157
AMK m.7 hükmü ile aile mahkemesi hâkimine yüklenmiş olan görev
arabuluculuk olarak değerlendirilemeyecektir, çünkü arabuluculuk kurumunda
tarafların kendi istekleri ile tarafsız bir üçüncü kişinin yardımını talep etmeleri söz
konusu olmaktadır. Ancak bu üçüncü kişi uyuşmazlığa ilişkin karar verme yetkisine
sahip değildir. Oysa taraflar boşanma istemiyle aile mahkemesine başvurdukları
zaman barışmak isteğinde ve amacında değildirler. Ayrıca, taraflar barışmadıkları
takdirde aile mahkemesi hâkimi, davanın esasına girişerek hüküm verme yetkisini
haizdir. Bu anlamda Aile mahkemesi hâkimine “aile arabulucusu” gibi hareket etme
görevinin verilmiş olduğu söylenebilirse de, aile hâkiminin tarafsız bir arabulucudan
çok daha fazla yetkilerle donatılmış olduğunu belirtmek gerekir.
V.
4721 SAYILI TMK’DEKİ USUL KURALLARININ UYGULANMASI
SORUNU
A.
Genel Olarak
Bir hukuk yargılamasında hakim maddi hukuka ilişkin sorunu, yani boşanma
konusunu çözümlerken, yargılamada, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun
hükme bağladığı usul kurallarına riayet edecektir. Bu kurallar, genellikle bütün hukuk
davaları için uygulanması zorunlu olan temel esaslardır. Ancak, boşanma konusunda
maddi hukuka ilişkin kuralları belirleyen Türk Medeni Kanunu, yer yer Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanunu dışında ve nitelikleri itibariyle usul hukuku kuralları olan
hükümleri içermektedir.
614
Bu anlamda TMK’ın 184. maddesinin kamu düzeni
düşüncesiyle evliliğin keyfi şekilde sonlandırılmasını önleyen yargılama kuralları
getirdiği söylenebilir.
615
HMK Md. 198’e göre: “Kanuni istisnalar dışında hâkim delilleri serbestçe
değerlendirir.” TMK bu genel takdir hakkından ayrılarak hakime çok daha geniş
614
Öztan, s. 440; Gençcan, s. 1422.
615
Oğuzman/ Dural, s. 134.
158
nitelikte bir takdir hakkı vermiştir.
616
4721 sayılı Medeni Kanun’da aile mahkemelerinde uygulanacak olan
yargılama usulüne ilişkin kurallar “Boşanma”ya ilişkin bölümde 184. madde ile
düzenlenmiştir. Bu maddeye göre:
“Boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununa tabidir:
- Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına
vicdanen kanaat getirmedikçe bunları ispatlanmış sayamaz.
- Hâkim, bu olgular hakkında gerek re’sen gerek istem üzerine taraflara
yemin öneremez.
- Tarafların bu konudaki her türlü ikrarı hâkimi bağlamaz.
- Hâkim, kanıtları serbestçe takdir eder.
- Boşanma veya ayrılığın fer’i sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim
tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz.
- Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına
karar verebilir.
B.
TMK Md. 184’de Düzenlenen Özel Yargılama Kuralları ve
Uygulaması
1.
Hâkimin Vicdanen Kanaat Getirmiş Olması
Hâkim, TMK Md. 184/I, bent 1’e göre, boşanma veya ayrılık davasının
dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe bunları ispatlanmış
sayamaz.
616
Gençcan, s. 1422.
159
Vicdanen kanaat getirmiş olma, ispat ölçüsüne ait esaslardan biridir. Hâkimin
bir vakıayı ispat edilmiş sayabilmesi için, o vakıanın doğruluğu hakkında bir kanaate
sahip olması gerekmektedir. Bu kanaate sahip olma derecesini ise, ispat ölçüsü
belirlemektedir.
617
Hâkimde oluşması gereken kanaatin derecesine göre ikili bir ayrım
yapılmaktadır. Buna göre, bu hususta objektif ölçü söz konusu olabileceği gibi,
sübjektif ölçü de söz konusu olabilir. Objektif ölçü, pratik hayatta kullanılan makul
olan bütün şüpheleri bertaraf edecek derecede bir kesinliğin aranmasını
gerektirmekteyken, sübjektif ölçü ise, şahsen emin olma, vicdani kanat getirme gibi
temellere dayanmaktadır.
618
Medeni Usul Hukukumuz, genel olarak delil sistemlerinden serbest delil
sistemini benimsemiştir, zira deliller Kanunda belirtilmiş olmakla birlikte, bu konuda
bir sınırlandırılmaya gidilmemiş, HMK Md. 192’de de düzenlendiği üzere Kanunda
düzenlenmemiş bulunan delillerin değerlendirilmesi de mümkün kılınmıştır.
619
Kabul
edilen delil sitemine göre delillerin nasıl değerlendirileceği hususunda ise Usul
Hukukumuzda Kanunda belirtilen istisnalar dışında hakim delilleri serbestçe
değerlendirecek; kanunda senet(HMK Md. 200 vd), yemin(HMK Md. 225 vd) ve
kesin hüküm (HMK Md. 303) olarak belirtilen delillerin ise gerçeği temsil edip
etmediğini serbestçe değerlendiremeyecek “kanuni delil sistemi gereği” bu delillerle
bağlı olacaktır.
620
Türk Hukuku’nda geçerli olan “kanuni delil sistemi”ne rağmen, TMK Md.
184/bent 1 hükmü, “kanuni delil” yerine “vicdani delil” sisteminin kabul edildiğini
göstermektedir.
621
617
Pekcanıtez/ Atalay/Özekes, s. 454.
618
Alangonya/ Yıldırım/ Deren-Yıldırım, s. 328.
619
HMK Md. 192: “Kanunun belirli bir delille ispat zorunluluğunu öngörmediği hâllerde, Kanunda
düzenlenmemiş olan diğer delillere de başvurulabilir.”; Pekcanıtez/ Atalay/Özekes, s. 473.
620
Pekcanıtez/ Atalay/Özekes, s. 474.
621
Tekinay, s. 243; Hatemi/Serozan, s. 240; Farklı olarak Gürdoğan’a göre, ispatın konusunu maddi
olayların teşkil ettiği tüm davalarda, hâkim vicdanen kanaat getirmedikçe, maddi olayları sabit
sayamayacaktır. Vicdanen kani olmak bütün hukuk davaları için geçerli bir olaydır. Kanuni delil
Dostları ilə paylaş: |