108
kendilerini yanan ve ateş saçan oklara karşı koruyorlardı. Bu tarzda bir çok
makine ile şehir tahkim edildikten sonra,mazgallarda (kule) bulunan
vatandaşlar geri çekilerek,kendilerini emniyete aldıktan sonra koç başları
getirildi. Bu makine pek büyüktür. Yani kalas gevşek zincirlerle kapı
direklerinden sarkıtıldıktan sonra, -ki o kalasların demirden mızrağı vardı ve
çalışanların güvenliği için söylediğimiz örtüsü vardı- Bunu arka kısımda olan
boynuzdan iplerle bazıları büyük bir güçle geri çekiyorlardı. Yani darbenin
yöneltildiği yere nazaran geri çekiyorlardı. Sonra kalası bırakıyorlardı. Öyle ki,
onun vuruşuyla sarsılan surun herhangi bir kısmı tahrip ediliyordu. Gerçekten
uzaktan savunma yapanlar bu gaye ile hazırlanmış olan büyük kayaları
surlardan uzaklaştırılmış makinelere atıyorlardı. Bazı kadınları adamlar ile
birlikte yok ediyordu. Fakat kadınların büyük sayısıyla baş edemiyorlardı.
Ayrıca düşmanlar merdivenler getirdikleri zaman, burada sur koç başlarıyla
yıkıldıktan, orada mazgallardan savunmada bulunanlar tarafından makineler
def edildikten sonra, şehir barbarlar tarafından ele geçirildi. Barbarlar koç
başları ile duvarın yıkılan kısmından, kısmen de merdivenlerle içeri
girdiler.”
420
420
Priskos,s 74-75
109
SONUÇ
Mançurya’dan Macaristan’a kadar uzanan geniş bozkır coğrafyası
atlı göçebe kültürlerin yayılma sahası olmuştur. Bozkır bölgesinin
Karadeniz’in kuzeyindeki Hazar Denizi ve Tuna Nehri arasındaki batı bölümü
M.Ö. II. Binin başları ve M.Ö.8.yy’lar arasında Kimmerler tarafından iskan
edilmiştir. M.Ö. 800 yıllarında meydana gelen ve oldukça uzun süren bir
kuraklık Orta Asya ve Güney Rusya bozkırlarında kayda değer bir nüfus
baskısına sebep olmuştur. skitler kavimlerin doğudan batıya doğru birbirlerini
sıkıştırmaları sonucunda tarih sahnesine çıkmışlardır. skitler M.S. 2.yy’a
kadar uzanan yaklaşık bin yıllık zaman dilimi içerisinde tarihi arenada önemli
roller oynamışlardır. M.Ö. III. Yüzyılın başlarında Sarmatlar Don nehrinin
doğu kıyılarına yaklaşmışlardır. skitlerle ilişkilendirilen Sarmatlar aynı
yüzyılda Don nehrini geçmeye ve skitleri sıkıştırmaya başladılar. skit yayılım
alanı yıldan yıla daraldı. Bir müddet skitler Aşağı Dniper ile Crimea
arasındaki Küçük skitya’da sıkışıp kaldılar ve kuzey Karadeniz bozkırlarını
Sarmatlara bıraktılar. Böylece Kimmerlerden skitlere geçen egemenlik
Sarmatların M.Ö. II.yüzyıl’da skit coğrafyasında büyük bir güç olarak ortaya
çıkmalarıyla el değiştirmiştir. Sarmatlar sonraki beş yüz yılı aşkın bir süre bu
bölgede hüküm sürdüler. Avrupa Hunları, ç Asya’da 350 sıralarında
meydana gelen olaylardan sonra batıya doğru ilerlediler. 370 yıllarında Aral
Gölü ve Don ırmağı arasında hüküm süren bir Sarmat kavmi olan Alanları
yendiler. Avrupa Hunları 552 yıllarında Don boyunca ilerlemeye başlayan
Avarlarla mücadeleye tutuşmuş ve Avar hakimiyetini tanımışlardır.
skit,Sarmat ve Avrupa Hunları’nın atlı medeniyetler kültürü
içerisinde önemli bir yeri vardır. Bu kavimler kendilerine has bir askeri
teşkilatlanma meydana getirmişlerdir. Bunların askeri kültürleri at ile yay
ekseni etrafında oluşmuştur. Bu kavimler at ile yay gibi iki önemli savaş araç-
gerecini özel bir şekilde birleştirmiş ve aynı zamanda bunları mükemmel bir
ş
ekilde kullanmışlardır.
110
Bozkırda yaşayan atlı bir kavmin hayat şartları bu savaş biçiminde
aksini bulmuştur. Sert iklim şartları ve hayatın ağırlığı bu kavimleri süratle yer
değiştirmeye zorlamış ve çevikliği dolayısıyla at onların mevcudiyetinin
kaçınılmaz bir faktörü halini almıştır. At manevra yeteneği ve savaşlarda
yıldırım hızıyla delip geçme kabiliyetiyle, büyük bozkır devletlerinin
kurulmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu kavimler sonsuz bozkır
düzlüklerinde ata binme sanatında mükemmel bir dereceye ulaşmışlardır.
Binicilik “askeri” değer kazanarak “Bozkır savaşçılığının” temeli olmuştur.
Bozkır ordusunun en önemli özelliklerinden biri daimi olmasıydı.
Diğer milletlerin orduları ücretli askerlerden oluşurken, bozkır ordusunda
hiçbir fert para karşılığında çarpışmıyordu. Onların yaşam biçimlerinin bir
parçası olan sporları, eğlenceleri, avlanmaları bile askeri eğitim niteliğinde
olduğundan bozkır ordusu her an askeri eğitim niteliğinde olduğundan bozkır
ordusu her an savaşa hazır durumdaydı.
Bozkır ordularının büyük bölümü atlıların meydana getirdiği süvari
sınıfından oluşmaktaydı. Piyadeler sayıca çok azdı. Atlı kavimlerin savaştaki
başarısı, büyük ölçüde onların süvarilerinin yay olarak savaşan düşmanları
üzerinde sağladığı avantaja bağlı idi. Bu sebeplerden bozkır kavimleri at
yetiştirmeye ve atların bakımına büyük önem vermişlerdir. Seçici çiftleştirme
daha kaliteli at cinsinin doğmasını sağlamıştır. Ayrıca onlar iğdiş edilmiş
atlara binmeyi tercih etmişlerdir. Onların eğerleri, üzengileri ve gemleri
binicisine ayrıca avantaj sağlamıştır. Ayrıca Sarmatlar madeni üzengiyi icad
etmiştir. Madeni üzengi onlara önemli bir üstünlük sağlamıştır. Süvarilerin
çoğu hafif silahlı idi. En önemli silahları ok ve yay idi. Bozkır kavimleri dört
nala giden at üzerinde her yöne yay gerip ok atabilmekteydiler. Bozkırda
herkesin yayı ve okları vardı. Bu yüzden eskiçağ yazarları onlara “hippotoxai”
(atlı okçular) demeyi yeğlemişlerdir. skitler “zehirli oklar” üretebilmişlerdir.
Ordu süvari birliklerinden oluştuğundan süvarinin eğitimi ve giyimi
büyük önem taşıyordu. Bir süvari başlık, ceket,pantolon ve çizme giyiyordu.
Böylece atın üzerinde rahatlıkla hareket edebiliyordu.
Bozkır savaşlarında saldırı ön planda olduğundan hücum silahları
oldukça gelişmişti. Bunlar kılıç,kama,savaş baltası ve mızraktı. Savunma
Dostları ilə paylaş: |