Sığınmacılık…
Boyun eğme…
Özgüvensizlik…
Putlaştırma merakı…
Değersizlik hissi…
Eylemsizlik…
Bu yazılanlar klinik bir hastalık olan “mazoşizm”i anlatmaktadır.
Mazoşist bir kişinin sahip olduğu temel nitelikler, en anlaşılabilir
halleriyle bu şekildedir.
Aralarındaki ilişki ve bütünlük nedeniyle, mazoşizme karşı
olarak incelenen bir diğer klinik vaka ise “sadizm”dir. Buna bağlı
olarak, sadist bir kişiliğin özellikleri de yine en basit biçimiyle
aşağıdaki gibi sıralanabilir:
Aşırı yönetme tutkusu…
Zorba davranışlar…
İncitme, yaralama ve aşağılama…
Şiddet uygulama bağımlılığı…
Üstün olma kaygısından doğan saldırganlık…
Sürekli emir verme isteği…
Bu iki ruhsal hastalığın temelinde yatan sebep aynıdır: Hem
mazoşizm hem de sadizm, kişi için katlanılmaz hale gelen
yalnızlık duygusundan kaynaklanır.
***
Birbaşına kalmaktan oldukça korkan mazoşist bir kişilik, bu
korkusunu yenebilmek için sığıntı olmayı seçer. Kendisini
yönetecek ve kendisine ömür boyu yol gösterecek olan birilerini
ister yanında. Kendisi başlı başına bir birey olmaktan ziyade bir
başkasının parçası olmayı tercih eder. Parçası olduğu bu kişinin
gücünü ve kudretini yüceltmek de en önemli vazifesidir.
Hayatındaki hiçbir sorunun altından tek başına kalkamaz.
Çünkü, etken bir biçimde yaşamanın ne olduğunu
öğrenemediğinden edilgenliğin kurbanı olmuştur. Hipnotize
edilmiş bir halde yaşamını sürdürür.
Ne değişir, ne de gelişir…
Karakteristiği böyle olan mazoşistin ihtiyaçlarını tam anlamıyla
karşılayabilecek ve böylelikle onu tatmin edebilecek en kuvvetli
ve en doğru aday, sadist bir kişiliktir.
Kurulacak bu ilişkide en az mazoşist kadar sadist de kendi
ihtiyaçlarına cevap bulabilecektir. Sadist, kendini mahveden
içindeki yalnızlığını unutmak veya bastırabilmek adına mazoşisti
kendine bağlar. Onu kendi parçası haline getirerek türlü türlü
zulümler eder. Emir almayı dört gözle bekleyen mazoşisti mutlu
etmek için ona sürekli emirler yağdırır. Yükselmek ve yücelmek
amacıyla karşısında duran zavallı mazoşisti her fırsatta kullanır;
onu acımasızca kırıp döker.
Asla acımaz ve affetmez…
***
Mazoşizm ve sadizm arasında böylesine sağlam bir birliktelik
varsa, bir ülkenin çoğunluğuna hükmeden mazoşist insanların,
sadistler tarafından yönetilmesi elbette ki şaşılacak bir vaziyet
olamaz. Aşağılanmaktan son derece haz duyan mazoşist
yığınların, hayatlarının her alanında sadistleri yücelterek onlara
hayati görevler yüklemeleri de yine hayret uyandıracak bir
sonuç değildir. Alınyazısına hapsolmuşların zaaflarından
faydalanacak sadistlerin yerleri, doğal olarak en tepeler, en
üstler olmuştur, bu tip ülkelerde. Tek başına bir arpa boyu bile
yol gidememiş, çaresiz kitlelerin kaderi, kendileri gibi
hastalanmış güç tutkunu ve tehlikeli kişiler tarafından ömür
boyu hırpalanmaktır.
İşte bu iki klinik vaka bir araya gelerek bir toplumu
mahvederler…
Bu yüzden olacak ki, bu tip toplumlara acı, kan ve akan
gözyaşları hâkim olur…
Hâlâ en ilkel mevzular gündemi oluşturur…
Sadistler tarafından atılan külhanbeyi naralar, mazoşistler
tarafından delicesine alkışlanır…
***
Bu iki vaka arasındaki birliktelik, bir süre tıpkı bu şekilde devam
eder yoluna. Bir arada, mutlu mesut yaşayıp giderler…
Ama bir şeyi unuturlar; daha da doğrusu, bunun hiçbir zaman
bilincinde olmazlar:
Temelde aynı sebepten kaynaklanan, fakat tam tersi özellikler
gösteren bu iki vakanın sonları da tıpatıp aynıdır…
İkisi de acı bir şekilde can verir…
Yok olurlar…
http://www.mgkmedya.com
Çarşamba, Nisan 27, 2016 - Sayfa 1 / 2
Gerçem Altunordu
Sadistin Elindeki Mazoşistler