PutiNİzm komüNİstler ve batinin korkusu



Yüklə 15,72 Kb.
tarix26.11.2017
ölçüsü15,72 Kb.
#12551

PUTİNİZM KOMÜNİSTLER VE BATININ KORKUSU

Bir fetişizm seziyorum. Bizde de var. Önemli olan toplumdaki hareketlenmenin merkez noktasıdır. Bu Rusya Federasyonunda var ve burada Putin, bu hareketlenmenin merkez noktasının rüzgârı ile yürümektedir. Daha doğrusu rüzgârın ivmesini doğru yelkenlerini ona göre şişirerek kullanmıştır. Aynı şekilde Türkiye'de de AKP yi icad edenler onu aynı tür ama biraz simetri taşıyan rüzgârla yürütmeye özen gösterdiler ve artık AKP pişmiştir ama rüzgârın kendi içinde ve simetriğinde başka rüzgarlar da esiyor. Şu açıktır ki, ben Lenin’in mozolesini kaldıramamalarından çıkarıyorum, Rusya Federasyonunda toplumun rüzgârı ağırlıklı olarak sosyalist esmektedir. Amma ve lakin esen sosyalizmi bulandırınca ve bu esintiyi yelkenlerine doğru politikalarla Putin toplayınca ve köşe taşları Rus oligarkları tarafından tutulmuş olunca RFKP ye kalan rüzgâr elbette Putin’i geçemiyor. Bugün Rusya Federasyonunda asıl belirleyici ve Putin’i de dizginleyen rüzgâr elbette komünistlerden ve milliyetçilerden oluşan rüzgârdır. RFKPnin gelişim seyri incelenirse bu görülebilir. Türkiye'ye dönersek, TKP yi buluyoruz, tam olmasa da aynıdır. TKP nin bizzat tepesi, hem TKP nin tabanındakileri tortulaştırdı ve hem de yüzünü o tarafa dönenlerin aklını fikrini allak bullak etti. Sonrasında arta kalanlar ise, birbirini bilen kırk kişi misli hareketle, bir taraftan toplumun direnen rüzgârından ve değişik köşelerinden yol almaya çalışırken, diğer taraftan bu rüzgârı parçalara ayırarak ana akım rüzgârla şişen AKP nin ve onu besleyen Tekellerin yelkenlerine akıtıyorlardı.


Tekrar Rusya Federasyonuna ve RFKP nin tepesine dönersek, farklı bir resim görmeyiz. Toplum biriktirdiği veya saklı tuttuğu ya da canlı tuttuğu rüzgarını besleyecek, büyütecek yer ararken o yerlerin başı Gorbaçov tipinde insanlar tarafından tutulursa, hem rüzgârını akıtmak isteyenlerin fark edenlerinin umudu ve şevki kırılır ve hem de fark etmeyenlerinin umudu ve şevki düzenin politikalarının peşine takılmış olur ki, bu noktada Rusya’da ve RFKP de biraz fark buluyoruz, bana göre önemlidir ama belirleyici olmaktan uzaktır, bu fark buna rağmen RFKP nin rüzgarında ve toplumun rüzgarında bir toparlanma olmasıdır, bu, Türkiye’de TKPnin ve bu temelde biriken rüzgarın birikmesi olmamakla beraber, derlenip toparlanma eğilimi göstermesi şeklindedir, fark küçük gibidir ama önemlidir, dolayısıyla RFKP yönetimi, bunu hesaba katmak zorundadır ki, TKP den artanlar da aynı temelde hareket ediyorlar, yani bu nesnelliği değerlendirmeye çalışıyorlar. Ancak, bazı uçları bu temelde oluşan boşlukları, bu rüzgârı Kürt sorununun ve reformist renginin peşine takarak doldurmaya çalışmaktadır.

RFKP YÖNETİMİ Mİ? Bir taraftan toplumdaki sosyalizmde kalma eğiliminin rüzgârını tutarken, asıl işlevini liberal politikaları bu rüzgârın eğilimine uydurma göreviyle malul görünmektedir. Dolayısıyla RFKP yönetimine, ki bu gün CHP de de, gücü hissedilir bir KP olsaydı orada da bu temelde hareket edilecekti ki, bir anlamda varlığını görüyoruz ama asıl rüzgarı toplayamadığı için, gelişme seyri TKP den artanların TKP sinde sürdürülmeye çalışılıyor, Aynı RFKP de olduğu gibi, tepeye ve önemli yerlere oligark denilebilecek ve liberal oldukları aşikar olan kadroların doldurulması yanında, daha çok AKP nin politikalarını tedris etme çabası güden kadroların yerleştirilmesi zorbanın oyununun pek çok renk taşısa bile temel yönteminin aynı olduğunu göstermektedir. Ve CHP bu temelde hareket ederken, öne sürdüğü yenilikçi rengi ile toplumdaki rüzgârı kendine toplayamamış, aksine kaybetmiştir.


İşte bu nokta püf noktasıdır, Putin, yukarda da altını çizdim, toplumun rengini iyi hesap ederek, Liberalizm karşıtı bir çizgide ama liberalizmden uzaklaşmadan yerini sağlamlaştırdı. RTE ile tam bir korelasyon olmasa da, Putin, her an değişebilir bir rüzgarla dolaşıp, üflemesi Tam da RTE nin ONE MİNUTE gibi olmasa da, üfürmelerini andırmaktadır. Ki bu Rusya’da hareket halinde olan toplumsal rüzgârın dönüp dolaşıp onun yelkenlerini şişirmesi demekti. Burada belki asıl renk Rus milliyetçiliğinin onore edilmiş olması idi ki, toplumsal dinamiğin komünist ve diğer sosyalist akımlar yanında azımsanmayacak bir milliyetçi rüzgârla harmanlanmış olması nedeniyle bu şaşırtıcı değildir.
Ve artık, asıl noktaya gelmiş durumdayız; ABD ve AB nin Ortadoğudaki ve Kafkaslardaki BOP saldırısı elbette aynı aileden olan Rus oligarklarını da içine almak istemektedir ki, Putin burada duruyor, şimdiye kadar bu saldırganlığın karşısında idiler ve hâlâ öyle devam etme eğilimlerini korumak için, uluslararası ekonomik durum çerçevesinde nesnel durumun yeterli ve destekleyici veya kışkırtıcı olduğunu söyleyebiliriz.
Bu Batıyı SSCB den ürküttüğü kadar olmasa da, ürkütmeye yetmekte ve diğer yandan, yukarda resmettiğim nedenlerden ötürü, RFKP den ürkmek için en azından yakın gelecekte veya bu gün, bir neden bulamadıklarından, oklarını ve manipule kokan oyunlarını elbette öncelikli olarak Putin’e çevirmeyi en tutarlı politika olarak görüyorlar. Değişebilir mi? Elbette değişebilir. Bunu belirleyecek olan, ne RFKP dir, ne de Putin’in RFKPve Diğer sosyalist akımların biraz fazla sıçrama yapmış olmasıdır, bunu belirleyecek olan, hâlâ ve daha kararlı olarak, Rusya Federasyonunu oluşturan toplumdaki hareket halinde olan rüzgarın şiddet biriktirmesi veya Putin’i Batı karşısında sıkışmaya itecek yönde şiddet kırılmasıdır.
İşte Rusya Federasyonunda olan bitenleri bu çizdiğim resme bütünsel olarak bakarak DEĞERLENDİRMEK GEREKMEKTEDİR.

Sonuç olarak, hiç belli olmaz, Sovyet topraklarından çoktan başka coğrafyalara uçan devrim kelebekleri yeniden Rusya Federasyonu semalarında uçmaya başlayabilir. Ama artık hem Sovyetlerin şimdi Rusya Federasyonu düzeninde yaşayan toplumu, hem de dünyanın birbirinden çok ayrı köşelerde yaşayan ve bir dönem sosyalizmden umudunu kesmiş olan toplumları Kapitalizmde iş kalmadığı yanında, kapitalizmle kardeş olmanın, elini verip kolunu kaptırmak olduğunu giderek daha belirgin görüntüler içinde fark etmekte ve umudunu sosyalizme doğru çevirmektedir.


İşte bu noktada da nasıl bir sosyalizm ve nasıl bir geçiş sorusu öne çıkmaktadır ki, emperyalist kapitalizm bu soruyu sordurmadan, dünyanın artık yüksek sesle değişim diye haykırmaya başladığı insanlarının önüne Avrupa’nın çoktan iflas etmiş Euro-Komünizmini dolayısıyla Avrupa Marksizm’ini koymakta ve dayatmaktadır.
Öyleyse, tepelerdeki birbirini bilen kırk kişilere hiçbir alanda geçit vermemek ve bu dayatmaya karşı Sovyet Marksizm’inde ve Sovyet sosyalizminde direnmek gerekmektedir ki, bu MARKSİZM’E İÇERİLMİŞ LENİNİZM’DİR.
Bu nedenledir ki, Fikret Başkayalar bir anarşist eskisi olan Gün Zileli ile bir olarak "Özgür Üniversite"yi daha doğrusu yüzünü o tarafa dönmüş olanların aklını bulandırma turlarına devam etmekte, böylece Avrupa Marxizm’inin ideologu olmaya soyunmaktadır.
Diğerleri ise, Oya Baydar ve Murat Belge türlerini kastediyorum, Zülfü Dicleli aynı yerdedir ve neredeyse Nabi Yağcı’nın pabucunu dama atacaklardır, oynadıkları tiyatrolarla, sosyalizmden vazgeçirmenin, Liberalizmi sosyalizm niyetine kabul etmenin çabalarını göstermektedirler.

Üstelik Fikret Başkaya'lar, bir süre önce Anti-Dühringliğe soyunduğunu ilan etmiştim, Önümüzdeki "ilk on yıllar" diyor, devrimlerin yaşandığı yıllar olacaktır. Ama o "ilk on yıllar"ın kaç adet olacağını söylemeyerek, uluslararası oligarklara sesini pek duyurması mümkün olmayacağına göre, yerli tekelleri daha çok on yıl geçer yollu rahatlatırken, kendi korkularını da hesap ettiğini ama temel olarak, gerçekten yükselen devrim(si) rüzgârların hissedilmesi ihtimaline karşı, devrimi devrim kapısından uzaklaştırmanın kiralık teorilerini üretmeye çalışıyor, daha doğrusu çalışmaya çalışıyor diyebiliriz. Çünkü , eğer akıl taşıyorsa, Özgür Üniversitede tahsil gören vasat bir gencin bile ondan çok daha profesyonelce konuşacağını düşünüyorum.


Demek ki, şimdi rüzgâr bu ölü aydınların, bu sahtekâr sol gömleklilerin üzerinde bir kara bulut gibi esmeye ve şimşeklerini ve gürlemelerini herkesten önce onlara duyurmaya başlamıştır diyebiliyoruz ve öyleyse, bir süre önce işaret ettiklerimi hatırlatarak, bu sahtekârların alanını daraltıp, sosyalizmin ve onun iktidarının rüzgarını taşıyan aydınların alanlarını genişletme zamanı çoktan gelmiştir diyebiliriz diyorum.
Amma velakin, bunun için Marxsist öğretinin, Marxist öğretide kalarak, ilerletmek üzere, onun canlılığını artırmak, durağan halini, hücum haline çevirmek üzere, yeniden kurmak gerekmektedir. Peki nasıl?
Elbette kaynak Marxizm ve Marxizme içerilmiş Leninizmdir. Bu kaynağın üzerinden atlayıp, başka kaynaklar aramadan, bu kaynakların kurutmak isteyenlere inat, gürül gürül, kitlelerin ama önce bilinçleri önde olan, sıradanlaşmış ama özünü kaybetmemiş kadroların aklına akıtmak, böylece akılları tutsak eden, gerileten, edilgenleştiren dinamiklere, özü itibarı ile tekellerin ve emperyalist kapitalizmin ideolojik tetikçileri olan sahte sol gömlekli ölü aydınların eliyle büyütülen ideolojik hegemonyaya karşı bir ideolojik cephe oluşturmak bu yeniden kurmanın pratik adı olacaktır.
Ve ancak böyle, içinde yaşamadığımız, güvenirliğine inanacak netlikte bilgilere ulaşamadığımız bu günkü bilgi kirliliği, ideolojik bulanıklığı ve akıl geriliği koşullarında, dünyanın önemli olaylara gebe noktalarındaki hareketliliği teorik olarak aynı anlama gelmek üzere bilimselliğe en uygun fırçalarla resmetmemiz mümkün olabilecektir. Yanılma payı yok mu, elbette var ama her yanılma daha az yanılmanın panzehiri olacaktır ki, Marxist öğretiyi yeniden kurma ihtiyacı, bu yanılmaları en aza indirmek için olduğu kadar, bu yanılmaları bir mahkûmiyet misli dayatan sahtekârları ve dinamiklerini tuzla buz etmenin teorik yaklaşımlarına varmak için de gereklidir.
Biliyorum, sözü gene uzattım ama inanıyorum ki, bu uzunluk içinde, belki eksikliği ya da yanlışlığı olabilir bu tartışılır ama gereksiz tek bir cümle yoktur.
İfade ettiklerimin aydınlatıcı olacağı inancıyla saygılarımla birlikte bana bu açıklamayı yapmama vesile olan paylaşım için şükranlarımı ekliyorum ve bitiriyorum.
Fikret Uzun
23 Aralık 2012
Yüklə 15,72 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə