İbn Mace`nin “Mevzu” Sanılan Bazı İlletli Rivayetleri Üzerine
99
ma olduğu hususunda ittifak ettiklerini kaydetmektedir.
36
Münâvî, Suyûtî’-
nin bu görüşünü, hadis âlimlerinin mezkûr hadisi “kasıt olmaksızın uydurul-
muş rivâyetler” başlığı altında örnek olarak verdiklerine işaret ederek destek-
lemektedir. Nitekim İbnü’s-Salâh, Ulûmu’l-hadîs’te
37
, Zerkeşî, en-Nüket’-
de,
38
İbnü’l-Mülakkin, el-Mukni‘’de,
39
İrâkî, Elfiye
40
ve et-Takyîd ve’l-îzâh’-
da,
41
Suyûtî, Tedrîbu’r-râvî’de,
42
Emir es-San‘ânî, Tavzîhu’l-efkâr’da
43
mez-
kûr hadisi herhangi bir kasıt olmaksızın uydurulmuş rivâyetlere
örnek olarak
zikretmektedirler.
Sonuç olarak İbn Mâce’nin Sünen’inde yer alan uydurma rivâyetlerin
büyük çoğunluğu İbnü’l-Cevzî tarafından değerlendirilmiştir. Daha önce de-
ğinildiği gibi İbnü’l-Cevzî genellikle başka karinelere değil, rivâyetin isnâ-
dına dayalı bir değerlendirme yapmaktadır. Yânî rivâyetlerin tariklerinde yer
alan herhangi bir râvînin uydurma ihtimaline dayanarak tarikteki en zayıf
râvî’yi hedef almaktadır. İbnü’l-Cevzî’nin bu varsayımı doğru olmakla bera-
ber bazı problemleri beraberinde getirmektedir. Zira onun, herhangi bir rivâ-
yeti uydurmakla ithâm ettiği râvî, aynı rivâyetin başka bir tarikinde yer al-
mamakta veya aynı râvîyi başka münekkitler tevsîk etmektedirler.
Başta Suyûtî olmak üzere bazı âlimler, İbnü’l-Cevzî’nin uydurma olarak
değerlendirdiği rivâyetlerin zayıf veya hasen olduğunu savunmaktadırlar.
Nitekim Suyûtî’ye göre İbnü’l-Cevzî’nin el-Mevzû‘ât’ında mevzu sayılma-
ması gereken 300 hadis mevcuttur. Bunlardan biri Sahîh-i Müslim’de, biri
Sahîh-i Buhârî’de, otuz sekizi Ahmed b.Hanbel’in Müsned’inde, otuzu Tir-
mîzî’nin Sünen’inde, dokuzu Ebû Dâvûd’un Sünen’inde, onu Nesâî’nin Sü-
nen’inde ve otuzu İbn Mâce’nin
Sünen’inde yer almaktadır.
44
Suyûtî de İbnü’l-Cevzî gibi isnâda dayalı bir değerlendirme yaptığı için
bazen metni dikkate almadan çoğu âlimin “mevzu” dediği herhangi bir
rivâyetin uydurma olmadığını iddia edebilmektedir. Ayrıca İbnü’l-Cevzî’nin
36
Münâvî, Feyzü’-kadîr, VI, 213.
37
İbnü’s-Salâh, Ulûmu’l-hadîs, s. 100.
38
Zerkeşî, en-Nüket, II, 290-92.
39
İbnü’l-Mülakkin, el-Mukni‘, I, 240.
40
İrâkî, Elfiye, s. 128.
41
İrâkî, et-Takyîd ve’l-îzâh, s. 132-33.
42
Suyûtî, Tedrîbu’r-râvî, s. 188.
43
San‘ânî, Tavzîhu’l-efkâr, II, 88-89.
44
Suyûtî, et-Ta‘akkubât, s. 60.
Namiq ABUZƏROV
100
mevzu dediği halde Suyûtî ve İbn Arrâk gibi hadis âlimlerin aynı hadisin
mevzu olmadığını ispat etme sadedinde isnâda dayalı deliller ileri sürmele-
rine rağmen söz konusu dellillerin zayıf olması ve çelişki arz etmesi sebebiy-
le bazı rivâyetler mevzu olma konumunu korumaktadırlar.
Diğer taraftan zevâid içerisinde yer alan ve İbnü’l-Cevzî’nin hakkında
“mevzu” dediği bazı rivâyetlerin sahih versiyonu hadis kaynaklarında değil,
tabakât eserlerinde yer almaktadır.
İbn Mâce’nin bazı zevâid rivâyetlerine İbnü’l-Cevzî mevzu dediği halde
İbn Hacer, Suyûtî ve çağdaş hadis âlimlerinden Ebû Gudde isnad açısında
değerlendirerek mevzu olmadığını belirtmelerine rağmen tarihi olaylar
mezkûr rivâyetlerin uydurma olduğuna delalet etmektedir. Diğer taraftan İbn
Mâce’nin ittifakla mevzu sayılan birçok rivâyeti ile ilgili sayısı az dahi olsa
birkaç hadis âlimi farklı delillerle aynı rivâyetlerin mevzu olmadığını ispata
çalışmışlardır. Bûsîrî ve Sindî bu âlimlerin başında gelmektedir. Sindî
Kazvîn ile ilgili rivâyet hâriç genellikle İbn Mâce’nin zevâidi içerisinde yer
alan bütün uydurma rivâyetleri bir şekilde yorumlamaya çalışmaktadır.
Araştırıldığı kadarıyla hadis âlimlerinin uydurma olduğu hususunda üze-
rinde ittifak ettiği yegane rivâyet Kazvîn ile ilgilidir. Bu rivâyetin uydurma
olduğu bütün yönleriyle anlaşıldığı halde İbn Mâce’nin herhangi bir değer-
lendirme yapmaksızın onu Sünen’inde zikretmesi, bazı hadis âlimleri tarafın-
dan fırka taassupçuluğuna yorumlanmıştır. Zehebî de bu rivâyetin, Sünen-i
İbn Mâce’nin değerini düşürdüğünü kaydetmektedir.
İbn Mâce genel olarak Sünen’inde yer alan birkaç râvî ile ilgili bazı de-
ğerlendirmeler yapmasına rağmen mevzu rivâyetlere ilişkin herhangi bir yo-
rum yapmamaktadır. Fakat mevzu rivâyetlerin Sünen içerisindeki dağılımları
göz önünde bulundurularak bunların zikrediliş maksatları hakkında bazı
ipuçları elde edilebilir. Şöyle ki, zevâid rivâyetlere has olan, bâbın birinci
veya ikinci hadislerini takviye niteliği taşıması özelliği uydurma haberler
için de geçerlidir. Başka bir ifade ile uydurma rivâyetlerin geneli takviye ve
konunun ayrıntılarını göstermek amacıyla zikredilmek-tedir. Yâni bu rivâ-
yetler kaydedilmese dâhi ilgili bâbla aktarılmak istenilen mâna anlaşılmak-
tadır. Örneğin Hz. Alî ve Hz. Abbâs’ın faziletiyle ilgili yeteri kadar rivâyet
zikredildiği halde aynı bâbda hadis âlimlerinin çoğunun uydurma olduğunu
belirttiği iki farklı rivâyet de mezkûr zâtların faziletini ifade etmektedir.