144
m a r t 1 1
Nedir ‘Camp David’ düzeni?
İsrail’e sınırsız ruhsat, diğer tüm devletlere de
kukla yönetimler aracılığıyla çok dar bir alan-
da, halkları diktatörce yönetmelerini sağlayan
düzen. Bir tür danışıklı dövüş. Bugün çatırda-
yan yönetimler yıllarca İsrail’i mazeret göstere-
rek iktidarlarlarını ayakta tuttular. İsrail de bu
düzenden elde ettiği güçle bölgede istediğini
yaptı. İşte şimdi yaşanan olaylar, bu düzenin
sonuna geldiğimiz gösteriyor.
Tunus’la mı başladı bu bu düzenin değişimi?
Hayır. Bu düzenin ilk çatırdaması Irak işga-
li ile oldu. İkinci kırılma ise Davos’ta Tayyib
Erdoğan’ın çıkışıyla oldu. Irak, demografik
yapısı, ekonomisi, sosyolojisi, siyasi yapısı
ile bütün Ortadoğu’nun bir mikrokozmosu.
Ortadoğu’da ne varsa Irak’ta o var. Siyasi olarak
mikrokozmosu. Baasçı bir iktidar (Saddam)
örneği birçok ülkede var. Baskı, yolsuzluklar,
katliamlar vs. Etnik ve mezhep olarak çeşitli-
lik yönünden Irak, Ortadoğu ile aynı. Kısaca
Ortadoğu hikayesini Irak üzerinden anlatmak
mümkün. Böyle mikrokozmosu olan bir ülkeye
ABD’nin yaptığı kaba müdahale ile başladı bu
düzenin bozulması.
YETİM DALGALARI SAHİLE ULAŞTI
Ve benim ‘yetim dalgaları’ dediğim süreç işledi.
İşgal bir depremse bugün yaşananlar depremle
oluşan tsunaminin yarattığı dalgalar. Irak işgali
bölgede birken öfkeyi daha da arttırdı. Açsınız,
özgür değilsiniz ve haysiyetiniz zedelenmiş.
Burnunuzun dibinde bir işgal var ama siz bir
şey yapamıyorsunuz. İşte Tunus’taki patlama
bu öfkenin bir sonucudur. Irak depreminin ye-
tim dalgasının kıyıya vurması idi. Bugün bölge-
de yaşananlar da Türkiye’nin bu kadar öne çık-
ması da Irak işgalinden sonraki oynadığı yapıcı
rolüdür. Bu yapıcı rol Erdoğan faktörüyle bir-
leşince ilk kez Camp David düzeni dışında bir
ihtimal ortaya çıktı. Davos Düzeni önce halklar
nezdinde sonra da cüzi de olsa yönetimler nez-
dinde karşılık bulmaya başladı.
Türkiye’nin Ortadoğu politikasının izlediği
çizgi ne?
Adalet. Bugün Libya için de Türkiye için temel
referans budur. Bugün Libya’da fiili bir durum
var ve diyebilirsiniz ki operasyon başlamış,
Kaddafi gidici. Böylesi bir durumda hangi ada-
letten bahsediyorsun? Önce Kaddafi’nin gitme-
si lazım, sonra bakarız gibi yorumlar bence naif
yaklaşımlar.
Evet Kaddafi’nin gitmesi gerektiği muhakkak
ama sırf Kaddafi gidecek diye biz bu adalet çiz-
gisini terk edemeyiz. Libya’ya yapılan bu müda-
halenin Libya için de sonuçlar vereceği doğru
ama bir taraftan da Ortadoğu’da ilk kez kendi
imkânlarıyla başarıya ulaşmış olan yerli, milli,
organik hareketlerin mücadeleleri için de ciddi
bir tehlike. Bu yüzden Yemen’dekiler dışarıdan
destek istemiyor. İhvan eğer Mısır’da meşru bir
hareketse, bir dış mihrakla yoğun bir ilişkiye
girmemiş olmasındandır; hatta dışarıdan seçim
gözlemcilerini bile kabul etmeyecek kadar ba-
ğımsız durmasındadır. Dışardan her türlü des-
tek bu süreci zora sokardı.
Libya’ya gelelim. Bugüne kadar ne oldu ve şu
anda Türkiye’nin pozisyonu ne?
Libya’da ne oldu? 42 yıllık Kaddafi iktidarına
karşı gösteriler başladı. Ancak Libya Tunus
ve Mısır’dan bir çok açıdan farklı olduğu için
başlayan hareket hemen sonuca ulaşmadı. Ve
Kaddafi’nin özel güçleri isyanı bastırmak için
harekete geçti. Herkes sivil katliamdan korktu
ve bunu durdurmak için uluslarararası toplum
harekete geçti.
FRANSA TÜRKİYE’NİN İÇİNDE OLDUĞU
ÇÖZÜMÜ SABOTE ETTİ
Ancak şu da önemli; evet Kaddafi gitmeli ama
“nasıl gitmeli” sorusu bu noktada önem kaza-
nıyor. Başlayan süreç Fransa’nın açık bir provo-
kasyonudur. İşte sorun buradadır. Eğer Kaddafi
Fransa’nın provokosyonu ile gidecekse ortaya
çıkacak felaket kalmasından daha ağır olabilir.
Çünkü başlayan operasyonun siyasi ve askeri
sınırları belli değil. Açık bir başı bozukluk söz
konusu. Operasyona katılanların hedefi, uçuşa
yasak bölge sınırı, rejim değişikliği, Kaddafi’nin
hedefte olup olmaması gibi hedefleri birbirin-
den çok farklı tanımlıyorlar. Hedef nedir, kim-
dir, neresini kim bombalıyor belli değil. İşte bu
kafa karışıklığının maliyeti daha ağır olabilir.
Bu yüzden bu süreçte öncelikle hedefin netleş-
mesi ve bu operasyonu Fransa’nın denetimin-
den kurtarmak lazımdı.
Fransa neden aceleci davrandı?
Bu çok önemli. Çünkü, Fransa’nın operasyonu
başlatma zamanı; Kaddafi’nin ilk kez; “Ateşkes
ilan ediyorum ve bu ateşkesi de Türkiye gelsin
denetlesin” çağrısı yaptığı zaman oldu. Yani
145
l i b y a ’ y a m ü d a h a l e
Kaddafi açıkça çatışmayı son erdirecek bir
projenin ilk adımını atmak üzereyken, Fransa
buna fırsat vermedi. Eğer bu ateşkes sağlan-
mış olsa idi daha farklı bir süreç izlenebilir ve
Libya’da savaşsız bir çözüm ortaya çıkabilirdi.
Çünkü Kaddafi’nin ikna etmesi gereken halk
yok, bazı aşiretler var. Geçmişte de bunu yaşa-
dı. Belli sayıda aşiret liderini ikna ile kitlelere de
yol haritası gösterdiğinde aslında kendisine bir
çıkış yolu bulabilirdi. Bence Türkiye’ye yaptığı
teklif de buna benzer merhalenin ilk aşama-
sıydı. Ama bu çözüm projesi masadayken şans
verilmedi. İşte Fransa bu planı bozdu. Bu yüz-
den şimdi bütün ülkeler Fransa’yı eleştiriyor.
Almanya bu operasyona katılmayacağını söy-
ledi. Obama baskı altında. Fransa, Türkiye’nin
Libya’da arabulucu olmasını engelledi, provoke
etti. Bu yaşananların yan etkisi olarak da bizim
AB üyelik sürecinde,
Fransa ile ilişkileri-
mizde sertleşme ola-
bilir.Ama sonuçta ne
oldu? Gelinen nokta-
da Libya operasyonu-
nun ana aktörlerinin
ABD, Türkiye, İngil-
tere ve Fransa olduğu
ortaya çıkmış oldu. Bu
Fransa açısından daha
ilk adımda başarısızlık
demektir. Fransa için
aslında sürpriz bir du-
rum yok. Son 4-5 yıllık
Fransız dış politikası
zaten yüz ağartacak hi-
kayeler veya adımlarla
dolu değil.
Neler var bu hikayede?
Fransa Kuzey Afrika
jeopolitiğinde en son
50’ler ve 90’larda çok
kanlı şekilde yer almış,
özellikle Cezayir üzerin-
den yüzbinlerce insanın
ölmesine yol açan bir em-
peryal güç. Tunus’da da
aynı ama özellikle Cezayir.
Çünkü Cezayir Kurtuluş
Savaşı’nı Fransa’ya karşı
verdi ve yüzbinlerce in-
san öldü. Yine 20 yıl önce
Kuzey Afrika’da demokratik biçimde iktidarı
ele alabilecek bütün muhalefetin bizatihi as-
keri darbelerle bastırılmasında en önemli rolü
oynayan Fransa’ydı. 3 ay önce Tunus’ta olaylar
başladığında Suudi Arabistan’dan daha önce
Tunus lideri Bin Ali’ye destek açıklaması yapan
Fransa’ydı. Fransa tarihteki karanlık rolünü bir
kez daha hatırlattı. Ve eğer operasyonun hedef-
leri ve sınırları konusunda bir ortaklık sağlana-
mazsa Kaddafi sonrası Libya bataklığı ile karşı-
laşabiliriz yeniden.
OPERASYON UZARSA BÖLÜNME OLABİLİR
İkinci Irak mı olur Libya?
Belki bunu söylemek için erken ama hiç ihtimal
dışı değil. Bu operasyon muğlak yapısı nede-