Dünya klasikleri DİZİSİ: 76



Yüklə 278,33 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/15
tarix08.09.2018
ölçüsü278,33 Kb.
#67799
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15

İşte Dionysios'un sarayına o ilk yolculuğumun öyküsüyle size vereceğim 

öğütler... Bundan sonra yaptığım yolculuğu, Sicilya'ya geçişimi, beni bu 

yola götüren akla uygun nedenleri, bunlarla ilgilenenlere hemen şimdi 

anlatacağım. Sicilya'da geçirdiğim ilk zamanları, Dion'un dost ve 

akrabalarına verdiğim öğütlere geçmeden önce anlatmıştım. İşte ondan 

sonra olup bitenler: Dionysios'un gitmeme izin vermesi için elimden 

geleni yaptım ve barış olduktan sonra (o sırada Sicilya'da savaş vardı) 

yerine getirmek üzere ikimiz de karşılıklı sözler verdik. Dionysios, 

erkini güçlendirir güçlendirmez Dion'u da, beni de çağıracağını söyledi 

ve Dion'dan ülkeden uzaklaşmasını, bunu bir sürgün değil de bir yer 

değiştirme saymasını istedi. Ben de ancak bu koşullarla geri 

gelebileceğimi söyledim. Barış olunca, Dionysios beni çağırdı; Dion'un 

bir yıl daha beklemesini istedi. Bana gelince, ne olursa olsun, 

kesinlikle gelmemi istiyordu. Sicilya'dan gelen haberlere göre, Dionysios 

felsefeye büyük bir sevgiyle bağlanmıştı; onun için Dion beni, 

Dionysios'un bu çağrısını geri çevirmemem için sıkıştırıp duruyordu. 

Bense, birçok gencin felsefeye böyle sıkı sıkı bağlandığını biliyordum ve 

hiç olmazsa o zaman, Dion'la Dionysios'u dinlemememin daha iyi olacağını 

düşündüm; çok yaşlı olduğumu, verilen sözün tutulmadığını ileri sürerek 

yanıt verdim; Dion'u da, Dionysios'u da kırdım. 

Bu sıra, anlaşılan, Arkhytas Dionysios'un yanına gitmiş (Sicilya'dan 

ayrılmadan önce, Arkhytas ve Tarantolularla Dionysios arasında konukluk 

ve dostluk bağları kurmuş, ondan sonra ayrılmıştım): o zaman Syrakusa'da 

Dion'un konuşmalarını dinlemiş kimselerle o konuşmaları bunlardan duymuş 

başka kimseler, kafaları iyi kavrayamadıkları bir sürü felsefe düzgüsüyle 

dolu birtakım adamlar vardı. Bunlar, Dionysios'un benim bütün öğretimi 

dinlemiş olduğuna inanarak, bu düzgüleri onunla tartışmak istiyorlardı 

sanıyorum. Kendisine öğretilen şeyleri kolayca kavrayan ve son derece 

kuruntulu olan Dionysios da, bu tartışmalardan sanırım zevk alıyor ve 

yanında ilk kez bulunduğum zaman, benden hiçbir ders almadığı ortaya 

çıkacağı için çok utanıyordu. O zaman derslerimi niçin dinlemediğini de 

yukarda anlattım. Yurduma sağ salim dönüp, yukarda söylediğim gibi, 

Dionysios'un ikinci çağrısını geri çevirince, sanıyorum ki Dionysios bunu 

onuruna yediremedi; yaradılışı, huyu ve yaşayışını denediğimden artık 

kendisini aşağı gördüğümü ve darıldığım için sarayına gelmediğimi 

sanacaklar diye korktu. 

Ama her şeyi olduğu gibi söylemem doğru olacaktır: bütün olup bitenleri 

işittikten sonra, felsefemi aşağı görecek ya da Tyrannos'un zeka 

gösterdiği sonucuna varacak kimseler olacakmış, benim için hiç önemi yok. 

Gerçek şu ki, Dionysios dileğini üçüncü kez yineleyerek, yolculuğumu 

kolaylaştırmak için bir üç çifte kürekli yolladı. Arkhytas'ın 

öğrencilerinden olan ve Sicilyalılar arasında en çok değer verdiğimi 

sandığı Arkhedemos'u ve tanıdığım başka Sicilyalıları da birlikte 

gönderdi. Hepsi de bana aynı haberi getirdi: Dionysios, felsefede 

şaşılacak derecede ilerlemişti. Dion'a beslediğim duyguları, Dion'un da 

hemen gemiye binip Syrakusa'ya gitmemi istediğini bildiğinden, uzun da 

bir mektup göndermişti. Bunları göz önünde tutarak yazmış olduğu mektup 

aşağı yukarı şöyle başlıyordu: "Dionysios'tan Platon'a" ve o geleneksel 

hatır sormalarından sonra doğrudan doğruya şöyle yazıyordu: "Dileklerimi 

karşılar, hemen şimdi Syrakusa'ya gelirsen, Dion'un işleri istediğin gibi 

düzenlenecektir, çünkü akla uygun şeyler isteyeceğinden eminim. Ben de 

hiçbir şey esirgemeyeceğim; gelmezsen, ne Dion'un kendisi, ne de 

çıkarlarını ilgilendiren işler istediğin gibi düzenlenecektir." İşte bu 

konuda böyle diyordu; mektubun geri kalan bölümünden söz etmek yersiz ve 

uzun olur. Bundan başka, Arkhytas'dan da, Tarantolulardan da birçok 

mektup alıyordum; Dionysios'un felsefeye gösterdiği sevgiyi övüyorlar, 

gelmezsem onunla aralarında kurmuş olduğum dostluğun bir daha 

yenilenemeyecek biçimde bozulacağını ve bu dostluğun siyaset bakımından 




hiç de önemsiz olmadığını söylüyorlardı. Her yandan dilekler karşısında 

kalmıştım. Sicilya ve İtalya'dan beni kendi ülkelerine çekmek istiyorlar; 

Atina'dansa, beni sanki yurt dışına çıkarmak için yalvarıp yakarıyorlar; 

hep aynı görüşü ileri sürüyorlardı: Dion'a, konuklarıma, Tarantolu 

dostlarıma sırt çevirmemeliydim. Bana gelince, önemli konuların 

konuşulduğunu duyan yetenekli bir gencin, en iyi yaşayışa sevgi 

bağlamasında şaşılacak bir şey olmadığını düşünmeye başlamıştım. Asıl 

gerçeğin ne olduğunu anlamak, bu görevden kaçmamak; söylenenler doğruysa 

gerçekten ağır bir sorumluluk altında kalmamak gerekiyordu. 

Böyle düşünerek her şeye gözümü kapadım ve kaygıyla, hiç de uygun olmayan 

önsezilerle yola çıktım; Sicilya'ya geldim. Üçüncü kadehimi, kurtarıcı 

Zeus'un onuruna dökmem gerek; çünkü, çok şükür kurtuldum. Bu kurtuluşu, 

Tanrı'dan sonra Dionysios'a borçluyum. Birçok kimse beni öldürtmek 

istediği halde, o saygılı davrandı, buna engel oldu. 

Sicilya'ya geldiğim zaman, önce yapmam gereken şeyin, Dionysios felsefe 

için gerçekten yanıp tutuşuyor mu, yoksa Atina'da söylenenlerin aslı yok 

mu, bunu araştırmak olacağını düşündüm. Böyle bir şeyi anlamak için, hiç 

de değersiz olmayan bir yol vardır ki, bir tyrannosa karşı 

kullanıldığında çok iyi sonuçlar verir; hele o tyrannos, Dionysios gibi 

gelir gelmez anladığıma  göre, kafası iyi anlaşılmamış öğretilerle dolu 

bir kimse olursa. Böyle adamlara, felsefenin ne denli engin olduğunu; 

özünü, güçlüklerini ve beklediği çabayı göstermek gerekir. Felsefeye 

gerçekten yeteneği olan, ona yakınlık duyan ve uygun olan kimse, tanrılık 

olduğu için, kendisine gösterilen yolu hayranlıkla karşılar ve var 

gücüyle bu yola atılmak gerektiğine, başka türlü davranırsa 

yaşayamayacağına inanır. Böylece yola atılır, kılavuzunu sürükler ve 

amaçlarına ulaşmadan ya da artık bu yolda öğretmeninin yardımına 

gereksinmesi olmadan, kendi kendisine yürüyebilecek kadar güç elde 

etmeden durmaz. Böyle bir adam, hep böyle bir ruh durumu içinde yaşar; 

gündelik işleriyle uğraşsa da, her zaman ve her şeyde felsefeye ve 

kendisine ölçülü davrandığı için, öğrenmek, bellemek ve düşünmek 

yetilerini en iyi sağlayacak olan yaşayışa bağlı kalır. Bunun tersi olan 

bir yaşayış, onda tiksintiden başka bir duygu uyandırmaz. Ama gerçekten 

filozof olmayan, tenlerini güneşin yaktığı kimseler gibi yalnızca yüzeyde 

kalan düşünceleri olan kimseler, öğrenecek epey şey olduğunu, çok 

çalışmak gerektiğini ve ancak böyle bir yaşayışla amaca erişileceğini 

görünce, böyle bir çalışmayı güç, dahası, olanaksız bulurlar; bu yolda 

çalışma yetisini de yitirirler. Kimileriyse, öğrendikleri şeyleri 

yetesiye bildiklerine, yeni güçlüklere katlanmaya gereksinmeleri 

olmadığına inanırlar. Kendini gevşekliğe bırakan, hiçbir çaba göstermeyen 

kimseleri denemek için bundan daha açık, bundan daha güvenilir bir yol 

olamaz. Bu gibi kimseler, felsefenin istediği şeyleri yapamazlarsa, suçu 

kendilerinde bulmalıdırlar, öğretmenlerinde değil. 

İşte Dionysios'un yanına gittiğim zaman bu anlattığım yönteme başvurdum; 

ama konumu ayrıntılı olarak anlatmadım; aslında bunu  Dionysios da 

istemiyordu. Başka öğretmenlerden aldığı derslerle, birçok şey, birçok 

önemli şey bildiğini; bunları tümüyle kendi malı kıldığını sanıyordu. 

Daha sonra, benden öğrendiklerini toplayarak bir yapıt yazdığını, bunları 

büsbütün ayrı bir öğreti (kendi öğretisi) olarak gösterdiğini bile 

işittim. Bunun üzerinde kesin olarak bir şey söyleyemezsem de, 

başkalarının aynı konularda yazıları olduğunu gerçekten biliyorum. Ama 

kendilerinin ne olduğunu bilmeyen kimselere nasıl değer verebiliriz? 

Benim uğraştığım şeyler üzerinde, bunları benden ya da başkalarından 

öğrenmiş ya da kendileri bulmuş olsunlar, yazı yazan ya da yazacak olan 

kimselerin, bunları anlamalarının olanaksız olduğunu söyleyebilirim. 

Benim bu konuda yazılmış bir yapıtım yoktur, olmayacaktır da; çünkü 

bunlar, öteki bilimler gibi söz kalıbına sokulamaz. Bu konularla ancak 

uzun uzun uğraştıktan, ömrünü bunları düşünmekle geçirdikten sonradır ki, 




Yüklə 278,33 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə