Yapi fiGÜrleri (figures de construction)



Yüklə 18,63 Kb.
tarix17.04.2018
ölçüsü18,63 Kb.
#38780


YAPI FİGÜRLERİ

(figures de construction)

Rıza FİLİZOK


Klasik retoriğin en yetkin temsilcilerinden birisi olan Fontanier,”Söz Figürleri” adlı eserinde edebî sanatların bir kısmını yapı figürleri başlığı altında toplamaktadır.1 Bunlar, bazı araştırmacıların sözdizimi figürleri adını verdiği söz sanatlarıdır. Fontanier, sözdizimi sanatları ile yapı sanatları arasında önemli farklar olduğu görüşündedir. Ona göre söz dizimi, dilin normal dizim kurallarını inceler, kelimelerin uyum kurallarını ve birbirine bağlanma yollarını araştırır. Buna karşılık yapı figürleri, dili kullananın farklı bir etki yaratmak amacıyla normal dil kullanımında ve söz dizimi kurallarında yarattığı sapmalardan doğar. Bu sapmalar, ya bir söz fazlalığı (haşiv), ya bir söz noksanlığı (eksilti, ellipse), ya normal sözdizim sırasının bozulması sonucunda ortaya çıkar. Bu sapmalar, söze kuvvet ve incelik kazandırır ama ifadenin hakikî anlamında herhangi bir değişiklik yaratmaz.

Fontanier, bu tasnif ilkelerine uyarak yapı figürlerini dört bölüme ayırmıştır: a) Değişime Dayanan Yapı figürleri, b) Artırmaya Dayanan Yapı figürleri, c) Eksiltili Yapı figürleri, d) Yansıma figürleri. Şimdi bunları açıklayalım:




  1. Değişime Dayanan Yapı figürleri:

Başlıca değişime dayanan yapı figürleri şunlardır: Dizim değiştirme ( İnversion ), Dizim taklidi ( İmitation ) , İkame( Énallage):


  1. Dizim değiştirme* (İnversion: takdim-tehir, evirtim, devrikleme) Bir cümledeki kelimelerin yahut cümleciklerin yerini söz dizimi kurallarına aykırı olacak biçimde değiştirme sanatıdır. Ör. : Gelelim şimdi sizin geçen gün anlattığınız meseleye. Sözdizimi kurallarına uyulmaması iki farklı sonuç doğrurur : Kural, gereksiz yere çiğnenirse ortaya bir anlatım hatası çıkar, ama kuralın bozulması bir anlam farkı, bir güzellik, incelik yaratıyorsa bu bir sanattır, söz dizimi değiştirmedir. Dizim değiştirmesine özellikle şiirde rastlanır, nesirde seyrek görülür. Laharpe, mısraları nesir cümlesinden ayıran en önemli özelliğin dizim değiştirme sanatı olduğunu söyler. Nesir yazarları, ancak çok gerekli gördükleri zaman bu sanata yer verirler.

  2. Dizim taklidi (İmitation) : Arapça, Farsça yahut İngilizce, Fransızca gibi yabancı bir dilin söz diziminin, eski dile ait bir söz dizim kuralının yahut meşhur bir yazarın söz dizim özelliklerinin taklidinden doğan söz dizim değişiklikleri, söz dizim ihlalleri, dizim değiştirmeleridir.

  3. İkame (Énallage) : Tahkiye ve tasvirlerde (tablo, imaj, hipotipoz) bir zamanın yerini başka bir zamanın, bir sayının yerini bir başka sayının, bir şahsın yerini başka bir şahsın, almasıdır. Mesela, anlatımda gelecek zamanın yerine şimdiki zamanın kullanılmasıdır. Ör. “Diyelim ki geliyor, o zaman ne yapacağız?” cümlesinde “geliyor” fiili şimdiki zamanı göstermesine rağmen bağlama göre gelecek zamanı ifade edebilmektedir. Aynı şekilde bir şahsa “siz” diye hitap edilirken bir fikri, bir duyguyu belirgin kılmak için birden “sen” diye hitap edilmesi sayıyı değiştiren bir ikamedir. Üçüncü şahsa ikinci şahıs imiş gibi hitap edilmesi, ikinci şahsa üçüncü şahıs gibi hitap edilmesi de bir ikamedir.




  1. Artırmaya Dayanan Yapı figürleri:

Başlıca artırmaya dayanan yapı figürleri şunlardır: Koşuntu, Söz fazlalığı, İlâve.


  1. Koşuntu (Apposition ): Bir ismin yahut isim grubunun başka bir ismi niteleyecek şekilde, sıfat gibi kullanılmasıdır. Bir cins isime, özel isme yahut bir şahıs zamirine, sıfatlara bağlaçsız olarak bağlanan açıklayıcı, tamamlayıcı ifadelerdir. Ör.:: “Ahmet, halamın oğlu…” ifadesinde, halamın oğlu koşuntudur, Ahmet ismini belirtmekte, açıklamakta veya nitelendirmektedir.

  2. Söz fazlalığı* “Artımlama” (Pléonasme / pleonazm, Osm.: Haşiv) : Anlam için gereksiz olan, fakat cümleye bir enerji ve canlılık vermek amacıyla fazladan bir söz kullanmadır. Eksilti sanatının (ellipse) aksine, dilbilgisi ve anlam yönünden pek de gerekli olmayan kelimeleri cümlede fazladan kullanmaktan ibarettir. Ör.: «Onu gördüm » yerine «Onu gözlerimle gördüm» gibi. Burada gözlerimle kelimesi fazladan kullanılmıştır, ama anlamı kuvvetlendirmektedir.

  3. İlave* (Explétion): Sözdizimi ve anlam yönünden gereksiz olan, söz fazlalığı sanatında olduğu gibi cümleye yeni bir anlam ilave etmeyen, bununla birlikte bir duyguyu kuvvetle ifade etmeye yardımcı olan fazladan bir söz kullanmadır. Ör.: “ Bu küçük canavarı bana bırakınız, onu size kuzu gibi olmuş olarak iade edeyim.” cümlesinde bana ve size kelimeleri, sözdizimi ve anlam yönünden gerekli değildir ama bu kelimelerin bulunması cümleye bir öfke hissi ilave etmektedir. Bu cümledeki bana ve size kelimeleri, “Bu kitabı bana veriniz, onu yarın size iade edeyim.” Cümlesindeki bana ve size kelimelerinden oldukça farklı bir biçimde kullanılmıştır, birincilerinde bir cins duygu yükü vardır.




  1. Eksiltili Yapı figürleri:

Örtülü yapı figürü olarak tanımlanabilecek tek figür eksilti (ellipse) figürüdür. Fakat kullanımda Sentez, Ödünçlü eksilti, Öğe eksiltisi“ gibi çeşitlerine de rastlanır.


  1. Eksilti (ellipse): Cümlenin tamamlanması için gerekli olan kelimelerin söylenmemesi sonucunda ortaya çıkan yarım kalmış cümlenin ortaya koyduğu yapıdır, ancak bu yapı, yarım kalmış cümleden farklıdır: Yarım kalmış bir cümlenin nasıl biteceğini bilemeyiz. Buna karşılık eksiltili bir cümlede cümlenin söylenen bölümünden söylenmeyen bölümünü kesinlikle ve rahatlıkla anlarız. Söylenmeyen kelimeler, cümlenin anlamında bir belirsizlik, bir kapalılık yaratmaz. Coneille’in “Üç kişiye karşı ne yapmasını bekliyordunuz? –Ölmesini.” mısraında ölmesini sözü “Ölmesini beklerdim” anlamındadır ve bir eksiltili sözdür, ancak eksik kelimeler, cümlenin tamamını anlamamıza asla engel olmamaktadır. “Yeni bir şey öğrendiniz mi? –Hayır”; “Yeni olarak ne biliyorsunuz? –Hiç” cümlelerinde hayır ve hiç kelimeleri “ Yeni bir şey bilmiyorum.” anlamındadır ve eksiltili sözdür.

  2. Sentez (Synthèse): Kelimelerin cins ve sayı yönünden uyumunun gramer kurallarına uyularak değil, düşünceye uydurularak yapılması sanatıdır. Türkçe’de cins uyumu yoktur, sayı uyumunda da kurallar kesin değildir.

  3. Ödünçlü eksilti* (Zeugme): Anlatıma vecizlik kazandırmak için cümlede, cümlenin bir unsuruna ait bir parçayı kaldırmaktır; bu durumda ifade edilmeyen parça, cümlenin diğer bir unsurunda bulunur, böylece eksik ifade, kendisinden önceki yahut sonraki ifade tarafından tamamlanır. Mesela “ Çocuklara şeker ikram et, büyüklere kahve.” sözünde kahve kelimesinden sonraki “ikram et” ifadesi kaldırılmış ama kahve sözü “şeker ikram et” sözündeki “ikram et”e bağlanmış ve onunla tamamlanmıştır. Aynı şekilde “ O herşeye sahip, bense hiç!” ifadesinde “bense hiç!” sözü “bense hiçbir şeye sahip değilim!” demektir. İkinci cümleden atılan “sahip olma” sözü, birinci cümledeki “sahip” sözüyle karşılanmıştır. “Hepsinden önce birinci, ikinci ve üçüncü bölümü okuyunuz” cümlesinde “bölüm” sözü tekildir ve birinci ve ikinci kelimelerine de aittir. Diğer taraftan “Hepsinden önce birinci, ikinci ve üçüncü bölümleri okuyunuz.” cümlesinde birinci, ikinci ve üçüncü bölümler, bir bütün halinde düşünülmüştür, dolayısıyla bu ikinci durumda ödünçlü eksilti figürü yoktur.

  4. Öğe eksiltisi* (Anacoluthe): Bir eksilti türüdür. Beauzée, bu sanatın varlığını inkar etmez ama ona eksilti dışında ayrı bir isim verilmesini de gereksiz görür. Fontanier’e göre ise öğe eksiltisi oldukça özel bir eksilti türüdür. Dilin normal kullanımında daima birbirine bağlı olan ve birbirini gerektiren iki kelimeden birinin kullanılmayarak diğerinin yalnız bırakılması hadisesidir. Meselâ “Atın önüne et, itin önüne ot (koyuyor!)” deyiminde et ve it kelimelerinden sonra gelmesi gereken “koyuyor” ifadesi kaldırılmıştır. “Keli kızdı” deyiminin tam ifadesi “kelin kafası kızdı”dır, burada kafa kelimesi kaldırılmıştır. Fakir, zengin, zavallı gibi sıfatlar özne olarak kullanıldığında “fakir adam, zengin adam, zavallı adam tamlamalarının yerini tutar, bu örneklerde de sözün bir kelimesi kaldırıldığından bu figür bulunmaktadır. Bu sanatın bir başka tanımı şöyledir: Söz dizimi uyumunda bir kopukluk bulunmasından doğan yapı figürüdür. Ör. “ O sana bu kadar iyilik etsin, sonra da hepsini unutmak!” Buna Türkçede Söz dizimi uyumsuzluğu (Anacoluthe) adı verilebilir.




  1. Yansıma figürleri (İncidence) :

Söyleyenin, konuşanın temel cümleye ilave ettiği bir ek cümleciktir. Ancak bu ek, cümlenin anlamını değiştirmez ve onunla bütünleşmez, sadece cümleye bir iddia, bir bakış açısı, ikna edici bir doğrulama ilave eder. Bir cümlenin içinde yer alan “Bana göre, Gerçekte, Allah’a şükür, Allah inandırsın, doğrusunu söylemek gerekirse, şerefim üzerine, nasılsa…” gibi ifadeler, birer yansımadır. Konuşanın bakış açısını yansıtır.

http://www.ege-edebiyat.org



1 Pierre Fontanier, Les Figures Du Discours, Flammarion,1977, Paris.

Yüklə 18,63 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə