GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
288
Şeriat Allah'ın emirleri; amellerimiz, orucumuz, namazımız. İşte
helali haramı bunları seçmektir şeriat. Bu olmayınca şeriatı da
yaşamış değildir. Şeriatı olmayınca tarikatı asla olmaz.
Tarikata gelince meşayihin bizim bir delilimiz olduğunu bileceğiz.
Biz Allah'ın rahmetini onunla kazanacağız. Hatta Allah'ın cemalini
bize gösterecek odur. Evet, öyle çünkü niçin olmasın Cenabı Hak
“yerlere göklere sığmam ben mümin kulumun kalbine sığarım
8
”,
buyuruyor. Ama sen de mümin, ben de mümin, bir veli Evliyaullah
da mümin.
Mümin denilince; kâfir, mümin bir defa ayrılıyor. Kâfir
inanmayanlar, mümin de inananlar. Ama bu inananlar içinde
mesela bir avam var, bir ulema var, bir de veliler var.
Âlimlerde bir esrar var ki avam bilmez. Niye? Çünkü onda ilim
sıfatı var. Tabii o insanlardan ilmiyle seçilmiş.
Ama velilerde de bir esrar var ki âlimler onu bilmiyor.
Nebilerde bir esrar var, veliler bilmez.
Resulullah Efendimizde bir esrar var ki onu da öbür peygamberler
bilememişler. Peygamber Efendimizdeki esrarı bilememişler. Onun
için bütün peygamberler Cenabı Hak'tan Peygamber Efendimize
ümmet olmayı dilemişler. Niye dilemesinler? Çünkü onlara da
Peygamber Efendimiz şefaat ediyor. Büyük şefaat Peygamber
Efendimizin şanıdır.
Mesela diyelim ki bir padişahtan bir emir çıkar. Bu emir nereye
gider? Mülkî amirlere, mesela valilere verir. Valilerden kimlere bu
emri verir? Kaza kaymakamlarına. O da kime verir? Yetkili
kimselere verir. O emir en evvel valilere gelir.
Onun için burada Peygamber Efendimiz büyük şefaat kânı odur.
Cenabı Hakk'ın öyle bir gadabı tecelli ettiği zaman hiç kimse
Allah'tan bir şey dileyemeyecek. Hep kendilerinden korkacaklar,
8 Alusi Ruh’ul Meani XX.101
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
289
peygamberler de kendilerinden korkacaklar, nefsî nefsî diyecekler.
Ama o zamanda bir tek Allah'a karşı ricada bulunan, dileyen, murat
sahibi olan, Peygamber Efendimiz olacak. Hiçbirisi korkularından
havflerinden bir dilekte bulunamayacaklar. Ama Peygamber
Efendimiz birinci dilemesinde Allah'ın gadabı hafifleyecek, şiddeti
azalacak. O azalmada misal nasıl ki güneş doğunca en evvel ışığı
yükseklere vuruyor. Sonra sonra aşağılara iniyor değil mi? İşte
Allah'ın rahmetinin tecellisinde gadabının teskin olmasında en
evvel peygamberler yararlanacak. Peygamberlerin üzerinden havf
kalkacak. Ondan sonra onlar da ümmetlerini dileyebilecekler. Bu
divan'da geçiyor.
Cemî-i enbiyâ cümle sana hep ümmet oldular
Hüviyyet bâbının miftâhı sensin yâ Resûlallah
Buyurmuş. Miftah: anahtar demek, bâb: kapı demek. Sen hüviyet
kapısını açacaksın herkesin hüviyetini sen vereceksin, diyor.
Evet, efendiler Allah'a şükür. Bu işte “çok ihsan var bu ihsandan
içeri”. Dört tanesini herkesçe malum. Sence bence herkesçe
malum.
Niye malum olmasın birinci ihsan Allah bizi Müslüman halk etmiş.
İkinci ihsan habibine ümmet etmiş.
Ondan sonra üçüncü ihsan fesat ümmetten değil itaat ümmetten
etmiş.
İtaat ümmetten de seçmiş; tasavvuf ehli, tarikat ehli velilerini
sevdirmiş bize. Sevdiren Allah, bildiren Allah; bu üçüncü ihsan
oldu dördüncü ihsan. Artık o çoğunluğu da tarikatın içerisinde
tarikatı anlar yaşar, o ihsanların çoğunluğuna da ulaşır. O da işte
buyuruyor ki;
Himmet-i evliyâ bize yâr iken
Şâh-ı Nakşibendî ser-hünkâr iken
Ser hünkâr demek: hünkâr eskiden ülke padişahlarına hünkârım
demişler. Bu da tabii ki ülke padişahı değil manevi padişahlar.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
290
Manevi padişahlar da velilerdir. Bunların içerisinde Şah-ı
Nakşibendî Efendimiz; çok ileri gitmiş, hepsinden çok ileri geçmiş
ve onlara ser yani baş olmuştur.
Himmet-i evliyâ bize yâr iken
Şâh-ı Nakşibendî ser-hünkâr iken
Seyyid Tâhâ Sıbgatullah var iken
"Kâbe kavseyn"e dek seyrânımız var
Oraya kadar yol açık gidebildiğin kadar git.
Neyle gideceksin birader, neyle gideceksin Müslüman?
Kitap, Sünnet, İcma, Kıyas.
Neyle gideceksin Müslüman?
Farz, Vacip, Sünnet, Müstehap.
Neyle gideceksin Müslüman?
Şeriat, Tarikat, Hakikat, Marifet.
Neyle gideceksin Müslüman?
Muhabbet, İhlâs, Adap, Teslim.
Bunlarla gidecek. Bunların hepsinin bir makamı var götürüyor.
Ama bu şeriat, tarikat, hakikat, marifet denilince bunlar
birbirlerinin üzerinde.
Şeriatın üzerinde tarikat var,
Tarikatın üzerinde hakikat var,
Hakikatin üzerinde marifet var.
Mademki şeriatın üzerinde tarikat varsa, tarikata inanmak, girmek
lazım.
Tarikatın üzerinde hakikat varsa, tarikatı anlayıp yaşamak lazım ki
insan hakikate geçsin.
GÜLDEN BÜLBÜLLERE 4 - www.gonullersultani.net
291
Hakikatin üzerinde marifet varsa, hakikatten de ileri geçecek ki
marifete ulaşsın.
Mademki burada insan tarikatı anlamak yaşamakla hakikate
geçiyorsa, her hakikate geçen veli sınıfına geçmiştir. Avamlardan
seçilmiştir, velayet sahibi olmuştur.
Velayet sahibi olan kimsede ne olur?
Allah'ın sıfatları onda tecelli eder.
Cenabı Hak kutsi hadisinde “o veli kulumun konuşan dili benim
dilim, o veli kulumun gören gözü benim gözüm, o veli kulumun
işiten kulağı benim kulağım
9
”, buyuruyor.Yani Cenabı Hak diyor
ki “benimle görür, benimle işitir, benimle konuşur, benimle yürür,
benimle uzanır, düşünen aklı da benim aklım”.
Zahirde ulema buna ne diyorlar?
Aklı cüz, aklı kül; cüzi irade, külli irade.
Onun için velilerde cüzi irade yoktur, külli iradededir.
Yani katre iken deryaya karışmış, o gücünü deryadan alıyor. Veya
bir ufak kaynar sular var, çıkıyor deryaya karışıyor. Deryaya
karışmasa eğer bir nehir vapuru taşıyamaz, bir nehirde vapur
çalışmaz. Ancak büyük nehirler var fertleri boğuyor ama vapuru
batırmayan daha büyük olan deryadır.
Ama bir nehir deryaya karışırsa deryada yok oluyor mu?
Evet, vücudu görünmüyor ama deryanın içerisinde. İcabında
deryadan almış olduğu gücüyle vapuru taşıyor. Veya bir büyük
deryaya gitmek için, deryadan güç almak için deryaya giden nehri
kara toprakları eylemez. Nehrin yatağı deryadır, deryayı bulana
kadar gidecek.
Burada deryadan mana: Cenabı Hakk'ın rahmetidir.
9 Buhari Rikak 38
Dostları ilə paylaş: |