Radyo telev zyon s nema anab L m dali lat n amer ka



Yüklə 4,8 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə22/60
tarix04.02.2018
ölçüsü4,8 Kb.
#23973
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   60

 
 
64 
nasılsa  öyle,  başka  bir  şey  değil”,  diye  tarif  ettiği  (Armes,  1987:  80)  ve  tamamen 
gerçeği  çekmeye  çalıştığı  bir  tarz  yaratmaya  çalışmıştır.  Birri’nin  belgesel  tarzı 
kendinden sonra gelecek sinemacılar üzerinde etkili olmuştur.   Fernando Birri, başta 
olmak  üzere,  Tomas  Gutierrez  Alea  ve  Nelson  Pereira  dos  Santos  gibi,  1950’lerde 
sinema yapmaya başlayan yönetmenler, 1960’ların yeni sinemalarının ilk temsilcileri 
sayılabilir ve filmleri de 1960’ların hareketlerinin ilk örnekleri arasında gösterilebilir. 
 
 
2.2-)    
 
S NEMA VE DEVLET  L ŞK S  
 
Latin Amerika’da devlet toplumsal hayatın en etkili belirleyicilerinden birisi 
konumundadır.  Latin  Amerika  toplumları  20.  yüzyıl  tarihlerinin  büyük  bir  kısmını 
diktatörlükler altında geçirmiştir. Diktatörlükler dışında kalan zamanlarda da devletin 
toplumsal  hayat  üzerindeki  belirleyiciliği  ve  etkisi  çok  yüksektir.  Devlet  toplumsal 
yaşamın her alanına egemen olmaya ve muhalif sesleri bastırmaya çalışmaktadır. Bu 
amaca  ulaşmak  için  kültürel  yaşam  önemli  bir  araç  olmaktadır.  Kültürel  ürünlerin 
devlet  politikasına  paralel  olmasına  çalışılmış  ve  sinema  da  halka  en  yaygın 
ulaşabilen  bir  sanat  dalı  olarak,  resmi  politikanın  yörüngesine  sokulmaya 
uğraşılmıştır. Sinema aynı zamanda oluşabilmesi için bir sermaye birikimine ihtiyaç 
olduğundan  ve  bu  sermaye  çoğu  zaman  devlet  tarafından  sağlandığından  devlete 
bağımlıdır.  Latin  Amerika  devletleri,  sinemada  özel  ve  bağımsız  yapımcıların 
oluşmasını  desteklememişler  ve  bütün  yapımcıların  bir  şekilde  devlete  bağımlı 
olmalarını sağlamışlardır. Bunun sonucu olarak devletin sinemadan desteğini çektiği 
zamanlarda sektör büyük zorluklar yaşamaktadır. 


 
 
65 
 
Sinema  maddi  zorlukların  yanında  sansür  uygulamalarıyla  da  devlet 
politikalarına  bağımlı  hale  getirilmiştir.  Sansür  yasaları  bütün  Latin  Amerika 
ülkelerinde uygulanmıştır. Sinemanın devletin tekelinde olduğu Küba’da oto sansür 
yaygınken,  diğer  devletler  sinema  üretimine  sansürle  müdahale  etmektedir. 
1970’lerin  askeri  darbelerinin  başlattığı  sansür  uygulamaları  uzun  süre  yürürlükte 
kalmıştır.  Arjantin’de  1982’de  diktatörlüğün  bitmesiyle  sansür  yumuşarken,  bu 
yasaların tamamen ortadan  kalkması 1990’lara  kadar  sürmüştür.  Şili’de ise  1973’te 
başlayan sansürün tamamen kaldırılması 2003’te gerçekleşmiştir. 
 
Latin  Amerika’da  devlet  sinemaya engel  olmanın  yanı  sıra  sinemaya  destek 
de  olmaktadır.  Sinemayı  destekleyen  yasalar,  Latin  Amerika’da  önemli  bir  işleve 
sahiptir.  Devletin  sinemaya  desteği,  bir  yandan  yapımcılık  ve  mali  yardımla,  diğer 
yandan  destekleyici  yasalarla  olmaktadır.  Sinemayı  koruyucu  yasalara  sahip 
ülkelerde  sinema  sektörü  oluşabilmiş  ve  Hollywood’la  rekabet  edebilmiştir.  Bu 
yasaların  başında  yerli  film  kotaları  gelmektedir.  Bu  kotalarla  yılın  belirli  sayıdaki 
gününde  sinemalarda  yerli  film  gösterilmesi  zorunluluğu  getirilmektedir.  Örneğin, 
Brezilya’da  1939’da  senede  bir  gün  olarak  başlayan  kota  1980’de  185  güne 
ulaşmıştır (Armes, 1987: 181). Film kotaları sayesinde üretim artarken, ithal filmlere 
de engeller getirilmiştir.  
 
Devletin sinemadaki varlığı popülist ya da ideolojik bir çerçevededir. Üçüncü 
Dünya’da ulusal sinema yaratma sadece devlet politikasının sonucu olabilir (Armes, 
1987:  40).  Batı  eğitimli  yönetici  sınıf  ülkelerinin  yurtdışındaki  imajları  üzerine 


 
 
66 
duyarlıdırlar  (Armes,  1987:  41).  Küçük  burjuva  kültürü,  sömürgeciliğe  karşı  ve 
ulusallık  peşindedir,  sinemayı  yapanlar  ve  yönlendirenler  de  bu  sınıfa  mensup 
olduğundan  ulusal  bir  sinema  arayışı  içindedir  (Armes,  1987).  Sinemacıların 
çoğunluğunun  üst  sınıfa  mensup  olması  ve  sinemanın  pahalı  bir  sanat  olmasından 
dolayı,  1960  öncesinde  alternatif,  politik  olarak  muhalif  bir  sinemanın  varlığından 
söz edilemez. Sinemada değişiklik yapmak, bir akım yaratmak ya da ulusal sinema 
biçimi  oluşturmak  devlet  tarafından  üstlenilmiştir.  Brezilya’da  1930’larda  ulusal 
sinema  (Simis,  2002:  106),  Arjantin’de  1960’larda  devlet  destekli  Yeni  Dalga 
yaratma  çabaları  (D’lugo,  2003:  106)  bunun  örnekleri  arasındadır.  Oluşturulmaya 
çalışılan  ulusal  sinemaların  da  Hollywood  modeline  yakın  olmasına  çalışılmıştır. 
1960’lardan  sonra  ise  devletin  rolünde  değişiklik  olmuş  ve  devlet  kendi  dışında 
gelişen sinema hareketlerine müdahale etmeye başlamıştır. Latin Amerika devletleri 
muhalif sinema hareketlerini sona erdirmeye ya da yönlendirmeye çalışmıştır.   
 
Latin  Amerika’da  sinemayla  devletin  ilişkisi  1930’larda  şekillenmeye  başlar. 
1930’lardan itibaren Brezilya’da Vargas, Arjantin’de Peron ve Meksika’da Cardenes 
yönetimleri  sinemayı  koruyucu  yasalar  çıkarmıştır.  Brezilya’da  1932’de  kısa 
filmlere,  1939’da  uzun  filmlere  kota  uygulaması  başlamıştır.  Arjantin’de  Peron’un 
1945–1955  arasındaki  yönetiminde  korumacı  yasalar  düzenlenmiş,  ama  bunlar 
yeniliği  ve  girişimi  zorlaştırmış  ve  etkili  bir  ulusal  sinema  oluşturulamamıştır 
(Armes,  1987:  170).  Sadece  Meksika’da  1930’ların  ortasında  Cardenes  iktidarında 
gelişme  sağlayacak  devlet  katkısı  bulunur  (Armes,  1987:  62).  Meksika,  devrimin 
sonrasında  1920’lardan  itibaren  ilk  sinema  yasalarını  çıkarmış,  ulusal  sinemayı 
koruyucu  ilk  sinema  yasalarının  çıkması  ise  1935’te  gerçekleşmiştir.  Meksika’da 


Yüklə 4,8 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   60




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə