olup çoğunlukla hareket kısıtlanması mevcuttur. Löfgren sendromunda prognoz iyidir ve
genellikle 2 yıl içinde spontan remisyon olur.
Heertfordt sendromu; anterior üveit, parotis bezi tutulumu, fasial sinir paralizisi ve
ateş olarak bilinen akut tablodan oluşur.
2. Subakut sarkoidoz; iki yıldan daha kısa süren akciğer hastalığı belirtileri ya da
semptomlarından oluşur.
3. Kronik sarkoidoz; iki yıldan daha fazla süren akciğer hastalığı bulguları ya da
semptomlarından oluşur. Sinsi başlangıçlıdır. Organ tutulumuna bağlı semptomlar, sıklıkla da
akciğer tutulumuna bağlı dispne, öksürük ön planda iken, konstitüsyonel semptomlar akut
forma göre daha nadirdir.
Kronik sarkoidozda fibrokistik tutulum ve akciğer dışı tutulum yaygındır. Relaplar
sıktır, iyileşme daha azdır ve uzun zaman alır. Akciğer fonksiyonlarında çok fazla miktarda
kayıp oluşturabilir ve alveolar yapıyı bozar. (15, 28).
Tedavi kararı vermeden önce spontan remisyon olasılığı göz önünde
bulundurulmalıdır. Ciddi semptomatik veya progresif pulmoner sarkoidoz seyrinde, posterior
üveit/topikal tedaviye cevap vermeyen anterior üveit, nörosarkoidoz, kardiyak tutulum,
persistan hiperkalsemi, renal ve hepatik disfonksiyon, pitiüter tutulum,
splenomegali/hipersplenizm bulgularının varlığında tedavi verilmelidir (22).
Tedavide prednizolon çok önemlidir. Her ne kadar hastalığın uzun süreli seyrini
değiştirmede ve total etkinlik konusunda tartışmalar bulunsa da organ disfonksiyonunu geri
çevirme ve semptomatik rahatlamayı sağlama konusundaki faydası tartışmasızdır (28).
12
MATERYAL METOT
A. Hasta Populasyonu:
1- Hasta Özellikleri:
Çalışmamıza Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma
Hastanesi Göğüs 3 Kliniği’nde sarkoidoz tanısı ile takip edilmekte olan 210 olgudan Mayıs
2007 – Ekim 2007 tarihleri arasında kontrole gelen 48 olgu alınmıştır. Olguların demografik
özellikleri, solunum fonksiyon test sonuçları, tanı yöntemleri, tedavi görüp görmedikleri ve
hastalıklarının başlangıcından günümüze kadar geçen süre içinde varsa hastalıklarında
meydana gelen tekrarlamalar kaydedildi. Kontrol grubu olarak sağlıklı, sigara içmeyen
bireyler çalışmaya alındı.
Çalışma için hastalardan yazılı onay ve İstanbul Göztepe Eğitim Araştırma
Hastanesi’nden etik kurul kararı alındı.
2- Aktif ve İnaktif Hastalığın Tanımı:
Klinik olarak;
1. Eritema nodosum varlığı
2. Artrit
3. Egzersiz dispnesi
4. Yeni ortaya çıkan ekstrapulmoner organ tutulumu
Pulmoner fonksiyonlar açısından;
1. 3 ay ara ile yapılan solunum fonksiyon testlerinde FEV1, FVC değerleri arasında en az
%15
2. DLCO değerleri arasında en az %10 fark olması
Radyolojik olarak;
1. Yeni bir lenf nodunun ortaya çıkması
2. Var olan lenf nodunun hacminin iki katına çıkması veya gerilemesi
3. Yani gelişen diffüz interstisyel ve/veya alveolar tip radyolojik patern
Yukarıdakilerden en az bir tanesi varsa hasta aktif olarak değerlendirilir.(22, 29)
3- Dispne Tanımı:
Hastaların dispne dereceleri İngiliz Tıbbi Araştırma Konseyi (MRC) Dispne Ölçeği ile
değerlendirildi (30). Bu ölçek Tablo 4’te verilmiştir.
13
Tablo 4: MRC Dispne Ölçeği
0. Derece Nefes darlığı yok
1. Derece Ağır egzersizle nefes darlığı
2. Derece Düz zeminde hızlı yürürken veya hafif yokuş çıkarken nefes darlığı
3. Derece Aynı yaştakilere göre daha yavaş yürüme ile veya düz zeminde yürürken nefes
almak için durmak zorunda kalacak şekilde nefes darlığı
4. Derece Yaklaşık 100 m yürüyünce nefes almak için durmak veya düz zeminde birkaç
dakika yürüyünce durmak zorunda kalacak şekilde nefes darlığı
5. Derece Evden çıkamayacak kadar nefes darlığı çekmek veya giyinmek gibi aktiviteler
sırasında nefes darlığı
4- Tanı:
Sarkoidoz tanısında, uygun klinik ve radyolojik bulguların yanı sıra bir veya daha çok
organdan alınan biyopsilerde, histopatolojik olarak nonkazeöz granülomların gösterilmesi,
tüberküloz ve mantar yönünden yapılan incelemelerin (direkt bakı, kültür) negatif kalması ve
diğer granülomatöz hastalıkların dışlanması esas alındı. Histolojik tanı için biyopsi
alınmasına izin vermeyen ve/veya Löfgren sendromlu olgularda klinik ve radyolojik
uyumluluk ve diğer hastalıkların dışlanmasının yanı sıra galyum sintigrafisindeki
uyumluluklar ve takiplerinde sarkoidoz dışı bir hastalık saptanmaması dikkate alındı. Tüm
olgulara fiberoptik bronkoskopi yapıldı. Bazı olgularda olanaksızlıklar nedeniyle
bronkoalveoler lavaj uygulanamadı. Transbronşiyal biyopsi sonucu tanı konamayan olgulara
histopatolojik tanı için cilt, tükrük bezi, periferik lenf bezi, skalen lenf bezi biyopsileri veya
mediastinoskopi yapıldı. Akciğer dışı organ tutulumu açısından tüm olgulara ekokardiyografi,
batın ultrasonu, cilt ve göz muayeneleri yapıldı. Radyolojik sınıflama Siltzbach sınıflamasına
göre yapıldı. Akciğer grafisinde parankim tutulumunun belirgin olmadığı veya karar
verilemeyen hastalarda yüksek rezolüsyonlu bilgisayarlı tomografi de çektirildi.
5- Tedavi:
Asemptomatik evre I olgular; akciğer dışı tutulum olmadıkça tedavi edilmedi. Evre II
ve III olgular hafif veya orta derecede semptomlu ise yakın izlem yapılarak spontan remisyon
olasılığı göz önüne alındı. Semptomatik, solunum fonksiyon testi bozuk, radyolojik olarak
yaygın infiltrasyonu olan olgular tedavi edildi. Kortikosteroid tedavi endikasyonu olan
akciğer dışı organ tutulumlu olgularda da tedavi başlandı. Tedavi planı hastaların tanı aldıkları
yıllara bağlı olarak değişmişti. 1999 yılı öncesi belirgin bir protokol olmayıp, 30–40 mg
14