T. C. Kara harp okulu savunma bġLĠmlerġ enstġTÜSÜ GÜvenlġk bġLĠmlerġ anabġLĠm dali



Yüklə 5,01 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə20/104
tarix21.06.2018
ölçüsü5,01 Kb.
#50123
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   104

 
45 
Buraya  kadarki  incelemelerden  yola  çıkarak  BM  AntlaĢmasının  51. 
maddesindeki  meĢru  müdafaa  hakkının  vukuu  bulabilmesi  için  silahlı 
saldırının  gerçekleĢmesinin  gerekli  olduğu  ve  bu  hakkın  da  ancak  yukarda 
belirtilen  Ģartların  bulunduğu  durumlarda  kullanılabileceği  anlaĢılmaktadır. 
ĠĢte Bush Doktrininin önemi burada ortaya çıkmaktadır. Bush Doktrini olarak 
da  ifade  edilen 
önleyici  vuruĢ
 
teorisine  göre;  meĢru  müdafaa  hakkını 
kullanabilmek için mutlaka bir silahlı saldırının gerçekleĢmesine gerek yoktur. 
Uluslararası hukuk, saldırı gerçekleĢtirme potansiyeli bulunan hedeflere karĢı 
müdahaleyi de bu kapsamda değerlendirmelidir. 
 
BM AntlaĢmasının 51. maddesi iki farklı yorumu ortaya çıkarmaktadır. 
Ġlk yorum, devletlerin sadece silahlı saldırıya karĢı kuvvet kullanabileceklerine 
iliĢkindir.  Ġkinci  yorum  ise,  meĢru  müdafaa  hakkının  doğal  bir  hak  oluĢu 
sebebiyle,  51.  maddenin  BM  AntlaĢması  öncesinde  de  örf  adet  hukukunda 
yer alan geniĢ bir meĢru  müdafaaya onay verdiği iddiasındadır. Bu iki farklı 
yorum  literatürde  sınırlandırıcı
 
ve 
geniĢletici
 
yorum  biçiminde 
incelenmektedir.  
GeniĢletici  yorumu  benimseyen  Murswiek‟e  göre;  sadece  silahlı 
saldırının  olmasını  beklemek  gerçekçi  bir  yaklaĢım  değildir.  Ġlk  vuruĢu 
gerçekleĢtiren her zaman saldırgan olmak zorunda değildir. Hiçbir devletten 
geri  dönülmesi  imkânsız  sonuçlara  yol  açabilecek  bir  saldırının 
sonuçlanmasını, hiçbir önlem almadan beklemesini istemek mantıklı değildir. 
MeĢru  müdafaa  hakkı,  var  olmalarının  ve  ülkeleri  üzerindeki  egemenlik 
haklarının  bir  yansımasıdır.  BM  AntlaĢmasının  51.  maddesinin  özünde  bu 
durum vardır (Murswiek, 2003: 6).  
 
GeniĢletici  yorum,  özellikle,  kitle  imha  silahları  gibi
 
kısa  sürede  çok 
sayıda insanın ölebileceği  ve maddi anlamda da büyük zararlar  verebilecek 
silahları  kullanabilecek  devletlere  karĢı  müdahale  etmenin  gerekliliği  ile 


 
46 
iliĢkilidir.  Zira  bu  devletlerin  bir  saldırıda  bulunmasını  beklemek,  saldırı 
vukuunda, tel
afisi imkânsız zararlara yol açabilecektir. 
 
Sınırlandırıcı  yorumu  benimseyenlere  göre  ise,  meĢru  müdafaa 
hakkının geniĢ yorumu, uluslararası güvenliğe zarar verebilecektir (TaĢdemir, 
2006:  240-
241).  Devletler  kendilerini  güvensiz  hissettikleri  her  durumda

düĢmanları  olarak  gördükleri  ya  da  saldırı  potansiyeli  olan  devletlere  karĢı 
saldırıya  geçebilecekler,  bu  noktada  kendilerini  engelleyici  bir  uluslararası 
yaptırım  mekanizması  da  olmayacağından  uluslararası  sistemin  düzeni 
bozulacak, anarĢi durumu ortaya
 
çıkabilecektir. 
 
Bush doktrinini farklı kılan husus, “gereklilik” kriterini esnetme isteğidir. 
BaĢka bir anlatımla, Bush yönetimi, kitle imha silahları ve terörizm tarafından 
ortaya  çıkarılan  yeni  tehditler  karĢısında,  “vukuu  muhakkak”  tehdit  kriterinin 
y
etersiz  kalacağını  ifade  etmektedir  (TaĢdemir,  2006:  240).    Bu  durum 
önleyici  meĢru  müdafaa  hakkından  yola  çıkarak,  bu  bahsi  geniĢletme 
eğiliminde olan bir görüĢtür. Nitekim önleyici vuruĢ teorisi, potansiyel tehdidi 
vurmak boyutunu aĢarak, savaĢ boyutuna varacak derecede geniĢ bir meĢru 
müdafaa anlayıĢına dayanmaktadır.
 
Önleyici  vuruĢ,  11  Eylül‟le  ortaya  çıkan  bir  kavram  değildir.  11 
Eylül‟den  önce  de  çok  sayıda  örneği  yaĢanmıĢtır.  Özellikle,  1962
-1963 
Küba  Füze  Krizi,  1967  Arap  Ġsrail  SavaĢı  ve  1981  Osirak  Nükleer 
Reaktörü‟nün bombalanması olayları, bu kapsamda değerlendirilmektedir. 
Bununla  birlikte,  BM  AntlaĢması  sonrası  dönemde,  özellikle  de  “önleyici 
meĢru müdafaa” ile ilgili kavramlara  onay  veren,  uluslararası bir örf adet 
kuralının  doğduğunu  ifade  etmek  mümkün  değildir  (TaĢdemir,  2006:  84
-
86).  
11  Eylül  Saldırıları  incelendiğinde,  bu  saldırıların  uluslararası  toplum 
tarafından  ABD‟ye  karĢı  bir  silahlı  saldırı  olduğu  konusunda  bir  konsensüs 


 
47 
oluĢtuğu  ifade  edilebilir.  Nitekim  bu  saldırı,  bir  devletin  ha
va  kuvvetleri 
tarafından  verdirilebilecek  zayiata  eĢdeğer  boyuttadır.  Ayrıca  uluslararası 
toplum  bu  saldırıları,  1993‟te  Dünya  Ticaret  Merkezi,  1998‟de  Nairobi  ve 
Kenya‟daki  ABD  elçiliklerinin  bombalanması,  2000‟de  Yemen‟de  US  Cole 
gemisine  saldırı  gibi  ABD‟ye  yönelik  devam  eden  saldırı  kampanyasının  bir 
devamı  olarak  görmüĢtür  (Rowe:  2002:  2
-
3;  TaĢdemir,  2006:  168).  Bu 
noktada  saldırıların  ağır  sonuçlar  doğurması  ve  yarattığı  psikolojik  etki 
sebebiyle,  uluslararası  toplumun  11  Eylül‟ü  bir  silahlı  saldırı  olarak  görmesi 
sonucunda ABD‟nin bundan sonraki eylemlerini meĢru müdafaa kapsamında 
değerlendirmesi  ve  meĢru  müdafaa  kapsamının  da  ABD  çıkarları 
doğrultusunda, Bush Doktrini gereklerince belirlenmesinin önü açılmıĢtır.  
 
Bush, seçim döneminden baĢlayarak ABD‟nin askeri gücünü ön plana 
alan  söylemler  geliĢtirmiĢ,  11  Eylül  sonrasında  da  bu  söylemlerini  daha  net 
bir  Ģekilde  ortaya  koymuĢtur.  Önleyici  vuruĢ  hususunda  da    11  Eylül 
saldırılarının,    bir  anlamda  Bush‟a  uzun  süredir  oluĢturduğu  politikalarını, 
yasal 
zeminde uygulama fırsatı verdiği söylenebilecektir. 
 
 (2)  
Büyük Orta Doğu  Projesi
 
    
Tüm  dünyayı  sarsan  11  Eylül  saldırıları  sonrasında  ABD, 
terörizme  ve  terörizme  destek  verdiğini  düĢündüğü  “haydut  devletlere” 
yönelik  yoğun  bir  propaganda  yürütmüĢ  ve  Dünya  kamuoyunun  önemli  bir 
desteğiyle  önce  Afganistan‟a,  ardından  da  Irak‟a  müdahalede  bulunmuĢtur. 
Bütün  bunlar  gerçekleĢirken,  aslında  temellerini  çok  önceden  attığı  ancak 
dünya  kamuoyunun  2004‟te  öğrendiği,  resmi  ifadesi  ile  “GeniĢletilmiĢ  Orta 
Doğu  ve
 
Kuzey  Afrika  Bölgesi  ile  MüĢterek  bir  Gelecek  ve  Ġlerleme  için 
Ortaklık
 (Partnership for Progress and a Common Future with the Region of 
the  Broader  Middle  East  and  North  Africa)
”  Projesi,  Türkiye‟de  yankı  bulan 
ismiyle Büyük Orta Doğu Projesi gündeme gelmiĢtir.
 


Yüklə 5,01 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   16   17   18   19   20   21   22   23   ...   104




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə