Ersan Bocutoğlu
132
Emek ve Toplum (Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1)
Özetlenirse, sanayi kapitalizmi döneminde, toprak ve sermaye sahipleri
ayırdıkları ücret fonu ile 5 milyon birim emek girdisi kiralamakta, 5 milyon
birim emek girdisi de çalışarak 10 milyon birim toplam çıktı üretmektedir.
Üretilen 10 milyon birim toplam çıktının 5 milyon birimi işçi ücretinin
(ücret fonunun) karşılığı olup, geri kalan 5 milyon birim çıktı toprak ve
sermaye sahiplerinin emeğe kumandasının karşılığı olarak elde ettikleri
rant ve kar (artı faiz) geliri olmaktadır. Demek ki sanayi kapitalizmi, toprak
ve sermaye sahiplerinin ücret fonu aracılığıyla emeğe kumanda ettikleri bir
sistemdir. Emeğe kumanda etmenin mümkün olduğu bir sistemde artık
değeri yaratan biricik faktör emek değildir. Sermaye birikiminin ve özel
mülkiyetin bulunduğu sanayi kapitalizmi döneminde değer; emek, sermaye ve
toprak tarafından toplu olarak yaratılmaktadır.
Özetle Smith’in, bir malın değerini belirleyen faktör nedir sorusuna
verdiği cevap şöyledir: Sermaye birikimi ve özel mülkiyetin bulunmadığı ilkel
ve vahşi toplum döneminde, değeri belirleyen biricik faktör ihtiva edilen
emektir. Sermaye birikiminin ve özel mülkiyetin bulunduğu sanayi kapitaliz-
mi döneminde emeğe kumanda etmek mümkün olduğu için, değer; emek,
sermaye ve toprak tarafından toplu olarak yaratılmaktadır.
Smith, geliştirmiş olduğu emek-değer teorisi ile Ricardo’nun ve Marx’ın
değerle ilgili analizlerine öncülük etmiştir. Smith’in emek-değer teorisi,
Ricardo ve Marx’ın ellerinde şekil ve içerik değiştirerek, yaklaşık iki yüz yıl
boyunca bütün dünyayı etkileyen ve hatta iki kutuplu bir dünyaya, soğuk
savaş dönemine ve iç savaşlara yol açan ideolojik, sosyal, siyasi ve askeri
sonuçlar doğurmuştur. Sanayi kapitalizmini savunan Smith ve Ricardo gibi
düşünürler tarafından geliştirilen, fakat Marx tarafından sanayi kapitalizmini
yıkacak bir silah haline dönüştürülen emek-değer teorisi, sanayi kapitalizmi-
nin ve klasik iktisadın en büyük paradokslarından biridir (Bocutoğlu, 2012),
s.69).
II. Aşama: David Ricardo’nun Emek-Değer Teorisi
David Ricardo (1772-1823), Smith’in değer teorisini geliştirerek kendi
emek-değer teorisini kurdu. Ricardo’nun değer teorisi kendi geliştirdiği
azalan verimler yasası ve rant teorisi ile yakından ilişkilidir (Barber, 2007,
ss.101-106). Ricardo’ya göre değer kıtlıktan veya emekten doğar. Antika
eşyalar, sanat eserleri gibi çoğaltılamayan mallar kıt oldukları için
değerlidir. Bu nedenle Ricardo çoğaltılamayan mallara tekel malları adını
verir ve tekel mallarını analizinin dışında tutar.
İktisat Teorisinde Emeğin Öyküsü
(
Cilt: 1, Yıl: 1, Sayı: 1
)
Emek ve Toplum
133
Ricardo’nun emek-değer teorisinin dayandığı varsayımlar şunlardır:
1.
Bütün ekonomi tek bir tarımsal çiftlik gibi kabul edilir.
2.
Bütün üretim dallarında sermaye/emek oranı sabittir. Misal olarak 1
işçiye 1 kürek gibi. Burada 1 işçi emeği, 1 kürek de sermayeyi temsil etmek-
tedir.
3.
Emek homojendir, yani türdeştir. Bununla birlikte bir kol işçisi ile bir
mühendisin emeği homojen olmadığı için, mesela bir mühendis dört kol
işçisine eşit sayılarak, bir kol işçisi ile bir mühendisin toplam emeği 5 kol
işçisi (biri kol işçisinin, dördü mühendisin olmak üzere toplam 5 kol işçisi)
olarak türdeş hale getirilebilir.
4.
Hiç rant getirmeyen topraklarda tahıl üretimi, sadece emek ve ser-
maye tarafından gerçekleştirilir. Toprak sahiplerinin üretime katkısı yok-
tur.
Sermaye birikiminin ve özel mülkiyetin bulunduğu sanayi kapitalizmi
döneminde Ricardo’nun emek-değer teorisi şöyle açıklanabilir:
1.
Nüfus artışı gıda talebini ve gıda fiyatlarını yükselterek, tahıl üretimi-
nin verimli topraklardan hiç rant getirmeyen topraklara doğru
genişlemesine yol açar.
2.
Verimli topraklarda tahılın değeri, üretimde kullanılan emek, ser-
maye ve toprak faktörleri tarafından belirlenir. Bu noktada Smith ile Ricar-
do benzer düşünmektedir. Ancak üretim hiç rant getirmeyen verimsiz to-
praklara gelince iş değişir.
3.
Hiç rant getirmeyen verimsiz topraklarda tahılın değeri, sadece emek
ve sermaye tarafından belirlenir. Verimsiz topraklarda rant bulunmadığı
için, üretim değerinin içinde rant yer almaz.
4.
Ricardo’nun emek-değer teorisi, hiç rant getirmeyen topraklarda
tahıl değerinin oluşumundan hareket ederek yeni bir değer anlayışına
ulaşır. Hiç rant getirmeyen topraklarda tahıl değeri emek ve sermaye
tarafından belirlendiğine göre, acaba sermayeyi emek cinsinden ifade et-
mek mümkün müdür? Eğer sermayeyi emek birimine indirgemek mümkün
olursa, tahıl üretiminin tamamen emek tarafından gerçekleştirildiği ileri
sürülebilir.
5.
Ricardo’ya göre sermaye dolaylı emektir. Bu ifadeyi şöyle açmak
mümkündür: Aslında sermaye dediğimiz faktör, aletler ve makinelerden
oluşur. Emek ile birlikte sermayenin üretim sürecine girmesi, emeğin alet
ve makinelerle donatılması anlamına gelir. Örnek vermek gerekirse, toprağı
elleriyle kazan emek faktörüne bir kürek verilirse, burada kürek sermaye-