Feodalizm: Avrupa Tarihinde Yeni Yaklaşımlar
51
gündemdedir.
32
Öte yandan Max Weber, feodalizmi ekonomik bir yapı
olarak değil ama politik bir yapı olarak görmüş ve eserlerinde değişik
durumlarda bu terimden yararlanmıştır.
33
Fakat Weber terimi kullanmanın
zorluk ve tehlikelerinin de farkındaydı. Terim ne zaman Batı Avrupa
toplumunun politik yapısını açıklamakta yetersiz kalsa feodalizm terimini alt
terimlere bölerek sorundan kurtulmaya çalışıyordu. Örneğin vassallık
kurumununun Weber’in tanımladığı feodal sistemden daha önce de var
olduğunu gören Weber kanbağı vassallık dışı vaailişkisini açıklamada
karşılaştığı zorluğun üstesinden gelmek için feodalizmi ‘benefice’ ve ‘fief’
feodalizmleri olarak ikiye bölmüştür.
34
Farklı Feodalizmler
Bütün bu zorluklara ek olarak feodalizmin çeşitli türevsel formlarına da
bakalım. Klasik fedoalizm kavramını belli bir tarihsel dönemin, belli ilişki
biçimlerini tanımlayan özel bir kurum olarak tanımlayan bakış açısını kabul
etsek bile, toplumların belli tarihsel dönemlerde hem bir miktar feodal hem
de klasik feodalizmle ilgisi kolaylıkla kurulamayan farklı ilişki biçimlerine
yöneldikleri de görülmüştür. Bu, feodalite kavramının karşısındaki temel
zorluklardan bir başkasıdır. Bu durumlardan belki de en önemlisi İngiliz
tarihçilerinin 13. 14. ve 15. yüzyıllar İngiltere’sinin özel toplumsal ilişki
biçimlerini tanımlamaya ve betimlemeye çalıştırken ortaya attıkları ve ne
feodal ne de modern olarak nitelendirilebilecek özel bir dönem için
geliştirdikleri ‘Bastard Feudalism’ kavramıdır. Kavram ilk ortaya atıldığı
yıllarda belli sorunları giderir gibi görünmekle beraber, bugün revizyonist
yaklaşıma göre tarihçilere yukarıda adı geçen tarihsel dönemi açıklamada
pek bir çözüm sunamamaktadır. Şimdi bu kavramı ve buna bağlı yeni
yaklaşımları değerlendirelim.
‘Bastard’ kavramının ortaya çıkışı İngiltere’nin özel siyasi yapısından
kaynaklanmaktadır. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren İngiltere’nin
kendine özgü ‘feodal’ yapılanma biçiminin 13. yüzyıldan başlayan özel geç
dönem uygulamalarına İngiliz tarihçileri özel bir ad vermişlerdir: ‘Bastard
Feudalism’. İlk olarak K. B. McFarlane’ın sıklıkla kullanarak yayılmasını
sağladığı ve daha sonra Peter Coss tarafından geliştirilen bu terim yine 20.
yüzyılın son on yılında revizyonist tarih yaklaşımının konuyu ‘revize’
32
S. Charusheela, ‘Transition, Telos, and Taxonomy’, Rethinking Marxism, A Journal of
Economics, Culture and Society, 19/1, (Ocak 2007), s. 8-17.
33
Weber’in feodalizm kavramına bakışını inceleyen örnek bir çalışma: Gianfranco Poggi,
‘Max Weber’s Conceptual Portrait of Feudalism’,
British Journal of Sociology, 39/2.
(Temmuz, 1988), s. 211-227.
34
Poggi, ‘Max Weber’s Conceptual Portrait of Feudalism’, s. 216-17.
T. Tolga Gümüş
52
etmesiyle birlikte yeni bir boyut kazanmıştır.
35
Bir tanım vermenin zorluğu
açık olmakla beraber, ‘Bastard Feudalism’ kavramını standard feodalizm
kavramından ayıran temel fark, feodal düzende belli bir olgunluk seviyesini
yakalamış ve belli feodal ilişki biçimlerinin oturmuş olduğu bir toplumda
merkezi otoritenin normalde olduğundan daha çok güçlenerek merkezi
otoritenin siyasi yetkesinin yine merkez tarafından belirlenmiş kişi ve
kurumlar tarafından işletilmesi durumudur. Toprağın işletilmesi karşılığında
bir büyük ölçekli Lorda karşı yerine getirilmesi gerekli olan yükümlülüklerle
ve bu yükümlülüklerin miras yolu ile nakledilmesi esası çerçevesinde
tanımlanmış biri sosyal tabaka ile merkezi otoritesini pekiştirmeye çalışan
kral tarafından görevlendirilmiş özel yüksek düzey kamu görevlilerinin bir
arada bulunması ve bu iki sosyal grup arasındaki gerilim bağlamında hayat
bulan ‘Bastard Feudalism’ kavramı, klasik görüşe göre 13. yüzyılda
İngiltere’de kıta Avrupa’sındaki gelişim sürecine koşut olarak ortaya çıkmış,
15. yüzyıla kadar devam etmiş ve daha sonra merkezi otoritesi güçlü modern
devlet yapısının ortaya çıkmasıyla toprak bazlı alternatif sistemin çökmesi
sonucu yerini modern devlete bırakmıştır. Dolayısıyla kabaca bir süreç
belirtmek gerekirse III. Henry den Henry Tudor’a kadar olan yaklaşık ikiyüz
yıllık ne klasik feodal ne de tam anlamıyla modern devlet kurumlarının
işlediği bir geçiş süreci olarak görülebilecek bu dönem, bir şekilde
İngiltere’de modern devletin gelişimine katkıda bulunmuştur.
K. B. McFarlane’ın bugünkü anlamını verdiği terim aslında
aşağılanacak, küçümsenecek bir feodalizm yapısı olarak değil, daha çok, onu
öncelediği varsayılan ‘klasik’ feodalizmin bazı kurumları değişmiş bir
biçimde, ama öz itibari ile üst lordun vassalla arasında eskiden olduğu gibi
fiefe karşılık askeri hizmet değil ama servis ve bunun karşılığında nakit
ödeme esasına dayalı bir ‘feodal’ ilişki biçimi olarak tanımlanmıştır. Bu
feodalizm biçiminin klasik dönem savunucuları ‘Bastard feudalism’in, klasik
feodalizm kadar olmasa da topluma bir düzen verdiği ve kontratların bir tür
bağlayıcılığı olduğuna inanmaktaydılar. Fakat açıklamakta zorlandıkları
sorun lord ile onun bağlaşığı arasındaki ilişki biçiminin neden değiştiği idi.
Ne olmuştu da daha önce asker bulmak için fief dağıtan lord bunun yerine
astından para kabul etmeye başlamıştı.
36
Günümüz tarihçilerinin bu duruma
bakış açısı, bu ‘Bastard’ feodal düzenin ürettiği toplumsal dinamiklerin
aslında ne klasik dönem feodalizminden hatta ne de Fransız Devrimi sonrası
modern devlet sisteminden niteliksel olarak farklı olduğudur. Bu yalnız
35
Dr. Paul Latimer’le sözlü iletişim.
36
Bu olası geçiş döneminin olası teorik problemlerini tartışan görece yeni tarihli bir çalışma:
P. R. Coss, ‘Bastard Feudalism Revised’, Past and Present, 125, (Kasım, 1989), s. 27-64, (s.
31-33).