İ.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi
Bahar 2011/2(1) 49-69
Kur’an’ın İman Öğretileri Işığında Fideizm’in Kritiği
Hulusi Arslan
Öz-Fideizm iman alanında aklın değerini reddeden veya geri plana atan bir düşünce biçimidir. Bu
düşünce biçimi Batı’da meydana gelen felsefi, bilimsel ve teolojik gelişmelerin ardından ciddi
eleştirilere uğrayan Hıristiyan ilahiyatı için de bir savunma aracı olmuştur. Buna karşılık fideizmin
İslam inanç sistemi açısından bazı açmazları olduğu söylenebilir. Bu sebeple bu çalışma, fideizmi
Kur’an ayetleri ışığında değerlendirmeyi amaçlamıştır. Makalede öncelikle fideizmin ortaya çıkışı,
felsefi ve teolojik arka planı incelenmekte, daha sonra Kur’an’ın imanla ilgili temel öğretileri
açısından değerlendirilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Fideizm, İman, Akıl, Delillendirme, Kur’an
Abstract- Critiqued Of Fideism
In Light
Of The Qur'an’s
Faith Doctrines
-Fideism is a form of thought
which denies the value of the mind or assigns it back seat. Fideism used for defense in Christian
theology which exposed to serious criticism after the philosophical, scientific and theological
developments in the western. Whereas, in terms of the belief system of Islam, ıt can be said that this
thought causes dilemmas. Therefore, the study aimed to examine fideism in the context of Quran. In
article firstly investigated the emergence of fideism and philosophical and theological background of
fideism. Afterwards, Fideism evaluated in terms of basic teachings about faith of Quran.
Key Words: Fideism, Fides, Raison, Argumentation, Quran,
Giriş
Batı felsefesi ve Hıristiyan teolojisine ait bir kavram olan fideizm, dini
hakikatlerin akıl yoluyla değil, iman yoluyla kavranabileceği tezini savunan
felsefi-teolojik bir düşünce biçimini ifade eder. İman etme sürecinde akıl ve
bilginin etkin bir role sahip olmadığını ileri süren fideizm, radikal biçimiyle
iman alanında aklın değerini tümden reddederken, ölçülü biçimiyle akla
ikinci derecen bir önem atfeder.
Doç. Dr., İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, hulusi.arslan@inonu.edu.tr
50
Hulusi Arslan
Şüphesiz benzer düşüncelere İslam inanç tarihinde de rastlamak
mümkündür.
1
Fakat burada ele aldığımız ölçü ve sınırlar içerisinde fideizm,
esas itibarıyla Batı’da doğup gelişen ve bir ölçüde modern sayılabilecek bir
fikirdir. Bu fikrin özellikle Batı’da ortaya çıkmasında, orada meydana gelen
felsefi, bilimsel ve dini gelişmelerin etkisi bulunmaktadır. Bilhassa felsefi ve
bilimsel gelişmeler sonucu ciddi eleştirilere tabi tutulan bazı Hıristiyan
inançları, akıl ve bilimin sahasından uzak tutulmak suretiyle savunulmaya
çalışılmıştır. Bu yönüyle fideizmin, Hıristiyanlığı savunma refleksi olarak
ortaya çıkan bir fikir olduğunu söylemek mümkündür. Bu düşüncenin İslam
dünyasına da yansımaları olmuştur.
Fideizm, aklın şiddetli eleştirilerine uğrayan Hıristiyan imanına bir
çıkış yolu getirse bile, İslam inanç sistemi açısından sorunludur. Çünkü İslam
inancı aklı devre dışı bırakmayı değil, bilhassa ondan yararlanmayı esas alır.
Öte yandan inancın akıl ve bilimin sahasından tamamen uzak görülmesi,
esasında inançla ilgili herhangi bir değerlendirme yapma imkânını ortadan
kaldırır. Zira inanca dayanak teşkil edebilecek rasyonel bir açıklamamız yok
ise, objektif bir düzeyde onu başkalarına aktarabilme ve savunabilme
imkânımız da yok demektir. Fideizmin iddia ettiği gibi inanç konuları şayet
yalnızca inanmakla anlaşılabilir ise, o zaman bir inancın dayanağını yine o
inancın kendisi teşkil edecektir. Bu kısır döngüyle birlikte inanç alanı
tamamıyla göreceliliğe terk edilmiş olacak; doğru veya yanlış bir inançtan
bahsetmek mümkün olamayacaktır. Her türden inanç, inanç olması itibariyle
haklı, geçerli, dokunulmaz ve eleştirilmez olarak kabul edilecektir.
Biz bu fikrin İslam itikadı açısından birtakım açmazlara sebep olacağını
düşünüyoruz. Bu nedenle inanç alanında aklın değerini yadsıyan fideizmi
İslam dininin en temel kaynağı olan Kuran’ın inançla ilgili ayetleri ışığında
değerlendirmeye çalışacağız. Bu çerçevede itikadi konularda Kuran’ın akla ve
düşünmeye yer verip vermediğini, şayet veriyorsa bunun bir sınırının olup
olmadığını tespit etmeye çalışacağız. Fakat önce Batı’da ortaya çıkan fideizmi
ve onun felsefi ve teolojik arka planını incelememiz yararlı olacaktır.
1.
Fideizm
Türkçe’ye “imancılık” veya “inancılık” şeklinde aktarılan fideizm
2
etimolojik olarak Latince iman anlamına gelen fides kelimesinden
1
Örneğin Selefiyye olarak bilinen akıma göre Kelam’ın akıl temelli oluşturmaya çalıştığı
iman çürük ve değersizdir. Bkz. Süleyman Uludağ,
İslâm Düşüncesinin Yapısı, İstanbul 1999,
s.60.
2
Orhan Hançerlioğlu, Felsefe Sözlüğü, İstanbul 1999, s.185; Abdulbaki Güçlü ve Diğerleri,
Felsefe Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yay., Ankara 2002, s.752.; Fideizm, Osmanlı Türkçesi’nde,