Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
229
ARTIK ORGANLAR
Bazı evrimci biyologlar, canlılardaki bazı organların za-
manla amaçlarını yitirdiklerini söylediler. Penguenlerin kanat-
ları veya insanların tiroit bezi ve kuyruk sokumu ‘artık (ru-
dimentary
veya vestigial) organlar’a örnek olarak gösterildi.
Darwin artık organları, teorisi açısından uygun gördü ve La-
marckçı ‘kullanılmayan organların körelmesi’ yaklaşımıyla bu
organları izah etmeye çalıştı. Biyolojideki gelişmeler ile son-
radan kazanılan özelliklerin aktarılamayacağı anlaşıldı ve La-
marckçı yaklaşımlar geçerliliğini yitirdi. Genetik alanındaki
bilgiler, bir organın kullanılıp kullanılmamasının, daha sonra
bu organa ait genetik bilgilerin yeni nesillere aktarılmasında
bir değişiklik oluşturmayacağını göstermiştir. Yeni-Darwin-
ciler, genetikteki bu gelişmelerden sonra, sadece mutasyon ve
doğal seleksiyon ile konuya yaklaşarak ‘artık organlar’ı açık-
lamaya çalıştılar.
‘Artık organlar’ ile canlılarda işlevi bulunmayan bazı or-
ganların var olduğu iddia edilir. Türlerin birbirlerinden ba-
ğımsız yaratıldığını savunanlar da, evrende sürekli olarak
düzensizliğe gidişin olduğunu söyleyen entropi gibi bir yasa-
nın genlerde de etkili olmasının, işlevsiz organları oluşturdu-
ğunu veya işlevli organların işlevini bozduğunu ileri sürebi-
lirler ki bunu savunanlar olmuştur. En sağlam yapılmış bina
veya köprü zamanla yıprandığı, insan yaşlandıkça güçsüzleş-
tiği gibi; ilk canlı çiftinden sürekli sonraki nesillere aktarılan
genetik hazine de zamanla deforme oluyor olabilir. 18. yüz-
yılın en önemli biyologlarından Buffon’un önce kökensel tür-
lerin oluştuğunu, sonra bunlardan yeni türlerin oluştuğunu
söyleyen yaklaşımında da; başlangıçtaki genetik havuzun, me-
lezleşme ve benzeri etkilerle deformasyona uğradığı savunul-
muştu. Türlerin genetik bilgilerinin, yeni nesillerde deformas-
yona uğradığını savunan biri, Evrim Teorisi’ne inanmasa da
Evrim Teorisi, Felsefe ve Tanrı
230
‘artık organlar’ın varlığını kabul edebilir. Sonuç olarak, Ev-
rim Teorisi’nin en temel iddiası yepyeni özelliklerin mutasyon
ve doğal seleksiyonla oluşması olduğu için ‘artık organlar’ın
varlığı bu hususa bir delil teşkil etmez.
Biyolojide ilerlemeler gerçekleştikçe, işlevsiz oldukları veya
işlevlerini yitirdikleri iddia edilen canlılardaki yapıların önemli
görevleri olduğu anlaşılmıştır. Önceden atların tendonlarının
bağlı olduğu küçücük liflerin işlevsiz olduğu iddia ediliyordu.
Yapılan araştırmalar, bu liflerin, atların koşularında oluşan tit-
reşimlerin tendonları tahrip etmesini önlediğini göstermiştir.
467
Balinaların kalça kemiklerinin de kara canlılarının kemikleri-
nin artığı olup işlevsiz olduğu söylenmiştir. Fakat araştırmacı-
lar Howe ve Bergman, bu yapıların dişi ve erkek balinalarda
farklılık gösterdiğini; erkeklerin penis ereksiyonuna, dişilerin
vajinal birleşimlerine katkıda bulunduğunu ortaya koymuşlar-
dır. Penguenler yüzerken kanat bölgelerini çok etkin olarak
kullandıkları için, bu yapıların da ‘artık organ’ olarak değer-
lendirilmesi yanlıştır.
Ernst Wiedersheim, 19. yüzyılın sonunda insan vücudunda
86 tane ‘artık organ’ olduğunu iddia etmişti. Zamanla liste-
deki bu organların işlevleri öğrenildi ve ‘artık organ’ olarak
sınıflandırılmalarındaki hata anlaşıldı. Tiroit bezinin vücut
için çok önemli hormonlar salgıladığı öğrenildi. Timüs bezi
ise bağışıklık sistemine katkıda bulunmaktadır. Bademcikler
vücudu enfeksiyondan koruyan organlardır. Pineal bezi me-
latonin hormonunun üretiminde rol almaktadır. Kuyruk so-
kumu birçok kasın tutunma noktasını oluşturmakta ve rahat
oturmayı sağlamaktadır.
Araştırmalar ilerleyip de insanda ‘artık organ’ olduğu iddia
edilen yapıların fonksiyonlarının anlaşılmasıyla liste gittikçe
467 A. Wilson ve diğerleri, Horses Damp The Spring in Their Step, Nature, 414,
Aralık (2001).
Evrim Teorisi'nin Değerlendirilmesi
231
küçüldü. Fakat hâlâ birçok kitapta apendiksin (apandisit has-
talığına yol açan organ) hiçbir işlevi olmayan bir organ ola-
rak tanıtıldığına tanık olabilirsiniz. (‘Paradigma’nın düşünceye
ve eğitim sistemine etkileriyle ilgili önceki yazılanları hatır-
layın.) Apendikste lenfatik nodüllerin olduğu ve temel fonk-
siyon olarak lenf sisteminin bir parçası olduğu öğrenilmiştir.
Bağırsakta yararlı işlevi olan bakterilerin kana ve vücudun
diğer bölgelerine zarar verme olasılığı vardır. Apendiks, par-
çası olduğu lenf sistemi ile beraber, vücudun korunmasında
görev alır. Apendiksin en önemli işlevi yeni doğmuş bebek-
lerin bakterilere karşı korunmasıdır. Darwin, genetik açıdan
yanlış olduğu gösterilmiş olan Lamarckçı mekanizmayla apen-
diksi körelmiş organ olarak görmekle hata yaptığı gibi, bu or-
ganı işlevsiz sanmakla da yanılmıştır. Bunun yanında, meme-
lilerden tavşanın ve sıçanın apendiksi varken, birçok maymun
türünde apendiks bulunmaz.
468
Bu da ‘evrimci soy ağacı’ açı-
sından önemli bir sorundur. Apendiks, Evrim Teorisi için delil
oluşturmak bir yana, aslında sorun oluşturmaktadır.
Fizyolojik araştırmalar arttıkça işlevsiz sanılan organların
işlevleri öğrenilmiştir. Aynı şey -kat edilmesi gerekli çok yol
olsa da- DNA’nın üzerindeki fonksiyonu bilinmeyen (junk DNA,
psuedo-genes
) bölgeler için de geçerlidir; genetikteki çalışma-
lar arttıkça bu bölgelerin düzenlemeyle ve bağışıklıkla ilgili
fonksiyonları keşfedilmektedir.
469
DNA’nın en temel fonksi-
yonu protein ve RNA kodlarını taşımak olsa da, bütün vazi-
fesi bununla sınırlı değildir.
Kısacası fonksiyonu olmayan ‘artık organlar’ın varlığının
Evrim Teorisi’nin delili olduğu söylenemez. Fonksiyonu ol-
mayan veya fonksiyonunu yitirmiş yapılar olarak gösterilen
468 J. Warwick Glover, The Human Vermiform Apendix, CEN Technical Journal,
Nisan (1998), s. 31-38.
469 W. Reik-M. Constancia, Making Sense of Antisense, Nature (1997).
Dostları ilə paylaş: |