İbn Mace`nin “Mevzu” Sanılan Bazı İlletli Rivayetleri Üzerine
97
dir. Fakat İbnü’l-Cevzî, onun bu iddiasını dikkate almayarak İbn Cüreyc’in
daha güveniler birisi olduğunu kaydetmekte ve hadisin İbrâhim b. Muham-
med tarafından uydurulduğunu îma etmektedir.
23
Sonuç olarak hadiste yer alan ifadelerin birbirine yazılış ve okunuş itiba-
riyle benzemesi, onların İbn Cüreyc tarafından yanlış aktarılmasına sebep ol-
muştur. İbrâhîm b. Muhammed bu ifadeyi yanlış aktaran râvînin İbn Cüreyc
olduğunu ileri sürmektedir. Bu iddianın İbnü’l-Cevzî tarafından reddedilme-
sine rağmen onu Abdurrezzâk’ın Musannef’indeki bir hadis teyit etmektedir.
Hadis Metninin Yanlış Anlaşılması
İbnü’l-Cevzî’nin “mevzu” olarak değerlendirdiği fakat râvî’nin yanlış
anlaması sonucu oluşan farklı bir rivâyet Sünen-i İbn Mâce’nin “İkâmetü’s-
salât” bölümünde yer almaktadır. Gece ibâdetinin faziletiyle ilgili bâbda yer
alan bu hadise göre Hz. Peygamber: “Kim gece çok namaz kılarsa gündüz
onun yüzü güzel (nurlu) olur” buyurmaktadır.
24
Bu rivâyetin yukarıdakinden
farklı tarafı râvînin mezkûr ifadeleri hadis olarak anlamasıdır.
Zikri geçen rivâyeti el-Mevzû‘ât’ında kaydeden İbnü’l-Cevzî onun sekiz
tarikini zikrederek Hz. Peygamber’den böyle bir rivâyetin nakledilmediğini
belirtmektedir.
25
İbnü’-Cevzî’nin zikrettiği sekiz tarikten altısının en önemli
özelliği ilk dört râvî’sinin
Sünen-i İbn Mâce’deki mezkûr hadisi nakleden şu
şahıslar olmasıdır: Şerîk b. Abdullah→A‘meş→Ebû Sufyân→Câbir b. Ab-
dullah.
Hadisin Sünen-i İbn Mâce’deki versiyonunda ise mezkûr rivâyeti Şerîk
b. Abdullah’tan Sâbit b. Mûsâ nakletmektedir.
26
Bazı âlimlerin verdikleri bil-
giye Sâbit b. Mûsa, Şerik b. Abdullah’ın yanına girdiğinde Şerik imlâ mec-
lisinde bir hadisin senedini zikretmekteymiş.
27
O, metni zikretmeden önce
Sâbit b. Mûsâ’nın yüzüne bakmış ve yüzünün teheccüd namazı nedeniyle
nurlu olduğunu belirtmek üzere “Kim gece çok namaz kılarsa gündüz onun
yüzü güzel (nurlu) olur” demiştir. Sâbît ise bunu hadisin metni zannederek
23
İbnü’l-Cevzî, el-Mevzû‘ât, III, 514.
24
İbn Mâce, “İkâmetü’s-salât” 174.
25
İbnü’l-Cevzî, el-Mevzû‘ât, II, 410-15.
26
İbnü’l-Cevzî’nin zikrettiği altı tarikin ikisini de Şerîk b. Abdullah’tan Sâbit b.
Mûsâ aktarmaktadır. (İbnü’l-Cevzî, a.g.e., II, 411-12).
27
Şerîk b. Abdullah bu senedi zikretmiş: Şerîk b. Abdullah→A‘meş→Ebû Su-
fyân→Câbir b. Abdullah→Hz. Peygamber.
Namiq ABUZƏROV
98
rivâyet etmiştir.
28
İbn Adî bu bilgiyi naklettikten sonra bir grup zayıf râvî’nin
mezkûr rivâyeti Sâbit b. Mûsâ’dan çaldıklarını haber vermektedir.
29
Kudâ‘î (ö.454-1062), İbn Adî ve başka âlimler tarafından rivâyet edilen
bu haberin gerçeği yansıtmadığını belirtme sadedinde, mezkûr hadisin
aralarında Sâbit b. Mûsâ’nın ve Şerîk b. Abdullah’ın yer almadığı birçok
tarikle
30
ve birçok sika râvî’den
31
rivâyet edildiğini ifade etmektedir.
32
Fakat
Sehâvî (ö.902/1497)
Fethu’l-Muğîs’te bazılarının bu hadisi (Sâbit b. Mû-
sa’dan) çalarak A‘meş’ten, bazıları ise Sufyân es-Sevrî’den veya İbn Cü-
reyc’den naklettiğini, hatta bazılarının isnadı Enes b. Mâlik’e kadar
ulaştırdıkların kaydetmektedir.
33
Sehâvî daha sonra Kudâ‘î’nin Müsnedü’ş-
Şihâb’ında ve İbnü’l-Cevzî’nin
el-Mevzû‘ât’ında yer alan mezkûr hadisin
farklı tariklerinin, söz konusu (uydurulmuş) isnadların sadece bir kısmını
oluşturduğunu ve bu rivâyetin mâna itibariyle Hasan el-Basri’ye
34
ait oldu-
ğunu belirtmektedir.
35
Münâvî’nin verdiği bilgiye göre Suyûtî
A‘zabu’l-menâhil isimli
eserinde
hadis âlimlerinin, bu hadise “mevzu” hükmünü verdiklerini ve onun uydur-
28
İbn Adî, el-Kâmil, II, 526; İbn Hibbân, el-Mecrûhîn, I, 207; Alevî, el-Fevâidü’l-
münetekâ, s. 111-112; Zehebî,
Mîzân, II, 89; İbn Hacer,
Lisânu’l-Mîzân, V 258.
29
İbn Hibbân, İbn Adî’nin bahsettiği zayıf râvî grubunun bu hadisi Sâbit b.
Mûsâ’dan çaldıktan sonrâ Şerîk b. Abdullah’tan naklettiklerini kaydetmektedir.
(İbn Hibbân, a.g.e., I, 207).
30
Müsnedü’ş-Şihâb’nı tahkik eden İbnü’s-Sıddîk Gumârî, Kudâ‘î’nin zikrettiği
rivâyetlerin Ebû Abdurrahmân es-Sülemî tarafından nakledildiğini belirtmektedir.
Birçok ricâl âliminin verdiği bilgiye göre Ebû Abdurrahmân es-Sülemî sûfî hayat
ile ilgili hadis uydurmuş bir kimsedir. Dolayısıyla Müsnedü’ş-Şihâb’daki mezkûr
hadisin farklı versiyonları sahîh bir tarikle aktarılmamaktadır. (İbnü’l-Cevzî, ed-
Du‘afâ, III, 52; Zehebî, el-Muğnî, II, 571; İbnü’l-Acemî
, Keşfu’l-hasîs, s. 364; el-
Gumârî, Fethu’l-vehhâb, I, 350).
31
Müsnedü’ş-Şihâb’da bu hadisin bütün tarikleri yalnız Câbîr b. Abdullah’tan ak-
tarılırken İbnü’l-Cevzî, Enes b. Mâlîk’tan de aktarılan isnâdı da zikretmektedir.
(Kudâ‘î, Müsnedü’ş-Şihâb, I, 252-58; İbnü’l-Cevzî, a.g.e., II, 413).
32
Kudâ‘î, Müsnedü’ş-Şihâb, I, 255.
33
Sehâvî, Fethu’l-Muğîs, I, 267.
34
Hasan el-Basrî’ye: “Niçin teheccüd namazı kılanların yüzleri parlıyor?” diye
sorulmuş. Hasan el-Basrî da: “Rahmân ile baş başa kalıyorlar.
O da onlara kendi
nûrundan giydiriyor” şeklinde cevap vermiştir. (İbn Ebû’d-Dünyâ, Kitâbu’t-
teheccüd, s. 341-42).
35
Sehâvî, a.g.e., I, 267.