Diyanet iŞleri başkanliği yayinlari 1273 Halk Kitapları : 279 Yayın Yönetmeni Dr. Yüksel salman



Yüklə 6,82 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə19/46
tarix06.05.2018
ölçüsü6,82 Kb.
#42788
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   46

   İSLAM MEDENİYETİNİN TEMELLERİ -KİTAP, MESCİT, ŞEHİR-   
71
çizdiği gerçeğinden hareket ettiğimizde kitap, mescit ve şeh-
rin ayrılmaz bir üçlü olduğu gerçeği ortaya çıkar. Çünkü şehir 
yaşanılan mekân, mescit mekânın merkezi, kitap ise o şehirde 
yaşamanın şartlarını ve kurallarını bildiren bir talimatnamedir. 
Medeni insan demek kurallara uygun yaşayan ve etrafını da 
kurallara uygun koruyup gözeten insan demektir. Öte yandan 
şehir, Hz. İbrahim’in duasında olduğu gibi emniyet içinde yaşa-
nılan temiz bir mekânın adıdır. Diğer bir deyişle şehir bilginin, 
görgünün ve edebin temsil edildiği, mabetlerinde Allah’ın yü-
celtildiği, emniyet ve huzurun bulunduğu bir mekândır.
CAMİ VE KİTAP.indd   71
29.09.2016   15:34:17


Şüphe yok ki, Kur’an-ı Kerim, İslam 
medeniyetinin kurucu unsurudur. Dolayısıyla 
İslam medeniyeti aynı zamanda bir ‘kitap 
medeniyeti’dir.
CAMİ VE KİTAP.indd   72
29.09.2016   15:34:17


73
Prof. Dr. Adnan Bülent BALOĞLU 
Diyanet İşleri Başkanlığı 
Başkanlık Müşaviri
İnsan ve Toplumun İnşasında 
Kitap
İ
nsanoğlu, kendi üretip geliştirdiği teknolojiye her ge-
çen gün daha bağımlı hâle geliyor. Teknoloji sayesinde 
hayat artık daha kolay diyenlere sıkça rastlamışsınızdır; ben 
bu konuda biraz ihtiyatlıyım. Zira hayatı kolaylaştıran şeyle-
rin ani yokluğu, hayatı allak bullak etmeye fazlasıyla yetecek 
cinsten. Şurası kesin ki, rahatlık ve konfor bize bazen daha 
ağır  bedeller  ödetebiliyor.  Misal,  pek  çoğumuz  evlerimize 
asansörle  çıkıyoruz,  mutfağımız  başta  olmak  üzere  bütün 
odalarımız  elektrikli  ev  aletlerinden  geçilmiyor,  değil  mi? 
Bütün  bu  aletler,  elektrik  varsa  işimizi  kolaylaştıran,  yok-
sa  bir  metal  ve  mika  yığınından  ibaret  bir  çöplük  yığını. 
Diyelim  ki,  elektrikler  kesildi  ve  saatlerce,  hatta  günlerce 
gelmeyecek. Bırakın evin içindeki aletleri, katlara suyu ba-
san hidrofor bile elektrikle çalıştığına göre, uzun süreli bir 
elektrik kesintisinde hayatımız felç demektir.
Artık kâğıt, kalem ve silgiyi daha az kullanır, dürüst müs-
vedde bile tutmaz, el yazımızla bir şeyler yazmaz ve karalamaz 
olduk. Küçük notlarımızı cep telefonlarına, yazılarımızı ve ma-
kalelerimizi doğrudan sabit veya dizüstü bilgisayarlara yazıp bir 
düğmeye basıp kaydediyoruz. Eskiden daktilolarla çektiğimiz 
neymiş deyiveriyoruz. Hiç unutmam, doçentlik takdim tezimi 
yazarken doğrudan bilgisayara aktarıyordum cümlelerimi. Bir 
yanlış düğmeye basmışım, günlerce emek verdiğim, düşüne-
CAMİ VE KİTAP.indd   73
29.09.2016   15:34:17


  CAMİ VE KİTAP  
74
rek, tartarak, özene bezene yazdığım yaklaşık kırk sayfayı bir 
anda kaybettim ve ne yaptıysam bir daha geri gelmedi. Silindi 
gitti bellekten. Sonrasında yaşadığım üzüntü ve sıkıntıyı ta-
rif edemem, bir hafta kendime gelemedim. Sonuçta o silinen 
kırk sayfayı oturup yeniden yazdım, ama ilk ilhamla yazdığım 
cümlelerimin aynısını bir daha yazamadım. Hadis profesörü 
rahmetli hocamız Ali Yardım, “Müsveddelerinizi yazarken kur-
şun kalem kullanın. Beyninizdeki fikirler bir elektrik cereyanı 
misali kurşun kalemle kâğıda aksın” derdi. Ne kadar haklıymış 
hocamız, müsveddelerim olsaydı, o kadar üzülmezdim.
Aynı şekilde el yazımızla da oturup iki satır mektup kara-
lamaz, bir bayram tebriki atmaz olduk. Ne bir yakınımızdan, 
dostumuzdan mektup veya tebrik alıyoruz ne de biz yolluyo-
ruz. Cep telefonları piyasaya çıktı çıkalı birbirimize derdimizi 
telefonlar üzerinden anlatıyoruz, keza bayram mesajımızı da 
cep telefonlarıyla yazıp tuşa basıyoruz ve yolluyoruz. Şöyle 
diyenleri duymuşuzdur: “Arkadaş ben, cep telefonuyla mesaj 
atanlara cevap yazmıyorum. Adam arar da sesini duyurur yahu. 
Beni telefonla arayanları arıyorum ancak!” Doğru söze ne denir? 
Bu çerçevede, gelecek nesillerin artık bir fotoğraf albümle-
rinin olmayacağını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Nadir anlarda 
çekilen, fotoğraf kâğıdına aktarılan, itinayla albümlere yerleşti-
rilen, her biri bir hatıranın izdüşümü olan fotoğraflar da yavaş 
yavaş tarih oluyor. Geçmişi yâd etmek için arada sırada kâh 
gülerek kâh hüzünlenerek itinayla tek tek baktığımız fotoğraf-
larımız vardı bizim, albümlerimizde saklardık. Teknoloji onu 
da yavaş yavaş alıyor elimizden. Nasıl mı? Şimdilerde cep tele-
fonlarıyla olur olmaz, lüzumlu lüzumsuz çektiğimiz yüzlerce, 
binlerce fotoğraf karesini bir belleğe kaydedip bir kenara koya-
cağız ve sonra da unutacağız ve belki zaman içinde de oradan 
silinip gidecek.
Bütün bunları niye mi anlattım? Sakın bu girizgâhtan tek-
nolojiye düşman olduğum gibi bir sonuç çıkarılmasın. Ben 
başka bir şey söylemek istiyorum. Teknoloji, tabii ki özünde 
CAMİ VE KİTAP.indd   74
29.09.2016   15:34:17


   İNSAN VE TOPLUMUN İNŞASINDA KİTAP   
75
kötü bir şey değil; tam aksine, hayatı kolaylaştıran geniş bir 
ürün yelpazesini önümüze seriyor. Fakat tabir caizse, kaşıkla 
verdiğini bizden kepçe ile geri alıyor. ‘Teknolojinin nimetleri’ 
sözünü sıkça duyarız. Aslında bize nimet gibi gelen her bir ye-
nilik, bizden bir değeri söküp götürüyor. ‘Nimet külfete tabidir’ 
deyişi burada sanki daha bir acımasız ve menfi anlamda işliyor. 
Teknolojinin doğaya, tabii hayata verdiği zararları hesaba bile 
katmıyorum. Kim ne derse desin, teknolojinin bize sunduğu 
imkân ve fırsatlar, bana bir serap, yanılsama gibi geliyor. Zira 
teknoloji, elimizdeki ‘somut’ olanı alıyor ve bize ‘soyut’ olanı 
veriyor; tabii, doğal olanı alıyor, suni, gayritabii olanı sunu-
yor, yani bizi aldatıyor. Kaybettiklerimiz, kazandıklarımızın 
yanında neredeyse bir hiç mesabesinde. Zira yitirdiklerimiz 
geri gelmeyecek.
Teknoloji hayatımızı kuşattığı gibi, beynimizi ve zihinsel 
melekelerimizi de kendine bağımlı hâle getiriyor. Yemeyip, 
içmeyip, borç harç demeden, ‘akıllı’ tabir edilen son model 
telefonlardan birine sahip olmak için çırpınan kimselere sıkça 
rastlamışızdır. Elinde cep telefonu olmayan gencimiz ve nere-
deyse çocuğumuz yok maşallah. Küçücük çocuklarının eline 
doğum günü hediyesi olarak son model telefon verenler de 
eksik değildir çevremizde. Unutamadığım bir olayı nakledeyim. 
Oğlumun okulunda henüz ilkokul birinci sınıfta okuyan bir ço-
cuk cep telefonunu kaybetmiş ağlarken babası onu şöyle teselli 
ediyordu: “Oğlum üzülme! Bulamazsak sıkıntı değil. Nasıl olsa 
bir ay sonra yeni modeli çıkıyor. Onu alırım sana!”
Zaman ve mekân mefhumu gözetmeksizin elinde telefon, 
dakikalarca saatlerce gereksiz muhabbet yapan, bilgisayar oyu-
nu oynayan, mesajlaşan, müzik dinleyen gençlerimizin sayısı 
ne yazık ki giderek artıyor. Telefonla hemhâl olmaktan bitkin 
düşmüş, gözleri kan çanağına dönmüş, saatlerce belli bir nok-
taya odaklanmaktan beyni dumura uğramış gençleri kastediyo-
rum. Bu gençlerimiz, bıkıp usanmadan sanal âlemde saatlerce 
gezinirler, sosyal medya dedikodularını okumayı, kitap oku-
CAMİ VE KİTAP.indd   75
29.09.2016   15:34:17


Yüklə 6,82 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   46




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə