13
S
İ Y A S E T V E
K
Ü L T Ü R
D
E R G İ S İ
Rusya’nın Türkistan ile ticareti 19. yüzyılın ikinci yarısına gelindiğinde II.
Katerina çağına göre yüz kattan fazla artmış bulunuyordu. Çok kazanç getiren bu
ticarete Rus iş adamları ancak buldukları Tatar ortakları veya temsilcileri vasıtasıyla
müdahil olmakta idiler. 19. yüzyılın ikinci yarısına doğru Tatar firmaları İdil-Ural
bölgesinden Orta Asya ve Rusya’nın birçok şehri yanında Sibirya’yı aşıp uzak doğuya
uzanan muazzam ticari sahayı iş ağına dâhil etmişti. Bu ticari firmaların en tipiği
Moskova camiini yaptıran
Hüseyinof kardeşlerin kurduğu ticaret imparatorluğudur.
Bu şekilde
Yanişef, Valeef, Karimof, Selimyanof, Karamuşef gibi onlarcası mevcuttu.
Bugün mevcut Tatar nüfusunun yarıdan fazlasının Tataristan dışında yaşıyor
olmasının nedenlerinden birisi de bu dönemde başlayan Tatar ticari yayılmasıdır.
Ticaret yanında sanayide de Tatarların etkinliği göze çarpıyordu.
Yunusof, Ağişef,
Apanaef, Burnabaef, Rahmetulin, Akçurin gibi sanayici aileler Doğu Rusya mensucat,
deri ve sabun sanayisinin önderliğini üzerlerine almışlardı. 19. yüzyılın sonlarına
doğru daha önce yaşama hakları olmayan Kazan şehrindeki sanayinin üçte biri
Tatarların elinde bulunuyordu. Onlara göre, muazzam Asya-Türk pazarında kendi
milletlerinin daha fazla hakkı vardı. Bu zümre finans alanında da söz sahibiydi.
İşte bu zümre Türk milliyetçiliğinin gelişmesini temin edecek olan ve Gaspıralı’nın
aydınlanma
meşalesini yakacak olan Türk-Tatar burjuvazisi idi.
Azerbaycan’ın Rus iktisadi potansiyelinden istifadesi ancak 19. yüzyılın
ortalarından sonra olmuştur. 1859 yılında Bakü civarında rafineriler kurulmasıyla
petrol üretiminde canlanma görülür. 1872’den sonra ise üretimdeki büyük artışa bağlı
olarak Azerbaycan’ın iktisadi potansiyeli hareketlenmeye başlamıştır. Mesela bakır
madenleri Rus pazarında önemli bir yer edinmiştir. Tütün, şarap üretimi yanında
Amerikan iç savaşının yarattığı pamuk talebi, kalabalık iş gücünü ekim alanlarına
sevk etmiştir. İpek yetiştiriciliği ile birlikte geleneksel halı dokumacılığı da hızla
canlanarak, Rus pazarı dışında talep gören değerli mallar ihraç etmeye başlamıştır.
Yabancı sermayenin de katkısı ile Bakü, yüzyılın sonuna doğru dünyanın en önemli
petrol üretim merkezi olacaktır.
Müslümanların çoğu bölgenin en fakir alt gurubunu oluşturuyordu. Petrol
üretimindeki artışa bağlı olarak başlangıçta Bakü civarında petrol kuyusu, rafineri ve
toprak sahibi olanlar hızla zenginleşmişlerdi. Başlangıçta bunların büyük bir kısmını
Türkler oluşturuyordu. Ancak 1872’den sonra petrol imtiyazlarının ihale usulüyle
verilmeye başlanmasından sonra bu durum, yabancı, Rus ve Ermeni sermayedarlar
lehine Azerbaycan Türklerinin aleyhine olacak bir şekilde hızla değişmiştir.
Başlangıçta % 88 kadar olan bu oran % 13’ün altına düşmüştür. Azerbaycan’daki
zenginliğin bu şekilde hızla el değiştirmesine rağmen Azerbaycan’da
Tagizade,
Nakizade, Assalaullazade, Muhtarzade ve
Sultanzade gibi zengin Türk aileler Türk-Tatar
burjuvazisine benzer bir konumdaydılar.
14
D
Ü Ş Ü N C E
D
Ü N Y A S I N D A
T
Ü R K İ Z
19. yüzyılın sonuna doğru Rusya’nın Orta
Asya’dan Çin hududuna kadar doğrudan hâkim
olması Rus sermaye ve iş adamları için Tatar
aracılığını gereksiz hâle getirmiştir. Bir Tatar
aracıya, ortağa ve temsilciye gerek kalmadan Rus
devlet idarecilerinin ve demir yollarının desteği
ile buralarda giderek etkinliğini artıran muazzam
derecedeki Rus sermayesinin rekabeti Tatarların
durumunu kötüleştirmiştir. İktisadi hayatta tek
başına kalmak isteyen Rus burjuvazisi, 1830’dan
bu yana devlet ideolojisi olan Ortodoksluk ve Slav
milliyetçiliğini gayr-ı Rus (inorodets) halklara karşı
bir baskı unsuru olarak kullanıyordu. Yaratılan
haksız rekabete karşı ise Tatar burjuvazisi Pan-
Ortodoksluk ve Pan-Slavlığı dengeleyecek cesamette
bir ideolojiyi bulmakta güçlük çekmediler. Bu
kuşkusuz Türkçülük olacaktır. Sanayinin gelişip demir ve deniz ulaşımının artması
Rusya’da yatay hareketliliği artırmış, giderek dünyanın en kalabalık Müslüman Türk
nüfusuna sahip olan Rusya’nın çeşitli Türk soylu halklarının kendi arasında olduğu
kadar Osmanlı Türkleri ile olan temaslarını kolaylaştırmıştı. Halifelik ve kutsal
toprakların Osmanlıların elinde olması Rusya Müslümanları nezdinde saygınlık
doğuran sürekli bir etkiye sahipti. 19. yüzyıl boyunca Osmanlı-Rus savaşlarında,
Rus idaresinin kendi tebaası Müslümanlara karşı takındığı kuşkucu tavır bir millî
uyanış ideolojisi olan Türkçülüğün Rusya’yı çökertecek çapta bir karşı hareket gibi
algılanmasına zorlamıştır. Bu anlamda Türkçülüğün doğru anlaşılması üzerine,
vehimli Rus tutuculuğunun yanıltıcı gölgesi düşmüştür. Bu gölge günümüze kadar
zaman zaman varlığını hissettirmiştir.
Aydınlanma ve Millî
Uyanış: Rusya Türklerinde millî uyanış (intibah),
19. yüzyılın ikinci yarısında bilhassa Avrupa’daki diğer uyruklarına nispetle
geç başlamıştır. Bunun başlıca nedeni Rusya’daki Müslüman halkın bir millete
ve etnik guruba mensubiyetten önce kendilerini dinleri ile tanıtmaları idi. Rusya
Müslümanlarının % 85’ini Türk dilli halklar oluşturuyordu. Türk dilli halkların
ise % 90’ı da zaten Müslüman’dı. Rusya’nın en eski Müslüman Türk uyruğu olan
Kazan Tatarları, Çarlığın daha sonra uyruğuna aldığı diğer Müslüman halkları
tanımada örnek model olarak görülmüştür. Müslümanların hangi millî topluluğa
ait olduğuna bakmayarak umumuna
“Tatar” tabiri verilmiştir. Buna bağlı olarak
da Tatar Türkçesi Çarlığın Müslüman uyrukları ile resmi yazışmalarında ortak dil
olarak tanınmıştı. Rusya Müslümanlarında millî uyanışı geciktiren bir diğer sebep
Yaratılan haksız
rekabete karşı
ise Tatar burju-
vazisi
Pan-Orto-
doksluk
ve Pan-
Slavlığı denge-
leyecek cesa-
mette
bir ideo-
lojiyi bulmakta
güçlük çekmedi-
ler.
Bu kuşkusuz
Türkçülük ola-
caktır.