100
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
Tüm bunlar, yapıtın içsel anlamının yoğun olduğunu göstermektedir.
Bu yoğun içsel anlam-
dan bağımsız olmamak kaydıyla yapıtın, çevresi ve izleyicisiyle de etkileşimi söz konusudur.
Yapıtın belki de ilk etkisi ürkütücü olmasıdır. Sanatçı kendi sanatsal ifadesi ile örümceğin bir-
takım özelliklerini olumlu bakış açısıyla birleştirmiştir. Oysa örümcekler daha çok iğrenme ve
korkunun kaynağı olarak düşünülmektedir. “Anıtsal ve dehşet verici ölçeği ile çağdaş sanatın
ikonu haline gelen Maman korku ve merakı kışkırtmaktadır”
5
İzleyicinin küçük ölçülerde gör-
meye alışık olduğu örümceğin dev boyutlarda oluşu, hem ürkütücü hem de şaşkınlık veren bir
etkidedir.
“Anne” gibi yapıtlar, sanatla sık sık iletişime geçmeyen birçok insana güçlü bir görüntü ve
derin hislerin deneyimini sunmaktadır. Çevreyle iletişim içindeki örümcek heykelleri, izle-
yiciye farklı deneyimler yaşatmaktadır. Büyüklüğün yarattığı şok (ürkütücü) etkisi (izleyene
göre değişkenlik gösterebilir) ve örümceğin bacakları arasından geçip altında durmak, izleyi-
cinin eseri içselleştirmesine ve farklı duyguları deneyimlemesine neden olmaktadır.
Örneğin
Bukdahl’ın (2014: 144) ifadesine göre heykelin yanında veya altında koruyucu bir örümcek-
anne tarafından sarmalanmış gibi hissedebilirsiniz veya “Çevrenizi saran bacaklarla kendinizi
hücrede gibi bir klostrofobiye bırakıyorsunuz”. Plagens’e göreyse (2008: 51), örümcek net olarak
Bourgeois’nın annesinin gücünü ve kırılganlığını ifade etmektedir.
Örümcek bedeni, karnının altındaki kesede yer alan mermer yumurtalar aracılığıyla üret-
kenliğin ve anneliğin cisimleşmiş halidir. Yapıt olası bir anneye referans olarak okunabilir: Sa-
natçının annesi burada mitolojik veya arketipsel özellik taşır ve anneliğin sembolüdür. Sanatçı,
1975’te günlüğüne şöyle yazmıştır. “Bir anneye ihtiyacın var bunu anlıyorum fakat sizin anneniz
olmayı reddediyorum çünkü ben de kendime bir anne istiyorum” (Manchester:209). Yapıt ile
karşılaşma, her zaman bir çocuğun bakış açısından yani aşağıdandır. İzleyici heykeli anneyle
ilgili evrensel bir kaygının ifadesi olarak deneyimleyebilir. Güçlü ve ürkütücü, güzel ve bakmak
için gözleri olmayan veya düşünmek için başı olmayan, ilginç bir şekilde kayıtsız.
Heykelin dünyanın farklı yerlerinde döküm örnekleri bulunmaktadır. Bulundukları
yerlere
göre değişmekle birlikte genelde çevresinde sert, düz ve köşeli mimari yapılar bulunmaktadır.
Bu yapıların arasında heykel organik, kırılgan, yumuşak geçişleriyle zıtlık oluşturmaktadır. Bu
özellikleri onu daha görünür, kolay algılanabilir ve güçlü kılmaktadır.
Heykel olabildiğince açık alanlar oluşturmaktadır. Konturları boşlukta desen çizer gibidir ve
boşluğu güçlü bir şekilde dönüştürmüşlerdir (Huntürk, 2011: 340). Tüm formu “bir arada tutan
boşluktur” (Berger, 2014).
5 National Gallery of Canada https://www.gallery.ca/en/see/collections/artwork.php?mkey=101000 (erişim tarihi: Ekim 2015)
101
SANAT & TASARIM DERGİSİ
Eğilmiş Yay (Tilted Arc) – Richard Serra
Cor-ten çelik, uzunluk 37 m., yükseklik 3.7 m., kalınlık 6.4 cm, 1981, Manhattan,
New York
Görsel 9. Eğilmiş Yay
Görsel 10. Eğilmiş Yay, kuşbakışı görünüş
Heykel Manhattan’daki birleşik devletlere ait Jacob K. Javits binasının önüne Foley Federal
Plazası için yapılmıştır. Birçok tartışma ve mahkemenin ardından 1989’da üç parça halinde bir
depoya kaldırılmıştır. Sanatçı yapıtının, orijinal yeri haricinde başka
bir yere yerleştirilmesini
uygun bulmamıştır.
6
6 http://www.tate.org.uk/context-comment/articles/gallery-lost-art-richard-serra (erişim tarihi: 09.11. 2016)
Görsel 11. Eğilmiş Yay, yerinden kaldırılırken
Görsel 12. Eğilmiş Yay, genel görünüş
Sanatçı daha çok minimalist eğilimli üretimleri ve dış mekanlara yerleştirdiği büyük metal
levhalardan oluşan çalışmalarıyla tanınmaktadır. Sanatçının erken çalışmaları
geleneksel olma-
yan malzemelerle soyut ve süreç odaklı işlerdir. Sonradan daha çok dış mekanlara yönelik metal
üretimlere ağırlık vermiştir. Döneminin büyük ölçekli, yere özgü (site specific) heykellerin ön-
deri olmuştur. Bunlar, mekanı parçalayan, hükmeden ve şekillendiren çalışmalardır.
102
ANADOLU ÜNİVERSİTESİ
Yere özgü çalışmalar (site-specific), verili alanların çevresel elemanlarıyla ilgilidir. Yapıtın
özelliklerini, yerleştirileceği mekanın nitelikleri belirler. Eğer heykelin hala bir gücü varsa, bu
da yaratıldığı mekanla karşıtlık içinde olmasıdır. Karşıt bir çevre yaratmadan yapıtın çarpıcı bir
güce-etkiye ulaşması zordur. Serra’nın yapıtları tam da bu güçlü karşıt ilişkiyi oluşturan çalış-
malardır. Daha çok kentsel alanlardadır ve yerleştirildiği alanı işaretler gibidir. Yerleştirildiği
alanda bir mimari yapı gibi yükselir, ancak mimarinin tersine işlevsellik içermezler (Yılmaz,
2006:247).
Yapıt aktif, dinamik ve yayılan bir etkidedir.
Minimalist heykeller izleyene, bölünmezlik,
teklik, bütünlük değerlerini verir. Mecazdan, duygudan, anlamdan arındırılmış biçimler söz
konusudur. Biçimin saflığı önemlidir. Biçim en temel öğelerine indirgenmiştir. Bu nedenle yalın
olanın estetik çekiciliği söz konusudur. Heykelin bulunduğu çevresiyle birlikte çok güçlü bir
karşıt ilişkisi söz konusudur. Gerçek anlamda mekanı şekillendiren bir yapıt özelliği taşımakta-
dır. Yerleştirildiği mekanı ikiye bölen büyük çelik levha kendi alanını sınırlar gibidir. Kocaman
meydanın
koca bir levhayla bölünmesi, oradan geçen insanları etkilediği ve uyardığı belirgindir.
Yapıt tüm bu özellikleri nedeniyle yer aldığı kent meydanını hükmeden bir heykeldir. Yapısal
gücü çok kuvvetlidir.
Heykelde, paslanmış çeliğin fiziksel özellikleri de vurgulanmıştır. Bu özellik yapıta daha öz-
gür bir ifade kazandırmıştır. Paslanan çelik sanatçının en çok kullandığı materyaldir. Kullanılan
malzemenin barındırdığı enerjiyi dışa vurma biçimi yapıta güç katmaktadır.
Yapıtın minimalist ifadesiyle (en aza indirgenmiş form), büyüklük özelliğinin bir noktada
çeliştiği düşünülebilir ki yapıtın bu yönüyle sanatçı, izleyicileri mekan ve oran algısıyla karşılaş-
tırır. Mekanla iletişimi sorgular. Kendi ifadesiyle “Her şey mekanı farklı yollarla merkeze odak-
lamaktır. İzleyenlerin mekanla nasıl iletişime geçtiği benim için çıkış noktasıdır” der.
7
Serra’nın
heykelleri daha çok neyin gözlemlenip deneyimleneceği ile ilişkilidir. İzleyiciyi algı ve deneyim
üzerine zorlar. Onun çalışmaları algısal farkındalığı güçlendirir.
8
Sanatçı genel olarak yapıtlarında denge, ağırlık ve yön duygusuyla insanın algılama yeteneği-
nin sınırlarını sorgulamak istemiştir (Yılmaz, 2006: 246).
Jacob K. Javits binasının önüne Foley Federal Plazası için üretilen heykel, birçok tartışma ve
sonucunda yapılan mahkemenin ardından 1989’da yerinden kaldırılmıştır. Aşağıda heykelin
bulunduğu mekandan kaldırılması ve kalması için öne sürülen
birkaç gerekçeye-görüşe, heyke-
lin çevresi ve izleyenle etkileşimi açısından değer taşıdığı düşünülerek yer verilmiştir.
Heykelin bulunduğu yerden kaldırılmasını isteyenlerin görüşlerini özetleyecek olursak;
Birincisi heykelin, bireylerin hareket alanını kısıtlaması üzerinedir. Her gün hareket halinde
ve gelip geçilen bir meydandaki tüm rutinleri bozmaktadır. Plazanın giriş yollarına engel teşkil
etmektedir. Bu nedenle, o bölgeye gidip gelen 1300 bürokrat kaldırılması için dilekçe vermiştir.
Sanatta her şeyi kabullenmemin mümkün olduğunu ancak bu heykelin, fiziksel saldırıda bulun-
duğu ve insanların aktivitesine zarar verdiği düşünülmüştür.
7 https://www.artsy.net/artist/richard-serra
8
The University of Arizona, http://www.cfa.arizona.edu/are476/files/tilted_arc.htm