Sınır Özel Sayısı, Yaz 2016
101
D
oğa insanlar tarafından bi-
linip bilinmemesiyle ilgili
değildir. O hep akışta dalga-
lanır,
oluşta dönüşür, sûrette belirir.
İnsan dışında her şey kendinde be-
lirli, oluş-bozuluş akışıyla tutarlı ve
açıktır; yasalılık altındadır, yasalılık
doğanın aklıdır.
Doğada ki bu akıl, yani doğa kuvvet-
leri insanda Us olarak tecelli eder;
evrendeki kozmos insanda logos ola-
rak varlığını ortaya koyar.
Yasalılığı yasalılar yoluyla anlar ve
ussal bir çıkarsama olarak onun var-
lığını, hakikiliğini kabul edip güveni-
riz; çünkü onun belirişinde, görünüş
kazanmasında sonsuz çeşitlilik olsa
da işleyişinde bir değişme olmaz.
Yasalılar tekillerdir, onlar kendinde
varlıklardır –ontolojik-; yasalar ise
bilinçte ve epistemolojiktirler...
Tekiller sınırlı, tümeller sınırsızdır;
bundan kasıt tümeller sonsuzca tekil
görünüşler, oluşlar olarak gerçeklik
kazanmalarıdır. Gerçek olan; kullanı-
labilir etkili, duyulara açık, dönüşen,
hâlden hâle geçen bu anlamda yaşan-
tılanan, algılanan nesnelliklerdir; te-
killerdir ki asıl değerli olan bunlardır.
Tümellerin ise kendi başlarına her-
hangi bir gücü, etkisi yoktur. Onlar
sonlu varlıklar yoluyla akılda çıkar-
sanır ve oluşturulurlar. Akılda varlık
derken duyusal olmama özelliğinden
söz ettiğimiz kuşkusuzdur; sınırı ol-
mayan, ölçüye gelmeyen, tek bir gö-
rünüş altında tutulamayan varlık…
Belirli bir görünüş altında sınırlana-
mayan sonsuzca görünüş kazanabi-
lir demektir: İDEA, hakikat, a’yân-ı
sâbite, Allah’ın İsimleri olarak ifade
edilirler ve akıl uzayında bulunurlar.
Aslî özellikleri hiçbir sûretle sınırla-
namayacak olmalarıdır.
Sınırlı varoluşlar olarak dışsallaşır-
lar; sınırlı, belirli, ilişkili bir gerçek-
lik olarak sûret kazanırlar, bilinebilir
hâle gelirler.
Bilinebilir hâle gelmek bilginin, an-
lamanın kendisi değil ama koşuludur.
İnsan bilmeden yapabilir mi? Hayır.
Çünkü yaşamını sürdürmek zorunda-
dır ve bunun için yaşamsal etkinlik
göstermesi gerekir. Doğal donanım-
ları, içgüdüsel kudreti yaşamanı sür-
dürmesine yetmediği için “bilmek”
zorundadır. “Bilmek yapabilmektir”
denir. Bilgi zorunluluğa dayanır, zo-
runluluk yoksa bilgi yoktur. Zorunlu-
luklar akıl tarafında idrak edilir ve sı-
nırsızdır, sûretler öncelikle duyularla
algılanır ve sınırlıdır. Zorunluluklar
sûretleri öncelikle algılayıp anlamak
onda tecelli eden evrensel ve kalıcı
olana ulaşmak içindir; sınırsız ola-
nı sınırlı içinde idrak etmek, sınırlı
olanı sınırsız
olan içinde mertebesine
Özgürlük
Sorumlulukla,
Zorunluluk Sinirla
Mustafa Alagöz
Shutterstock.com
Anadolu Aydınlanma Vakfı
Düşünüyorum Bülteni