T. C. Yildiz tekniK ÜNİversitesi ofm fiZİK ÖĞretmenliĞİ



Yüklə 127,12 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix01.02.2018
ölçüsü127,12 Kb.
#23119


 

 

T.C. 

YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ 

OFM 

FİZİK ÖĞRETMENLİĞİ 

 

 



 

ALAN EĞİTİMİNDE 

ARAŞTIRMA PROJESİ 

 

 



 

 

OZON TABAKASI 

 

 



 

 

 



 

 

                   Hazırlayan:  Mehtap Çetin

 

 

 

 

 

        

                   Öğretim Elemanı Adı-Soyadı : RIZA DEMİRBİLEK 

 

 



 

 

İSTANBUL,2008 

 



 

İÇİNDEKİLER: 



 

1.

 

Ozon ( O


) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1 



2.

 

Ozon Tabakası . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4 



3.

 

Ozon Tabakasının İncelmesine Neden Olan Maddeler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5 



3.1

 

Ozon Tabakasını İncelten Maddelerin Kullanım Alanları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .6 



4.

 

Ozon Ölçümünde Kullanılan Yöntemler ve Ölçüm Birimi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .7 



5.

 

Türkiye Üzerindeki Ozon Tabakasının Durumu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8 



6.

 

Uluslararası Montreal Protokolü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 8 



7.

 

Ozon Tabakasının Delinmesinin Çevre Üzerindeki Etkileri . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 



7.1 İnsan Sağlığı Üzerindeki Etkileri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 9 

7.2 Bitkiler Üzerindeki Etkileri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .10 

7.3 Hava Kirliliğine Etkileri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 

7.4 Hayvanlar Üzerindeki Etkileri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11 

7.5 Endüstriyel Materyaller Üzerindeki Etkileri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .11 

7.6 Ozon Kirliliği . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .12 

8.

 

Uluslararası Ozon Tabakasını Koruma Günü. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .12 



9.

 

Ozon Tabakasında Son Durum. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .12 



10.

 

Dünyayı Kurtaracak Altı Projeden Biri: Sülfür Örtüleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .13 



11.

 

Ozon Tabakasına Zarar Vermekten Suçlu Bulundular. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .13 



12.

 

Ozon Tabakasını Onarmak ya da Onarmamak. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .14 



13.

 

Farklı Lise Öğrencilerinin Ozon Tabakasına İlişkin Görüşleri. . . . . . . . . . . . . . . . . . .14 



14.

 

Sonuç. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .15 




 

15.



 

 Ekler. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .  



15.1

 

Aflon Teknoloji Araştırma Geliştirme-Ozon ve Kullanımı 2005 Broşürü . . . 17 



15.2

 

Aflon Teknoloji Araştırma Geliştirme-Tekstil/Denimde Ozon Uygulamaları.19 



15.3

 

Ozon Ölçer Spektrofotometresi - Brewer Spektrofotometresi . . . . . . . . . . . . . . . . . . .21 



15.4

 

Ultraviyole Radyasyon Bileşenleri ve Ozon . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 22 



15.5

 

Köln Üniversitesi Ozon Gözlem Haritaları . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 23 



15.6

 

Ozon Gözlemleri . . . . . . . . . . . . .  . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .24 



16.

 

Kaynaklar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .25 




 

 



OZON TABAKASI 

Dünyamızı saran atmosfer tabakası çeşitli katmanlardan meydana gelmiştir. Bunlar dünya 

yüzeyinden dışa doğru Troposfer, Stratosfer, Mezosfer, İyonosfer ve Magnetosfer (Ekzosfer) 

olarak isimlendirilir. Stratosfer yaklaşık 50 km yükseklikteki ikinci tabaka olmakla birlikte 



ozon tabakası adı verilen yeryüzünü morötesi ışınlardan koruyan “koruyucu melek” de bu 

katmanda yer almaktadır.   



1. OZON ( O



Ozon kelimesi Yunanca’da koklamak anlamına gelen “Ozein” kelimesinden gelmektedir. 

Ozon 1781’de ilk defa Van Marum'un dikkatini çekmiş, daha sonra F. Schoenbein 1840’ta bu 

gaza ozon adını vermiştir. Ozon, laboratuarda ilk defa 1860 yılında J. L. Soret tarafından elde 

edilmiştir. Ozon, üç oksijen atomunun kovalent bağ ile birleşmesinden oluşan bir gazdır. 

Kimyasal formülü O

olan ozon; oksitleme gücü yüksek, renksiz, solunum yollarını tahrip 



gücü çok yüksek ve ağır kokulu bir gazdır. Gökyüzünün mavi renkte görünmesi bu gaz 

nedeniyle olmaktadır (14).  

 

Şekil 1: Ozon Molekülünün (O

3

) Yapısı 



Güneşten gelen yüksek enerjili ultraviyole radyasyonunun etkisiyle atmosferde oksijen 

molekülü (O

2

) parçalanarak, serbest oksijen atomu (O) haline dönüşmektedir. Daha sonra bu 



serbest haldeki oksijen atomları yine ultraviyole ışınların etkisiyle oksijen molekülüyle (O

2



birleşerek ozon molekülünü (O

3

) oluşturmaktadırlar. Yüksek enerjili ultraviyole radyasyonu 



(UV) ozonun hem oluşumunda, hem de parçalanmasında tek başına etkin bir rol 

oynamaktadır.  




 

 



Şekil 2: Ozonun oluşumunu ve oksijene geri dönüşümünü gösteren kimyasal denklemler. 

1995 Nobel Kimya Ödülü’nü paylaşan Prof. Paul Crutzen, Prof. Mario Molina ve Prof. 

Sherwood Rowland atmosferde ozon oluşumu ve parçalanmasının kimyasal reaksiyonlarla 

açıklanmasında çok önemli katkıları olan üç bilim adamıdır. Çalışmalarının en önemli yanı 

günlük hayatta kullanılan bazı kimyasal maddelerin ozon değişimi reaksiyonlarında etkin rol 

oynadığını ve bu maddelerin ozon tabakasının incelmesine neden olduğunu açıkça 

belirtmesidir. 

Ozon, atmosferde en yoğun olarak, troposfer ve stratosfer tabakaları olmak üzere iki ayrı 

tabakada ve ayrı  şekilde bulunmaktadır. Bunlardan ilki, yerden yaklaşık 10-15 km’ler 

arasında bulunan, atmosferdeki toplam ozonun % 10’unu oluşturan ve insan kaynaklı olan 

troposferik ozondur (endüstriyel atıklar, egzoz gazı vb). 1 m

havada yaklaşık 8 mm



3

 kadar 


ozon bulunur. Troposferik ozon, küresel iklim değişikliğinde rol oynayan sera gazları arasında 

dördüncü sırada gelmektedir. Uzun dalga boylu radyasyonun atmosferde kalmasına, 

atmosferdeki sera etkisinin artmasına neden olur. Küresel iklim değişikliğindeki sera etkisine 

katkısı %7 kadardır.  İnsan sağlığını olumsuz etkilediğinden ‘kötü huylu ozon’ olarak 

isimlendirilmektedir. Kötü huylu ozon kaynaklarından biri olan azot oksitler (NO

X

); büyük 



çoğunlukla motorlu araçlardan (%49), enerji santrallerinden (%28), endüstriyel faaliyetlerden 

(%13) ve ticari aktivitelerden (%5) oluşmaktadırlar.  İkincisi ise;  stratosfer tabakası 

içerisinde, yerden yaklaşık 10-50 km’ler arasında doğal olarak bulunan ve atmosferdeki 

toplam ozonun %90’ını oluşturan stratosferik ozondur. Güneşten gelen zararlı ultraviyole 

radyasyonu tutması nedeniyle hayati önem taşır ve ‘iyi huylu ozon’ olarak isimlendirilir. 



 

 



Şekil 3: Ozon derişiminin yükseklikle değişimi.  

Yatay eksendeki rakamlar 1cm

3

’deki milyon ozon molekülünü gösterir. 



 

Ozon yoğunluğu stratosferde bölgesel ve mevsimsel farklılıklar gösterir. Yoğunluk kış 

aylarında yaz mevsimine göre artar ve kutuplarda ekvatora nazaran daha sık bulunur. Kutup 

enlemlerinde ozon yoğunluğu 16-18 km yüksekliklerde en yüksek değerine ulaşırken, ekvator 

üzerinde yaklaşık 25 km yükseklikte maksimum olmaktadır. Güney Kutbu’ndaki ozon 

yoğunluğunun azalması Kuzey Kutbu’ndakinden daha ciddi olmakla birlikte, yapılan 

gözlemler kuzey yarımküredeki azalmanın kutupsal dinamiklerden kaynaklandığını 

göstermektedir. Bu bölgedeki sıcaklığın Güney Kutbu’nda olduğu kadar çok azalmaması, 

dolayısıyla da kimyasal reaksiyonlar için gerekli koşulların oluşmaması Kuzey Kutbu’ndaki 

ozon azalmasının güneydekinden daha az olmasının başlıca nedenidir. 

Troposferdeki ozon, atmosferdeki elektriksel enerji ile de oluşur. Örneğin; bir fırtınadan sonra 

oluşan şimşek ve yıldırımların etkisiyle havadaki ozon konsantrasyonu biraz artar. Endüstriyel 

ve teknolojik faktörlerden kaynaklanan kirlilik sonucu salınan gazlarla etkileşen güneş  ışığı 

sonucu ozon oluştuğu için, havadaki ozon konsantrasyonu olması gereken aralığın üstüne 

çıkar. Böylece canlı organizmalar için zehir etkisi yaratır. Kirletici ortamların bulunduğu 

yerlerde ve günün güneşli saatlerinde troposferdeki ozonun ortalama %6 oranında arttığı 

bulunmuştur. 

Ozon, yükseltgen ve bakteri öldürücü olarak kullanılır. Özellikle kapalı ortamların havasını ve 

suları mikroplardan dezenfekte etmekte, istenmeyen tat ve  kokuların giderilmesinde 

kullanılmaktadır. Havanın, sağlığa elverişli olmasını sağlayan güçlü bir bakteri öldürücüdür. 

Ozon, yüksek oksidasyon gücüyle, diğer dezenfektanlara göre çok üstündür. Kararsız 

yapısının oksidasyon etkisiyle, bir taraftan bakteri, virüs, küf ve mantar gibi organikleri yok 

ederken; diğer taraftan demir,  mangan,  klor,  nitrit, vb. maddeleri de oksitleyerek ortamdan 



 

uzaklaştırır. Ayrıca tekstil ürünlerinin ağartılmasında (Ek-2),  şarabın ve  odunun 



yaşlandırılmasında ve bazı kimyasalların üretiminde kullanılır (22). Bkz.Ek-1. 

 

2. OZON TABAKASI 

Ozon tabakası ile ilgili bilimsel çalışmalar 1840’ta C. F. Schoenbein tarafından başlamıştır. 

Çok önemli çalışmalardan biri de “Atmosferdeki Ozon” ana başlığı altında G. M. B. Dobson 

tarafından 1926-1930 yılları arasında yapılmıştır. Dobson, bu çalışmalarda ‘Dünya’nın 

atmosferindeki ozon miktarının ölçümü ve bunun jeofizik koşullara bağımlılığı’ konusunu 

incelemiştir. Dobson’un yaptığı ölçme yöntemi hala kullanılmaktadır ve ozon ölçme birimi 

olarak Dobson Birimi (DU) geçerlidir. 

Ozon tabakası dünyamız üzerinde koruyucu ve düzenleyici iki ayrı  işleve sahip bir katman 

olup, sanayi devrimi ile birlikte atmosferde konsantrasyonu hızla artan çeşitli türdeki kirletici 

gazlarla tepkimeye girerek değişime uğramıştır. Bu bozulma bilim adamlarının ancak 1980’li 

yıllarda Antarktika üzerindeki Halley Bay’da ozon konsantrasyonunun %40 daha az olduğunu 

anlamalarıyla ortaya çıkmıştır. 

Bu tabaka güneşten gelen zararlı ultraviyole (UVB, UVC) ışınların dünyaya ulaşmasını 

engellemektedir. Dolayısıyla koruyucu bir filtre görevi yapmaktadır. Bu zararlı  ışınlar bir 

şekilde yeryüzündeki canlı organizmaların hepsine zarar vermektedir ve ozon tabakası zarar 

gördükçe de dünyaya ulaşan ışınların miktarı artmaktadır.  

Düzenleyici olarak da Dünya’nın genel iklimi üzerinde faydası vardır. Morötesi ışınların 

soğurulması sıcaklığı düşürmekte ve ısı dengesinin düzenlenmesine yardımcı olmaktadır. 

Ozon tabakasını bozan en önemli etken Kloroflorokarbon (CFC) gazlarıdır. 1928 yılında yeni 

bir gaz türü olarak bulunan CFC gazları çok ilginç özelliklere sahiptirler: Zehirli, aşındırıcı ve 

yanıcı değil, oldukça kararlı, uzun ömürlü ve uçucudur. Bu üstün özelliklerinden dolayı 

“harika gaz” olarak adlandırılırlar. Bu gazların yoğunlukları düşük olduğu için havadan daha 

hafif haldedirler ve atmosferin en üst katmanlarına kadar çıkabilirler (yaklaşık 11.000 metre). 

CFC gazlarının bozunma süresi 65 ile 120 yıl arasındadır. Bunlar morötesi ışınlarla yok 

edilene kadar stratosferde toplanırlar. CFC gazları  yüksek enerjili güneş  ışınları ile 

karşılaştıklarında ozon moleküllerini parçalarlar. Parçalanan ozon atomları nedeniyle 

stratosfer tabakası içerisindeki ozonun yoğunluğu azalır ve güneş radyasyonunun zararlı 




 

etkilerinin yeryüzüne kadar ulaşmasına neden olur. Buna da diğer bir deyişle  ozon 



tabakasının delinmesi denir. Bir tane klor atomu binlerce ozon molekülünü yok edecek 

kapasiteye sahiptir.



  

Atmosferin üst katmanlarına doğru yavaşça yükselen CFC gazları stratosferin üst 

katmanlarına ulaştığında güneşin UV ışınlarıyla karşılaşır ve morötesi ışınların etkisiyle 

parçalanarak klor atomu açığa çıkarır. Ortaklanmamış bir elektron içeren bu klor radikali 

hemen her madde ile tepkimeye girer. Stratosferin üst katmanlarında tepkimeye girebileceği 

ilk madde de ozondur. Cl atomu O

3

 ile tepkimeye girer ve onu katalitik olarak oksijen 



molekülüne dönüştürür. Yani klor, ozon molekülünü oksijen molekülüne çevirirken kendisi 

değişmeden kalır ve ozonu oksijene dönüştürme görevini sürdürür. Bir klor atomu yüz bin 

ozon molekülünü oksijen molekülüne dönüştürür. Bu nedenle de ozon ile oksijen arasındaki 

doğal denge bozulur ve atmosferdeki ozon derişimi hızla azalmaya başlar.  

 

Şekil 4: Cl atomunun ozonu oksijene dönüştürmesi. 

Bu olumsuzluğa rağmen ozon tabakasının kendini yenileme özelliği vardır. Bu yenileme 

işlemi ancak CFC gazlarının atmosfere serbest bırakılmasının durdurulmasıyla 

gerçekleşebilir. 

 

3. OZON TABAKASININ İNCELMESİNE NEDEN OLAN MADDELER 

1)

 

Kloroflorokarbon (CFC) 



2)

 

Hidrokloroflorokarbon (HCFC) 



3)

 

Hidrobromoflorokarbon (HBFC) 



4)

 

Halonlar 



5)

 

Karbontetraklorid 



6)

 

Metilkloroform 



7)

 

Metilbromürasidi 




 

3.1 Ozon tabakasını incelten maddelerin kullanım alanları:  

 1) 

Soğutucu Üretimi  



 

      1.1) Ev ve ticari nitelikli soğutucu ve klima/ısı pompası sistemleri 

  

1.1.1) 


Buzdolapları 

  

1.1.2) 



Dondurucular 

  

1.1.3) 



Nem 

alıcılar 

 

 

1.1.4) Su soğutucuları  



 

 

1.1.5) Buz ve dondurma makineleri 



 

 

1.1.6) Klima (mobil/merkezi) ve ısı pompası sistemleri 



 2) 

Aerosol 


Üretimi 

 2.1) 


Tıbbi müstahzar üretimi 

 3) 


Yangın Söndürme 

 

3.1) Sabit yangın söndürme sistemlerindeki kullanım 



 

3.2) Elde taşınabilen yangın söndürücülerdeki kullanım 

 

4) Köpük (Sünger) Üretimi 



 

4.1) Sert poliüretan köpükler 

  

4.1.1) 


Yalıtım panelleri  

  

4.1.2) 



Soğutucu yalıtımı  

 

4.2) Boru izolasyon maddeleri üretimi 



 

4.3) Esnek sünger üretimi  

 

4.4) Integral skin  



 

5) Çözücü Olarak Kullanım 

  

5.1) Metal temizleme 



 

5.2) Elektronik temizleme 

 5.3) 

Tekstil 


temizleme 

 

          6) Tarımda Kullanım 



 


 

 



Şekil 5: Ozon tabakasını incelten maddelerin kullanımı ozon tabakasına ciddi zararlar verir. 

 

4. OZON ÖLÇÜMÜNDE KULLANILAN YÖNTEMLER VE ÖLÇÜM BİRİMİ 



1. Toplam Ozon Ölçüm Yöntemi 

2. Düşey Dağılım Yöntemi    

3. Yüzey Ozonu Ölçüm Yöntemi               

4. Ozonsonde Yöntemi        

5. Umkehr Yöntemi (Bkz.Ek-3) 

      


6. Diğerleri (Özel Yöntemler)  

Türkiye’de, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü tarafından, 13 Ocak 1994’ten beri, 

Ozonsonde yöntemi kullanılarak ozon gözlemleri yapılmaktadır.  Ozonsonde yönteminde 

ozonsonde, transmitter ve balon kullanılmaktadır. Bu yöntemde; balona havadan daha hafif 

hidrojen gazı doldurulur ve bir ip yardımıyla ozonsonde ve transmitter cihazları bağlanır. Yer 

seviyesinden, balonun patladığı yaklaşık 35-40 km yüksekliğe kadar olan atmosfer katmanı 

içerisindeki ozonun dikey dağılımı tespit edilir. Ayrıca, aynı aletler yardımıyla atmosfere ait 

sıcaklık, basınç, nem, rüzgar hızı ve rüzgar yönü gibi meteorolojik bilgiler de elde 

edilebilmektedir. 

1 Dobson Birimi (DU); ozon hacminin yaklaşık milyarda bir kısmının, ortalama atmosferik 

konsantrasyonunu ifade eder.  

Toplam ozon; standart basınç ve sıcaklık altında, tabanı 1 cm

2

 olan düşey bir sütunun içerdiği 



ozon miktarına eşit miktarı ifade eder. 


10 

 

0.3 cm = 3 mm = 300 DU 



1 DU = 10

-3

 atm.cm =  0.01 mm 



300 DU = 8.07 x10

22 


molekül / m

2   


 

Güvenli ozon yoğunluğu = 300 DU 



 

Şekil 6: Dobson Birimi 

 

5. TÜRKİYE ÜZERİNDEKİ OZON TABAKASININ DURUMU 

Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından bugüne kadar 210 adet ozon gözlemi yapılarak 

toplam ozon ölçülmüştür. Yapılan ölçümlere göre; toplam ozon zaman dizisinde belirgin bir 

eğilim (artma, azalma veya sıçrama) tespit edilmemiştir. Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO) 

tarafından Türkiye’nin de bulunduğu orta enlemlerde toplam ozonun 280-320 DU arasında 

değiştiği belirtilmiştir. Türkiye’nin ortalama ozon kalınlığı 300 DU civarında olduğundan 

gözlemler sonucunda bulunan değerlerle WMO’nun vermiş olduğu değerler uyum 

içerisindedir. (Bkz.Ek-5 ve Ek-6) 

 

6. ULUSLARARASI MONTREAL PROTOKOLÜ 

22 Mayıs 1985 yılında ozon tabakasının korunmasına ilişkin Viyana Sözleşmesi’ni imzalayan 

taraf devletler daha sonra bu sözleşmenin eki olan Montreal Protokolü’nü 16 Eylül 1987’de 

Kanada’nın Montreal şehrinde imzalamışlardır. 

Ozon tabakasını incelten maddelerin (OTİM) kullanımını kontrol altına almak üzere 1987 

yılında imzalanan ve 1989’da yürürlüğe giren “Montreal Protokolü” isimli, Türkiye’nin de 

taraf olduğu (19 Aralık 1991) uluslararası antlaşma ile endüstride kullanılan ozon tüketen 

maddelerin üretim ve tüketimine, zamana ve alternatif madde ve teknolojilere bağlı olarak 

kısıtlama getirilmiştir. Gelişmekte olan taraf ülkelere alternatif madde ve teknolojilere 

geçmeleri için gerekli teknik ve maddi yardımı sağlamak amacıyla gelişmiş ülkelerin 

katkısıyla 1990 yılında “Montreal Protokolü Çok Taraflı Fonu” adıyla bir fon 

oluşturulmuştur. Fon faaliyeti taraf ülkelerin temsilcilerinden oluşan icra komitesi aracılığı ile 




11 

 

yürütülmektedir. Fon kaynaklarının kullanımı projeler bazında olup, fondan yararlanmak 



isteyen kuruluşlarının projeleri Fon'un icracı kuruluşları olan; Dünya Bankası (WB), 

Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP), Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) 

ve Birleşmiş Milletler Sanayi Kalkınma Programı (UNIDO) aracılığıyla icra komitesine 

sunulup onaylamasıyla, söz konusu kaynaklar yine icracı kuruluşa devredilmektedir. 

Uyguladıkları prosedürlerin farklı olmasıyla beraber icracı kuruluşlar projelerin 

başlamasından tamamlanmasına kadar projeden sorumlu olmaktadırlar.  

Ozon tabakasını incelten maddelerin kullanımının kontrol altına alınabilmesi için Dünya 

Bankası’nın 1992’de ülkemizde yaptığı incelemeler sonucunda Çok Taraflı Fon’dan kaynak 

sağlamak üzere Dünya Bankası ile 1994 ve 1995 yıllarında anlaşmalar imzalanmıştır. Bu 

anlaşmalarla Çevre ve Orman Bakanlığı ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) 

çeşitli görevler üstlenmiştir. Projesi desteklenen bazı kuruluşlara; Profilo, Arçelik, Uğur, 

Teba, Klimasan, İdaş, vb. örnek verilebilir. Ağustos 2007 sonu itibariyle 165 projeye Çok 

Taraflı Fon’dan sağlanan destek miktarı 24,6 milyon ABD Doları tutarındadır. 

Bugüne kadar Türkiye’de desteklenen projelerle ozon tabakasını incelten madde tüketiminin 

% 98’i giderilmiş olup 2007’de tüketimleri tamamen kaldırılmıştır. 

Türkiye, 49 ülke arasından Montreal Protokolü’nü başarılı olarak uygulayan 9 ülke içine 

girerek Birleşmiş Milletler’den ödül almıştır. Haziran 1999'da Montreal Protokolü'nü 

imzalayan ülke sayısı 168'i bulmuştur. 

 

7. OZON TABAKASININ DELİNMESİNİN ÇEVRE ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ 

Yapılan araştırmalara göre ozon tabakasındaki incelmenin %1 artması Dünyaya gelen zararlı 

ultraviyole  ışınların %2 oranında artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle de artan 

radyasyondan tüm canlı organizmalar aşırı derecede etkilenmektedir. 



7.1 İnsan sağlığı üzerindeki etkileri: 

Deri Kanseri: Deri kanserine yakalanmanın ana nedeni çok fazla güneş  ışığına maruz 

kalmaktır. Melanoma adı verilen ben kanseri de ozon tabakasının tahribatıyla artan UV 

radyasyonun etkisiyle oluşmaktadır. Açık tenli, açık renk saçlı kişiler cilt kanserine 

yakalanmakta en yüksek riske sahip olsalar da, tüm cilt tipleri için risk UVB radyasyona 

maruz kalmakla artmaktadır.  



12 

 

Katarakt: Uzun süreli güneş ışınlarına maruz kalmanın görmeyi azaltan ve sürekli körlüğün 

başlıca nedeni olan, gözbebeklerini örten kataraktı başlattığı bilinmektedir. Katarakt, gözün 

merceği üzerinde meydana gelen ve görmeyi sınırlandıran bulutlanmadır. Bu göz kusuru 

birçok nedenle meydana gelse de yapılan deneyler artan ultraviyole ışınların gözlerde 

katarakta neden olduğunu göstermiştir. Genellikle geçici görüş kaybı olan kar körlüğüne de 

UV ışınları neden olmaktadır.  

Bağışıklık Sistemi: Ultraviyole ışınlarına maruz kalmak insanların bağışıklık sistemini 

zayıflatmaktadır ve bu da insan vücudunu sıtma gibi enfeksiyon hastalıklarına karşı çok daha 

hassas hale getirmektedir. Aşırı ultraviyole ışınlarına maruz kalan ekvator bölgelerindeki 

insanlarda herpes, simplere ve leishmaiasis gibi hastalıklarda artma gözlenmiştir. 



7.2 Bitkiler üzerindeki etkileri: 

Bitkiler gelişme ve büyümelerini devam ettirebilmek için fotosentez yaparlar. Bitki fotosentez 

esnasında stomalarını açar ve CO

2

 alır, bu esnada gözeneklerden içeriye ozon (O



3

) girişi de 

olur. Stomalar ozondan korunmak için kapanırlar ve bu kapanma fotosentezin durmasına veya 

yavaşlamasına sebep olur. Ozon oksidasyon sonucu bileşimleri etkiler, mitokondride enerji 

üretimini engeller ve bitki büyümesini yavaşlatır. 

 

Şekil 7: Bitki nekrozları 

Ozon aynı zamanda bitkide çiçeklerin ve meyvelerin azalmasına, suyun verimli 

kullanılmasının engellenmesine de sebep olur. Ozon bitkileri hastalıklara, böceklere ve 

kuraklığa karşı hassaslaştırır ve zayıflatır.  

Bitkiler yapılarındaki farklılıklar nedeniyle ozona dayanıklılık açısından değişkenlik 

gösterirler. Bazı bitkiler ozonun verdiği zararı yok edebilirler, bazı bitkiler ise bu zararı 

engelleyemezler. Yapraklarda ozon zararı ile beneklenme, su lekeleri, sararma, erken 

yaşlanma ve dökülme görülür (Şekil-7). 

Ormancılık alanında da artan UVB radyasyonu fidelerin yeşermesini azaltmaktadır. 




13 

 

7.3 Hava kirliliğine etkileri:  

Ultraviyole  ışınların yüksek miktarları, havada bulunan kirleticiler arasındaki kimyasal 

reaksiyonları  hızlandırarak kentsel hava kirliliğinde bir artışa neden olmaktadır. Artan hava 

kirliliği de özellikle astım hastaları ve yaşlılara ciddi zararlar vermektedir. Ayrıca, birçok 

kırsal alan, orman ve tarla aşağı seviye rüzgarlarıyla  şehirlerden ve endüstriyel alanlardan 

taşınan kirleticilerden en az kentler kadar etkilenebilmektedir. 

7.4 Hayvanlar üzerindeki etkileri:  

Ozon kaybıyla UVB radyasyonunun deniz yaşamını olumsuz yönde etkilediği saptanmıştır. 

UVB  ışınları özellikle balık larvası, karides, yengeç, deniz kestanesi, fitoplankton ve deniz 

bitkilerine zararlıdır. Fitoplanktonlar bir hücreli su yosunlarından oluşan, suda yaşayan bir 

bitki topluluğudur. Bu mikroskopik okyanus canlılarının yaşamlarının kaybı, küresel iklimi 

dolaylı yoldan etkileyebilir. Çünkü bu canlılar atmosfere salınan karbondioksitin yaklaşık 

%80’i için depo görevi yaparlar. Bunların yok olması karbondioksitin atmosferik 

konsantrasyonunu ve sera etkisini arttırarak küresel iklimi değiştirirler. Ayrıca fitoplanktonlar 

okyanuslar üzerindeki bulutların oluşumunda önemli bir kimyasal madde olan 

dimetilsülfoksidi üretirler. Üretimdeki azalma bulut modellerini ve küresel iklimi olumsuz 

etkilemektedir. Böylece su ekosistemleri üzerinde artan radyasyonun baskısı besin zincirinin 

önemli bir parçasını oluşturan fitoplankton üretiminde azalma yaratacak, bu da insan besin 

kaynaklarında azalmalara yol açacaktır.  

Çoğu hayvan türleri UVB'ye karşı kalın derileri ve deri pigmentasyonu nedeniyle insanlara 

nazaran çok daha fazla korunmaya sahip olmalarına rağmen bazıları artan UVB'den 

etkilenebilirler. UVB evcil hayvanlarda insanlarda görülenlere benzer kanserlere neden olur. 

Gözler ve vücudun UV'ye maruz kalan pigmentsiz kısımları çok daha fazla risk altındadır. 

Cilt tümörleri; inekler, keçiler, koyunlar, kediler ve köpeklerde; göz tümörleri de; atlarda, 

koyunlarda, domuzlarda ve sığırlarda gözlenmektedir. 

7.5 Endüstriyel materyaller üzerindeki etkileri:  

Ozon lastik ve boya gibi organik bileşikleri parçalar. Oksidasyon gücü çok yüksektir. Hatta 

gümüş gibi direnci yüksek metalleri bile yüksek oksitlere dönüştürmeyi başarır. Ayrıca, 

plastik gibi çok dayanıklı bir malzemeden yapılmış materyalde bile çatlak oluşumuna, 

sararmaya neden olur. 



14 

 

7.6 Ozon kirliliği:  

Güneş  ışığında fotokimyasal tepkimeye giren egzoz gazları, kirli havadan oluşan duman 

bulutlarında, ozon ve nitrojen dioksit oluşturmaktadır. Böylece atmosferin yeryüzüne yakın 

alt kısımlarında ozon kirliliği meydana gelir. 

 

8. ULUSLARARASI OZON TABAKASINI KORUMA GÜNÜ 

BM Genel Kurulu tarafından 1994 yılında, ozon tabakasının korunmasına ilişkin uluslararası 

bir sözleşme olan Montreal Protokolü'nün imzalandığı 16 Eylül'ün dünyada "Uluslararası 

Ozon Koruma Günü" olarak kutlanmasına karar verilmiştir. 

 

9. OZON TABAKASINDA SON DURUM 

Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), 1980’li yıllarda beliren Antarktika üzerindeki deliğin, 25 

yıldan önce küçülmeyeceğini, “eğer her şey yolunda giderse” 2075’e doğru kaybolabileceğini 

açıklamaktadır (Eylül 2008). Örgüt, 16 Eylül Dünya Ozon Günü’ne birkaç gün kala yaptığı 

açıklamada, durumun ciddiyetinin 10-20 yıl daha devam edeceğini, bu tablonunsa ozon 

tabakasıyla ilgili 1987 tarihli Montreal Protokolü’ne uyulması koşuluna bağlı olduğunu 

bildirmiştir. 

Bugüne dek ozon tabakasıyla ilgili alınan kararlara rağmen sonuçların, zehirli gazların 

stratosferde ayrışımının yavaş olması nedeniyle çabucak hissedilemediğini söyleyen örgüt 

yetkilisi Geir Braathen, bu gaz yoğunluğunun yılda %1’lik bir hızla azaldığına dikkati 

çekmiştir. 

16 Eylül 1987’de ozon tabakasını korumayı içeren BM Montreal Protokolü’nün 

imzalanmasının 20. yılında düzenlenen konferansta taraf ülkeler ozon tabakasına zarar veren 

tüm kimyevi gazların yasaklanmasını içeren tarihi bir anlaşmaya varmıştır (2007). Anlaşmaya 

göre, gelişmiş ülkelerin 2030, gelişmekte olan ülkelerin ise 2040 yılına kadar, ozon tabakasına 

zarar veren HCFC’ların tümünü yasaklaması gerekmektedir. (20)  

BM kuruluşu Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO), ozon tabakasındaki deliğin, 2007'deki 

boyutlarını aştığını açıklamıştır. Antarktika üzerinde, ozon tabakasındaki delik, bu yıl (2008) 

geçen yılkinden daha büyük biçimdedir. Antarktika üzerindeki ozon tabakasında her yıl 




15 

 

beliren boşluk, normalde yaklaşık olarak Kuzey Amerika boyutlarına kadar genişleyip eylül 



sonu ya da ekim başı gibi en büyük haline ulaşmaktadır. Yapılan açıklamada ozon 

tabakasındaki deliğin, bu yıl 13 Eylül 2008'de 27 milyon kilometrekare büyüklüğe ulaştığı, 

geçen sene ise en geniş halinin 25 milyon kilometrekare olduğu belirtilmiştir. (18) 

 

 10. OZON TABAKASINI ONARABİLECEK BİR PROJE: SÜLFÜR ÖRTÜLERİ 

Büyük volkanik patlamalarda yeryüzü soğur. Örneğin; Filipinler’deki Pinatubo Yanardağı, 

1991’de patladığında, dünya çapında  ısı 0.6

C düşmüştür. Bilim adamları bunun, volkanın 



stratosfere püskürttüğü 10 milyon ton sülfür yüzünden olduğunu söylemektedirler. “O zaman, 

neden kendi Pinatubo’muzu yaratmayalım?” gibi bir düşünce de 1995’te ozon tabakasıyla 

ilgili çalışmasıyla Nobel ödülü alan Prof. Paul Crutzen’in önerisi olmuştur. Crutzen, güneş 

ışınlarının dünyaya ulaşmasını engelleyecek bir sülfür örtü yaratarak küresel ısınmaya bir 

çözüm bulmaya çalışmıştır. Bunu gerçekleştirmek için de sülfür dolu yüzlerce roket 

stratosfere gönderilmelidir. Yaklaşık bir milyon ton sülfürün, dünyayı kurtarmak için yeterli 

olacağı görüşündedir. Ancak bu fikir, bu kadar fazla sülfürün, asit yağmurlarına yol açacağını 

ve ozon tabakasına zarar vereceğini iddia eden bilim adamlarını endişelendirmektedir. Ayrıca, 

böyle bir uygulamanın başarı  şansının 1/5 olduğu söylenmektedir. Bunun yanında, asit 

yağmurları ve ozon tabakasının uğrayacağı zararlar, küresel ısınma etkilerinden daha fazla 

olacaktır. (23) 

 

11. OZON TABAKASINA ZARAR VERMEKTEN SUÇLU BULUNDULAR 

Yeni Zelanda'da bir mahkeme, iki mühendisi ozon tabakasının incelmesine katkı sağlamaktan 

suçlu bulmuştur. Auckland bölge mahkemesinde görülen davada, Trevor Herbert Mason ve 

Carl Benjamin Swete adlı mühendisler, Eylül ayında bir soğutucuyu tamir ederken, ticari adı 

R22 olan ozon tabakasını inceltici gazlardan "klorodiflormetan HCFC22"yi kullandıkları ve 

uyarıları dikkate almadıkları için suçlu bulunmuşlardır.  

Ozon tabakasının korunmasına yönelik bu ilk davada, mühendislerin her birine 750 Yeni 

Zelanda doları (568 Amerikan doları) ceza kesilmiştir. Yeni Zelanda Ekonomik Kalkınma 

Bakanlığı, 1996 yılında kabul edilen ozon tabakasını koruma yasası çerçevesinde 



16 

 

mühendislerle ilgili soruşturma başlatmış ve bu davanın sanayiye de bir uyarı olduğunu 



belirtmiştir. (19) 

 

12. OZON TABAKASINI ONARMAK YA DA ONARMAMAK 

Atmosfer bilimcileri, yakın zamanda yaptıkları bir çalışmaya dayanarak ozon tabakasındaki 

incelmenin azalmasına yönelik önlemlerin küresel iklim değişikliği adıyla bilinen çevre 

sorununun şiddetlenmesine neden olabileceğini söylemektedirler.  

Araştırmacılar, ozon tabakasındaki deliğin kapanmasının, Antarktika çevresinde görülen ve 

Güney Kutbu’ndaki buzulların miktarından, çöllerin konumuna kadar her şeyi etkileyen 

rüzgarların akımlarının bozulacağından endişelenmektedirler. Bu da küresel ısınmayı artırıcı 

bir etkendir. Çalışmalarını matematiksel modellerle destekleyen araştırmacılar bu rüzgarların 

giderek kutuplara kaydığını, ozon tabakasını tamir etme çalışmalarının onları zayıflatıp daha 

sonra ekvatora doğru kaymalarına neden olarak -zaten bozulmuş olan- döngülerinin iyice 

bozulabileceğini söylemektedirler. 

Üzerinde durulan bir diğer konu da sera etkisidir. Araştırmacılar, ozon tabakasındaki delik 

olmasaydı dünya yüzeyinde çok fazla sera gazı birikebileceğini dolayısıyla da yüzey 

sıcaklığının çok fazla yükselebileceğini söylemektedirler. Ancak bu konu ile ilgili çalışmalar 

hala devam etmektedir. Bu çalışmalarla, ozon tabakası ve küresel iklim değişikliği sorunları 

hakkında izlenmesi gereken en doğru yolun belirlenmesi amaçlanmaktadır. (4) 

  

 13. FARKLI LİSE ÖĞRENCİLERİNİN OZON TABAKASINA İLİŞKİN 

GÖRÜŞLERİ 

Kastamonu Eğitim Dergisi’nde 2007 yılında yayımlanan bir makaleye göre farklı liselerdeki 

öğrencilerin ozon tabakası ile ilgili düşünceleri ve kavram yanılgıları incelenmiş, sonuç olarak 

da küresel çevre konularına lise öğretiminde yeterince önem verilmediği kanısına varılmıştır. 

Öğrencilere kapalı uçlu Likert tipi bir anket uygulanmış, ozon tabakasının ne olduğu, nerede 

bulunduğu, ne işe yaradığı, ozon tabakasına nelerin zarar verdiği ve ozon tabakasındaki 

hasarın ilerlemesinin ne gibi sonuçlar doğuracağı  şeklinde sorular sorulmuştur. Elde edilen 

bulgularla başka ülkelerde yapılan benzer anketlerin sonuçları karşılaştırılmış ve öğrencilerin 

kavram yanılgıları tespit edilmiştir. Ozon tabakası gözle görülemeyen ve kendisiyle ilişkili 



17 

 

birçok karmaşık kavramları içerisinde bulunduran bir konu olduğundan deneysel öğrenme ve 



simülasyonlarla da öğretimi zordur. Dolayısıyla öğrencilerin zihninde kavram yanılgıları 

oluşmaktadır. 

Fen lisesi (72), meslek lisesi (53) ve düz lise (88) gibi üç çeşit lisede yapılan ankete katılan 

toplam 213 öğrenciye 30 soru sorulmuştur. Sonuçta üç lise arasında istatistiksel sonuçlar 

açısından anlamlı farklılıklar olduğu ortaya konmuştur. Fen lisesi öğrencileri düz lise 

öğrencilerine göre, düz lise öğrencileri de meslek lisesi öğrencilerine göre daha başarılı 

çıkmışlardır. 

Çevresel problemler tüm dünyayı ilgilendirdiği için çevre eğitimi her ülkenin müfredatının 

ayrılmaz bir parçası haline gelmektedir. Çünkü çevre sorunlarını ve bunlarla ilgili kavramları 

bilmeyen ya da yanlış bilen yeni neslin ileride bu konular hakkında doğru tercih yapmaları 

beklenemez. Bunun için de öğretmenlerin çevre konularına ve problemlerine sınıfta daha 

fazla zaman ayırması, öğrencilere gerekli tartışma imkanının, özellikle de öğrenci merkezli 

metotlarla sağlanması gerekir. Böylece daha bilinçli bir yetişkin toplum yetişecek ve çevresel 

okur-yazarlık da artacaktır. (13) 

 

14. SONUÇ 

Bahsettiğim tüm verilerden anlaşıldığı üzere soluduğumuz havada troposferik ozon (kötü 

ozon) artarken, bizi koruyan ozon tabakasındaki stratosferik ozon (iyi ozon) azalıyor. Yani 

ozon dengesi bozuluyor  

Geçmişten bu yana kendimizden kaynaklanan problemlerle uğraştığımız bir gerçektir. Ozon 

tabakasının delinmesinde olduğu gibi… Taşıtlar artıyor, endüstri gelişiyor… Zararlı azot oksit 

gazları daha çok açığa çıkıyor… Volkanlar da zehirli gaz püskürtmeye devam ediyor… 

Sonuçta kötü ozon konsantrasyonu artıyor ve ozon tabakası tahrip oluyor. Geliştirilen 

teknoloji kontrol edilemiyor ya da olumsuz sonuçları önceden tahmin edilemiyor.  

Montreal Protokolü’ne göre CFC gazlarının kullanımına getirilen sınırlamalar demek ki 

yetersiz! Bunların yerine alternatif olarak kullanılacak maddelerin çevre dostu olması 

haricinde kolay üretilebilir ve ucuz olması da gerekir. Dolayısıyla bu kriterlere uygun 

hammadde arayışı için gerekli çalışmaları yapan üniversitelere mali yardım sağlanmalıdır.  



18 

 

Tüm ülkelerde  ozon tabakasını incelten maddelerin kullanımının kontrol altına alınabilmesi 



için ülkelere ceza kesmek ya da bir şekilde onlara çeşitli yaptırımlar uygulamak gerekir. 

Mesela soğutma ve klima sistemlerinin kurulma, bakım ve servisi esnasında zararlı gazları 

atmosfere veren teknisyen ve servis elemanlarına yasal olarak para cezası uygulanmalıdır. Bu 

gazları ithal eden ve kullananlara da yasal işlemler uygulanmalı, para cezası verilmelidir. 

Yetkili servislere seminerler düzenlenmeli, eğitim verilmeli ve mümkünse meslek lisesi ya da 

yüksekokul gibi öğretim kademelerinden mezun olma şartı aranmalıdır.  

Çevre sorunları, bunların nedenleri ve çözüm yolları insanlar tarafından yeterince ya da hiç 

bilinmemektedir. Bilinmediği için de önemsenmemektedir. Çevre problemlerinin önlenmesi 

ve düzeltilmesi amacıyla gerekli tedbirlerin alınmasını sağlayabilmek için bireysel 

duyarlılığın evrensel boyutta yayılması gerekir. Örneğin, çocuğun temel davranış ve 

tutumlarının gelişmeye başladığı okul öncesi dönemden itibaren aile ya da anaokulu 

öğretmenleri çevre eğitimi vermelidir. Ben de bir öğretmen olduğum için burada bir kez daha 

eğitimin önemini vurgulamak isterim. 

Harekete geçmezsek küresel yiyecek stoklarımız azalacaktır ve tüm ekosistemdeki canlılar 

bundan etkilenecektir. Oksijen tükenecek, karbondioksit artacak, erozyonun önüne 

geçilemeyecek, hava kirliliği artacak ve iklimlerin dengesi daha da bozulacaktır. Radyasyon 

bizi hasta edip, vücudumuzda belki de dönüşü olmayan hasarlara yol açacaktır. Böylece kendi 

kendimize, yaşam alanımıza, doğanın dengesine müdahale etmiş, düzeni bozmuş ve tahribata 

neden olmuş olacağız. Kendimizi yargılamanın zamanı çoktan gelmiş olmalı! 

Her  şey yolunda giderse ozon tabakasındaki tahribatın iyi ihtimalle 21. yüzyılın sonlarına 

doğru kapanacağı tahmin ediliyor. Tabi esas delik bilinç, zihin ve yüreğimizdedir. Çevre 

konularında endişelenmek yetmez, bizler de Türkler olarak bu bilinci toplumumuzun en 

önemli unsurlarından biri haline getirmeli ve insanlığın bir parçası olarak bunu bütün 

dünyanın ortak bilinci haline getirmeye çalışmalıyız. Çünkü yaşanılabilecek tek yer 

DÜNYAMIZ… 

 

“Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı, biz onu torunlarımızdan ödünç aldık.”  



 

 

 



 

 

 



 

 

 



 

Kızılderili Atasözü 

 



19 

 



20 

 



21 

 



22 

 



23 

 

 



 

 

 

 

 

Ozon Ölçer Spektrofotometresi - Brewer Spektrofotometresi (25) 

 

 

 

 

 


24 

 

 



 

Ultraviyole radyasyon bileşenleri ve ozon (26) 

 

UVA: Dalga boyu 315–400 nm (nanometre) arasında olan ultraviyole radyasyondur. UVA 

stratosfer tabakasını geçerek yere kadar ulaşır. Derinin daha alt kısımlarına kadar etki 

yaparak, öncelikle cildin koyulaşmasına neden olmaktadır. Ayrıca deri kanserinin gelişimini 

de artırmaktadır. 



UVB: Dalga boyu 280–315 nm arasında olan ultraviyole radyasyondur. Atmosferdeki 

stratosferik ozonun konsantrasyonuna bağlı olarak değişik oranlarda yer yüzeyine ulaşır. 

Uzun süre maruz kalındığında tüm canlılar için zararlı etkiye sahiptir.  

UVC: Dalga boyu 280 nm’den daha az olan ultraviyole radyasyondur. UV radyasyonun en 

tehlikeli kısmı olup, tamamı atmosferdeki ozon ve oksijen tarafından emilir. 




25 

 

 



 

 

Köln Üniversitesi Ozon Gözlem Haritaları (24) 


26 

 

 



 

 

 

Ozon Gözlemleri (27)

 


27 

 

KAYNAKLAR: 



1) 

http://www.detaygazetesi.com/index.php?option=com_content&task=view&id=1939&Itemid=9

 

2) http://www.cevre.org/Tcm/Sozlesmeler/Ozon%20Tabakasi%20Montreal.htm 

3)  Acar Z., Birleşmiş Milletler’den Tekstil ve Konfeksiyon Üreticisine Karşılıksız Bağış, 

http://www.dosb.org.tr/news_page?m=14&Id=177  



4)  Ozon Tabakasını Onarmak ya da Onarmamak, http://www.siberkedi.com/ozon-tabakasini-

onarmak 



5)  Çevre ve Orman Bakanlığı,  Ozon Tabakasını  İncelten Maddelerin Azaltılmasına  İlişkin 

Yönetmelik, 2006. 



6) http://www.ttgv.org.tr 

7) Çevre ve Orman Bakanlığı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Ozon ve UV-B 

Gözlem Çalışmaları. 

kars.dmi.gov.tr/brosur/Ozon%20Hakkında%20Sık%20Sorulan%20Sorular.ppt 

8) Aygün E., Ozon Tabakasındaki Deliklerin Sebepleri ve Sonuçları, Bilim ve Teknik Dergisi, 

Sayı:255, Sf:46, Şubat 1989. 



9) Aras N., Dünyamızın Koruyucu Meleği Ozon Tabakası, Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:337, 

Sf:30, Aralık 1995. 



10)  Özkar S.,  Atmosferde Ozon Azalması, Mayıs 2005,  Türkiye Bilimler Akademisi, 

http://www.tuba.gov.tr/haber.php?id=44 



11)  Ersoy D. ve Sanver S., Ozon Tabakasının Yırtılması ve Dünya için Önemi, Ekoloji 

Dergisi, Sayı:10, Sf:4, İstanbul 1994.  http://www.ekolojidergisi.com.tr/resimler/10-1.pdf 



12) Onat A., İmal M., İnan A. T., Soğutucu Akışkanların Ozon Tabakası Üzerine Etkilerinin 

Araştırılması ve Alternatif Soğutucu Akışkanlar, KSÜ Fen ve Mühendislik Dergisi,  Sayı:7, 

Sf:32, 2004. 

13)  Pekel F. O., Kaya E., Demir Y., Farklı Lise Öğrencilerinin Ozon Tabakasına  İlişkin 

Görüşleri, Kastamonu Eğitim Dergisi, Cilt:15, No:1, Mart 2007. 



14) T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı www.cevreorman.gov.tr/OzonTabakasi.html - 20k 


28 

 

15) Aflon Broşürleri, 2005,  http://www.aflon.net/ozon_tabakasi.htm 



16) http://www.sahakk.sakarya.edu.tr/dosyalar/hava_kirliligi_ve_kirleticiler_rapor1.pdf 

17)  Ayvaz Z., Ozon Tabakasını Delen ve Sera Etkisiyle Yeryüzünü Isıtan Gazlara 

Alternatifler, Çevre Dergisi, Sf:11. www.ekolojidergisi.com.tr/resimler/2-5.pdf 



18) Ozon Tabakasındaki Delik Geçen Yılkinden Büyük, 16.09.2008, Sabah Gazetesi  

http://arsiv.sabah.com.tr/2008/09/16/haber,67283E77DB7C4DDDB12F2171310BD689.html 



19) Ozon Tabakasına Zarar Vermekten Suçlu Bulundular, 23.09.2008, CNN Türk. 

http://www.guncel.net/teknoloji/ekoloji/2008/09/23/ozon-deligi-giderek-buyuyor.htm 



20)  Ozon Tabakasındaki Delik Küçülmeyecek, 19.09.2008, NTV-MSNBC 

http://www.ntvmsnbc.com/news/459206.asp 



21) Azot oksitler. www.meteor.gov.tr/arastirma/ozon-ve-uv.aspx - 50k 

22) Bayraktar 

H., “Ozon kalkanı incelirken ozon kirliliği artıyor.” 

http://www.yaklasansaat.com/dunyamiz/kuresel_isinma/ozon.asp  

23)  Lord of Andromeda: İngiliz Observer gazetesinde 7 Ekim’de yayınlamış bir yazıdan 

alınmıştır. 

 

http://www.insaatmuhendisligi.net/index.php?topic=4513.0;wap  



24) Köln Üniversitesi Rhen Çevre Araştırmaları Enstitüsü, Ozon Gözlem Haritaları  

http://www.eurad.uni-koeln.de/index_e.html 



25) Ozon Ölçer Spektrofotometresi - Brewer Spektrofotometresi 

http://www.meteor.gov.tr/arastirma/ozon-ve-uv.aspx?s=tubitak 



26) Ultraviyole Radyasyon Bileşenleri ve Ozon 

http://www.meteor.gov.tr/arastirma/ozon-ve-uv.aspx?s=uv 



27) Ozon Gözlemleri 

http://www.meteor.gov.tr/sondurum/ozon.aspx 



 

 

 



 

Document Outline

  • Belge1
  • OzonTabakası

Yüklə 127,12 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə