştır”(s. 311). 

Wilcox’un, Orhan Düz tarafından dilimize çevrilmiş olan “Sufizm 

ve Psikoloji” isimli eseri, İnsan Yayınları arasında çıkmış bir çalışma-

dır. Birinci baskısı 2001, ikinci baskısı 2003 yılında yapılmıştır. Ese-

rin orijinal adı “Sufism and Psychology”dir. Kitabının “Giriş” bölü-

münde (s. 11-14) Wilcox, psikoloji bilimine yönelik radikal eleştiriler 

getirmektedir. Modern psikoloji tarihinde, en kayda değer psikoloji 

teorileri olarak varoluşçu-hümanist psikologların yaklaşımlarını gös-

terir. Ancak ona göre bu teorisyenler de, ancak bir yere kadar insan-

lar için ideal yetileri tanımlayıp, model kişiler üzerinde incelemeler 

yapmışlardır. Bunun yanında asıl yapılması gereken iş olan, bu yeti-

leri hayata geçirme yollarını göstermekte yetersiz kalmışlardır. 

Yazar, Doğu’da “irfan” adı verilen ve Batılı psikologların hakkın-

da pek fazla şey bilmediklerini iddia ettiği sufizmin, Batı psikolojisi-

nin kapasitesini aştığını iddia eder. Bu düşüncesini temelde A. Nadir 

Şah’a ait olan basit bir lamba örneği ile açıklar. Ona göre Batılı psi-

koloji ekollerinin yaptığı iş, lambanın özelliklerini incelemektir. Oysa 

lambanın ışık vermesini sağlamadıkça yapılan işin önemi yoktur. Işık 

ise, ancak lamba bir güç kaynağına bağlandığında gerçekleşebilir. 

İşte, Wilcox’a göre sufizmin yaptığı iş budur. Sufizm, lambanın şekli 

ve rengiyle değil, bir güç kaynağına bağlı olup olmadığı ile ilgilenir. 

                                                 

1

   Hayati Hökelekli, Din Psikolojisi, Ankara, 1993, s. 318. 



2

   David M. Wulf, Psychology of Religion, New York, 1991, s. 433.  




M. Doğan KARACOŞKUN  

 

332



Dr. Thomas H. Elmore’nin yazdığı “Önsöz”le başlayan başlayan 

kitap, “giriş”te yer alan bu genel düşüncelerle devam etmektedir. Ki-

tap, “Giriş”le birlikte yirmi bir  bölümden oluşmaktadır. Hemen her 

bölüm, psikoloji ve sufizm bağlamında karşılaştırmalı bir yöntemle 

hazırlanmıştır.  Nitekim, kitabın “Psikolojinin  Anlamı” başlığını taşı-

yan ikinci bölümünde (s. 15-26), önce psikoloji ve sonra sufizm kav-

ramının anlamı ve tarihi üzerinde durulmuştur.  Burada yazar psiko-

lojinin gerçekte hayatın esasını ifade eden bir anlama sahip olduğu-

nu, ama zamanla anlam yitimine uğradığını belirtir. Psikologların 

yaptığı işi, giriş bölümünde açıklanan lamba örneğine atfen, lambayı 

tanımlamak olarak açıklar. Psikoterapistlerin yaptığı iş ise ona göre, 

“lambayı yerleşeceği noktaya uygun hale getirmeye çalışmaktır.” Ya-

zara göre, insanlık tarihi boyunca var olan sufizm, varlığın gizini keş-

fetme yetisini işlevsel kılar. Bunun için din gerçekliğini yaşamak ve 

tecrübe etmek gerekir.  

Üçüncü bölüm “Amaçlar” başlığını taşımaktadır (s. 27-33). Ya-

zar, burada, psikoloji ve sufizmin amaçlarını karşılaştırır. Ona göre

psikoloji niceliksel verilerden oluşan bir bilgiyi arar. Ancak bu bilgiler 

lambanın dış niteliklerinin değiştirilmesi ile ilgili olup, yetersiz kalır. 

Oysa kamil insan  ve mükemmel toplumu geliştirmeyi hedefleyen 

sufizm, içsel bilgiyi keşfetmeyi amaçlar. Bu bilgiyle kendi yolunu bu-

lan bireyler, başkalarına da yardımcı olabilirler. 

Kitabın dördüncü bölümünde psikoloji ve sufizmin “Metodlar”ı 

üzerinde durulur (s. 35-43). Wilcox, psikolojinin fiziksel metodlara 

dayanması nedeniyle, bilgi dağarcığına katkı sağlayamadığını söyler. 

Sufizm ise, ona göre, hiçbir istatistiksel teste gerek duyulmayan ve 

şüpheye yer olmaksızın yaşanan bir tecrübedir. Yazar, aynı zaman 

da sufizmi önemli bir terapi süreci olarak değerlendirir.  

Beşinci bölüm, “Merkezi Sinir Sistemi” konusu üzerinde durur 

(s. 45-56). Yazar, bu bölümde nörolojik ve fizyolojik psikoloji yakla-

şımlarının yetersizliğinden söz ederek, sufizmdeki manevi gelişimle-

rin organik merkezlerle ilişkilerini ele alır.  

“Duyumsama ve Algı” başlığı altındaki altıncı bölümde (s. 57-68) 

yazar, önce beş duyu ile duyumsama ve algının oluşumunu psikolo-

jideki şekliyle açıklar. Daha sonra psikolojideki bu açıklamaların ya-

ratıcı algılamaları göremediğini belirtir. Çünkü ona göre, fiziksel du-

yularımız hakikati kavrayamaz. İnsanı algı yannılmalarından kurta-

racak yol ise, içe bakışın tecrübe edilme yolu olan sufizmdir. 

“Hafıza” başlıklı yedinci bölümde (s. 69-76) yazar, psikolojide pek 

çok hafıza tanımı olduğundan söz eder.  Tüm bu tanımlara rağmen 

yazara göre, psikoloji bilimi hafıza kavramının gerçek anlamını bil-

mede yetersizdir. Çünkü gerçekte hafıza ruhsal dünyayı da kaydetme 




Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi V (2005), Sayı: 4 

 

333 



özelliğine sahiptir. Bu nedenle sufizm yolunda kaydedilen şeyler 

kaybolmaz ve kullanılır. 

 Kitabın sekizinci bölümü “Öğrenme ve Bilme” başlığını taşımak-

tadır (s. 77-89). Yazara göre psikolojide öğrenmenin beş duyuyla ger-

çekleştiği kabul edilir. Daha çok günlük işlerle ilgili olan bu öğrenme, 

ona göre yararlı ama yetersizdir. Oysa sufinin süluk yolunda elde 

ettiği bilgiler hakikat olup, ancak dünyevi düşüncelerden uzaklaşa-

rak elde edilebilir (s. 88). 

Yazar dokuzuncu bölümde “Motivasyon” konusunu ele alır (s. 

91-104). Ona göre psikoloji bu konu üzerinde çok fazla durmuş ama 

yine de belli noktaları, örneğin sevdiği bir varlık için canını feda eden 

birinin motivasyonunu açıklama noktasında yetersizdir.   

Onuncu bölümde, insanın “Yaratıcılık” yönü üzerinde durulur (s. 

105-115). Yazar, Psikolojinin nasıl yaratıcı olacağımızı açıklayamadı-

ğını iddia eder. Ona göre, yaşadığı tecrübeler yoluyla sufi, gerçek ya-

ratıcılığı elde eder.  

Psikolojinin önemli konularından biri olan “Zeka” on birinci bö-

lümde ele alınmıştır (s. 117-125). Ona göre zihnin bilgisi kalbin idra-

kine dönüşmedikçe zeka, programlanmış bir bilgisayardan öteye ge-

çemez. 


“Dil” konusunun ele alındığı on ikinci bölümde (s. 127-134) ya-

zar, dilin kelimelerin kullanılmasının ötesinde deruni melekelerin 

gelişmesiyle ilgili olduğunu iddia eder.  

On üçüncü bölüm, “Düşünce” konusuyla ilgilidir (s. 135-145). 

Yazara göre düşünce yetimiz, ancak metafizik noktalara yönelebilir-

se, insan ruhunu kavrayabilir. 

“İnsanın Gelişimi” başlıklı on dördüncü bölümde (s. 147-160) ya-

zar,  psikolojinin ortalama insan hayatı ve evrelerini betimlemekle 

birlikte, insanın bunun ötesinde yaşayabileceği bir derinliği göreme-

diğini belirtir. 

On beşinci bölüm “Kişilik” ile ilgilidir (s. 161-174). Yazara göre 

psikoloji bilimi, gerçek kişilik ve benliği anlayamamıştır.  

On altıncı bölümde ise Wilcox, “Kendini Gerçekleştirme” kavramı 

üzerinde durur    (s. 175-184). Ona göre kendini gerçekleştirmiş in-

sanlar sufilerdir. 

On yedinci bölüm “Bilinç” kavramıyla ilgilidir (185-198).  Yazara 

göre en yüksek bilinçlilik hali sufizmdir.  

Kitabın on sekizinci bölümü “Din” (s. 199-211) ve on dokuzuncu 

bölümü “Hakikat”     (s. 213-220) başlıklarından oluşmaktadır. Bu 

bölümlerde bu iki kavramın psikoloji ve sufizmdeki anlamlarına iliş-

kin değerlendirmelere yer verilmiştir. 



M. Doğan KARACOŞKUN  

 

334



Yirminci bölüm “Sevgi” (s. 221-236) ve yirmi birinci bölüm “Işık” 

(s. 237-239) başlığını taşımaktadır. Buralarda, bu kavramların insan 

için önemi ve psikolojinin bu konulardaki zayıflığı konuları işlenmiş-

tir. Yazara göre, sufizm bu konularda çok zengindir. 

Kitap, kaynaklar ( s. 241-251) ve indeks (s. 253-262) ile son 

bulmaktadır. 

Kitabı genel anlamda değerlendirmek gerekirse şunları söyleyebi-

liriz. Kitap, nesnel olmayan değerlendirmeler içermekle birlikte, ta-

savvuf- psikoloji ilişkisini ele alması açısından önemli bir çalışmadır. 

Din psikolojisinde önemli bir konu olan tasavvufi hayatın psikolojik 

değeri konusunda oldukça zengin materyaller sunmaktadır. Her şey-

den öte, yazar, sufizmi psikolojik kavramları esas alarak değerlen-

dirmektedir. Bu yönüyle kitabı dikkate almamak ve yararlanmamak 

mümkün değildir.  

Buna rağmen, aktarılan görüş ve değerlendirmelerin çok soyut ve 

bilimsel yöntemlerle kanıtlanamaz oluşu, kitabın bilimselliğini tartı-

şılır kılmaktadır. Ayrıca yazarın nesnel olmak yerine, psikolojinin 

bulgularına karşı, sufizmin salt tecrübe olarak yaşanabilen ve ispatı 

mümkün olmayan yaşantı biçimlerini savunucu bir tutuma sahip 

olması görüşlerini oldukça tartışılır kılmaktadır.  

Wilcox’a göre psikoloji bilimi, insanı tanıma ve anlama çabasında 

son derece yetersiz ve aciz kalmıştır. Ona göre, ulaşılan çeşitli bulgu-

lar ve geliştirilen kuramlar, ciddi bir geçerlilik ve yararlılık sorunu 

içermektedir. Oysa psikolojinin yapması gerektiği halde yapamadığı 

işi yapan sufizm yaşantısı vardır. Nitekim o sufizmi, gerçek bir psiko-

loji ve psikoterapi yolu olarak değerlendirir.  

Kanaatimizce bu tür iddialar, çok cazip ve etkileyici gibi görünse-

ler de, bilimsel bir perspektiften bakıldığında bir değer ifade etmezler.  

Ama daha önce de belirttiğimiz gibi, din Psikolojisine katkı sağlama-

yacağı da söylenemez.  Özellikle tasavvuf psikolojisi alanındaki ça-

lışmaların ülkemizde son derece az olması, bilimselliğini tartışmakla 

birlikte, eseri daha değerli kılmaktadır. Çünkü yazar, iki uzlaşmaz 

görünen alan arasında bir bağ oluşturmaya çalışmaktadır. Bizce da-

ha nesnel olmak kaydıyla bu tarz çalışmaların artması gerekir.  

Son söz olarak, alanda çalışan ve alana ilgi duyan okuyucuların 

eleştirel bir gözle olmak kaydıyla kitabı okuduklarında, eserden mut-



laka yararlanabilecekleri inancımızı belirtmek isteriz. 

Yüklə 30,86 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə