Tarihteki en büyük dönüşümler enerji stoklanması ve dönüşümünü takip eder. Tarihteki en büyük dönüşümler enerji stoklanması ve dönüşümünü takip eder



Yüklə 10,81 Mb.
tarix01.09.2018
ölçüsü10,81 Mb.
#66164









Tarihteki en büyük dönüşümler enerji stoklanması ve dönüşümünü takip eder.

  • Tarihteki en büyük dönüşümler enerji stoklanması ve dönüşümünü takip eder.

  • Enerjinin her anlamda sürdürülebilir ve adil kullanımı yeryüzünde barış içinde yaşamın temelidir.

  • Enerji deyince ilk akla gelen fosil yakıtlardır oysa yaşam onlarsız da mümkün, su ve gıda olmadan mümkün değildir.

  • Su, toprak, tohum, gıda en önemli kaynaklar ve dolayısı ile de en önemli silahlardır.

  • Irak’ı işgal eden Koalisyon Geçici Yönetimi 1970 tarihli kanununu değiştiren 81 no’lu kararnameyi imzaladığında yapılan değişiklik ile kimlerin ne pahasına ne yapmak istediğini , bu kararnamenin kimlere hizmet ettiğini anlamak zorundayız. Bir ülkenin, toplumun yerel tohumlarından artık tohumluk alamamasının arkasındaki strateji ve politikaları görebilmeliyiz.

  • Dünyada tohum ticaretini ellerinde tutan ilk on şirketin piyasanın kabaca %60 ına sahip olduğu gerçeği ile Irak ve Türkiye de ki tohumculuk ile ilgili kanunların, çıkarılan patent yasalarının gerçekten kimin haklarını korumak amaçlı olduğunu dikkatle analiz etmek zorundayız



Toplumları dönüştüren, şekillendiren en önemli faktördür enerji. Önümüzdeki dönemi şekillendirecek stratejiler, politikalar, teoriler, modeller ve araçları tartışacaksak bunun altını çizmek gerekir.

  • Toplumları dönüştüren, şekillendiren en önemli faktördür enerji. Önümüzdeki dönemi şekillendirecek stratejiler, politikalar, teoriler, modeller ve araçları tartışacaksak bunun altını çizmek gerekir.

  • Dönüşümü sağlayan enerji kaynaklarının kontrolü ve bu konuda izlenen strateji ve politikaları sivil toplum olarak dikkatle irdelemez isek topluma, gezegene ve geleceğe bir faydamız olmayacaktır.

  • Petrokimsayalar ve diğer yer altı kaynakları, su, tohum, toprak bizlere küresel ısınma, kaybolan ve kirlenen yer altı su rezervleri, hızla tükenen biyolojik çeşitlilik, üretkenliğini/doğurganlığını yitiren toprak olarak geri dönmektedir.

  • İnsan tarafından yaratılan kısır döngüden, dayatılan ve gittikçe kısırlaşan fikirlerle kurtulunamaz. Einstein “sorunları yarattığımız düşünce şekli ile çözümleri üretemeyiz” demiştir.

  • Gıdamız üzerinde oynanan büyük oyunu kalıplaşmış “tüketim alışkanlıkları”, “hayvan hakları”, “gıda da sahtecilik ve tağşiş” gibi kavramların dışına taşımalıyız.

  • Gıdanın kontrolünün, tohumun patentlenmesinin ve gıda üretim ve pazarlamasının tekelci bir yapıya dönüşümünün nelere sebep olduğunu ve olabileceğini sorgulamak zorundayız.

  • .



%100 Ekolojik Pazarlara geçmeden önce gelelim organik tarıma. ( organik = ekolojik ?)

  • %100 Ekolojik Pazarlara geçmeden önce gelelim organik tarıma. ( organik = ekolojik ?)

  • Ekolojik tarım sadece bugün kanser olmamak için bir tercih midir?

  • Yoksa torunlarımızın gelecekte yaşayacakları dünya, kullanacakları tarım alanları, su kaynakları, biyolojik çeşitlilik, için bugün yaptığımız bir tercih midir?

  • Ekolojik tarım alternatif ve kar odaklı bir tarım metodu mudur?

  • Yoksa yaşamlarımızı, üretim ve kullanım döngülerimizi dönüştürmemiz yönünde felsefi ve kültürel dönüşümün araçlarından bir tanesi mi olmalıdır.

  • Yönetenler, bürokratlar, kamu çalışanları, üreticiler Konya’da üretilen ekolojik sertifikalı patates, elma, çilek, buğdayın Konya’da tüketilmesi yönünde strateji, politika ve modeller geliştirmiyor, geliştirilenleri bile desteklemiyor ise ekolojik ve sosyal bütüncül dönüşüm mümkün müdür?



Petrole bağımlı, yüksek enerji girdili, kendine yeterli kırsal toplumun şirket girdilerine bağımlı kılındığı, üretim ve tüketim politikaları uzun vadede ekonomik midir? Ekolojik midir? Adil midir? Adı organik veya ekolojik tarım ürünü bile olsa!

  • Petrole bağımlı, yüksek enerji girdili, kendine yeterli kırsal toplumun şirket girdilerine bağımlı kılındığı, üretim ve tüketim politikaları uzun vadede ekonomik midir? Ekolojik midir? Adil midir? Adı organik veya ekolojik tarım ürünü bile olsa!

  • Ekolojik/Organik tarım uluslar arası endüstriyel tarım üretim ve pazarlama zincirinin bir parçası mı olmalıdır? Yoksa bireylerin ve toplumların doğa ile uyumlu yaşam, üretim ve kullanım döngülerini günümüz gerçeklerini de gözeterek yeniden tanımladıkları, doğa, tohum, toprak, üretici/çiftçi, tüketici/kentli, kır ve kent arasında yeni bir bağ, yeni ağlar, modeller, yöntemler, yaklaşımlar bütününün bir parçası mı olmalıdır?



Şu ana kadar sunduğum çerçevede;

  • Şu ana kadar sunduğum çerçevede;

  • %100 Ekolojik Pazar bu hali ile doğru bir model midir?

  • %100 Ekolojik Pazar bu hali ile ekolojik bütüne hizmet etmekte midir?

  • %100 Ekolojik Pazar bir sonuç veya bir başlangıç mıdır?

  • %100 Ekolojik Pazarlar, organik pazarlar amaç mı olmalıdır?

  •  

  • Bence hayır ve hiçbiri.

  • Eğer %100 Ekolojik Pazara ve benzer modellere bir araç olarak, bir adım olarak bakamaz isek onun neleri başardığını, nelerin dönüşümünü sağladığını anlayamayız.

  • Uygulamaya geçecek modeller günümüz gerçeklerini yadsıyamaz, ideal/ütopist olamaz ancak daha uzak bir öngörünün ilk adımları olabilirler.

  • Atılan her adımın süreçte neye hizmet ettiği de süreç içinde sürekli ve dikkatle sorgulanmalıdır.

  • Ancak organik tarım ürünü bir ekmeği tarlaya biçerdöver girdi diye sorgulamak, %100 Ekolojik Pazarı karbon ayak izi noktasında sorgulamak, bu sorgu sual, eleştiriyi yaparken yerine daha iyi bir alternatif model sunmamak da aslında tüketici, tükenmiş bir yaklaşımın, yaşamın belirtileri değil midir?





Türkiye’de kurulan ve Buğday Hareketinin kurucusu Victor Ananias’ın da emek verdiği ilk ekolojik ürün dükkanlarından birinin yıllar sonra dükkanı açan sivil toplum örgütünün yönetiminde yöneticisi bulunan bir şirketin/grubun bir piyasa talep araştırması, bir denemesi olduğunu öğrenince insan neye, kime güvenebileceğini şaşırıyor. Yöneticilerin diğer kimliklerinin, sponsorların, şirketlerle işbirliklerinin titizlikle sorgulanması gerekmektedir.

  • Türkiye’de kurulan ve Buğday Hareketinin kurucusu Victor Ananias’ın da emek verdiği ilk ekolojik ürün dükkanlarından birinin yıllar sonra dükkanı açan sivil toplum örgütünün yönetiminde yöneticisi bulunan bir şirketin/grubun bir piyasa talep araştırması, bir denemesi olduğunu öğrenince insan neye, kime güvenebileceğini şaşırıyor. Yöneticilerin diğer kimliklerinin, sponsorların, şirketlerle işbirliklerinin titizlikle sorgulanması gerekmektedir.

  • Organik pazarlar açılmadan çıkmakta olan organik tarım kanun ve yönetmeliklerine yoğun mücadeleler sayesinde organik ürünler halden, ilgili kanundan muaftır maddesi konmuşken 2010 yılında çıkan kanun ile hale rüsum vermese de hallere bildirim zorunluluğu geldi. Yarın kıskaç daha da daraltılacak belki. İşin hacmi büyüyüp ulusal zincirler devreye girdiğinde ekolojik pazarlar ve çiftçi üzerinde baskı artacak mı?

  • STK nın görevi sadece düşünülemeyini düşünmek ve yeni çözümler üretmek olmamalı. Yeni modeller, araçlar geliştirirken, yaşam tarzını değiştirecek adımlar atarken bunların uzun vadede kime, neye hizmet edeceği iyi düşünmeli, planlamalı, sistemle çatışma noktaları iyi analiz edilmelidir.

  • STK topluma yeni bir araç, model, teori sunduğunda bu modelin asıl sahiplerinin kimler olduğunu, bu modelin nasıl asıl sahiplerine devrolacağını ve bu geçiş sürecini çok iyi planlanmalı ve yönetmelidir. STK bu modelin asıl sahiplerince sahiplenememesi durumda sürdürülebilirliği konusunda ne yapacağını planlamalıdır.





Derneğin ESAS’lı (Ekolojik, Sağlıklı, Adil ve Sürdürülebilir) üretim - tüketim (kullanım) döngüleri oluşturma, güçlendirme ve katılım sağlama programı, ESAS’lı alış - veriş modelleri yolu ile tüketici - üretici bilinçlendirilmesi, eğitimi ve örgütlenmesi alt programı kapsamında geliştirilen %100 Ekolojik Pazar Projesi’nin ana hedefi

  • Derneğin ESAS’lı (Ekolojik, Sağlıklı, Adil ve Sürdürülebilir) üretim - tüketim (kullanım) döngüleri oluşturma, güçlendirme ve katılım sağlama programı, ESAS’lı alış - veriş modelleri yolu ile tüketici - üretici bilinçlendirilmesi, eğitimi ve örgütlenmesi alt programı kapsamında geliştirilen %100 Ekolojik Pazar Projesi’nin ana hedefi

  • Türkiye’de Ekolojik Tarımı sağlıklı, güvenilir ve toplumun her kesimine hitap ederek arz ve talebi arttıracak biçimde çağdaş bir modelle yaygınlaştırmak olarak belirlenmiştir.

  • Ekolojik ürünlerin iç pazarda yaygınlaştırılmasının en etkili yolunun kamu, medya ve sponsor tarafından da desteklenebilecek, yani sosyal sorumluluk kapsamında değerlendirilebilecek, medyatik olabilecek ve her kesimden tüketiciye ulaşmasını sağlayacak kitlesel, kültürümüzle uyumlu, özel değil kamusal bir proje olması gerektiği görüşünde hem fikir olunmuştur.

  • Ekolojik Pazar fikri bu şekilde doğmuştur. Günümüzde kurum ve markalara olan güven, belirlenmiş standartlara olan ihtiyaç ise %100 Ekolojik Pazar markasının kullanılmasına gerekçe olmuştur.

  • Böylesi bir modelin üretici ve tüketiciyi direkt bir araya getirerek, hem adil ticaret anlayışını getirecek olması, hem de tüketiciye daha fazla güven sunacak olması dernek için önemli diğer gerekçeler olmuştur.











ÇÜNKÜ BU SORUYA

  • ÇÜNKÜ BU SORUYA



Doğrudan veya en kısa yoldan üreticiden tüketiciye sadece ürün değil, güvenilir bilgi sağlar. Üretici kendi halkla ilişkilerini bizzat yürütebilir.

  • Doğrudan veya en kısa yoldan üreticiden tüketiciye sadece ürün değil, güvenilir bilgi sağlar. Üretici kendi halkla ilişkilerini bizzat yürütebilir.

  • Adil ticaret yolunu açar. Üreticinin bizzat katılımı fiyatları daha makul seviyelerde tutar ve bu da talebe yansır.

  • Üretici, Belediye, Tarım Teşkilatı ve Sivil Toplum desteği ile belge ve sertifikanın ötesinde güvence sunar.

  • Kültürel değiş – tokuşu yaşatır, kırsal kültürü korur, yerel farklılıkları birer değer olarak yaşatır ve sunar.

  • Yöresini, üreticisini bilerek alış – veriş imkanı sağlar.

  • Biyolojik çeşitliliği koruyarak yerel tür, çeşit ve lezzetlerin pazar şansı bulmasını sağlar. Ticari değerin karşısına ( görüntü ve nakliyeye dayanıklılık gibi ) sosyal, kültürel, ekolojik değerleri koyar.

  • Üreticiler arası bilgi akışı sağlayarak bilginin serbest dolaşımına katkı sağlar.

  • Üreticinin talep tespiti yapmasına katkı verir.

  • Üretici pazar tezgahında çeşitlilik arzetmek için monokültür tarım yerine polikültür tarıma yönelir.

  • Dokunarak, seçerek ve tadarak alışveriş; bu bizim kültürümüz.

  • Hazır paketli ürünler çifte ambalaj getirir. Ekoloji tarlada bitmez.

  • Tüketicinin daha taze ürünlere ulaşımını sağlar. 

  • Özellikle büyük alıcılara yönelik, çeşit ve ticari değer olarak tatminkar ve düzenli ürün sağlayamayacak küçük ve orta ölçekli üreticiler için çok önemli bir geçim kapısıdır.





Üsttekiler bir çiftçi pazarı, bir semt pazarı düşünüldüğünde ilk akla gelenler ama söz konusu olan sadece yeni bir model değil de yeni bir kavram, yeni bir anlayış, toplumun üretim-kullanım alışkanlıklarını değiştirmesi, yaşam tarzının sorgulaması olduğunda daha fazlasına ihtiyaç olduğu kaçınılmaz.

  • Üsttekiler bir çiftçi pazarı, bir semt pazarı düşünüldüğünde ilk akla gelenler ama söz konusu olan sadece yeni bir model değil de yeni bir kavram, yeni bir anlayış, toplumun üretim-kullanım alışkanlıklarını değiştirmesi, yaşam tarzının sorgulaması olduğunda daha fazlasına ihtiyaç olduğu kaçınılmaz.

  • Ekolojik-sosyal dönüşümü sağlamak için %100 Ekolojik Pazar gibi olabildiğince bağımsız, katılımcı, esnek, bireyleri, kurumları değişime zorlayacak, çok yönlü iletişim platformlarına, araçlarına ihtiyaç vardır.

  • Ekolojik- sosyal dönüşümü sağlamak için bu platformların %100 Ekolojik Pazar’da olduğu gibi gıda gibi gerçek ve görece daha somut değerler üzerinden etkinleştirilmesi katılımcılığı ve sahiplenmeyi güçlendirmektedir

  • %100 Ekolojik Pazar katılımcıdır, hiçbir toplumsal ayrımcılığa yer vermez, herkes, herkesim paydaş hissedebilir. Üretici, esnaf, tezgahtar, belediye, tarım bakanlığı teşkilatı, sivil toplum, mahalleli, kentli organik ürün kullanıcısı, sanatçısı, politikacısı, biliminsanı, medya mensubu, öğrenci









Birçok kez komiteler kurulmuş, yönetim süreci paylaşılmaya çalışılmıştır. Üreticiler, tüketiciler daha fazla sorumluluk almaya davet edilmiştir. %100 Ekolojik Pazarlar yeni üretici derneklerinin, kooperatiflerinin kurulmasına önayak olmuştur

  • Birçok kez komiteler kurulmuş, yönetim süreci paylaşılmaya çalışılmıştır. Üreticiler, tüketiciler daha fazla sorumluluk almaya davet edilmiştir. %100 Ekolojik Pazarlar yeni üretici derneklerinin, kooperatiflerinin kurulmasına önayak olmuştur

  • Ekolojik-sosyal dönüşümde kadının rolü çok önemlidir. Tarım-gıda-pazar-mutfakta ve %100 Ekolojik Pazar’da kadın merkezdedir. Tezgahlarda bile hiçbir pazarda göremeyeceğiniz kadar kadın çalışır.

  • %100 Ekolojik Pazar tüm sivil toplum kuruluşlarının, inisiyatif ve bireylerin ekolojik-sosyal amaç doğrultusundaki çalışma ve etkinliklerine ev sahipliğine açıktır.

  • %100 Ekolojik Pazar yarattığı ortam ve etkinlikler ile alış-verişin gıda boyutunun ötesinde sosyal ve kültürel düzeyde bir paylaşım olmasını hedefler.

  • Kısacası halkın alış-veriş kültürünün, pazar yerlerinde yaşanan sosyalleşmenin ekolojik, katılımcı, sosyal bir yaklaşımla yeniden ele alınmasını hedefler. Geleneksel bir modelin yeni bir yorumudur.







Üretici ağırlıklı olması, üreticiden tüketiciye olması. Üçte iki üretici.

  • Üretici ağırlıklı olması, üreticiden tüketiciye olması. Üçte iki üretici.

  • Üreticiyi destekleyici unsurlar. tek temsilcilik kuralının benimsenmesi.

  • Fiyat politikası, dengesi. Ekolojik ürün lüks üründür imajının kırılması.

  • Kullan at kültürüne karşı tekrar tekrar kullanılabilir çantalar, fileler

  • %100 Ekolojik Pazar denetim ve izlenebilirlik modeli, ürün satış stok takip sistemi.

  • Ulaşılabilirlik, Otopark, Fiziki koşullar

  • Tüketiciye yönelik diğer hizmetler (servis, soğuğa karşı korunaklılık, ücretsiz otopark vs ),

  • %100 Ekolojik Pazar kurumsal kimliği yaratmak; standart malzeme kullanımı, hijyen vs.

  • İletişim ve Güven:

  • Kentsel dönüşüme fiziki model olarak, kent çevresindeki tarım alanlarını koruyarak örnek olmak.









  • Mevzuatlarda yer almadığı ve farklı bakanlıklara bağlı birçok farklı mevzuat ile ilişkili olduğu için %100 Ekolojik Pazar standartları oluşturulmuş ve süreç içinde edinilen tecrübe ve değişen mevzuatlara göre geliştirilmiştir. Esnektir. Metropol merkezlerinde veya ilçelere özel farklı uygulamaları barındırır. 2005 te bir hayal olan, 2006 da sektörü, halkı, medyayı inandırmakta zorlandığımız ekolojik pazarlar 2012 de çıkan “Pazaryerleri Hakkında Yönetmelik” ile resmiyet kazanmıştır.

  • Bu standartlar, %100 Ekolojik Pazarların kurulması, işleyişi, yönetimi ve denetimine, üretici ve pazarcıların niteliklerine, çalışmalarına, yapacakları satışlara, haklarına, uymakla yükümlü bulundukları kurallara, satışı sunulacak malların belgelerine, niteliğine ilişkin usul ve esaslar ile belediyeler ve derneğin görev, yetki ve sorumluluklarını kapsar.

  • %100 Ekolojik Pazarlarda pazara giren tüm taze sebze meyve kayıt altına alınır. Web tabanlı bir program/sistemle detaylı veriler sağlanabilecek, stok takibi kolaylaşacak hale getirilmiştir.





Ekolojik tarım ve ürünlerinin toplum tarafından kitlesel boyutta tanınmasını ve bilinmesini sağladı. Sektörde bugüne kadar ki en büyük reklam, tanıtım ve halkla ilişkiler çalışması oldu.

  • Ekolojik tarım ve ürünlerinin toplum tarafından kitlesel boyutta tanınmasını ve bilinmesini sağladı. Sektörde bugüne kadar ki en büyük reklam, tanıtım ve halkla ilişkiler çalışması oldu.

  • Ekolojik ürünün Türk halkı için ulaşılabilir kılınmasında proje dönüm noktası oldu.

  • Proje toplumun bütününde üretim – tüketim kalıplarında yapılması mümkün olan bazı değişiklikler yolu ile halk sağlığı, çevre sağlığı, sosyal ekonomik döngülerin iyileştirilmesi adına kayda değer fark yaratılabileceğini de göstererek, başarılı bir sosyal ve ekolojik sorumluluk projesi örneği oldu.

  • Yeni halk/semt pazarı anlayışı ile yeni kültürel-sosyal ortam yaratılarak, farklı kültürden insanların bir araya gelmesini sağladı. Bu kapsamda İstanbul 2010 Kültür Başkenti projesinin bir parçası oldu.

  • %100 Ekolojik pazarların halk, çiftçi ve özel sektör üzerinde yarattığı olumlu etki ile sektörün iç pazarda gelişiminin önü açıldı



Şişli %100 Ekolojik Pazar 20-25 katılımcı ve 48 tezgah ile başlayıp bugün 65 katılımcı ve 240-290 tezgaha çıktı. Satış miktarları 3.5 katına çıktı.

  • Şişli %100 Ekolojik Pazar 20-25 katılımcı ve 48 tezgah ile başlayıp bugün 65 katılımcı ve 240-290 tezgaha çıktı. Satış miktarları 3.5 katına çıktı.

  • İlk haftasında beri uygulanan fiyat politikası, ekolojik ürün lüks ve pahalı imajını zayıflattı.

  • Türkiye çapında üreticiler arası bir iletişim platformu oldu. Bilgi akışı, örgütlenmeye altyapı sağladı. Yeni dernek, kooperatif ve birliklerin kurulmasına ön ayak oldu.

  • Üreticinin tüketim talebini analiz etmesini sağladı, planlı üretim için altyapı oluşturuldu.

  • Üretici ağırlığı, STK ve kamu kontrolü ve güvencesi ile tüketiciye gıda güvencesi sundu. Bu işbirliği sertifikanın ötesinde bir güven sağladı.

  • Ekolojik Tarımdan gelire en çok ihtiyaç duyan, kırsal kökenli, marketlere veya ihracata yönelik çeşit, kalite ve süreklilik sağlayamayacak, küçük ve orta ölçekli üretici/çiftçi için pazar güvencesi, ümidi, kırsal kalkınma ve yerelde istihdam imkanı sağladı. Küçük çaplı taze ürün üretimi yapan bazı çiftçilerin katma değerli üretime geçmesinde teşvik edici oldu.





%100 Ekolojik Pazar bir ağ örgütlenme modeli olup aynı zamanda çok daha büyük bir ağ örgütlenmesinin de bir parçası olarak tasarlanmıştır. Ekolojik tarım yapan çiftlikler, Tarım- Turizm-Takas kısaca TATUTA ağımız, tohum takas ağımız, buğday derneği üye, dost ve gönüllüleri, ilgili diğer inisiyatif, stklar, kentten kıra tersine göç edip ekolojik –sosyal dönüşüme katkı sağlayanlar, toplum destekli tarım projeleri paydaşları ve yeşillerin oluşturduğu bir ağın parçasıdır aynı zamanda. %100 Ekolojik Pazar kırsal ağırlıklı ağın kent ile bütünleşmesinde önemli bir araç olmuştur, katılımcısı olan tüm paydaşların güçlü ilişkiler, bağlar kurmasını sağlar.

  • %100 Ekolojik Pazar bir ağ örgütlenme modeli olup aynı zamanda çok daha büyük bir ağ örgütlenmesinin de bir parçası olarak tasarlanmıştır. Ekolojik tarım yapan çiftlikler, Tarım- Turizm-Takas kısaca TATUTA ağımız, tohum takas ağımız, buğday derneği üye, dost ve gönüllüleri, ilgili diğer inisiyatif, stklar, kentten kıra tersine göç edip ekolojik –sosyal dönüşüme katkı sağlayanlar, toplum destekli tarım projeleri paydaşları ve yeşillerin oluşturduğu bir ağın parçasıdır aynı zamanda. %100 Ekolojik Pazar kırsal ağırlıklı ağın kent ile bütünleşmesinde önemli bir araç olmuştur, katılımcısı olan tüm paydaşların güçlü ilişkiler, bağlar kurmasını sağlar.

  • Örgütlenme deyince hep akla kurumsal yapılar gelmekte. Şirket, kooperatif, vs. gibi merkezden yönetilen, hiyerarşik, kemikleşmiş yapılar. %100 Ekolojik Pazardaki ve %100 Ekolojik Pazarında bir parçası olduğu örgütlenme somut ve tek merkezden yönetilmeyen bir örgütlenme modelidir. Bir ağ örgütlenmesi, tıpkı yaşayan ve sürekli dönüşen bir organizma gibi.

  •  

  • Klasik örgütlenme modelleri daha somut ve hızlı ilerleyebilir ama aynı zamanda kırılgan, el değiştirebilen, yok edilebilen yapılardır, kolaylıkla işlevsiz hale getirilebilirler. Ama ekosistem gibi, toprak gibi bir organizma, ağ örgütlenmesinde bireyler ve yapının kendisi değil önemli olan ağ yani bağlardır. Birlik, bütünlük ve dayanışma bireylerin, kurumların öz varlığından, egolarından daha önemlidir. Bu sebeple daha dayanıklı, sürdürülebilir, adil ve özgürdür.

  •  



  • EKOSİSTEM BİR AĞ ÖRGÜTLENMESİDİR VE MERKEZİ YOKTUR,

  • İNSAN BEDENİ BİR AĞ ÖRGÜTLENMESİDİR VE MERKEZİ YOKTUR,

  • YA DA DİĞER BİR DEYİŞLE HER BİR ÖĞE MERKEZDİR. MERKEZDEYMİŞ GİBİ DEĞERLİDİR. EŞDEĞERDEDİR.

  • DOLAYISI İLE ADİLDİR, BARIŞ VE UYUM İÇİNDEDİR, ÜRETKENDİR, DOĞURGANDIR…

  • MERKEZİYETÇİ, OTORİTER, KONTROLCÜ YAPILAR BU DOĞAL GERÇEKLİĞİ REDDETTİKLERİ İÇİN SÜREKLİ KISIR BİR DÖNGÜ İÇİNDEDİR SAVAŞ VE ÇATIŞMADAN KURTULAMAZ ÇÜNKÜ UYUMSUZDUR. GİTTİKÇE İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ DÜNYA VE TOPLUMLAR GİBİ HER ANLAMDA KISIRLAŞMAKTADIR.

  • ÖZGÜR, ADİL, BARIŞÇIL BİR GELECEK İÇİN SİVİL, ÖZGÜR, BAĞIMSIZ, KATILIMCI, REKABET DEĞİL İŞBİRLİĞİNİ ÖNCELİKLEYEN, BİLGİNİN SERBESTÇE DOLAŞTIĞI, PAYLAŞILDIĞI AĞ MODELLERİNE İHTİYAÇ VARDIR, DOĞAYI, YERYÜZÜNÜ YÖNETMEYE KALKMAK DEĞİL ONU TAKLİT ETMEYİ ÖĞRENMEK GEREKMEKTEDİR.



Yasalara göre pazarların asıl yöneticisi ve denetimcisi olan belediyelerin yeterince sorumluluk almaması, ilgili ve personellerince projenin sahiplenilmesi. Kurum içi bilgilendirme ve eğitim çalışmalarına önem verilmemesi.

  • Yasalara göre pazarların asıl yöneticisi ve denetimcisi olan belediyelerin yeterince sorumluluk almaması, ilgili ve personellerince projenin sahiplenilmesi. Kurum içi bilgilendirme ve eğitim çalışmalarına önem verilmemesi.

  • Belediyelerin başkandan tüm ekibe organik pazarları yeni bir anlayış, yeni bir alışkanlık sunan ve çok ciddi halkla ilişkiler isteyen uzun vadeli bir proje değil hobi bahçesi, park açma gibi algılaması. Belediye başkanlarının organik pazarlar popüler olunca ben de açtım oldu bitti yaklaşımı, siyasete alet olma, seçim yatırımı olarak kullanılması.

  • Yukarıdaki iki sebepten dolayı derneğin tam yetkisi olmayan pazarlar konusunda belediyeden pazar yönetimi, denetimi, halkla ilişkileri ve yaptırımlar konusunda yeterince destek alamaması.

  • Belediyelerin yeterince sorumluluk almaması sonucu işgücü, mesai olarak dernek üzerine düşen yükün artması ve projenin mali yönetiminde sıkıntı yaşanması

  • Organik tarım mevzuatlarının ve sistemin ihracat üzerine şekillendirilmiş olması ve iç pazarın hızlı dinamiklerini dikkate almaması.



Katılımcılık:Ekolojik ürün sektörü ve pazarların asıl sahipleri olan üreticilerin ve tüketicilerin katılım ve sorumluluk almaları konusunda süreç içinde istenilen noktaya gelinememesi, Pazarda işbirliği kültürünün yanı sıra rekabetçi yaklaşımın da gelişmesi.

  • Katılımcılık:Ekolojik ürün sektörü ve pazarların asıl sahipleri olan üreticilerin ve tüketicilerin katılım ve sorumluluk almaları konusunda süreç içinde istenilen noktaya gelinememesi, Pazarda işbirliği kültürünün yanı sıra rekabetçi yaklaşımın da gelişmesi.

  • Kentsel Dönüşüm:Semt pazarlarının yeni bir anlayış ile topluma kazandırılması noktasında fiziki alt yapı ve mekansal anlamda özellikle İstanbul pazarlarının sokak pazarları olması, imar planlarına bakıldığında yeni alanlar yaratılmasındaki sıkıntılar ve bu sebeplerle organik pazarların ulaşılabilirlik, otopark imkanı, korunaklılık, hijyen koşulları, tüketicinin konforunu sağlayacak alanlar yaratılması gibi fiziki koşullar açısından tam isteneni verememesi.

  • %100 Ekolojik Pazar kurumsal kimliğinin tam istendiği gibi yerleştirilememesi.



  • Bu hali ile ekolojik ürünleri Türkiye ye kazandırma anlamında en önemli proje olan ekolojik pazar hareketinin asıl hizmet etmesi planlanan tüketici ve üreticiler yerine perakende zincirlere hizmet etme olasılığı ve bu sebeple ekolojik prensiplere göre değil de endüstriyel organik tarım anlayışının hakim olma olasılığı. Büyük tarım işletmeleri, gıda devleri ve ulusal perakende zincirlerin yapması gereken büyük yatırımı onlar için karşılıksız yapmış olma gerçekliği.

  • Pazarların mevzuatlar gereği öncelikle Gümrük ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğüne bağlı olmakla birlikte Belediyelerin görevi olması sebebi ile İç İşleri Bakanlığına, hem genel anlamda gıda kontrol hem de organik olması sebebi ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında iki ayrı daire başkanlığına bağlı olması ve son olarak da Maliye Bakanlığını da ilgilendiriyor olması sebebi ile birçok farklı mevzuat ve bürokrasi ile boğulması



teşekkürler,

  • teşekkürler,

  • Batur Şehirlioğlu

  • www.ekolojikpazar.org

  • www.bugday.org teşekkürler,



Yüklə 10,81 Mb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə