T. C. İStanbul 13. AĞIr ceza mahkemesi



Yüklə 0,71 Mb.
səhifə1/5
tarix14.06.2018
ölçüsü0,71 Mb.
#48498
  1   2   3   4   5



T.C.

İSTANBUL

13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ

( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI
ESAS NO :2010/106

CELSE NO :21

CELSE TARİHİ :01.08.2011
BAŞKAN :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298

ÜYE :HÜSNÜ ÇALMUK 32346

ÜYE :SEDAT SAMİ HAŞILOĞLU 37266

C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954

C. SAVCISI :NİHAT TAŞKIN 36924

KATİP :BAHATTİN KÖSE 127251

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu’ndan oluşan mahkeme heyeti tarafından 01.08.2011 günü saat 10:46’da oturum açıldı.

Tutuklu sanıklar hazır.

Sanık müdafilerinden Sanıklar Bedrettin Dalan ve Dursun Çiçek müdafii Av. Celal Ülgen, Sanıklar Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz Yıldırım müdafii Av. İbrahim Erdoğan, Sanık Özel Yılmaz müdafii Av. Erol Can Özkan, Sanık Dursun Çiçek müdafii Av. İrem Çiçek, Sanık Bedrettin Dalan müdafii Av. Azmi Ulu, Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber, Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Cahit Karadaş geldikleri görüldü.

Huzurdaki yerlerine alındı.

Tutuksuz sanıklardan gelen yok.

Açık yargılamaya devam olundu.

Tanık yoklaması yapıldı. Gizli Tanık Munzur’un hazır olduğu anlaşıldı.

Gizli tanık gizli tanıklara tahsis edilen odada alındı.

Bu tanığın yanında mahkememiz katibi Süleyman Karaca’nın hazır olduğu anlaşılmakla kendisinden soruldu.

Mahkeme Başkanı: “Süleyman Bey sesimi duyuyor musunuz?”

Zabıt Katibi Süleyman Karaca: “Evet Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: "Biraz daha net konuşun.”

Zabıt Katibi Süleyman Karaca: “Evet Başkanım. Odada ben ve Gizli Tanık Munzur var başka kimse yok Başkanım, hazırız.”

Mahkeme Başkanı: " Tamam.”

Mahkemenin elinde bulunan Gizli Tanık Munzur’a ait kimlik bilgileri kendisine biraz önce gizli tanıklara tahsis edilen odada okunduğu, açık ve net görüntü şeklinde kameraya alındığı anlaşıldı.

Mahkeme Başkanı: "Gizli Tanık Munzur biraz önce heyetimizce kameraya alınan kimlik bilgileri size mi, size mi ait?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Sesimi duyuyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Biraz önce heyetimizce alınan kimlik bilgileri size mi ait?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Sizden sadece gerçekleri söylemenizi istiyoruz. Burada yargılanmakta olan sanıklar Dursun Çiçek, Serdar Öztürk ve diğer sanıklarla bir akrabalık düşmanlığınız var mı?”

Gizli Tanık Munzur: “Hayır.”

Mahkeme Başkanı: "Dava konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluları kayırmaktan ve buna benzer suçlardan dolayı hakkınızda açılmış soruşturma ve dava var mı?”

Gizli Tanık Munzur: “Hayır.”

Mahkeme Başkanı: "Size sorulacak sorulardan sizi ceza kovuşturmasına uğratabilecek olan sorulara cevap vermekten çekinebilirsiniz. Maddi gerçeği bulmak açısından gerçekleri ve doğruları söylemeniz yargılama için çok önemlidir. Gerçeği söylememeniz halinde yalan tanıklıktan dolayı cezalandırılabilirsiniz, hakkınızda dava açılabilir. Doğru söyleyeceğiniz hususunda yemin edeceksiniz.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Söylediklerimi anladınız mı?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Biraz sonra söyleyeceğim yemin metnini tekrarlayın. Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime.”

Gizli Tanık Munzur: “Bildiğimi dosdoğru söyleyeceğime.”

Mahkeme Başkanı: "Namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.”

Gizli Tanık Munzur: “Namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim.”

Mahkeme Başkanı: "Sanıklar Dursun Çiçek, Serdar Öztürk ve iddianamede ismi geçen diğer sanıklarla ilgili olarak açılan bu dava ile ilgili olarak bildiğiniz şeyler nedir, anlatır mısınız? Gizli Tanık Munzur sesimi duyuyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim şimdi duyuyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Bu dava ile ilgili bildiklerinizi anlatır mısınız ne biliyorsunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Bu dava ile ilgili Dursun Çiçek’in Erzincan’a havaalanına gelmesiyle bizim Şenol komutanla gidip onları almamız askeri araçtan havaalanı içinden çıkarıp kendi sivil aracımıza alıp benim işyerime geçtik. Oradan bir çay molasından sonra (1, 2 kelime anlaşılamadı) Konak Mazlum Oteline geçip oradan kayıtsız arkadaşları yerleştirdik.”

Mahkeme Başkanı: "Şimdi oraya gitmeden önce nasıl gittiniz, kimlerle gittiniz onları anlatır mısınız?”

Gizli Tanık Munzur: “Şimdi Şenol komutanım ayarla Şenol komutanım askeri araç ve kendi aracıyla biz kendi aracıyla gittik 2 kişi o kendi askeri araç gönderdi oraya. Bi…”

Mahkeme Başkanı: "Şenol komutan kimdir?”

Gizli Tanık Munzur: “Şenol komutan Erzincan il jandarmada komutan kendisi.”

Mahkeme Başkanı: "Nereden tanıyorsunuz kendisini?”

Gizli Tanık Munzur: “Kafeme gelip giderdi.”

Mahkeme Başkanı: "Samimiyetiniz nedir?”

Gizli Tanık Munzur: “Nasıl efendim?”

Mahkeme Başkanı: "Aranızdaki ilişki nedir, samimiyetiniz nedir?”

Gizli Tanık Munzur: “Oraya sürekli gelip giderdi bizim ora sazlı müzik canlı müzik bir yerdi gelip giderdi sürekli öyle bir tanışmamız oldu. Ondan sonra farklı ortamlar içinde bulunduk.”

Mahkeme Başkanı: "Peki havaalanına giderken başka kimler vardı?”

Gizli Tanık Munzur: “Ben ve Şenol komutan birdik askeri araçta olanları bilmiyordum. Sadece Dursun Çiçek’in yani gelen ismini bile söylemedi yani gelen arkadaşlarımız var Ankara’dan falan dedi onları alıp geleceğiz dedi. Onları gidip askeri araçla gönderdiler havaalanından alıp geldiler dışarı çıktığımız zaman askeri araca 3 kişiyi biz aldık.”

Mahkeme Başkanı: "Evet havaalanına gittiniz. Karşıladınız mı gelen misafirleri?”

Gizli Tanık Munzur: “Biz dışarıda Pizvan belediye salonu Pizvan köy deriz biz oraya biz dışarıda bekledik askeri araç getirip bizim araca takviye yaptı.”

Mahkeme Başkanı: "Sonrasını anlatır mısınız devam edin?”

Gizli Tanık Munzur: “Oraya geldikten sonra askeri araçtan çıkıp ondan sonra bizim kafeye gidip orada bir çay içip oradan çıkıp Konak Mazlum’a gittik. Orada otelde kayıtsız Şenol komutanım hiçbir kayıt yapılmadan arkadaşlar bu gece bizim misafirimiz burada.”

Mahkeme Başkanı: "Otelin ismi neydi?”

Gizli Tanık Munzur: “Konak Mazlum.”

Mahkeme Başkanı: "Kimler kaldı o otelde?”

Gizli Tanık Munzur: “O otele kimleri bıraktığını bilmiyorum. Oradan çünkü ayrıldık orduevine de götürenler oldular. Oradan beni zaten hemen Şenol komutan Konak Mazlum’a bıraktıktan sonra kayıt yap… sonra beni getirip kafeye bıraktı. Dedi ben işlerimi halledeyim akşam burada eğlence falan yapacağız. Ona göre sende kafe ortamını ayarla demişti.”

Mahkeme Başkanı: "Otel sonrası ne oldu?”

Gizli Tanık Munzur: “Otel sonrası işte Şenol komutan şey Şenol komutanım kafeye gelerek bana 2 TL verdi. 2 bin TL bunu al dükkana bugün kimseyi sokma. Güzel bir masa falan ayarla bugün misafirlerimiz var dedi. Bundan sonra misafirlerin akşamüzeri geldikten sonra masayı zaten tam ayarlamıştık içki falanda al demişti bana onları falanda aldık. Ondan sonra dedi ki içki falan aldıktan sonra işte dükkana hiç kimseyi kesinlikle almıyorsun. Kapatıyorsun dükkanı arkadaşına da söylüyorsun. O şekilde hiç kimse alınmayacak şekilde biz bir toplantı yapacağız. Toplantıya herkes geldikten sonra Yaşar Baş denen bir şahıs oradan içeri geldi dedim hayırdır dayı bir sorun mu var dedim. O bana yok yeğen rahat ol dedi. O geldiği zaman bütün rütbeliler ayağa kalktı. Bende Yaşar abinin bunların yanında büyük bir şey olduğunu farz ettim fark ettim yani dedim ki Yaşar abi hayırdır bir sorun mu var dedi yeğen otur rahat ol bir sıkıntı yok. Ondan sonra Şenol komutan bana Bayram savcıyı arar mısın dedi (1 kelime anlaşılmadı) savcısını. Niye abi falan dedim. Dedi buraya davet et falan dedi. Bende orda kendisini aradım. Geldi yalnız kapıda karşılamaya içeride bir fonksiyonu olduğunu anladım yani. Ondan sonra savcıma dedim ki savcım git bugün gelme buraya dedim. Savcım da hayırdır kardeş falan dedi. Dedim git dedim Sayın savcım gelmeyin dedim. Oradan kendisi ayrıldı.”

Mahkeme Başkanı: "Biraz önce toplantıdan bahsettiniz.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Nasıl bir toplantıydı, nerede yapıldı, kimler katıldı biliyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “İsimlerini bilmiyorum yalnız sadece bir Dursun Çiçek’in geç ismin geçtiğini duydum o da bizim Şenol komutanın yanında oturduğu zaman beni çağırdı Şenol komutan işte hatta Dursun Çiçek orada bana dedi ki size verilen bir görevi neden yerine getirmiyorsunuz falan dedi hatta beni orada fırçaladı. Ben dedim ki ben kimseyi ocağını batıramam falan dedim. Benim, beni rahat bırakın falan dedim. Ya ne istiyorsun para mı pul mu variyet mi ne istiyorsun hayatımı değiştireyim yurtdışı mı ne istiyorsan yaparız sıkıntı yapma rahat ol falan dediler. Bende bunları kabul etmeyince dedim ben bu işte falan yokum o Şenol komutan bana dedi ki, sen bizim içimize düştün ve bu işi bitireceksin. Bana silah buldular. Yeri geldi tarihi eser getirttiler. Her şeyde yeter ki bunları yerlerine yerleştir. Biz operasyon yapacağız seni orada ayıklayacağız, yeter ki sen rahat ol. Ben bunların hiçbirini asla kabul etmedim. Ondan sonra İlyas’ın peşine düştüler. İlyas’tan ondan sonra Ankara’ya falan telefon aç…. İlyas Ankara’ya gitmişti zaten telefon açtık İlyas dedi neredesin Ankara’dayım buraya gelebilir misin yok dedi, biz gelelim oraya falan dediler. Olur dedi. O da Dursun Çiçek’in vadetinden oldu bildiğim kadarıyla. Buradan çıkıp giderken İlyas’ı yolda aradık biz Ankara’ya geliyoruz falan işimiz var dedik. Tamam dedi. Sivas’ı çıkacağımız zaman bir daha aradık telefonu kapalı. Bir daha aradık telefonu kapalı. Şenol komutanıma dedim bu telefonu kapatsa bu çocuk korktu dönelim dedim. Olay buydu.”

Mahkeme Başkanı: "Bu toplantının tarihini hatırlıyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Maalesef efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Sonra ne oldu?”

Gizli Tanık Munzur: “İşte oradan döndük geri geldik. Buraya kadardı yani burası.”

Mahkeme Başkanı: "Başka bu olaylarla, bu kişilerle anlatacağınız herhangi bir şey var mı?”

Gizli Tanık Munzur: “Şu an yok efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Toplantının zamanını hatırlıyor musun yıl olarak, mevsim olarak? Yaz mıydı, kış mıydı?”

Gizli Tanık Munzur: “Böyle normal yani ne yaz ne kış ortasıydı yani.”

Mahkeme Başkanı: "Nerede yapıldığını hatırlıyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Kafede yapıldı efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Anlatacağın başka bir şey var mı?”

Gizli Tanık Munzur: “Şu an yok efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Size soruşturma sırasında vermiş olduğunuz ifadelerin okunmasına geçiyorum.

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim.”

Tanığa klasör 9 dizi 28 ile 23 arasında bulunan 10.12.2009 tarihinde Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu ifadenin okunmasına geçildi.

Tanığa klasör 9 dizi 28, 27’deki beyanları ile dizi 26, 1 ve 2. paragraftaki beyanları okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Tanığa klasör 9 dizi 26’daki 3. paragraftaki beyanı okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Şimdi efendim Ankara olayı orayı yanlış girişini yapmışlar herhalde biz Ankara’ya kadar gitmedik sadece telefon açtık Sivas’tan ya.. .açtık tamam dedi gelin biz yola çıktığımız zaman Sivas’ı çıkmıştık. Tekrar aradık arkadaşımızı telefonu kapalıydı. Tekrar aradık nereden baksan 10, 15 kere aradık telefonu kapalıydı mecburen geri dönmek zorunda kaldık. Ankara’nın içine girmedik biz bu yanlış yazılmış.”

Mahkeme Başkanı: "Biraz önce İliç savcısı olarak da Bayram Bozkurt’un adını söylemişsiniz doğru mu?”

Gizli Tanık Munzur: “Nasıl efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Biraz önce ifadenizde de İliç savcısının adı olarak İliç savcısı olarak Bayram Bozkurt’un adını söylemişsiniz doğru mu? İliç savcısı Bayram Bozkurt mu?”

Gizli Tanık Munzur: “Konuyu anlayamadım ki efendim.”

Mahkeme Başkanı: "İlin savcısından bahsediyorsunuz adı Bayram Bozkurt mu?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Evet ifadeniz şöyle devam ediyor.”

Tanığa klasör 9 dizi 26’daki 4. paragraftaki beyanı okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Tanığa klasör 9 dizi 25’deki beyanları okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı: "Müdahale etmeyin efendim.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı: "Müdahale etmeyin efendim.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı: "Tanık beyanı almak durumundayız.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.

Mahkeme Başkanı: "Tamamlayalım ondan sonra sorarsın.”

Tanığa klasör 9 dizi 24 ve 23’teki beyanları okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Tanığa Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığında 23.02.2010 tarihinde vermiş olduğu ifadesi okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Kamera kayıt odasında daha önce başsavcımıza verdiği 10.12.2009 tarihli ifadesi okunmuş beyanlarınıza göre size soru yöneltilmiş. Önceki ifadesinde geçen tüm yazılanı kendisinin anlattığını ifadenin kendisine ait olduğunu. Bu ifadeyi emniyet görevlilerinin veya başka bir herhangi bir kimsenin etkisi veya baskısı altında kalmadan verdiğini beyan etmişsiniz. Doğru mu bu beyanınız?”

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Tanığa klasör 9 dizi 36’daki 12.01.2010 tarihinde Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifade okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Abdullah Erdoğan ismi doğru mu?”

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Tanığa Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyası klasör 11 dizi 194, 193 arasında bulunan Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığında 10.12.2009 tarihindeki yapmış olduğu teşhis tutanağının okunmasına başlandı.

, Tanığa Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyası klasör 11 dizi 194’te bulunan 1, 2 ve 3 nolu fotoğraf teşhisleri okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Tanığa Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyası, klasör 11 dizi 193’te bulunan 4 nolu fotoğraf teşhisi okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Kafede çay falan içmedik biz onunla.”

Mahkeme Başkanı: "Nasıl?”

Gizli Tanık Munzur: “Ses alamıyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Söylediklerimi tam anlıyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Şimdi, şimdi sesinizi alıyorum efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Bak aynı paragrafı tekrar okuyorum.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Tanığa Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyası, klasör 11 dizi 193’te bulunan 4 nolu fotoğraf teşhisi okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Sohbet mohbet yok yalnız çay falan verdim. Ama muhabbet akşam oldu.”

Mahkeme Başkanı: "Peki teşhis doğru mu?”

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Tanığa Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyası, klasör 11 dizi 193’te bulunan beyanı okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Şu anda duruşmada oturmakta olan tutuklu sanıklar var bakar mısınız? Bunların arasında tanıdığınız var mı?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet. En baştaki Dursun Çiçek.”

Mahkeme Başkanı: "Var mı tanıdığınız?”

Gizli Tanık Munzur: "En baştaki Dursun Çiçek.”

Mahkeme Başkanı: "Şu anda ekranda görünen şahsı tanıyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Mahkeme Başkanı: "Tanıyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim.”

Mahkeme Başkanı: "İsmi nedir?”

Gizli Tanık Munzur: “Dursun Çiçek.”

Gizli tanığın gösterdiği huzurdaki sanığın Dursun Çiçek olduğu anlaşıldı.

Mahkeme Başkanı: "Savcı Bey sorunuz varsa alalım.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle Gizli Tanık Munzur’a birkaç soru yöneltmek istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Buyurun Savcı Bey.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Biraz önce Sayın Başkan ifadelerinizi ayrıntılı olarak okudular. Sizde bu ifadelerinizi aynen tekrar ettiniz. Ben bu konuda birkaç soru yöneltmek istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: "Savcı Bey müsaade ederseniz bir tutanak daha var onu okumak istiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Buyurun, buyurun.”

Tanığa Erzurum 2. Ağır Ceza Mahkemesi dosyası, klasör 11 dizi 175 ile 173 arasında bulunan Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığında 20.12.2009 tarihindeki yapmış olduğu teşhis tutanağı okundu, soruldu.

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Mahkeme Başkanı: "Savcı bey sorunuz varsa buyurun sorabilirsiniz.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sayın Başkan izninizle sorularımı yöneltmek istiyorum. Sizin ifadeleriniz okundu hepsi doğrudur şeklinde beyanda bulundunuz. Ancak bana göre çelişki olarak tespit ettiğim birkaç hususu sormak istiyorum. 2009 yılının Nisan ya da Mayıs aylarında bir Ankara’dan gelecek misafirleri Pizvan Kavşağında karşıladığınızı söylüyorsunuz. Şimdi en son okunan teşhis tutanağının sonunda bunun kış aylarında 29 Mart seçimlerinden de önceki bir tarih olduğunu beyan ediyorsunuz. Tam olarak bu tarihi netleştirebilir misiniz ne zamandı nereden o tarihi hatırlıyorsunuz açıklayabilir misiniz?”

Gizli Tanık Munzur: “Efendim yani üzerinden bayağı bir zaman geçti bizim olaylarımızın. Yani şimdi ne fazla kıştı ne fazla soğu… Yani şeydi yazdı yani öyle bir ortası bir şeydi yani tam şeyini bilemiyorum yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Her yer kar içerisindeydi şeklinde bir beyanınız geçti şimdi 21.12.2009 tarihli ifadenizde. Kar var mıydı yani o tarihte Erzincan karlı mıydı?”

Gizli Tanık Munzur: “Kar falan yoktu efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kar yoktu değil mi?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tam olarak yani yılbaşından önce mi sonra mı seçimlerden önce mi sonra mı net olarak söyleyebilir misiniz, yani ay olarak söylemeseniz dahi bu tarihi netleştirir misiniz?”

Gizli Tanık Munzur: “Efendim inan şimdi tarih falan hiçbir şey atmadım tarihi falan hatırlayamıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani yılbaşından önce sonra veya işte seçimlerden önce sonra olarak net beyanınız nedir hatırlayabildiniz tarih nedir?”

Gizli Tanık Munzur: “Efendim zaten benim faklı sorunlarımda vardı ailevi sorunlarımda vardı yani bunu o kadar hatırlayamıyorum şu anda yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine bu 10 Aralık 2009 tarihli ifadenizde Ankara'dan misafirler gelecek birlikte gidip helikopterle gelecek olan misafirleri karşılayalım dedi Şenol Komutan diyorsunuz. Helikopterle geldiklerini gördünüz mü?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Askeri helikopter miydi, sivil helikopter miydi?”

Gizli Tanık Munzur: “Sivil.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Nereye indi?”

Gizli Tanık Munzur: “Havaalanına.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sivil havaalanına mı indi yoksa askeri havaalanına mı?”

Gizli Tanık Munzur: “Askeri havaalanına.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Askeri havaalanına siz oraya gittiniz.”

Gizli Tanık Munzur: “Onlar o yandan geldiler onlar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç araç gittiniz karşılamak için?”

Gizli Tanık Munzur: “Bir askeri aracımız vardı bir de Şenol komutanın aracı vardı bir tanede sivil vardı onu da tanımıyorum kim olduğunu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz hangi araçtaydınız?”

Gizli Tanık Munzur: “Şenol Komutanla birlikteydim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başka kim vardı araçta?”

Gizli Tanık Munzur: “Araçta sadece benle Şenol Komutanım vardık.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İkiniz vardınız, arabanın markasını modelini hatırlayabiliyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Toyota Corolla olması lazım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Plakasını biliyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “38’di yanlış hatırlamıyorsam.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “38.”

Gizli Tanık Munzur: “Gerisini bilmiyorum 38 sadece onu biliyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kayseri plakalısı mıydı yani?”

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur, doğrudur.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Diğer araçlarda kimler vardı?”

Gizli Tanık Munzur: “İsimlerini bilmiyordum sadece benim Şenol Komutanla bağlantım vardı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz Şenol Komutanlaydınız.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç kişi geldiler helikopterden kaç kişi indi?”

Gizli Tanık Munzur: “Askeri araçtakileri görmedim 3 kişi sadece bizim arabamıza bindi biz hareket ettik gittik ama geride hangi arabalar kim bindi onları göremedim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin arabanıza binen kişiler arasında Dursun Çiçek var mıydı, biraz önce size teşhis ettirilen şahıs var mıydı?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başka kim vardı?”

Gizli Tanık Munzur: “2 kişide vardı ama onları pek isim olarak çıkaramıyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz teşhis tutanaklarında şöyle beyanda bulunuyorsunuz; şu anda huzurda bana göstermiş olduğunuz fotoğraflardaki kişi benim havalimanı yolunda Pizvan Kavşağında özel aracımızla karşıladığımız üst rütbeli komutanlardan biridir. Bu kişi benim aracımla birlikte gelen diğer sivil araca binerek Erzincan merkezdeki benim kafeme geldi. Dursun Çiçek’le ilgili.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Teşhisinizde bu şekilde yani sizin aracınızla birlikte gelen diğer araca sivil araca bindiğini beyan ediyorsunuz. Şimdi sizin bulunduğunuz araca bindiğini söylediniz bunu açıklar mısınız?”

Gizli Tanık Munzur: “Dursun Çiçek havaalanında askeri araçtan inip bizim arabamıza bindi bizim kafeye geçti bizim kafeyi gösterdik. Oradan birer tane çay içtiler kalktılar isminin Dursun Çiçek olduğunu bilmiyordum yalnız.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet burada bir ekipten bahsediliyor bu kişilerde aynı ekipten şeklinde Şenol Komutan bahsetti diyorsunuz.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ekip olarak söz edilen şey nedir açıklar mısınız, hangi ekip, ekip nedir?”

Gizli Tanık Munzur: “Ekibi bende bilmi…..”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani jandarmadan olduğunu mu beyan etmeye çalıştı veya ekip olarak (1 kelime anlaşılamadı).”

Gizli Tanık Munzur: “Bizim zaten bana söylediği zaten gelenler üst rütbelilerimiz bizim bunlar dedi. Bunlarda bizim ekipten korkma yani bizim her taraftan iyi kötü kolumuz uzun yani Ankara’dan tut doğu batı yani fark etmiyor yeter ki yapılan işler yerine gelsin. Ben seni tanıştıracağım bu kişilerle falan demişti.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet yine 10 Aralık tarihli ifadenizde; gelen misafirler sivildi ancak asker oldukları her hallerinden belli oluyordu ve 3 kişiydiler içlerinden 1 tanesi çok üst rütbeli biriydi. Uzun boylu, esmer, kahve renkli gözlü, siyah kısa saçlı idi herkes bu kişiye komutanım diyor ve yanında oldukça saygılı hareket ediyorlardı şeklinde beyanınız var. Bu beyanınızdaki şahıs kimdir?”

Gizli Tanık Munzur: “Şimdi bu beyanımda olduğum uzun boylu falan dediğim bunu ben fotoğrafta teşhis ettiğim zaman uzun boylu falan dememiştim ben orada bunu yanlış anlamışlar arkadaşlarımız herhalde. O (1 kelime anlaşılmadı) bizim zaten akşam yani burada oturduğumuz zaman bizim sandalyeler yüksekti yani o şekilde söylemiştim uzun boylu falan dediğimiz zaman kahverengi gözlü falan dediğim zaman (1 kelime anlaşılamadı) zaten gündüz ben bunlara dikkat etmedim. Sadece akşam o da loş ışıkta yani insanların gözünün saçının rengini bilecek şeyim yok yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Burada bahsettiğiniz kişi Dursun Çiçek midir?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim, sadece saçları kısaydı hepsinin yani asker olduğu belliydi yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kişilerin Erzincan’daki Mazlum Konak Otelinde misafir olduklarını söylüyorsunuz.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bizzat gördünüz mü otele girerken?”

Gizli Tanık Munzur: “Beraberdi Şenol Komutanla biz beraber indik geldik komutanlarımıza bunlar dedi ki 5 tane şahıs burada kayıtsız kalacak haberin olsun dedi ondan sonra Şenol Komutan bana dediğine göre kafeye geldi çünkü ayrıldıktan sonra bana dedi ki; 3 kişiyi orduevine gönderiyoruz dedi bu kadar.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz bizzat otele girişlerinde yanlarında mıydınız?”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Otel resepsiyon görevlisi var mıydı?”

Gizli Tanık Munzur: “Vardı efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kimdi tanıdığınız bir kişi mi?”

Gizli Tanık Munzur: “Yok ben tanımıyorum ben ilk kez Konak Mazlum’a da ilk kez giriyorum ordan.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İlk defa girdiniz.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Herhangi bir kayıt tutuldu mu?”

Gizli Tanık Munzur: “Hiçbir şey yazmadılar dedi ki kesinlikle herhangi bir kayıt herhangi bir şey yazılmayacak isim falan dediler.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi odada kaldıklarını biliyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Yok bilmiyorum onu arkadaşlar ayarlamıştı zaten ben fazla beklemedim orada.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu kişi sizden savcıya yönelik birtakım eylemler yapılmasını istediğini söylüyorsunuz Dursun Çiçek isimli şahsın. Dursun Çiçek’in bir ilçe savcısıyla ne tür bir sorunu olabilir niçin ona sizin komplo yapmasını istesin?”

Gizli Tanık Munzur: “Arkasındaki şeyleri ben bilmiyorum yalnız Şenol Komutan zamanından beri zaten söylemiştim yani masa donatma falan fıstık yani tarihi eser verme, silah verme bunları bu adamın bir yerine koy ve yeter ki bana şey et. Etmedik o dönemden sonra işte bu Dursun Çiçek falan bizim kafemize gelince orada beni yanına çağırdı Şenol Komutanla konuşurken. Orada bana kendisi dedi ki; neden bir tane bir görevi verdiğimiz zaman yerine getirmiyorsunuz, neden korkuyorsunuz? Bağırarak üstüme geldi. Dedim ki ben kimsenin köpeği değilim açık ve net konuştum ben orada ben kimsenin köpeği falan değilim hiçbir şeyde yapmıyorum. Ben kimsenin günahı falanda çekemem herkesin çoluk çocuğu var dedim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani aralarında ne tür bir husumet vardı bunu sizden istediler onu açıklar mısınız?”

Gizli Tanık Munzur: “O bilgiyi bana aktarmıyorlardı efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet, yine aynı tarihli ifadenizde, Şenol Başçavuş benim mekanıma gelmişti. Mekanımın tam karşısında yatıp kalktığım bir yer vardı buraya gelmişti. Burada bana bu işlerden sıyrıldığını zannediyorsun ama sıyrılamazsın bir defa bizim içimize düştün. Dediklerimizi yerine getireceksin çok sırrımızı biliyorsun buradan kurtulmaya çalışıyorsan kurtulamazsın seni bitiririz. Bir savcıyı düşüremediniz şayet yan çizersen başına bir iş geliverir. Bu işleri kendi başıma yaptığımı sanma benim komutanlarım var bu işin başında da bunlar var şimdi şenin yanında Jandarma Komutanı Recep albayla konuşacağım. Sende dinleyeceksin diyerek cep telefonunun diyafonunu açarak Recep albayı aradı. Telefonda Recep albay Şenol Komutana Erzincan’da senden çok büyük bir operasyon istiyorum benden silah mı istiyorsun, esrar mı istiyorsun, ne istiyorsan yerine gelecek yeter ki cemaat evlerini tespit et. Bu cemaate yönelik 4 ay içinde bir operasyon yapacağız gerekirse cemaat mensuplarına yönelik yaptığımız teknik takip dikkate alınarak bol bol ikna ettiğiniz öğrencilerle cemaatteki insanların telefonla görüşmelerin sağlayın. Bol bol suç unsuru konuşulsun ayrıca hala bu İliç savcısından bir haber çıkmadı deyince ben hemen lafa girdim ve beni bu işe karıştırmayın diye cevap verdim.”

Gizli Tanık Munzur: “Doğrudur efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunun üzerine Recep albay telefonda Şenol Başçavuşa yanında şahıs varmış neden bu şekilde telefonda benimle açıkça konuşuyorsun diyerek telefonu yüzümüze kapattı şeklinde beyanınız var. Bu konuşma, telefon konuşması tam olarak hangi tarihte yapıldı hatırlıyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Yok tarihini hatırlamıyorum yalnız öğlen vakitleriydi yemeğe gelmişti çünkü kendisi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şimdi burada illegal bir faaliyetten söz ediliyor cemaat evlerine sızılması ve.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onlarla ilgili operasyon yapılmasından bahsediliyor bu konunun telefonda konuşulması size normal mi geldi ne şekilde değerlendirdiniz?”

Gizli Tanık Munzur: “Valla o kadar işlerini bilemediğim için bir şey diyemedim yani rahat olduğuna göre demek ki bildikleri bir şeyler var kendilerine göre. Zaten cemaat evlerini falan kurdukları zaman zaten 1 tanesi benim küçük kardeşim vardı onun eviydi orayı ben kendi şeyime aldım. Dedim burada ben kalacağım bundan sonra dedim sen başka yere geç 2 tanede kendileri ev ayarladılar yalnız ben üzerime hiçbir tanesini almadım. Sadece 1 tanesi benim üzerimde o da şahısta yurtdışında kirasını da o şekilde yatırıyordum bankalardan da bu çıkabilir piyasaya araştırırsanız.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şimdi burada siz ev tuttuğunuzdan bahsediyorsunuz.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Çocukları ikna etmeye çalıştığınızdan bahsediyorsunuz.”

Gizli Tanık Munzur: “Hiçbir tane çocuk hiçbir tane çocukta ben getirmedim hepsini Şenol Komutan kendisi ayarladı getirdiği çocukların ismini dahi bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet ben onu soracaktım yani 3 tane ev tuttum diyorsunuz.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet, evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu evler nerededir, adres olarak verebilir misiniz?”

Gizli Tanık Munzur: “Arkadaşların yeri… Adresi tam olarak şuan bilmiyorum yalnız yerlerini biliyorum hala sadece benim kaldığım yer, Enes Bediz Karakolu var Erzincan’da hemen alt bodrum arka tarafının.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tam anlayamadım.”

Gizli Tanık Munzur: “Erzincan’da kaldığım yerin Enes Bediz Karakolu var.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Karakol, neydi ismi karakolun?”

Gizli Tanık Munzur: “Enes Bediz Karakolu var orada.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Enes.”

Gizli Tanık Munzur: “Enes Bediz Karakolu hemen onun arkasında benimki bodrum katta kaldığım yer. Orada benim kardeşimin üzerine kayıtlı yani kira kendisi kiralamıştı dedim burada ben kalacağım kendisi.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kendi adresinizi lütfen vermeyin ben sizin adresinizi sormuyorum. Bu öğrencileri barındırdığınız yani hazırladığınız evlerden söz ediyorsunuz 3 tane ev tuttum diyorsunuz öğrenciler için kendi adresinizi kimliğinizi lütfen açıklamayın çünkü gizli tanıksınız.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Devlet sizin kimliğinizi gizli tutuyor. O çocukların kalması için tuttuğunuz evlerin adreslerini soruyorum size onları söyleyebilir misiniz? Nerede, kimden tuttunuz, kaç liraya tuttunuz biraz açıklar mısınız bu konuyu?”

Gizli Tanık Munzur: “Bu evlerin zaten hepsini Şenol Komutan kendisi tutmuştur 1 tanesi sadece bana aittir. O diğer ikisini kendisi ayarlardı getirdiği, getirdiği kişilerin de hepsi kendi adamlarıydı. Öğrenci falan diye bana tanıyordu öğrenciye de benzemiyorlardı. Yani sadece orada bir cemaat operasyonu oluşturmaya çalıştılar yaptıkları bunlardı yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Onu soracaktım öğrenci yani nerede okuyorlardı o konuyu biliyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Yok bilmiyorum. Benim orada hiçbir tane öğrenci bunlara kesinlikle ayarlamadım.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kız öğrencilere para verdiğinizi söylüyorsunuz isimlerini sormadınız mı yani kimdir bu şahıslar nerelidir niçin bunlara para veriyorsunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Ben onları sorduğum zaman zaten hiçbir şey söylemiyorlardı yani (1, 2 kelime anlaşılamadı).”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Öğrencilerle konuşmadınız mı bu konuları?”

Gizli Tanık Munzur: “Hiç ben öğrenciyle bir araya bile gelmedim yani. Kendileri ayarlıyordu kendilerini götürüyordu Yaşar Başgille falan kendileri oturup kalkıyordu yani. Beni masaya bile çağırırken bayanlarla benim bir merhabam bile olmadı yani.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şöyle beyanınız var.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yerleştirdiğimiz evlerdeki öğrenciler bir gün bana kendilerine yapmış olduğum harcamaların ve fedakarlıkların amacını sordu.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunun karşılığında nasıl ödeyeceklerini sordular. Yani burada bir kendilerine konuşmuşsunuz bir diyalogunuz olmuş.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu diyalog nerde, ne şekilde gerçekleşti? Hangisini görüştünüz? Hangi evdeki öğrencilerle görüştünüz?”

Gizli Tanık Munzur: “Şimdi Şenol komutan alışveriş yap demişti bana bunları eve götür demişti. Buradaki arkadaşlar falan hep o arkadaşlar bana sordu neden bu kadar yardım ediyorsunuz falan fıstık dedi, dedim onu siz Şenol komutanımla konuşursunuz bu beni aşar dedim bu işler dedim. Siz daha yakın bir (1 kelime anlaşılmadı) görüşürsünüz dedim oradan ayrıldım fazla muhabbet etmiyordum zaten.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet. Yine Çatal Armut baraj gölüne doğru ava gitmiştik şeklinde beyanınız var.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet efendim.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sadece Şenol komutanla ikiniz mi gittiniz?”

Gizli Tanık Munzur: “İkimiz gittik efendim.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Orda mühimmat bulundu daha sonra o mühimmatların bahsettiği mühimmat olduğunu nereden biliyorsunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Şimdi efendim. Oraya arabayı tam şeye çekmiştik oradan yürümüştük tam yerini de biliyorum yani orda orda durduk av yapıyorduk zaten bana dedi ki burada mücevherler yatıyor dedi. Buranın dedi zamanı geldiği zaman burada biz dedi malı çıkaracağız falan dedi dedim komutanım burada balıktan başka ne olur. Bizim burada bildiğimiz balık tutular başka bir şey tutulmaz. Dedi ki bekle görürsün ilerde neler olacağını o da zaten zaman fazla sürmedi konuştuğumuz muhabbet (1 kelime anlaşılmadı).”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz İlhan Cihaner’i tanıyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Tanımıyorum efendim kendisini. Bir kez sade kafeme Abdurahman’la gel…. Abdullah Erdoğan’la geldi.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kendisiyle diyalogunuz oldu mu, konuştunuz mu?”

Gizli Tanık Munzur: “Yok kendisiyle hiç konuşmadım şimdi bir kez kafeme geldi. Oturdular çay falan içtiler oradan bizim Abdurrahman dediğimiz şahıs beni tanıştırdı bu Cihaner işte Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı falan dedi, hoş geldiniz efendim falan dedim. Öyle bir muhabbetimiz var.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine beyanınızda Şenol komutanla bir görüşmemizde bana Erzincan Başsavcısıyla birlikte çalıştıklarını Erzincan’da hoplayan birkaç bürokratın olduğunu onları birlikte bitireceklerini Erzincan’da hoşuma gitmeyen işler varsa bunları başsavcıya söylediğimde onun hayatının biteceğini söylüyordu. Şenol komutan Erzincan Başsavcısıyla çok sık bir şekilde görüşüyorlardı. Tabi birkaç kez benim mekanıma da geldiler şeklinde beyanınız var. Şenol komutanla beraber mi geldiler sizin kafenize?”

Gizli Tanık Munzur: “Şenol komutan ama bunların yani şimdi temaslarının ne olduğunu fazla hatırlamadığım için fazla diyaloga da girmiyordum bunlarla yani gelip gitse de bile Şenol komutanın bilmiyorum 50 tane isim kullanıyordu bana bu Cihaner, bu ne bileyim bu, şu bu kendisi ismini bile bana alan konuşuyordu yeri geldiği zaman.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Size komplo amacıyla 4x14 santimetre ebatlığında bir tarafında Hazreti İsa’nın çarmığa gerilmiş hali, diğer tarafında tam belli olmayan şekilde insan figürü bulunan kirişten yapılma heykelcik verdiğini söylüyorsunuz.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Şenol Başçavuşun.”

Gizli Tanık Munzur: “Doğru.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bunu ne zaman, nerede, ne şekilde verdi açıklar mısınız?”

Gizli Tanık Munzur: “Bunu ben akşam kafeyi kapattığım zaman eve gideceğim zaman kendisi beni aradı saat 11:30 civarlarıydı. Bana dedi ki seni ben köye bırakacağım falan dedim olur abi dedim geldi neyse kendisi dedi ki şunu görüyor musun dedi? Dedim abi bu ne falan dedim dedi ki bu tarihi eser kardeşim dedi sen bunu dedi şeye komutan…. ee savcının arabasına veya herhangi bir iş yerine falan bırakırsan çünkü ılıcaya da gidip geliyor savcının yanına oraya bırakırsan dedi bizden dile ne dilersen yeter ki bize operasyon yaptır. Bu adamla ilgili ben dedim abi düşürürsem olur niye olmasın yani epey de kaldı o bende.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Gizli Tanık Munzur: “Düşüremedim yani fırsatım bulamadım bulmasında da alakası yoktu yapmak istemedim.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Ne zaman, tarih olarak ne zaman verdi?”

Gizli Tanık Munzur: “Tarih olarak tarihleri hatırlayamıyorum efendim ya.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz jandarmanın haber elemanı mısınız veya.”

Gizli Tanık Munzur: “Hayır hayır hiç bir şeyi değilim ben onların.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bir göreviniz var mı jandarmada?”

Gizli Tanık Munzur: “Hayır hiçbir görevim yok.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu şekilde size suç teşkil eden birtakım eylemler yaptırılmak isteniyor.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Bu konuda bir savcılığa veya emniyet teşkilatına şikayetiniz oldu mu?”

Gizli Tanık Munzur: “Efendim ben kime güveniyim? Ben jandarmaya geldim jandarmaya sığınayım dedim onlar biryandan baskı. Bir yandan savcılığı geldim savcılık bir yandan baskı ben kimseye derdimi anlatamadım ki”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yine ek ifadenizde 9 Ocak 2010 günü Cumartesi akşamı benim çalıştığım iş yerime Erzincan’da Paradise pastanesinin sahibi olan Abdullah Erdoğan ismindeki şahıs benim yanıma geldi bana sizin mekana savcılar, komutanlar filan takılıyormuş bize gizli ifade verebilir misin? Korkmana gerek yok biz 3 kişinin gizli ifadesini aldık dedi. İfade vermek için beni savcılığa götürmek istedi ancak ben kabul etmedim. Kimse hakkında beyanda bulunmayacağımı söyledim şeklinde beyanınız var. Burada sizden ne tür bir ifade vermeniz istendi?”

Gizli Tanık Munzur: “Benim verdiğim ifadelerin hepsini değiştirilmesini istedi, bizden de yani hatta Erdal Erdoğan’ın kendi kardeşi beni Elize Otele davet etti. Kardeş gel dedi kahvaltı falan yapalım. Ben bu olaydan onların haberinin nerden olduğunu da bilmiyorum beni oraya çağırdı dedi kahvaltı falan yapalım. Hiç değilse geldim orda arattım dedim Erdal Erdoğan’la görüşmek istiyorum falan dedim oteldeki arkadaşlara onlarda bir dakika bekleyin odasını çaldırdılar tamam dedi üst kata gönderin arkadaş asansöre binip üst kata çıktım oraya gittiğimde televizyon kanalları falan şeyleri görünce Erdal bunlar kim falan fıstık bizimle ilgisi falan yok dedi. Yalnız dedi bizim milletvekili arkadaşlarımız var Ahmet Ersin falan fıstık dedi. Bunlar neci falan dedim arkadaş otur kahvaltı yapacağız falan dedi bizimle dedi işleri falan yok onların dedim iyi. O oturunca oraya ondan sonra milletvekilleri bana işte soru sormaya başladılar oradan Erdal Erdoğan’a dedi ki bizim siyah çantayı al gelsene bir dedi. Önce dedi bir işimiz var dedi arkadaşa göstereceğimiz dedi. Oradan ben çanta falan dedim benim buraya çanta falan getirmeyin hayırdır dedim sorun sıkıntı nedir dedim. Dedi ki kardeşim hiçbir şeyden korkma, şimdi sana biz ufaktan bir harçlık vereceğiz, bunu al ifadeni bir şekilde değiştir, kimse sana baskıda yapamaz, şeyde yapamaz yani bütün savcılıklar şeyler makamlar şuan bizim elimizde dönüyor iyi, kötü sen yeter ki ifadeni değiştir dile bizden ne dilersen. Bende dedim ki insanları siz bu şekilde mi para şeyiyle satın alıyorsunuz diye ben bunlardan da davacı olacağım yani daha.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kaç para teklif ettiler size?”

Gizli Tanık Munzur: “O zaman 80 bin lira getirdiler.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “80 bin lira.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet.”

Cumhuriyet savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Gördünüz mü bizzat paraları?”

Gizli Tanık Munzur: “Paraları görmedim. Yalnız Erdal Erdoğan şey Erdal Erdoğan dedi korkma çünkü Erdal Erdoğan çok zengin kişiler olduğunu için bildiğim için korkmuyorum yani parasından ama parayla işim olmadığı için miktarını da o da kendisini de görmeyi de tenezzül etmedim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani sizden şu vermiş olduğunuz gizli tanık olarak vermiş olduğunuz ifadeleri geri almanızı mı istediler para karşılığında?”

Gizli Tanık Munzur: “Aynen öyle efendim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başka herhangi bir baskı gördünüz mü ifade verdikten sonra?”

Gizli Tanık Munzur: “Baskı şöyle ben iş yerinden çıktığım zaman Davut Kanıt denen bir arkadaş vardı. Gazinocu kendisi bizi Ankara’ya zorla götürdüler. Orda Erol Tınaztepe’yle bir otele bizi yerleştiler. Orda da kayıtsız falan yaptılar. Otelde 5 kişi kaldık. Ondan sonra bizi Erdal Erdoğan Erol Tınaztepe’yle bizi görüştürdü. Şey Davut Kanıt, Erdal Erdoğan İstanbul’daydı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kiminle görüştün?”

Gizli Tanık Munzur: “Erol Tınaztepe’yle.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet.”

Gizli Tanık Munzur: “Erol Tınaztepe’yle görüştüm bizi yemeğe falan götürdü. Bekleyin dedi bizim arkadaşlar falan gelecek dedi savcı arkadaşlarımız var gazeteci falan dedi. Bu olayı patlatacağız. Dedim ne olayını patlatıyoruz. Bizi buraya niye getirdiniz falan dedim. Beni niye zorla getirsin bak dedim ben buradan çıkarsam her şey farklı olur. Zaten ordan çıkar çıkmazda ben gittim zaten Erzurum’a gereken ifademi de falanda verdim yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Siz herhangi bir savcılığa Osman Şanal’dan şikayetçiyim diye bir müracaatınız oldu mu şikayet (1, 2 kelime anlaşılmadı) oldu mu?”

Gizli Tanık Munzur: “Hayır efendim o olayı da, hayır efendim o olayı da şöyle anlatayım ben size. Erzincan’da bizim Çayırlı mevki dediğimiz yer var. Orda bizi komutanlar aldığı olay vardı demin hatırlattığınıza göre. Orda bizi aldılar götürdüler jandarmaya. Jandarmada bizden ifade almaya çalıştılar ben.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kim kim götürdüler?”

Gizli Tanık Munzur: “Bu komutanın ismi neydi Recep miydi, Neci öyle bir şey diyorlardı. Ben orda tam.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizin yanınızda kimler vardı kim kimdiniz?”

Gizli Tanık Munzur: “Ben, abim, Ömer vardı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Evet 3 kişi nerdeydiniz?”

Gizli Tanık Munzur: “3 kişi. Orada tepedeydik.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi tepede?”

Gizli Tanık Munzur: “Bu Elize Otelden ayrıldıktan sonra abimgili aradım dedim abi böyle böyle bir durum var. Bunlar bize bir film ayarlıyor falan gelin çıkın tepeye gidelim. Tepeye gittiğimizde (1 kelime anlaşılmadı) telefonlardan mı nasıl bizi şey yaptılar onu bilmiyorum.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yani siz o verilen parayı kabul etmeyince.”

Gizli Tanık Munzur: “Etmeyince.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizi gözaltına mı aldılar?”

Gizli Tanık Munzur: “İşte ordan çıktık. Biz oraya tepeye çıktık orda geldi askerler bizi gözaltına aldı. Ordan Jandarmaya götürdüler bizi epey beklettiler orda. İşte davadan vazgeçeceksiniz falan fıstık ben dedim davadan vazgeçmiyorum kimse beni de burada baskı zoruyla zorlamasın.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kim dedi size davadan vazgeçin diye?”

Gizli Tanık Munzur: “Orda komutanlar vardı. MİT, MİT ne bileyim bir şeyler diyorlardı Başkan falan bir şeyler diyordular orda.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tanıyor musunuz o kişileri?”

Gizli Tanık Munzur: “Görsem tanırım. Orda 5 kişi ondan sonra Erdal Erdoğan zaten yanlarındaydı ordan benden ifade alamadılar ben dedim ki burada ifade vermiyorum kimseye de bu Erzincan’ın savcısına, emniyetine hiç bir şeyine güvenmiyorum. Savcıya dedim Ankara’ya ben şey dedim. Buraya gerekirse müfettiş çağırttıracağım dedim ben dedim bundan sonra ordan hemen beni dediler şeye sevk edin bunları savcılığa, Savcılığa sevk ettikleri zaman Hasan savcının odasına gittik. 5 kişiydiler biri avukat falan çağırdılar dışarıdan ayriyeten zaten jandarmaya da avukat falan çağrıldı 2 tane. Arkadaşımız ondan sonra Erdal Erdoğan’da ordaydı oturmuş ayak ayaküstüne atmıştı. Bunlar benden zorla ifade almaya çalıştı Hasan savcıgil falan. Dedim ki Sayın Savcım bir makamınızda sivil kişinin yetkisini ben burada öğrenebilir miyim deyince hepsigil toparlandılar böyle ne demek istiyorsun sen. Dedim bunların hepsini yarını (1 kelime anlaşılmadı) vereceğim dedim haberiniz olsun dedim. Ondan sonra dedi adını, soyadını yazın bunların altını imzalayın gitsinler ondan sonra duyduk ki ifadeler biz normalde Bayram Savcının Şenol şeyden komutandan, Şenol savcımdan davacıymışsım halbuki alakası yok.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Hangi konuda davacı olduğunuzu sordular size yani Osman Şanal’dan hangi konuda şikayetçi olup olmadığını sordular, açıkladılar mı, nedir konu?”

Gizli Tanık Munzur: “Yani sözde sizi baskı altına aldılar. Yani yalan yanlış ifade verdirdiler. Ne bileyim ne şey yaptılar yani siz bunların hepsini yalan söyleyin size hiçbir şey olacağı yok. Onlar zaten her şeyi bir şekilde açığa çıkacak. Dedim ki benim verdiğim ifade ifadedir. Ben yalan bir şeylerde konuşmadım. Ben gördüklerimi, duyduklarımı sundum. Benim korkumda yok şeyimde yok. Korkmuş olsaydım gider şeyden Bayram Bozkurt’a gerekeni yapardım şimdi (1 kelime anlaşılmadı) milyarlık olmuştum otururdum oturacağım yerde.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “İlyas olarak bahsettiğiniz şahıs kimdir?”

Gizli Tanık Munzur: “İlyas’ta İlyas’ın komutanlarla daha sık, daha iç içe olduğu bir şahıstır. Kendisi daha detaylı şeyler bildireceğine eminim yani kendisinde sivil kayıtları bile vardır.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kiminle.”

Gizli Tanık Munzur: “Elini vicdanına koyup da getirip de gösterirse her şey daha kolay olacağına inanıyorum ben yani.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kiminle yakındır İlyas?”

Gizli Tanık Munzur: “İlyas, Yaşar Baş’ın adamıydı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Yaşar Baş’ın.”

Gizli Tanık Munzur: “Evet kendisinin yanında çalışıyordu ilk önce.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Askerlerden irtibatlı olduğu kimse var mı?”

Gizli Tanık Munzur: “Bütün komutanları tanıyordu.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Tanıyor. Bir araya geliyorlar mı?”

Gizli Tanık Munzur: “Çok ava falan çok gidiyordular.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Sizde gidiyor muydunuz ava?”

Gizli Tanık Munzur: “Ben gidiyordum bende av merakım falan vardı. Ben gittiğim zaman zaten hep sürekli Şenol komutanımla giderdim.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Avda gezerken hangi konular konuşuluyordu hatırlıyor musunuz?”

Gizli Tanık Munzur: “Avda yani genellikle yani Erzincan’ı ele geçireceğimizi yani 4 ay sonra bizim yapacağımız operasyonları, sen rahat ol, bak daha ne güzel günlerimiz olacak, seni bir devlet dairesinde bir yüksek makamda olacaksın, sana güzel kartlar çıkartacağım adını soyadını değiştireceğim, istiyorsan yurt dışında sana istediğin imkanları sağlayacağım falan çok şeyler konuşuluyordu. Yeter ki senden tek isteğimiz, arzumuz şu Bayram savcıyı bitir.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Kim diyordu bunu?”

Gizli Tanık Munzur: “Şenol komutan çok istediydi bu olayı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Başka birisinden duydunuz mu bu sözü?”

Gizli Tanık Munzur: “Başkası işte bir Dursun Çiçek orda bir şey yapmıştı, bende ben kimsenin köpeği değilim deyince yani fazla bana çıkış yapmadı.”

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel: “Teşekkür ediyorum sorularım bu kadar Sayın Başkanım.”

Gizli Tanık Munzur: “Sağolun efendim.”

Saatin 12:15 olduğu görüldü.



Yüklə 0,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə