Paranormal fenomen



Yüklə 222,56 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə12/83
tarix13.11.2017
ölçüsü222,56 Kb.
#10171
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   83

KOZMİK VARLIK  OLARAK  İNSAN
ıı/.ıın yıllardır çalışmalar yapılmakta, yıllardır çeşitli metod ve
•  /.ersizler  denenmekte,  etkin  ve  faydalı  olanları  belirlenerek 
»•.«•niş  kitleler  tarafından  uygulanmaya  devam  edilmektedir. 
Sınır  ötesi  Yaymevi'nden  çıkan,  yazar  Ergun  Candan'ın 
I ,ık>me aldığı  "Ruhsal Güçleri Geliştirme Teknikleri"  adlı eser 
I
hi
 konuda çok faydalı bir rehberdir. İlgilenen okuyucularımız 
İni  kaynaktan  yararlanabilirler,  bu  kitapta  ayrıca  egzersiz  ve 
ılıştırmalara yer vermeyi gerekli görmemekteyiz.
Normal  iradenin  düşünme,  hareket  gibi  eylemleri  beyin 
komutları  vasıtasıyla  bilinçli  olarak  gerçekleşirken,  paranor- 
ıııal  iradenin  telepati,  telekinezi,  durugörü  gibi  eylemleri  bil­
inçaltının  aktivizasyonu  ile ve  onun  sayesinde  mümkün  hale 
gelebilmektedir.  Bu  amaçla  bilinçaltının  (eskiden  bilinçaltı 
denirdi) açılması ve normal bilinç ile köprü oluşturması gerek­
lidir, fakat maalesef insanlar arasında pek az bir kısım bu düz­
eye  gelmeyi  başarabilmektedir.  Normal,  sıradan  insanlarda 
bilinçaltı çok kısa süreler için spontane olarak sinyal gönderir, 
örneğin  rüya  görme  sürecinde,  alkol  ve  uyuşturucu  madde 
alımı  sırasında,  ölüme  yakın  deneyim  vakalarında...  Diğer 
taraftan  bilinç  kesintisiz  olarak  "normal"  rutin  düşünme 
faaliyetleri  ile  meşgul  olduğundan  bilinçaltının  istem  dışı 
•.inyallerini  yakalayıp  deşifre  etmeyi  çoğunlukla  başarama- 
ınaktadır. Oysa bilinç, bilinçaltının sadece küçük bir yansıması 
kadardır.  Zihnimizi  bir  okyanusa  benzetelim  ve  içerisinde 
barındırdığı  devasa  su  miktarını  düşünelim.  Su,  zihnimizin 
dev bilgi ve yetenek potansiyeline karşılık gelir. Bilincimiz su 
yüzeyindeki  tabakadan  oluşmakta,  kalan  tüm  devasa  su 
hacmi  ve  içinde  barındırdığı  tüm  şeyler,  zihnin  bilinçaltını 
oluşturmaktadır.  Ruhsal  güçlerini  geliştirmek  isteyen  biri 
onun için  ilk önce bilincini geliştirmek,  genişletmek yönünde 
tıgraş  vermelidir.  Bilinci  genişleterek,  yani  okyanus  yüzey 
alanını genişleterek, okyanus derinliğinden-zihnin bilinçaltın- 
ılan  daha  fazla  bilgi  akımının  oluşmasına  fırsat  verilecektir, 
bilinçteki  "kapasite"  ve  "kalite"  artırımı,  bilinçaltı  doğası  ile
47


PARANORMAL FENOMEN
etkileşimi için önkoşul arz etmektedir. Çeşitli meditasyon egz­
ersizleri yardımı ile hem bilinç havuzunu genişletmeyi hem de 
çevreden  aldığı  enformasyonu  bloke edip  bilinçaltı  (paranor- 
mal) enformasyon akışına yol açmayı öğrenmek mümkündür.
Bilinç  ve  bilinçaltının  ve  özellikle  de  aralarındaki  etk­
ileşimin  ruhsal  güçlerin,  paranormal  aktivitelerin  oluşmasına 
neden  olduğunu  anladıktan  sonra  biraz  zihnin  bu  iki  ayrı 
durumunu açmaya çalışalım.
Evrimsel  sürecin  ürünleri  olan  canb  organizmalar,  hücre 
denilen alt sistemlerden oluşmaktadır. Bazı aşın karmaşık sinir 
sistemleri,  bilinç  durumlanna  ve  işleyişlerine  neden  olma  ve 
sürdürme  kapasitesine  sahip  olur hale  gelmişlerdir.  En büyük 
sinir sistemi koleksiyonlan, yani beyinler bilinç durumlanna ve 
işleyişine  neden  olmakta  ve  onları  sürdürmektedirler. 
Günümüz  bilimi  beyinlerin  bilince  nasıl  neden  olduğunun 
aynntısını açıklayamıyor, fakat bunun insan beyinlerinde mey­
dana geldiğine, ayrıca da birçok hayvan türlerinin beyinlerinde 
de  meydana  geldiğine  dair  sağlam  deliller  bulunmaktadır. 
Zihin  ve bilincin,  fiziksel beden  tarafından oluşturulduğu, zih­
nin  bedende  büyüdüğü  düşünülmektedir.  Milyonlarca  yıllık 
evrim  hareketinde  her biri,  öncekinden  daha  karmaşık  yaşam 
şekilleri oluşarak, sonuna insan gibi bilinçli bir varlık ortaya çık­
mıştır.  Fakat doğu ve eski dünyanın önemli bir bölümünde tam 
tersi  görüşler  hakimiyetini  sürdürmektedir.  Bu  yaklaşımda 
fiziksel varoluş ihtiyacı, zihinden doğmaktadır. Zihin ve fiziksel 
varoluş ihtiyacı ile beden doğmaktadır. Ve varoluş ihtiyacı ken­
dini yenidoğanda bilinçlilik olarak göstermeye başlamaktadır.
Evrimsel süreç içerisinde geliştirilen "fazlalık"  psişik ener­
jinin  çoğu  zihnin  bilinçaltında  var  olmaktadır.  David  Ray 
Griffin  "Psişenin  derinliklerinde,  yüzeyindekinden  daha  fazla 
güç var gibidir." der. Beynin ve psişik gelişimin evrimsel ölçek­
teki  gelişimi  hala  devam  ediyor  fakat  daha  ne  kadar  süreceği 
konusu  tabii  ki  bilinmiyor.  J.Searle,  "Zihnin  Yeniden  Keşfi" 
adındaki yankı uyandıran kitabında bilinci şöyle tanımlamıştır:
48


KOZMİK  VARLIK OLARAK  İNSAN
"Bilinç,  insanların  ve  belli  hayvanların  beyinlerinin  biy­
olojik  bir öze lliğ id ir.  N örobiyolo jik  süreçlerin  sonucunda 
ortaya  çıkar  ve  en  azından  fotosentez,  sindirim  veya 
mitoz  g ib i  biyolojik  özellikler  kadar  doğal  biyolojik 
düzenin  b ir  parçasıdır.
Bilinç,  tıpkı  katılığın  buz  halindeyken  su  moleküllerinin 
üst düzeyde  ortaya  çıkan  niteliği  olması  ve  sıvılığın  aynı 
şekilde  su  moleküllerinin  dalgalı  haldeyken  üst  düzey 
ortaya  çıkan  niteliği  olması  g ib i  'üst  düzey'  ve  'ortaya 
çıkan'  terimlerinin  en  zararsız  anlamında  beynin  üst 
düzey  veya  ortaya  çıkan  bir  niteliğidir  (property).  Bilinç 
sıvılığın  moleküler  sistemlerin  bir  doğası  olması  anlamın­
da  beynin  zihinsel  ve  bu  nedenle  fiziksel  bir  niteliğidir."
Bugün,  maddeciler  bilinçle  "başa  çıkmanın"  yollarını 
.ır.ırlar.  Bilincin  bilimsel  olarak incelenmesindeki  sorun  onun 
.«ıyut/öznel  karakterinden  kaynaklanır.  Çünkü  bilimin 
incelediği görüngüler tümüyle nesneldir, somuttur.
Bilinç,  Colin  Mc  Ginn'in  varsayımının  tersine  maddenin 
l>ir türevi değildir. Şöyle açıklayabiliriz: Su elementini ele alır­
dık, sıvılığın  suyun bir özelliği,  bir hali olduğu  gibi,  bilinç de 
İH'ynin bir özelliği konumundadır. Ve de bilinç, evrimsel süreç 
içersinde beynin tamamen doğal bir özelliği olarak ortaya çık­
mıştır.  17.yüzyılla  beraber  bilincin  doğal  dünyanın  dışına 
çıkarılması  ve  ona  ruhani,  doğaüstü  bir  nitelik  addedilmesi 
eğilimi  çıkmıştır.  Bu  eğilimin  sonucunda,  ölçülebilir,  somut 
verilere odaklanma sağlanarak faydalı vesileler olduysa da bu 
yanlış  temel,  tam  bir  bilinç  anlayışına  ulaşılmasının  önünde 
luiyük bir engel teşkil etmiştir.
Bilinç  ve  farklı  bilinç  halleri  konusunda  1950'lerde 
haşlayan  bilimsel  çalışmalar,  1970'lerin  ortasından  sonra 
duraklamıştır. Bugün 25 yıl önceye oranla çok daha fazla tıbbi 
mikana, tekniğe ve araştırma gücüne sahip olmamıza rağmen 
araştırmaların  bir  kısmı  gayri  demokratik bir biçimde  yasak­
49


Yüklə 222,56 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   8   9   10   11   12   13   14   15   ...   83




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə