Martin heidegger


NIETZSCHE’NİN TANRI  ÖLDÜ SÖZÜ



Yüklə 72,79 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə10/29
tarix07.12.2017
ölçüsü72,79 Kb.
#14380
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   29

NIETZSCHE’NİN TANRI  ÖLDÜ SÖZÜ
temellendirilebilirliğini,  biiinebilirliğini  güç  istemi  ile  teslim 
alır.  Bundan  ötürü  Nietzsche  güç  istemini  psikolojik  bakımdan 
anlamadı.  Tersine yeni  ruhbimi  "Güç  isteminin  gelişim öğretisi, 
biçimbilim i’  olarak  belirledi.  (İyi  ile  Kötünün  Ötesinde  A.  23). 
Biçimbilim  on'un varlıkbilimidir.  On'un  eidos’unun  pecceptio’- 
ya  dönüştürülmesi  ile  değiştirilen  morfe'si,  perceptio’nun 
appetitus’unda  güç istemi  olarak  görülür.  Eskiden beri  varolanı, 
varolanlığı  bakımından  hypokeimenon  (5),  sub-iectum  olarak 
düşünen  metafizik,  ruhbilime  dönüşmüş  olarak  tanımlandı­
ğında,  varolanların  varolanlığmın  değişimine  dayanan  bir  öz 
olgusuna  sonuç  görünümü  olarak  tanıklık  eder.  Subiectum'un 
ousia’sı  (varolanlığı-Seiendheit)  artık  kendi  özünü,  istemeyi 
isteme  olarak  ortaya  çıkaran  kendini bilmenin  özneliğine  dönü­
şür.  Güç  istemi  olarak  isteme  daha  çok  gücü  buyurmadır.  Ken­
disine  daha  fazla  güçlenme  yetkisi  veren  istemenin  belli  bir 
zamanda  bulunduğu  güç  basamağının  üstüne  çıkabilmesi  için, 
ulaşılan bu düzey güvenli  kılınıp  sağlama bağlanmalıdır.  Gücün 
yükselebilmesi  için  zorunlu  koşul,  her güç  basamağının güvenli 
kılınmasıdır.
Gelgelelim  bu  zorunlu  koşul,  istemenin  kendini  isteyebil­
mesi  için;  yani,  daha  güçlü-olmayı-isteme  olması;  güç  arttırma 
olması  için yeterli  değildir.
İstemenin  bir  görü  alanına  göz  atması,  güç  artışının  yolunu 
gösterecek  olanakların  ilk  kez  görünebilmesi  için  bu  alanı  aç­
ması  gerekir.
İsteme  böylece  öncelikle  gücü  koruyup  arttırma  koşullarını 
koymalıdır.  Yapıca  birbirine  ait  olan  bu  koşulları  koymak  iste­
meye aittir.
"Genelde  isteme, daha güçlü-olmayı istemekle,  gelişmeyi,  ek 
olarak  bu  gelişmenin  araçlarını  istemekle  aynı  şeydir..."  (Güç 
İstemi.  A.  675.  a. d.  Y. 1887/88)
Bu özlü araçlar güç  isteminin kendisine koyduğu koşullardır. 
Nietzsche  bu  koşulları  “değerler”  diye  adlandırır.  O  "her  iste­
mede değerlendirme vardır"  demektedir (XIII,  A.  395.  Y.  1884) 
Değerlendirmek  değeri  kurup,  temellendirmektir.  Güç  istemi, 
arttırma  koşullarını  kurduğu,  koruma  koşullarını  sağlama  bağ­
ladığı  ölçüde  değer  biçer.  Güç  istemi  özünde  değer-koyan-iste-
35


medir.  Değerler  varolanın  Varlığındaki  koruma  arttırma  koşul­
larıdır. Güç istemi, kendi saf özünde  açıkça ortaya çıkar çıkmaz, 
değer  koymanın  hem  temeli  hem  de  alanı  olur.  Güç  isteminin 
temeli  eksiklik  duygusu  değildir;  tersine  aşırı  bolluklu  yaşamın 
temeli  güç  isteminin  kendisidir.  Burada  yaşam  istemeyi  isteme 
anlamına gelir.  "Yaşamak, bu zaten değer yüklemek”demektir.
Güç,  karşı  koyulmaz  güç  olmak  istediği  sürece,  yaşamın 
hiçbir zenginliği  onu yatıştırmaz.  Öteye geçmek  için daha güçlü 
olma  hakkı  ister.  Böylece  isteme  sürekli  olarak  kendiyle  aynı 
olarak  aynıya  geri  döner.  Böylece  essentia’sı  güç  istemi  olan 
bütün  varolanın  varolma  biçimi;  yani  existentia’si"  “aynının 
bengi  dönüşüdür."
Nietzsche’nin  metafiziğinin  iki  temel  sözü;  "güç  istemi"  ile 
"aynının  bengi  dönüşü"  eskiden  beri  metafizikte  yol  gösterici 
olan  görüşe  uygun  olarak varolanı  Varlığında  -essentia  ile exis- 
tentia  anlamında  ens  qua  ens  [varolan  olarak  varolan]  olarak- 
b e lirle r.
“Güç  istemi”  ile  aynı  olanın  bengi  dönüşü  arasındaki  böyle 
düşünülmesi  gereken  öz  ilişkisi,  burada  henüz  doğrudan  su­
nulmaz.  Çünkü  metafizik  essentia  ile  existentia  üzerine  düşün­
mediği  gibi  ikisi  arasındaki  ayrımın  kaynağım  da araştırmamış­
tır.
Metafizik  varolanı,  Varlığında  güç  istemi  olarak  düşündü­
ğünde,  güç istemini  zorunlu  biçimde değer koyucu olarak görür. 
O  her  şeyi  değerler,  değerlerin  yetki  gücü,  değerden  düşürme, 
değerlendirme  alanında  düşünür.  Yeni  çağ  metafiziği,  onun 
koşulsuz  biçimde  kuşkulanılamayanı,  pekin  olanı,  (Gewiss).(^) 
pekinliği 
aramasında 
başladı, 
onun 
özü  de  buradadır. 
Descartesin  sözüyle  fırmum  et  mansirum  quid  stabiliere,  sağ­
lama  bağlanmış,  kalıcı  bir  şeyi  durdurmak.  Nesne  olarak 
temellendirilen  bu  durma  (Standig),  sürekli  bulunan,  her  yerde 
zaten  altta  yatan  (hypokeimenon,  subiectum)  olarak  varolanın 
eskiden  beri  hüküm  süren  özüne  uygundur.  Aristoteles  gibi 
Descartes’te  hypokeimenon  ile  ilgili  soru  sorar.  Descartes 
subiectum'u  metafiziğin  önceden  belirlenmiş  yolunda  aradıkça, 
sürekli  bulanan  olarak,  ego  cogito’yu  buldu.  Böylece  ego  sum, 
subiectum ’a  dönüştü;  yani  özne  kendini  bilmeye  dönüştü.  Öz­
NIETZSCHE’NİN  TANRI  ÖLDÜ  SÖZÜ  ve DÜNYA RESİMLERİ  ÇAĞI
36


NIETZSCHE'NİN TANRI  ÖLDÜ SÖZÜ
nenin  özneliği,  bu  bilinçten  emin  olmadan  pekinlikten  çıkarıla­
rak belirlenir.
Güç 
istemi, 
korumayı, 
yani 
kendi 
değişmezliğini, 
stabilitesini  zorunlu  bir  değer  olarak  koymakla,  aynı  zamanda, 
özü  gereği  göz  önüne  getiren,  her  zaman  doğru  sayıcı  bir  şey 
olarak,  bütün  varolanları  güvence  altına  alma  zorunluluğunu 
haklı  kılar.  Doğru  saymayı  kuran  güvenli  kılmaya  pekinlik 
(Gewissheit)  denir.  Dolayısıyla  Nietzsche'nin  yargısına  göre, 
Yeni  çağ  metafiziğinin  ilkesi  olarak  kesinlik  hakikati  bakımın­
dan  ilk  kez,  güç  isteminde  temellendirilmiştir.  Elbette  bu  haki­
kat  zorunlu  değer,  pekinlik  de  hakikatin  Yeni  çağ'daki  biçi­
miydi.  Bu,  gerçek  olan  her  şeyin  “özü”  olan  güç  istemi  öğreti­
sinde,  çağcıl  öznelik  metafiziğinin,  ne  bakımdan  tamamlanmış 
olduğunu açıklar.
Bunun  için  Nietzsche  :"Değer  sorusu  pekinlik  sorunundan 
daha  temeldir;  pekinlik  sorunu  ilk  kez  değer  sorusunun  yanıt­
lanmış olması  koşuluyla ciddiyetine ulaşır."  diyebiliyordu.  (Güç 
İstemi  A.588.Y. 1887/88)
Buna karşılık,  güç  istemi  bir  kez değer koymanım  ilkesi  ola­
rak  tanınırsa,  değer  araştırması,  öncelikle,  bu  ilkelerden  sonra 
zorunlu  olarak  hangi  değerin  gelmesi  gerektiğini,  bu  ilkeye 
uygun  olan  hangi  değerin  gelmesi  gerektiğini  düşünmelidir. 
Değerlerin  özü,  kendini  güç  isteminde  koyulan  koruma-artırma 
koşulu  olmada  gösterdiği  ölçüde,  değerlerin  kural  koyucu  öz 
niteliklerini betimlemenin perspektifi açılmış  olur.
Belli  bir zamanda ulaşılan  istemeye  ait güç  basamağının ko­
runması,  istemenin  kendini  her zaman  güvenle kavrayabileceği, 
-arkasındaki  bir  şey  olarak-  kendi  güvenliğini  sağlayacağı  bir 
çevre  ile  kuşatmasına  dayanır,  isteme  kendi  güvenliğini  bu  te­
melde  ileri  sürebilir.  Bu kuşatıcı  çevre,  istemenin  dolaysız  kul­
lanımı  altında  bulunan servetin (yunancada bu  sözcüğün günlük 
anlamına  göre  ousia)  sınırlarını  çizer (?).  Buna  karşılık,  bu  sü­
rekli  değişmez (Beständig),  hiç  değişmez  biçimde değişmeyene 
(Ständig);  yani  ancak  bir  yerine  koymayla  durdurulmasında 
sürekli olarak  bir  şeyin kullanımında  durana dönüşür.  Bu yerine 
koyma,  göz  önüne  getirici  ortaya  koyma  tarzındadır.  Bu  tarzda 
kalıcı  olan kalandır.
37


Yüklə 72,79 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə