A'dan Z'ye Felsefe



Yüklə 1,64 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə33/77
tarix20.01.2022
ölçüsü1,64 Mb.
#83020
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   77
A\'dan Z\'ye Felsefe - Alexander Moseley ( PDFDrive )

HEDONİZM
Hedonizm iyinin arayışı içinde olan bir etik idealdir. İyi,
hedonistler tarafından hazzın peşinde olmak olarak
tanımlanır. Haz esas olarak fiziksel süreçlerin uyarılması
sonucu ortaya çıkar. Ama bazıları buna zihinsel süreçlerin de
haz verebileceği türünden bir ekleme yapacaktır.
Ye, iç, mutlu ol, yarın ölebiliriz. (İmhotep)
Hedonist açısından insan davranışının iki büyük gücü, yani
iki insan saiki yaptığımız her şeye hâkimdir: haz ve acı.
Hedonizmin çekiciliği iyiyi insanların hissedebileceği elle
tutulur bir şeye bağlamış olmasıdır. Bu, insanın ölümde her
şeyin berraklaşacağı umuduyla hayatını mahzun biçimde tabi
kılması gereken semavi bir fikir değildir; ne de mutluluk gibi
kaygan bir fikrin etrafında döner. Aristippus*un çağlar
boyunca çok taklit edilmiş, çok alay edilmiş felsefesinin
karikatürü hazzm sadece tensel zevklerin tatmini anlamına
gelebileceğini söylemektedir. Bugün bu bakış açısı hâlâ


Robert Nozick’in deneyim makinesinin çeşitlemeleri üzerine
yapılan tartışmalarda dikkati kendi üzerine çekmektedir. Eğer
kendinizi haz verecek bir dizi deneyimin akışına bırakmanızı
sağlayacak çok karmaşık bir araç olsaydı, kendinizi ona
bağlar mıydınız? Bağlamak mısınız?
Modern hedonistler, biyolojik teorilerden hareketle, acı-haz
ilkesinin insanı koruyan bir özelliğe sahip olduğunu
vurgularlar. Eğer davranışlarımız bu temel ilkeye uymayan bir
yola girerse, o zaman en iyisinden sefalet içinde bir hayat
geçirmemiz, en kötüsünden ise kaza ve yaralanma riskiyle ve
sonunda tabii ki ölümle karşılaşmamız büyük olasılıktır. Bu
yüzden acıdan kaçınırız.
Doğa insanlığı iki egemen efendinin yönetimine devretmiştir:
acı ve haz. (Bentham, An lntroduction, 11)
Sinir sistemi anında acıya kuvvetli bir tepki verir ve bizi tatlı,
zevkli şeylere doğru cezbeder, ama yine de şurası açıktır:
Aristoteles’in çok başarılı biçimde toplumsal hayvanlar olarak
nitelediği biz insanlar, bu tür kaba veya temel dürtüleri
kontrol altına almalıyız. Sokakta dışkımızı yapmak bizi derhal
rahatlatabilir, ama ihtiyaçlarımızı mahremiyet içinde
gidermeyi öğrenmişizdir. Bunun nedeni kısmen başkalarını
rahatsız etmemek olabilir, ama esas olarak ve muhtemelen
başlangıçtaki ilk neden halk sağlığına zarar vermemektir;
bundan da herkes yararlanır. Toplumsal dayanışma ve bunun
getirdiği yararlar temel içgüdüleri gemlemekten geçer.
Kiniklerden Diyojen’in herkesin gözü önünde cinsel temasa
girmeye yönelik egzibisyonizmi bile başarısızlığa uğramıştır -
muhtemelen çok derinlere yerleşmiş kültürel, biyolojik veya
psikolojik inhibisyonlara aykırı geldiği için. Öte yandan basit


inhibisyon ve yasakların ardındaki gerekçeyi kişiler arası
hijyenin çok temel bir düzeyde korunması için geliştirilmiş
veya evrilmiş olması olarak görsek de, bırakın
adabımuaşeretin züppe kurallarını, arı anlamda kültürel (ve
dolayısıyla göreli) tabuların evrensel geçerliliği olduğunu
kabul etmek daha güçtür. Rousseau, yapay adabımuaşeret
kurallarının ahlaki değeri konusunda Diyojen’in
kuşkuculuğunu çağrıştıran bir tavra sahipti, ama hazzın aktif
veya pasif olabileceğini düşünüyordu: İlki dar anlamda
biyolojik ve kimyasaldır, İkincisi ise yöneliş ve niyete bağlı
olduğu için iradidir, o yüzden de ahlakidir.
Bu yararlı bir ayrımdır, çünkü bizi, haz alınacak faaliyetler
derken neyi kastettiğimizi daha derinden düşünmeye
zorlar. Oturup fiziksel hazza kendimizi bırakmak ebediyen
devam edebilecek bir şey değildir, çünkü her ne yapıyor
olursak olalım, bu şey azalan marjinal getiri yasasına tabidir.
Hazzın ilk saati harika olabilir; ikinci saat de çok güzeldir
gerçekten; üçüncüsü nefis; dördüncüsü, idare eder; beşinci
saat geldiğinde, acaba başka bir şey yapsam mı? Bunun
düşündürdüğü, hedonistin en güzel hazzı sağlayacak şeyleri
bir diziye veya öncelikler sırasına dizmesi gerektirdiğidir.
Hedonist, gelecekte daha büyük ödüller elde edebilmek için
biraz acıya veya hazdan uzak durmaya katlanılabileceğini
kabul edebilir.
Bentham hazları yoğunluk, süre, kesinlik, yakınlık, verimlilik
(yani başka zevk veren sonuçlar üretmek bakımından ne ge-
tirmekteler) ve arılık temelinde nicel olarak ölçmek için bir
çerçeve geliştirmeye çalışmıştır. Bunlara bir de kapsamı ekler:
Yani bu hazzm daha sonra kaç kişiye geçtiğini (fıkra anlatma


faaliyetini düşünürseniz, bunu kavramak kolaylaşır).
Sidgvvick de bunu geliştirmiştir. Ama Bentham hazların ve
acıların nicel olarak hesaplanabileceğim inandığında korkunç
bir mantıksal karma* şaya düşmüştür. Kimileri dünyanın bu
karmaşadan hâlâ kurtulamadığını ileri sürebilir.
Tensel hazlar ile tavırlara bağlı hazları birbirlerinden ayırmak
mümkündür. Bu İkincisi, bir şeyden zevk almayı (bir sohbet,
spor yarışmalarında bir zafer, bir tablo vs.) gündeme getirdiği
için felsefi açıdan daha ilginçtir. İkisi kaçınılmaz olarak iç içe
geçer, ama yalnız bu İkincisi olgunlaşabilir, eğitime veya
reforma konu olabilir. Bir bardak iyi şarap içiyorum diyelim.
En iyi arkadaşımın düğününde bardağımı onun şerefine
kaldırdığım için daha da haz verici bir şey oluyor bu. Burada
hedonizm için sarılabilecek bir şey görüyoruz: Hangi
tavırların başka haz-lardan üstün hazlara yol açabileceğini
tartışmaya başladığımızda, hedonizm de felsefi bakımdan
daha anlamlı hale gelir. Belki bu noktada kimileri Sokrates’in
bilgi olmaksızın hazzın hiçbir değeri olmadığı yolundaki
sözünü hatırlayacaktır.

Yüklə 1,64 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   77




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə