Çalışmamızın önceki bölümlerinde de değindiğimiz Kinikler okulunun
kurucusu Anthistenes’e göre; salt bir tanrı vardır. Erdem, tanrıya biricik hizmettir.
Yunan pantheonu yalnız bir uylaşımdır. Ona göre; “Uylaşım yoluyla birçok tanrı
vardır ama doğal olarak salt bir.” Anthisthenes’te tapınaklar, dualar, adaklar, v.b.
kınanır. Öte yandan o, Homeros’un mitlerini alegorik olarak yorumlamış, bunlardan
ahlaksal uygulamalar ve dersler çıkarmaya çalışmıştır
298
.
Aynı okulun bir başka üyesi olan Sinope’li Diogenes; “…Değerli şeylerin yok
pahasına ve tersine beş para etmez şeylerin pahalı satıldığı söylüyordu. Nitekim; -Bir
heykel üç bine satılırken bir arpa unu iki tunç paraya gidiyor!”
299
…dermiş. Yine; o,
“…Bir gün bir heykelin karşısına geçmiş dilekte bulunuyordu. Neden böyle yaptığı
sorulunca; -kendimi bir şey almamaya alıştırıyorum!”
300
…dedi. Başka bir ifadeye
göre ise; “…Phryne, Delfoi’ a altın bir Afrodit adayınca Diogenes üstüne şöyle
yazmış: “Yunanlı’ların azgınlığından armağan”
301
…
298
Copleston 1997a, 110-111
299
Laertios 2003, 268-269
300
Laertios a.g.e., 273
301
Laertios a.g.e., 277
81
b. Platon. Sanatı Gerçekten de Mahkum mu Etmişti?
Sokrates’in en ünlü öğrencisi olan Platon (İ.Ö 429-347), Atina’da zengin bir
ailenin çocuğu olarak doğmuştu. Genç yaşta siyasetle ilgilendiyse de, özellikle
Sokrates’in infazından sonra politikayı bıraktı. İ.Ö 388’de
302
“Akademi” adı verilen
felsefe okulunu Atina’da kurdu. Okul, adını Hekademos adında bir kahramandan
almıştı. Nitekim “e” sesinden ötürü buraya önceleri “Hekademeia” deniyordu
303
.
Platon’un; Pythagoras, Herakleitos ve Sokrates’in etkisinde kalarak
304
birçok
konuda kuramlar geliştirdiğini biliyoruz. Ancak sistematik bir bilimsel çalışma
şeklinde yazmadığından; düşüncelerini, kaleme aldığı diyaloglardan öğrenmek
mümkün oluyor
305
.
Platon’un estetik anlayışı ya da sanat felsefesi; sıkı sıkıya bilgi kuramıyla
koşullandığı
306
için, onun bilgi kuramını bilmeden sanat hakkındaki düşüncelerini
anlamak hemen hemen imkânsızdır.
Platon’a göre eksiksiz bir ruhsal töz olan insan ruhu ölümsüzdür. Bedene geçici
olarak -beden dört ögedendir (hava, su, ateş, toprak)- bağlanmıştır. Ruhun üç işlevi
vardır ya da ruh üç parçalıdır. Ruhun aşağı bölümü; duyumla (aisthesis) ilgilidir.
Ruhun orta katı; sanının (doxa) katıdır. Bu katta, ruh, yanılmaya eğilimlidir. Bununla
birlikte erdeme olanak verir. Ruhun ölümsüz yanı; nous, bilimsel düşüncenin ya da
doğru bilginin (episteme) ortamıdır.
302
Speake 1994, 502
303
Laertios 2003, 133
304
Timuçin 2000, 221
305
Speake 1994, 502
306
Timuçin 2000, 230
82
Orfeus’çu-Pythagoras’çı inanç temeli üzerine kurulmuş olan Platon’cu bilgi
kuramı, bilgi edinmeyi gerçeklikler dünyasında doğrudan doğruya gerçeklikliklerin
deneyine ulaşma olarak anlar. Gerçekliği görmekle gerçekliği anımsamak arasındaki
ayırım, gerçek gerçeklikler
307
-idealar- dünyasında olmakla bu dünyada olmak
arasındaki ayrımdır. Gerçek gerçekliklerin dünyasına ulaşma, ruh göçüyle sağlanır.
Ruh göçü vardır ve süreklidir. Göçmen ruh ölünce ya da doğrusu bu dünyada ölüp
gerçek gerçeklikler dünyasında doğunca hatta ruh göçü sürekli olduğuna göre bir
daha doğunca yüksek düzeyde bilgi edinme olanağına kavuşmuş olur. Gerçek
gerçeklikler dünyasında bir sıra düzeni içinde varolan gerçeklikler, orada onun
görüşüne açılmıştır. En üstte iyi ideası, onun altında doğru ve güzel ideaları, daha
altta evrenselden özele doğru sıralanmış öbür idealar vardır. En üst kat; bilginin
temelini oluşturan iyiden, doğrudan ve güzelden kuruludur.
Öbür dünyadan bilgilerle gelen ruh; bu dünyada bir bedene girecek, o gördüğü
şeyleri unutacaktır. Bu unutma, tam bir unutma değildir. Unutulanı anımsamak
olanağı vardır. Bu dünyada bilgiye yöneliş buna göre ancak anımsama (anamnesis)
yoluyla olabilir. Gerçek gerçeklikler örneğine göre kurulmuş olan bir gölgeler
dünyasında, gölgeler anımsama için çıkış noktası sağlayabilir. Platon’da, nesneleri
idealar örneğine göre biçimleyen güç; demiourgosun gücüdür
308
. Kelime anlamı;
yapıcı, usta, sanatkâr olan demiourgos
309
; Platon’da evreni kurucu güçtür. Bu kurucu
güç yeryüzünde egemen tanrıların gücünden ayrıdır. Bu dünyadaki tanrısal ruhtur.
307
Timuçin 2000, 225
308
Timuçin a.g.e., 225-229
309
Peters 2004, 63
83
Herşeyi düzenler ve yönetir
310
. Platon’a göre; tanrının ve ruhun cismi yoktur. Bu
nedenle bozulmazlar ve etkilenmezler
311
.
Bilgi kuramında Pythagorasçılık’tan izler taşıyan Platon, kendi hakiki
dünyasının çok önemli biçimini tanımlarken; -Phaidon ve Timaios diyaloglarında-
onu, oniki kenarlı muazzam bir küre olarak tarif eder
312
. Bu ifadesi de, onun
Pythagorasçılık’tan ilham aldığını gösterir.
Platon’un sanat felsefesinin onun bilgi kuramıyla bağlantılı olduğunu
belirtmiştik. Platon’da; güzel, güzel ideasıdır. Asıl güzele, güzelin kendisi de
diyebiliriz. Bu kendinde güzel, hiçbir basit nesneye indirgenemez, kendinden başka
birşeye götürülemez. O, her mutlak olan şey gibi kendindedir ve kendinde
kalacaktır
313
.
Platon’un tüm diyaloglarında güzel kavramına rastlanır. Bu bizi şaşırtmaz.
Çünkü Eski Yunan düşüncesi öteden beri iyi, güzel, doğru, faydalı, ölçülü gibi
manevi değerleri birbirinden ayrılmaz değerler olarak kabul etmiştir. İyi, güzel
olduğu kadar doğrudur. Faydalı olan güzeldir.
Platon’un diyaloglarında sık rastlanılan başka bir kavram da sanattır.
Gerçekten, hemen tüm diyaloglarında sanatla ilgili yorumları ve sanata dair
izlenimleri yer alır. Platon’un sanat hakkındaki fikirlerine bu diyaloglar aracılığıyla
tanık olmadan belirtmemiz gereken iki husus var: Platon diyaloglarının
tarihlendirilmesi -ki, düşünce sisteminin gelişimini adım adım izlemek böylece
310
Timuçin 2000, 229
311
Laertios 2003, 155
312
Kingsley 2002, 103
313
Timuçin 2000, 230
84
Dostları ilə paylaş: |