KİNDÎ’NİN DÜȘÜNCE SİSTEMİNDE MÜZİKAL SESLERLE ÂLEMDEKİ DÜZEN ARASINDAKİ İLİȘKİ
89
Pythagorasçılarda sayılarla ifade edilen müzikal seslerdeki uyum (har-
moni), Platon’un dialoglarında farklı şekillerde ifade edilmektedir. Pla-
ton’un
Phaidon
12
adlı eserinde ruhtaki uyum
ve ahenge dikkat çekilirken,
Timaios’ta ve
Devlet’te ruhun gıdası olarak müzik zikredilmekte ve koz-
mik düzene işaret edilerek âlemdeki dairesel hareketler arasındaki ahenk
ile müzikal seslerin benzerliğine dikkat çekilmektedir.
13
Ancak Platon’un
müzikle ilgili düşüncelerine asıl olarak Şölen adlı eserinde rastlanmaktadır.
Burada müzik, sevgi ile bağdaştırılarak sesler arasındaki ahenge vurgu ya-
pılmaktadır. Özellikle de müzikal seslerdeki ahenk, birbirinden ayrı şeyler-
deki “birlik” şeklinde ifade edilmektedir. Birlik ise “tıpkı okla yay arasın-
daki uyuşma gibi, kendi içinde ayrılan şeylerin uyuşması”
şeklinde
tanımlanmaktadır. Buradan hareketle de müzik sanatındaki ahengin, birbi-
rinden ayrılan alçak ve yüksek seslerin oluşması ve oluşan bu seslerdeki
uzlaşmaya dayandığı söylenmektedir. Şayet alçak ve yüksek ses birbirin-
den ayrı kalmış olsalardı, sesler arasında herhangi bir ahenkten söz edile-
mezdi. Bundan dolayı da Platon’a göre ahengin, ses birliği ve ses birliğinin
ise uyuşma olduğu söylenmelidir. Benzer şekilde ritm de yavaşla hızlının
sonradan uyuşması ile meydana gelir. Dolayısıyla sevgi ile bağdaştırılan
müzik, tıp biliminde olduğu gibi ayrı şeyleri sevgi ile kaynaştırarak uyuş-
turmaktadır.
Başka bir ifadeyle müziği, ahenk ve ritm alanında sevgi olay-
larının bilgisi şeklinde de tanımlayabiliriz.
14
Platon,
Devlet adlı eserinde
katharsis kavramından hareketle insan ruhu
ile müzikal seslerlerdeki ahenk arasında bir ilişki tasvir eder. Burada insa-
nın eğitiminde müziğin rolünü vurgulayan Platon’a göre insanın, biri iyi,
diğeri kötü olan iki yönü vardır. Şayet insanın iyi yanı kötü yanını
etkisi
altına alırsa, insan ölçülü ve hâkimdir. Ancak tersi olması durumunda ise
insan kendi kendinin kölesi olur ki, Platon bunu “kötüleme” olarak adlan-
dırır. İnsanın iyi ve kötü yanını, akıl ve istekler şeklinde de ifade eden
Platon, aklı, insanın içinde ölçüyü koruyan ve istekleri dizginleyen bir şey
olarak tasvir eder. Müzik eğitimi almış bir insanın da aklı keskinleşir ve
ruh dünyasında muazzam bir düzen ortaya çıkar. Tıpkı
müzikteki alçak,
yüksek, orta ve bütün ara tonlarda olduğu gibi bu düzen, akıl sayesinde
Yayınları, 1997), 133-135, 290
b
.
12
Platon,
Phaidon’da 85
a
-86
d
’de ruhtaki uyum ve ahengi vurgularken 91
c
-95
e
’de Sok-
rates bu teoriyi çürütmektedir. Bk. Platon,
Phaidon, trc. Suut K. Yetkin ve Hamdi R.
Atademir (İstanbul: MEB. Yayınları, 1989), 62-85; Peters,
Antik unan Felsefesi Te-
rimleri S zlü ü, s. 136.
13
Platon,
Timaios, trc. Erol Güney ve ütfü Ay (İstanbul: Sosyal Yayınlar, 2001), 107,
90
d
; a. mlf.,
Devlet, trc. Sabahattin Eyuboğlu ve M. Ali Cimgöz, (İstanbul: Türkiye İş
Bankası Yayınları, 2000), 119, 442
a
.
14
Platon, Şölen, trc. Azra Erhat ve Sabahattin Eyuboğlu (İstanbul: Türkiye İş Bankası
Kültür Yayınları, 2000), 34, 187
a-d
.
DİYANET İLMÎ DERGİ
·
CİLT: 54
·
SAYI: 2
·
NİSAN-MAYIS-HAZİRAN 2018
90
insan ruhunda gerçekleşir ve bu sayede insanın gerek bedenini geliştirme-
siyle gerekse bilgeliğiyle mükemmele ulaşması mümkün olur.
15
Platon’un
insan ruhu ile müzikal seslerdeki ahenk arasında kurduğu bu ilişki benzer
şekilde Aristoteles’te (M.Ö. 384-322) de göze çarpmaktadır.
Nitekim Aris-
toteles,
Politika adlı eserinin son kitabında müziği insan eğitiminin temeli
saymakla birlikte ona tıbbî bir işlev de yüklemektedir.
Politika’da daha çok
katharsis kavramından hareket eden Aristoteles,
Ruh zerine adlı eserinde
ise harmonia kavramı üzerinde durmakta ve ruhun bir tür uyum olduğunu
ileri süren bazı Pythagorasçıları eleştirir. Çünkü Aristoteles’e
göre uyum-
dan söz edildiğinde, iki anlam düşünülür. Birincisi, temel manada uyumdur
ki, harekete ve duruma sahip oldukları anlamda, büyüklüklere uygulanır.
Büyüklükler de bütün olarak başka herhangi bir homojen ögenin girişini
engelleyecek şekilde düzenlendikleri zaman uyum, onların birleşimi anla-
mındadır. İkinci anlamda uyum ise birinciden türemekte ve karışmış şeyle-
rin oranı manasındadır. Aristoteles’e göre ise
ruha uyum demek ne birinci
ne de ikinci anlamda akla uygundur.
16
Burada Aristoteles’in Pythagoras’ın
uyum teorisini reddettiği göze çarpmaktadır. Zira onun açıklamalarına göre
harmonia, matematiksel-müzikal bir kavramdan ziyade tıp-ruh teorisi ile
ilişkili bir kavram izlenimi uyandırmaktadır.
17
Görüldüğü üzere, gerek Pythagoras gerekse Platon ve Aristoteles birta-
kım noktalarda farklı düşünmüş olsalar da genel olarak, müziği eğitimin
bir parçası olarak kabul edip ona ahlâkî ve toplumsal bir fonksiyon yükle-
mektedirler.
İslâm dünyasında özellikle Abbasiler döneminde diğer ilim dallarında
olduğu gibi mûsikî ile ilgili de yabancı tesirler söz konusudur.
Bu dönemde
mûsikî sanatına Yunan müzik anlayışının yanı sıra İran tesiri de hâkimdir.
Nazarî mûsikî ile ilgili Yunan felsefesine ait eserler Bizans’tan öğrenilmiş
ve Beytü’l-Hikme’de tercümesi yapılmıştır. Bu dönemde konuya ilişkin
tercüme edilen eserler arasında Aristoteles’in
Problemata’sı ve
De Ani-
ma’sı, Themistius ve İskender Afrodisias’ın bu iki esere yazdıkları şerhler,
Aristoksenus’un iki eseri, Öklides’e atfedilen iki mûsikî eseri, Nikoma-
chos’un bir risalesi ve Batlamyus’un
armonika’sı zikredilebilir.
18
Yabancı
kültürlerin büyük etkisi olan mûsikî, İslâm dünyasında bazı Müslüman dü-
şünürlerin yakın ilgi gösterdiği bir ilim şeklinde kabul edilmiştir.
Gerek
İhvân-ı Safâ gerekse Meşşâî ekolüne mensup filozoflar tarafından mûsikî
ilmine ilimler sınıflamasında önemli bir yer verildiği görülmektedir. Mû-
15
Platon,
Devlet, 109, 110, 119, 120-121.
16
Aristoteles,
Ruh zerine, trc. Zeki Özcan (İstanbul: Alfa Yayınları, 2001), 39-40.
17
Peters,
Antik unan Felsefesi Terimleri S zlü ü, 136.
18
H. G. Farmer, “Mûsikî”, İslâm Ansiklopedisi, c. VIII (İstanbul: Milli Eğitim Basıme-
vi, 1979), 680.