Çağdaş Sosyoloji Kuramları,
Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir 2011, ss. 28-49; Alain Touraine,
Modernliğin Eleştirisi
, (4. Baskı), (Çev.: Hülya Tufan), YKY İstanbul 2002, s.11-12 ve18-19; Calinescu,
s.13.
16
Touraine, ss. 23-24.
17
Anthony Giddens,
Modernliğin Sonuçları
, (2. Baskı), (Çev.: Ersin Kuşdil), Ayrıntı Yayınları, İstanbul
1998, s.11.
11
yenilikçilik demektir. Modern terimin içeriği her çağda her dönemde ‘yeni’
olan şeylerle değişmekle birlikte eskiden yeniye geçişi ifade etmekte.
18
Modernlik, bu anlamda yaşanan durumu gösterirken, aynı zamanda modernlik
kavramı etrafında şekillenen modernleşme, modernizm gibi topluma müdahale edici
veya toplumu yeniden oluşturan akımlar, eylemselliği yaratmıştır. Bu bağlamda
insanlığı-toplumları bulunduğu noktadan daha ileri bir düzeye götürmeyi amaçlayan
modernlik fikri, Habermas açısından ‘bitmemiş bir proje’ olarak varlığını kesintisiz bir
şekilde devam ettirmektedir. Varsayalım ki modernlik fikri devam ediyor olsun, peki bu
projenin varlığı insanı daha iyi bir dünya kurmaya götürmüş müdür ya da iyi bir
dünyaya hala götürme şansı var mıdır? Sorularını gündeme getirmiştir. Ortada hala
devam eden bir projenin ürünleri olarak tamamlanmamışlığı (ama buna rağmen ideal
arayışının devam etmesi) mı dikkate almak gerekir yoksa bu projenin inşası (her zaman
yarım bir inşa alana) sırasında ortaya çıkan trajik olaylar mı dikkate almak gerekir?
19
İşte bunlar, tartışmayı dallandıran ve içinden çıkılmaz hale büründüren
noktalardır. Sonuçta modernlik insanın kendini kutsadığı bir dönem olarak görülmelidir.
İnançlar adına savaşan insan, yerini rasyonel ve teknik donanımlı insana bırakmıştır. Bu
insanın kendine yeni savaşlar çıkarma nedeni olarak gösterdiği seküler, dünyalı, yeni
kutsallarını (milliyetçilik, demokrasi, sosyalizm vb.) bulduğu bir dönemdir. Modernlik,
iyimser bir yorumla, insanın özneleşmesi ve tarihine bir fail iken; kötümser bir yorumla
insanın kendini ‘kader’den kurtarıp, bu dünyanın mekânlarına zincirlemesidir. Çağdaş
olmanın göstergesi, iyiliği, üstünlüğü bizden öncekilerden daha fazla teknolojik
gelişme, ekonomik çoğalma ve entelektüel birikime sahip olmaksa, elbette modernliğin
dünyayı çok daha iyiye götürdüğü iddia edilebilir. Eğer modernlik, doğayı, insanı ve
toplumu yeniden tanımlarken ve değiştirirken doğadan, insandan ve toplumdan eser
kalmayacak bir hale getirmesi olarak ifade edilirse, şu halde modernlik ve onun
‘ilerleme’ kavramı , estetize edilmiş acılar ve ölümler getirmesinden başka bir birikim
ortaya koymamıştır denebilir.
İnsan(lık)ın tarihi, çelişkiler ve çatışmalarla doludur, bir bakıma diyalektik süreç
sürekli yenilenmektedir. Çatışmanın ve çelişkinin varlığı, insan yaşamının enerjisidir.
18
Nesrin Kale, “Modernizmden Postmodernist Söylemlere Doğru”,
Doğu Batı Düşünce Dergisi
, Yıl:6
Sayı:19, Doğu Batı Yayınları, Ankara, 2011, ss.31-51.
19
Alex Callinicos,
Toplum Kuramı
, (Çev.: Yasemin Tezgiden), İletişim Yayınları, İstanbul 2004, s. 440.
12
Bu açıdan ‘modern zamanlar’da, çatışmanın daha fazla alana yayıldığı bir dönem olarak
görülebilir. Modernliğin ikilikler oluşturmadaki mahareti, modernliğin kendini
yenileyen bir enerjisi olarak gösterebilir. Buna karşın aynı düzlemde modernlik
kaynağını tüketmiş bir maden ocağına da benzetilebilir. Eskiye-geleneğe karşı çıkıp,
onları karşıtlığın kötü tarafına bırakan, yıktıklarının, geride bıraktıklarının ya da karşı
çıktıklarının yerine başka şeyler koymada maharetlidir. Buna istinaden:
“modernlik, bir tür makineye dönüşen Kilise Hıristiyanlığı’nın Tanrı’nın
mahiyeti sorununu çözememesi ve antik Yunan’daki insanı tanrılaştıran
‘İnsan-Tanrı’ figürünün yerine, Tanrı’yı insanlaştıran ‘Tanrı-İnsan’ figürünü
yerleştirmesi, insanın özgür iradesini yok sayması nedeniyle insanın yaşadığı
ontolojik güvensizlik duygusunu epistemolojik güvenlik alanlarını
genişleterek insanın her şey üzerinde hâkimiyet kurmasına yol açan süreci
tetiklemiş; papaz figürünün yerine önce ‘tüccar’ figürü, daha sonra da
‘mühendis’ figürü yerleşmiş, bütün bunların sonucunda modernlik bu kez
sembolik olarak değil bilfiil makine’ye dönüşmüş, insanın da, Tanrı’nın da,
doğanın da karikatürleşmesine, insanın da, doğanın da, dünyanın da
geleceğinin tehlikeye girmesine yol açan, çatışmanın, büyük dünya
savaşlarının, küresel bir kaosun ve katostrofun yaşanmasına zemin
hazırlamıştır.”
20
Sonuçta düşünsel ve toplumsal alanda birçok radikal değişimlerin yaşandığı son
üç-dört yüzyıllık tarihte görünen modernliğe, olumlu veya olumsuz bakanlar
olagelmiştir. Özellikle yirminci yüzyılın son dönemlerinde olumsuz eleştiri yapanların,
daha çok ön plâna çıktığını söyleyebiliriz. Konuyu toparlayıp ana hatlarıyla ifade
edersek, modernlik deyince:
1.
Modernlik, aklın insan yaşamında ön plâna çıkarak, düzenleyici ve hüküm
verici merkez haline gelmesidir.
2.
Bilgi konusunda referansların bilime kaydığı ve bilimin her şeyi anlaşılır
kılacağına dair seküler bir inancın oluşmasıdır.
3.
Modernlik, Ortaçağın teolojik tahayyülünü (dinsel cennet geleceği) bırakıp,
bu dünyada insanın-öznenin fail olduğu ‘gelecek’te bir yeryüzü cenneti
kurulacağına dair olan rasyonel bir plândır. (Bu anlamda: “Modernite
20
Yusuf Kaplan, “Antikite’den Postmodernite’ye: Tanrısız Arazi’den İnsansız Arazi’ye Paganizmin
Serüvenleri”,
Düşünen Siyaset Düşünce Dergisi,
Lotus Yayınevi, Sayı: 21, Ankara 2005, ss. 139-169,
s.162.
13
ebediyeti değersizleştirdi: mükemmeliyet, bir öteki dünyada değil, gelecekte
yolculuk ediyordu, içinde bulunduğumuz dünyada.”
21
)
4.
Aristokratik merkezli, imparator ve kral merkezli yapıdan uzaklaşıp, yerini
toplumun diğer üyelerinin de katıldığı, ulus-devlet (milliyetçilik)
bağlamındaki iktidar ve yönetimin yeniden dizaynıdır.
5.
Sömürgeciliğin hızlanmasıyla dünyanın paylaşıldığı yeni bir dünya haritasının
oluşturulmasıdır.
6.
Feodal-tarımsal üretimin giderek sanayi-fabrika sahalarına yerini bırakması,
burjuvazi ve işçi sınıfının ikililiğinde yeni bir çatışmanın başlandığı süreçtir.
7.
Tanrının yasaları etrafında hizaya sokulan kulun, vatandaş olarak seküler
hukukun önünde eşitlik, özgürlük ve adalet kavramlarının ışığında ‘kul
hakkı’nın bırakılıp, ‘insan hakları’na dayandırıldığı bir dönemdir,
8.
Modernlik
fikri-projesi,
insanın ilerleme perspektifi çerçevesinde
değerlendirildiğinde, toplumun sürekli bir inşa süreci olarak görülmesidir.
9.
Modernlik, yarattığı değişimlerin olumlu yanlarına karşın(şehirleşme, bilimsel
ilerleme, teknolojik konfor gibi), “yeni sıkıntıların-yabancılaşma, anlamsızlık,
toplumsal çözülme”nin ortaya çıkmasıdır.
22
10.
Modernlik, yeni olanın iyi olduğu savunusu olarak, yeni yaşam
deneyimlerinin gerçekleşmesidir.
11.
“Modernite; benlik, sosyal ilişkiler ve doğanın, detaylı bir kontrol ve
düzenleme programına tabi olmasını içeren dünyanın hâkimiyeti etiği
tarafından; dünyanın kontrol edildiği ve düzenlendiği geniş bir
rasyonalizasyon sürecinin kültürel, sosyal ve politik şartlarının bir sonucudur.
Modernizasyon projesi ise rasyonalitenin (araç sonuç ilişkileri bağlamında)
bütüncül çevreye empoze edilmesidir.”
23
21
Octavio Paz,
Şiir ve Modernite
, (3. Baskı) (Çev.: Nilgün Tutal), (Derleyen: Mehmet Küçük,
“Modernite Versus Postmodernite”, Vadi Yayınları, Ankara, 2000, ss. 184-203.
22
Charles Taylor,
Modern Toplumsal Tahayyüller
, (Çev.: H. Koyukan), Metis Y., İstanbul 2006, s.11
23
Bryan S. Turner,
Oryantalizm Postmodernizm ve Globalizm
, (2. Baskı), (Çev.: İbrahim Kapaklıkaya),
Anka Yayınları, İstanbul 2003, s.123
|