BUSTÂNÜ'I-ÂRİFÎN
Ebü'1-Leys es-Semerkandî'nin (ö. 373/983) ibadet, zühd ve ahlâka dair eseri.
Tarikatların teşekkülünden önceki züh-dî tasavvuf döneminde yazılmış olan eser genellikle fıkhî ve ahlâkî konuları ihtiva etmektedir. Müellif eserin önsözünde halkın ve aydınların bilmesi gereken konuları bir araya getirdiğini, bu bilgileri birçok kitaptan derlediğini, delile muhtaç olan meseleleri Kitap, Sünnet ve ulemânın fikirlerine dayanarak açıkladığını belirtmektedir.
Kâtib Çelebi'nin 150 bölüm olduğunu belirttiği277, ancak matbu nüshalarında 159 bölüm olduğu görülen eserin ilk on yedi bölümü eğitim ve öğretimle fetva, hadis rivayeti, vaaz, münazara ve kadılık gibi konulara dairdir. Sonraki dört bölüm tefsirle ilgili konulardan oluşur. Daha sonra ise şiir ve rüyanın şer! hükümleri, giyim, yeme içme ve uyku âdabı, alışveriş, evlenme, çalışma ve ibadet gibi fıkhî ve ahlâkî konularla günlük hayatın çeşitli meselelerine dair görüşler yer almaktadır. Müellif her bölümde önce konu ile ilgili fıkhî hükmü belirtmekte, sonra bu hükümlerin Kur'an ve Sünnetteki delillerini göstererek sahabe, tabiîn ve âlimlerin görüşlerine yer vermektedir; fıkhî meselelerin çözümünde ise Hanefî fıkhını esas almaktadır. Semerkandî'nin Tenbîhü'l-ğoîilîn adlı eseri gibi Bustânü'l-'ârifîn de daha çok vaaz ve nasihat üslubuyla yazılmış olup tasavvuf ve tarikat muhitinden ziyade medrese ve vaaz çevrelerinde okunagelmiştir. Müellif, burada naklettiği bazı mevzu hadisler sebebiyle hadisçiler tarafından tenkit edilmiştir.278
Bustânü'l-'ârifîn'm İstanbul kütüphanelerinde pek çok yazma nüshası bulunmaktadır. Bunların içinde en eskisi, 557'de (1162) istinsah edilmiş olan Sü-leymaniye Kütüphanesindeki279 nüshadır280. Eser müstakil olarak281 ve Tenbîhul-ğâfilîn ile birlikte birçok defa basılmıştır282. Her iki eser bir arada Abdülkadir Akçiçek tarafından Türkçe'ye tercüme edilmiştir.283
BÛSENCÎ, EBÜ'L- HASAN
Meşhur muhaddis İmam Nevevî'nin de (ö. 676/1277) zühd, ahlâk ve âdâb konularını ihtiva eden Bustânü']-Cârifîn adlı bir eseri vardır. Bu eser Muhammed el-Haccâc tarafından neşredilmiştir.284
Bibliyografya:
Ebü'1-Leys es-Semerkandî, Bustânül-'ârifîn285, Kahire 1319; Zehebî, Aclâmü'n-nübe!â\ XVI, 322-323; Keşfü'z-zunûn, I, 243; Leknevî, el-Feuâ*idü'l-behiyye. s. 220; Serkîs. Mu'cem, I, 1045; Brockelmann, GAL, I, 21!, 501; SuppL, I, 348; Ziriklî, el-A'lâm, Vlll, 348-349; Kehhâle, Mu'ceınü'l-mü'''eilifTn, XIII, 91; Sezgin. GAS, I, 449; J. Schacht, "Abu'l-Laythal-Samarkandl", £72|ing.), I, 137.
BÛŞENCÎ, EBÜ'L-HASAN
Ebü'l-Hasen Alî b. Ahmed (ö. 348/959) Fütüvvet hareketinin ilk temsilcilerinden Horasanlı sûfî.
Herat yakınlarındaki Bûşenc'de doğdu. Gençlik döneminde Ebü Osman en-Nîsâbûrî' nin sohbetinde bulunduktan sonra memleketinden ayrılarak Irak'a gitti. Burada İbn Atâ ve Cerîrî gibi tanınmış sûfflerden istifade etti. Meşhur sûfî Şiblî ile bazı tasavvufT konuları tartıştı. Daha sonra gittiği Dımaşk'ta Ebû Amr ed-Dımaşkî ve Tâhir el-Makdisfnin sohbetlerine katıldı. Uzun süre ayrı kaldığı memleketine dönünce zındıklıkla suçlandı ve bu yüzden Nîşâbur'a gitmek zorunda kaldı. Burada bir zaviye kurarak ölümüne kadar tam bir inziva hayatı yaşadı.
Tevhid ilmine ve tasavvufî hayata dair çağdaşı diğer mutasavvıflardan daha geniş bilgiye sahip olduğu bildirilen Bû-şencî'nin fütüvvet ve tecrit" konularında takip ettiği yol hakkında bazı menkıbeler rivayet edilir. Bûşencî fütüvveti "hak hukuk gözetmek, sürekli murakabe halinde bulunmak, içte olmayan bir şeyi dışta göstermemek" diye tarif eder. İnsanın yalnız iken de haram olan bir şeyi yapmaması ve içi ile dışının bir olması ise mürüvvettir. Tevhid Allah'ı, O'nun kendisini bize tanıttığı gibi tanımak, sonra da O'ndan başkasına ihtiyaç duymamaktır. Tövbe de işlenen günah hatırlandığında ondan haz almamaktır (Hüc-vîrî, s. 3851. Fütüvvet ve melâmet ehlinin esas temayüllerine sahip olan Bûşencî insana en büyük belânın kendisinden geldiğini, insan için hayrın arızî, şerrin aslî sıfat olduğunu söyler. Ona göre içi dışından iyi olan velî, içi dışı aynı olan âlim, içi dışından kötü olan cahildir. Tasavvufu "hürriyet, fütüvvet ve cömertlikte samimiyet, ahlâkta kibarlık" diye tarif eden Bûşencî samimiyetsiz mutasavvıflardan yakınan ilk sûfîlerdendir. Onun, "Bugün tasavvufun ismi var, hakikati yoktur; oysa eskiden hakikati vardı ama ismi yoktu" sözü çok meşhurdur. Bûşencî sünneti, "Şeceretürrıdvân'-daki biat ve buna uygun düşen söz ve işlerdir" şeklinde tarif eder.
Bibliyografya:
Sülemî. Tabakât, s. 458-461; Ebû Nuaym, Hiiye, X, 379-380; Kuşeyrî, er-Rİsâle, I, 183; Hücvîrî, Keşfü'S-mahcûb (lukovski), s. 385; He-revî, Tabakât, s. 497; Sem'Snî, el-Ensâb, II, 332; IX, 346; İbniTI-Cevzî, el-Muntazam, VI, 391; At-târ, Tezkirelü'l-euliyâ287, Leiden 1907, II, 89; Yâküt, Mu'cemü'l-büldân, I, 508; Sübkî, Tabakât, III, 344; İbnü'l-Mülakkın, Tabakâtü'l-euliyâ', s. 252-255; İbn Tağrîberdî. en-Nücdmüz-zâhire, III, 320; Câmî. nefehât, s. 225-226; Şa'rânî, et-Tabakât, I, 103; Guy Strange, Büldânü'i-hilâfeü'ş-şarkıyye288, I, 1342-
BÛŞENCÎ, MUHAMMED B. İBRAHİM
EbûAbdillâh Muhammed b. İbrâhîm b. Saîd el-Bûşencî (ö. 291/904) Muhaddİs, fıkıh ve lügat âlimi.
204 (819) yılında doğdu. İlk tahsiline Herat yakınlarındaki Bûşenc kasabasında Kur'ân-ı Kerîm'i ezberleyerek başladı. Daha sonra hadis öğrenmek için Küfe, Bağdat, Basra, Dımaşk, Hicaz ve Mısır'da yıllarca kalarak zamanının ileri gelen âlimlerinden hadis ve fıkıh okudu. Ahmed b. Hanbel, Yahya b. Bükeyr, Mü-sedded b. Müserhed. İsmail b. Ebû Üveys, Saîd b. Mansür gibi âlimlerden rivayette bulundu. Dâvûd ez-Zâhirî Bûşencî'yi tanıdığı zaman son derece takdir etmiş ve yanındaki öğrencilerine onu kendisinden istifade edilen, fakat kendisi kimseden faydalanma ihtiyacında olmayan bir âlim diye takdim etmiştir. Tahsilini tamamladıktan sonra yurduna dönen Bûşencî, Horasan'ın en önemli ilim merkezleri olan Nîşâbur, Merv ve Semerkant'-ta, bir süre de Buhara'da hadis okuttu. Kendisinden hadis rivayet edenlerden Muhammed b. İshakes-Sâgânî, İbn Hu-zeyme, Büştî, Da'lec b. Ahmed, Ebü'l-Abbas ed-Degülî, İsmail b. Nüceyd zikredilebilir. Yaşça büyük, hadis ilminde de ondan daha üstün olan Buharı ei-Cd-micu'ş-şohîh'inöe Bûşencî'den bir hadis rivayet etmiştir.289
Rivayet ettiği hadisleri ezbere bilme-siyle de tanınan Bûşencfnin hadislerde-ki nâdir (garîb) kelimeleri ve anlaşılması güç yerleri açıklamakta büyük mahareti vardı. Geniş bir fıkıh kültürüne sahipti. Maddî bakımdan hayli cömert olmakla beraber ilmini esirger, her müracaat edeni talebeliğe kabul etmezdi.
Devrindeki âlimlerin takdirini kazanmış sika* bir muhaddis olan Büşencî'-nin rivayetleri güvenilir hadis kaynaklarında mevcuttur. Her ne kadar onun bazı eserleri telif ettiği söylenirse de fıkha dair olduğu anlaşılan Kitâbü'1-Me-tâim290 adlı eserinden başka hiçbir kitabına kaynaklarda rastlanmaz. Tabakâtü'l-HanâbİJe'de Bûşencî' nin Hanbelî olduğu kaydedilmekle beraber Zehebî ve Safedî onun Mâlikî olduğunu söylemekte, İbn Hacer ise Şafiîliğinin şüphe götürmediğini ifade etmektedir.
Bûşencî Nîşâbur'da vefat etmiş, cenaze namazını talebesi meşhur muhaddis İbn Huzeyme kıldirmıştır.
Bibliyografya:
Buhârî, "Tefsir", 5/165; el-Cerh ue't-La'dîl, VII, 187; İbn Hİbbân, eş-Şikât, IX, 152; Abbâdî, Fukahâ*ü'ş-Şâfi'iyye, s. 47-49; Tabakâtü'l-Hanâbüe, I, 264; İbnü'l-Cevzî, el-Muntazam, VI, 48; Zehebî. Tezkiretul-huffâz, II, 657; a.mlf.. A'lâmü'n-nübelâ', XIII, 581-589; Safedî, el-Vâfî, I, 342; Sübkî. Tabakât, II, 189-207; İbn Hacer, Tehzîbü'i-Tehzîb, IX, 8-10; Hazred. Hu-lâşatü Tezhîb, s. 324; İbnü'l-İmâd, Şezerât, II, 205; Muhammed Hasan Heyto. et-İctihâd oe tabakâtü müctehidi'ş-Şâfi'iyye, Beyrut 1409/ 1988. s. 122-123.
Dostları ilə paylaş: |