1
KİBRİTİN TESADÜFEN KEŞFİ VE KİBRİTÇİ KIZLAR
Kibrite benzer bir malzeme, M.S. 577’de Çin’de kullanıldı. İlk beyaz fosforlu
kibrit, 1830’da Fransa’da yapıldı ama tehlikeli olduğu sonra anlaşıldı. Bugün
kullanılana en yakın güvenli kibrit 1855’te bulundu.
İlk Kibritler
Çin’de kükürt emdirilmiş çam ağacı çubukları M.S. 577’de ateş yakmak için
kullanıldı. Kükürtlü çubuğu Romalılar da biliyordu. Çubuklar bir kıvılcım ile
alev alıp yanardı. İlk tüfeklerde fitil kullanılırdı. Fitil, ip veya sicime potasyum
nitrat emdirilerek yapılırdı. Bir uçtan yakılınca uzun süre yanabilen fitilin ucu,
tetik çekilince baruta değer ve silahı ateşlerdi. Bu tüfekleri, Osmanlı ordusu da
kullandı. Fransa’da 1805’te potasyum klorat, kükürt, şeker ve kauçuk
karışımından kibrit yapıldı. Yakmak için, kibritin asite batırılması gerektiğinden
tutulmadı. İngiliz eczacı J. Walker, 1827’de tüfekler için fitil geliştiriyordu.
Potasyum klorat, antimuan sülfür ve nişastadan yaptığı karışımı bir çubukla
karıştırmıştı. Çubuğun ucunda kuruyup kalan karışımı çıkarmak için taşa sürttü.
Çubuğun ucundaki karışım aniden yandı. Tesadüfen, ilk pratik kibrit
keşfedilmişti. Tanınmış kimyacı M. Faraday’a buluşundan bahsetti. Faraday,
patent almasını önerdi ama Walker almadı. S. Jones adlı bir girişimci bu
kibritleri üretti ve patenti kendi adına alıp zengin oldu. Kibrit, yanarken kötü
kokuyor ve kıvılcım saçıyordu. Kibritin üstüne “sigarayı yakan kibrit sağlığa
zararlıdır” yazıldı.
John Walker
Fosforun Tesadüfen Keşfi ve Beyaz Fosforlu Kibrit
Fosfor, 1669’da tesadüfen H. Brand adlı bir “İlmi Simyacı” tarafından
keşfedildi. İlmi Simyacılar, kurşunu altına çevirmeye çalışan insanlardı. H.
Brand, idrarı aylarca bir kapta bekletti, kaynatıp koyulaştırdı ve çıkan buharı
soğutup sıvılaştırdı. Sıvı macun kıvamına geldi. Bu macun, hava kararınca ışıl
ışıl parladı. Parladığı için, Yunanca phosphorus (ışık içereren) “fosfor” adı
verildi. Fosfor, önceleri idrardan daha sonra hayvan kemiklerinden üretildi. R.
Boyle, kükürt kaplı ağaç çubukları fosforla kapladığı kağıtlara sürtünce çubuğun
2
alev aldığını 1680’de keşfetmişti. Fosfor pahalı olduğu için buluşu pratiğe
yansımadı.
Kibritçi Kızlar
Fransız C. Sauria, 1830’da kibritin kimyasal karışımına “beyaz fosfor” katarak
kolay yanan ve kokmayan kibriti yaptı. Bu tür kibritler sert bir yüzeye
sürtülünce yanar. Kibritler kazara alev alarak yangınlara neden oluyordu. Kolay
yanmayı beyaz fosfor sağlıyordu. Beyaz fosfor “fosfor çenesi” denilen tehlikeli
bir kemik hastalığına neden olur. İngiltere’de, beyaz fosforlu kibrit üretiminde
kadın ve çocuk işçi kullanılırdı. Günde 14 saat çalışan işçilerin ücreti düşüktü.
Yemeklerini bile çalışırken yerler, en küçük hatada maaşlarından ceza kesilirdi.
Bu işçi çocuklarda kemik hastalıkları görülmeye başladı. Beyaz fosforun zehirli
olduğu duyuldu. B.M. kibrit fabrikasında 1888’de bir kız işten atılınca gerilim
arttı. A. Besant adlı aktivist kadın yazar, kibrit fabrikasını hedef alan “Londra’da
Beyaz Kölelik” başlıklı bir yazı yayınladı. Talepleri göz ardı edilen işçiler grev
yaptı ve 1400 kadın iş bıraktı. Bernard Shaw ve arkadaşları, işçiler için yardım
kampanyası başlattı. Yönetim, cezaları kaldırdı ve işçilerin fosfor bulaşmamış
bir salonda yemek yemelerini sağladı. Bu olay, literatüre “Kibritçi Kızlar Grevi”
olarak geçti. Beyaz fosfor kullanımı, 1872’de Danimarka’da ve 1906’da
İsviçre’de toplanan “Bern Konferansı” ile pek çok ülkede yasaklandı.
Ki
britçi Kızlar, aktivist yazar
Annie Besant ile
Kırmızı Fosfor ve Güvenli Kibrit
Fosforun iki türü vardır. Beyaz fosfor, zehirli ve çabuk alev alan türdür.
“Kırmızı fosfor” ise, zehirli değildir ve kolay alev almaz. İsveçli E. Lundstrom,
1855’te kırmızı fosfor kullanarak bugünküne yakın bir kibrit üretti. Kazara alev
almasın diye, kırmızı fosfor çöpün sürtülmesi gereken kutuya aktarıldı. Diğer
kimyasallar ise kibrit çöpünün baş kısmındaydı. Yeni keşfedilmiş olan kırmızı
fosforun maliyeti yüksekti. Kibrit fabrikalarının çoğu, tehlikeli ama ucuz olan
beyaz fosfor kullanıyordu. İsveç tipi güvenli kibrit çöplerinin baş kısmında,
yanıcı madde olarak kükürt (veya antimuan sülfür) , potasyum klorat (yakıcı),
cam tozu, boya ve jelatin-nişasta (yapıştırıcı) vardı. Kibrit kutusunun üstündeki
3
sürtünme yüzeyinde kırmızı fosfor, cam tozu, kum tozu ve yapıştırıcı vardı.
Kibrit çöpü kutudaki özel bölgeye sürtülünce çöpteki cam tozu, kutudaki cam
tozuna sürtünüp ısınır. Çıkan ısı kırmızı fosforu beyaz fosfora çevirir. Beyaz
fosfor, oluştuğu anda alev alır. Bu alev, potasyum kloratı parçalar ve açığa
oksijen çıkar. Açığa çıkan bol oksijen kükürtü (veya kükürtlü maddeyi) yakar.
Böylece kibritin ağaç kısmı yanmaya başlar. Kibrit çöpü kolay yansın diye, baş
kısmının bir bölümü önceden parafinle kaplanır.
“Zavallı Kibritçi Kızları Koru”
yazan kırmızı fosforlu kibrit ilanı
Türkiye’de Kibrit Üretimi ve Hazin Son
İlk fabrika, 1926’da Sinop’ta kuruldu. Kibrit alımı, satımı ve üretimi 1929’da
çıkan bir yasa ile Tekel’e verildi. Tekel, Sinop fabrikasını satın aldı ve
makineleri Büyükdere’ye taşıdı. Fabrika genişletildi ve 1932’de üretime geçti.
Tekel dışında ilk özel fabrika, Koç tarafından 1955’te (Turkay) İstinye’de açıldı.
İkinci büyük özel fabrika olan Malazlar, 1967’de kuruldu. Koç, Bursa’da
1970’te Kav fabrikasını kurdu. Kav’ın % 60 hissesi, 1998’de bir İsveç firmasına
satıldı. Geri kalan hisseler 2000’de satıldı ve fabrika 2006’da kapandı. Malazlar
da zarar nedeniyle, 2008’de kapatma kararı aldı. Tekel’in Kelkit Fabrikası
2004’te kapandı. Ucuz çakmaklar, dünyadaki fabrikaların çoğunu kapattırdı.
Turkay Kibrit Fabrikası (İstinye
-1956)
4
Gelecek nesiller belki kibriti müzelerde görecek. Son iki yüzyıl boyunca
hayatımızı kolaylaştıran kibriti geliştirenlere teşekkür borçluyuz.
Prof. Dr. Ural Akbulut
ODTÜ Kimya Bölümü
Dostları ilə paylaş: |