15
B İ R İ N C İ B Ö L Ü M
B
İR
Z
AMANLAR
E
ŞLER
A
RASINDA...
Ö
rf ve âdetlerde serbestleşmeye yol açan toplumsal ha-
reketlerin üzerinden otuz yıl geçtikten sonra kadının
statüsünün evrimi meyvelerini vermişe benzemektedir. Ya-
sama metinlerinin düzenlenmesi, kurbanlara destek dernek-
lerinin örgütlenmesi ve “ALO ...” hatlarının yerleşmesi, (ev-
lilikteki şiddet gibi) eşler arasındaki muhtemel suçlulukla-
rın gerçekten bilincine varılmasını yavaş yavaş sağladı. Bu-
gün artık kurbanlar konuşuyor çünkü seslerinin işitileceğini
biliyorlar. Daha birkaç yıl önce bir kadın eşini narsistik sap-
kınlıkla niteleseydi ve buna bağlı olan manevi ve/veya mad-
di şiddeti tarif etseydi, zırdeli ya da “isterik” kabul edilirdi.
“Narsistik sapkın” terimi bile işiten birçok kişiyi şaşırtırdı...
Bugün her şey farklıdır. Bu tür vakaların bilinmesiyle iş-
lemeye başlayan toplumsal mekanizma bir kartopu etki-
si yaratıyor: Yasalar sözü serbest bırakıyor, söz toplumun
dikkatini ve ilgisini çekiyor, toplum da bu kötü muamele-
lerin cezalandırılmasına adım adım göz kulak oluyor. Bu-
nunla birlikte, bu olguların daha iyi kavranması onları yü-
rürlükten kaldırmaz. Dolayısıyla bunlardan söz etmeye de-
16
vam etmek gerekir, çünkü yalnızca bu problemlere yönelik
bir duyarlılık ve dikkatli bir kulak verme bunlardan kaçın-
mayı sağlayabilir. Tersine, aşırı “reklam” ise özel yaşamın
“adlileştirilmesi”ni teşvik etme ya da her köşe başında nar-
sistik sapkın görme riski taşır.
İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl başındaki ekonomik ve
toplumsal koşullar rekabeti gündelik yaşamımızda giderek
artan oranda her yerde mevcut kılmaktadır; bu durumun
aşk ilişkileri üzerinde elbette bir etkisi vardır. Öteki, hak-
kından gelinmesi gereken bir uzlaşmaz çelişki olarak görü-
lür. Ben, hükümrandır, yüceltilir. Bireycilik doruklara erişir.
Aileler içinde şu zamana dek fark edilmemiş kimi durum-
lar böylelikle günümüzde kolaylıkla yüzeye çıkmaktadır.
Kadınlar kendilerini ifade etmeye cesaret ediyorlar; “görü-
nürlük” arttı.
AİLE NEDİR?
Çiftin tanımı günümüzde “aile” kelimesi kadar fludur. Ai-
le başlangıçta uzun süre “patriarkal” türdeydi, başta baskın
bir erkek bulunuyordu ve ona bağlı da birçok odak vardı:
Baba ve anne, çocuklar ve eşleri, torunlar. O dönemde çift
kavramının sınırları daha belliydi çünkü bizzat ailenin mer-
kezindeydi. Mahremiyete pek az saygı gösteriliyordu, ortak
yaşam büyük bir yakınlık, sıkışıklık yaratıyordu: genellikle
grup halinde, büyük aile evlerinde yaşanıyordu. Bu yapının
eşler üzerinde doğrudan etkileri vardı: Öncelikle aile yek-
pare bir gruptan oluştuğundan, çiftin etrafındaki bu ikinci
“zarf”, zorlayıcı olduğu kadar koruyucu da olan bir kabuk
gibi, bu grubu daha da sağlam kılıyordu (olayların akışı için-
de bu grubu bozmaya daha az cüret ediliyordu). Diğer yan-
dan, ailenin saygın reisi, aile grubunun buyruğundaki “yö-