Turizm ve Arastırma Dergisi
Journal Of Tourism And Research
Cilt / Volume: 5
Yıl
/ Year: 2016
Sayı
/ Number: 1
39
4.
LĠTVANYA ETNĠK TURĠZMĠN
POTANSĠYELĠ
Litvan
ya Batı Avrupa‟dan farklı olarak, sanayi ve kentleşmeden fazla
etkilenmemiş, geleneksel yaşam tarzlarını ve geleneklerini koruyan bir ülkedir.
Bundan dolayı ülkenin
özgün doğal çevresi ve kültürü, etnoloji, el sanatları ve
geleneksel yaşam tarzları ile ilgilenen turist grupları Litvanya‟yı çekici
bulmaktadırlar.
Farklı bölgelere özgü peyzaj, yerleşim alanları ve kültürel değerleri taşıyan
Litvanya Devleti koruma altındaki alanlara, Milli Parklar denilmektedir. Litvanya,
Milli Parklarda ziyaretçilere doğa ve
kültürel değerler ile tanışma fırsatı
sunmaktadır. İnsan faaliyetlerinin kısıtlı olduğu bölgelerde, doğa korumasına önem
verilmektedir. Litvanya‟da beş adet Milli Park bulunmaktadır: Aukštaitijos,
Žemaitijos, Tarihi Trakai, Dzūkijos ve Kuršių Nerijos.
Tar
ihi Trakai Milli Parkında yer alan Trakai şehri, göller arasındaki kaleleri,
geleneksel tarım sürdüren eski köyleri ve orijinal kalmış doğa bölgeleri ileTrakai
kültürel peyzajını korumakta ve Litvanya etnik azınlık grubu Karay Türklerine ev
sahipliği yapmaktadır.
4.1
Trakai ġehri
Tarihi
Taş devrinden beri insanlar Trakai şehrinde tarımcılık ve hayvancılık
yapmakta ve yabani hayvanlardan ve düşmanlardan korunmaktadır. İlkel toplum
zamanlarından kalma Trakai topraklarında mitolojik ve pagan kültür unsurlarını
t
aşıyan höyükler, mezarlıklar, ilkel kamplar, antik köylerin izleri ve sur duvarları
bulunmaktadır. OrtaÇağ döneminde Trakai Litvanya Grandüklerinin taht yeri olarak
kullanılmıştır.
Haçlıların saldırıları arttıkça Trakai Yarımada Kalesi ve Ada Kalesi inşa
edilmiştir. Litvanya devletini koruyacak, Doğu ve Batı fatihlerinden koruma amaçlı
Trakai çevresinde ve merkezinde iç ve dış savunma sistemleri kurulmuştur. Dış
savunma sistemi çevredeki höyükler ve Tatar yerleşim yerlerinden oluşmaktadır. İç
savunmada ise
Ada ve Yarımada kaleleri, savunmaya hazırlıklı kiliseler, Tatar ve
Karay Türklerinin yaşadıkları Trakai yerleşim yerleri kullanılmaktadır.
4.2
Litvanya’da Karay Türklerinin
Tarihi
Karay Türklerinin Litvanya‟daki tarihi 1397
-
1398 yılında başlamaktadır. Altın
Ordu
bozkırlarına düzenlenen sefer sırasında Litvanya Grandükü Vytautas Kırım‟dan
birkaç yüz Karay ailesi getirip onları Litvanya Grandüklüğü topraklarına
yerleştirmiştir. Grandük Vytautas Karayları, sadık koruyucusu ve cesur askerleri
olarak görmekteydi.Litvanya Grandükü ve Karaylar arasındaki ilişkiler her zaman iyi
olmuştur. Bugünlere kadar Karaylar tarafından Vytautas‟a duyulan saygı, başka bir
deyişle kültü (hikâyeler, efsaneler, şiirler) ve
Vytautas‟ın
onları
en
sevdiği
yerleşim
yerlerinden birinde
–
Ada Kalesine
köprü
ile
ulaşılan tek sokağa,
Trakai‟ye yerleştirmesi bunu kanıtlamaktadır. Böylece Vytautas kendisine koruma
sağlamıştır. 1930 yılında Litvanya Grandükü Vytautas‟ın (Karaylar tarafından Vatat
Bijus „düşmanları yenen kral‟ olarak adlandıran) 500‟üncü ölüm yıldönümü Vilnius
Kenesası‟nda ibadet töreni düzenlenmiştir (Kobeckaite, 1997, s. 42).
Turizm ve Arastırma Dergisi
Journal Of Tourism And Research
Cilt / Volume: 5
Yıl
/ Year: 2016
Sayı
/ Number: 1
40
Hukuki durumlarına göre Karaylar hem yerel halktan hem Litvanya‟da
yaşayan diğer etnik gruplarından farklıdır.Tatarlar ve Yahudiler gibi Hıristiyan
olmam
alarına rağmen Karayların şehir yöneticisi tarafından yönetilen idari ve
hukuki özerkliği vardır.
Litvanya‟da yaşayan Karaylar askeri ve sivil olmak üzere iki zümreden
oluşmaktaydı.Trakai‟de asker olarak görev yapan Karaylar şehir güvenliğinde ve
kalelerin
korunmasında görevlendirilmişti. Sonraki dönemlerde Trakai kalelerinin
askeri önemi sona erince, bu göreve artık gerek kalmamıştır. Karaylar hakkındaki
döküman kalıntılarında kendileri tarafından Grandükün albayları olarak adlandıran
Karaylar, hükümdarın yanında ayrı bir Karay biriminin olduğu tahmin edilmektedir.
Ayrıca askerlik yapan Karaylar askeri zümreye ait haklarını kullanmışlardır
(Kobeckaite, 1997, s. 48).
İki Türk milleti, Tatar ve Karaylar Litvanya‟da 600 yıldan uzun bir süredir
yaşamaktadırlar.
Dil ve köken açısından en eski Türk kabilelerinden olan
Kıpçaklardan
gelmektedirler. Kıpçak ismi ilk kez M.Ö. I. bin yılında Orta Asya
Kroniklerinde geçmektedir.
Kıpçaklar en büyük Türk etnik ve dilsel topluluklardan birini
oluşturmaktadırlar. XX yy. ortasında dünyada 35 Türk boyu(yaklaşık 70 milyon
insan) bulunmaktaydı. Bu boylardan 10 tanesi (yaklaşık 15 milyon insan) Kıpçak
grubundan gelmekte, 11‟i (37 milyon insan) Oğuz grubundan gelmekteydi. En çok
Kıpçak Orta Asya‟da, Çin‟de, Kafkas‟ta, Moğolistan‟da, Türkiye‟de yaşamaktadır
(Kobeckaite, 1997, s. 12).
Eski Ahit, Karayların dininin temelidir ve “On Emir” onun en önemli
parçasıdır. Kendine has olan dogmaları, dini gelenekleri, dini hiyerarşisi olan
Karaizm, VIII yy. Abbasi halifesi Mansur zamanında Irak‟ta doğmuştur. Karay dini
Tevrat‟ın yazılı yorumları ile bozulmaya karşı bir protesto olarak ortaya çıkmıştır.
Anan ben David Karaizm'in kurucusu olarak bilinmektedir.
Karay kelimesi Yahudi literatüründeki ananeyi, yani sözlü geleneği kabul
etmeyen, sade
ce Tevrat‟ı kabul eden Musevilik mezhebi mensuplarına verilen
isimdir. Günümüz Karay Türklerinin bazıları, kendilerine Yahudi dedirtmedikleri gibi,
Museviliğin bir mezhebi tanımlamasını da kabul etmemektedirler (Gülsevin, 2013,
s. 208).
Karaylar ibadethane olarak "kenesa"da dua etmektedirler. Kenesa Arap
dilinde kilise anlamını taşımaktadır. En eski Litvanya kenesası XV yy. Trakai‟da
inşa edilmiş ve bugünkü Karay sokağında bulunmaktadır. Litvanya‟da Trakai‟da ve
Vilnius‟ta iki tane Karay kenesası bulunmaktadır. Eskiden kenesalar başka
Litvanya şehirlerinde
-
Birzai‟da, Naujamiestis‟te ve Panevezys‟tede vardı. Karay
dini kültürü Sovyet döneminde bile Litvanya‟da devam ettirilmiştir.Avrupa‟nın
kapanmayan tek kenesası Trakai kenesasıdır(Kobeckaite, 1997, s.
22).
Etnik, coğrafi veya dil özelliği farklılıklarına göre yapılmış olan Türk lehçeleri
tasniflerinde Karayca; etnik bakımından „Kıpçak; Kıpçak
-
Polovets‟, coğrafi konum
olarak „Batı; Kuzeybatı; Karadeniz
-
Hazar çevresi‟, dil özellikleri bakımından da „tav;
t
avlı; kalgan‟ grupları içinde gösterilmiştir (Eren, 1983).