EvrimTeorisi indd


Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi



Yüklə 3,27 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə78/171
tarix06.05.2018
ölçüsü3,27 Mb.
#41533
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   171

Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi

241

Aslında coelecanth bulunmasaydı da, rhipidistianları, ba-

lıklardan amfibilere geçiş formu olarak kabul etmek için ye-

terli sebep yoktu. Öncelikle felsefi açıdan, homolojiden evrime 

ulaşmakla ilgili itirazın aynısı burada da geçerlidir. Sonuçta 

rhipidistianlardan amfibilere geçiş olduğu iddiası, benzerlik-

lerden (her ne kadar benzerlik abartılmış ve yanlış sunulmuş 

olsa da) evrime ulaşmaktır ve bu kabul deney ve gözlem gibi 

kriterlerle doğrulanamamaktadır. Gözlenen ancak benzerlik-

tir, yoksa bir türün yeni özellikleri olan bir türe evrimleştiği 

ne gözlenmiştir, ne de bir laboratuvarda bunun mümkün ol-

duğu sergilenebilmiştir. Ayrıca Darwinci yaygın evrim anla-

yışı açısından, bir türden diğer bir türe geçiş, çok küçük aşa-

maların yavaş yavaş kat edilmesiyle mümkündür. Buna göre, 

rhipidistianların yüzgeçlerindeki kemiklerden bir bacağın çı-

kışına kadar birçok ara form olması gerekir; birçok yarım ba-

caklı veya tek bacaklı ara form bulunmalıdır. Darwinci doğal 

seleksiyon, ancak işe yarayan dört bacak oluştuktan sonra, bu 

‘ucubeler’in elenmesini izah edebilir; fakat fosil kayıtlarında 

bu tip ara formların (ucubelerin) olmamasını açıklayamaz. 

Tesadüfi bir Evrim Teorisi’ni savunanlar ‘ara form’ diye hep 

vücut organları tam ve kendi ortamına mükemmel adapte ol-

muş canlıları göstermektedirler. Oysa DNA’daki rastgele mu-

tasyonlarla ‘ucubeler’in oluşma olasılığı çok daha yüksektir. 

20. yüzyılda hücrenin mikro dünyasının çok kompleks olduğu, 

canlılarda basit gibi gözüken bir değişimin bile moleküler se-

viyede ciddi değişikliklere karşılık geldiği anlaşıldı. Bu ise 

basit bir değişiklik için beklenmesi gereken ara formların sa-

yısının, Darwin’in tahmin ettiğinden bile daha fazla olmasını 

gerektirir. Darwin’in zamanında -Darwin’in yaptığı gibi- fo-

sil kayıtlarının eksikliğine sığınmak, ‘ucubeler’in fosillerinin 

yokluğu için de bir mazeret olabilirdi. Fakat dünyanın dört 

bir tarafında fosilbilim kazılarının yapıldığı günümüzde, bu 



Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı

242

mazeretin arkasına sığınmak mümkün değildir. Bu kazıların 

% 99’unun Darwin’in teorisini ortaya koyduktan sonra yapıl-

dığını hatırlatmakta fayda görüyorum.

Sonuçta fosil kayıtlarına dayanarak denizden karaya geçişi 

izah etmek mümkün değildir. Ayrıca, Evrim Teorisi açısın-

dan daha da sıkıntılı bir konu karadan denize geçişi izah et-

mektir. Yaygın Evrim Teorisi anlatımlarına göre denizlerdeki 

balina gibi memeliler karadaki memelilerden evrimleşmiştir. 

Oysa böylesi bir geçiş de birçok ara türün varlığını gerekti-

rir. Deniz ortamında görme, işitme, dolaşım, vücut sıcaklı-

ğını ayarlama, yavruları besleme gibi birçok kompleks işlev 

için çok büyük değişiklikler gerekir ve bu değişikliklerin bü-

yüklüğünün denizden karaya geçiş kadar, hatta daha da fazla 

olduğu söylenebilir. Tahmin edeceğiniz gibi böylesi bir geçiş 

de olasılık sorununa takılacaktır. Ayrıca ikinci büyük sorun 

ise fosillerle ilgilidir. Bu kadar büyük değişiklik için on bin-

lerce ara form olması gerekirken, balina gibi deniz memeli-

lerinin karadaki memelilerden oluştuğunu gösteren ara form-

lar mevcut değildir.

486

ATLAR VE FOSİLLER

Atın evrimini gösteren şema, Evrim Teorisi’ni anlatan ki-

tapların çoğunda yer alır. Ünlü evrimci fosilbilimci Stephen 

Jay Gould ‘Full House’ kitabında, at fosillerini ele aldığı bö-

lüme şöyle giriş yapar: “En yanlış hikâyeler genelde, en iyi 

bildiğimizi sandıklarımızdır; çünkü onları ne inceleriz ne de 

sorgularız. Herhangi birine evrimci serilerden hangisinin en 

ünlüsü olduğunu sorun, eminim ki en çok alacağınız cevap 

‘Atlar, elbette’ olacaktır.” 

487


 

Atlarla ilgili ilk düzenleme 1870 

yılında Darwin’in yakın arkadaşlarından Huxley tarafından 

486  E. J. Slijper, Dolphins and Whales, University of Michigan Press, Michigan, 1962.

487  Stephen Jay Gould, Full House, s. 57.



Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi

243

yapıldı; at serisinin ününün bir nedeni de evrimci serilerin 

ilki olmasıdır. Fakat daha 1876’ya gelindiğinde, at serisindeki 

bitmek bilmeyecek değişikliklerin ilki yapıldı. Ünlü Ameri-

kalı fosilbilimci Othniel C. Marsh, Amerikalı atların, atların 

evriminde ana doğrultuyu oluşturduğuna Huxley’i ikna etti 

ve onun yardımlarıyla Huxley, serisini yeniden düzenledi. Bir 

sonraki neslin ünlü fosilbilimcisi William D. Matthew, Ame-

rika Doğa Tarihi Müzesi’nin broşüründe yer alan ve sayısız 

kopyaları çoğaltılan ünlü çizimi yaptı.

488

 Bu çizim evrimi an-



latan kitapların vazgeçilmezleri arasındaki yerini aldı.

 At serisinin en temel anlatımlarına göre, baştaki dört par-

maklı eohippus’tan (Hyracotherium) günümüzün tek parmaklı 

(toynaklı) atı (Equus) türemiştir. Azı dişlerinin doğrusal ola-

rak artışına dikkat çekilmiş ve hepsinden önemlisi baştaki 

tilki boyutundaki canlıdan günümüzün atının hacmine ulaşıl-

dığı iddia edilmiştir. Fakat bulunan birçok fosille, ata benze-

yen canlıların oluşumunun beş-altı atın arka arkaya dizilimiyle 

açıklanamayacağı anlaşıldı ve birbirlerine aykırı birçok at se-

risi çizimi yapıldı. Aslında at serileriyle ilgili olarak doğrusal 

artışı savunan şemalar Yeni-Darwincileri çok rahatsız etmiş-

tir. Lamarck’ın teorisini ortaya koyduğu dönemden beri, ev-

rimin, canlılara içkin kuvvetlerce yönlendirildiğini (orthoge-

nesis

) birçok bilim insanı savunmuştu. Darwin’den sonra da 

bu eğilim devam etti. Böylesi bir evrim anlayışının metafi-

zik çağrışımları vardı, birçok bilim insanı bu yönlendirmeyi 

Tanrı’nın eseri olarak görmüştür. Sonuçta Yeni-Darwinciler, 

türlerin birbirlerinden bağımsız yaratıldığını savunanlardan 

daha da büyük bir gayret göstererek, doğrusal artışa göre di-

zilmiş at serilerinin yanlışlığını gösterme vazifesini üstlendiler. 

Çünkü rastgele mutasyonların; her türde daha büyük bir can-

lıyı, daha az parmağı, daha az uzun azı dişlerini oluşturmak 

488  Stephen Jay Gould, Full House, s. 59-61.



Yüklə 3,27 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   171




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə