Son 30 yılda, normalde yüzyıllar alacak kadar geniş ve derin değişiklikler oldu. Çok karmaşık bir ortam meydana geldi



Yüklə 445 b.
tarix02.04.2018
ölçüsü445 b.
#35769



Son 30 yılda, normalde yüzyıllar alacak kadar geniş ve derin değişiklikler oldu. Çok karmaşık bir ortam meydana geldi.

  • Son 30 yılda, normalde yüzyıllar alacak kadar geniş ve derin değişiklikler oldu. Çok karmaşık bir ortam meydana geldi.

  • Değişiklik eğilimleri üç başlıkta toplanabilir:

    • Ekonomik
    • Jeo-stratejik
    • Toplumsal .


  • “Dünya Ekonomisi Çok Gelişti”.

  • Çünkü:

    • Dünya kaynakları en verimli ve geniş biçimde kullanılıyor
    • Dünya ticareti ve ayrıca rekabet çok arttı.
  • “İkinci Dünya Savaşından bu yana en iyi dönemi geçiriyoruz”:

    • Dünya GSH:
      • 2000-05’te % 4,1
      • 2006’da % 5,1 büyüdü. Bu büyüme, her yıl 2 İspanya demek.
    • Per capita gelir
      • Altın Çağ’da (1950-73) % 2,9 idi,
      • 2006’da % 3,2
    • “Bu gelişmeler 2020’ye kadar sürecek” (Ama 2007, 8, 9… krizi çıktı!) .


Eşitsizlikler Fevkalade Derinleşti

  • Eşitsizlikler Fevkalade Derinleşti

  • Neoliberal politikalar: liberalizasyon-serbest rekabet-mal ve hizmetlerin serbest dolaşımı-finans sektörünün egemenliği

  • BM İnsan Kalkınması Raporu 1999: En zengin % 20 ile en yoksul % 10 arasındaki fark: 1960: 30’a 1; 1990: 60’a 1; 1997: 74’e 1

  • Büyük teknolojik atılımlar birkaç ülkenin elinde. Dünya bu açıdan 3’e bölündü: 1. Dünya: Teknoloji üretenler: 1 milyar insan; 2. Dünya: Teknolojiyi adapte edenler: 3,3 milyar insan; 3. Dünya: Teknolojiden kopuk olanlar: 2,3 milyar insan.

  • Yoksulluğun yarattığı sorunlar: 1) Ekonomik etkinlik sorunu; 2) Sosyal çatışma; 3) Güvensizlik

  • Bir tür Nurksey Çemberi: Yoksulluk  Düşük Tasarruf  Negatif Büyüme  Artan Yoksulluk. 2015’te 700 milyonu aşkın insan bu tuzağın içinde olacak.

  • 2006’da 1,1 milyar insanın günlük geliri: 1 $

  • Afrika’da yoksullar: 1990: 227; 1996: 271; 2002: 367 milyon. Çünkü hem büyüme zayıf, hem nüfus muazzam artıyor: 2006: 923 milyon; 2050: 1,9 milyar

  • Ekonomik dönüşümün çevre üzerindeki etkileri.



1) Tek bir küresel gücün egemenliği. Tarihte ilk defa bu kadar hegemon ve saldırgan bir güç odağı görülüyor.

  • 1) Tek bir küresel gücün egemenliği. Tarihte ilk defa bu kadar hegemon ve saldırgan bir güç odağı görülüyor.

  • 2) AB projesi duraklamada.

  • 3) Asya muazzam büyüyor: Çin + Hindistan dünya GSH’yi yukarı çekiyor. 2035’te ekonomik büyüklükler şöyle olacak: Birinci: Çin; ikinci: ABD; üçüncü: Hindistan; dördüncü: Japonya.

  • 4) Gelişmekte olan ülkelerin ağırlığı gitgide artıyor. Oysa ekonomik ve siyasal güçleri, dolayısıyla da etki kapasiteleri çok zayıf .



1) İnsan haklarının değeri artıyor. Azınlık hakları gündemde.

  • 1) İnsan haklarının değeri artıyor. Azınlık hakları gündemde.

  • 2) Yoksullar, varsılların ülkelerine akıyor: Göç ve göçmen sorunları.

  • Çünkü patlama ölçüsünde nüfus artışı yaşanıyor: Yıl 0: 250; 1000: 250; 1900: 1,6; 2005: 6,5; 2050: 9 milyar. Gelişmiş ülkeler tam bir “yaşlılar cenneti”.

  • 3) Kadının rolü artıyor. Kadınların perspektiflerinin değişmesi, her üç alanda da (siyasal, ekonomik, toplumsal) derin etki yapacak. Diğer yandan çalışan kadınların yarısından fazlası hâlâ niteliksiz işgücü.

  • 4) Çok karmaşık ve çözümü güç dinsel, etnik, vs. sorunlar özellikle en zengin ülkelerde risk algılamasını artırıyor. (NATO, AB)

  • 5) Fakat diğer yandan da zenginlerin göç’e ihtiyacı var. AB’nin 25 üyesinin büyüme oranlarının devamı için 50 milyon işçiye ihtiyaç olacak .



İki zıt tez:

  • İki zıt tez:

  • 1) Küreselleşme ekonomik gelişme, demokrasi ve insan hakları, Yeni Dünya Düzeni getirmektedir

  • 2) Küreselleşme, emperyalizmin 21. yüzyıldaki adıdır. Azgelişmiş ülkeleri daha da fakirleştirdiği gibi, Yeni Dünya Düzensizliği getirmiştir. Demokrasi ve insan hakları da aldatmacadır.

  • Emperyalizm kavramı çok geniş kullanılıyor. Türkiye bile emperyalist olarak yorumlanabilir. “Ekonomik veya siyasi amaçla askerî işgal” ölçütünü kullanmak lazım. Bush’un başarısızlığı, 19.yy yöntemini 21.yy’da uygulaması.

  • Demokrasi ve insan hakları getirmek açısından, iç dinamiği zayıf ülkelerde dış dinamiğin tetikleyici etkisini dikkate almak lazım.

  • Küreselleşme: Batı’nın altyapısıyla ve üstyapısıyla yayılarak tüm dünyayı etkisi altına alması. Altyapısı: Ua. Kapitalizm. Üstyapısı: vahiy yerine akıl. Bunun içine marka tapınması ve pornodan tut; seküler toplum, demokrasi ve insan haklarına kadar çok şey girer .





1) İtici güç açısından: Hepsinde, yeni üretim biçimi sonucu.

  • 1) İtici güç açısından: Hepsinde, yeni üretim biçimi sonucu.

  • 2) Nedenler açısından: Hepsinde, Pazar’ın yetmemesi üzerine genişletilmesi.

  • 3) Sonuçlar açısından: Hepsinde, kararsız dengeler bütünü: Çok sayıda yeni bağımsız devlet, çatışma.

  • 4) Özne açısından: Herhangi bir ülkeyle ilgili değil, yani hepsinde; sermayenin doğasıyla ilgili: kârın maksimizasyonu.

  • 5) Yöntem açısından: Üçüncüde işgal yok; direnmek daha zor.

  • 6) Süreklilik açısından: Üçüncüsü, ikincinin devamı .



Dünya: 2000’lerden 1847’ye dönüş – Üç özellik

  • Dünya: 2000’lerden 1847’ye dönüş – Üç özellik

  • 1) Kapitalizmin tekelleşmesi ve dünyaya yayılması: Enerji, finans, ulaşım-haberleşme

  • 2) İşsizlik ve fukaralaşma

  • 3) Alternatif ideoloji yokluğu: sabotaj

  • Türkiye: 2000’lerden 1919’a dönüş:

  • İlk dış borç (1854)  İlk iç borç (1860)  Rüsum-ı Sitte (1879)  Düyun-ı Umumiye (1881)  İmtiyazlar  Sevres md.232

  • (Dikkat: Sevres’in parçalamasına değil, ekonomik bağımlılığına dönüş).



1890’daki azınlık hakları:

  • 1890’daki azınlık hakları:

    • Standart model yok
    • Evrensel değil
    • İmparatorluğu bölme amacıyla müdahale aracı (Şark Meselesi)
  • 1990’daki insan ve azınlık hakları:

    • Evrensel antlaşmalara dayalı standart model. İmzalamak şartıyla azgelişmişleri de Batı’yı da bağlıyor.
    • Yine müdahale aracı, fakat aynı kamptaki ulus-devleti Batı standartlarına getirmek/sisteme sokmak amaçlı.


“1923 sonrasında direnen Türkiye şimdi direnemez mi?”

  • “1923 sonrasında direnen Türkiye şimdi direnemez mi?”

    • 1923-38 arası Küreselleşme “tatilde”: Uluslararası Göreli Özerklik.
    • Altyapının empoze edilmesine direnmek ile üstyapının empoze edilmesine direnmek farklı şeyler.
    • Marka çılgınlığına direnmek ile insan haklarına direnmek farklı şeyler. İkincisini kabul etmenin egemenliği azalttığı mı yoksa çoğalttığı mı düşünülmeli
      • Sevres’de adlî kapitülasyonlar;
      • Kendi insanına insan muamelesi yapmak;
      • Yumuşak karnı önlemek;
      • “Gönüllü vatandaş” yaratmak.
  • “İhlaller Batı ülkelerinde de var”.

  • “Batı, menfaati olduğu zaman aldırmıyor”.

  • “Dış mihrakların oyunudur. İç dinamiğimiz ne zaman olgunlaşırsa, o zaman uygularız” .



Her çeşit farklılığı destekliyor, ama Batı bazında homogenleşmeyi getiriyor (asimilasyonu önlüyor, ama kendisi asimile ediyor).

  • Her çeşit farklılığı destekliyor, ama Batı bazında homogenleşmeyi getiriyor (asimilasyonu önlüyor, ama kendisi asimile ediyor).

  • Birey’i güçlendiriyor. Ama yarattığı tepki sonucu, bireyi yok etmeye çalışan toplumsal birimleri de güçlendiriyor (etni, din, vs.)

  • Yerel dillerin korunması için fonlar tahsis ediyor, ama İngilizceyi gerçek bir Esperanto haline sokuyor

  • Ulus-devleti zayıflatıyor, ama uluslararası sermaye yatırımlarının korunması için devletin jandarma işlevini korumak istiyor

  • Dünya halklarını fukaralaştırıyor, ama böyle giderse mallarını satacak kimse bulamayacak .



Ulus-devletin “ulusal” niteliğinin azalması: Hukuksal egemenliğin azalması

  • Ulus-devletin “ulusal” niteliğinin azalması: Hukuksal egemenliğin azalması

    • Uluslar-üstü rejimlerin gelişmesi (AB, vb.)
    • Ulus-altı bölgesel ve yerel rejimlerin yükselişi (belediyeler, vb.): Yerel ekonomi artık uluslararası ekonominin bir baklası.
    • “İntermestic” ilişkilerin gelişmesi: Yereller-arası, ama uluslar-ötesi.
  • Ulus-devletin “devlet” niteliğinin azalması: Primus inter pares (auditing, vb.)

  • Ulus-devletin uluslararası yönelime girmesi: Artık talep değil, arz önemli. Artık sosyal haklar vs. değil, rekabet edebilirlik önemli

  • (Fakat, 2008’deki kriz sonucu yeniden talep önem kazandı!).



Altyapıdaki değişiklikler bunu gerektirecek yönde:

  • Altyapıdaki değişiklikler bunu gerektirecek yönde:

    • Teknoloji değişti, üretim biçimi de değişiyor (daha ucuz ve kaliteli üretim, üretim mekanının değişmesi – dizüstü bilgisayar)
    • Bilgiye ulaşmak kolaylaştı; bu alandaki devlet tekeli kalktı
    • Mesafenin önemi azalınca, temel grup olan “ulus” ve onun içinde örgütlendiği “ulus-devlet” tek kavram olmaktan çıktı.
  • Bu gelişmeler sonucu devlet 3 yöne doğru güç yitiriyor:



Emek üzerine etkiler: Zayıflatıcı

  • Emek üzerine etkiler: Zayıflatıcı

    • Emeğe (özellikle, kol emeğine) ihtiyaç azaldı.
    • Emeğin marjinal verimliliği azaldı.
    • Emek lokalize edildi.
    • Özel çalışma mekanları sınıf bilincini azalttı.
    • SSCB blokunun yıkılması ideolojik darbe vurdu.
    • Şu anda, aynen 1. Sanayi Devriminin birinci aşamasındaki emeğin durum söz konusu.
    • Ama, bu fukaralık sürdükçe, hem ileri aşamalarda Emek kendini toparlayacaktır, hem de kendisine olan ihtiyaç artacaktır.
  • Sermaye üzerine etkiler: Güçlendirici

    • Hareketliliği çok arttı.
    • Hareketlilik sonucu marjinal verimliliği arttı.
    • Çeşitli yöntemlerle (post-Fordism) kendine pazar yaratıyor.
    • Alternatif ideoloji görünürde yok.
    • Ama, bu durum sürdükçe, mal satacak adam bulamayacak .


Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə