| Bilişsel Gelişim Açısından Din-Fıtrat İlişkisi |
ERUIFD
2012/2
45
Tanrının uzayda yaktığı ateş, olarak görürler. Piaget bunu mitolojik artificializm
olarak niteler. Bu dönem dört yaşından yedi yaşları arasında olarak görülür.
Piaget’e göre çocukluğun ilk yıllarında çocuğun gerçek dini, oldukça detaylı, çok
katlı inceliklere sahip bir yapaya sahiptir. Kısaca ona göre, çocuk doğal olarak
yaratıkların orijini olarak Tanrıyı veya insanı görür, çünkü o bu ikisini birbirinin
yerine kullanır. Her ikisi de ona göre oldukça güçlü ve her şeyi bilenlerdir. Fakat
ileriki yaşlarda insanın gücünün sınırlılığını anladıkça bu artificialism etkisini
kaybeder. R. Goldman, Piaget’in ilk gelişim dönemiyle ilgili bu mitolojik yapaycılık
(mythological artificialism) gelişim özelliğinin kendi yapmış olduğu araştırmalar
tarafından da desteklendiğini belirtmektedir.
43
Üç, dört yaşların, animistik ve büyüsel anlayışın en yaygın olduğu dönem
olarak belirtilmektedir. Bu yaşlarda bütün doğal güçlerin kontrolünün Kadir-i
Mutlak bir Tanrının gücü ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Evrendeki bütün olaylar
kutsal ya da insan iradesine bağlı olarak algılanmaktadır. Bu da Piaget’in yapaycılık
açıklaması ile uyum göstermektedir.
44
Piaget’in bu düşünce süreci ile ilgili görüşlerinin, dini gelişime uyarlanması
ile ilgili pek fazla bir çalışmanın yapılmadığını görmekteyiz. Genelde Türkçe
yapılan çalışmalarda dini gelişim, gelişim psikolojisi teorilerinden ayrı ve
bağımsızmış gibi ele alınıp incelenmektedir.
45
Çocuklar dine oldukça eğilimli olmaları, her ne kadar dinlerin bazı ritüelleri
çocuklara zor ve sıkıcı gelse veya dini dili çok iyi anlamasalar da, yaşamlarının bu
ilk dönemlerinde dine ve dini öğretilere karşı ilgili oldukları görülmektedir. Bu
ilginin bilişsel bir yapıdan ziyade duygusal bir temelinin olduğu vurgulanmaktadır.
Bu duygusal temelin ise daha çok çocukların bir güven duygusuna ihtiyaç
duydukları, doğuştan böyle bir ihtiyacı gidermek için kendileri açısından en güçlü
kişi veya kişilere yönelik bir bağlılık içerisine girdikleri için bu ihtiyacı önceleri
anneleri daha sonra babaları gidermektedir. Çocukların anne-babalarını her şeye
gücü yeten bir Tanrı gibi algıladıklarını, daha sonra ebeveynlerinin güçlerinin
sınırlı olduğunu tecrübe ettiklerinde güçlü anne-baba imajı zamanla zayıfladığı ve
yok olduğu daha sonra bu ilgiyi daha üstün doğaüstü bir güce yönelttikleri
belirtilmektedir.
46
Çocuklar ilk çocukluk yıllarında entelektüel sınırlılıklarından ve yapılarından
dolayı din konusunda fantazi oluştururlar, hayal kurarlar. Entelektüel olarak ifade
edemediklerini duyguları ve hayalleriyle ifade etmeye çalışırlar. Buna dinin peri
masalı dönemi adı da verilmektedir.
47
Ana rahminden başlayıp yaşamın ilk aylarında başlayan bebeklik dönemini
iman gelişimi açısından önemli gören Fowler, bu dönemde başlayan iman formuna
43
Ronald Goldman, Religious Thinking From Childhood to Adolescence, s. 27-28.
44
Bkz. Jean Piaget, Çocuğun Gözüyle Dünya, ss. 181-248.
45
Bu konuyla ilgili olarak bkz. K. Yavuz, Çocukta Dini Duygu ve Düşüncenin
Gelişmesi.
46
R. Goldman, Readiness for Religion, s. 50-51.
47
R. Goldman, Readiness for Religion, s. 53.
| Ali KUŞAT |
ERUIFD
2012/2
46
“Primal Faith (Temel İman)” adını vermektedir. Fowler’e göre, bu ilk dönemdeki
Temel İman, dil gelişimi öncesini kapsayan ve tamamen annenin temel bakım
ritüeli ve karşılıklı etkileşimi ile ortaya çıkan duygusal bağlanmanın bir sonucudur.
Bu dönemde imanın, bebeğin ailesi ve çevresindekilerle kurduğu güven ilişkisinde
yattığı belirtilir. Bu temel iman daha sonraki imanın inşa edilmesinin temelini
oluşturur. Burada, Temel İmanın bu ilk aşamasının beslenmesinde ve kuluçka
döneminde ailenin ne kadar önemli olduğu belirtilmektedir.
48
Yine de dini gelişim ile ilgili belki de en geniş ve detaylı teoriyi geliştirmiş
olan J. Fowler, özellikle bireysel gelişimin ilk dönemi olan bebeklik dönemi ve
hatta gelişimin ilk üç yılı ile ilgili pek fazla bir şey söylemediği konusunda
eleştirilere maruz kalmıştır. Çünkü bu dönem ampirik araştırmalar için uygun bir
dönem değildir. Bu nedenle Fowler’in aşamaları, çocuğun konuşmaya ve
düşüncelerini anlatmaya başladığı dönemi kapsamaktadır. Altı aşamalı gelişim
teorisinin ilk aşamasını “intuitive-projective” olarak isimlendirir ve bu dönemin 4-
8 yaşlar arasında ortaya çıktığını söyler. Hâlbuki psikoanalitik teori ise insan
yaşamının özellikle ilk yılları insan kişiliğinin temelinin atıldığı en önemli gelişim
aşamalarıdır. Fowler, bazı çalışmalarında bu dönemden hiç bahsetmemekte ve
bahsettiği yerlerde ise yukarıda olduğu gibi oldukça kısa ve yetersiz bilgiler
vermekte ve bu döneme, “Infancy and Undifferentiated Faith (Bebeklik ve
Belirginleşmemiş İman)” dönemi adını verip altı aşamanın dışında tutarak aşama
öncesi dönem olarak belirttiği iddia edilmektedir.
49
Görüldüğü gibi, insan çocukluk çağının ilk dönemlerinden itibaren dini
kabul etmeye hazırdır. Ancak bu Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam gibi oldukça
entelektüel hazırlık gerektiren dinleri anlayacak bir yapıda değildirler. Bu yaştaki
çocukların hangi dini veya ne çeşit bir dini kabul etmeye yatkın olduklarından
ziyade bu hazır oluşun yapısının incelenmesi gerekmektedir.
50
Piaget’in ortaya koyduğu bu gelişimsel içsel yapı aslında doğaüstü bir gücün
varlığını kabul edebilme yeteneğinin bir temelini de oluşturmaktadır. Piaget’e göre
bilişsel gelişme, tamamen doğuştan gelen bir kurala göre ortaya çıkar ve gelişir.
Psikolojide bilginin imkânı uygun bilişsel yapının gelişmesine bağlı olarak ortaya
çıkar. Fowler’e göre doğuştan gelen bu bilişsel yapı bütün dinlerde kadın erkek
herkes için iman gelişiminin temelini oluşturmaktadır. Fowler, bu doğuştan gelen
evrensel yapının, kadını, erkeği ve bütün dinleri içerisine alacak şekilde dini
gelişim için ideal bir temel teşkil ettiğini söylemektedir.
51
48
J. Fowler, “Stages in Faith Consciousness”, in Fritz K. Oser and W. George Scarlett,
Religious Development in Childhood and Adolescence, Jossey Bass Inc, New
York, 1991, ss. 27-45, s. 34.
49
Carl D. Schneider, “Faith Development and Pastoral Diagnosis”, (ed) Craig Dykstra and
Sharon Parks,
Faith Development and Fowler, Religious Education Press,
Birmingham, Alabama, 1986, s. 245. (ss. 221-250.)
50
R. Goldman, Readiness for Religion, s. 41.
51
David Heywood, “Piaget and Faith Development: A True Marriage of Minds?” Jeff Astley;
Leslie Francis (ed), Christian Perspectives on Faith Development, Australia, 1982,
ss. 153-162.