Ultrasonografide kullanilan ses dalgalarinin özellikleri



Yüklə 445 b.
tarix26.09.2017
ölçüsü445 b.
#1549





Ultrasonografi, vücuda çok yüksek frekanslı ses dalgaları göndererek farklı doku yüzeylerinden gelen ekoları (yankıları) saptama esasına dayanan bir görüntüleme yöntemidir.

  • Ultrasonografi, vücuda çok yüksek frekanslı ses dalgaları göndererek farklı doku yüzeylerinden gelen ekoları (yankıları) saptama esasına dayanan bir görüntüleme yöntemidir.

  • Ultrason insan kulağının işitmeyeceği kadar çok yüksek frekanslı ses dalgasıdır.

  • Kullanımının kolay olması ve iyonizan radyasyon riskini taşımaması nedeniyle sıklıkla başvurulan bir yöntemdir.

  • Özellikle yumuşak doku ve parankimal organların(Bir organ yada bezin görev gören dokusudur. Örneğin, karaciğer parankimi denildiği zaman, karaciğerin bütünü anlaşılır.) incelenmesinde temel tanı yöntemidir.



ULTRASONOGRAFİDE KULLANILAN SES DALGALARININ ÖZELLİKLERİ

  • ULTRASONOGRAFİDE KULLANILAN SES DALGALARININ ÖZELLİKLERİ

  • A)Sesin iletimi için ortam gerekmektedir.Ses boşlukta yayılmaz.

  • B)Sesin ortamdaki hızı (V),ses dalgasının frekansı ve dalga boyunun çarpımına eşittir.

          • V=λ.f
  • Ultrasonik frekanslarda belli bir ortamdaki ses hızı sabit olduğu için V= λ.f denklemine göre frekans artınca sesin dalga boyu kısalmaktadır.

  • Dalga boyu çözünürlüğü etkileyen önemli bir faktör olup dalga boyu kısaldıkça çözünürlük(rezolüsyon) artar. Ancak beraberinde absorbsiyon özelliği de artacağından penetrasyon(derinlere ulaşabilme) özelliği azalır.

  • Bu durum göz önünde bulundurularak incelenecek yapıya ulaşabilecek frekansta ses dalgaları kullanılmalıdır.



Ses dalgaları farklı ortamlarda farklı hızlarla yayılır. Bu hız iletici ortamın kompresibilite (sıkıştırılabilme) ve dansite gibi fiziksel özelliklerine bağlı olup iletici ortamın sıkıştırılabilmesi ile ters orantılıdır.

  • Ses dalgaları farklı ortamlarda farklı hızlarla yayılır. Bu hız iletici ortamın kompresibilite (sıkıştırılabilme) ve dansite gibi fiziksel özelliklerine bağlı olup iletici ortamın sıkıştırılabilmesi ile ters orantılıdır.

  • Molekülleri birbirinden uzakta yer aldığı ve kolay sıkıştırılabildiği için gaz içindeki ses dalgaları yavaş olarak hareket eder.

  • Havada sesin hızı 348m/s dir. Sıvı ve katılar ise daha az sıkıştırılabilir. Komşu partikülleri etkilemek için daha az mesafe katetmeleri gerekir,Bu da gazlara göre sesi daha hızlı iletmelerini sağlar.

  • Yoğunluğu yüksek maddeler büyük moleküller içerme eğilimindedirler ve bu moleküller güç hareket edeceği için sesi az iletirler. Böylece yoğunluğun da ses hızı ile ters orantılı olduğunu anlıyoruz.

  • İnsan vücudunda da sesin yayılma hızı dokudan dokuya değişir. Kemik hariç tüm vücüt dokuları sıvı gibi davranmakta ve sesi yaklaşık olarak aynı hızda iletmektedir.Yumuşak dokularda ses hızları birbirine yakın değerler alırken(1540m/s), kemik dokusunda ses hızı çok yüksektir(4080m/s).





Tabloda sesin farklı dokulardaki hızları belirtilmişti yumuşak dokularda ses hızlarının birbirine çok yakın değerler alırken kemik dokusunda ses hızının çok yüksek olduğunu görüyoruz.

  • Tabloda sesin farklı dokulardaki hızları belirtilmişti yumuşak dokularda ses hızlarının birbirine çok yakın değerler alırken kemik dokusunda ses hızının çok yüksek olduğunu görüyoruz.

  • Ultrasonik dalga biyolojik dokularda zayıflar. Atenüasyon olarak adlandırılan bu zayıflama absorbsiyon, saçılma ve refleksiyon (yansıma) yoluyla kaybolan tüm enerjinin toplamıdır.

  • Atenüasyon, her MHz ve cm için ortalama 1dB(desibel)’dir.

  • Ses şiddeti,ultrason dalgalarının gücünü ifade eder.İntensite birimi watt/cm² dir.

  • Ultrasonografide kullanılan ses dalgalarını güçleri 10mW/cm²nin altındadır.



USG cihazlarında kullanılan ses dalgalarının frekansı 2-10 MHz arasındadır.

  • USG cihazlarında kullanılan ses dalgalarının frekansı 2-10 MHz arasındadır.

  • Bu kadar yüksek frekanslı ses elde etmek için “Piezoelektrik olay” dan yararlanılmaktadır.

  • Piezo elektrik olay quartz gibi kristallerin mekanik ve elektrik enerjilerinin birbirine çevrilmesi olayına dayanır.

  • Enerjiyi birbirine çevirmek amacıyla transduserler kullanılır. Transduserlerin ön yüzüne yakın yerleştirilen kristale voltaj uygulanması,elektrik enerjinin kristalde genişleme – daralma şeklinde mekanik enerjiye dönüşmesine neden olur.

  • Bunun sonucunda ultrases dalgaları oluşur. Bu etki piezoelektrik (basınç elektrik) etkidir.



Piezoelektrik materyaller geometrik yapıda düzenlenmiş sayısız dipollerden meydana gelir. Bir elektrik dipolü bir ucunda pozitif yük, bir ucunda negatif yük olan distorsiyone bir moleküldür.

  • Piezoelektrik materyaller geometrik yapıda düzenlenmiş sayısız dipollerden meydana gelir. Bir elektrik dipolü bir ucunda pozitif yük, bir ucunda negatif yük olan distorsiyone bir moleküldür.

  • Pozitif ve negatif uçlar öyle düzenlenmiştir ki,elektrik alanı uygulandığında yeniden düzenleme meydana gelir ve bu da kristalin boyunun değişmesine neden olur.

  • Bu olay sonucu oluşan ultrases transduser tarafından algılanır.Piezoelektrik seramikler uygulamaya göre değişik şekillerde oluşturulabilmektedir.



Transduser ses dalgasını oluşturan ve geriye toplayan bir aygıttır.Yani ultrasesin üretimi, dokulara gönderilmesi, dokudan yansıyan ses dalgalarını saptanması ve bu sesin elektrik sinyallerine dönüştürülmesinden sorumludurlar.

  • Transduser ses dalgasını oluşturan ve geriye toplayan bir aygıttır.Yani ultrasesin üretimi, dokulara gönderilmesi, dokudan yansıyan ses dalgalarını saptanması ve bu sesin elektrik sinyallerine dönüştürülmesinden sorumludurlar.

  • Transduserdeki en önemli eleman bu işlevi üstlenen kristaldir. Bunun için kurşun zirkonat titanat seramiği kullanılır.Bu kristal transduserin ön yüzüne yakın yerleştirilir

  • Kristal,üzerine uygulanan voltaj ile mekanik olarak sıkıştırılıp genişletilmekte ve bu fiziksel değişim sonucunda ultrases dalgaları oluşmaktadır.

  • Bu ultrases dalgaları dokulara yönlendirilip, yansıyarak transdusere döndükten sonra kristalde kompresyon etkisi ile voltaj farklılığına ve elektriksel sinyal değişikliğine yol açar.



Transduserlerin frekansı incelenecek dokunun kalınlığına göre değişir.Frekans arttıkça rezolüsyon artar. Ancak beraberinde absorbsiyon da artacağından penetrasyon düşer.

  • Transduserlerin frekansı incelenecek dokunun kalınlığına göre değişir.Frekans arttıkça rezolüsyon artar. Ancak beraberinde absorbsiyon da artacağından penetrasyon düşer.

  • Bu nedenledir ki,yüzeysel dokuların incelenmesinde yüksek frekans kullanılırken derindeki dokuların incelenmesinde düşük frekans kullanılır.

  • Bir ultrason transduseri bazı doğal frekanslara karşı maksimum sensitivite gösterecek şekilde dizayn edilmiştir.

  • Piezoelektrik kristalinin kalınlığı, kristalin rezonans frekansı adı verilen doğal frekansını belirler.

  • Kristalin kalınlığı arttıkça düşük frekansta ses üretilir. Ulatrasonografik görüntülemede frekans değişikliği için istenen frekansa uygun başka bir transduser kullanılır.



USG aygıtlarında transduseri taşıyan başlığa “prob” adı verilir. Transduserlerde tiplerine göre üretilen ses demeti şekli değişmekte ve ekran üzerindeki görüntünün şekli böyle belirlenmektedir.

  • USG aygıtlarında transduseri taşıyan başlığa “prob” adı verilir. Transduserlerde tiplerine göre üretilen ses demeti şekli değişmekte ve ekran üzerindeki görüntünün şekli böyle belirlenmektedir.

  • Problar lineer, sektör ve konveks olarak adlandırılırlar.Her birinde kullanılan elemanların dizilimi farklılık gösterir.

  • 1.Lineer Problar: Bu tip problarda elemanlar bir doğru boyunca dizilmişlerdir.Ekranda oluşturduğu görüntü dikdörtgen şeklindedir.

  • 2.Sektör Problar: Bu tip probların ekrandaki görüntüleri tepesi yukarıda, konik şeklindedir.Vücuda temas yüzeyleri küçük, görüntü alanı geniş olduğundan küçük alanlardan kolaylıkla görüntüleme avantajı sağlarlar.Bu problar mekanik sektör, anüler ve faz ateşlemeli olmak üzere üç farklı şekilde imal edilirler.

  • 3.Konveks Problar: Bu tip problarda transduser elemanları geniş bir yay çizecek şekilde dizilirlier ve görüntü tepesi kesik konik bir form oluşturur. Konveks problar diğer tüm probların avantajlarını kapsamaktadır.





Dokuya gönderilen ses dalgası yol boyunca çeşitli fiziksel etkileşimlere uğrar ve giderek enerjisini kaybeder.

  • Dokuya gönderilen ses dalgası yol boyunca çeşitli fiziksel etkileşimlere uğrar ve giderek enerjisini kaybeder.

  • Bu etkileşimler sesin doku boyunca absorbsiyonu, yansıması, kırılması ve saçılmasıdır.

  • YANSIMA (REFLEKSİYON):Ultratrasonik görüntülemede görüntü, ses demetinin yansıyan kısmı ile oluşturulur.

  • İletilen ses görüntü oluşumuna katkıda bulunmaz, ancak sesin iletimi derin dokularda da eko üretmeye yetecek kadar kuvvetli olmalıdır. Yansıma oranları iki faktöre bağlıdır.

    • 1.Dokunun akustik impedansı
    • 2.Sesin geliş açısı


Akustik impedans maddenin temel özelliklerinden biri olup, sesin ilgili dokudaki yayılım hızı ile doku dansitesinin bir fonksiyonudur.

  • Akustik impedans maddenin temel özelliklerinden biri olup, sesin ilgili dokudaki yayılım hızı ile doku dansitesinin bir fonksiyonudur.

  • Yani bir maddenin yoğunluğu ile o maddedeki ses hızının çarpımı Akustik impedansı verir.

  • Z=p.V

      • Z:Akustik impedans(Ray/sn)
      • P:Dansite(g/cm³)
      • V:Ses hızı(cm/sn)
  • Ses dalgaları bir doku düzleminden diğerine geçtikçe yansıma miktarı iki dokunun impedansları arsındaki fark tarafından belirlenir.

  • İki doku arasındaki akustik impedans farkı ne kadar büyükse, ses yansıması o kadar fazla olur.



Örnek olarak hava ile yumuşak doku arasındaki akustik impedans farklılığının çok fazla olması sesin tamamına yakınının yansımasına neden olur.

  • Örnek olarak hava ile yumuşak doku arasındaki akustik impedans farklılığının çok fazla olması sesin tamamına yakınının yansımasına neden olur.

  • Bu nedenle de ultrasonagrafik uygulamalarda cilde jel sürülmesi esası getirilmiştir. Kemik ve hava hariç birçok vücut yapıları arasındaki akustik impedans farkı oldukça küçüktür.

  • Sesin Geliş Açısı:Yansıma miktarı ses demeti ve yansıma yüzeyi arasındaki insidans açısı tarafından belirlenir.

  • Ses demetinin geliş açısı ne kadar dik açıya yakınsa, ses yansıması da o kadar fazla olur.Kritik bir açı üzerinde sesin tamamı yansır, ama bu yansıma transduser tarafından algılanamaz.



Ses bir ortamdan farlı bir ortama geçince frekansı sabit kalır, hızı ve dalga boyu yeni ortama uyar.

  • Ses bir ortamdan farlı bir ortama geçince frekansı sabit kalır, hızı ve dalga boyu yeni ortama uyar.

  • Ses demeti ikinci bir ortama açıyla girdiği zaman dalga boyundaki değişiklik ses yönünde de değişikliğe yol açar.

  • Bir ortamdan diğerine geçerken ses dalgalarının yön değişikliği kırılma olarak ifade edilir.

  • Kırılma, ses demeti dalga boyunun çarptığı ortamın dalga boyundan daha küçük olduğu durumda ortaya çıkmaktadır.

  • Kırılma, görüntüde rezolüsyon kaybına, görüntü distorsiyonlarına ve artefaktlara neden olduğundan istenilmeyen bir etkidir.



Ses dalgasının enerjisinin dokular tarafından soğurularak ısıya dönüşmesidir.Sesin absorbsiyonunu 3 faktör belirlemektedir.Bunlar;

  • Ses dalgasının enerjisinin dokular tarafından soğurularak ısıya dönüşmesidir.Sesin absorbsiyonunu 3 faktör belirlemektedir.Bunlar;

    • 1.Sesin frekansı
    • 2.Ortamın viskozitesi
    • 3.Relaksasyon zamanı
  • Absorbsiyon ile sesin frekansı doğru orantılıdır. Yani frekansın iki katına çıkması absorbsiyonu da iki kat arttırır.

  • Yüksek frekanslı transduserlerin kullanılması derin dokulardan gelen yansımaları çok fazla zayıflatır.

  • Bu yüzden düşük frekanslı transduserleri derin dokuları incelerken kullanırız.Viskozitenin (sıvıların akmaya karşı direnci) artmasıyla birlikte partikül serbestisi azalır ve beraberinde sürtünme arttığı için ses ısıya daha hızlı dönüşür.

  • Yumşak dokuların viskozitesi sıvılarınkinden fazladır. Sıvılarda viskoziteleri düşük olduğu için çok az absorbsiyon oluşur. Kemik ise, ultrasesi yüksek miktarda absorbe eder.



Relaksasyon zamanı, bir molekülün yer değiştirip eski yerine gelinceye kadar geçen zamandır. Materyalin elastikiyetini ifade eder.

  • Relaksasyon zamanı, bir molekülün yer değiştirip eski yerine gelinceye kadar geçen zamandır. Materyalin elastikiyetini ifade eder.

  • Relaksasyon zamanı kısa olan bir molekül longitudinal bir kompresyon dalgası tarafından itildiğinde molekülün ikinci ses dalgası gelmeden eski yerine dönmeye zamanı olur.

  • Bu süre uzun ise moleküller eski yerine dönmeden yeni bir ses dalgası gelir ve enerjisinin bir kısmını hareketi tersine döndürmek için harcar,bir kısmı da ısıya dönüşür.

  • Relaksasyon zamanı uzadıkça, ultrasesin absorbsiyonu artar.

  • Aynı viskozitede iki maddenin relaksasyon zamanları farklı olabilir. Relaksasyon zamanı her bir materyal için sabittir

  • .

  • Yansıma, kırılma ve saçılma ses dalgasının karşılaştığı objenin büyüklüğüne bağlı olarak değişir.

  • Sesin dalga boyu küçükse saçılma, büyükse yansıma, eşitse kırılma gerçekleşir.



Aksiyel (Derinlik) Rezolüsyon: Aksiyel rezolüsyon, incelenecek dokuya gönderilen ses demetine paralel yönde iki farklı yapının ayırt edilebilme özelliğidir. Aksiyel rezolüsyonu gönderilen ses pulsunun uzunluğu belirler.Rezolüsyon puls uzunluğu ile ters orantılı olup, puls uzunluğu ses demetinin dalga boyu kısaltılarak veya frekansı arttırılarak azaltılır.

  • Aksiyel (Derinlik) Rezolüsyon: Aksiyel rezolüsyon, incelenecek dokuya gönderilen ses demetine paralel yönde iki farklı yapının ayırt edilebilme özelliğidir. Aksiyel rezolüsyonu gönderilen ses pulsunun uzunluğu belirler.Rezolüsyon puls uzunluğu ile ters orantılı olup, puls uzunluğu ses demetinin dalga boyu kısaltılarak veya frekansı arttırılarak azaltılır.

  • Lateral (Horizantal) Rezolüsyon:Lateral rezolüsyon, incelenecek dokuya gönderilen ses demetine dik yönde iki farklı yapının ayırt edilebilme özelliğidir.Lateral resolüsyonu gönderilen ses demetinin genişliği belirler.Yanyana duran iki objeyi birbirinden ayırmak için ses demeti, bu objeleri ayıran uzaklıktan daha dar olmalıdır.

  • İnce ses demetinin kullanılması durumunda ses demetine dik yöndeki oluşumlar ayrı ayrı görüntülenebilmektedir.

  • Transduser boyutunun küçülmesi ve frekansın artması ses demeti genişliğinin azalmasını sağlar.Ses demetinin kalınlığı sabit olmayıp probdan çıktıktan sonra incelmeye başlar.



Bu göz önünde tutularak transduserlerin incelenecek dokunun derinliğine göre ses demetinin en ince şekline ulaşacak şekilde ayarlanması (fokal zonların değiştirilmesi) lateral rezolüsyonu arttırır.

  • Bu göz önünde tutularak transduserlerin incelenecek dokunun derinliğine göre ses demetinin en ince şekline ulaşacak şekilde ayarlanması (fokal zonların değiştirilmesi) lateral rezolüsyonu arttırır.

  • Fokal zon lateral rezolüsyonun en yüksek olduğu noktadır.Fokal zondan sonra ses demeti tekrar genişlemeye başlar.

  • Ultrasonografik Zon: Ses demetinin kalınlığının sabit olmadığı belirtilmişti.Ses demeti probdan çıktıktan sonra yakın zon olarak tanımlanan lineer bir uzanım göstermekte ve daha sonra uzak zon olarak tanımlanan yelpaze şeklinde genişlemeye başlamaktadır.Yakın zonda aksiyel ve lateral rezolüsyon yüksektir.Ses frekansının ve transduser çapının artması yakın zonun kaybolarak uzak zonun oluşmasına neden olur.

  • Q Fenomeni: Ses dalgasının devam ettiği süre ve saflığı ile ilgili bir ifadedir. Frekans spektrumu genişse Q faktörü düşüktür.



Ultrasonografide temel iki tanı yöntemi kullanılmaktadır.Bunlar;

  • Ultrasonografide temel iki tanı yöntemi kullanılmaktadır.Bunlar;

  • 1.Real-time görüntüleme

  • 2.Doppler ultrasonografi

  • Ultrasonografik görüntü, geriye dönen ekolardan oluşturulan verilerin elektronik olarak temsil edilmesi ve bir tv monitöründe gösterilmesidir. Geri dönen her bir eko ufak bir veri meydana getirir ve birçok ufak veri bir araya geldiğinde elektronik görüntü oluşur.

  • Ultrasonografik görüntülemenin evrimi tek boyutlu temelden (A

  • modu) başlamış, hareket komponentinin eklenmesiyle (TM modu) biraz daha ilerlemiş ve iki boyutlu görüntüleme (B modu) ve gri tonla görüntüleme ile önemli ilerlemeler kaydedilmiştir

  • Günümüzde tüm ultrasonografik incelemeler real time görüntüleme ile yapılmaktadır.



Real-time görüntüleme yöntemi prob hasta üzerinde dolaşırken ekrandaki görüntünün sürekliliğinin sağlanmasını esas alan bir tekniktir.

  • Real-time görüntüleme yöntemi prob hasta üzerinde dolaşırken ekrandaki görüntünün sürekliliğinin sağlanmasını esas alan bir tekniktir.

  • Ekrandaki görüntü sürekli yenilendiği için solunuma bağlı organların hareketinin, damarların pulsasyonunun görüntülenebilmesi mümkün hale gelmiştir.

  • İncelemede kullanıcının belirlemesine bağlı olarak prob istenilen düzlemde tutularak farklı düzlemlerde görüntü elde edilebilmektedir.

  • Görüntülemede ses dalgasının vücuda gönderilmiş şekli, ses demetinin dönüş süresi ve dönen ses dalgalarının şiddeti önemli parametrelerdir.

  • Ultrasonografide vücuda gönderilen ses dalgası sürekli olmayıp pulslar halinde uygulanmaktadır.Bu da yüzeyden ve derinden yansıyan ekoların birbirine karışmasını önlemektedir.



Ses demetinin doku içerisindeki hızı bilindiğinde her bir ses dalgası pulsu uygulamasından sonra yansıyan ekolar dönüş zamanlarına göre bilgisayarda değerlendirilerek görüntü oluşturulmaktadır.

  • Ses demetinin doku içerisindeki hızı bilindiğinde her bir ses dalgası pulsu uygulamasından sonra yansıyan ekolar dönüş zamanlarına göre bilgisayarda değerlendirilerek görüntü oluşturulmaktadır.

  • Real-time görüntülemede vücüda saniyede 500-3000 arasında kısa ultrason pulsları gönderilmekte ve dokulardan gelen yansımalar kaydedilmektedir.

  • Bu ekoların monitorizasyonunda 3 farklı yöntem kullanılmakadır.Bunlar;

    • a) A-Mod
    • b) T-M Mod
    • c) B-Mod


A-Mod: incelenen yapıdaki farklı doku yüzeylerinden yansıyan ses, amplitüdler şeklinde bir grafik halinde monitorize edilmektedir.

  • A-Mod: incelenen yapıdaki farklı doku yüzeylerinden yansıyan ses, amplitüdler şeklinde bir grafik halinde monitorize edilmektedir.

  • A modunda katod ışın tüpündeki görüntü yapıların derinliği ve geriye dönen ekoların amplitüdü hakkında bilgiler içerir.

  • Grafikteki amplitüdler arasındaki mesafe incelenen yapının derinliğini gösterirken, amplitüdün yüksekliği incelenen yapının yoğunluğunu göstermektedir.

  • Bir voltaj pulsu transdusere çarpınca bir eko oluşur ve bu sonik pulsun başlangıcı olarak kabul edilir. Puls hastadan geçerken her bir interfazda transdusere doğru ses yansır. Bir sonraki pulsun yansıyan ekosu da ilk pulsla aynı pozisyonda gelecektir.



A modda gösterim mekanizması hafızaya yerleştirilmemiş olduğundan önceki pulslar atılır ve yeni olanlar kalır.Görüntünün kaydı için fotoğraflanması gereklidir.

  • A modda gösterim mekanizması hafızaya yerleştirilmemiş olduğundan önceki pulslar atılır ve yeni olanlar kalır.Görüntünün kaydı için fotoğraflanması gereklidir.

  • Yöntem rutinde sadece oftalmaloji, ekoensefalografi ve doğru derinlik ölçümü gerektiğinde B mod görüntüleme ek olarak kullanılır.



Hareket eden yapılardan gelen ekolar bazal hat (demetin merkez aksı) boyunca hareket eder ve herhangi bir anda noktalara dönüştürülür. Noktalar şeklinde oklarla gösterildiği gibi öne ve arkaya hareket eder. M mod anlamlı olarak kaydedilmeyen bir ara moddur.

  • Hareket eden yapılardan gelen ekolar bazal hat (demetin merkez aksı) boyunca hareket eder ve herhangi bir anda noktalara dönüştürülür. Noktalar şeklinde oklarla gösterildiği gibi öne ve arkaya hareket eder. M mod anlamlı olarak kaydedilmeyen bir ara moddur.

  • M moda kalıcı bir kayıt yapabilmek için hareket bir süre kaydedilmelidir.Kayıt işlemi tarama zamanından daha uzun bir ekspojur zamanı olan bir kamera ile yapılır.

  • Yapılan kaydetme işlemi bir time-motion çalışması olduğundan yöntemimiz T-M mod adını alır. Kaydedilen zamanın kısa olması yöntemin en belirgin dezavantajıdır.

  • Elektronik bir kaydedici ile daha uzun kayıtlar yapılabilir ve grafik kaydedici üzerinde EKG gibi farklı parametreler de gösterilebilir.Bu özellik ekokardiyografide büyük önem taşır.





Kalp gibi hareketli organlar incelenirken bu organlardan yansıyan ekolar zaman-pozisyon grafiği şeklinde monitörize edilir. Esas olarak kalbin inceleme yöntemi olup;kalp kapakçıkları, septumu gibi yapıların hareketleri grafikler halinde görüntülenir.

  • Kalp gibi hareketli organlar incelenirken bu organlardan yansıyan ekolar zaman-pozisyon grafiği şeklinde monitörize edilir. Esas olarak kalbin inceleme yöntemi olup;kalp kapakçıkları, septumu gibi yapıların hareketleri grafikler halinde görüntülenir.

  • B Mod : Ultrasonografi B mod görüntülemenin geliştirilmesi ile bir görüntüleme tekniği halini almıştır. Rutinde kullanılan ultrasonografik görüntüleme yöntemi olup, brightness-mode olarak da ifade edilir.

  • Özellikle abdominal incelemelerdeki üstünlüğü, ultrasonografinin tanı değerini arttırmıştır. B mod bir doku diliminin resmini verir. Transduser demeti vücudun bir düzlemini kesitleyecek şekilde hareket ettirilir.

  • Ekranda transvers ve longitudinal düzlemde görüntüler elde edilir. Bu yöntemde, incelenen bölgenin dokulardan yansıyan ekoların şiddetine göre parlak noktacıklar şeklinde iki boyutlu bir görüntüsü oluşturulur.



Dokulardan yansıyan ekolar parlaklık derecelerine göre gri skalada bir aralığı ifade etmekte ve monitörde ara yoğunluklar grinin farklı tonları şeklinde tanımlanabilmektedir.

  • Dokulardan yansıyan ekolar parlaklık derecelerine göre gri skalada bir aralığı ifade etmekte ve monitörde ara yoğunluklar grinin farklı tonları şeklinde tanımlanabilmektedir.

  • B mod görüntülemede depo katod ışın tüpü olarak adlandırılan modifiye katot ısın tüpünün kullanılması görüntünün ekran üzerinde uzun süreli olarak kalmasına olanak vermektedir.

  • B mod real-time ultrason transduseri çok kısa zaman dilimlerinde, tipik olarak dakikada en az 10 frame oluşturabilmektedir. Bu yüksek frame oranları görüntüler oluşturulurken hareketin real-time olarak gözlenmesine izin verir.

  • Titrek bir görüntü olşmaması için dakikadaki frame sayısının en az 16 olması gerekmektedir.



B mod gri tonlama görüntüleme ile dokulardan gelen ekoların amplitüdlerindeki büyük varyasyonları bir tv monitöründe grinin değişik tonlarında göstermek mümkündür.

  • B mod gri tonlama görüntüleme ile dokulardan gelen ekoların amplitüdlerindeki büyük varyasyonları bir tv monitöründe grinin değişik tonlarında göstermek mümkündür.

  • Bu gri tonlama görüntüleme, B modunda elde edilen sınırlı gri tonda görüntüden farklıdır. Gri tonlama görüntüleme, tarama dönüştürücü hafıza tüpünün geliştirilmesi ile (Scan Converter) mümkündür.

  • Aynı alandan elde edilen multipl sinyaller scan converter tarafından alındığında scan converter yalnızca en kuvvetli sinyalleri kaydeder ve diğerlerini atar.

  • Bu şekilde elde edilen görüntü taramanın her bir noktasında alınmış en kuvvetli ekolardan oluşmuştur.

  • Ultrasonografide yoğun eko elde edilen bölgeler hiperekoik, düşük yoğunluktaki bölgeler hipoekoik, eko elde edilemeyen bölgeler anekoik terimleri ile ifade edilir.





Akustik Gölge: Taş,kalsifikasyon,kemik gibi sesi yansıtan yapıların arkasında oluşan siyah bant şeklindeki gölgedir.

  • Akustik Gölge: Taş,kalsifikasyon,kemik gibi sesi yansıtan yapıların arkasında oluşan siyah bant şeklindeki gölgedir.

  • Bu yapılar sesin büyük bir kısmını yansıtırken, kalan kısmını da absorbe ettiklerinden arkalarındaki oluşumlar görüntülenemez.

  • Arka Duvar Zenginleşmesi: Akustik zenginleşme, akustik yankılanma olarak da ifade edilmektedir. Kistik oluşumların distalinde (merkezden uzak) oluşan parlaklıktır. Bu parlaklık kistin tanımlanmasında önemlidir.

  • Kistik oluşumlar sesi diğer yapılara göre daha az absorbe ettiklerinden ses demeti kistik oluşumun distaline ulaştığında daha güçlü olacak ve buradan yansıyan ekolar da daha güçlü oluşacağından kistin distalindeki yumuşak doku çevre yumuşak dokulara göre daha parlak olacaktır



Doppler ultrasonografi, ses kaynağının frekansında bir değişiklik olmaksızın hareketine bağlı olarak mesafenin azalmasıyla algılanan frekansın artması, mesafenin artmasıyla algılanan frekansın azalması esasına dayanır.

  • Doppler ultrasonografi, ses kaynağının frekansında bir değişiklik olmaksızın hareketine bağlı olarak mesafenin azalmasıyla algılanan frekansın artması, mesafenin artmasıyla algılanan frekansın azalması esasına dayanır.

  • Bu temel prensibi doppler ultrasonografiye uyarlarsak hareketli yapıdan saçılan ses frekansı, transduserden gönderilen ses frekansına eşit olmayacaktır.

  • Gönderilen sesin frekansı damardaki akımın yönüne ve hızına göre değişiklikler gösterecektir.

  • Bu şekilde gönderilen ve saptanan ses frekansı arasındaki farklılıklar hesaplanarak kan akımı hakkında bilgi edinmek mümkün olmaktadır.



Doppler ultrasonografiyle damarlardaki kanın şekilli elemanlarından yansıyan ekoların frekans değişiklikleri tespit edilerek kan akımının yönü ve şiddeti hakkında bilgi edinilmektedir.

  • Doppler ultrasonografiyle damarlardaki kanın şekilli elemanlarından yansıyan ekoların frekans değişiklikleri tespit edilerek kan akımının yönü ve şiddeti hakkında bilgi edinilmektedir.

  • Akım incelenirken yüksek frekansta ses dalgaları kullanılır ve daha çok sesin saçılması özelliğinden faydalanılır. Kanın şekilli elemanlarından saçılan ses transdusere ulaşır. Ses dalgaları damara belli bir açıyla gönderilir.

  • Ses dalgasının damara dik olması durumunda akım hakkında bilgi edinmek mümkün değildir.

  • Akımın değerlendirilmesinde dönen sesin frekansı gönderilen sesim frekansından yüksekse doppler şifti pozitif, düşükse doppler şifti negatif olarak kabul edilir.Doppler ultrasonografinin 3 farklı uygulama şekli vardır. Bunlar



Sürekli Dalga Doppler:Bu yöntemde biri dokulara sürekli ses dalgası gönderen, diğeri ise dönen ekoları saptayan olmak üzere bir başlık içinde iki piezoelektrik kristal vardır.

  • Sürekli Dalga Doppler:Bu yöntemde biri dokulara sürekli ses dalgası gönderen, diğeri ise dönen ekoları saptayan olmak üzere bir başlık içinde iki piezoelektrik kristal vardır.

  • Başlangıç sinyali aritmetik olara geriye dönen sinyallerden çıkarılır. Aradaki fark doppler şifti olup, birtakım amplifikasyon islemlerinden sonra audio sinyal haline dönüştürülür.

  • Ses dalgası kesintisiz olduğundan sesin geldiği derinlik tespit edilemez. Damar duvarının hareketinden ziyade damar içinde akan kanın hareketini saptamada kullanılır.

  • Dönen ekolardaki frekans saptamaları ses şeklinde kaydedildiğinden tanı değeri kullanıcının ustalığına bağlıdır.



Dubleks Doppler: Puls doppler sistemlerinin çoğu real time sektör görüntüler ile kombine edilmiştir.

  • Dubleks Doppler: Puls doppler sistemlerinin çoğu real time sektör görüntüler ile kombine edilmiştir.

  • Real time B mod görüntüleme ile ilgili anatomik alanın real time görüntüsü alınır ve dondurulur, incelenecek damar yüzeyi belirlenerek yansıyan ekolardaki frekans saptamaları grafik şeklinde elde edilir.

  • Bu yöntemde damarların B moda görüntüsü elde edilirken grafik üzerinden akım hızları ölçülebilmekte, akım özellikleri ve vasküler patolojiler tespit edilebilmektedir.

  • Renkli Doppler: Dubleks doppler görüntülemede akım bilgileri sadece dondurulmuş bir görüntüde ve doppler sinyali alınan küçük bir alanda elde edilir.Renkli akım görüntülemede real-time görüntünün tamamında akım görüntülenmesi sağlanır.



Renkli Doppler (devam): Yöntemin uygulanmasıyla kan damarlarının vizüalizasyonunun, etrafı damarlarla çevrili dokularda akım karakteristiklerinin değerlendirilmesi mümkün olmuştur.

  • Renkli Doppler (devam): Yöntemin uygulanmasıyla kan damarlarının vizüalizasyonunun, etrafı damarlarla çevrili dokularda akım karakteristiklerinin değerlendirilmesi mümkün olmuştur.

  • Real time B mod görüntüleme ile ekranda belirlenen bölgeden gelen ekolardaki frekans sapması hesaplanır. Sadece seçtiğimiz alandaki vasküler yapılar akım yönüne ve hızına göre renklendirilirken seçili alan dışında kalan yapılar parlak ve gri tonlarda izlenir.

  • Hesaplanan frekans sapmasına göre kan akım yönü ve hızı hesaplanır ve renklendirme kan akım yönüne göre farklı renklerde, kan akım hızına göre farklı tonlarda (açık-koyu) yapılır.

  • Dubleks doppler yönteminden farkı sadece belirlenen vasküler yapıdaki akımın renkli olarak görüntülenmesidir.

  • Yöntemin klinik uygulamaları karotis, kardiyak, periferik vasküler görüntüleme, abdominal derin damarlar, fetüs görüntülenmesi, organ ve tümör perfüzyon araştımalarını kapsar.





Akımın renkli olarak gösterilmesi dupleks dopplerde izlenemeyen küçük vasküler yapıların görüntülenmesini sağlamaktadır.

  • Akımın renkli olarak gösterilmesi dupleks dopplerde izlenemeyen küçük vasküler yapıların görüntülenmesini sağlamaktadır.

  • Abdominal ve pelvik organların kanlanmasının değerlendirilmesinde ve tümör damarlanmasının araştırılmasında önemli katkılar sağlanmaktadır.

  • Vasküler yapılarla diğer yapıların ayrımı iyi bir şekilde yapılabilmekte ve böylece incelenen yapı ile ilgili daha fazla anatomik detay elde edilmektedir.

  • Tüm lümenin görüntülenmesini sağladığından lokal bir anormallik kolaylıkla fark edilebilmekte ve lümen içerisindeki trombüs, aterosklerotik plak vb. yapılar görüntülenebilmektedir.

  • Ülsere plaklar görüntülenebilmekte, stenozların tespiti ve ölçümü yapılabilmektedir



Elektrik enerjisini sese ve yankılanan sesi de elektrik enerjisine çeviren transduser ve transduseri taşıyan prob. Transduser enerjisini puls jeneratüründen alır.

  • Elektrik enerjisini sese ve yankılanan sesi de elektrik enerjisine çeviren transduser ve transduseri taşıyan prob. Transduser enerjisini puls jeneratüründen alır.

  • Elektrik enerjisine çevrilen ekoları görüntü haline dönüştüren alıcı.

  • Görüntünün oluşturulduğu katot ışın tüpü.





Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə