SofiE’Nİn dünyasi



Yüklə 16,17 Kb.
tarix22.10.2018
ölçüsü16,17 Kb.
#75349

SOFİE’NİN DÜNYASI

Sofie’nin dünyası kitabını tanıtmadan önce kitap gerçekten verilebilecek birçok bilgiyi daha doğrusu felsefenin karmaşık dünyasını sofie ile aralıyor ve o bilinmeyenlere meraklı dar sokaklara sürüklüyor insanı anlamını bulmaya çalışıyorsun daha sonra da gerçeği aramakla, yeni dünyalar keşfetmiş filozofları anlamlandırıyorsun. Okuduğum zaman sürecinde keyif aldım ve bilmediğim birçok şeyin varlığına şahit oldum ufkunu genişleten bir hikâye gibiydi. Kısa bir girişten sonra kitabın içeriği hakkında bilgiler vermek istiyorum Jostein Gaarder tarafından yazılan kitap felsefe tarihi üzerine bir roman şeklinde hazırlanmış araştırdığım kadarıyla ilk felsefe okumalarına başlayacaklar ve ilgi duyanlar için önerilen ve dünyada felsefe alanında en çok satan kitaplardan bir tanesi. Kitabın içeriğine gelecek olursak yazar aslında anlatacağı bölümü felsefi dönemin özellikleriyle adlandırmış örneğin Atina’da ortaya çıkan felsefi uyanış döneminin ilk evrelerinden bahsetmek istiyor bu dönemin özelliği filozofların doğaya bakarak anlam bulmaya çalışmaları olduğundan dolayı başlığın adını doğa filozofları koymuş bu şunu sağlamakta hem okuyucunun okumadan önce başlıkla beraber o dönem hakkında bir bilgi elde etmesine hem de fikir yürütmesine yardımcı olmaktadır. Günümüze kadar gelen felsefi akımların hepsi demesek de dönemler içerisinde önemli etkiler bulunduran düşüncelerin hepsinden bahsetmiş özellikle sistemler kuran ve kendi çağından başka diğer dönemlere de etki eden filozoflar üzerinde durması okuyucuya belli bir sistem üzerine felsefi birikimini sağlamasına olanak tanımıştır. Bunlardan en önemlileri Sokrates ilk başta gelen filozoflardandır onun etkisi uzun süre devam etmiş platon ve felsefenin babası diyebileceğimiz günümüze kadar her filozofu etkileyen özellikle mantık eseriyle çığır açmış İslam felsefesinde ibn Sina ve ibn Rüşt gibi filozoflara ilham kaynağı olan Aristoteles felsefesi üzerinde durması felsefeye meraklı olanlara güzel ve kolay bilgiler sunma noktasında yardımcı olmuştur. Kitap normalde anlaşılması ağır olan bu felsefeleri çok kolay ve anlaşılır bir dille izah etmiştir. Filozofların yanında kitap insanlık düşüncesini etkileyen Helenizm, Rönesans, Reform, gibi akımları da açıklamış bunları romanın o güzel ahenkli diliyle anlaşılır kılmıştır. Ortaçağ Avrupa’sında bu dönemde meydana gelen olgu ve durumlardan bahsettikten sonra yeniçağ ile beraber yeni felsefi duruşun ortaya çıktığından ve felsefenin Descartes ile beraber yeniden yeni bir oluşum geçirip değiştiğini ve bu fikrin ilerleyen dönemlerde yeni felsefenin temelini teşkil ettiğini göstermiş, felsefenin akılla başlayan yoluna vahiyle giren kilisenin ortadan kalkmasıyla birlikte tekrar akıl ön plana geçmiş ve doğacak olan pozitivizm ‘in haberciliğini yapmıştır. Daha sonra ise İngiltere’de ortaya çıkan ampirizm ’in temsilcilerine geçerek onların bu düşüncesini açıklamaya gitmiştir. Özellikle John Locke ve David Hume bu düşüncede önde gelen filozoflardandır. Bu filozofların düşüncelerindeki ortak fikir deneye ve gözleme önem vermeleriydi. İngiltere’de ortaya çıkan bu akım uzun süreler boyunca hâkimiyetini devam ettirdi ve değişik versiyonlar kazanarak günümüze kadar gelmiştir. İngiltere’de bu akım ortaya çıktığında diğer Avrupa ülkelerinde de değişik felsefi akımlar ortaya çıkmıştı. Almanya’da mistik rasyonalizm Fransa’da rasyonalizm akımları ortaya çıkmıştı. Bunlarda zamanla değişimler geçirerek varlığını sürdürmüştür Almanya’da Kant Fransa’da Voltaire bu felsefi düşüncelerin zirve noktalarını temsil etmişlerdir. Almanya’da meydana gelen rasyonalizm ’in Fransa’da ortaya çıkan akımdan farkı Alman rasyonalizminin aklı eleştiren ve sınırlar koyan bir akım olmasından kaynaklanmaktadır. Bu anlayışı da akım Kant’la birlikte kazanmıştır bu düşüncede ilerde modernite eleştirisine dönüştürülerek postmodernite düşüncesinin gelişmesine zemin hazırlayacaktır. Almanya’da ve Fransa’da ortaya çıkan bu akımlar Aydınlanma döneminde ortaya çıkan akımlardır. Bu dönemle birlikte felsefede aklın ve mistik anlayışın çatışması başlamış, ayrıca bu döneme aydınlar tarihin çağı ya da tinin çağı diyerek adlandırmışlardır. Çünkü bu dönemde birçok filozof tarih felsefesine yönelmiş ve düşüncesini tarihsel bir çizgiye oturtmuştur. Bunlardan en önemlilerinden bir tanesi Hegel felsefesi teşkil eder o kendi felsefesini tarihsel bir çizgiye oturtmuş felsefesine de tinin felsefesi demiştir. Aynı zamanda Aguste Comte’de pozitivizm diyerek isimlendirdiği akılcı felsefeyi tarihsel boyutta ele almış, üç döneme ayırdığı insanlık tarihini teolojik, metafizik, pozitivist evre olarak isimlendirmiş felsefesini bunun üzerine temellendirmiştir. Hegel’in bu düşünce yapısı özellikle marx’ı etkilemiş o tarihsel kapitalizm dediği düşünceyi bu felsefe üzerine kurmuştur sonucunda insanlığın en ideal halini herkesin eşitliğini savunan sosyalizmle olacağını düşünmüştür. O kendisinden sonra birçok kişiyi etkilemiş ve düşüncesi üzerine binlerce makale eser yazılmış tartışmalar yapılmış kapitalizme karşı büyük bir tehlike olarak düşünülmüştür. Modern çağda da marx’ın ruhu hala etrafımızda dolaşmaktadır, ancak şunu söylemek gerekir sosyalizm düşüncesi bir ütopyadan öteye geçememiştir. Bunlardan bahsettikten sonra değineceğimiz bir diğer felsefi anlayış evrim teorisidir. Evrim Avrupa ‘da pozitivizm sonucu meydana gelen bilgi birikimiyle beraber son şeklini Darwin’le kazanmıştır. O dönemde sadece evrimden bahseden Darwin değildi birçok bilim adamı da bu yönde incelemeler yapmıştır. Darwin ‘in önemi kendi çağında çok sistemli deliller getirmesiydi. Kitap bunlardan yüzeysel bir şekilde bahsettikten sonra romansal bir şekilde devam ettirdiği kurguyu tamamlamıştır. Eserin felsefeyi inceleme tarzı Avrupa merkezci bir şekilde ele alması eleştirilmesi gereken yönlerdendir felsefenin sadece Atina ‘ da başlayıp Avrupa ‘ da son bulması gibi bir anlayış yoktur ortaçağ denen Avrupalıların karanlık diye adlandırdığı dönemde Müslüman dünyasında yüksek bir felsefi entelektüel gelişme söz konusuydu antik yunan eserleri Arapça ‘ya tercüme edilmiş bununla antik yunandaki felsefi birikim doğuya taşınmıştır. Burada İbn Sina ve İbn Rüştler gibi ileri düzeyde filozoflar yetişmiştir. Avrupa ‘ ya yunanı tanıtanda bu iki filozoftur ancak yazar hiçbir şekilde bu filozoflara değinmemiştir. Felsefe dünyasına girerken batı okumalarının yanında doğu (İslam) felsefesi okumalarına da yer vermenin gerekliliğini önemsiyorum. Kitabın okuyanlar için hayatlarında yeniden bir başlangıç yaratmasını dilerim.
Yüklə 16,17 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə